‘Eshab-i kiram’ olarak etiketlenmiş yazılar

Kâ’beyi Muazzama

Ebû Katâde (Radiyallah-u anhu)

Resul-i Ekrem Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) süvarilerinden. İsmi, Haris, künyesi Ebû Katâde, lakabı Fâris-i Resulullah (Resulullah’ın süvarisi) dir.

Tahminen (M. 602) yıllarında Medine’de doğup 54 (M. 674) senesinde de Kufe’de vefat etmiştir.

Hazrec kabilesindendir. Babası Rebı’ bin Beldehe, annesi Kebşe binti Mazhar’dır.

Ebû Katâde (r.a.) Sülâfe binti Berâ bin Ma’rur ile evlendi. Sülâfe (r.anha) de kadın sahabilerden idi. Ebû Katâda (r.a.) nın bu zevcesinden Abdullah, Ma’bed, Abdurrahman ve Sabit (r.anhüm) adlarında dört oğlu oldu.

Ebû Katâde (r.a.) ikinci Akabe biatından sonra Müslüman oldu. Bedir muharebesine katıldığı ihtilaflıdır. Bedir’den sonraki muharebelere iştirak etmiştir.

Hicretin altıncı senesinde meydana gelen Zikared gazâsında büyük başarılar göstermiştir.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) 6(M. 628) senesinde müşriklerle Hudeybiye antlaşmasını imzaladıktan sonra, artık geri dönülüyorldu.

Hazret-i Seleme (r.a.) ve Resulullah (s.av.) ın azadlısı Ribah hazretleri (r.a.) de yük ve develeri yola çıkarmışlardı.

Yolda Abdurrahman El-Fezari’nin saldırısına uğradılar. Ekşiye topluluğu develerin çobanını öldürmüş, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın develerini götürmek istemişti.

Seleme bin El-Ekva (r.a.) Hazret-i Rabih (r.a.) i kalan develerle gönderip, durumu Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) a bildirmiş, kendisi de çevreden yardım istemişti. Yanına gelenlerle, Abdurrahman El-Ekvâ’nın peşine düştü.

Nihayet onlara yetişti. Vuruşmaya başladılar. Ancak eşkiye gurubu orada bulunan dağ geçidine doğru çekilerek kendilerini emniyete aldılar.

Bu sırada Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in suvari kuvveti ile birlikte Ebû Katâde (r.a.) da yetişmişti.

Eşkiyalara hücüm ettiler. Ancak Abdurrahman El-Fezar’ı, Ahrem El-Esed (r.a.) i şehid etti. Bunun üzerine Hazret-i Ebû Katâde (r.a.) bu azılı düşmana sldırrarak, onu katletti.

Neticede eşkiyalar kaçmak zorunda kaldılar. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in develeri geri alındı

Hazret-i Katâde (r.a.) nin bu muvaffakiyetini Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) duyunca;

-“Bütün atlılarımızın en hayırlısı Ebû Katâde idi.” Buyurmuşlardır.”

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Katâde (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Okçular tepesi Uhud

Ebû Katâde (Radiyallah-u anhu)- 2

Ebû Katâde (r.a.) birçok seyirler (küçük süvari birliği) e iştirak etti. Bunların bir kısmında kumandan mevkiinde, bir kısmında suvari olarak bulunmuştur.

Hicretin sekizinci senesinde 15 kişilik bir keşif kuvvetinin başında Hadre tarafına gönderildi. Hadre havâlisinde Gatafan kabilesi bulunuyordu.

Bunlar zaman zaman Müslümanların bulunduğu yerlere baskınlar düzenler, yağma ederler ve Müslümanları rahatsız ederlerdi.

Ebû Katâde (r.a.) bunları muhasara edip, fena halde sıkıştırınca sonunda mallarını bırakarak kaçtılar. Ebû Katâde (r.a.) elde ettiği ganimetlerle geri döndü.

Ganimetlerin beşte biri Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) a arz edildikten sonra, geri kalanı mücahidler arasında dağıtıldı.

Aynı senenin Ramazan ayı idi. Batnı Eham, Zi Haşab, Zi Merve taraflarında yine eşkıya meselesi vardı. Hazret-i Ebû Katâde (r.a.) bunun için gönderildi. Oralardaki eşkiyayı temizleyerek EMNİYET VE HUZURU TEMİN ETTİ. Bu hadislerin peşinden Mekke fethine katıldı.

Daha sonra Hicretin sekizinci senesinde Ocak ayı sonlarında Meydana gelen Huneyn gazâsına da iştirak eden Ebû Katâde (r.a.) bu muharebede bir ara görülen bozulma sırasında, çok büyük kahramanlıklar göstermiş ve bu yüzden de herkesin takdirini kazanmıştı.

Ebû Katâde (r.a.) Tebük gazvesinde de bulundu. Vedâ haccına Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) le birlikte gittiler.

Medine’ye dönünce Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ahrette teşrif buyurdular. Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) den sonra Hulefâ-i raşidin (dört halife) devirlerini de gördü.

Bu zaman zarfında Medine-i Münevvere’de kaldı. Hazret-i Ali (r.a.) nin devrinde kendisi için Mekke Valiliği düşünülmüş, ancak yerine Kasem ibn-i Abbas (r.a.) tayın edilmiştir.

Valilik olmayınca Hazret-i Ali (r.a.) nin yanında kaldı. 38 (M. 658) senesinde haricilerle yapılan Nevrevân muharebesine katılarak, Hazret-i Ali (r.a.) nin piyade kuvvetleri kumandanlığını yapmıştır.

Ebû Katâde (r.a.) Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in mübarek sohbetinde yetişip feyz aldı. 170 civarında Hadis-i şerif rivayet etti.

Hazret-i Enes bin Mâlik, Cabir bin Abdullah, Ebû Muhammed bin Nâfi el-Ekra, Abdullah bin Ribah, Abdullah bin Ma’bed, Said bin El-Müseyyeb (r.anhüm) bunlardandır.

Hazret-i Ebû Katâde (r.a.) hadis rivayet ederken son derece dikkatlı ve titiz haraket eder, ufak bir hata olamsından çok sakınırdı.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Katâde (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Biat-i Rıdvan’ın yapıldığı yer (Hudeybiye)

Ebû Katâde (Radiyallah-u anhu)- 3

Hazret-i Ebû Katâde (r.a.) hadis rivayet ederken son derece dikkatlı ve titiz haraket eder, ufak bir hata olamsından çok sakınırdı.

Bu konuda Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de şu hadis-i şerifi bildirmiştir;

-“Ey insanlar! Benden çok hadis rivayet etmekten sakınınız. Benden bir sözü nakleden, sadece hakkı ve doğruyu söylesin. Bana söylemediğim bir sözü nisbet eden (söyledi diyen) kendine, Cehennemden yer hazırlamış olur.”

Ebû Katâde (r.a.) nin oğlu Ma’bed (r.a.), aralarında Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu, böyle buyurdu diye konuşurlarken,

Ebû Katâde (r.a.) nin gelip;

-“Siz ne konuştuğunuzu biliyor musunuz,Ben;”

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın;

-“ Benim söylemediğimi bana atfedenler Cehennemden kendilerine yer hazırlasınlar.”

-“Buyurduğunu duydum.” Diye nakletmiştir.

Hazret-i Ebû Katâde (r.a.), İslam kardeşliğini yaşayışı ile bilfiil gösteren mübarek bir Sahabidir.

Bir gün bir cenaze getirildi. Resul-i Ekrem Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) den namazın kılınması istirham edildi.

Fakat Resulullah (s.a.v.) borcu olup olmadığını, sordular.

-“İki dinar borcu” olduğu cevabı verildi.

Resul-i Ekrem Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tekrar

-“Borcu için bir karşılık bırakıp bırakmadığını,” sordular.

-“Bir şey bırakmadığı,” bildirildi.

Bunun üzerine;

-“Götürünüz, namazını siz kılınız,” buyurdular.

Ebû Katâde (r.a.) orada bulunuyorlardı.

-“Ya Resulallah (s.a.v.) O’nun borcunu ödemeyi ben üzerime alıyorum.” Dedi.

O zaman Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) cenaze namazını kıldılar. Böylece o zatın Resulullah (s.a.v.) tarafından cenaze namazının kılınması bahtiyarlığına kavuşmasına vesile oldular.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Katâde (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Biat-i Rıdvan’ın yapıldığı yer (Hudeybiye)

Ebû Katâde (Radiyallah-u anhu)- 4

Hazret-i Ebû Katâde (r.a.), Emr-i Ma’ruf ve Nehy-i an-il-Mümker (iyiliği emredip, kötülükten alıkoyma) farzına çok ehemmiyet verir, Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in sünnet-i seniyyesine son derece riayet ederdi.

O’nun gönlü Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in sevgisiyle dolup taşardı. Hatta Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın yüksek duâlarına kavuşmuşlardır.

Resul-i Ekrem Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) le beraber bir seferde bulunyorlardı.

Resul-i Ekrem Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) binekleri üzerinde idi. Bir ara uyumak istemişlerdi. Bu sırada uyku haliyle biraz eğilmişlerdi.

Ebû Katâde (r.a.) gidip, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın vucudunu kaldırıp, doğrultular. Biraz sonra mübarek bedenleri tekrar eğilmiş, düşecek bir vaziyet almıştı.

Hazret-i Ebû Katâde (r.a.) tekrar kaldırdı.

Sonra Resulullah (s.a.v.) uyanmışlar, kim olduğunu sormuşlar Ebû Katâde olduğunu söylemişti.

Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ebû Katâde (r.a.) ye şöyle duâ buyurmuşlardı.

-“Ey Ebû Katâde! Sen Allah’ın Resulünü muhafaza ile meşgül oldun. Allah-u Teâlâ’da seni muhafaza eylesin.“

Eshab-i Kiram (r.anhüm) Resulullah (s.a.v.) ın etrafında pervane olmuşlar, onun her sözünü, her haraketini ve tavrını kendilerinden sonradakilere titizlikle, emanet edâ eder gibi aktarmışlardır.

Ebû Katâde (r.a.) rivayet ettiği bazı hadis-i şerifler;

Resulullah ( Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdular ki;

-“Salih rüya Allah-u Teâlâ’dandır. Kötü rüya şeytandandır. Kim sevmediği bir rüya görürse, sol tarafına üç defa tükürsün. Şeytandan da Allah-u Teâlâ’ya sığınsın. Böylece o kötü rüya kendisine zarar vermez.”

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Katâde (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Biat-i Rıdvan’ın yapıldığı Yer (Hudeybiye) Şemis Camisi

Berâ bin Âzib (Radiyallah-u anhu);

Eshab-i Kiram’dan, Ensarın büyüklerinden. Ebû Umâre künyesi ile meşhurdur. Ayrıca Ebû Âmir, Ebûltufeyl ve Ebû Ömer künyeleri ile de tanınır.

Nesebi, Berâ bin Âzib bin Haris bin Adiyy bin Cüşem bin Mecdea bin Hârise bin Hâris bin Âmr bin Mâlik bin Evsi el-Ensari, el-Evsi’dir. Annesi Habibe binti Ebi Habibe’dir.

Berâ bin Âzib (r.a.) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın hicretinden önce Medine-i Münevvere’de küçük yaşta iken Müslüman oldu. Babası Âzib (r.a.) de sahabi idi.

Dini hükümleri Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) den önce HİCRET eden Eshab-i Kiram (r.anhüm) dan ve babasından öğrendi.

Hazret-i Berâ (r.a.) Resulullah (s.a.v.) ın ve diğer Sahabe (r.amhüm) nin hicretlerini şöyle anlatıyor;

-“Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın Eshabından Medine’ye ilk gelen Mus’ab bin Umeyr (r.a.) ile Abdullah İbn-i Ümmü Mektum (r.a.) idi. Bunlar Medine’deki Müslümanlara Kur’an-i Kerim okutuyorlardı. Sonra Bilâl-i Habeşi (r.a.), Sa’d bin Ebi Vakkas, Ammar bin Yaser (r.anhüm) hicret ettiler.”

Bunlardan sonra;

-“Hazret-i Ömer bin Hattab el Faruk (r.a.) yirmi kişi ile birlikte geldi. Nihayet Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Medine’ye hicret ettiler. İşte bu anda Medine halkının Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın teşrifine sevindiği kadar, hiçbir şeye sevindiğini görmedim. Ben de Peygamberimiz Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelmeden az önce uzun surelerden sayılan surelerle beraber; (“Sebbihisme Rabbike’l-a’lâ” sure’sini okumuştum.”

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile beraber onbeş (diğer rivayete göre ondört) savaşta bulundu.

Bedir harbinde çocuk yaşta idi.

Bu hususta kendisi;

-“Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ben ve İbn-i Ömer küçük yaşta olduğumuz için bizi Bedir savaşına göndermedi.” Diyor.

Berâ (r.a.) Uhud ve diğer savaşlarda (bir rivayette göre Resulullah (s.a.v.) ile ilk defa Hendek harbinde bulundu.)

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın önünde harb etti. Çok cesur idi. İran’de Rey şehri alınırken çok kahramanlık gösterdi.

Berâ bin Âzib (r.a.) Hazret-i Osman (r.a.) halife olunca, 24 (m. 644) senesinde Rey’e vali teyın eti.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Berâ bin Âzib (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Mescid-il Kıbleteyn (Medine-i Münevvere)

Berâ bin Âzib (Radiyallah-u anhu)- 2

Berâ bin Âzıb (r.a.) Hazreti Ali (r.a.) ile birlikte Cemel, Sıffın ve haricilerle yapılan savaşlarda bulundu. Ebher’i (Kazvin’in batı tarafı) fethetti. Kazvin’i de ele geçirdikten sonra Zincan’a giderek burayı şiddetli bir savaşla aldı.

Hazret-i Berâ bin Âzib (r.a.) hayatının son zamanlarında Kufe’ye yerleşerek dünya işlerinden el çekti. 72 ( M. 691) de Mus’ab bin Zubeyr (r.a.) zamanında burada vefat etti.

Buhari ve Müslim (r.anhüm) kendisinden 305 Hadis-i şerif rivayet etmiştir. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tan, babasından, Hazret-i Ebû Bekir, Hazret-i Ömer, Hazret-i Ali, Ebû Eyyub, Bilâl-i Habeşi (r.anhüm) ve diğer zatlardan rivayette bulundu.

Kendisinden de Abdullah bin Zeyd el-Hatmi, Ebû Cuhayfe (Bunlarla görüşmüştür), Ubeyd, Rebi! Yezid, Lut (Bunlar Hazret-i Berâ’nın oğullarıdır), İbn-i Ebi Leylâ, Adiyy bin Sabit, Ebû İshak, Muaviye bin Süveyd bin Mukarrin, Ebû Bürde (Bu iki zat Ebû Musa (r.a.) nin oğullarıdır.) (r.anhüm) ve diğer zatlar hadis rivayet ettiler.

Hadis ilminde Rey kapısının ilk defa Hazreti Berâ (r.a.) açtı.

Hazret-i Berâ (r.a.), kıblenin eğiştirilmesini şöyle anlatıyor;

-“Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Medine’ye teşrif ettikleri zaman onaltı veya onyedi ay kadar Mescid-i Aksâ’ya doğru namaz kıldı. Halbuki O kıblenin (Mekke’de) Mescid-i Haram’a doğru olmasını arzu ediyordu. Allah-u Teâlâ’nın emriyle kıble Kâ’be’ye doğru oldu.”

-“Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in KIBLE Kâ’be’i muazzamaya doğru kıldırdığı ilk namaz İKİNDİ NAMAZI idi. Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) le namaz kılanlardan birisi mescid’den çıktı.”

Yolda giderken bir mescid’de cemaatle namaz kılanlara rastladı ki, onlar rükû’da idiler.

Onlara;

-“Resulullah (Sallallahu aleyhi veSellem) ile beraber Mekke’ye doğru namaz kıldığıma Allah için şehadet ederim.” Deyince, Namazlarını bozmadan oldukları gibi Kâ’be’i muazzama’ya döndüler.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Beyt-i Makdis’e doğru namaz kılarken Yahudilerle diğer ehl-i Kitab bundan hoşlanırlardı. Kıble değişip yüzünü Beyt-i şrife doğru döndürünce bunu beğenmediler.

Kıble değişmeden önce Mescid-i Aksa’ya doğru namaz kılıp, vefat eden kimseler vardı.

Bunlarla ilgili olarak Allah-u Teâlâ;

-“Allah sizin imanınızı (yani ibadetinizi) boşa çıkarmaz.” Ayet-i kerimesini indirdi.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Berâ bin Âzib (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Biat-i Rıdvan’ın yapıldığı yer (Hudeybiye kuyusu)

Berâ bin Âzib (Radiyallah-u anhu)- 3

Hazret-i Berâ (r.a.) Uhud harbinde meydana gelen bir hadiseyi şöyle naklediyor;

-“Uhud harbinde Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) e yüzü zırh ile örtülü bir kişi gelerek;

-“Ya Resulallah! Şimdi harb edeyim de sonra mı Müslüman olayım, yoksa hemen mi Müslüman olayım?” diye sordu.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Önce Müslüman ol, sonra HARB et.” Buyurdu.

-“Sonra harbe girerek çeşitli kahramanlıklar gösterdikten sonra şehid oldu.”

Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Az iş yaptı, fakat çok sevab kazandı.” Buyurdu.

Medine’nin etrafına harb için HENDEK kazılırken Hazret-i Berâ (r.a.), Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) halini şöyle anlatır;

-“Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) i HENDEK kazıldığı esnada bizimle birlikte toprak taşırken gördüm. Kucağında taşıdığı toprak mübarek karnının beyazlığını örtmüştü.

-“Bu sırada Hazret-i Abdullah bn Revâha veya Âmir bin Ekva (r.a.) ın bir şiirini söyliyordu.”

-“Ya Rabbi! Sen bize hidayet etmemiş ve doğru yolu gösterip bize rahmet etmemiş olsaydın, biz muhakkak delalette kalırdık.”

-“Üzerimize hücum eden kafirler, sakındığımız fitne ve fesadı bize ulaştırmak istedikleri ve bizimle karşılaştıkları zaman, sen bizim kalblerimize sabır ve rahatlık ver, bizi onlara karşı GÜÇLÜ yap.”

Yine Hazret-i Berâ (r.a.) Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in Hudeybiye’deki Mu’cizesi ile ilgili olarak şöyle bildiriyor;

-“Hudeybiye’de bir KUYU VARDIR. Biz buraya gelince kuyunun suyu tamamen çekerek bir damla su bırakmamıştık. Bu hal, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) a arz edilince KUYUNUN YANINA GELİP KENARINA OTURDU. Sonra içinde biraz su bulunan bir kab istedi. Getirilen su ile abdest aldı. Sonra ağzını çalkaladı, yavaşça DUÂ EDİP, abdest ve çalkantı suyunu kuyuya döktü. Kuyu Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın emri ile kısa bir müddet bu halde bıraktık.”

Hazret-i Berâ bin Âzib (r.a.) sözlerine şöyle devam etti;

-“Bundan sonra kuyuda istediğimiz kadar su hasıl oldu. Biz ve hayvanlarımz Hudeybiye’den gidinceye kadar suya kandık.” Buyurmaktadır.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Berâ bin Âzib (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Biat-ı Rıdvan’ın yapıldığı yer (Hudeybiye)

Berâ bin Âzib (Radiyallah-u anhu)- 4

Hazret-i Berâ (r.a.) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın hilye-i seâdetleri (dış görünüşü) hakkında;

-“Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mübarek yüzü bütün insanların yüzlerinden daha güzeldi. Ahlak ve yaradılış itibariyle de insanların en güzeli idi. Çok uzun boylu olmayıp kısa dahi değil idi. Uzun ile kısa arası bir boyda yaratılmıştı. İki omzunun arası (yani mübarek göğsü) geniş idi. Kulaklarının yumuşağına kadar inen gür saçı vardı.”

Hazret-i Berâ bin Âzib (r.a.) anlatır;

-“Bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) i kırmızı ve yeşil çizgili bir elbise içinde görmüştüm. Kesin olarak derim ki; GÜZELLİKTE O’NA DENK OLABİLECEK HİÇ BİR KİMSE GÖRMEDİM.

Ve;

-“Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in mübarek yüzü AY GİBİ NURLU İDİ.” Buyuruyor.

Hazret-i Berâ bin Âzid (r.a.);

-“Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yatsı namazımnda “TİN SÛRESİNİ” Okurken dinledim. Daha önce ondan güzel sesli hiçbir kimseyi dinlememiştim.” Diyerek

Peygamberimiz (s.a.v.) in Kur’an-i Kerim okurken bütün insanlardan daha güzel sesle okuduğunu bildiriyor.

Hazret-i Berâ bin Âzib (r.a.) in rivayet etiği hadis-i şeriflerden bazıları şunlardır;

-“Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın Hazret-i Hasan bin Ali (r.anhüm) yi omzuna alarak;

-“Ya Rabbi! Ben bunu seviyorum, sen de O’nu sev!” diye duâ ettiğini gördüm.

Yine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdular ki;

-“Ensar kıymetli ve mübarek insanlardır. Onları ancak, Mü’min olan sever ve şüphesiz münafık olan da onlara düşmanlık eder. KİM Ensar’ı severse Allah-u Teâlâ da Onu sever; KİM de Ensar’a düşmanlık eder, sevmezse, Allah-u Teâlâ da ona düşmanlık eder.”

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdular ki;

-“Selâmi yayınız, Selamet bulursunuz.”

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uyumayı istediği zaman elini sağ yanağının altına koyup yatarak şöyle duâ ederdi;

-“Ey Allahım! Kullarını hesap için toplayacağın kıyamet gününde beni azâbından koru!”

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Berâ bin Âzib (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Biat-i Rıdvan’ın yapıldığı yer Hudeybiye-şemise cami-i)

Berâ bin Âzib (Radiyallah-u anhu)- 5

Hazret-i Berâ bin Âzib (r.a.) anlatır;

-“Birgün Resulullah efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile beraber Ensar’dan bir zatın cenazesine gitmiştik. Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mübarek başı öne eğik olarak mezarın başına oturarak üç defa;

-“Ya Rabbi! Kabir azabından sana sığınırım.” Buyurduktan sonra,

Şunları anlattı;

-“Mü’min öleceği zaman Allah-u Teâlâ, yanlarında kefen ve güzel koku bulunan, yüzleri güneş gibi parlayan Melekleri gönderir. Onlar bu Mü’mini göreceği bir yerde beklerler. Ruhunu teslim ettiği zaman YER İLE GÖK ARASINDAKİ ve göklerdeki bütün melekler onun için İSTİĞFAR edip, Allah-u Teâlâ’dan onun günahlarını affetmesi için duâ ederler. GÖKLERİN BÜTÜN KAPILARI kendisi için açılır, her kapı kendisinden geçmesini ister. Ruhu Allah-u Teâlâ’nın huzuruna çıktığı zaman;”

Melekler;

-“Ya Rabbi! Bu filan kulunun ruhudur.” Derler.

Allah-u Teâlâ (c.c.);

-“O’nu geri çevirin ve onun için hazırladığım mükafat ve ihsanları kendisine gösterin. Çünkü ben vaat ettim.

(-“Sizi topraktan yarattım ve tekrar toprak yapacağım,      t e k r a r   t o p r a k t a n   ç ı k a r a c a ğ ı m .” Taha suresi Ayet; 55;”) Ruh kabrine döner ve hatta kendisini defnedip dağılanların ayak seslerini dahi duyar.”

-“Melekler son bir sıkıntı olarak onu iyice sıkıştırıp;

-“Rabbim Allah, Dinim İslam ve Peygamberim Hazret-i Muhammed (s.a.v.) der.”

Bu cevabı verince meleklerden birisi;

-“Doğru söyledin.”Der. İşte bu, Allah-u Teâlâ’nın (-“ Allah iman edenlere dünya ve ahiret hayatında o kararlı sözlerinde daima sebât ihsan eder.” İbrahim Surei Ayet 27” Buyurduğu sözün manasıdır.”

Sonra;

-“Karşısına yüzü elbisesi, kokusu güzel birisi gelir.”

Ve;

-“Ni’metleri devamlı Allah-u Teâlâ’nın Cennet ve rahmeti ile sana müjdeler olsun.” Der.

Mü’min kimse;

-“Allah sana hayırlı karşılıklar versin, sen kimsin?”Diye sorar.

O kimse;

-“Ben senin dünyadaki İYİ AMELLERİNİM. Sen daima Allah’a ibadet etmek için koşar, isyana ise tembellik edip yaklaşmazdın. Bunun için Allah-u Teâlâ seni HAYIRLI, GÜZEL Nİ’METLERLE MÜKAFATLANDIRDI.”

Bundan sonra birisi;

-“Buna Cennetten bir köşk getirin ve CENNETTEN KABRİNE BİR KAPI AÇIN.”der. Bir döşek getirilir ve Cennet’e doğru bir kapı açılır.

O mü’min de;

-“Ya Rabbi! Kıyameti çabuk getir de biran öce âileme, çocuklarıma kavuşayım.” Der.

-“Kafir ise;

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Berâ bin Âzib (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Seb-ül Mesacid Mezarlığı (Hendek)

Berâ bin Âzib (Radiyallah-u anhu)- 6

-“Kafir ise; o da dünyadan alakasını kesip öleceği zaman, çirkin suratlı, şiddetli azab yapan melekler, ateşten elbise ve katrandan gömleklerle karşısında dururlar. Ruhu çıkacağı zaman yer ve gökteki bütün melekler kendisine la’net ederler. Göklerin kapıları kapanarak hiçbir kapı onun habis kötü ruhunun kendisinden geçmesini istemez. Böylece rûhu geri döndürülür.”

Melekler;

-“Ya Rabbi! Bu falan kulunun ruhudur, yerler ve gökler bunu kabul etmiyorlar.” Dedikleri zaman,

Allah’u Teâlâ;

-“Onu geri çevirin ve ona hazırladığım büyük azabı gösterin.

-“Çünkü ona da;” (-“Sizi topraktan yarattım, yine toprağa iade edeceğim ve tekrar topraktan çıkaracağım.”) Diye va’dettim.”

-“Sonra ruhu mezarına götürülür. Hatta mezarının yanından dağılmakta olanların ayak seslerini de işitir.”

Ona da;

-“Rabbin kim ve dinin nedir?” sualını sorarlar.

O kafir kimse de;

-“Bilmiyorum.” Der.

Melekler de;

-“Evet bilmezsin.” Derler.

-“Bundan sonra çirkin elbiseli, pis kokulu ve vahşi yüzlü birisi gelip karşısına dikilerek;”

-“Allah’ın gababı ve sonsuz azabı sana müjde olsun.” Der.

Adam;

-“Allah senin de cezanı versin, sen kimsin?” Diye sorunca

Onun yanına gelen kimse;

-“Ben senin dünyada iken yaptığın çirkin amelinim. Sen kötülüğe, Allah-u Teâlâ’ya isyana koşa koşa giderdin, fakat ibadet ve taata gevşek davranır, yapmazdın. İşte bugün Allah-u Teâlâ kötülüğünün ve küfrünün cezasını sana çektirecek.”

Cevabını verir.

-“Sonra gözleri görmeyen, konuşamayan ve kulakları duymayan bir melek onu yakalar. Onun işi demirden bir tokmak hazırlanır. BÜTÜN İNSANLAR VE CİNLER TOPLANSALAR ONU YERİNDEN KALDIRAMAZLAR. Hatta dağlara vurulsa, kül ve toprak haline getirir. Bununla kendisine bir kere vurulduğu zaman parçalanır, kül haline gelir. Tekrar dirilir ve alnına öyle bir şiddetle vurulur ki, insan ve cinden başka yeryüzündeki bütün mahluklar onun bağırmasını işitirler.”

Sonra bir Melek;

-“Buna ateşten iki demir levha getirin ve mezarından da Cehenneme doğru bir kapı açın.” Diye seslenir.”

-“Hemen onun kabrine ateşten iki demir levha döşenir ve Cehennemden de bir kapı açılır.”

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Berâ bin Âzib (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu