‘Eshab-i kiram’ olarak etiketlenmiş yazılar

Ravda-i Mutahhara (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Bab-üs-Selam kapısı

Hasan bin Ali (Radiayallah-u anh)- 3

Hazret-i Hasan (r.a.) hilm (yumuşaklık) rıza, sabır ve kerem (cömertlik) sahibiydi. Fitne çıkıp, Halife Hazret-i Osman (r.a.) nın evi sarıldığında İMDADINA GİTTİ.
İki defa her şeyini Allah rızası için dağıttı.

Bir kişinin munacatında;

-“Ya Rabbi! Bana onbin altın ihsan eyle.” Dediği işitince, aceleyle evine gitti.

Adamın münacatında istediğini gönderdi. Sadaka vermeden edemezdi. Hazret-i Hüseyin (r.a.) ile her aldıklarında PAZARLIK eder, ucuz almaya çalışırlardı.

Kendilerine;

-“Bir günde, binlerce dirhem SADAKA veriyorsunuz da, bir şey satın alırken niçin uzun pazarlık ederek yoruluyorsunuz?” dediklerine

Kendileri (r.anhüm);

-“Verdiklerimizi Allah rızası için veriyoruz. NE KADAR VERSEK YİNE AZDIR. Fakat, alişverişte aldanmak aklın ve malın noksan olmasıdır.” Buyururlardı.

Aldığı bir hediyeye değerinden fazla karşılık verirdi.

Bir gün Abdullah bin Zübeyr (r.a.) ile yola çıkmıştı. Bir hurmalıkta dinlendiler. Ağaçlar kurumuştu.

Abdullah bin Zübeyr (r.a.);

-“Ağaçta hurma olsaydı, iyi olurdu.” Dedi.

Hazret-i Hasan (r.a.) sesizce dua etti. Bir ağaç hemen yeşerip, hurma ile doldu.

Orada bulunanlar;

-“Bu sihirdir.” Dediler.

Hazret-i Hasan (r.a.);

-“Hayır, sihir değil, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın torunun kabul olan dua’sı ile Cenab-i Hak yeşertmıştır.” Buyurdu.

Hazret-i Hasan (r.a.) babası Hazret-i Ali (r.a.) nin şehid edilmesiyle, 40 (M. 661) senesi Ramazan ayı sonunda Halife oldu.

Kendisine kırkbin kişi biat etti. Basra, Hicaz, Horasan, Irak, İran, Kufe, Medine, Mekke ve Yemen ahalisi de biat etti. Fakat Mısır ve Şam ahalisi Hazret-i Muaviye (r.a.) ye biat etti.

Hilafetin yedinci ayında Bağdad yanında iki tarafın ordusu harbe hazır iken, Müslüman kanı dökülmemesi için, Hilafet’i Hazret-i Muaviye (r.a.) ye bıraktı.

Hazret-i Hasan (r.a.) küçük iken Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) O’NA İŞARET EDEREK;

-“Bu oğlum Seyyid’dir. Ümid ederim ki, Allah-u Teâlâ O’nun vasıtasıyla iki tarafın arasını bulur.” Buyurması,

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in bir mucizesiydi.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hasan bin Ali (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Ravda-i Mutahhara (Sallallahu aleyhi ve Sellem)

Hasan bin Ali (Radiayallah-u anh)- 4

Hazret-i Hasan (r.a.) ın hilafetten çekilmesiyle Müslüman kanı dökülmedi. Hazret-i Muaviye (r.a.) ile anlaştıktan sonra Medine-i Münevvere’ye geldi.

Hazret-i Muaviye (r.a.) kendisinden sonra Hazret-i Hassan (r.a.) ın halife olmasına karar verdi.

Hasan (r.a.) nın eşi Ca’de binti Eş’as boşanmaktan çok korkup, O’na kin tuttu. Hazret-i Muaviye (r.a.) nin oğlu Yezid, babasının Hazret-i Hasan (r.a.) ı halef göstermesi üzerine Ca’de’ye, Şam’dan ZEHİR ile haber gönderdi.

Ca’de aldandı. Hazret-i Hasan (r.a.) zehirlendi. Ölüm hastalığındayken, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında defn edilmesi için Hazret-i Aişe (r.anha) dan izin istedi.

Hazret-i Aişe (r.anha) izin verdiyse de FİTNE KORKUSUNDAN Mervan bin Hakem izin vermedi.

Hazret-i Hüseyin (r.a.) O’nu Bâki Kabristanı’na götürdü. Namazını Said bin As kıldırdı. Medine-i Münevvere’de Baki Kabristanlığı’na defn edildi.

Hazret-i Hasan (r.a.), hacca gitti. Onbeş erkek ve sekiz kız evladı vardı. Hazret-i Hasan (r.a.) soyundan gelenlere ‘şerif’ deniz.

Kızına ve yeğenlerine şöyle nasihat ederdi;

-“İlme çalışınız. Ezber zorunuza gidiyorsa, yazınız ve evlerinize götürünüz.”

Hazret-i Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) torunu Hasan (r.a.) için buyurdu ki;

-“İçinizden en hayırlısı Ali, Gençlerin arasında en hayırlıları Hasan ile Hüseyin. Kadınlarınızın da en hayırlısı Fatima (r.anha) dır.”

Tekrar Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu ki;

-“Hasan ile Hüseyin Cennet gençlerinin büyüğüdürler. Babaları onlardan efdaldır.”

Yine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu ki;

-“Kim güneşi kaybederse ay’a başvursun. Onu da kaybederse Yıldız’a başvursun.”

Eshab-i Kiram (r.anhüm) bu hadis-i Şerifin izahını isteyince;

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu şöyle açıkladı;

-“Güneş benim. Ay Ali’dir. Fatima da, yıldızdır. KUZEY KUTBUNA YAKIN OLAN O İKİ YILDIZ İSE Hasan ile Hüseyin’dir.”

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hasan bin Ali (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Ba-üs Selam kapısı Ravda-i Mutahhara (Sallallahu aleyhi ve Sellem)

Hüseyin bin Ali (Radiyallah-u anh);

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın torunu, Hazret-i Ali (r.a.) nin oğlu, On iki İmâm’ın üçüncüsü ve Ehl-i beytin BEŞİNCİSİDİR. Hicretin altıncı yılında (M. 626) doğdu.

Hazret-i Hüseyin (r.a.) Nesebi;

Hüseyin bin Ali bin Ebi Talib bin Abdü’l Muttalib bin Haşim, el Kureyşi, el Haşmidir.

Hüseyin adı, O’na Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tarafından verildi. Künyesi, Ebû Abdullah’dır. Lakabı Seyyid ve şehid’dir.

Ümmü Hâris (r.anha) anlatır;

-“Bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın huzuruna vardım.”

Resulullah (s.a.v.) a;

-“Bir Ruya gördüm, çok korktum.” Diye arzetiğimde;

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Ne gördün?” buyurdular.

Ben;

-“Sizin vucudunuzdan bir parça kesdiler, benim yanıma eklediler.” Dedim.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“İyi görmüşsün, Fatima’nın bir oğlu olacak ve senin yanında kalacktır.” Buyurdular.

Bir müddet sonra Hazret-i Hüseyin (r.a.) dünyaya geldi.

İbn-i Abbas (r.a.) dan gelen rivayete göre;

-“Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) her sabah namazını kıldıktan sonra mübarek yüzünü Eshab-i Kiram (r.anhüm) a çevirirlerdi. Üzüntülü kimseler yüzünü görseler mesrur (sevinçli) olurlardı.”

Bir gün;

-“Sabah namazından sonra yüzlerini döndürmeden Hazret-i Ali (r.a.) yi çağırdılar. Beraber mescid’den çıktılar.”

-“Eshab-i Kiram (Aleyhimürrıdvan) nereye, niçin gittiklerini anlyamadılar. Tekrar dönerler diye oturdular. İkisi Hazret-i Fatima (r.anha) nın evine gittiler.”

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hazret-i Ali (r.a.) ye kapıda durup;

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hüseyin bin Ali (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Ba’bül-Baki’ kapısı Revda-i Mutahhara (Sallallahu aleyhi ve Sellem)

Hüseyin bin Ali (Radiyallah-u anh)- 2

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hazret-i Ali (r.a.) ye kapıda durup;

-“Kimseyi içeri sokmamasını emr etmişlerdi.”

Hazret-i Hüseyin (r.a.) doğmuş, Melekler tebrik etmek için gelmişlerdi.

-“Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) durmayıp, Hazret-i Ali (r.a.) nin evine gitti. Sonra Ömer (r.a.) sonra Osman (r.a.) ve bütün Eshab-i Kiram (r.anhüm) Hazreti Ali (r.a.) nin evine gittiler.”

Ebû Bekir (r.a.), Hazret-i Ali (r.a.) den;

-“Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın nerede olduğunu sordu.”

Hazret-i Ali (r.a.);

-“İçeride.” Dedi.

Hazret-i Ebû Bekir (r.a.);

-“İzin verirsen ben de gireyim.” Dedi.

Hazret-i Ali (r.a.);

-“Allah’ın Resuluü (s.a.v.) meşgüldür.” Dedi.

Hazret-i Ebû Bekir (r.a.);

-“Benim içeri girmememi sana emr etti mi?” deyince,

Hazret-i Ali (r.a.);

-“Hayır, yalnız DÖRTYÜZYİRMİDÖRT BİN MELEK geldi.” Dedi.

Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) sözünden taaccüp (hayret) edip durdu.

Hazret-i Ali (r.a.); Hazret-i Ömer, Hazret-i Osman ve bütün Eshab-i Kiram (Aleyhimürrıdvan) a aynı şeyleri söyledi.

Bir ara Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dışarı çıkıp; Herkesin içeri girmesini emr ettiler.

Önce Ebû Bekir (r.a.) sonra bütün Eshab-i Kiram (r.anhüm) içeri girdiler. Resulullah (s.a.v.) a selam verdiler.

Hazret-i Ali (r.a.) nin meleklerin sayısındaki sözü söylediler.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hazret-i Ali (r.a.) ye;

-“Meleklerin sayısını nasıl bildin?” diye sordular.

Hazret-i Ali (r.a.);

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hüseyin bin Ali (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Arafat (Mekke-i Mükerreme)

Hüseyin bin Ali (Radiyallah-u anh)- 3

Hazret-i Ali (r.a.);

-“Melekler gurup gurup geliyorlardı. her biri bir dil ile konuşurlardı. Ve sayısını bildirirlerdi.” Dedi.

Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Allah aklını ziyade etsin Yâ Ali.” Buyurdular.

Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hüseyin (r.a.) doğduğu zaman, kulağına;

-“O Cennet çocuklarının efendisi (Seyidi) dir.” Diye seslenmişti.

Usâme bin Zeyd (r.a.), bir gece Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) i gördüğünü ve O’nun;

-“Bunlar benim oğullarımdır, kızımın oğullarıdır; Allahım, ben onları seviyorum, sen de onları sev ve onları sevenleri de sev.” Dediğini rivayet etmektedir.

Bir defasında da;

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Hüseyin benden, ben Hüseyin’denim, Allah-u Teâlâ Huseyin’i seveni sever.” Buyurmuştu.

Hazret-i Hüseyin (r.a.) daha bir çok Hadis-i Şeriflerle methedildi.

Allah-u Teâlâ Kur’an-i Kerimde, Ehl-i Beyt’e Buyuruyor ki;

-“Allah-u Teâlâ sizlerden ricsi, yani her kusur ve kirleri gidermek istiyor ve sizi tam bir taharet ile temizlemek irade ediyor.”

Eshab-i Kiram (r.anhüm) sordular;

-Ya Resulullah! Ehl-i Beyt kimlerdir?”

-“O esnade İmâm-i Ali (r.a.) geldi. Mübarek hırkasının altına aldılar. Fatima-tüz Zehra (r.anha) da geldi. O’nu da yanına aldılar. İmâm-i Hasan (r.a) geldi. O’nu da bir yanına, İmâm-i Hüseyin (r.a.) geldi. O’nu da öbür tarafına alarak; “İşte bunlar Ehl-i Beytim.” Buyurdular.

Bu ayeti Kerime ile ilgili Hadis-i Şerifler, Resulullah (s.a.v.) ın iki mübarek torununu sevmenin şart olduğunu bildirmektedir.

Hazret-i Hüseyin (r.a.) buyurdu ki;

-“Birgün yüksek dedemin huzuruna varmıştım. Ubey bin Ka’b (r.a.) da huzurunda idi.”

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Bana;

-“Merhaba ey Ebû Abdullah, ey göklerin ve yerin süsü!” diye hitap etti.

Ubey bin Ka’b (r.a.);

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hüseyin bin Ali (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Mescid-i Nebevvi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)

Hüseyin bin Ali (Radiyallah-u anh)- 4

Ubey bin Ka’b (r.a.);

-“Ya Resulullah! Göklere ve yere senden başka süs var mıdır?” dedi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Beni insanlara Peygamber olarak gönderen Allah-u Teâlâ’nın hakkı için Hüseyin bin Ali, yeryüzünün merkezinin süsüdür. ONDAN ZİYADE SÜZ, göklerin tabakalarıdır.” Buyurdu.

Birgün Hazret-i Hüseyin (r.a.), Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in yanında idi. Annesine gitmek istiyordu. Hava yağmurlu idi.

Resulullah dua buyurdu. Hüseyin (r.a.) eve gidinceye kadar, yağmur ara verdi.

Birgün Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Hazret-i Hüseyin (r.a.) i sağ dizine, oğlu İbrahim (r.a.) i sol dizine aldı.

Cebrail Aleyhis selam gelip;

-“Hak teâlâ bu ikisinden birini alacaktır. Sen birini seç.” Dedi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Eğer Hüseyin vefat ederse, benim canım yandığı gibi, Ali (r.a.) nin ve Fatima (r.anha) nın da canları yanar. Eğer İbrahim giderse, en çok ben üzülürüm. Benim üzüntümü, onların üzüntüsüne tercih ediyorum.” Buyurdular.

Üçgün sonra oğulları İbrahim (r.a.) vefat etti.

Hüseyin (r.a.) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın yanına her gelişinde onu öper ve;

-“Selamet ve Saadet o kimseye ki, Oğlum İbrahim’i ona feda ettim.” Buyururdu.

Hazret-i Hüseyin (r.a.) in ilk çocukluğu Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in derin sevgi ve şefkati içinde geçti. Ancak bu hal çok sürmedi.

Hüseyin (r.a.) bundan sonra ilmini ve edebini babasının yanında tamamladı. Beş çocuğu oldu.

Sırası ile;

Ali Ekber, Ali Asğer, Ca’fer (r.anhuma) Fatima ve Sekine (r.anha)

İmâm-i Hasan ve Hüseyin ile Abdullah bin Ca’fer (r.anhüm) Medine-i Münevvre’ye giderlrken yiyecekleri kalmadı.

Sahrada olduklarından yiyecek bir şey alınacak yer de olmayıp açlık ve sususzluktan iyice bunaldılar.

Sonra;

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hüseyin bin Ali (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Bab-üs-Selam kapısı Mescid-i Nebevvi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)

Hüseyin bin Ali (Radiyallah-u anh)- 5

Sonra;

-“Allah’a tevekkül ettik.” Diyerek yoldan ayrıldılar.

Biraz ilerlemişlerdi ki, ovanın ortasında bir karartı gördüler. O’na doğru gittiler.

Siyah bir çadır, içinde ise, bir kadın vardı. Kadına Selam verdiler. Kadın selamlarını aldı. İyi karşıladı. Bu üç zat’ın dünyaya rağbetleri olmadığını anladı.

Kadına;

-“-“Hiç yiyeceğin var mı?” diye sordular.

Kadın;

-“Bir keçimiz var. Kendiniz sağın için.” Dedi.

Birisi sağdı her biri birer çanak içtiler.

Sonra kadına;

-“Başka yiyeceğin var mı?” diye sordular.

Kadın;

-“Keçiyi kesin yiyin.” Dedi.

Abdullah bin Ca’fer (r.a.) keçiyi kesti, pişirdi. Üçü beraber yediler. Allah-u Teâlâ’ya HAMD ettiler.

Atlarına binerlerken, kadına;

-“Medine-i Münevvere’ye geldiğinde muhakkak bize uğra, BİZ SEYYİDLERDENİZ. HAŞİMİLERDENİZ. Diyerek yola koyuldular.

Bir zaman sonra kadının kocası geldi. Keçiyi göremeyince;

-“Keçiye ne oldu?” diye sordu.

Kadın olup biteni anlattı.

Kocası üzüldü;

-“Biliyorsun o keçiden başka bir şeyimiz yok . Şimdi ne yapacağız?” diyerek kadını azarladı.

Kadın;

-“Allah-u Teâlâ Rahimdir. Kullarını aç bırakmaz. Böyle güzel yiğitler gelip te, onları misafir etmeden göndermek insafa sığmaz.” Dedi.

Daha sonra kadın, kocası ile Medine-i Münevvere’ye bir şeyler alıp satmak için gitiler.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hüseyin bin Ali (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Bab-üs-Selam kapısı Mescid-i nebevvi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)

Hüseyin bin Ali (Radiyallah-u anh)- 6

Hikmet-i İlahi;

Hazret-i Hasan (r.a.) a Ba’büs-Selam kapısı önünen geçerken rastladılar. Hasan (r.a.) kadını ve kocasını huzuruna çağırttı.

Kadına;

-“Beni tanıdın mı?” dedi.

Kadın;

-“Hayır.” Dedi.

Hasan (r.a.);

-“Bir zamanlar senin evine üç kişi gelmiştik. Bize süt ikram etmiştin. Bir de keçini kesmiştik. Onlardan biri benim.” Dedi.

Bunlara çok ikramda bulundu. Yanında fazla bir şeyi olmadığından, Beytül Mal eminine adam gönderip, bin dirhem gümüş ve yüz koyun borç istedi.

Getirdiler.

Bunların hepsini kadına bağışladı.

-“Bizi mazur görün.” Buyurdu.

Bu karı ve kocanın yanlarına adam vererek, Hüseyin (r.a.) e gönderdi.

Hazret-i Hüseyin (r.a.) de bunları iyi karşılayıp, yanına bulunduğu kadar ikram etti. Fazla olmadığından Beytül Mal emininden bin dirhem gümüş ve ikiyüz koyun borç istedi. Hepsini kadına verip özür diledi.

Yanlarına adam verip, Abdullah bin Ca’fer (r.a.) e gönderdi.

Abdullah bin Ca’fer (r.a.);

-“İki imâm’a uğradınız mı? Buyurdu.

Kadın ile kocası;

-“Evet.” Dediler.

Hazret-i Abdullah bin Ca’fer (r.a.);

-“Keşke daha önce bana uğrasaydınız. onarın yanında dünya malı bulunmaz. Belki sıkıntı çekmişlerdir.” Dedi.

Bunlar da imâmlar’ın (r.anhüm) yaptıkları ikramları söylediler.

Abdullah bin Ca’fer (r.a.) da ikibin dirhem gümüş ve dörtyüz koyun verdi

Mezkür karı-koca dörtyüz koyun ve dörtbin gümüş dirhemi alıp sevinerek evlerine döndüler.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hüseyin bin Ali (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Bab-üs Selam kapısı Mescid-i Nebevvi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)

Hüseyin bin Ali (Radiyallah-u anh)- 7

Eshab-i Kiram’dan Dıhye-i Kelbi (r.a.) devamlı ticaret için sefere gider gelirdi. Çok güzel yüzlü idi.

Cebrail Aleyhis Selam çok defa Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın huzuruna Dıhye-i Kelbi (r.a.) şeklinde gelirdi.

Bir gün Cebrail Aleyhis Selam Fahri âlem Hazretleri (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in huzurunda bulunuyordu. O ZAMAN HENÜZ KÜÇÜK OLAN Hasan ve Hüseyin (r.anhüm) den biri Cebrail Aleyhis Selam’ı gördü.

Hemen kardeşinin yanına koşarak;

-“Dıhye (r.a.) dedemizin yanında oturuyor, haydi gidelim.” Dedi.

Koşup mescide girdiler. Cebrail Aleyhis Selam’ın dizlerine oturdular. Ellerini Cebrail Aleyhis Selam’ın koynuna soktular.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) torunlarının bu haraketini görünce hicab edip, manı olmak istedi.

Cebrail Aleyhis Selam, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın mahcup olduğunu görünce dedi ki;

-“Ya Resulallah! Niçin sıkılıyorsunuz? Fatima (r.anha) teheccüd namazını kılarken Hak Teâlâ beni gönderir, bunların beşiklerini sallardım. Fatima (r.anha) rahatça namazını kılardı. Çocukların bu haraketinı bana karşı edepsizlik saymayın. BAZEN DA BUNLARIN ANNELERİ namazdan sonra uyurken, bunlar ağlardı. Hak Teâlâ yine beni gönderir, anneleri uyanmasın diye beşiklerini sallardım, ağlamazlardı. Bunların yanına gelip, ellerini koynuma sokmalarında bir mahzur yoktur.” Dedi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Ey kardeşim Cebrail! Şimdi bir şey yapmadılar. Daha ileri giderler endişesiyle mani oldum. Çünkü Eshabımdan Dıhye (r.a.) isminde birisi vardır. Çok kere sefere çıkar. Her dönüşünde bunlara hediye getirir. Sizi Dıhye (r.a.) zanedip ellerini koynunuza soktular.” Buyurdu.

Cebrail Aleyhis Selam;

-“Ya Rabbi! Beni Habibinin (s.a.v.) yanında utandırma.” Diye dua etti.

-“Oturduğun yerde gözlerini kapa, elini Cennete uzat, eline ne gelirse al.” Diye hitap geldi.

Cebrail Aleyhis Selam ellerini Cennete saldı. Bir yeşil salkım üzüm, bir kırmızı nar eline geldi. Hazret-i Hasan (r.a.) üzümü, Hazret-i Hüseyin de narı aldı.

Bunları yerlerken bir dilenci geldi;

-“Ey Ehl-i Beyt! O üzüm ve nardan bana da verir misiniz?” dedi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın yüksek yaradılışları vermek istediğinde Cebrail Aleyhis Selam mani oldu.

-“Ya Resulallah! O dilenci şeytandır. Cennet meyveleri ona haram iken hile ile yemek istedi.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hüseyin bin Ali (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Ba-büs-Selam kapısı (Menine-i Münevvere) Sallallahu aleyhi ve Sellem

Hüseyin bin Ali (Radiyallah-u anh)- 8

Hazret-i Hüseyin (r.a.) in yüzü karanlık gecede etrafını aydınlatırdı. Yaya olarak yirmibeş defa Hacca gitti. Beraberindekiler bineklere binse de kendisi binmezdi.

Buyurdular ki;

-“Cömerd efendi olur, cimri hor olur. Bu alemde bir mü’min kardeşinin iyiliğini, kendinden önce düşünen, öbür alemde daha iyisini bulur.”

Hüseyin (r.a.), hep babasının yanında idi. Babası şehid olunca, Medine’ye geldi. Hazret-i Muaviye (r.a.) nin vefatında Yezid’e bi’at etmedi. Kufeliler kandisini çağırıp halife yapmak istediler.

Kardeşi Muhammed bin Hanifiyye (r.a.), İbn-i Ömer (r.a.), İbn-i Abbas (r.a.), ve daha nice Eshab-i Kiram (r.anhüm) mani oldular ise de nasihatlarını dinlemeyip, yetmişiki kişi ile Mekke’den Irak’a yola çıktı.

Yezid bedbahtı, şam’dan bunu haber alınca, Irak valisi Ubeydullah bin Ziyad’a emir gönderip,

-“Kufe’ye sokma.” Dedi.

Bu da Sa’d ibni Ebi Vakkas’ın oğlu Ömer’in kumandasında bir ordu gönderdi. İbn-i Ömer, geri dönmesini bildirdi ise de, İmâm kabul etmeyip harp etti. Yanında bulunanlara da tekrar tekrar teslim olun denildi ise de, 72’si şehid oluncaya kadar savaşa devam etti.

Sinan bin Enes Nehai MUNAFIKI, Hazret-i Hüseyin (r.a.) i Hicret’in 61 (M. 681) yılında Muharrem ayının Onuncu günü Kerbela’da şehid etti. Mübarek oğlu Zeynelabidin (r.a.) küçük olduğu için öldürülmedi.

Kadınlar ve İmâm’ın mübarek başı ile Şam’a gönderildi. Mubarek başı, Mısır’da Karafe kabristanında medfundur.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) den bizzat işiterek rivayet ettiği Hadis-i şeriflerden bazıları;

-“Kişinin İslamının güzelliği malayaniyi terk etmesidir.”

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yoldan geçen bir Yahudi’nin cenazesi için ayağa kalktı ve buyurdu ki;

-“Kokusu beni rahatsız etti.”

Yine Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu ki;

-“Bahil (cimri) o kimsedir ki yanında ismin anıldığında bana salat ve selâm getirmez.”

İslam âlimleri ansiklopedisi

Şeyh Abdurrahman Aktepeli (k.s.) Yezid munafıkı hakkında söylediği iki beyt;

-“ji deste me naye bikim hizmete,”
-“Velê ser Yezid’i dikim La’nete.”

Tercümesi;

(-“Hizmet gelmesse de elimizden,)
(-“Ama Yezi’de la’net okumak dilimizden”)

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hüseyin bin Ali (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu