‘Eshab-i kiram’ olarak etiketlenmiş yazılar

Sevr dağı (Mekke-i Mükerreme)

Berâ bin Âzib (Radiyallah-u anhu)- 7

Berâ bin Âzib (r.a.) anlatıyor;

-“Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) a abdest alırken Selam verdim. Abdestini bitirdikten sonra selamımı aldı. Elini uzatarak benimle müsafeha etti.”

Ben de Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) e;

-“Ya Resulallah, bu Arap olmayanların adeti değil midir?” diye sordum.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Müslümanlar birbirleriyle karşılaştıkları zaman müsafeha ederlerse günahları dökülür.” Buyurdu.

Berâ bin Âzib (r.a.) anlatıyor;

-“Namaz kılmak için ayağa kalktığımız zaman Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) saflar arasında dolaşır, elleri ile göğüslerimize veya sırtlarımıza dokunur, safları düzeltir,”

-“Sonra;”

-“Saflarınız bozuk olmasın, sonra o bozukluk kalblerinize de girer.” Buyururdu.”

Berâ bin Âzib (r.a.) anlatıyor;

Bir köylü, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) a gelip;

-“Ya Resulallah! Beni Cennete götürecek bir ameli bana öğret.” Deyince,

Peygambr Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem)

-“Aç kimseleri doyur, susuz olana su ver, Emr-i ma’ruf ve nehy-i münker yap, yani Allah-u Teâlâ’nın emirlerini, iyi amelleri insanlara öğret, haram ve yasak olan kötü şeyleri de insanlardan men’et. Bunlara gücün yetmezse hayırlı, güzel olmayan sözlerden dilini sakındır.” Buyurdu.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kurban bayramı hutbesinde şöyle buyurdu;

-“Bu günümüzde bizim yapacağımız ilk şey, namaz kılmaktır. Bundan sonra evlerinize dönüp, kurban kesmektir. Her kim böyle yaparsa sünnetimize uygun iş yapmış olur.”

Bir gün Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hazret-i Berâ (r.a.) ya duâ öğretti.

Hazret-i Berâ (r.a.), duâ’yı tekrarlarken;

-“ ‘Nebiyyeke’ yerine ‘Resulike’ okuyunca

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Hayır (Resulike) deme, (Nebiyyike) diyerek oku.” Buyurdu.

Böylece duâ’nın değişirilmesine müsaade etmedi.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Berâ bin Âzib (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Biat-i Rıdvan’ın yapıldığı yer (Hudeybiye)

Berâ bin Âzib (Radiyallah-u anhu)- 8

Hazret-i Berâ bin Âzib (r.a.) Hudeybiye andlaşmasını şu şekilde anlatıyor;

-“Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hicretin altıncı senesinde Zilka’de ayında Umre yapmak için Mekke’ye gitmişti. Fakat müşrikler Peygamberimiz Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in Mekke’ye girmesine mâni olmuşlardı. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlarla ERTESİ SENE MEKKE’DE UMRE İÇİN ÜÇ GÜN KALMAK ŞARTI İLE Hudeybiye’de bir andlaşma yaptı.”

Müslümanlar andlaşma kağıdını Haret-i Ali bin Eb-i Talib (r.a.) e;

-“Bu andlaşma, Muhammed Resulullah (s.a.v.) tarafından barış yapılan maddeleri ihtiva etmektedir.” Şeklinde

Peygamberimiz (s.a.v.) in ‘Resulullah’ Ünvanını yazdırmişlardı.”

Müşrik heyetinde bulunanlar Resul-i Ekrem (s.a.v.) e;

-“Biz senin Peygambrliğini kabul etmiyoruz. Eğer seni Resulullah (s.a.v.) olarak tanıyıp tasdik etmiş olsaydık, senin Mekke’ye girmene mani olmazdık. Sen sadece Abdullah’ın oğlu Muhammed’sin” dediler.

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) da bunlara karşılık;

-“Beni yalanlasanız da Ben Resulullahım, Muhammed bin Abdullah’ım (s.a.v.)” buyurdu.

Bundan sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hazret-i Ali (r.a.) ye;

-“Resulullah (s.a.v.) kelimesini sil!” buyurdu.

Hazret-i Ali (r.a.);

-“Allah-u Teâlâ’ya yemin ederim ki, ben senin Resulullah (s.a.v.) ünvanını silmem.” Dedi.

Bunun üzerine Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) andlaşma yazısını alarak;

-“Bu andlaşma Muhammed bin Abdullah tarafından barış yapılan şu maddeleri ihtiva eder.” Diye yazıldı.

Bu maddeler;

-“Mekke’ye silahla girilmeyecek, ancak kılıfı içinde getirilebilecek, mekke’lilerden bir kimse Muhammed (s.a.v.) e tabi olmak isterse (Müslüman olursa), mekke’den çıkıp Medine’ye gidemiyecek ve Muhamnmed (s.a.v.) in Eshabından birisi Mekke’de kalmak isterse buna mani olunmayacaktır.”

-“Ertesi sene Resulullah (s.a.v.) Mekke’ye Umre yapmak için geldi. Andlaşmada belirtilen üç gün biterken,”

Müşrikler Hazret-i Ali (r.a.) ye gelerek;

-“Andlaşma müddeti geçti. Şimdi Peygamber (s.a.v.) ine söyle de Mekke’den çıksın!” dediler.

-“Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de üç gün tamamlanınca Eshab-i Kiram ile beraber Mekke’den ayrıldılar.”

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Berâ bin Âzib (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Kâ’be-i Muazzama (Rahmet oluğu)

Büreyde bin Hasib (Radiyallah-u anhu);

Eshab-i Kiram (r.anhüm) in büyüklerinden. Horasan taraflarında vefat eden SON SAHABİ.

İsmi Bureyde bin Eslem’dir. Meşhur olan, künyesinin Ebû Abdullah olduğudur. 63 (M. 683) tarihinde, Yezid zamanında vefat etti. Abdullah ve Süleyman isminde iki oğlu vardır. Bedir savaşından önce Müslüman oldu.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), beraberinde Ebû Bekr-i Sıddık (r.a.) ve onun azaldı kölesi Âmir bin Fuheyre (r.a.) olduğu halde, Medine-i Münevvere’ye doğru gidiyorlardı.

Bu sırada Mekke Müşrikleri, onları yakalamak için harakete geçtiler. Her tarafı aramaya başladılar. Yaklayıp getirene büyük mükafatlar vad ediyorlardı.

Hicret yolu üzerinde bulunan kabileler, bu iş için tam seferber olmuşlardı. Bureyde bin Elsem (r.a.) de kendi kabilesinden yetmiş kişiyle beraber bu işin peşine düşmüştü.

Karşılaştıkları zaman, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona;

-“Sen kimsin?” diye sordular.

Karşıdan;

-“Büreyde.” Cevabını alınca

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) e dönüp;

-“Ya Ebû Bekir içimiz serinledi ve iyi oldu.” Buyurdular.

Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Kimlerdensin?” diye sual ettiler.

Karşıdan;

-“Eslam kabilesindenim.” Deyince

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Selametteyiz.” Buyurdular.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Tekrar;

-“Eslem’in hangi kolundan?” diye sordular.

Karşıdan;

-“Sehm kolundan.” Diye cevap alınca;

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Büreyde bin Hasib (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Kâ’be-i Muazzama

Büreyde bin Hasib (Radiyallah-u anhu)- 2

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) e bakarak;

-“Ya Ebâ Bekir senin nasibin çıktı.” Buyurmuşlardı

Bu sefer Büreyde (r.a.), Resulullah Efendimz (s.a.v.) e;

-“Ya sen kimsin?” dedi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Allah-u Teâlâ’nın Resulü Muhammed.” Buyurunca;

Büreyde (r.a.);

-“Eşhedü enlâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulüh.”; (Ben şehadet ederim ki,Allah-u Teâlâ’dan başka ilah yoktur Muhammed (s.a.v.) O’nun kulu ve Resulüdür.)”

Diyerek o ve yanındekiler de iman ettiler.

Büreyde (r.a.);

-“Allah-u Teâlâ’ya hamd ve senalar olsun ki bizler zorla değil, İSTİYEREK MÜSLÜMAN OLDUK.” Buyurdu.

Büreyde (r.a.) ertesi gün;

-“Ya Resulallah! Yanınızda sancak olmadan Medine’ye teşrif etmeniz uygun değildir.”

Diyerek başındaki sarığı, sancak gibi, mızrağın ucuna bağlamıştır.

Büreyde hazretleri Medine’yi Münevvere’ye kadar Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın önlerinde, Livâ-i Muhammed’yi (sancağı) taşımıştır.

Hazret-i Büreyde (r.a.), Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile beraber bir çok muharebelere katılmış Mekke’nin fethinde bulunmuştur.

Ayrıca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in Hazret-i Halid bin Velid komutasında Yemen taraflarına gönderdiği ordu da yerini almıştır.

Hazret-i Büreyde (r.a.) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın son zamanlarında Usâme (r.a.) kumandasında Şam tarafına gönderildiği orduda SANCAK taşımıştır.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın vefatından sonra Eshab-i Kiram (r.anhüm) çoğunlukla İslâmi yaymak ve hizmet için etrafa dağılmışlardı.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Büreyde bin Hasib (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Sevr dağına tırmanış (Mekke-i Mükerreme)

Büreyde bin Hasib (Radiyallah-u anhu)- 3

İşte İslâm’a hizmet ve Onu her tarafa yayma aşkı ve ateşi ile ruhu yanan, Bu büyük sahabi Hazret-i Osman (r.a.) zamanında, Horasan’a gönderilen ordu içerisinde de yerini almıştır.

Büreyde (r.a.) çok Hadis-i şerif ezberledi. 164 hadis-i Şerif rivayet etti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tan doğrudan rivayette bulunmuştur.

İki oğlu Abdullah bin Evs-i Huzai, Şa’bi Melik b. Usâme (r.anhüm) kendisinden Hadis öğrendiler.

Büreyde Hazretleri (r.a.), Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın, daima mübarek nazarları karşısında bulunma seadetine kavuşan, istediği zaman huzurlarına girip çıkabilen büyük bir Sahabidir.

Eshab-i Kiram (r.anhüm) ı HAYIRLA ANARDI. Hazret-i Ali (r.a.), Hazret-i Osman (r.a.), Talha ve Zübeyr (r.anhüm) hakkında düşüncesini soranlara, her birisi için

-“Allah-u Teâlâ rahmet eylesin.” Buyurmuştur.

Ebû Büreyde Hazretleri (r.a.) nin bizzat işitirek rivayet ettiği Hadis-i Şeriflerden bazıları şunlardır;

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu ki;

-“Kim Kur’an-i kerim’i okur, onu dünya kazancı için vasıta yaparsa, kıyamet gününde, yüzü, etten soyulmuş bir kemikten ibaret olarak Arasat meydanına gelir.”

Yine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu ki;

-“Kabir ziyaretini size yasaklamıştım. Bundan sonra ziyaret edebilirsiniz. Böylece ibret alır, gafletten kurtulursunuz.”

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu ki;

-“Münafık adamlara, seyyid yani Efendi, tabirini kullanmayınız (Hürmet göstermeyiniz) Çünkü onlar, Seyyid olur, başkalarından üstün sayılırsa, Allah-u Teâlâ’nın gazabına celbetmiş olursunuz.”

Yine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu ki;

-“Karanlıkta, mescidlere fazla gidenlere, kıyamette tam bir NUR’A kavuşacaklarını müjdeleyiniz.”

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Büreyde bin Hasib (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Sevr dağına tırmanış

Abdullah bin Süheyl (Radiyallah-u anhu);

İlk Müslüman olanlardan. Künyesi Ebû Süheyl’dir. (M. 594 veya 596) senesinde Mekke’de doğdu.

12(M. 683) senesinde Yemâme’de şehid oldu. Annesi, Fahite binti Âmir, babası Süheyl bin Âmr’dır.

Abdullah bin Süheyl (r.a.) İkinci Habeşistan hicretine kadar Müslümanlığını gizledi.

Sonra Habeşistan’a hicret eden kafileye o da iştirak etti. Habeşistan’dan dönüşünde, babası tarafından, hapsedilip, İŞKENCE yapılmış, Müslümanlıktan vazgeçmeye zorlanmıştı. Bu yüzden çok şiddetli eziyet ve sıkıntılara maruz kaldı.

Çaresiz olarak babasının sözüne uymuş gibi göründü. Aslında, istemiyerek İmanını gizlemişti. Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in hicreti sırasında o, çaresiz olarak Mekke’de kalmıştı.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve Müslümanların çoğunluğu Medine’de bir araya gelmişler, gün geçtikçe güçlenmekte ve durumları iyiye doğru gitmekteydi.

Mekke müşrikleri bunu bir türlü hazmedemiyorlar ve en kısa zamanda, Müslümanları ve İslamiyet’i yok etmek istiyorlardı.

Bu yüzden Bedir muharebesine büyük bir intikam hırsıyla hazırlanmışlardı. Bu Abdullah bin Süheyl (r.a.) in işine yaramıştı.

Bedeni müşrikler arasında ama, ruhu Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve Müslümanlarla beraberdi. Şirk ve küfür ordusu arasında bulunmak istemiyordu. Ama, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) e kavuşmak için bir müddet sabredecekti.

Bu arada babası kendisni zaman zaman kontrol ediyor, fakat Abdullah bin Süheyl (r.a.), iç dünyasında olup bitenleri, ruhunda yaşadığı ve tattığı lezzeti, babasına ve etrfaındakilere asla hisettirmiyordu.

Günler böyle geçti. Babası onda kendine göre anaromal bir durum İslamiyet’e dair bir belirti görmediğinden, artık onun hakkında şüphesi kalmamıştı.

Halbuki o, onların kirli ve insanlıktan uzak dünyasından, Resulullah (Sallalahu aleyhi ve Sellem) in Cennet misali huzurlarına, O’nun mübarek sohbetlerine, Müslümanların o Seadet ve mutluluk dünyasına nasıl kavuşacağının planlarını yapmaktaydı.

Abdullah bin Süheyl (r.a.) sanki başka âlemde yaşamakta, müşriklerden çok çok uzaklarda bulunmaktaydı. Kimsenin O’nun durumundan haberi yoktu.

Müşrikelerin, Müslümanlardan birkaç misli fazla olan küfür ve şirk ordusu Bedir’e varmış, bütün techizatını yerleştirmiş, muharebeye hazır duruma gelmişti.

Mübarezeler karşılıklı tek tek vuruşmalar bitmiş, iki ordu birbirine girmişti. Harb iyice kızışmıştı. Abdullah bin Süheyl (r.a.) için tam zamanı idi. İslam ordusu saflarına geçebilirdi.

Abdullah bin Süheyl (r.a.) günlerden beri hayalı ile yaşadığı dünyanın içine girmişti. Şimdi başka bir hava teneffüs etmeye başlamıştı.

Bu, ruhlara hem gıda ve hem de şifa olan hava idi. O Allah-u Teâlâ’nın sevgilisinin yanında, O’nunla yan yana CİHAD ediyordu. Ne büyük seâdetti. Kıyamete kadar hayırla, duâ ile anılacaklarının arasına girmişti.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abdullah bin Süheyl (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Bedir savaşının yapıldığı yer

Abdullah bin Süheyl (Radiyallah-u anhu)- 2

Abdullah bin Süheyl (r.a.) artık yerinde duramıyordu. Arslanlar gibi Şirk ordusunun üzerine atıldı. Sanki önceki Süheyl değildi, diğer Sahabe-i Kiram (r.anhüm) gibi o da kahramanca savaştı.

Sonunda müşriklerin şirk ordusu kahru perişan oldu.

Abdullah bin Süheyl (r.a.) Bedir’den sonra Uhud ve Hendek gazâlarına katılmış, Hudeybiye anlaşmasında da hazır bulunmuştur.

Fakat bu antlaşma sırasında gördüğü manzara, onun kalbine bir hançer gibi saplanmış, çok üzmüştü. Hatta Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve diğer Müslümanlar da mahzun olmuştu.

Çünkü, Abdullah bin Süheyl (r.a.) in küçük kardeşi Ebû Cendel (r.a.) Müslüman olmuştu. Bu yüzden Mekke’de zincire vurulup, hapsedilmişti. Ancak bir yolunu bulup, kaçmış, Hudeybiye antlaşması imzalanırken kendini Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in mübarek ayaklarının dibine atmış;

-“Beni kurtar Ya Resulallah.” Demişti.

Fakat müşriklerin temsilcileri onun teslim edilmesi için ısrar etmişler, yoksa antlaşmayı yapmayacaklarını kesin bir dil ile beyan etmişlerdi.

Ama, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu antlaşmanın yapılmasını, birçok sebeplerden dolayı istiyorlardı. Bütün taleblere rağmen, müşrikler tekliflerinde vazgeçmediler. Ebû Cendel (r.a.) in bu sırada söylediği sözler bütün Müslümanların gözlerini yaşartmıştı.

Başlangıcı Müslümanlar aleyhine görünen Hudeybiye anlaşması daha sonra, Müslümanların lehine netice vermiş, Kur’an-i Kerim bu anlaşmayı ‘Feth-i Mübin’ diye vasıflamıştır.

Ebû Cendel hazretleri (r.a.) de, kurtulmuş bilahare sağ salim Medine’ye dönmüştür.

Hudeybiye anlşamsından iki sene sonra, Abdullah bin Süheyl (r.a.) Mekke fethinde de bulundu. Mekke fethedilmiş öldürülecek olanların listesi yapılmıştı. Bunların arasında, Abdullah bin Süheyl (r.a.) in babası da vardı.

Babasına dayanamamıştı. Babasının öldürülmemesi için teşebüste bulundu. Durum Resulullah (s.a.v.) a arz edildi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hazret-i Abdullah (r.a.) ın bu istirhamını kabul etti. Babasına bir emanname verildi. Daha sonra , babası Süheyl bin Âmr Müslüman oldu. Sahabelik şerefine nail oldu.

O kadar ihlaslı bir Müslüman oldu ki, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ahrete teşrifleri sırasında konuşmaları ile, birçok kimsenin irtidadına( dinden dönmesine) mani oldu.

Süheyl bin Amr hazretlerinin (r.a.) oğlu Abdullah bin Süheyl (r.a.), Yemâme’de Cevas muharebesinde şehid olmuştu. Hazret-i Abû Bekir (r.a.), Kureyş ve Mekke’nin ileri gelenleri, oğlunun şehadetinden dolayı, Babası Süheyl (r.a.) e ta’ziyede bulunmuşlardır.

İslam âlimleri ansiklopedisi

Kaynaklar;

(1-Tabakat-ı İbn-i Sa’d cild-3, Sahife- 496)
(2-Usüd-ül-gabe cild-3, sahife- 180)
(3-Mustedrak cild-3, sahife- 381)

 

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abdullah bin Süheyl (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Mescid-i Nebevvi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Bab-üs-Selam kapısı

Abdullah bin Ümm-i Mektüm (Radiyallah-u anhu);

Eshab-i Kiram’ın ilk iman edenlerden. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın İKİNCİ MÜEZZİNİ ve Medine valisidir.

İsmi önceden Husayn iken, Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ‘Abdullah’ olarak değiştirdi. İsminin Amr olduğu da rivayet edilir. Lakabı Ümm-i Mektüm’dur.

Ümmü’l-Mü’minin Hadicetü’i-Kübra (r.anha) nın dayısı Kays’ın oğludur. Annesi Ümm-i Mektüm Âtike binti Abdullah el-Mahzumiyye’dir. Mekke’de bi’setten önce doğdu.

İbni Ümm-i Mektüm (r.a.) Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in İslamiyeti anlatmaya başladığı ilk zamanlarda iman ile şereflenerek Müslüman oldu.

Mekke’de Kafirlerin zulüm ve eziyetleri dayanılmaz hale gelmesi ve Medineli Müslümanlara dini esasları öğretmek için Medine-i Münevvere’ye HİCRET etti.

Âma olup, sesi çok gürdü. Sabah namazında, önce Hazret-i Bilâl (r.a.), sonra İbn-i Mektüm (r.a.) ezan okurdu.

Kafirler ile silahlı mücadele başlayınca gazve ve seriyelerde vazife aldı. Harblere katılıp, gür sesiyle düşmanın moralını bozardı. Bazı savaşlarda Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) O’nu Medine-i Münevvere’de vali olarak bırakırdı.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in zamanında onüç defa Medine’de kalıp, valilik ve İmâmlık yaptı.

Hazret-i Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), kendisine çok iltifat edip, daima gönlünü alırdı. Medine’de Valilik ve İmâmetle vazifelendirilmesi âmâ haliyle sefer ve muharebelere katılmasının güç olmasındandır.

Bir defasında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) insanlara dinimizin esaslarını anlatırken İbn-i Mektüm (r.a.) yanına geldi. Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) meşgüliyetinden, alakalanmakta geç kaldı. Fakat, daha cevap vermeden Kur’an-i Kerim’in sekizinci suresi olan abese suresinin İLK ON AYET-İ KERİMESİ indi.

İlahi emir üzerine Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) daha fazla alakalanıp, iltifatını artırdı.

Hatta O’na;

-“Merhaba! Ey Rabimin bana itab ve ikazında bulunmasına sebep olan kişi.” Diye iltifat edip, yanına oturtur, halini hatırını sorardı. Hane-i seadetine alıp, onunla sohbet ederdi.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abdullah bin Ümm-i Mektüm (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Bedir savaşının yapıldığı meydan

Abdullah bin Ümm-i Mektüm (Radiyallah-u anhu)- 2

Abdullah bin Ümm-i Mektüm (r.a.) Bir defasında yine Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) i ziyeret için evine gelmişti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın huzuruna girmek için musaade istedi. Zevce-i tahirattan (Peygamberimiz’in mübarek hanımlarından) Ümm-i Selemle (r.anha) ve Hazret-i Meymûne (r.anha) de Hazret-i Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in huzurundaydılar.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) O’nun eve girmesine musaade ettikten sonra hanımlarına da;

-“Çekilin ve saklanın.” Buyurdu.

Hanımlar da;

-“Bu adamın iki gözü de görmez. Niçin çekilelim?” Diye sual edince

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“O görmüyorsa siz de görmüyor değilsiniz ya!” buyurdu.

Abdullah bin Ümm-i Mektüm (r.a.) Veda haccı’na katıldı. Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Veda hutbesin’de okurken, gür sesiyle HUTBEYİ TEKRARLARDI. Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) in Hilafetinde müezzinlik, Hazret-i Ömer (r.a.) devrinde de İslam ordusunda vazife aldı.

Abdullah ibn-i Ümm-i Mektüm Hazretleri (r.a.) Kur’an-i Kerim’i ezbere bilenlerdendi. Kur’an-i Kerim’in kıratını öğretirdi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın buyurduklarını unutmamak için devamlı sohbetlerinde Hadis-i Şerif rivayet ederdi. Abdullah bin Şeddad, Abdurrahman bin Ebi Leyla, Asım bin Rezin el-Esedi (r.anhüm) talabeleri arasındaydı.

Abdullah ibn-i Ümm-i Mektüm Hazretleri (r.a.) SOHBET AŞIĞIYDI. Evi mescid-i Nebevi’ye uzakta olmasına rağmen daima gelirdi. Mescide gelirken Hazret-i Ömer (r.a.) yardım ederdi. Mücahid olup, cihadlara daima katılmak isterdi.

Abdullah ibn-i Ümm-i Mektüm Hazretleri (r.a.), gözleri görmediği için fiilen katılamamaktan çok üzülürdü. Fakat, katıldıklarında da GÜR SESİYLE duşmanın moralını bozması, Müslümanları sevindirip, Kafirleri de kahr ederdi.

İranlılarla yapılan harblerden kadisiyye Muharebesi’nde de bulundu. Hicri 15 (M. 636) senesinde yapılan Kadisiyye Meydan muharebesinde, elinde sancak olduğu halde bir tepeye çıktı. GÜR SESİYLE düşmanın moralını bozdu. Ümm-i Mektum (r.a.) un bu muharabede şehid olduğu veya dönüşünde vefatı rivayet edilir.

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abdullah bin Ümm-i Mektüm (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Biat-i Rıdvanın yapıldığı yer (Hudeybiye)

Ebû Râfi (Radiyallah-u anhu);

İlk Müslümanlardan. Meşhür olan, isminin Elsem olduğudur. Künyesi Ebû Rafi’dir.

Hazret-i Ali (r.a.) nin hilafetinin ilk günlerinde vefat etti. Aslen Mısırlı’dır. Altı çocuğu vardı.

Bunlar;

Hasan, Rafi, Abdullah, Mutemer, Muğire (r.anhüm) ve Selmâ (r.anha) dır.

Önce Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in amcası Hazret-i Abbas (r.a.), ın kölesi idi. Hazret-i Abbas (r.a.) o’nu Resulullah (s.a.v.) a hibe etti. Böylece Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in aile efradı arasına girme seadet ve şerefine kavuştu.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhive Sellem) Ekram bin Ebi-l-Ekram (r.a.) ı zekat memuru olarak göndermişti. O zaman Erkam (r.a.) Ebû Rafi(r.a.) e;

-“Bana bu işte yardımcı olursan sana, toplanan zekatten, toplayanlara ne kadar verilirse, onu sana verirm.” Dedi.

Ebû Râfi (r.a.) bunu Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) e arz edince;

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Ya Ebâ Rafi! Onun için bize SADAKA (zekat) helal değildir. Kavmin kölesi, kendilerinden sayılır.” Buyurdu.

Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) efendimiz amcası Hazret-i Abbas (r.a.) Müslüman olunca, sevincinden O’nu azâd edip, Selma ismindeki azâdlisi ile evlendirdi.

Ondan Abdullah adında bir oğlu oldu. Bu oğlu büyüyünce Hazret-i Ali (r.a.) nin kâtibi olma şerefine kavuştu.

Ebû Râfi (r.a.) azâd edildiği zaman ağlamış;

-“Ya Resulallah! Beni niçin bırakıyorsun, bundan sonra da yanında kalacağım.” Demiştir.

Hür iken de Resulullah (s.a.v.) tan ayrılmamış, harb ve sülh zamanlarında da Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in hizmetinde bulunma ni’metine kavuşmuştur. Seferelerde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in ÇADIRINI Ebû Râfi kurardı.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Râfi (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu