‘Eshab-i kiram’ olarak etiketlenmiş yazılar
Ammar bin Yâser (Radiyallah-u anh)- 2
07 Temmuz 2009Makam-i İbrahim Aleyhis selam (Kabe-i Muazzama)
Ammar bin Yâser (Radiyallah-u anh)- 2
Ammâr bin Yaser (r.a.) ın kendisi, annesi ve babası Müslüman oldukları için, müşriklerden çok ezâ ve cefâ gördüler.
Muhammed bin İshak (r.a.) der ki;
-“Ebû Talib hayatta iken putperestlerden bir kimse, Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) e kötülükte bulunamazlardı. Eshab (r.anhüm) den tanınmış kimselere dahi, kavimlerinin himayesi ve aşirtelerinin kalabalık oluşu sebeiyle istedikleri gibi ezâ ve cefâ edemezlerdi.”
-“Lakin Müslümanların kimsesizlerini ve fakirlerini bulup, bunlara çeşit-çeşit azâb ile eziyet edip, türlü cefâlar ederlerdi. Bunların içinde en çok eziyet görenler Bilâl (r.a.) Süheyb (r.a.), Habbab (r.a.) ve Ammâr bin Yâser (r.a.) dir.”
-“Bunlardan kimini günün sıcağında kızmış taşlarla dağlarlar, kimini kızgın güneş altında aç ve susuz bırakıp; (-“Muhammed (s.a.v.) in dininden dön”) derlerdi. Onlar bu dayanılmaz cefâlara sabr edip, İslâm dininden dönmezlerdi.”
Beni Mahzum kabilesinin ileri gelenleri, Ammâr bin Yâser (r.a.) babasına ve Sümeyye (r.anha) adındaki validesine işkence edip, sıcak günde kum içinde gömerler ve üzerinde et pişecek kadar sıcak taşları gövdesine dizerlerdi.
Sonra;
-“Lât ve Uzzâ, Muhammed (s.a.v.) in diniden iyidir deyin.” Derlerdi.
Eshab-i Kiram (r.anhüm) de;
-“Demeyiz.” Derlerdi.
Bir keresinde Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) yanlarından geçip;
-“Sabır edin ey Yâser ehli; Size va’dedilen yer Cennettir.” Buyurdu.
Ammâr bin Yâser (r.a.) ın Müşrik kureyş’lilerden görmüş olduğu işkence dillere destan olacak şekildedir.
Ezâya ve bir müsibete uğramadığı gün, hemen hemen yok gibi idi.
Bir gün Ammâr (r.a.) ın validesi olan Sümeyye (r.anha) yi iki devenin arkasına bağlamışlardı. Ebû Cehil arkasında kamçı ile vurup öldürdü. Babası Yâser (r.a.) i de şiddetli azap yaparak öldürdüler.
İslâm’da İLK ŞEHİD OLAN BUNLARDIR.
Lakin Ammâr (r.a.), kafirlerin dediklerini, ikrah ile diliyle söyledi.
Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) e;
-“Ammâr (r.a.) kafir oldu.” Dediler.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ammar bin Yâser (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Ammar bin Yâser (Radiyallah-u anh)- 3
07 Temmuz 2009Ammâr nin Yasâr (r.a.) tarafından teşvik edilen KUBA CAMİSİ
Revda-i Muttahhara (Medine-i Münevvere)
Ammar bin Yâser (Radiyallah-u anh)- 3
Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) e;
-“Ammâr (r.a.) kafir oldu.” Dediler.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;
-“Haşa! O kafir olmaz. Başdan ayağa kadar imândır ve eti ile derisi arası imân ile doludur.”
Ammâr (r.a.) küffar elinden kurtulup, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın yanına geldi. Kafirlerin ezâ ve cefâsından ağladı.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) iki mübarek eliyle gözünün yaşını sildi ve teselli buyurdu.
Bu hadise üzerine, Nahl suresinin yüzaltıncı;
-“Kim Allah’a küfrederse, onlara şiddetli bir azâb vardır. Ancak kalbi imân ile kararlaşmış olduğu halde (küfür kelimesini söylemeye) zorlanıp, sadece diliyle söyleyenler müstesnâ.” Ayet-i kerimesi nazıl oldu.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) de Hazret-i Ammâr (r.a.) a;
-“Müşrikler eziyet ederlerse, yine böyle söyle.” Buyurdular.
Ammâr bin Yâser hazretleri (r.a.), Mekke devrinde görmüş olduğu işkenceler karşısında Habeşistan’a HİCRET edenler arasında bulunmuştur.
Bilahare tekrar Mekke’ye dönmüş ve hicret-i Nebevi ‘de Medine’ye hicret ederek Hazret-i Münzir bin Abdü’l-Mübeşşir (r.a.) in misafiri olmuştur.
Daha sonra Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) onu, Ensar (r.anhüm) den Huzeyfe bin Yemân (r.a.) ile din kardeşi yapmıştır.
Medine-i Münevvere’ye gelince, Resulullah (s.a.v.) için bir ibadet ve istirahat yerinin gerekli olduğunu söyledi. İSLAM’DA MESCİD YAPILMASINA İLK TEŞVİK EDEN O OLDU. Kubâ Mescidini O yapmıştı.
Hazret-i Ammar (r.a.); Bedir, Uhud, Hendek, diğer gazâlar ve Biat-ı Rıdvan’da bulundu.
Müseylemet-ül-Kezzab’a karşı yapılan Yemâme muharebesinde bir kulağı kesildi. Kanlar akarken bile Müslüman askerleri harbe teşvik etti. Hucumdan da geri kalmadı.
Hazret-i Ömer Halife olunca, Onu Kufe Valiliğine tayın etti. Cemel, Sıffın muharebelerinde Hazret-i Ali (r.a.) nin yanında yer aldı. 37 (M. 657) Sıffın muharebesinde doksandört yaşında iken şehid oldu. Cenaze namazını Hazret-i Ali (r.a.) kıldırdı.
Elbisesiyle, yıkanmadan defnedildi.
Ammâr bin Yâser (r.a.), ahlaken yüksek bir zattı. Son derece doğru ve hakkaniyete riayetkar idi. Zühd ve takva sahibi idi. Sade yaşardı.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ammar bin Yâser (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Ammar bin Yâser (Radiyallah-u anh)- 4
07 Temmuz 2009Revda-i Muttahhara (Medine-i Münevvere)
Ammar bin Yâser (Radiyallah-u anh)- 4
Gayet beliğ (açık) ve veciz hitabete sahipdi. Namazına çok dikkat ederdi. Hiçbir namazını kazaya bırakmazdı.
Öyle ki,
Bir gün su bulunmayan yerde gusül abdesti almak icab edince, yerlerde sürünerek Teyemmüm yapmış ve namazını edâ etmiştir.
Fitne ve fesaddan çok sakınmasına rağmen kendisini fitne ve fesadın içinde bulmuştur.
Kİ, BU DA İLAHİ BİR İMTİHANDIR.
Ammâr bin Yâser (r.a.), Hadis-i şerifleri en doğru bilenler arasında sayılmaktadır.
Şöhretini dünyaya düşkün olmamasına ve haramlardan sakınmasına, insanlar üzerinde bıraktığı itimada, dâvâsına sadakatle bağlılığına borçudur.
Hazet-i Ammâr (r.a.), uzun boylu, buğday tenli, aksakallı idi. Başının tepesi saçsız NUR YÜZLÜ bir zât idi.
Sahabe ve tabi-inden bazısı Ammâr (r.a.) dan hadis-i şerif rivayet etti. Hazret-i Ali (r.a.), İbn-i Abbas (r.a.), Oğlu Muhammed (r.a.) bunlardandır.
İbn-i Abbas (r.a.) ın rivayetine göre;
-“Hiç (evvelce) küfürlü ölü olup, (sonra) kendisini hidayetle diriltiğimiz ve ona insanlar arasında da bir nur (iman) verdiğimiz kimse; karanlıklar içinde (küfürde) kalmış olan ve ondan bir türlü çıkamayan kimse gibi olur mu?” Ayet-i Celilesinde karşılaştırılan iki kişiden İlki Ammâr bin Yâser (r.a.), İkincis, Ebû Cehl’dir.
Hazret-i Ammâr (r.a.) ın faziletleri çoktur. Hakkında Hadis-i şerifler vardır.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;
-“Ammâr’a düşman olana Allah-u Teâlâ düşman olur. O’na buğzedene Allah-u Teâlâ buğzeder.”
Yine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;
-“Cennet; Ali, Ammâr, Selman ve Bilal’i şiddetle arzu etmektedir.”
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;
-“Her Peygamberin seçkin yardımcısı ve yakınları yedidir. Benim ki ONDÖRTTÜR. Bunlar; Hamza, Ca’fer, Ebû Bekir, Ömer, Ali, Hasan, Hüseyin, Abdullah bin Mes’ud, Selman, Ammâr, Ebû Zer, Huzeyfe, Mikdâd ve Bilâl’dır.”
Resul-i Ekrem Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) den 62 Hadis-i şerif rivayet etmiştir. Sahih-i Buhari ve Müslüm de 7 Hadis-i vardır.
Ammâr bin Yâser (r.a.) in bilinen çocukları Muhammed bin Ammâr (r.a.) ile Ümmü’l Hakem (r. Anha) adında bir kızıdır. Oğlu Muhammed bin Ammâr bin Yâser (r.a.), hadis ilminde sika (güvenilir sağlam) sayılmaktadır.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ammar bin Yâser (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Sümeyye binti Habbat (Radiyallah-u anha);
07 Temmuz 2009Resulullah Sallallahu aleyhi ve sellem’in doğduğu ev
Sümeyye binti Habbat (Radiyallah-u anha);
İslam’da İLK ŞEHİD OLAN HATUN. Meşhur Sahabi Ammâr bin Yâsir (r.a.) in annesidir.
Hazret-i Sümeyye (r.anha), Ebû Cehil’in amcası Ebû Huzeyfe bin Muğire’nin cariyesi idi. Ebû Huzeyfe bin Muğire’nin yanında çalışan Yâser bin Ammar ile evlendirdi. Bu evlilikten Ammar (r.a.) doğdu. Bunun üzerine Ebû Huzeyfe Hazret-i Sümeyye (r.anha) yi âzad etti.
Hazret-i Sümeyye (r.anha) İLK MÜSLÜMANLARDANDIR. Mekke’de Müslüman oldu. İlk İslam’a giren KADINLARIN YEDİNCİSİDİR. Hazret-i Yâsir (r.a.), zevcesi Sümeyye (r.anha), imanlarından vazgeçmeleri için, başta Mahzum oğulları olmak üzere, Kureyş müşriklerinin en ağır işkencelerine uğradılar.
Fakat onlar, imanlarından ve dinlerinden ASLA VAZGEÇMEDİLER. Bütün bu sıkıntılara metanetle sabır ettiler.
Mekke’de Yâsir ailesinin kendilerine sahip olacak, onları koruyacak kimseleri yoktu. Bu yüzden onlara daha serbest eziyet yapıyorlardı. Hatta bir defasında, Yâsir ailesi ve diğer kimsesiz Müslümanlara, zırh giydirip, altta kızgın kum, üstte yakıcı güneş arasında bıraktılar. Bir gün yine Yâsir (r.a.) e, zevcesi Sümeyye (r.anha) ye, oğulları Ammar ve Abdullah (r.anhüm) a “Bahta” denilen yerde işkence yapıyorlardı.
Onların bu halini gören Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Sabredin Ey Yâsir ailesi! Size vaat edilen yer, sizin mükafatınız Cennettir.” Buyurdu.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Yâsir ailesi için;
-“Allah’ım! Yâsir ailesine rahmet ve mağfiretini ihsan et.” Diye duâ buyurmuşlardır.
Bir süre sonra Yâsir (r.a.) işkencelere tahammül edemiyerek şehidlik mertebesine kavuştu. İlk erkek şehid oldu.
Diğer tarafan, Ebû Cehil de Hazret-i Sümeyye (r.anha) ye ağır sözler söyledi. Mızrağı ile yaralıyarak, O’nu şehid etti.
Hazret-i Ammar (r.a.), annesinin böyle acıklı bir durumda şehid olmasına çok üzüldü. Durumu Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) a arz etti. Yapılan işkencelerin çok fazla olduğunu bildirdi.
Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) Ammar’ (r.a.) a sabır tavsiye ettikten sonra şöyle duâ buyurdular;
-“Allahım! Yâsir ailesinden hiç birisine ateş ile azab etme.”
Bedir gazâsında Ebû Cehil öldürüldüğü zaman, Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) Ammar (r.a.) a;
-“Allah-u Teâlâ annenin katilini, öldürdü.” Buyurdu.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Sümeyye binti Habbat (Radiyallah-u anha) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Huzeyfet’übnü Yeman (Radiyallah-u Anh);
08 Temmuz 2009Revda-i Muttahhara (Medine-i Münevvere)
Seb’ül Mesacid (Hendek)
Huzeyfet’übnü Yeman (Radiyallah-u Anh);
Eshab-i Kiram’ın büyüklerinden, peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in sırdaşı.
Asıl ismi, Ebû Abdullah Huzeyfet’übnü Yemân’dır. Babasının adı Huseyl olup, Yemân lakabıyla meşhurdur.
Doğum tarihi bilinmemektedir. 36 (M. 656) senesinde Hazret-i Osman (r.a.) ın şehid edilmesinden 40 gün sonra vefat etti.
Huzeyfet’übnü Yemân (r.a.), Hayber ile Teyme arasında yaşamakta olan Beni Abs kabilesine mensuptu. Bu kabile, İran Kısrası Nuşirevan zamanında hiristiyanlığı kabul etmişti.
Fakat bunlar arasında bulunan âlim bir zât, Muhammed Aleyhis selam’ın, Peygamber olarak gönderileceğini haber vermişti. Onlar da beklemeye başlamışlardı.
Ancak Muhammed Aleyhis selam’a Peygamberlik verilince, Hicret’e kadar bundan haberdar olamadılar.
Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in HİCRETİNİ İŞİTİR İŞİTMEZ, içlerinden dokuz kişilik bir heyet Medine’ye gelerek, Müslüman oldular.
Hemen bunların arkasında Huzeyfet’übnü Yemân (r.a.), çok yaşlanmış olan babasını da yanına alarak Medine’ye gelip, Müslüman oldu. Ensar (r. Anhüm) den sayıldı.
Huzetfet’übnü Yemân (r.a.) Müslüman olduktan sonra, ilk olarak Uhud savaşına katıldı. Bu savaşa, çok ihtiyar olmasına rağmen ‘belki şehidlik nasib olur’ diyerek babası da katılmıştı.
Fakat Medine’ye yeni gelmiş olduklarından herkes tarafından tanınmıyordu. İslam odusundan bir asker onu Mekkeli müşriklerden zanederek, farkında olmadan öldürmüştü.
Huzeyfet’übnü Yemân (r.a.) iye babasının diyeti verildiğinde, almak istemedi ve verilen diyeti fakirlere dağıttı.
Bu haraket Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in çok hoşuna gitti.
Uhud savaşından sonra, Mekke’li müşriklerin Müslümanlar üzerine yaptıkları son saldırı olan Hendek savaşına da katılan Huzeyfet’übnü Yemân (r.a.), bu savaşta görülmemiş bir cesaret ve büyük bir kahramanlık gösterdi.
Bir ay süren bu savaşta, müşrikler yavaş yavaş çözülmeye ve geri dönmeye yüz tutmuşlardı.
Huzeyfet’übnü Yemân (r.a.), tam bu sırada müşriklerin durumunu kontrol edip, haber getirmek üzere, peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) tarafından vazifelendirildi.
Bu hizmetini bizat kendisi şöyle anlatmıştır;
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Huzeyfet’übnü Yeman (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Huzeyfet’übnü Yeman (Radiyallah-u Anh)- 2
08 Temmuz 2009Sab’ül Mesacid (Hendek)
Seb’ül Mesacid (Hendek)
Huzeyfet’übnü Yeman (Radiyallah-u Anh)- 2
Bu hizmetini bizat kendisi şöyle anlatmıştır;
-“Hendek savaşının en şiddetli safhaya ulaştığı bir sırada, bir gece yarısı Eshab-i Kiram (r.anhüm) den bir gurup olarak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) in yanında idik.”
-“Müşriklerin ordusu üst tarafımızda, savaş sırasında savunma andlaşmasını bozarak İhanet eden Medine’deki Kureyza Yahudileri de alt tarafımızda hazır bulunuyorlardı.”
-“Çoluk çocuğumuzun üzerine saldırmalarından endişe ediyorduk ki, ondan daha karanlık bir gece görmemiştik. Bu şiddetli karanlıkla birlikte gök gürültüsünü andıran korkunç bir rüzgar da esmeye başlamıştı.”
-“Bu sırada müşrik ordusu, telaşa kapılıp, kendi aralarında anlaşmazlığa düşmüşlerdi.”
-“Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) bize onların bu halini haber verdi. Biz, şiddetli soğuktan, açlıktan ve gecenin dehşetinden ayağa kalkamıyor, olduğumuz yerde üzerimize bir şeyler örterek bekliyorduk.”
-“Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) gecenin bir kısmını namaz kılarak geçirdikten sonra, bize döndü.”
Ve şöyle buyurdu;
-“İçinizden, müşrik ordusunun yanına gidip, durumlarını inceliyerek, bana HABER GETİRECEK OLAN VAR MIDIR? Bu haberi getirenin Cennette BANA ARKADAŞ olmasını Allah-u Teâlâ’dan dileyeyim.”
-“Sonra, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) benim yanıma geldi. Soğuktan ve açlıktan iki dizim üzerine çöküp büzülerek oturuyordum.”
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) bana dokunarak;
-“Bu kimdir?” buyurdu.
Ben;
-“Huzeyfe’yim Yâ Resulallah (s.a.v.).” dedim.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Sen benim sesimi işitmedin mi?” buyurdu.
Ben;
-“Seni Peygamber olarak gönderen Allah-u Teâlâ’ya yemin ederim ki, açlıktan ve şiddetli soğuktan dolayı emrinizi yerine getirecek güç ve takatı kendimde bulamadım.” Dedim.
Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Git şu kavim ne yapıyor bir bak! Yanıma dönüp gelinceye kadar onlara ok ve taş atma. Mızrak ve kılıç vurma.” Buyurdu.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Huzeyfet’übnü Yeman (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Huzeyfet’übnü Yeman (Radiyallah-u Anh)- 3
08 Temmuz 2009Seb’ül Mesacid (Hendek)
Huzeyfet’übnü Yeman (Radiyallah-u Anh)- 3
Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Git şu kavim ne yapıyor bir bak! Yanıma dönüp gelinceye kadar onlara ok ve taş atma. Mızrak ve kılıç vurma.” Buyurdu.
Bunun nüzerine şöyle dedim;
-“Yâ Resulallah onlar beni öldürürler diye korkmuyorum, esir alıp, yapacakları ezâ ve cefâ’dan çekiniyorum.”
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Sen benim yanıma dönüp gelinceye kadar ne soğuktan, ne sıcaktan zarar görmiyeceksin, esir edilip, işkenceye de uğramayacaksın.” Buyurdu.
-“Artık anladım ki, bana hiç bir zarar gelmeyecek. Kılıcımı, yayımı aldım. Gitmek üzere hazırlandım.”
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) benim için duâ etti;
-“Allahım, onu önünden ardından, sağından, solundan, üstünden, altından koru.” Buyurdu.
-“Müşriklere doğru yürümeye başladım. Sanki hamamda yürüyör gibiydim. Vallahi içimde ne korku, ne de bir üşüme, ne de bir ürperti hisetmiyordum.”
Nihayet müşriklerin ordugahına vardım.
-“Kumandanları Ebû Süfyan ve diğerleri ateş yakmışlar başında ısınıyorlardı. (Ebû Süfyan daha sonra Mekke’nin fethinde Müslüman olmuştur.)
Ebû Süfyan;
-“Buradan çekip gitmeli.” Diyordu.
Hemen aklıma onu orada öldürmek geldi.
-“Ok çantamdan bir ok çıkarıp, yayıma yerleştirdim. Ateşin ışığından faydalanarak onu vurmak istedim.”
Tam ok atacağım sırada Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın;
-“Benim yanıma dönüp gelinceye kadar bir hadise çıkartmayacaksın.” Buyurduğunu hatırladım.
Ve onu öldürmekten vazgeçtim.
-“Bundan sonra kendimde kuvvetli bir cesaret buldum. Müşriklerin yanına sokulup ateşin başına oturdum. Görülmemiş derecede şiddetli rüzgar ve Allah-u Teâlâ’nın görülmeyen ordusu (melekler) onlara yapacağını yapıyordu.”
-“Rüzgarda, kapkaçları devriliyor, ateşleri ve ışıkları sönüyor, çadırlar başlarına yıkılıyordu.”
Bir ara müşrik ordusunun kumandanı Ebû Süfyan ayağa kalkıp;
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Huzeyfet’übnü Yeman (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Huzeyfet’übnü Yeman (Radiyallah-u Anh)- 4
08 Temmuz 2009Seb’ül Mesacid (Hendek)
Huzeyfet’übnü Yeman (Radiyallah-u Anh)- 4
Bir ara müşrik ordusunun kumandanı Ebû Süfyan ayağa kalkıp;
-“İçinizde gözcüler ve casusular bulunabilir, dikkat ediniz, herkesin yanındakinin kim olduğuna baksın! Herkes yanında oturanın elini tutsun.” Dedi.
Ebû Süfyan aralarına bir yabancının girdiğini sezer gibi olmuştu.
-“Hemen ellerimi uzatıp, sağımda ve solumda bulunan iki kişinin ellerinden tutup, onlardan önce isimlerini sordum. Böylece tanınmamı engelledim.”
Nihayet Ebû Süfyan ordusuna şöyle hitap etti;
-“Ey Kureyş’liler, siz durulacak gibi bir yerde değilsiniz. Atlar, develer kırılmağa, ölmeğe başladı. Kıtlık her tarafı sardı. Rüzgardan, başımıza gelenleri görüyorsunuz. Hemen göç edip gidiniz? İşte ben gidiyorum.” Diyerek devesine” bindi.
-“Müşrik ordusu perişan bir halde toplanıp, Mekke’ye haraket etti. RÜZGARDAN ÜZERLERİNE YAĞAN TAŞ VE ÇAKIL sesini işitiyordum.”
Müşrik ordusu çekip gidince ben de Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın yanına döndüm.
-“Yolun yarısına geldiğimde karşıma yirmi kadar beyaz süvari (melekler) çıktı.”
Bana;
-“Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) a haber ver. Allah-u Teâlâ düşmanı perişan etti…” dediler.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın yanına dönüp geldiğimde bir kilim üzerinde namaz kılıyordu.
-“Fakat ben döner dönmez, gitmeden önceki üşüme ve titreme halim tekrar başlamıştı.”
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) namazdan sonra;
-“Ne haber getirdiğimi” sordu.
Bende;
-“Müşriklerin içine düştükleri perişan hali ve çekip gittiklerini,” haber verdim.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Bu haber üzerine güldü, sonra yattı. Beni de yanına alıp üzerindeki kilimin bir ucunu üzerime örttü. O gece öylece uyuyarak sabahladık.”
Sabah namazı vakti girince;
-“Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) beni uyandırdı. Sabah baktık ki müşrik ordusundan hiçbir kişi kalmamıştı. Onlar Mekke’ye yaklaşıncaya kadar peşlerinden şiddetli rüzgar esti. Arkalarından hep tekbir sesleri işittiler…”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Huzeyfet’übnü Yeman (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Huzeyfet’übnü Yeman (Radiyallah-u Anh)- 5
09 Temmuz 2009Revda-i Muttahhara (Medine-i Münevvere)
Huzeyfet’übnü Yeman (Radiyallah-u Anh)- 5
Huzeyfet’übnü Yeman (r.a.) Hendek savaşından sonra yapılan bütün savaşlara katıldı. Beni Kureyza gazvesinde, Hayberin fethinde, Mekke’nin fethinde, Huneyn gazvesinde ve Taif seferinde, Tebük seferinde ve Vedâ Haccı’nda da bulundu.
Huzeyfet’übnü Yeman (r.a.) Eshab-i Kiram arasında Peygamberimiz (s.a.v.) in Ona Eshab-i Kiram arasına karışarak kendilerini gizleyen ve böylece fitne çıkarmak isteyen Munafıkların kimler olduğunu t e k t e k bildirmişti. Bundan başka vuku bulacak hadiseleri de bildirmişti.
Eshab-i Kiram (r.anhüm) arasında çok sevilir ve ayrı bir itibar gösterilirdi. Çünkü o Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) in verdiği sırlarla dolu idi.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) gizli kalması lazım olan birçok şeyi, Huzeyfet’übnü Yemân (r.a.) a söyledi.
Ve Ebû Hureyre (r.a.) buyurdular ki;
-“Serveri Âlem (Sallallahu aleyhi ve sellem) Âlemin yaratıldığı zamandan, yok oluncağı güne kadar, olmuş ve olacak şeyleri bize bildirdi. Bunlardan bildirilmesi caiz olanları size bildirdik. Örtmesi lazım olanları, sakladık bildirmedik.”
Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) vefatından sonra Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) Huzeyfe (r.a.) yi ordu kumandanı olarak tayın etti. Umman’daki mürtedlerle (Dinden dönenlerle) savaşmak üzere Umman’a gönderdi.
Kendisine katılan İkrim’e (r.a.) komutasındaki ordu ile birlikte Umman halkını tekrar İslâm’a döndürdü. Bundan sonra Umman’da önce Zekatları toplamakla sonra da Vali olarak orada vazifelendirildi.
Hazret-i Ömer (r.a.) Halifeliği sırasında Onu Umman’dan Medine-i Münevvere’ye çağırdı. Bir müddet müşavere (danışma) heyetinde bulundurdu.
Sonra Mezopotamya taraflarında yapılan savaşlara katıldı. Irak’ın ve İran’ın fethinde bulundu. Nihavend savaşında Nu’man bin Mukarrin (r.a.) şehid olunca, İslam sancağını Huzayfe (r.a.) eline alarak Memedân, Rey ve Deynura’yı fethetmiştir.
Cezire’nin fethinde bulunarak Nusaybin Valiliği’ne tayın olundu. Selman-i Farisi (r.a.) ile birlikte Küfe şehrinin yerini seçip, orada şehir kurulmasını kararlaştırdı.
Böylece Küfe şehri kuruldu.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Huzeyfet’übnü Yeman (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Huzeyfet’übnü Yeman (Radiyallah-u Anh)- 6
09 Temmuz 2009Revda-i Muttahhara (Bab’ül Baki’)
Huzeyfet’übnü Yeman (Radiyallah-u Anh)- 6
Huzeyfet’übnü Yeman (r.a..) emniyeti ile şöhret bulmuştur. Hatta Hazret-i Ömer (r.a.) yeni feth edilen memleketlere;
-“Huzayfe ne isterse veriniz.” Diye emir buyurmuş olduğu halde, kendisi kendi yiyeceğinden ve atının yiyeceği yem’den fazlasını almamaıştır.
Medayin şehrinde uzun müddet Valilik yaptı.
Oranın halkı O’nun idaresinden son derece memnun olup, kendisini çok sevmişlerdi.
Hazret-i Ömer (r.a.) O’nun halini değiştirmediğini görerek boynuna sarılmış;
Ve;
-“Sen benim kardeşimsin. Ben de senin kardeşinim.” Buyurmuştur.
Hazret-i Ömer (r.a.) Halife iken Huzeyfet’übnü Yeman (r.a.) nın bir cenaza namazını kılmadığını görerek. O’na;
-“Niçin kılmadığını.” Sordu.
O’da;
-“Ölen kişinin munafık olduğunu.” Söylemiş ve bu sebeple cenaze namazını kılmadığını açıklamıştı.
Bunun üzerine Hazret-i Ömer (r.a.), memurları arasında munafık bulunup bulunmadığını sormuş;
O’da;
-“Bir tane var.” Demiş.
Fakat Hazret-i Ömer (r.a.) in bütün ısrarına rağmen ismini söylememiştir.
Sonra O munafık Hazret-i Ömer (r.a.) tarafından görevden uzaklaştırılmıştır.
Bunun üzerine Hazret-i Ömer (r.a.), Huzeyfe (r.a.) nin gitmediği Cenaza’ye gitmemiştir. Çünkü O’nun gitmemesini ölenin munafık olduğuna işaret sayardı.
Bir gün Hazret-i Ömer (r.a.) huzurunda bulunan bazı Eshab-i Kiram (r.anhüm) a;
-“Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in fitne hakkında olan sözü hatırında olan var mı?” diye sordu.
İçlerinden Huzeyfe (r.a.);
-“Ey Mü’minlerin emiri! Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in bu konudaki sözü aynıyla benim hatırımdadır ki; (-“Kişi ailesinden, malından, çocuklarından ve komşusundan dolayı fitneye düçar olur. Böyle günahlara oruç tutmak, namaz kılmak ve iyiliği emretmek ve kötülükten nehy etmek kefaret olur.”)
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Huzeyfet’übnü Yeman (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu