‘Eshab-i kiram’ olarak etiketlenmiş yazılar

Kabe-i Muazzama

Suheyb-i Rum-i (Radiyallah-u Anhu);

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in;

-“Bir kimse Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsa, bir ananın evladını sevmesi gibi Suheyb’i sevsin.” Hadis-i şerifiyle medholunan, büyük Sahabi.

İsmi; Suheyb-i Rumi;

Künyesi; Ebû Yahya;

Mesebi; Suheyb bin Sinan bin mâlik bin Abd-i Amr bin Akil bin Amir bin cendele bin Cüzeyme bin Ka’b bin Saad bin Elsem bin Evs Menûd bin en-Nemri bin Kaasit bin Rebia bin Nezâr Er Reb’i en-Nemri’dir.

Annesinin ismi, Selma binti Kuayd, basının veya dedesinin vazifesi dolayısıyla bulunduğu Basra’da Übülle denilen yerde doğdu.

Übülle, fevkalâde güzel, bağlık-bahçelik bir yerdi. Bizanslılar buraya baskın yapıp, her tarafı yağma yaptılar. Bu sırada, çocuk yaşta bulunan Hazret-i Süheyb bin Sinan’da, Bizanslıların ellerine esir düşenler arasında idi.

Ailesi kendisini çok aradıysa da bulamadı. Uzun müddet Bizanslıların elinde kaldıktan sonra, beni Kelb’in eline geçti.

Köle olarak satıldığından Mekke’de Abdullah bin Ced’nın eline düştü. Bu zat daha sonra kendisni azâd etti.

Bu hadisler olurken, İslamiyet henüz açıklanmamıştı. kendisine “Rumi” denilmesinin sebebi, uzun müddet Bizanslıların elinde kalmasından dolayıdır. Bu sebeple, Rumca’yı arabçadan daha iyi bilirdi.

Kâbe-i Muazzama’nın güneyinde, yüksekçe bir yerde, Hazret-i Erkam (r.a.) ın evi bulunuyordu. Kâbe’ye güney tarafından gelmek isteyen bu evin önünden geçmek durumunda idi.

Ev yüksekte olduğundan Kâbe rahat olarak görünürdü. Ayrıca Hazret-i Ekram (r.a.), Mekke’nin ileri gelenlerinden, itibarı çok olan bir zat idi ki, herkes kendisine hürmet ve ikram ederdi.

Bu gibi sebeplerden dolayı, peygamberimiz Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve diğer Müslümanlar burada toplanırlar, emniyetli bir yer olduğu için ibadetlerini rahatça yaparlardı.

Yeni Müslüman olmak isteyenler de bu eve gelir, Müslüman olmakla şereflenirdi. Bunun içini bu eve DAR’ÜL-İSLÂM’ ve ‘DÂRÜL-ERKÂM’ gibi isimler verilmişti.

Bir gün Hazret-i Ammar bin Yaser (r.a.) Hazret-i Erkan (r.a.) ın evinin önünde Hazret-i Suheyb bin Sinan (r.a.) a rastladı.

O’na;

-“Burada ne yapıyorsun?” diye sorunca

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Suheyb-i Rumi (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Kabe’-i Muazzama

Suheyb-i Rum-i (Radiyallah-u Anhu)- 2

O’na;

-“Burada ne yapıyorsun?”diye sorunca

Hazret-i Suheyb (r.a.) de;

-“Sen ne yapıyorsun?” diye karşılık verdi.

Hazret-i Ammâr (r.a.);

-“Ben içeri gireceğim ve Hazret-i Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in sözlerini dinleyip bildirdiği Dine gireceğim. Müslüman olacağım.” Dedi.

Hazret-i Suheyb (r.a.);

-“Ben de aynı niyetle buraya geldim.” Deyince

Beraber içeri girdiler. O sırada Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de orada bulunuyordu.

Müslüman oldular, akşama kadar orada kaldılar. Akşamdan sonra evlerine gittiler. Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem), İslamiyeti tebliğden önce de Hazret-i Suheyb bin Sinan (r.a.) ile konuşurlar birbirlerini severlerdi.

Hazret-i Suheyb (r.a.), Müslüman olduğunu açıkladıktan sonra Mekke’li müşriklerin, şiddetli hücum ve işkencelerine mâruz kaldı.

Müşrikler daha çok kimsesi olmayan zavallılara İŞKENCE ederlerdi. Hazret-i Suheyb (r.a.) de Mekke’de akrabası, dayanağı olmayan bir zât olduğu için müşrikler kendisine çok zulmederler, konuşmayacak hale getirinceye kadar döverlerdi.

Bir gün, Hazret-i Habbâb (r.a.) ve Hazret-i Ammâr (r.a.) la birlikte giderlerken, Kureyş müşriklerden bazıları ile karşılaştılar.

Müşrikler bunları görünce;

-“İşte Muhammed (s.a.v.) e tâbi olan kimseler.” Diye alay ettiler ve bazı uygunsuz sözler söylediler.

Hazret-i Suhayb (r.a.) Cevaben buyurdu ki;

-“Evet! Allah’u Teâlâ’nın peygamberi (s.a.v.) ne tabi olan onunla beraber bulunmaktan zevk alan kimseler biziz. Hazret-i Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) e biz inandık, siz inanmadınız. Biz O’nun söylediklerinin, bildiklerinin hepsinin doğru olduğunu kabul etik. Siz yalanladınız. Bütün üstünlük ve faziletler İslamiyet’te, bütün zillet ve felaketler de müşrikliltedir. Müslümanlık da aşağılık, müşriklikte, üstünlük yoktur.”

Hazret-İ Suhayb (r.a.) böyle söyleyince inanmıyanlar üzerine saldırdılar. Hazret-i Suheyb bin Sinan (r.a.) ı dövdüler.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Suheyb-i Rumi (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Mescid-ül Haram

Suheyb-i Rum-i (Radiyallah-u Anhu)- 3

Hazret-i Suheyb (r.a.), Mekke’de kendi gayretleriyle büyük bir bir servet elde edip haylı zengin oldu.

Mdine-i Münevvere’ye hicret edeceği müşrikler tarafından haber alınınca yolu kesildi.

-“Sen Mekke’ye fakir olarak geldin. Çok mal ve servete kavuştun. Şimdi hem kendin gideceksin, hem de bunca malı götüreceksin buna izin vermeyiz.” Dediler.

Hazret-i Suheyb (r.a.) Müşriklere buyurdu ki;

-“EY Müşrikler, Beni iyi tanırsınız ki, çok iyi ok atarım. Eğer üzerime gelirseniz. Çantamdaki okların hepsini size atarım ve sonra kılıcımı çekerim. Bunlardan biri elimde bulundukça bana bir şey yapamazsınız kendiniz bilirsiniz.”

Bunun üezrine müşrkler korkarak geri çekildiler.

Fakat Hazret-i Suheyb (r.a.) in, Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) e olan muhabbeti, bağlılığı ve O’NA KAVUŞMAK ARZUSU ve Medine-i Münevvere’ye gidip ibadetlerini rahatça edâ edebilmek isteği o kadar çoktu ki, yanında bulunan bütün mallarının ve alacaklarının, peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in SEVGİSİ yanında hiç kıymeti yoktu.

Bu sebeple hiç vakit kayıbetmemek, bunlarla oyalanmamak için onlara;

-“Yanımdaki ve Mekke’de bulunan mallarımı size versem önümden çekilir misiniz, yolumu açar mısınız? “ diye sordu.

Hak ve hakikatlerden nasibi olmayan müşriklerin de arzusu buydu.

Hemen;

-“Olur.” Dediler.

Hazret-i Suheyb (r.a.) yanında bulunan bütün malını verdi. Mekke’deki varlığının da yerini tarif edip müşriklerin elinden kurtuldu ve hiç parasız olarak yoluna devam etti.

Mekke ve Medine arasındaki yolda BİNBİR ZAHMET, tahammülü mümkün olmayan güçlüklerle karşılaştılar. Fakat Sevgili Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) e kavuşmanın heyecanı ile bütün sıkıntılardan zevk alarak yol aldılar.

Peygamberimiz Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem), beraberlerinde Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) ve Hazret-i Ömer (r.a.) olduğu halde Hazret-i Gülsüm binti Herm (r.anha) in hanesine misafir olduklarında,

Hazret-i Ömer (r.a.);

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Suheyb-i Rumi (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Mescid-i Nebevvi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)

Suheyb-i Rum-i (Radiyallah-u Anhu)- 4

Hazret-i Ömer (r.a.);

-“Ya Resulallah! Suheyb (r.a.) i göremiyoruz. Acaba nerede kaldı?” diye arz edince

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) durumu tahkik ettirdi. Yolda karşılaştığı şiddetli, açlık ve susuzluk ve diğer müşkülatdan dolayı, Kuba’ya zamanından çok sonra gelebildiği ve Hzret-i Sa’d bin Hayseme (r.a.) tarafından misafir edildiği anlaşıldı.

Hazret-i Suheyb (r.a.) Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in huzuruna gelince;

-“Ya Resulallah, Mekke’den, Medine’ye hicret etmek için yola çıktığım zaman, müşrikler beni yakaladılar. Onlara bütün servetimi teklif ettim. Onlar da kabul ettiler. Bütün malımı vererek kendimi ve ailemi kurtararak huzurunuza geldim.” Deyince,

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Suheyb kazandı, Suheyb kazandı.” Buyurdular.

Hazret-i Suheyb (r.a.) hakkında nazil olan;

-“İnsanlardan bir kısmı, Allah-u Teâlâ’nın rızasını isteyerek O’na ibadet yolunda canlarını sarfederler.” Bakara suresi ayet; 207 okudular.

Hazret-i Peygamber efendimiz (s.a.v.), Hazret-i Suheyb (r.a.) ile Hazret-i Haris bin Samme (r.a.) arasında DİN KARDEŞLİĞİ ilan etti.

Güzel huyları ve faziletleri kendisinde toplamış olan, hazır cevablılığı ve latifeleri ile tanınan kamil bir zat idi.

Bir defasında Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in de bulunduğu bir mecliste, hazır bulunanlara taze hurma ikram edilmişti. Herkes taze hurmalardan yemeğe başladı.

Peygamber efendimiz Hazret-i Suheyb (r.a.) e latife ile;

-“Gözlerinde rahatsızlık var, yine de hurma yiyiyorsun.” Buyurdu.

Hazret-i Suheyb (r.a.) de cevaben;

-“Ya Resulallah. Gözümün birisinin yarısı sağlamdır. O’nun hakkını yiyiyorum.” Deyince

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve orada bulunanlar bu cevab hoşlarına gittiğinden tebessüm etiler.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Suheyb-i Rumi (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Biat-ür-Rıdvan’ın yapıldığı Yer (Hudeybiye)

Suheyb-i Rum-i (Radiyallah-u Anhu)- 5

Hazret-i Suheyb’i Rumi (r.a.), nişan almakta ve ok atmakta çok mahir idi. Başta, Bedir, Uhud ve Hendek olmak üzere bütün gazâlarda bulundu. Çok büyük gayret ve kahramanlık gösterdi.

Buyurdu ki;

-“Her zaman, Resulullah (s.a.v.) ın yanında bulundum. Bütün biat’lerde, bütün gazâlarda ve seriyyerlerde hep etraflarında idim. Hiçbir zaman Resullah (s.a.v.) ile benim aramda bir düşman bulunmamıştır. O’NA BİR ZARAR GELMEMESİ İÇİN KENDİ VÜCUDUMU SİPER ETTİM. Bu durum, O AHİRETE İRTİHAL EDİNCEYE KADAR DEVAM ETTİ.”

Bir defasında, Hazret-i Ömer (r.a.) Hazret-i Suheyb (r.a.) e sordu;

-“Ey Suheyb Sizde ayıblıyacağım bir şey yoktur. Sizi ayıplamak için söylemiyiyorum. Ama sizde gördüğüm üç haslet var. Bunları sormak istiyorum.”

-“1-Arab olduğunuzu söyliyorsunuz. Fakat konuşmanız, aslen Arab olanların konuşmalarına benzemiyor.”
-“2-Oğulunuzun ismi Hamza olduğu halde, bir peygamberin isni ile (Ebû Yahya) kümyeleniyorsunuz.”
-“3-Malınızı çokça harciyorsunuz.”

Hazret-i Suheyb (r.a.) cevaben buyurdular ki;

-“Ben aslinda Arab’ım, lâkin küçükken beni Rumlar esir almışlar. Ben onların elinde yetiştiğim için onların dilini öğrendim. Ebû Yahya künyesini bana Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) verdiler. Çok harcamama gelince çok harciyorum ama, hep Allah yolunda sarf ediyorum.”

Hazret-i Ömer (r.a.) bu cevabdan çok memnun oldu. Hazret-i Ömer (r.a.) Hazret-i Suheyb (r.a.) i çok severdi.

Hazret-i Ömer (r.a.), Ebû Lü’lü kafiri tarafından yaralanınca, yerine geçecek halifeyi seçmek için şûra ehlini tayin edip, yeni Halife seçilinceye kadar Hazret-i Suheyb (r.a.) in kendisinin yerine vekil olması için ve Cenaza namazını kıldırması için vesiyyet eti.

Hazret-i Suheyb (r.a.), üç gün müddetle cemaate namaz kıldırdı. Bu mukaddes vazifeyi büyük bir ihtimam ve hasisiyetle yerine getirdi.

Hazret-i Ömer (r.a.) in cenaze namazını da kıldırdı. Bu esnada gösterdiği dikkat ve itine ile herkesin takdir ve tasvibini kazandı.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Suheyb-i Rumi (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Mescid-i Şemis (Hudeybiye)

Suheyb-i Rum-i (Radiyallah-u Anhu)- 6

Hazret-i Suheyb (r.a.) herkese iyilik eder, çok yemek yedirirdi. Bir defasında Hazret-i Ömer (r.a.) kendisine;

-“Ya Suheyb sen çok fazla yemek yediriyorsun. Bu israf olmuyor mu? Dedi.

Suheyb (r.a.) buyurdu ki;

-“Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyuruyorlardı ki;”

-“Sizin en iyiniz fakirleri doyuran ve Selamı alıp cevap verendir.” Diye cevap verdi.

İkram ve ihsanları çok idi.

70 (M. 658) de Medine-i Münevvere’de vefat etti. BAKİ’ KABRİSTANINA defnolundu.

Suheyb-i Rumi (r.a.); Orta boylu, buğday tenli, kırmızı benizli, saçları sık ve siyah yakışıklı bir zât idi.

Çocukları;

Habib, Hamza, Sa’d, Salih, Seyfi, Ubbad, Osman ve Muhammed (r.anhüm) dir. Bu çocukların hepsi, torunu Ziyad bin Vasfi, Eshab-i Kiram 8r.anhüm) den Hazret-i Cabir (r.a.) ve Tabiinden bazı zatlar, Hazret-i Suheyb (r.a.) den hadis-i şerif rivayet etmişlerdir.

Hazret-i Suheyb-i Rumi (r.a.) nin rivayet ettiği hadis-i şeriflerden bazıları şöyledir;

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“İman edip güzel amel işleyenlere Cennet ve bir de Allah-u Teâlâ’nın CEMALINI GÖRMEK VAR. Onların yüzlerine ne bir leke bulaşır ne de bir zillet… İşte bunlar Cennetliktirler, kendileri orada EBEDİ OLARAK kalıcıdırlar.” Yunus suresi 26. ayetini okuduktan sonra,”

Buyurdular ki;

-“Cennet ehli Cennete girdikleri zaman, onlara şöyle nida edilecektir. –“Ey Cennet ehli, size Rabbınızın bir va’di, sözü vardır.”

-“Cennet ehli de;”

-“Bu ni’met, bu va’d nedir? Halbuki Allah-u Teâlâ bizim yüzümüzü ek ettirmedi mi? Bizi Cennete sokmadı mı?” diyeceklerdir.”

-“Bu karşılıklı nida üç defa tekrarlanacak, sonra Allah-u Teâlâ onlara Tecelli edecek ve Cennet ehli Rablarını mekansız ve cihetsiz olarak göreceklerdir. Bu nimet onların kavuştukları nimetlerin EN BÜYÜĞÜDÜR.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Suheyb-i Rumi (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Mescid-i Şemis minaresi (Hudeybiye)

Suheyb-i Rum-i (Radiyallah-u Anhu)- 7

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu ki;

-“Muhacirler, Müslümanların evveli, insanları hidayete ulaştıran ve onlara, Rablarıne kavuşturan yolu gösterenlerdir. Allah-u Teâlâ’ya yemin ederim ki, Kıyamet günü Muhacirler omuzlarında silahları olduğu halde gelirler. Cennetimn kapısını çalarlar.”

Cennetin bekçisi Hazene;

-“Siz kimsizniz?” der.

Onlar da;

-“Biz muhacirleriz.” Derler.

Hazene tekrar;

-“Sizin hesabınız görüldü mü?” diye sorar.

-“Bunun üzerine Muhacirler dizleri üzrine çökerler ve ellerini kaldırarak yüksek sesle;”

-“Ya Rabbi! Senin yolunda vatanımızı, çocuklarımızı, mallarımızı, ailelerimizi terk ettikten sonra tekrar hesabe- mı vereceğiz?” diye yüksek sesle ağlarlar.”

-“Bu esnada Allah-u Teâlâ onlara mahsus olmak üzere, üzerlerine zeberced ve yakut’tan yapılmış kanatlar takar ve bu kanatları ile uçarak Cnnete girerler.”

Yine Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdular ki;

-“Allah-u Teâlâ’nın mü’minler hakkındaki hükmüne hayret ettim. O’nagenişlik takdir ve kulu buna razı olursai kulun hakkında hayırlı olur. Şayet darlık ile hükmeder de yine kulu buna razı olursa bu da hakkında hayırlı olur.”

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdular ki;

-“Nikah parasını vermemeğe niyet ederek ölen adam, zina etmiştir. Borç alırken vermemeğe niyet eden ise hırsızdır.”

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Suheyb-i Rumi (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Biat-ür-Rıdvan (Hudeybiye)


Suheyb radiyallah-u anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve selem şöyle buyurmuştur;

-“Sizden evvelkiler içinde bir pâdişah ve onun bir kâhini vardı.”

Bu kâhin ihtiyarlayınca pâdişaha;

-“Ben ihtiyarladım, bana bir uşak gönder ki ona kâhinlik öğtereyim,” dedi.

-”Pâdişah da bir delikanlı gönderdi. Bunun yolu üzerinde bir rahip vardı. Delikanlı, bunun katında oturdu ve sözlerini dinledi, hoşuna gitti. Sonra kâhine her gittiğinde râhibe uğrar ve onun yanında otururdu. Kâhin’in yanına geldiğinde (geç kaldın diye) kâhin delikanlıyı döverdi. Delikanlı bu hali râhibe söyleyince,”

Râhib ona şöyle dedi:

-“Kâhinden korktuğunda.”Evde alıkoydular” ailenden korktuğunda da:”Kâhin alıkoydu. De

Durum böyle devam edib giderken, delikanlı günün birinde insanların yolunu kesen büyük bir hayvana rastladı ve bunun üzerine:

-“Kâhinin mi yoksa râhibin mi efdal olduğunu işte bu gün öğreneceğim,” diyerek eline bir taş aldı ve:

-“Allah’ım! Eğer râhibin işlerini, kâhinin işlerinden fazla seviyorsan hayvanı öldür ki, insanlar geçsin,” dedi.

Ve taşını hayvana attı; öldürdü. Halk da yollarına devam etti. Sonra delikanlı râhibin yanına geldi ve vak’ayı ona söyledi.

Râhib ona:

-“Yavrucuğum! Bu gün sen benden efdalsın, senin şânın, gördüğüm dereceye ermiş, sen muhakkak yakında bir belâya uğrayacaksın. Eğer başına belâ gelirse, benim bulunduğum yeri söyleme.” Dedi

Delikanlı, körleri ve (abraşları) ala getirenleri kurtarır, insanların diğer hastalıklarını da tedavi ederdi. Padişahın meclis arkadaşlarından o günlerde kör olan birisi bunu işitti; Bir çok hediye ile delikanlının yanına gitti ve:

-“Eğer, beni hastalığımda iyi edersen bu hediyeleri sana veririm,” dedi.

Delikanlı da;

-“Ben kimseye şifa veremem, ancak Allah-u Teâla şifa verir. Allah’a iman edersen ben de Allah’a duâ ederim, O da şifa verir.” Dedi.

Bunun üzerine bu adam, Allah’a iman etti. Allah-u Teâla ona şifa verdi. Sonra bu adam padişahın yanına geldi. Ve evvelce oturduğu gibi onunla oturdu.

Pdişah:

-“Gözünü sana kim iâde etti? “ diye sordu.

O da:

-“Rabbim iâde etti,” diye cevab verdi.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Suheyb-i Rumi (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Biat-ür-Rıdvan (Hudeybiye kuyusu)

Suheyb-i Rum-i (Radiyallah-u Anhu)- 9 Rivayet ettiği Uzun Hadis

O da:

-“Rabbim iâde etti,” diye cevab verdi.

Padişah:

-“Senin benden başka rabbin mi var? Dedi.

O ADAM:

-“Benim de Rabbim ve senin de Rabbın Allah’dır.” Dedi.

Bunun üzerine padişah o adamı yakaladı ve durmadan ona işkence etti. Nihayet bu adam, delikanlının yerini söyledi. Delikanlı getirildi.

Padişah ona:

-“Oğlum! Demek senin sihrin körleri ve alatenlileri iyi edecek dereceye geldi; şu şu işleri yapıyorsun.” Dedi

Delikanlı:

-“Ben kimseye şifa veremem; ancak Allah-u Teâla şifa verir.” Dedi.

Bunun üzerine padişah onu tuttu ve devamlı sûrette işkence etti. Nihayet delikanlı, rahibin yerini söyledi.

Hemen Râhib getirildi ve:

-“Dininden dön” denildi.

Lâkin râhib dinlemedi. Bunun üzerine pâdişah testere istedi ve onu râhibin başının tam orta yerine koyarak onu ikiye ayırdı. Her parçası bir yana düştü.

Sonra padişahın meclis arkadaşı getirildi.

ve ona da:

-“Dininden dön.” Denildi.

Lâkin dinlemedi. Bunun üzerine pâdişah, onun da tepesine testere koyarak onu ikiye ayırdı. Ve her parçası bir yana düştü, Sonra delikanlı getirildi ve ;

-“Dininden dön.” Diye söylendi.

Fakat delikanlı da dinlemedi. Padişah onu kendi eshabından bir cemaata teslim etti. Ve onlara şöyle söyledi.

-“Bunu filan dağa götürünüz ve oraya çıkarınız dağın tepesine vardığınızda dininden dönerse ne âlâ, dönmezse onu dağın tepesinden atınız.”

Bunun üzerine onu götürdüler ve dağa çıkardılar.

Delikanlı:

-“Allah’ım! Bunların haklarında gel,” dedi.Bunun üzerine dağ sarsıldı, onlar da yuvarlandılar. Delikanlı yürüyerek pâdişahın yanına geldi.

Pâdişah ona;

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Suheyb-i Rumi (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Merve tepesi (İnşaat çalışmaları)

Suheyb-i Rum-i (Radiyallah-u Anhu)- 10 Rivayet ettiği Uzun Hadis

Pâdişah ona;

-“Arkadaşların ne oldu?” dedi.

Delikanlı:

-“Allah beni onlardan kurtardı.” Dedi.

Bunun üzerine Pâdişah, delikanlıyı kendi eshabından diğer bir cemaata teslim etti.

Ve:

-“Bunun (Karkur) denilen gemiye koyup deniz ortasına götürünüz, dininden dönerse ne âlâ; dönmezse denize atınız.” Dedi. Hemen delikanlıyı (gemi) ye götürdüler,

Delikanlı:

-“Allah’ım! Bunların haklarından gel, bunları benden def et.” Dedi.

Bunu üzerine gemi onlarla beraber devrildi; onlar boğuldular. Delikanlı yürüyerek Pâdişahın yanına geldi.

Padişah ona:

-“Arkadaşların ne yaptı?” dedi.

Delikanlı;

-“Beni Allah-u Teâla onlardan kurtardı.” Dedi

Ve şunu ilave etti.

-“Benim emredeceğim işi yapmadıkça sen beni öldüremezsin.”

Pâdişah;

-“Nedir o?” dedi.

Delikanlı şöyle dedi;

-“Ahâliyi geniş bir meydana topla. Beni de hurma kütüğüne bağla. Sonra okdanlığımdan bir ok al, onu yayın tam ortasına yerleştir.

Sonra;

-“Delikanlının Rabbi olan Allah’ın adı ile” de ve oku at! Eğer bunu yaparsan beni öldürürsün.” Dedi.

Bunu üzerine Pâdişah, halkı düz bir meydana topladı. Delikanlıyı hurma kütüğüne bağladı. Sonra Delikanlının ok kabından bir ok aldı. Oku yayın tam ortasına koydu.

-“Delikanlının Rabbi olan Allah’ın ismiyle.” Dedi

ve oku attı. Ok delikanlının şakağına rastladı. Delikanlı elini şakağına koydu ve öldü.

Bunun üzrine Ahâli;

-“Delikanlının Rabbına iman ettik.” Dediler.

Sonra pâdişah çağırıldı. Ona

-“Kortuğun şeyi gördün mü? Va’llahi korkduğun başına geldi; ahâli iman etti.” Dediler.

Bunun üzerine sokak başlarına hendekler açılmasını emretti. Hendekler alevlerle dolu idi.

Pâdişah;

-“Yeni dinden dönmiyen kimseleri zorla ateşe atın, yahud onları ateşe girmeye zorlayın.”dedi.

Bu işler yapıldı. Nihayet elinde bir çocukla bir kadın geldi. Lâkin biraz duraksadı.

Sabi ona;

-“Anneciğim sabret, dışını sık, sabret; zira sen hak üzeresin.” Dedi.

(Hadisi, Müslim rivayet etmiştir.)

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Suheyb-i Rumi (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu