‘Eshab-i kiram’ olarak etiketlenmiş yazılar

Baki’ mezarlığı (Medine-i Münevvere)

Osman bin Maz’ûn (Radiyallah-u anhu)- 7

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“O bizim ne iyi selefimizdir.” Buyurdu.

Kabrinin baş tarafına bir taş dikti.

Ondan sonra birisi vefat edince, Resulullah (s.a.v.) a;

-“Nereye defnedelim.” Diye sordular.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) de;

-“Selefimiz Osman bin Maz’un’un yanına.” Buyururlardı.

Osman bin Maz’un (r.a.) dünyada hiç rağbet ve tama’ etmez, devamlı ibadetlerle meşgül olurdu.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) O vefat ettiği zaman;

-“Dünyadan üzerine bir şey bürünmeden çıktı.” Buyurmuştur.

Osman bin Maz’un (r.a.) geceleri namaz kılmak, gündüzlerini oruç tutmakla geçirirdi. Bu husus Peygamber efendimiz (s.a.v.) e haber verildi

Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) One;

-“Ben senin için güzel bir örnek değil miyim?” buyurdu.

Hazret-i Osman bin Maz’un (r.a.);

-“Babam, anam sana fedâ olsun! Bu soruyu niçin sordunuz.” Dedi.

Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Devamlı olarak gündüzlerini oruçla, gecelerini de namazla geçiriyormuşsun.” Buyurdu.

Hazret-i Osman bin Maz’un (r.a.);

“Öyle yapıyorum.” Dedi.

Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Gözlerinin, senin üzerinde hakkı var. Bedeninin hakkı var, ailenin hakkı var. Namaz kıl, fakta aynı zamnada yat ve uyu. Oruç tut, ancak bazen da tutma. Ey Osman! Allah-u Teâlâ beni ruhbanlıkla değil, tabiî ki kolay bir din ile gönderdi.” Buyurdu.

Böylece Resulullah (s.a.v.) Osman bin Maz’un (r.a.) a ibadet ve niyazda mu’tedil olmasını tavsiye buyurmuşlardır. Osman bin maz’un (r.a.) orta boyda, koyu esmer, geniş ve bir tutam kadar sakallı idi.

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Osman bin Maz’ûn (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Resulullah Sallallahu aleyhi ve sellem’in doğduğu ev (Mekke)

Osman bin Talha (Radiyallah-u anhu);

Eshab-i Kiramdan. Kureyş’in Abdü’d-dar kabilesindendir. Nesebi; Osman bin Talha bin Ebi Talha Abdullah bin Abd-ül Uzza bin Osman bin Abdü’d-dar bin Kusey’dir.

Nesebi, kusey’de Peygamber efendimiz (s.a.v.) in nesebi ile birleşmektedir.

Annesi, Sülafe binti Sa’d bin Şüheyb olup, Medine’nin Kuba köyünden Amr bin Avf kabilesindendir. Doğumu bilinmemesine rağmen, 42 ( M. 662) senesinde Mekke-i Mükerreme’de vefat etti.

Mekke’de Kâ’be Kayyımlığı ile vazifeliydi. Sülalesi Cahiliye devrinde Kâ’be-i Muazzama’nın Hicabet yanı kapı anahtarını taşırdı. Peygamber efendimiz (s.a.v.) hicret’ten önce O’nu da bizzat İmana davet etti. Kabul etmediği gibi Hazret-i Resulullah (s.a.v.) ı Kâ’be’ye de sokmak istemedi.

Fakat Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) onun bu hareketini sükünetle karşılayıp, O’na şöyle buyurdu;

-“Ey Osman! Ümid ederim ki, bir gün sen, beni bu anahtarı nereye isterseniz koyarsınız, kime isterseniz verirsiniz diyeceğin bir mevkide de göreceksin!”

Peygamber efendimiz (s.a.v.) in zevcelerinden Ümm-i Seleme (r.anha) Müslüman olmasından dolayı Mekke’de bir yıl ezâ ve cefâ gördükten sonra, kabilesi Ümm-i Seleme (r.anha) ye Medine’ye hicret etmesi için izin verdi. Tek başına yola çıkmıştı.

Osman İbni Talha (r.a.), Ümm-i Seleme (r.anha) yi yalnız görünce, halını sorup, durumunu öğrendi. Kadını yalnız başına bırakmayı uygun görmiyerek O’nu edeb ve kerem ile Kûba’ya kadar getirdi.

-“Senin kocan işte bu köydedir. O halde Allah’ın bereketiyle O’nun yanına git.” Deyip, Mekke’ye döndü. Ümm-i Seleme (r.anha), O’nun bu hareketinden övgü ile bahsederdi.

Osman bin Talha (r.a.), Uhud harbi’ne müşriklerin safında katıldı. Babası, kardeşleri ve akrabası katl edilince, Kâ’be’nin Hicâbet vazifesi TEK BAŞINA ÜZERİNDE KALDI. Hudeybiye andlaşmasında Müslümanlar’ın Resulullah (s.a.v.) la sadakatını, görüp Eshab-i Kiram (r.anhüm) ın aşkına hayran oldu.

Geç iman etti. 8 (M. 629) senesinde Mekke’nin fethinden altı ay önce Amr bin Âs ve Halid bin Velid (r.anhüm) ile birlikte Medine-i Münevvere’ye gelerek, Müslüman oldu. Fetihten önce imana gelen Muhacirlerin derecelerine kavuştu.

Mekke’nin fethine katılıp, Resulullah (s.a.v.) ın yanında bulundu. Kâ’be’nin anahtarını Resulullah (s.a.v.) a arz etti, beraber girdiler.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Osman bin Talha (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Kâ’be-i Muazzama

Osman bin Talha (Radiyallah-u anhu)- 2

Burada Resulullah (s.a.v.) iki rek’at namaz kıldı. Beyt-i şeriften çıkarken, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Nisa suresinin;

-“Allah-u Teâlâ size emanetleri ehline vermenizi emreder…” ayet-i kerimesini okuyup, anahtarı Osman bin Talha (r.a.) ya ve amcasının oğlu Şeybe bin Osman bin Ebi Talha (r.a.) ya verdi.

O’na;

-“Ey Ebû Talha evladı! Ceddinizden kalma olan emaneti sizde payıdar ve baki olmak üzere alınız. Bunu zalim olmaksızın hiçbir kimse alamaz.” Buyurdu.

Hicetten önceki sözlerini de hatırlattı,

O’da;

-“Evet, şehadet ederim ki, sen hiç şüphesiz Resululluh’sın.” Dedi.

O günden itibaren Hicâbet vazifesi, Osmanlı Devleti’nin sonuna kadar, Osman bin Talha (r.a.) nın sülalesinde kalmıştır.

Mekke’nin fethinden sonra Resulullah (s.a.v.) ile Huneyn gazâ’sına katıldı. Medine-i Münevvere’ye gitti. Resulullah (s.a.v.) ın vefatından sonra Mekke-i Mükerreme’ye döndü. Kâ’be-i Muazzama’daki hicâbet vazifesine devam etti.

Dört Halife devrinde gazâlara katıldı. Hazret-i Muaviye (r.a.) nin hilafeti devrinde 42 (M. 662) senesinde Mekke-i Mükerreme’de vefat etti.

Osman bin Talha (r.a.) nın Kâ’be-i Muazzama’daki vazifesi, Eshab-i Kiram’dan olması dahil, daha pek çok üstünlüklere sahipti.

Kendisinden amcasının oğlu Şeybe, Urve bin Zübeyr, İbn-i Ömer (r.anhüm) ve Beni Süleym oğullarından bir kadın (r.anha) hadis rivayet etmişlerdir.

Peygamber efendimiz (s.a.v.) den bizzat rivayet ettiği hadislerden bazıları şunlardır;

Peygamber efendimiz (s.a.v.) in Osman bin Şeybe (r.a.) ye namazda kalbi meşgül edecek şeylerin önceden çıkarılması hususunda şu hadis-i şerif-i buyurduğunu rivayet etti;

-“Evdeki pişen tencereyi kapatmayı sana söylemeyi unuttum; çünkü namaz kılarken insanı meşgül edecek bir şeyin evde bulunması uygun olmaz.”

Resulullah efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) Mekke’nin feth edildiği gün şöyle bir hutbe okudu;

-“Kuluna yardım eden ve kendisinden başka ma’bud olmayan Allah-u Teâlâ’dır. Müşrikleri hezimete uğratanancak O’dur.”

Diğer bir rivayette ise;

-“Va’di, sözü hak olan, kuluna yardım eden, kendinden başka kulluğa müstehak bir İlah bulunmayan, Allah-u Teâlâ’ya hamdolsun. Dikkat ediniz! Cahiliye devrinde değer verdiğiniz her türlü âdeti ve kan davası ayağımın altındadır. Bunlardan Kâ’be’ye hizmet etmek ve hacılara su dağıtmak müstesnadır. Dikkat ediniz! Bir kimse kasde benzer şekilde sopayla birisini öldürürse O’na ağır diyet lazım olup, 100 deve vermesi gerekir.”

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Osman bin Talha (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Makam-i İbrahim (Aleyhis selam) Mekke-i Mükerreme

Câbir bin Abdullah (Radiyallah-u anh);

Eshab-i Kiram (r.anhüm) büyüklerinden. Babası da Müslüman olup, künyesi Ebû Abdullah veya Ebû Abdurrahman’dır.

Annesinin ismi Nesibe (r.anha) dir. (M. 601) yılında Medine’de doğmuş olup, 77 (M.694) yılında 95 yaşında Medine’de vefat etmiştir.

Cenaze namazını Medine Vâlisi bulunan Hazret-i Osman (r.a.) ın oğlu Ebân kıldırmıştır.

Bizzat Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) dan ilim oğrenmiş sonra Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali, Ebû Ubeyde, Talha, Muaz bin Cebel, Ammar dan (r.anhüm) Yemen,Kufe, Basra, Mısır’dan onun derslerini dinlemeğe gelenler de bulunurdu.

Bunlar, Hadis, tefsir, fıkıh ilimlerini tahsil ederlerdi. Bütün ömrünü Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın hadis-i şeriflerini neşr etmeğe vakfetmiş, çok hadis-i şerif rivayet etmiştir.

Kendisinden, Atâ bin Ebi Rebah, Mücahid bin Cebr, Ebû Süfyan, Talha bin nafi, Said bin Müseyyab, Vehb bin Keysan, Şa’bi, Ka’b bin Mâlik (r.anhüm) gibi tabi-in’in büyükleri rivayette bulunmuşlardır.

Bunlardan 210 hadis-i şerif Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim’de mevcuttur. Bunların 58’i her ikisinde 26’si yalnız Buhari’de 126’si da yalnız Müslim’de yer almaktadır.

Rivayetleri son derece sağlam ve ihtiyatlıdır. Tabi-in’in her tabakası O’nun ilminden istifade etmiştir.

Cabir bin Abdullah Hazretleri (r.a.) Sahabe’nin en büyük fıkıh âlimlerinden idi. Daha Resulullah (s.a.v.) ın sağlığında sorulan suallere cevap verir, müftilik yapardı. Bu O’nun fıkıh ilmindeki yüksekliğine en büyük delildir.

Câbir hazretleri (r.a.) tefsir ilminde de Eshab-i Kiram (r.anhüm) ın ileri gelenlerden idi. Ayetlerin nüzül (iniş) sebeplerini bilmek ve belağatı hususunda Eshab-i Kiram (r.anhüm) ın ileri gelenlerden idi.

Tefsirine örnek;

-“Tezekki eden muhakkak kurtulmuştur.” Ayet-i kerimesindeki

‘Tezekki’ yi şöyle tefsir etmiştir.”

-“Allah-u Teâlâ’dan başka İlah olmadığına, benzeri, eşi, ortağı olmadığına, Hazret-i Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) in hak Peygamber olduğuna şehadet etmektir.”

Câbir bin Abdullah (r.a.) babası Abdullah bin Amr (r.a.), ikinci Akabe biat’ında İslamiyet’i kabul etmiş ve Resulullah (s.a.v.) tarafından Beni Hasan-a nakib olarak tayin edilmişti.

Bu sıralarda Câbir (r.a.) genç bir delikanlı idi. Yedi kızkardeşi olup, erkek kardeşi yoktu, Ümmü Ma’bed (r.anha) kızkardeşlerinin en üstünü idi.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Câbir bin Abdullah (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Okçular tepesi (Uhud savaşının yapıldığı yer)

Câbir bin Abdullah (Radiyallah-u anh)- 2

Câbir bin Abdullah (r.a.) ın babası Uhud gazâsında şehid olunca, Amr bin Hasan oğullarının reisi olmuştu.
Kendilerine mahsus Aynü’l Erzak taraflarında bir çeşmeleri vardı (O devirlerde çeşme veya kuyusu olanlar, diğer halkı bundan para ile istifade ettirirlerdi.) Bu çeşme Hazret-i Muaviye (r.a.) zamanında Medine Valisi Mervan bin Hakem tarafından istimlak edilerek halkın istifadesine sunuldu.

Cabir bin Abdullah (r.a.) Bedir ve Uhud gazâlarına iştirak ettiği rivayeti varsa da doğru olanı İŞTİRAK ETMEDİĞİDİR.

Çünkü;

Yedi kız kardeşine bakacak kimseleri de yoktu. Babası kızlarının, kimsesiz kalmaması için oğlunu harbe iştiraktan medederek;

-“Oğlum, şu kızların kimsesiz kalmalarını düşünmesem, senin gözümün önünde ŞEHİD OLMANI İSTERDİM.” Demiştir.

Câbır bin Abdullah (r.a.) Babasının şehid olmasını şöyle anlatır;

-“Babam, Uhud’da şehid olmuştu.”

Kız kardeşim bana bir deve vererek;

-“Git babamızı bu devenin üzerinde taşı. O’nu Seleme oğullarının kabristanına göm.” Dediler.

Bende;

-“Deveyi alarak harb meydanına gittim, yanımda birkaç kişi daha vardı. Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem), babamı, harb yerinden alarak aile kabristanına götürmek istediğimi anlattılar.”

O sırada Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) Uhud’da bulunuyordu.

-“Beni huzurlarına çağırdılar.”

Ve Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Nefsim yed’i kudretinde olan Allah-u teâlâ’ya yemin ederim ki; Abdullah da arkadaşları ile gömülecektir.” Buyurdu.

Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) in bu sözü üzerine;

-“Ben de babamı taşımaktan vazgeçtim. Onu Uhud şehidleri ile birlikte gömdüm.”

Câbir bin Abdullah (r.a.) ın babası şehid olduğu zaman bir haylı borcu vardı. Bu borçların mühim kısmı, etrafte oturan Yahudilere idi.

Babasının şehadetinden sonra, alacaklılar, câbır bin Abdullah (r.a.) ı sıkıştırarak alacaklarını istemişlerdi.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Câbir bin Abdullah (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Hendek (Seb’-ül Mesacid)

Câbir bin Abdullah (Radiyallah-u anh)- 3

Fakat Câbır bin Abdullah (r.a.) ın elindeki malları borcunu ödeyecek miktarda değildi. Küçük bir HURMA bahçesinden başka bir şeyinin olmadığını, borcunun bir kısmını gelecek seneye tehirini istedi.

Çok zor durumda kalan Câbir bin Abdullah (r.a.), halini İNSANLARIN EN MERHAMETLİSİ OLAN PEYGAMBERİ (Sallallahu aleyhi ve sellem) NE ARZ ETTİ.

Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve sellem) hurmaları toplamasını ve kendilerine haber vermelerini buyurdular.

Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) Câbir bin Abdullah (r.a.) ın evine gittiklerinde;

-“Alacaklıları çağırın.” Diye buyurdular.

Alacaklılar geldi.

Hepsine haklarını verdikten sonra bir miktar hurma yine Câbir bin Abdullah (r.a.) a kaldı.

Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) mucize’yi Eshab-i Kiram (r.anhüm) a anlatmasını Câbir bin Abdullah (r.a.) a emir buyurdu.

Hendek gâzasında, Resul-i Ekrem Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in maiyetinde bulunan Câbir bin Abdullah (r.a.) O günleri şöyle anlatır;

-”Hendek muharebesinde Resul-i Ekrem (s.a.v.) ile Eshab-i (r.anhüm) ÜÇ GÜN ağızlarına bir lokma koymamaışlardı.”

Bu sırada Resul-i Ekrem (s.a.v.) e dikkat ettim.

-“Mübarek karınlarına TAŞ BAĞLAMIŞLARDI. Hendek kazmakla meşgül olan Eshab, bir taş parçasını kıramadıklarını Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) e haber verdiler.”

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) onlara;

-“Siz bu kaya parçasının üstüne biraz su srrpiniz.” Buyurmuştu.

Sonra külünkü almış;

-“Ve kayaya üç defa vurmuşlar. Her vuruşlarında kuvvetli bir ateş çıkmış, Yemen, İstanbul, Faris illeri görünmüştü.”

Bunun hikmet’i sorulduğu zaman;

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Buraların Müslümanlar tarafından feth edileceğini.” Buyurmuştur.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Câbir bin Abdullah (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Hendek (Seb-ül Mesacid)

Câbir bin Abdullah (Radiyallah-u anh)- 4

İşte bu sıkıntılı ve ızdıraplı günlerden birinde, Hazret-i Câbir bin Abdullah (r.a.) in evinde bir miktar arpa ile bir oğlak vardı.

Hanımıyla konuşarak;

Onları Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ve beraberindeki birkaç eshab-i Kiram İKRAM etmeye karar verdiler.

Zaten fazla kimseye yetecek kadar değildi.

Câbir bin Abdullah (r.a.) Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) a gelerek;

-“Biraz, yemeğimiz var, siz ve birkaç kişi buyurun.” Dedi.

Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Peki, hanımına söyle, ben gelinceye kadar yemeği ocaktan indirmesin, arpa ekmeğini de tandırdan çıkarmasın.” Buyurdu.

Hazret-i Câbir bin Abdullah (r.a.) hendek mahallinden ayrılıp evine döndü.

Biraz sonra Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) bütün hendek ahalisini Câbir (r.a.) in davetine çağırmışlardı.

Yüzlerce Sahabe-i Kiram (r.anhüm) bu davete icabet ederek O’nun veine geldiler.

Câbir (r.a.) gelenleri görüp, BİR YEMEĞE, BİR GELENLERE BAKARAK, Mahcubiyetinden ne yapacağını şaşırmıştı.

Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) geldi.

Ve yemeği ortaya koymalarını emretti.

Yemeği dağıtmaya başladılar. Gelenlerin hepsi yediği halde yemek yine bitmemişti.

Câbir (r.a.) in babası Uhud’da şehid olmuştu. Kardeşleri kimsesiz kaldı. Bunun üzerine dul bir kadın olan Süheyl binti Mes’ud (r.anha) ile evlendi.

Yedi kız kardeşine bakabilmek için böyle dul birini tercih etmişti.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) bunu duyunca;

-“İsabet ettin.” Buyurmuştur

Hazret-i Câbir (r.a.) yakışıklı, güzel ahlâklı, sünneti seniyyeye uymakta çok gayretli; merhametli, nazik, gönül alıcı muhterem birisiydi.

Hazret-i Câbir (r.a.), evi Mescid-i nebi’den bir mil (2 kilo metre) uzak olmasına rağmen her namazı Peygamber Efendimiz (s.a.v.) le, mescid-i Nebi’ ye gelerek kılar idi.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Câbir bin Abdullah (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Hudeybiye (Biat-ür-Rıdvan) Biat yapılan mevki-i

Câbir bin Abdullah (Radiyallah-u anh)- 5

Hakkı söylemede, adaletten ayrılmaz, emr-i ma’ruf ve nehy-i münkeri bildirmede çok gayret gösterirdi.

Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) nasıl namaz kıldığını görmek isteyen O’na gelir, Câbir (r.a.) da onlara tarif ederdi.

Câbir bin Abdullah (r.a.) buyurdular ki;

-“Resul-i Ekrem (s.a.v.) Mekke’de on sene kalarak herkesin toplandığı Ukdağ ve Mecene gibi panayırlarda ve Mine dağına çıkarak;”

Halka hitaben Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Rabbimin, Risaletini tebliğ için bana kim yardım ederse, cenneti kazanır.” Buyururdu.

Fakat, Ebû Cehil, Ebû Leheb gibi kafirler;

-“Bizi bunun için mi çağırdın, sakın inanmayın.” Der, İnsanları aldatıyorlardı.

Nihayet biz Yesrib’den gelerek Resul-Ü Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) i bulup, O’na inanmış olarak yardım ederdik.

Gelen Müslümanlara Resül-ü Ekrem (s.a.v.), Kur’an-i Kerim okurdu. Onlar da döndüklerinde ailelerine İslamiyet’i tebliğ eder, onların iman ile şereflenmelerini sağlarlardı.

Gönülleri İman ile dolu olan, peygamberimiz (s.a.v.) i her şeyden çok seven Müslümanlar toplanarak;

-“Resül-ü Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) e müşrikler tarafından hakaret, eziyet edilmelesine ne zamana kadar musaade edeceğiz.” Dediler.

Bunun üzerine içimizden 70 (yetmiş) kişi Hac mevsiminde Medine’den haraket ederek Resül-ü Ekrem (Sallallahau aleyhi ve sellem) i bulduk. Resul-ü Ekrem (s.a.v.) ile ‘Akabe’de’ mülakat etmek üzere anlaştık.

Birer, ikişer o mevkide toplandık.

Resül-ü Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) e;

-“Size Biat edeceğiz.” Dedik.

Resül-ü Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Bana iyi ve fena zamanında itaat etmek, darlık ve bolluk zamanında infak etmek, emr-i bil Ma’ruf ve nehy-i anil münker’e riayet etmek, her sözü Allah-u teâlâ için söyleyerek, bu yolda bir şeyden korkmamak bana yardım etmek, canlarınızı, mallarınızı, çocuklarınızı her neden koruyorsanız beni de öyle korumak üzere biat ediniz, Mükâfatınız Cennet’tir.” Buyurdu.

Resulullah (s.a.v.) sözlerini bitirdikten sonra kalkıp O’na biat ettik.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Câbir bin Abdullah (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Okçular tepesinden Resulullah (s.a.v.) ın kaldığı mağara

Câbir bin Abdullah (Radiyallah-u anh)- 6

Resulullah (s.a.v.) sözlrini bitirdikten sonra kalkıp O’na biat ettik.

Câbir bin Abdullah (r.a.) Bizaat Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) den işiterek rivayet ettiği hadis-i Şeriflerden bazıları şunlardır;

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;

-“Birinin evi önünde nehir olsa, hergün beş kere bu nehirde yıkansa üzerinde kir kalır mı?” diye sordu.

Eshab-i Kiram (r.anhüm);

-“Hayır Yâ Resulallah.” Dediler.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“İşte, beş vakit namazı kılanların da böyle küçük günahları affolunur.”

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;

-“Allah-u teâlâ benim ümmetime, Ramazan-i Şerif’de beş şey ihsan eder ki, bunları HİÇ BİR PEYGAMBER’E VERMEMİŞTİR.”

-“1-Ramazan’nının birince gecesi, Allah-u teâlâ mümlere rahmet eder. Rahmetle bakdığı kuluna hiç azab etmez.”
-“2-İftar zamanında, Oruçlunun ağız kokusu, Allah-u Teâlâ’ya, her kokudan daha güzel olur.”
-“3-Melekler, Ramazanın her gece ve gündüzünde, oruç tutanların afv olması için duâ eder.”
-“4-Allah-u Teâlâ, Oruç tutanlara, Ahiret’te vermek için, Ramazan-ı Şerif’de Cennet’de yer tayin eder.”
-“5-Ramazan-ı Şerif’in son günü, Oruç tutan mü’minlerin hepsini afv eder.” Buyurdu.

Medine’de Mescid’de dikili bir odun vardı. Peygamberimiz Efendimiz (s.a.v.) hutbe okurken, bu direğe dayanırdı. Mimber yapılınca, direğin yanına gitmedi. Odundan ağlama seslerini, bütün cemaat işittiler.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) Mimber’den inip direğe sarıldı. Ağlama sesi kesildi.;

-“Eğer sarılmasaydım benim ayrılığımdan kıyamete kadar ağlayacaktı.” Buyurdu.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;

-“Paranız ile, önce kendi ihtiyaçlarınızı alın, artarsa çoluk çocuğunuzun ihtiyaçlarına sarf edin. Bundan da artarsa, akrabanıza yardım edin.” Buyurdu.

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Câbir bin Abdullah (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Resulullah (s.a.v.) Medine’ye hicret ederken ilk önce uğradığı Kuba köyü Camisi

Abdullah bin Selâm (Radiyallah-u anh);

Eshab-i Kiram’dan. Ensar’ın büyüklerinden. Hicret’ten sonra Müslüman oldu.

Müslüman oluşu İBRETLİDİR.

Cennetlik olduğu Hadis-i Şerifte bildirildi. 43 (M. 663) de Medine-i münevvere’de vefat etti.

Hazret-i Yusuf Aleyhis Selam soyundan ve Medine’deki Yahudi Beni Kaynuka kabilesinden idi.

Cahiliyet devrinde Husayn olan ismini Müslüman olunca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) “Abdullah” olarak değiştirdi.

Nesebi;

Abdullah bin Selâm bin Haris Ebu Yusuf el-Israili el-Ensaridir. Tevrat ve İncil’i iyi bilen Hazret-i Abdullah bin Selâm (r.a.) iman etmeden önce Yahudi âlimlerindendi.

Kendisi Müslüman oluşunu şöyle anlatır;

-“Ben Tevrat’ı ve tefsirini babamdan okumuş, öğrenmiştim. Birgün âhir zamanda gelecek olan Peygamberin sıfatları, alametleri ve yağacağı işleri bana anlattı.”

Ve;

-“Eğer O, Harun evladından gelecek olursa O’na tabi olurum, yoksa tabi olmam!” dedi Ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın Medine’ye gelişinden önce öldü.

Abdullah bin Selâm (r.a.) sözlerine şöye devam etti.

-“Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın Mekke’de nübüvetini ilân ettiğini işittiğim vakit O’nun sıfatlarını ismini ve geleceği vakti biliyordum. Bu sebeple O’nu gözleyip duruyordum.”

-“Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın Medine yakınında Kuba denilen yerdeki Amr bin Avf oğullarının evinde misafir olduğunu birinden öğreninceye kadar bu halimi Yahudiler’den saklayıp sustum.”

-“Birgün ben kendi hurma ağacımın üzerinde uğraşıp, yaş hurma toplarken.”

Nadir oğullarından birisinin;

-“Bugün, Arapların adamı geldi.” Diye bağırdığını duydum.

Bunları duyunca;

-“Beni bir titreme tuttu.”

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abdullah bin Selâm (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu