‘Eshab-i kiram’ olarak etiketlenmiş yazılar
Erkam bin Ebi’l Erkam (Radiyallahu anhu);
02 Ağustos 2009Kâ’be-i Muazzama (Safa tepesinden görünüş)
Erkam bin Ebi’l Erkam (Radiyallahu anhu);
Eshab-i Kiram’ın İLK İMAN EDENLERDEN. Nesebi, Erkam bin Ebi’l-Erkam Abd-i Menaf bin Esed bin Abdullah bin Ömer bin mahzumdur.
Künyesi; Ebû Abdullah’dır. Beni mahzum kabilesindendir. Annesi Temâdur binti Hudeym es-Sehmiyye’dir. (Diğer rivayetlere göre Ümeyme binti Haris veya Safiye binti Haris bin Halid’dir.)
Hicretten önce Mekke-i Mükerreme’de doğduğu tahmin edilmektedir. 22 veya 23 yaşlarında iken, yedinci (Veya onbirinci) Müslüman olmakla şereflendi.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mekke’de bütün dünyaya Peygamberliğini ilan edip, insanları İslamiyete davet etmeye başladığı zaman müşrikler O’nu yalanladılar
İlk günlerde az kimse iman etti. Müşrikler başta Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) e ve İLK MÜSLÜMANLAR’LA İbadet ederken, birbirlerine yeni gelen ayet-i Kerimeleri okuyup öğretirken; gördükleri, tanıdıkları her yerde onlara baskı, işkence ve zulümlar yapmaya başladılar.
Bu eziyet ve baskılar artınca Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendilerine Mekke’de emniyetli bir ev seçip orada ibadetlerini yapmaya ve İslamiyeti yaymaya karar verdi.
Bunun için Safa tepesinin doğusunda, dar bir sokaktaki Şeybe oğullarının evine bitişik Hazret-i Erkam bin Ebi’l-Erkam (r.a.) ın evini münasıp gördü.
Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem), İslam dinini burada GİZLİCE YAYMAYA ÇALIŞTI. Mekke’de nazil olan ayet-i Kerime ve surelerin bir çoğu bu mübarek evde geldi.
Eshab-i Kiram (r.anhüm) burada toplanırlar. Peygamberimiz (s.a.v.) i görmek ve Müslüman olmak isteyen kimseleri bu Daru’l-Erkam veya Daru’l-İslam ismini verdikleri Hazret-i Erkam (r.a.) ın evine götürürlerdi.
Hazret-i Hamza, Âmmar bin Yâser, Musab bin Umeyr, Akil ve İyâd bin Bükeyr, Suheyb bin Sinan (r.anhum) ve bir çok sahabi burada Müslüman oldular.
Peygamber Efndimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Eshab-i Kiram (r.anhüm) ile birlikte bu evde Hazret-i Ömer (r.a.) iman ile şereflenince Müslümanların sayısı KIRK oldu.
Hazret-i Ömer (r.a.) Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) e ibadetlerini Mescid-i Haram’da açıkça yapmalarını teklif etti. Onları müşriklere karşı korudu.
Müslümanlar topluca yüksek sesle TEKBİR getirerek evden çıktılar. Kâ’be-i Muazzama’ya gelip AÇIKÇA TAVAF ettiler. Müşriklerin kalblerine korku ve üzüntü verdiler.
Bundan sonra Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) insanlara İslamiyet’i AÇIKTAN Anlatmaya ve açıktan İmân’a davet etmeye başladı.
Hazret-i Erkam (r.a.), İslam tarihinde büyük ehemmiyeti olan bu evini hiç satılmamak ve mirasçi olunmamak kaydı ile oğluna bıraktı. Bu evin ayrıca bir vakfiyesi de vardır.
Bu vakfiye’de şöyle yazılır;
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Erkam bin Ebi’l Erkam (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Erkam bin Ebi’l Erkam (Radiyallahu anhu)- 2
03 Ağustos 2009Mescidül-Kıbleteyn Minaresi (Medine-i Münevvere)
Erkam bin Ebi’l Erkam (Radiyallahu anhu)- 2
Bu vakfiye’de şöyle yazılır;
-“Bu Erkam’ın Safâ’dan az ileride bulunan evi hakkında verdiği sözü ve vasiyetidir. Arsası Harem-i şerif’ten sayıldığından bu ev de vakfedilmiştir. Satılmaz ve mirasçı olunmaz. Buna Hişâm bin As ve azaldı kölesi filan şahiddir.” Böylece İslamiyet’te İLK VAKFI yapmış oldu.
Bu tarihi ev Hazret-i Erkam (r.a.) ın evlad ve torunları tarafından kullanılarak 140 senesinde Halife Mansur zamanına kadar geldi.
Halife Mansur bunlardan hisselerini satın aldı. Ev tamamen Devlet’e kaldı. Daha sonra tamir edilirken asıl şekli de değişti. Birçok el değiştirdikten sonra Üçüncü Sultan Murad Hân 999 (M. 1591) mescid olarak yeniden yaptırdı.
Hazret-i Erkam (r.a.) asil bir aileden ve çok zengin idi. Cahiliyet zamanında bile itibarı yüksekti. ANCAK Müşriklerin işkence ve zulümleri dayanılmaz hale gelince Medine-i Münevvere’ye HİCRET etti.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Medine’de kendisni Hazret-i Ebû Talha (Zeyd bin Selh) ile KARDEŞ yaptı. Rahat ve huzurlu yaşaması için Beni Züreyk mahallesinden bir miktar arazı aldı. Hazret-i Erkam (r.a.) vefatına kadar burada yaşadı.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte Bedir, Uhud, Hendek ve diğer bütün savaşlara katıldı. Kahramanca döğüşüp büyük fedakârlıklar gösterdi.
BEDİR SAVAŞINDAN SONRA Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisine bir kılıç hediye etti. Daha sonra zekat mallarını toplama hizmetini verdi. Dört Halife devrinde ‘meşveret meclisinde’ vazife yaptı.
Zühd ve Takvası çok idi. Bütün vaktini Allah-u Teâlâ’ya ibadet etmekle geçirirdi. Birgün Kudüs’teki Mescid-i Aksa’da namaz kılma arzusunu Resulullah (s.a.v.) a arz etti.
Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem);
-“Mescid-i Haramda bir defa namaz kılmak, diğer mescidlerde Yüzbin defa daha çok sevabtır.” Buyurunca. Mekke’ye gidip, Mescid-i Haram’da ibadetini yaptı.
Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) den bazı hadis-i şerifler rivayet etti. Rivayet eden oğlu Osman olarak gösteriliyor ise de kaç tane hadis rivayet ettiği bilinmemektedir.
Hazret-i Erkam (r.a.) geçimini kendi arazilerinden elde ettikleri mahsulden kazandıklarıyla ve ticaret ile temin ederdi.
Ubeydullah, Osman (r.anhüm) adlı oğulları Meryem, safiye ve Ümeyye (r.anha) adlı kızları olmak üzere beş evladı bilinmektedir.
Hazret-i Erkam (r.a.) 53 (M. 673) de 83 yaşlarında iken Medine-i Münevvere’de vefat etti. Bu sırada Medine valisi Mervan bin Hakem idi. Namazını kıldırma vazifesini kendisi yapmak istedi ise de Hazret-i Erkam (r.a.) ın oğlu Ubeydullah (r.a.) babasının vasiyeti olduğunu söyledi.
Hazret-i Erkam (r.a.) ın vasiyeti üzerine cenaze namazını Âşere-i mübeşşere’den olan Hazret-i Sa’d bin Ebi Vakkas (r.a.) kıldırdı. Baki’ kabristanına defnedildi.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Erkam bin Ebi’l Erkam (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Mus’ab bin Umeyr (Radiyallah-u Anh);
03 Ağustos 2009Mus’ab bin Umeyr (r.a.) nın mezarı Uhud şehidliği
Mus’ab bin Umeyr (Radiyallah-u Anh);
Eshab-i Kiram (r.anhüm) ın büyüklerinden. İslam’ın ilk yıllarında Müslüman oldu. Habeşistan’a sonra da medine’ye ilk hicret edenlerdendir.
Birinci Akabe biatında Müslüman olan ONİKİ KİŞİ, Resulullah (Sallallahualeyhi ve Sellem) dan dini hükümleri ve Kur’an-i Kerim öğretmesi için bir Muallim (Öğretmen) istediler. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tarafından Medine’ye Muallim olarak gönderildi.
Bedir ve Uhud savaşında Muhacirlerin sancağını taşıdı. 3 (M. 625) senesinde Uhud savaşında kırk yaşlarında iken şehid oldu.
Mus’ab bin Umeyr (r.a.) künyesi Ebû Muhammed olup, annesi ve babası tarafından Kureyş’in asil ve zengin bir ailesine mensub idi. Zengin oldukları için gayet rahat bir hayat yaşıyordu.
Orta boylu güzel huylu, nazik ve yumuşak huylu idi. Son derece zeki, fasih ve beliğ (güzel) konuşurdu. Akli selim sahibi olduğundan putlardan nefret ederdi.
Annesi tarafından en iyi şartlar altında refah ve bolluk içinde yetiştirilmişti. Güzel yüzlü ve zengin olduğundan Mekke’de ona gıpta ile bakarlardı.
Peygamberimiz efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurmuşlardır ki;
-“Mekke’de Mus’ab’dan daha zarif, daha narin, daha güzel kimse yok idi. Saçları kıvrım kıvrım idi.”
Bütün bunlara rağmen kalbinde büyük bir boşluk hiseden Mus’ab bin Umeyr (r.a.), Peygamberimiz (s.a.v.) in bir MERKEZ OLARAK seçtiği, İslam’ı anlattığı ve o zaman Mekke’de Müslümanların toplandığı Erkam bin Erkam (r.a.) ın evine giderek Müslüman oldu.
Mus’ab bin Umeyr (r.a.) in ailesi durumu öğrenince, O’nu dininden döndürmek için evlerindeki bir mahzene hapsederek günlerce aç ve sususz bıraktılar.
Arabistan’ın yakıcı güneşi altında uzun müddet bırakarak ağır ve tahammülü zor işkenceler yaptılar. Fakat Mus’ab bin umeyr (r.a.), bu ağır ve acımasız işkenceler karşısında sabır ve sebat göstererek ASLA İSLAMİYET’TEN dönmedi.
İslamiyet’i kabul ettikten sonra, Mekke’deki hayatı değişen ve işkencelere maruz kalan Mus’ab bin Umeyr (r.a.), müşriklerin ağır işkenceleri ve zulümleri sebebiyle Habeşistan’a hicret etmelerine izin verilen Müslümanlarla birlikte Habeşistan!a HİCRET etti.
Bir müddet orada kalıp, her türlü sıkıntıya katlandı. Daha sonra dönüp Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in yanına geldi.
Mus’ab bin Umeyr (r.a.) nın bu gelişini Hazret-i Ali (r.a.) şöyle anlatıyor;
Ben Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile oturuyordum. Bu sırada mus’ab bin Umeyr (r.a.) geldi. Üzerinde YAMALI bir elbiseden başka bir şey yoktu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) O’nun bu halini görünce mübarek gözleri yaşla doldu. Çünkü o Müslüman olmadan önce servet içinde idi. Dini uğruna bunları terk etti.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Mus’ab bin Umeyr (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Mus’ab bin Umeyr (Radiyallah-u Anh)- 2
04 Ağustos 2009Mus’ab Bin Umeyr (r.a.) nın mezarının yakından görünüşü(Uhud şehidliği)
Mus’ab bin Umeyr (Radiyallah-u Anh)- 2
Mus’ab bin Umeyr (r.a.) Müslüman olduktan sonra kendisine yapılan her türlü işkenceye ve çektiği fakirliğa rağmen dininden dönmemesi üzerine;
Peygamberimiz Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) O’nun hakkında;
-“Kalbini Allah-u Teâlâ’nın nurlandırdığı şu kişiye bakın. O’nun anne ve babasının yanında onların buna ne iyi yiyecek ve içecekleri verdiklerini gördüm Allah ve Resulunun sevgisi, O’nu gördüğümüz hale getirmiştir. Buyurmuştur.
Birinci Akabe biat’ında Müslüman olan Medine’liler, kendilerine dini öğretecek bir öğretmen istediler. Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu iş için Mus’ab bin Umeyr (r.a.) i görevlendirdi.
Bunun üzerine Medine’ye gidip onların reisleri olan Es’ad bin Zürâre (r.a.) nin evine yerleşti. Burada hem Kur’an-i Kerim öğretiyor, hem de İslamiyyet’i anlatıyordu.
O’nun bu hizmetiyle Medine’de çok kimse Müslüman oldu. Medine’de bulunan kabile reislerinden Sa’d bin Muaz, Esid (veya Useyd) bin Hudayr henüz Müslüman olmamışlardı. Bunların bu durumu çevreyi etkiliyordu. İslamiyet’in hızlı yayılmasını engelliyordu.
Bir gün Mus’ab bin Umeyr (r.a.), bir bahçede, etrafında bulunan Müslümanlara din’i anlatıyor, sohbet ediyordu.
Bu sırada Evs kabilesinin Reislerinden olan Üseyd elinde mızrağı olduğu halde gelip, Hiddetle konuşmaya başladı;
-“Siz bize niçin geldiniz, İnsanları aldatıyorsunuz! Hayatınızdan olmak istemiyorsanız buradan derhal ayrılın!” dedi.
Onun bu taşkın halini gören Mus’ab bin Umeyr (r.a.);
-“Hele biraz otur! Sözümüzü dinle. Maksadımızı anla, beğenirsen kabul edersin. Yoksa engel olursun.” Diyerek gayet YUMUŞAK VE NAZİK bir konuşmayla karşılık verdi.
Üseyd sakinleşip;
-“Doğru söyledin.” Dedi.
Ve Mızrağını yere saplayarak oturdu.
Mus’ab bin Umeyr (r.a.) O’na İslamiyet’i anlattı. Ve Kur’an-i Kerim’i okudu.
Kur’an-i Kerim’in eşsiz belâğatı ve tatlı üslubunu işiten, Üseyd kendini tutamayıp;
-“Bu ne kadar güzel, ne kadar iyi bir sözdür. Bu dine girmek için ne yapmalı.” Diye sordu.
Mus’ab bin Umeyr (r.a.);
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Mus’ab bin Umeyr (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Mus’ab bin Umeyr (Radiyallah-u Anh)- 3
04 Ağustos 2009Mus’ab bin Umeyr Radiyallah-u anhu’nun mübarek kabirleri
Mus’ab bin Umeyr (r.a.)- 3
Mus’ab bin Umeyr (r.a.) , O’nun bu sözü üzerine O’na kelime-i Şehadet’i öğretti, ve O da hemen Müslüman oldu.
Sevincinden yerinde duramayan Üseyd (r.a.);
-“Ben gidip size birini göndereyim. Eğer O’da iman’a gelirse bu beldede iman etmedik kimse kalmaz.” Diyerek oradan ayrıldı.
Evs kabilesinin Reisi Sa’d bin Muaz’ın ve kabilesinin yanına varınca Müslüman olduğunu söyledi. Bunu gören Sa’d şaşırarak hiddetlendi ve Mus’ab bin Umeyr (r.a.) in yanına koştu.
Yanına varınca sert ve kızgın bir tavırla konuşmaya başladı.
Mus’ab bin Umeyr (r.a.) O’na da gayet yumuşak konuştu ve
-“Oturup biraz dinlemesini.” söyledi.
Sa’d bu nazik konuşma karşısında yumuşayıp oturdu ve konuşulanları dinlemeye başladı.
Mus’ab bin Umeyr (r.a.) O’na İslamiyet’i anlattı ve Kur’an-i Kerim’den bir miktar okudu. Kur’an-i Kerim okunurken Sa’d’ın yüzü birden bire değişiberdi. O da orada MÜSLÜMAN oldu.
Sa’d kendinde duyduğu üstün bir halin ve rahatlığın şevkiyle derhal kavminin yanına gidip onlara şöyle dedi;
-“Ey Kavmim beni nasıl biliyorsunuz?”
Kavmi de;
-“Sen bizim büyüğümüz ve üstünümüzsün.” Cevabını alınca.
Sa’d (r.a.);
-“Öyle ise Allah’a ve Resulü (s.a.v.) ne iman etmelisiniz… İman etmedikçe sizin erkek ve kadınlarınızla konuşmak bana haram olsun.” Dedi.
O’nun bu sözleri üzerine Kavminin hapsi İslamiyet’i kabul etti. O gün kavminden iman etmedik kimse kalmadı.
Mus’ab bin Umeyr (r.a.) in büyük gayretleri ve hizmetleri neticesinde İslamiyet, Medine’de süratle yayıldı.
Öyle ki;
İslamiyet her eve girmiş İman etmeyen kalmamıştı.”
Eshab-i Kiram (r.anhüm), Resulullah’dan izin alarak Sa’d bin Hayseme (r.a.) nin evinde ilk defa Cuma namazı edâ etiler.
Medine-i Münevverede’de İLK KILINAN CUMA NAMAZI budur.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Mus’ab bin Umeyr (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Mus’ab bin Umeyr (Radiyallah-u Anh)- 4
04 Ağustos 2009Uhud dağı ile okçular (Ayneyn) tepesinin görünüşü
Mus’ab bin Umeyr (r.a.)- 4
Medine-i Münevverede’deİLK KILINAN CUMA NAMAZI budur. Bu Cuma’dan sonra Mus’ab bin Umeyr (r.a.), Evs ve Hazreç kabileinden hacılarla İKİNCİ AKABE BİAT’INI yapmak üzere yola çıktı.
Bu kafilede Es’ad bin Zürâre (r.a.) de vardı. Mus’ab bin Umeyr (r.a.), Mekke’ye varır varmaz, kendi evine uğramadan önce hemen
Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) e Medine’lilerin grup grup İSLAMİYET’E GİRDİKLERİNİ ANLATTI. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu haberden çok memnun oldu.
Bu sırada Mus’ab bin Umeyr (r.a.) in mekke’ye geldiğini işiten annesi,
O’na;
-“Ey annesine isyan eden vefasız oğul! Bulunduğum şehre gelip nasıl olur da önce yanıma uğrayıp beni ziyaret etmezsin.” Diye haber gönderdi.
Mua’ab bin Umeyr (r.a.);
-“Ben, Resulullah (s.a.v.) tan önce kimseyi ziyaret etmem.” Dedi.
Ve sonra annesinin yanına gitti.
Annesi;
-“Galiba, halâ girdiğin o yeni dinden dönmedin.”Dedi.
Mus’ab bin Umeyr (r.a.);
-“Ben, Allah Resulü (s.a.v.) nün tebliğ ettiği ve Allah’ın razı olduğu hak din üzereyim. Bu din, Allah’ın kendisi ve Resulü (s.a.v.) için seçtiği bir dindir.” Dedi.
Annesi tekrar;
-“İlk olarak Habeşistan’da ve ikinci defa da Yesrib’de (Medine) olduğun zamanlarda senin için çektiğim acılara karşılık bana teşekkür bile etmedin.” Dedi.
Mus’ab bin Umeyr (r.a.);
-“B e n i d i n i m d e n a y ı r a c a ğ ı n ı z d a n korkuyordum.”dedi.
Bu sözleri üzerine annesi O’nu hapsetmek isteyince,
Mus’ab bin Umeyr (r.a.);
-“Yemin ediyorm ki, eğer beni haps edecek olursanız, ölünceye kadar mücadele ederim..” dedi.
Bunun üzerine annesi;
-“Haydi git işine.” Diyerek ağladı.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Mus’ab bin Umeyr (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Mus’ab bin Umeyr (Radiyallah-u Anh)- 5
04 Ağustos 2009Uhud savaşında Peygamberimiz (s.a.v.) ın dişleri şehid olunca Kaldığı mağara
Mus’ab bin Umeyr (r.a.)- 5
Mus’ab (r.a.) O’na şöyle söyledi,
-“Anneciğim, ben sana doğru yolu gösteriyorum. Ve sana acıyorum. Ne olur gel Allah’tan başka hiçbir ilah olmadığına ve Hazret-i Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın O’nun kulu ve elçisi olduğuna şehadet et!”
Annesi;
-“Ben senin girdiğin dini kabul etmiyeceğim. Aksi takdirde alay konusu olur, zayıf akıllı diye vasfedilirim. Fakat seni dininle baş başa bırakıyorum. Ben kendi dinimde kalacağım.” Dedi.
Mus’ab bin Umeyr (r.a.) Zilhacce ayının geri kalan kısmını, Muharrem ve Sefer aylarını Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi vesellem) ile geçirdikten sonra, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in hicretinden 12 gece evvel, Rebiul-evvel ayının başında ikinci defa Medine’ye hicret etti.
Her şeylerini Mekke’de bırakıp, Medine’ye hicret eden Eshab-i Kiram (r.anhüm) ile, Medine’li Eshab (r.anhüm) mal ve mülklerini paylaştı. Bu kardeşlikte Mus’ab bin Umeyr (r.a.) de Ebû Eyyüb-i-el-Ensari ile kardeş yapıldı.
Mus’ab bin Umeyr (r.a.), Bedir Savaşı’na katılıp sancağı taşıdı, büyük gayret ve kahramanlık gösterdi.
Abd-i dâr oğullarından Bedir savaşına katılan iki kişiden biri idi. Diğer de Süveyd bin Harmele (r.a.) idi.
Mus’ab bin Umeyr (r.a.) Uhud savaşı’na da katıldı. Sancağı taşıdı. Bu savaşta Peygamberimiz (s.a.v.) in yanından ayrılmayarak saldıranlara karşı koruyordu.. İKİ ZIRH GİYİNMİŞTİ. Bu haliyle Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) e benziyordu.
Müşrik ordusundan İbn-i Kamile adında bir müşrik Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) e saldırırken, Mus’ab bin Umeyr (r.a.) O’nun karşisina çıktı.
Bu müşrik bir kılıç darbesiyle Mus’ab bin Umeyr (r.a.) in sağ kolunu kesti. Bunun üzerine Mus’ab bin Umeyr (r.a.) derhal sancağı sol eline aldı.
Mus’ab (r.a.) o esnada Âl-i İmran suresi 144.;
-“Muhammed ancak Resuldür. Ondan evvel daha nice Peygamberler gelip geçmiştir.” Mealindeki ayet-i Kerimeyi okuyordu.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Mus’ab bin Umeyr (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Mus’ab bin Umeyr (Radiyallah-u Anh)- 6
05 Ağustos 2009Uhud savaşının yapıldığı alan (Uhud şehidliği)
Mus’ab bin Umeyr (r.a.)- 6
Mus’ab bin Umeyr (r.a.) ikinci bir darbeyle sol kolu da kesilince sancağı kesik kollarıyla tutup göğsüne bastırdı. Ve yine aynı Ayet-i Kerim’yi okudu.
Bu haliyle kendini Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) e siper yapan Mus’ab bin Umeyr (r.a.) üzerine hucum eden İbn-i Kamia kafiri, vucuduna bir mızrak sapladı ve Musa’ab bin Umeyr (r.a.) yere yıkılıp şehid oldu.
Mus’ab bin Umeyr (r.a.) zırh giydiği zaman Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) e benzediği için müşrikler O’nu şehid edince Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) öldürdüklerini zannetmişlerdi.
Hazret-i Mus’ab bin Umeyr (r.a.) şehid olunca; Hazret-i Mus’ab (r.a.) ın suretinde bir melek sancağı aldı.
Hazret-i Mus’ab (r.a.) ın şehid düştüğünden Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın henüz haberi olmadığından;
-“İleri, Ey mus’ab, ileri.” Diye sesleniyordu.
Bunun üzerine bayrağı elinde tutan melek geri dönüp Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) e;
-“Ben Mus’ab değilim.” Diye cevap verince
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sancağı elinde tutan melek olduğunu anladı. Bundan sonra Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sancağı Hazret-i Ali (r.a.) ye verdi.
Eshab-i Kiram (r.anhüm) dan Ubeyd bin Umeyr anlatır;
-“Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mus’ab bin Umeyr (r.a.) i şehid olmuş görünce başı ucunda dikilerek ahzab suresin’den;
-“Mu’minlerden öyle yiğitler vardır ki, onlar Allah’a verdikleri sözde SADAKAT gösterdiler. Onlardan bazıları şehid oluncaya kadar çarpışacağına dair yaptığı adağını yerine getirdi. Kimisi de şehid olmayı bekliyor. Onlar verdikleri sözü ASLA değiştirmediler.”
Mealindeki ayet-i Kerimeyi okudu.
Ve sonra şöyle buyurdu;
-“Allah’ın Resulu de şahittir ki, siz kıyamet günü Allah’ın huzurunda şehid olarak haşrolunacaksınız.”
Daha sonra yanındekilere dönüp;
-“Bunları ziyaret ediniz. Kendilerine selam veriniz. Allah-u Teâlâ’ya yemin ederim ki, kim bunlara bu dünyada selam verirse, kıyamette bu aziz şehidler kendilerine mukabil selam vereceklerdir.” Buyurdu.
Daha sonra şehidler defn edildi.
Mus’ab bin Umeyr (r.a.) e kefen olarak bir şey bulunamamıştı. Vucudu kaftanı ile ve ayak tarafı da otlarla örtülmek suertiyle defnedildi.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Mus’ab bin Umeyr (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Abdullah bin Atik (Radiyallah-u anhu);
05 Ağustos 2009Mescidi Nebevvi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Abdullah bin Atik (Radiyallah-u anhu);
Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi veSellem) in Medine’ye hicretinden önce İslamiyet’i kabul edip, Medine’nin İlk Müslümanlardan olmakla şereflenen sahabi.
Adı Abdullah bin Atik bin Kays bin Esved bin Berâ bin Kâb bin Ganem bin Seleme bin Hazrec-i Ensari’dir.
Soyu ve kardeşi Cebr bin Atik hakkında başka rivayetler de bilinmektedir. Doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Hicretin 12 .ci (M. 633) yılında Yemâme harbinde şehid olmuştur.
Abdullah bin Atik (r.a.) in Müslüman oluşu hakkında kaynaklardan geniş bilgi yer almaktadır.
Medine’de ilk Müslüman Hazret-i Es’ad bin Zürâre (r.a.) nin ve Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tarafından oraya Kur’an-i Keim’i ve İslamiyet’i öğretmek için gönderilen Hazret-i Mus’ab bin Umeyr (r.a.) in tebliğ hizmetleri sebebiyle bir çok kimse İman etmişti.
Daha peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in hicreti gerçekleşmeden Müslüman olmakla şereflenenlerden biri de Hazret-i Abdullah bin Atik (r.a.) idi.
Hazret-i Abdullah bin Atik (r.a.), bedir ve Uhud savaşlarında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in yanında birçok hizmetlerde bulunmuştur.
Hicretin 5’inci (M. 627) yılında Medine’nin müdafaası için yapılan Hendek harbine de katılmıştır.
Hicretin altıncı (M. 628) yılında, kendisinin komutanlığında, Ensar (r.anhüm) den beş kişi ile birlikte bir seriyyede bulundu. Bu vazife, Yahudi reislerinden olup, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) a düşmanlıkta çok ileri giden Ebû Râfi’nin öldürülmesi hizmetiydi.
Mekke’de müşriklerin zulmünden kurtulmak için Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve Müslümanlar Medine’ye HİCRET etmişlerdi. Burada yaşayan evs ve Hazreç kabilelerinin tamamı İslmaiyet’i kabul etmişler, resulullah (s.a.v.) a her hususta yardımcı olmuşlardı.
Öteden beri bunlara düşman olan Yahudilerin kini, İslam düşmanlığı ile birleşmişti. Resulullah efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) e düşmanlıkta çok ileri gidenlerden biri de, Heyber Yahudilerinin reisi olan Ebû Rafi’ Selam bin Ebû Hukayk idi.
Bu Yahudi reisi, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ı sık sık rahatsız ettiği gibi Müslumanlara da daima tehdid eder, kendisine tabi olanları Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın aleyhine kışkıtırdı. O’NU ÖLDÜRME TEŞEBBÜSÜNDE BULUNURDU.
Ebû rafi’ yahudisi, zengin bir tüccar olup, malları ile Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) a düşmanlık yapanlara yardım ederdi.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abdullah bin Atik (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Abdullah bin Atik (Radiyallah-u anhu)- 2
05 Ağustos 2009Revda-i Mutahhara (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Abdullah bin Atik (Radiyallah-u anhu)- 2
Ebû Rafi’ yahudisinin Hicaz toprağından kendisinin müstahkem bir kalesi vardı. Ailesi ile birlikte orada otururdu. Arap kabilelerinin bir çoğunu KIŞKIRTIP Hendek muharebesinin yapılmasına bu Yahaudi reisi sebep olmuştu.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ı canlarından ve mallarından daha çok seven ve bu uğurda hiçbir fedakarlıktan geri durmayan Eshab-i Kiram (r.anhüm), bu duruma ÇARE ARAMAYA BAŞLADI.
Azılı bir İslam düşmanı olan Ebû Rafi’yi öldürmek için Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dan izin istediler. Hazreç kabilesine mensup beş kişiye Ebû Rafi’yi öldürmek görevi verildi.
Bunlar;
Abdullah bin Atik, Abdullah bin Enis, Abû Katâde, Esved bin huzî ve Mes’ûd bin Sinan hazretleri (r.anhüm) ydiler.
Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem), hicretin altıncı yılı Ramazan ayında, bu beş kişinin başına Hazret-i Abdullah bin Atik (r.a.) i KOMUTAN tayın ederek, Yahudilerin reisi Ebû Rafi’nin öldürülmesini, yalnız kadınlara ve çocuklara dokunulmamasını emretti.
Hazret-i Abdullah bin Atik (r.a.) ve arkadaşları, Ebû Rafi’nin kalesine yaklaştıklarında güneş yeni batmıştı. Köy halkı da deve, koyun ve sığır gibi hayvanların mer’ada otlatıp yeni dönüyorlardı.
Bu durum karşısında Abdullah bin Atik (r.a.) arkadaşlarına şu emri verdi;
-“Siz yerinizde oturunuz! Ben, Ebû Rafi’nin kalesine gideyim ve kale kapıcısına nezaketle yaklaşayım. Bu suretle kaleye girebileceğimi sanıyorum.”
-“Kale kapısına yürüdü. Nihayet kapıya yaklaştı. Sonra paltusuna büründü. Sanki bir ihtiyacını gideriyordu. “
Bu sırada Kale kapıcısı;
-“Ey Allah’ın kulu Kaleye girmek istiyorsan hemen gir! Çünkü ben, kapıyı kapamak istiyorum!” dedi.
Bundan sonra Abdullah bin Atik (r.a.) kendisi şöyle anlatıyor;
-“Ben de hemen kaleye girdim ve merkeb ahırına saklandım. Halkın kaleye girmesi üzerine kapıcı , kapıyı kilitledi ve anahtarları bir direğe astı.”
Hemen kalktım Anahtarları aldım.
-“Ebû Rafi’nin yanında, akşamdan sonra adamları toplanıp sohbet yaparlardı. Bu sohbet, kalenin en üst katında bulunan bir yerde olurdu. Gece sohbeti sona erip, dostları Ebû Rafi’nin yanından dağılıp yatınca, Hemen onun yanına çıktım. Bir çok kapıdan geçtim. Her kapıyı açtıkça iç tarafından sürgülüyordum.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abdullah bin Atik (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu