‘Eshab-i kiram’ olarak etiketlenmiş yazılar

Kabe-i Mükerreme (İbrahim aleyhis selam makamı)

Abdullah bin Hanzala (Radiyallah-u anhu);

Eshab-i Kiram’ın faziletlerinden, meşhurlarından, Babası da, Eshab’dan olup, Gasılül-melaike (öldüğünde melekler yıkamıştır) lakabiyle tanınmıştır.

Annesi Cemile binti Abdullah’tır. Hanzala (r.a.) Uhud Vak’ası gecesi evlenmiş, ertesi gün Uhud’da ŞEHİD OLMUŞTUR.

Abdullah (r.a.) Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in vefatında yedi yaşında bulunup, rüyet (görme) ve sohbete nail olmuştur. Birkaç Hadis-i şerif bildirmiştir.

63 (M. 682) senesinde Yezid bin Muaviye’nin askeriyle, Abdullah bin Zübeyr (r.a.) e biat eden Ehl-i Medine arasında meydana gelen ‘Hara’ muharebesinde Zilhaccenin bitmesine üç gün kala Perşembe günü şehid olmuştur.

Önce sekiz oğlunu birer birer muharebeye çıkarıp, hepsi şehid olduktan sonra, kılıcının kınını kırarak Yezid munafığın askerlerinin içine dalmış, şehid oluncaya kadar mücadele etmiştir.

Abdullah bin Hanzala (r.a.) Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) den, Hazret-i Ömer, Abdullah bin Selâm ve Ka’b-ül Akba (r.anhüm) dan Hadis-i Şerif rivayet etmiştir.

Kays bin Sa’d ibn-i İbâde Esma binti Zeyd bin El-Hattab, ibn-i Ebi Müleyke, Abbas bin Sehl ve bir çok âlim’de Abdullah bin Hanzala (r.a.) dan hadis-i şerif rivayet etmişlerdir.

Abdullah bin Süfyan (r.a.) dedi ki;

-“Ben babamı şöyle derken işittim; Abdullah bin Hanzala (r.a.) yı şehid edildikten sonra ruyada çok güzel bir şekilde gördüm.”

Hanzala (r.a.) ya sordum;

-“Ey Ebû Abdurrahman sen öldürülmedin mi?”

Bana;

-“Evet, fakat öldürülünce Rabbim beni karşıladı ve Cennetine koydu. Ben burada serbest serbest dolaşıyor ve Cennet ni’metlerinden istediğimi yiyiyorum.” Diye cevab verdi.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abdullah bin Hanzala (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Kabe-i Mükerreme

Abdullah bin Hanzala (Radiyallah-u anhu)- 2

Ben tekrar;

-“Ya senin eshabın arkadaşların? Onlara ne oldu?” diye sordum.

Abdullah bin Hanzala (r.a.);

-“Onlar benim sancağım etrafındadırlar. Ki, sen bunu görüyorsun.” Dedi.

Ebû Süfyan (r.a.);

-“Uykumdan uyandım. Gördüğüm ruya’nın Hazret-i Abdullah bin Hanzala (r.a.) için HAYIRLI olduğunu anladım.” Dedi.

İkrima bin Ammâr, Damdan bin Cevs (r.anhüm) Abdullah bin Hanzala (r.a.) den rivayetle diyor ki;

-“Hazret-i Ömer (r.a.) bize akşam namazı kıldırdı. Birinci rekatte hiçbir şey okumadı. İkinci ve üçüncü rekatte bir FATİHA VE BİR SÜRE OKUDU. Namazı tamamladı. Sonra peşpeşe iki (Secde-i sehv) yaptı ve selam verdi. (Böylece secde-i sehv farzın tehir edilmesinde de yapıldığı açıkça anlaşılmış oldu.)”

Süfyan bin Selim (r.a.) in rivayetine göre;

-“İblis Abdullah bin Hanzala (r.a.) ya göründü ve; (-“Dinle sana bir şey öğreteyim.)” dedi.

İbn-i Hanzala (r.a.);

-“Senden bir şey öğrenmeye ihtiyacım yoktur..” diye cevap verdi.

Şeytan;

(-“Dinle de istersen alırsın istersen almazsın.)” dedi.

Ve;

(-“Ey Hanzala’nın oğlu Allah’tan başkasından bir şey isteme, her istediğini Allah-u Teâlâ’dan iste. Kızdığın da nasıl bir hal aldığına bak. Sen kızdığın zaman ben sana hakim olurum.)” dedi.

Ahmed bin Hanbel (r.a.) Müsned’inde Abdullah bin Hanzala (r.a.) dan şu hadis-i şerifleri rivayet etmiştir.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu ki;

-“Bile bile bir dirhem gümüş kıymetinde faiz yemek, otuz zinadan daha çok günahtır.”

Diğer hadis-i şerif kitablarında zikredilenlerden;

Abdullah bin Hanzala (r.a.), Sa’d bin Ubâde hazretlerinin oğlunun (r.a.) evine arkadaşlarıyla ziyerete gitmişti. Namaz vakti gelince ev sahibine, imâm olmasını teklif ettiler. O da misafirlerden birinin imâm olmasını istedi.

Hazret-i Abdullah (r.a.); Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Bir kimsenin kendi yatağında yatması, hayvanına binmesi ve evinde imâmlık etmesi evlâdır.” Buyurdu diye rivayette bulundu.

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abdullah bin Hanzala (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Kabe-i Mükerreme (İbrahim Aleyhis Selam makamı)

Muhammed bin Mesleme (Radiyallah-u anhu);

Eshab-i Kiram (r.anhüm) meşhurlarinden. Yaklaşık olarak 588 yıllarında Medine’de doğdui 43 (M. 664) senesinde Medine’de vefat etti.

İslam’ın ilk yıllarında Mus’ab bin Umeyr (r.a.) vasıtasıyla MÜSLÜMAN OLDU. İslamiyet’i çok iyi öğrenen ve bilen Muhammed bin Mesleme (r.a.), şecaatiyle de meşhur olup, Eshab-i Kiram (r.anhüm) ın ileri gelenlerindendir.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) savaşlara gittiğinde bazen O’nu Medine’deki günlük işleri yürütmek üzee EMİR OLARAK VAZİFELENDİRMİŞ, bazı savaşlarda da öncü kuvvetlerin kumandanı tayin buyurmuştur. Muhammed bin Mesleme (r.a.), Bedir, Uhud ve Hendek savaşlarına katıldı.

Bedir ve Uhud savaşından sonra Mekkeli müşriklerin ölüleri hakkında ağıtlar, şiirler söyleyerek müşrikleri kışkırtan, peygamberimiz Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) e ve Müslümanlara dil uzatarak FİTNE ÇIKARAN, Hatta Peygamberimiz (s.a.v.) e SUİKAST TERTİPLEMEYE KALKIŞAN Ka’b bin Eşref adlı Yahudi zengin vardı.

Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Eshab-i Kiram (r.anhüma) a;

-“Ka’b bin Eşref’i kim öldürür? Çünkü, o Allah ve Resulüne eza etmiştir.” Buyurdu

Muhammed bin Mesleme (r.a.);

-“Ya Resulallah, İster misin, ben O’nu öldüreyim?” dedi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Evet, isterim.” Buyurdu.

Muhammed bin Mesleme (r.a.), Resulullah (s.a.v.) a bu sözü verince birkaç gün bu iş üzerinde durdu.

Ebû Naile, Abbas bin Bişr, Haris bin Evs, Ebû Abs İbn-i Cerir (r.anhüm) in yanına gidip, meseleyi onlara açtı.

Hepsi uygun gördüler.

-“Beraber öldürürüz.” Dediler.

Birlikte Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi veSellem) e geldiler;

-“Ya Resulallah! İzin buyurursanız, biz onunla konuşurken, sizinle ilgili, Ka’b’ın hoşuna gidecek bazı sözler söylemeliyiz.” Dediler.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem), onlara istediklerini söylemekte musaade buyurdular.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Muhammed bin Mesleme (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Seb-ul-Mesacid (Hendek mezarlığı)

Muhammed bin Mesleme (Radiyallah-u anhu)- 2

Bunun üzerine, Muhammed bin mesleme (r.a.) Ka’b bin Eşref’in yanına gitti.

-“Şu Muhammed bizden sadaka istedi. Bize çok vergi yükledi. Onun için senden ödünç bir şey almak için geldim.” Dedi.

Ka’b;

-“O sizi daha çok bıktıracak.” Dedi.

Muhammed bin Mesleme (r.a.);

-“İşte O’na bir defa uymuş olduk. O’NA TABİ OLMAKTAN DEVAM EDECEĞİZ. Bakalım sonu ne olacak? Şimdi sen bize biraz ödünç hurma ver.” Dedi.

Ka’b;

-“Evet vereyim fakat bana bir şeyi rehin vermelisiniz.” Dedi.

Muhammed bin mesleme (r.a.) ile yanındakiler;

-“Ne istersen?” dediler.

Ka’b;

-“Kadınlarınızı rehin isterim.” Dedi.

Onlar;

-“Kadınlarımızı sana nasıl rehin verebiliriz. Sen yakışıklı birisisin. Kadın gönlü, meyl ediverir.” Dediler.

Ka’b;

-“O zaman oğullarınızı rehin verin.” Dedi.

Onlar;

-“Onları da rehin vermeyiz. Onlardan birine, bir iki deve yükü hurmaya karşılık rehin olundu diye sövülür ki, bu bizim için unutamıyacağımız bir leke olur.”

Sonra devam ettiler;

-“Fakat sana silahımızı ve zırhımızı rehin verebiliriz.” Dediler.

Ka’b bu teklifi kabul etti. ONLARA NE ZAMAN GELECEKLERİNİ DE BİLDİRDİ.

Muhammed bin Esleme (r.a.) bir gece Ka’bın yanına geldi. Beraberinde, Ka’bın süt kardeşi Ebû Nâile de vardı.

Ka’b onları kaleye çağırdı. Kendisi de onları karşılamak için aşağı indi.

Ka’bın karısı;

-“Bu saatte nereye çıkıyorsun?” dedi.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Muhammed bin Mesleme (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Medine-i münevvere (Hurmalık bir yer)

Muhammed bin Mesleme (Radiyallah-u anhu)- 3

Ka’bın karısı;

-“Bu saatte nereye çıkıyorsun?” dedi.

Ka’b;

-“Gelenler, Muhammed bin Mesleme ile süt Kardeşim Ebû Naile’dir.” Dedi.

Karısı;

-“İşittiğim bu ses bana pek iyi gelmiyor. Sanki ondan, kan damlıyor.” Dedi.

Ka’b;

-“Yok, onlar Muhammed bin Mesleme ile süt kardeşim Ebû Naile’dir. O iyi bir gençtir. Geceleyin, kılınç vuruşmasına bile çağırılırsa, hiç tereddüt etmeden gelir. Böyle birisidir.”

Muhammed bin mesleme (r.a.) kendisiyle beraber iki kişiyi bir rivayete göre, üç kişiyi kaleye soktu.

Bunlar;

Ebû Abs bin Cebr, Hâris bin Evs, Abbâd bin Bişr (r.anhüm) idi.

Muhammed bin Mesleme (r.a.) arkadaşlarına;

-“Ka’b gelince, ona saçını koklıyacağımı söyler, başını tutup koklarım. Siz, benim Ka’b’ın başını iyice yakaladığımı gördüğünüz zaman kılıçlarınızla, Ka’b’a vurunuz.” Dedi.

Hadis-in ravisi, bir kere de Muhammed bin Mesleme (r.a.) nin arkadaşlarına;

-“Ka’bın başını size de koklatırım.” Dediğini rivayet etmiştir.

Ka’b bin Eşref, güzel giyinmiş olarak, güzel koku saçarak, onların yanına geldi.

İbn-i mesleme (r.a.);

-“Şimdiye kadar böyle güzel koku koklamadım.” Diyerek Ka’b’ın yanına vardı.

Ka’b;

-“Arab’ın en güzel kokulu kadınları benim yanımda.” Dedi.

Muhammed bin Mesleme (r.a.);

Başını koklamama izin verir misiniz?” dedi.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Muhammed bin Mesleme (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Kabe-i Muazzama (Rahmet oluğu)

Muhammed bin Mesleme (Radiyallah-u anhu)- 4

Muhammed bin Mesleme (r.a.);

-”Başını koklamama izin verir misiniz?” dedi.

Ka’b, musaade ettiğini söyledi.

Mesleme (r.a.) onu kokladı. Arkadaşlarına da koklattı. Sonra tekrar koklamak istediğini söyledi.

Bu defa, Muhammed bin Mesleme (r.a.), Onun başını yakalayıp, arkadaşlarına, kılıçlarıyla vurmalarını söyledi. İlk kılıç vurulduğunda Ka’b şiddetli şekilde bağırdı. Sonra da öldü.

Ka’bın öldürülmesi hicretin üçüncü yılında Ramazan ayında oldu. Bedir savaşından sonra Beni Nadir Yahudileri, Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) i yurtlarına davet edip, Su-i kast yapmak iştemişlerdi.

Bunun üzerine Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onların bu tutumunu öğrenip, Muhammed bin Mesleme (r.a.) yi çağırarak;

-“Nadir oğulları Yahudilerine git! Onlara, Resulullah beni size; yurdumdan çıkıp gidiniz! Burada benimle birlikte oturmayınız! Siz bana su-i kast planı kurdunuz! Size ongün sure tanıyorum. Bu müddetten sonra buralarda sizden kim görülürse boynu vurulacak, emrini bildirmek üzere gönderdi, de.” Buyurdu.

Bu emir üzerine Muhammed bin Mesleme (r.a.), Nadir oğulları Yahudilerin yurduna varınca onlara;

-“Musa Peygamber( a.s.) eTevrat’ı indirmiş olan, Allah aşkına doğru söyleyiniz. Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Peygamber olarak gönderilmeden önce, Tevrat önünüzde iken, size geldiğim ve şu meclisinizde bana Yahudiliği teklif ettiğiniz zaman;

-“Vallahı ben asla Yahudi olmam.” dediğimi,

Sizin de buna karşılık;

-“Dininden başka din yoktur. Senin anladığın, istediğin, duyup işittiğin HANİF DİNİN AYNISIDIR! SİZE GELECEK OLAN PEYGAMBER, Hem şeriat sahibidir, hem savaşçıdır. Gözlerinde biraz kırmızılık vardır. Kendisi Yemen tarafından gelecek, deveye binecek, ihrama bürünecek, bedeni yumaşak ve kuvvetli,, kılıcı boynunda asılı bulunacak, konuştuğu zaman HİKMET KONUŞAKTIR, dememiş miydiniz?” dedi.

Yahudiler bunu itiraf etmelerine rağmen, İslamiyet’i kabul etmemişlerdi.

Muhammed bin Mesleme (r.a.) de Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın emrini onlara bildirdi.

İslam âlimleri ansiklopedisi

Devam edecek….

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Muhammed bin Mesleme (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Biat-i Rıdvan’ın yapıldığı Yer (Hudeybiye)

Muhammed bin Mesleme (Radiyallah-u anhu)- 5

Muhammed bin mesleme (r.a.), Hudeybiye’de yapılan ve Biat-i Rıdvan olarak adlandırılan ve Eshab-i Kiram (r.anhüm) in, müşriklerle savaşmaktan asla yüz çevirmeyeceklerine Allah ve O’nun Resulü (s.a.v.) yolunda CANLARINI FEDA EDİNCEYE KADAR CİHAD EDECEKLERİNE DAİR SÖZ VEREREK AĞAÇ ALTINDA YAPTIKLARI BİATT’E DE BULUNDU.

Biât-i Rıdvan olarak adlandırılan bu biâtte bulunanlar hakkında Kur’an-i Kerim’de Fetih suresi, 19 ncu ayette.

-“Hakikatten Allah (Hudeybiye’de) ağaç altında sana biât etmekte oldukları vakit , O müminlerden razı oldu. Böylece kalblerinde olan sadakatı bildirdi, üzerlerine sekine (Manevi huzur) indirdi. Kendilerine de yakın bir zafer (Hayber’ın fethini) verdi. Buyurularak methedilenlerdendir.

(İslam âlimleri ansiklopedisi)

Bu sebeple Biât-a “Rıdvan biâtı” adı verildi.

Biat-i Rıdvan; Elçiler vasıtasıyla Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile Mekke müşrikleri arasında Umre ziyareti için görüşmeler devam ediyordu.

Resul-ü Ekrem Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ise, bir an evvel kat’i neticeyi elde etmek istiyordu. Geliş maksadını tekrar Kureyşlilere güzelce anlatmak için de bu sefer Hazret-i Ömer (r.a.) i göndermek istedi.

Hazret-i Ömer (r.a.) mazeretini bildirdi. Şöyle dedi;

-“Ya Resulallah! (s.a.v.) Kureyş reisleri, benim onlara ne derece şiddetli düşman olduğumu bilirler. Korkarım, bana suikastte bulunurlar. Mekke’de kabilemden hiç kimsem yoktur ki, beni himayesine alsın. Buna rağmen, muhakkak benim gitmemi istiyorsanız, giderim.”

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hiçbir şey söylemeden susutu. Bunun üzerine Hazret-i Ömer (r.a.);

-“Bu iş için, Osman bin Affan (r.a.) gitse daha münasip olur. Zira onun Mekke’de aşiret ve akrabası çoktur.” Teklifinde bulundu.

Gerçekten de Mekke’nin eşrafından olan Beni Ümeyye hep Hazret-i Osman (r.a.) ın amcazadeleri idiler.

Resul-ü Ekrem Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Hazret-i Ömer (r.a.) in bu teklifini kabul etti. Hazret-i Osman (r.a.) ı yanına çağırdı.

Osman (r.a) a şu talimatı verdi;

-“Kureyşlilere git! BİZ BURAYA HİÇ KİMSE İLE ÇARPIŞMAK İÇİN GELMEDİK. Sadece şu Beytullah’ı ziyeret için gelmiş bulunuyoruz. Yanımızdaki KURBANLIK DEVELERİ KESİP DÖNECEĞİZ. Diye söyle. Sonra da onları İslamiyet’e dâvet et.”

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem), ayrıca Mekke’de Müslümanlıklarını gizleyen Müslümanlarla da görüşüp onlara teselli vermesini ve Mekke’nin yakında FETH OLUNUP imanlarını gizlemeye ihtiyaç kalmayacağını da onlara haber vermesini Hazret-i Osman (r.a.) a emreti.

Kainatın Efendisi (Peygamberimizin hayatı)

Devam edecek….

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Biat-i Rıdvan Sahabeleri (Radiyallah-u anhüm) nın şefaatına nail eylesin. Onların yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Hacer-ül Esved (Kabe-i Mükerreme)

Muhammed bin Mesleme (Radiyallah-u anhu)- 6

Hazret-i Osman (r.a.), Kureyş müşriklerinin yanına vardı. Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in geliş maksadını tek tek anlattı. Onları İslm’a davet etti. Fakat bu görüşmeden de bir NETİCE ALINAMADI. Müşriklerin Hazret-i Osman (r.a.) a cevapları MENFİ OLDU.

-“Git seni göderene söyle. O hiçbir zaman Mekke’ye girip, Ka’be’yi tavaf edemiyecektir.”

Hazret-i Osman (r.a.) la birlikte ayrıca on kadar Muhacir (r.anhüm) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in müsaadesiyle akrabalarını ziyaret maksadiyle gitmişlerdi.

Hazret-i Osman (r.a.) la birlikte onlar da görüştükleri Müslüman akrabalarına Mekke’nin yakında fethedileceği müjdesini vererek, onları sevindirdiler.

Bu arad Kureyş’in ileri gelenleri Hazret-i Osman (r.a.) a;

-“Ka’be’yi tavaf etmek istersen, et.” Dediler.

Hazret-i Osman (r.a.);

-“Hayır. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ka’be’yi tavaf etmedikçe, ben de etmem.” Dedi.

Kureyşliler bundan rahatsız oldular. Hatta hiddete gelerek Hazret-i Osman (r.a.) ı bir müddet yanlarında tutup GÖZ HAPSİNE ALDILAR.

Fakat bu durum, Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) e;

-“Hazret-i Osman, ve beraberindeki muhacir Müslümanlar (r.anhüm) ın müşrikler tarafından öldürdükleri tarzında ulaştı.” (Sire 3; 329)

İşte burada Biat-i Rıdvan dediğimiz olay vuku buldu; Peki Biat-i Rıdvan ne demektir:

Kainatın Efendisi (Peygamberimizin Hayatı)

Devam edecek….

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Biat-i Rıdvan Sahabeleri (Radiyallah-u anhüm) nın şefaatına nail eylesin. Onların yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu


Biat-i Rıdvan’ın yapıldığı yer (Hudeybiye kuyusu)

Muhammed bin Mesleme (Radiyallah-u anhu)- 7 Biat-i Rıdvan

Fakat bu durum, Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) e;

-“Hazret-i Osman, ve beraberindeki muhacir Müslümanlar (r.anhüm) ın müşrikler tarafından öldürdükleri tarzında ulaştı.”

İşte burada Biat-i Rıdvan dediğimiz olay vuku buldu; Peki Biat-i Rıdvan ne demektir:

Resul-i Kibriye Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Hazret-i Osman (r.a.) ın Müşrikler tarafından şehid edildiği haberini duyunca son derece müteessir oldu. Kureyşin bu haraketi karşısında üzerlerine yürümekten başka bir çare kalmıyordu.

-“Madem böyle, bu kavimle çarpışmadıkça, buradan kesinlikle ayrılmayacağız.” Buyurdu. (Taberi 3; 77)

Zaten yapabilecek başka bir şey de kalmamıştı. Sulh tekliflerine yanaşmadıkları gibi, elçi şehid etme cür’etini bile gösterebiliyorlardı.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Allah-u Teâlâ (Celle şa’nuhu) bana biat yapılmasını emretti!” diye seslendi.

Hatemü’l-Enbiya efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem), daha sonra RIDVAN AĞACI olarak adlandırılacak olan ‘Semure ğacı’ altında durdu.

Müslümanlar da teker teker, çarpışmaktan yüz çevirmeyeceklerine, Allah ve Resul-ü (s.a.v.) yolunda canlarını fedâ edinceye kadar savaşacaklarına dair Biât ettiler. (Sire 3; 330)

Biât’ten bir tek kişi kaçındı; Munafıklardan Cedd bin Kays. (a.g.e. 3; 330)

Bu biât, sahabilere yeni bir cesaret, taze bir heyecan verdi. Yerlerinde âdeta duramaz bir hale gelmişlerdi. Bir an evvel ya Kâ’be’yi tavaf etmek veya müşriklerle çarpışmak istiyorlardı.

Cenab-ı Hak, bu biât’ta bulunan Müslümanlardan razı ve memnun olduğunu Kur’an-i Kerim’de şöyle beyan eder.

Biât-i Rıdvan olarak adlandırılan bu biâtte bulunanlar hakkında Kur’an-i Kerim’de Fetih suresi, 19 ncu ayette.

-“Hakikatten Allah (Hudeybiye’de) ağaç altında sana biât etmekte oldukları vakit , O müminlerden razı oldu. Böylece kalblerinde olan sadakatı bildi de, üzerlerine sekine (Manevi huzur) indirdi. Kendilerine de yakın bir zafer (Hayber’ın fethini) verdi. Buyurularak methedilmektedir.

Bu sebeple Bu Biât-a “Rıdvan biâtı adı verildi.

Resul-ü Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de bir hadis-i şeriflerinde;

-“Ağaç altında gerçekten biât edenlerden hiç biri Cehennme girmiyecektir. (Müsned 3; 350)

Buyurarak bu biâtta bulunan Müslümanların faziletini açıkça beyan etmişlerdir.

Kainatın Efendisi (Peygamberimizin Hayatı)

Devam edecek….

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Biat-i Rıdvan Sahabeleri (Radiyallah-u anhüm) nın şefaatına nail eylesin. Onların yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Biat-i Rıdvan’ın yapıldığı yer (Hudeybiye)

Muhammed bin Mesleme (Radiyallah-u anhu)- 8 Biat-i Rıdvan

Biât haberi Kureyş müşrikleri tarafından duyulunca üç gün yanlarına alıkoydukları Hazret-i Osman (r.a.) ı SERBEST BIRAKTILAR.

Hazret-i Osman (r.a.) derhal Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın huzuruna çıkıp geldi. Böylece Şahadeti ile haberlerin asılsız olduğu anlaşıldı.

Fakat biât yapılmış ve tamamlanmıştı.

Sahabe-i Kiram (r.anhüm) Hazret-i Osman (r.a.) a;

-“Herhalde Kâb’yi tavaf etmişsindir?” dediler.

Hazret-i Osman (r.a.) şu karşılığı verdi;

-“Vallahi! Mekke’de bir yıl kalsaydım ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) da Hudeybiye’de otursaydı, O kâbe’yi TAVAF ETMEDİKÇE, BEN YİNE TEK BAŞIMA KÂ’BE’Yİ TAVAF ETMEZDİM.(İbn-i Kayyum. Zâdü’l-Mead 2;137)

Hudeybiye andlaşmasında şahit olarak imza atan Sahabe (r.anhüm) den biri de Muhammed bin Mesleme (r.a.) dir.

Hudeybiye andlaşması;

İslâm ve Asr-i Sadet tarihinin bir ‘dönüm noktası’ olan bu musallahanın adını, Lugat, hadis ve fıkıh âlimleri şeddeli olarak Hudeybbiye ve Şecdesiz Hudeybiye şeklinde iki türlü okumuşlardır.

Hudeybiye, küçük bir köyün adıdır. Köyün bu ismi alması da orada “Şecere mescidi” yanında bir kuyu’dan dolayıdır.

Hudeybiye köyü ile Medine arasında dokuz konak, Mekke arasında da bir günlük mesafe vardır. (tercid tercemesi; 4; 240)

Hicretin 6. senesi, Zilkâde ayı (Milâdi 628) Rıdvan biâtı, Kureyşlileri fazlasıyla korkutmuştu. Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in üzerlerine yürüyeceği endişesine kapılarak, alelacele sulh teklifinde bulunmak gayesiyle bir hey’et gönderdiler.

Hey’ette şu isimler vardı;

Süheyl bin Amr (başkan), Huveytip bin Abdu’l-Uzzâ ve Mikrez bin Hafs.

Kureyş müşrikleri üç kişilik bu heyette şu direktifi vermişlerdi.

-“Gidin Muhammed’le (a.s.v.) sulh anlaşmasında bulunun. Fakat buradan dönüp gitmek şartıyla. Eğer bu şartı kabul etmezse anlaşmaya yanaşmayın. (Sire; 3; 331, müsned; 4; 325)

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Süheylin gelişini, isminin ‘kolaylık’ manasını ifade etmesinden dolayı hayra yorarak Sahabelerine;

-“Artık, işiniz bir derece kolaylaştı! Kureyşliler, sulh yapmak istedikleri zaman hep bu adamı gönderirler.” Buyurdu. (Sire; 3; 331, müsned; 4; 325)

Kainatın Efendisi (Peygamberimizin Hayatı)

Devam edecek….

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Biat-i Rıdvan Sahabeleri (Radiyallah-u anhüm) nın şefaatına nail eylesin. Onların yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu