‘Eshab-i kiram’ olarak etiketlenmiş yazılar

Bedir Şehidliği (Bedir)

Ebû Süfyan bin Harb (Radiyallah-u anhu)- 2

Ebû Süfyan (r.a.) İslamiyeti yıkmak ve yok etmek için bütün gücü ile çalışıyordu. Kızı Ümm-ü Habibe (r.anha) ise zevci Ubeydullah bin Cahş ile birlikte Habeşistan’a hicret etmişlerdi.

Ancak, Ubeydullah bin Cahş, fakirlikten kurtulmak için PAPAZLARA ALDANIP Meazallah (Allah-u Teâlâ muhafaza buyursun) MÜRTED OLMUŞ, DİNİNİ DÜNYAYA DEĞİŞMİŞTİ.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın halasının oğlu olan bu adam, hanımı Ümm-i Habibe (r.anha) yi de DİNDEN ÇIKIP, ZENGİN OLMAYA CEBR (zorlayıp) ve teşvik etti ise de, Ümm-i Habibe (r.anha) fakirliğe ve ölüme razı olacağını, fakat Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in dininden çıkmıyacağını söyleyince onu boşadı. Ümm-i Habibe (r.anha) nin Sürünerek, sefaletten ölmesini bekliyordu. Fakat ÇOK AZ  ZAMAN içerisinde kendisi öldü.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ümm-i Habibe (r.anha)nin dininin kuvvetini ve başına gelen acı hali duydu.

Necaşi (r.a) ye mektub yazıp;

-“Oradaki Ümm-i Habibe ile evleneceğim. Nikahımı yap! Sonra kendisini buraya gönder.” Şeklinde talebte bulundu.

Necaşi (r.a.) daha önce Müslüman olmuştu. Mektuba çok hürmet edip, oradaki Müslümanları saraya davet ederek, ziyafet verdi.

Hicretin yedinci yılında nikah yapılıp, Hediye ve ihsanlarda bulundu. Bu suretle, Ümm-i Habibe (r.anha) imanın mükafatına kavuşarak orada zengin ve rahat oldu.

Onun sayesinde oradaki Müslümanlar da rahat etti. Cennette kadınlar, kocalarının yanında bulunacakları için Cennettin en yüksek derecesi ile de müjdelenmiş oldu ki, dünyanın bütün zevk ve nimetleri, bu müjde yanında pek küçük kalır.

Bu nikah, Ebû Süfyan (r.a.) in ileride Müslüman olmakla şereflenmesini hazırlıyan sebeplerden birisi oldu. Ebû Süfyan (r.a.) in Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) a ve İslam’a olan düşmanlığı Mekke’nin fethine kadar devam etti.

Müslümanların Mekke’den Medine’ye hicret etmesinden sonra da DÜŞMALIKLARINI DEVAM ETTİREN MÜŞRİKLER ORDU HAZIRLAYIP, Medine’de bulunan Müslümanların üzerine üzerine yürüdüler.

Bedir, Uhud ve Hendek gibi kanlı muharebeler yapıldı. Bu muharebelerde Müslümanların karşısında tutunamayıp perişan olan müşrikler, nihayet hicretin altıncı yılında Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) le sülh yapmayı kabul etiler ve Hudeybiye anlaşmasını imzaladılar.

Ancak Hudeybiye anlaşmasını bizzat kendileri ihlal etiler (bozdular) Bunun üzerine Resul-i Ekrem Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara bazı tekliflerde bulundu ise de kabul etmediler ve harbe hazırlanacaklarını bildirdiler.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Süfyan bin Harb (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

19.Yüzyılın sonralarına doğru Harem-i Şerif’ten bir görünüş (Mekke-i Mükerreme)

Ebû Süfyan bin Harb (Radiyallah-u anhu)- 3

Ve kısa zaman sonra, bu teklifleri kabul etmediklerine pişman olup, hudeybiye anlaşmasını yenilemek için Ebû Süfyan (r.a.) ı Medine’ye gönderdiler.

Ebû Süfyan (r.a.) Medine’ye gelince, hem kızı ve hem de Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın zevce-i mutahharası olan Ümm-i Habibe (r.anha) nin evine gitti.

Eve girdi. Burada Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in döşeğine oturmak istedi. Ümm-i Habibe (r.anha) onu Resulullah (s.a.v.) ın döşeğine oturtmadı.

Döşeği hemen dürdü.

Ebû Süfyan (r.a.);

-“Kızım bana bir döşeği kıyamıyor musun? Niçin böyle yapıyorsun.”dedi.

Hazret-i Ümm-i Habibe (r.anha);

-“Bu Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in döşeğidir. Müşrik olan biri onun üzereine oturamaz. Sen de müşrik ve pis birisisin.” Cevabını verdi.

Ebû Süfyan (r.a.);

-“Kızım, bizim evden ayrılalı, sana bir şeyler olmuş, kötü olmuşsun.” Deyince,

Hazret-i Ümm-i Habibe (r.a.);

-“Asla böyle bir şey yok. Allah-u Teâlâ bana kötülüğü değil Müslümanlığı ihsan etti. Sen, hâlâ işitmiyen, görmiyen, taştan ypılmış putlara tapıyorsun, nasıl olur da, senin gibi Kureyşin ileri gelen aklı başında birisi İslamiyet’ten uzak kalır.” Dedi.

Bunun üzrine Ebû Süfyan (r.a.);

-“Senden bunu da mı duyacaktım? Atalarımın yaptığı putları bırakıp, Muhammed (s.a.v.) in dini’ne mi gireceğim? Bu olur şey değil!” dedi.

Ebû Süfyan (r.a.) evden ayrıldı. Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) e ve Eshab-i Kiram (r.anhüm) in ileri gelenlerine gidip, sulhu yenilemek istediklerini söylediyse de bir netice alamadı.

En son Hazret-i Ali (r.a.) ile görüştü. O da onu başından savdı. Ebû Süfyan (r.a.), Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in mescidine girdi. Orada sulhu yenilediğini söyledi.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Yâ Ebâ Süfyan! Bunu sen söyliyorsun, ben değil.” Buyurdu.

Ebû Süfyan (r.a.) bundan sonra Mekke’ye döndü. Mekke’ye varınca, Kureyş müşrikleri Ebû Süfyan (r.a.) a;

-“Ne getirdin?” diye sordular.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Süfyan bin Harb (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

19 yuzyil sonlarında Mescid-i-haram ve Mekkeden-bir görünüş;

Ebû Süfyan bin Harb (Radiyallah-u anhu)- 4

Ebû Süfyan (r.a.);

-“Tek bir kalb olmuş bir kavmin yanından geliyorum. Hayatımda, Eshabı (r.anhüm) nin, Muhammed (s.a.v.) e gösterdiği bağlılık ve itaat gibi bir itaatle bağlanan bir kavim görmedim.” Dedi.

Bunun üzerine müşrikler;

-“Sen hiçbir şey yapmamışsın. Senin kendi kendine ilan ettiğin sulhun hiçbir hükmü olmaz. Sen bize Sulh haberi getirmedin ki, emin olalım, harb haberi getirmedin ki harbe hazırlanalım.” Diyerek Ebû Süfyan (r.a.) a sitem ettiler.

Diğer taraftan, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)Ebû Süfyan (r.a.) Mekke’ye döndükten sonra, Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) i ve Hazret-i Ömer (r.a.) i çağırdı.

İstişare yaptı. İSTİŞAREDEN SONRA Harbe karar verdi.

İslam ordusu bütün hazırlıklarını tamamladıktan sonra Mekke’ye doğru yola çıktı. ‘Merruz-Zahran’ denilen yere varınca Karargah kuruldu.

Burada Peygamner Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) on bin ateş yakılmasını emret. Burası Mekke’ye yakın bir yerdi. Bir anda her taraf aydınlandı.

Mekke’liler neye uğradıklarını anlıyamadılar. Şaşkınlık içinde Ebû Süfyan (r.a.) ınyanında toplandılar.

Ebû Süfyan durumu öğrenmek üzere yanına dört kişi aldı. İslam ordusunun bulunduğu yere doğru yürürdü. Karargaha yaklaştığı sırada İslam askerleri onu yakaladılar.

Hazret-i Abbas (r.a.) onu alıp, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in huzuruna götürdü.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ebû Süfyan (r.a.) i affedip, AMCASI Abbas (r.a.) a;

-“Onu bu gece çadırına götür. Sabah da bana getir.” Buyurdu.

Sabah namaz vakti olmuş, müezzin’nin ezanıyla, Müslümanlar birer birer kalkıyorlardı.

Ebû Süfyan (r.a.) niçin kalktıklarını sordu;

Hazret-i Abbas (r.a.);

-“Namaz’a kalkıyorlar.” Dedi.

Ebû Süfyan (r.a.);

Kalkınca ne yapacaklar?” diye sorunca,

Hazret-i Abbas (r.a.);

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Süfyan bin Harb (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

19. Yüzyılın sonlarına doğru Kabe’den bir görünüş

Ebû Süfyan bin Harb (Radiyallah-u anhu)- 5

Hazret-i Abbas (r.a.);

-“Onların hepsi mü’min Müslüman kimselerdir. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın yanına gidecekler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) abdest alırken, Eshab-i kiram Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in abdest suyunu yüzlerine sürmek için hemen oraya koşarlar.”

Bu durumu gören Ebû Süfyan (r.a.);

-“Ne Kisra’da ne de Rumların hükümdarında böylesine bir saltanat görmedim.” Dedi.

Hazret-i Abbas (r.a.);

-“Bu saltanat değil, PEYGAMBERLİKTİR. BU YÜZDEN O’NA BU KADAR BAĞLILAR.” Dedi.

Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namaz’a başlamak için TEKBİR aldı. Peşinden Cemaat olan Müslimanlar da TEKBİR aldılar. Bu kadar büyük cemaatin, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) a uyrak rukü, kıyam ve secdeleri gören Ebû Süfyan, namazdan sonra Hazret-i Abbas (r.a.) a;

-“Muhammed (s.a.v.) onlara bir şey emretse, onlar hemen bu emri yerine geirirler mi?” diye sordu.

Hazret-i Abbas (r.a.);

-“Vallahi, yemeyi içmeyi bırakmalarını emredecek olsa, hiç tereddütsüz terk ederler.” Dedi.

Hazret-i Abbas (r.a.), Ebû Süfyan (r.a.) ı peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in yanına götürdü.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu görünce;

-“Ey Ebû Süfyan, Lailahe illallah (Allahü Teâlâ’dan başka ilah yoktur) diyeceğin vekit gelmedi mi? Ben size, hem dünyanızı hem de ahretinizi kazandıracak bir din getirdim. Müslüman olunuz, selamet ve seâdete eriniz.” Buyurdular.

Ebû Süfyan (r.a.) Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) e;

-“Anam babam sana feda olsun. Bu kadar sana eziyet ve cefada bulundum. Sonra beni yine hidayete çağırıyorsun. Ne hoş hilm ve ne güzel kerem sahibisin. İnandım ki, Allah-u Teâlâ’dan başka ilah yoktur.” Dedi.

Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Benim Peygamber olduğumu tasdik etme zamanın gelmedi mi?” buyurunca

Ebû Süfyan (r.a.) Kelime-i Şehadeti söyleyerek Müslüman oldu.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Süfyan bin Harb (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Zem-zem suyunun dağıtıldığı SEBİL olarak gösteren bir eski fotoğraf

Ebû Süfyan bin Harb (Radiyallah-u anhu)- 6

Hazret-i Abbas (r.a.) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) a;

-“Ya Resulullah! (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ebû Süfyan övülmeyi ve üstün tutulmayı seven birisi, övüneceği bir şey lutf etseniz.” Dedi.

Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Kim Ebû Süfyan’ın evine, Kâbe’ya, Mescid-i Haram’a ve kebdi evine sığınırsa, emindir.” Buyurarak Mekkeli müşriklere bunu bildirmesini emretti.

Ebû Süfyan (r.a.) Mekke’ye dönmek üzere izin istediğinde,

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) amcası Hazret-i Abbas (r.a.) a;

-“Ebû Süfyan’ı al, ordunun geçeceği yolun dar bir yerine götür, İslâm ordusunun büyüklüğünü görsün.” Buyurdu.

Hazret-i Abbas (r.a.) Ebû Süfyan (r.a.) ı alıp, İslam ordusunun geçeceği yolun dar bir yerine götürdü. Ordu haraket edip, Eshab-i Kiram (r.anhüm) kabile kabile Ebû Süfyan (r.a.) in önünden geçiyor;

-“Allah-u Ekber.” Sadaları her tarafı çınlatıyordu.

Her birlik geçtikçe, Hazret-i Abbas (r.a.) onu tanıtıyordu.

En son Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in bulunduğu birlik geçti. Bundan sonra Ebû Süfyan (r.a.) iman etmiş olduğu halde sür’atle Mekke’ye döndü. Mekke’ye varınca, Halkı İslam’a ve teslim olmaya davet etti.

Ebû Süfyan (r.a.) Kureyşliler’e şöyle buyurdu;

-“Ey Kureyş! Bu gelen Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dir. Karşısına çıkılmayacak bir kuvvetle Mekke’ye geliyor. Her kim Ebû Süfyan’ın evine, Mescide sığınırsa veya kendi evine kapanırsa emindir.” Dedi.

Bunu gören hanımı Hind, kocasının sakalından tutarak;

-“Ey Kureyş! Bu ahmak ihtiyarı öldürün.” Demişti.

Ertesi gün Hind (r.anha) de İmâne geldi.

Hind (r.anha) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) elinden tutup biat etmek isteğince;

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Ben kadınlarla el tutuşmam.” Buyurmuşlardır.

Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kadınlarla biatı sözle yapardı.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Süfyan bin Harb (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Safa Merve Güzergahı (Mekke)

Ebû Süfyan bin Harb (Radiyallah-u anhu)- 7

Hazret-i Hind (r.anha), Kureyş kadınları adına Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile sözleşti.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın hayır dualarını almakla şereflendi.

Ebû Süfyan (r.a.) ın sözlerini heyecanla dinleyen Kureyş müşrikleri büyük bir şaşkınlık içine düşüp, bir kısmı Ebû Süfyan (r.a.) ın evine bir kısmı Harem-i Şerif’e girdi. Bir kısmı da kendi evine kapanıp, dışarı çıkmadı. SİLAHINI ALIP, DOLAŞANLAR DA GÖRÜLÜYORDU.

İslam ordusu, Mekke’yi fethedip, o günün gecesinde sabaha kadar, Kâbe’yi tavaf ettiler. Bu manzarayı gören Ebû Süfyan (r.a.) hanımı Hind (r.anha) e;

-“Sen bunun Allah-u Teâlâ’dan olduğu kanatinda misin?” diye sordu.

Hind (r.anha);

-“Evet öyledir.” Diye cevab verdi.

Ertesi gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona;

-“Sen Hind’e; “Bu Allahtan mıdır?” diye sordun.”

O’da;

-“Evet öyledir, dedi.” Buyrudu.

Bunun üzerine Ebû Süfyan (r.a.) ın bu mucize karşısında Resul-i Ekrem (Sallallau aleyhi ve Sellem) e muhabbeti ziyadesiyle artmış, kalbinin derinliklerinden gelen bir iştiyak ve sevinçle;

-“Şehâdet ederim ki, sen Allah-u Teâlâ’nın kulu ve Resulüsün, Allah-u Teâlâ’ya yemin ederim ki, şu sözümü Allah-u Teâlâ ile Hind’den başka hiç kimse bilmiyordu.” Demiştir.

Hazret-i Ebû Süfyan (r.a.) ın Mekke’nin fethinde büyük hizmeti oldu. Mekkelilere bu sırada ne yapacaklarını anlatıp, onlara en salim yolu göstererek, kanlarının akmamasına sebep oldu.

Mekke’nin fethinden sonra vuku bulan Huneyn gazvesine iştirak etti. Ondan sonra Taif muhasarasına da katılan Ebû Süfyan (r.a.) burada bir gözünü kayıbetti.

Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) daha sonra Ebû Süfyan (r.a.) ı Necran’da görevlendirdi.

Hazret-i Ebû Bekir zamanında da Necran’da Valilik yapan Ebû Süfyan (r.a.) Hazretleri, bu vazifelerinde Hazret-i Ömer (r.a.) devrine kadar kaldı.

Hazret-i Ömer (r.a.) den izin alarak Süriye ordusuna katılıp, burada savaşlarda bulundu. Yaptığı konuşmalarla askerleri harbe teşvik etti.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Süfyan bin Harb (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Safa merve güzergahı (Safa tepesi)

Ebû Süfyan bin Harb (Radiyallah-u anhu)- 8

14(M. 636) senesinde yetmiş yaşını geçtiği halde Yermük muharebesinde bulundu. Yaşlı olduğu için savaşmasına izin verilmedi. Yalnız yüksekçe bir yere çıkıp, İslam ordusunu harbe teşvik edici moral yükseltici konuşmalar yaptı.

Hazret-i Osman (r.a.) zamanında, Onun danışmanı olarak görev yaptı. Ebû Süfyan (r.a.), İslaâm’a girdikten sonra HALİS BİR MÜSLÜMAN OLDU.

Ebû Süfyan (r.a.), ölüm döşeğinde iken, aile efradına;

-“Bana ağlamayın, çünkü ben Müslüman olduktan sonra GÜNAH İŞLEDİĞİMİ hatırlamıyorum.” Buyurmuştur.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mübarek zevcesi Ümm-i Habibe (r.anha) annemizin erkek kardeşi olan Hazret-i Muaviye (r.a.) i babası Ebû Süfyan ve annesi Hind (r.anha) Ensardan (Resulullah (s.a.v.) in zevce tarafından akrabaları olup), şu hadis-i Şerife dahildirler;

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Allahû Teâlâ, beni insanların en asilzadesi olan Kureyş kabilesinden seçti. Bana insanlar arasında en iyileri arkadaş, sahip yaptı. Bunlardan bir kaçını bana vezirler olarak ve Dini İslam’ı insanlara bildirmekle, yardımcı olarak seçti. Bunlardan bazılarını da Ensar olrak ayırdı. Bunları seb edenlere (söğenlere) iftira edenlere, Allah-u Teâlâ’nın ve bütün Meleklerin ve insanların La’neti olsun. Allah-u Teâlâ kıyamet günü bunların farzlarını ve sünnetlerini kabul etmez.”

Ebû Süfyan (r.a.) Müslüman olup, Sahabelik şerefine kavuşmakla, gelmiş geçmiş evilyanın ulaşamadığı bir mertebeye ve devlete kavuşmuştur.

Hazret-i Ebû Süfyan (r.a.) pek fazla Hadis-i Şerif rivayet etmemiştir.

Bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) a ihlas’ın ne olduğunu sordu;

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Rabbim Allah’dır dedikten sonra, emr olunduğun gibi DOSDOĞRU olmandır.” Buyurdu.

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Süfyan bin Harb (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Rüknül-Yemani (Kâb’i şerif)

Akabe Biat’ının yapıldığı yer olan Bey’a’ Mescidi

Es’ad bin Zürare (Radiyallah-u anhu);

Medineli İLK MÜSLÜMAN olan Sahabi. Adı Es’ad bin Zürâre bin Ads bin Ubeyd bin Sa’lebe bin Ganem bin Malik bin Neccar el-Hazreci’dir.

Medineli Ensarın büyüklerinden ve en ÖNCE İMAN edenlerdendir.

Doğum zamanı ve yaşı hakkında bilgi yoktur. Künyesi ‘Ebû Ümâme’ olmakla beraber “Es’adül-Hayr”=(Hayırlı Es’ad) ismi ile anılırdı.

Oğlu Abdullah (r.a.) da Eshab-i Kiram’dandır. Kızı Habibe, Behl bin Hanif (r.a.) ile, diğer kızı Fâria da Nebyat bin Câbire (r.a.) ile evlenmişlerdir. Diğer bir kızı Kebeşe de, Abdullah bin Ebi Habibe (r.a.) ile evlendi. Dört evladı da Eshab-i Kiram (r.anhüm) dan olmakla şereflenmiştir.

Hazret-i Es’ad (r.a.), ilk Akabe biatından önce Mekke’de Müslüman oldu. Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in Medine’ye hicretinden kısa bir süre sonra vefat etti. Vefatından önce kızlarını Resulullah efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) e vasiyet etmişti.

Es’ad binZürâre (r.a.) nin Müslüman oluşu, BİRİNCİ AKABE BİAT’INDAN Öncedir. Birinci Akabe’de Müslüman olduğu da bildirilmektedir.

Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mekke’de herkesi imana davet ediyor, İslam nuru ile küfür karanlığını aydınlatarak, kalblere Allah sevgisini yerleştirmeye çalışıyordu.

Mekke’nin puta tapan Arapları, bu hak daveti bir türlü anlayamıyor, İslamiyeti kabul etmemekte ısrar ve inat ediyorlardı. İnsanları hak dine davetin başlaması, on seneye yaklaşmıştı. Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) karşılaştığı herkese İslamiyeti tebliğ ediyor, onların Müslüman olmalarını istiyordu.

Bu iş için Taif’e gitti. Orada bir ay kaldı. Kimse inanmadığı gibi alay ettiler, eziyet ve sıkıntı verdiler. Çocuklarını ve hizmetçilerini yola dizip Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) i taşa tuttular.

Mekke’de çok az kimse Müslüman olmuştu. Onlara da, müşrikler akla hayale gelmedik sıkıntılar veriyır, işkence yapıyordu.

İşte Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in İslami tebliği hususunda çok sıkıntı çektiği bir günde Es’ad bin Zürâre (r.a.) ile Zevkan bin Abd-i Kays (r.a.) , Medine’den Mekke’ye gelmişlerdi.

Mekke’nin ileri gelenlerinden Utbe bin Rabia’nın yanına uğramışlardı. Bu sırada Hazret-i Es’ad (r.a.) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın yeni bir dini açıklamaya başladığını öğrendi.

Zaten kendisi, HANİF inancı üzere olup, TEK OLAN ALLAH’A inanıyor, O’na ibadet ediyor, ASLA PUTLARA TAPMIYORDU.

Hemen Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın yanına gitmek istedi. Utbe buna engel olmak istediyse de, arkadaşı Zevkan (r.a.) ile birlikte Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in huzuruna vardılar.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Es’ad bin Zürare (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Ukaz panayırı’nın yapıldığı yer

Akabe biat’ının yapıldığı yer olan Bey’a Mescidi’nin içi

Es’ad bin Zürare (Radiyallah-u anhu)- 2

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onları güzel şekilde karşılayıp, ikram ve iltifatta bulundu. Kur’an-i Kerim’den ayetler okuyup, islamiyet’i anlattı. Bu dine girmeleri için davette bulundu.

Arkadaşı Zekvan (r.a.), Es;’ad bin Zürâre (r.a.) ye hitaben;

-“İşte senin dinin budur!” dedi.

İkisi birden Hakka daveti kabul ederek Müslüman oldular.

Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tan izin alarak Medine’ye döndüler. Orada herkese, İslamiyet’i duyurmaya başladılar.

Bunlardan ilk olarak Sa’d bin Hayseme (r.a.) bu daveti kabul edip, Müslüman oldu.

Böyelece ÜÇ KİŞİ OLDULAR. Daha sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile görüşmeleri için Medine’lileri teşvik ettiler.

Hatta İLK AKABE BİATI’NIN onların bu teşviki ile vuku bulduğu beyan edilmektedir.

Başka bir rivayette; Es’ad bin Zürâre (r.a.) Müslüman oluşu şöyle bildirilmektedir;

-“Resulullah (Sallallahu alreyhi ve Sellem) her yıl hac mevsiminde ve Ukâz panayırı günlerinde Mekke şehrinin dışına çıkıp, başka yerlerden gelen kabilelerle görüşerek onları İslâm’a davet ederdi.

Peygamberliğı’nin ONBİRİNCİ SENESİNDE, hac mevsiminde Mekke dışına çıkmıştı. Akabe denilen yerde, Medine halkından bir toplulukla karşılaştı.

Onlara Resulullah efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Siz kimlersiniz?” diye sorunca;

Medine’de Hazrec kabilesine mensub olduklarını söylediler.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in dedesi Abdulmuttalib’in annesi Selma hatun da Hazrec kabilesinin Necran oğlulları koluna mensuptu.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hazrec’li bu ALTI KİŞİ ile bir müddet oturup, onlara Kur’an-i Kerim’den İbrahim sûresi 35-52’nci ayet-i kerimelerini okudu ve İslamiyet’i anlattı.

Onlar da;

Zaten kabilesinin büyüklerinden ve Medine’de yaşayan Yahudilerden, yakında bir Peygamberin geleceğini işitmişlerdi.

Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem), onları dine çağırınca birbirlerine bakıştılar ve;

-“Yahidilerin, alâmetlerini haber verdiği işte bu Peygamberdir!” diye aralarında konuştular.

Öteden beri Yahudilerle Evs ve Harzeclilerin aralarında düşmanlık olduğu için onlardan evvel bu Peygambr (s.a.v.) e iman etmek istediler.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Es’ad bin Zürare (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Akabe biat’ının yapıldığı yerde yapılan Mescid-i Bey’a

Akabe biat’ının yapıldığı yerde inşa edilen Bey’a mescidinin içten görünüşü

Es’ad bin Zürare (Radiyallah-u anhu)- 3

Ayrica Evs ve Hazrec kabileleri de birbirlerine düşman idi. Bu sebepten hemen Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın huzurunda Kelime-i Şehadet getirerek Müslüman oldular.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) e de;

-“Biz kavmimizi, hem birbirlerine karşı, hem de Yahudilere karşı, aralarında düşmanlık ve kötülük olduğu halde geride bırakmış bulunuyoruz. Ümit edilir ki, Allah onları da, sizin sayenizde bir araya toplar. Biz hemen dönüp onları senin Pygamberliğini kabul ettiğimiz şeyleri onlara da anlatacağız. Eğer Allah, onları bu din üzerinde toplayıp birleştirirse, senden daha AZİZ VE ŞEREFLİ KİMSE OLMAZ!” Dediler.

Medineli bu ALTI KİMSE GERÇEKTEN İNANMIŞ, Allah-u Teâlâ’nın Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) e tebliğ ettiklerini KABUL VE TASDİK etmişlerdi. Vatanlarına dönmek üzere Peygamberimiz Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) den izin alıp ayrıldılar.

Bu yeni Müslüman olan ALTI KİŞİNİN ikisi, Necran oğulları ailesinden Ebû Umâme Es’ad bin Zürâre ile Afv bin Haris (r.anhüm) idi.

Diğerleri de, Râfi bin Mâlik, Kutbe bin Âmir, Cabir bin Abdullah bin Riab ile Ukbe bin Amir (r.anhüm) idiler.

Bunlar kavimlerininin yanına dönünce, hemen onlara Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) den anlatmaya ve İslam dinine girmeleri için davete başladılar.

Bun o kadar çok yaptılar ki; Medine’de içinde Pygamberimiz (s.a.v.) in ve İslamiyetin bahsedilmediği bir ev kalmadı. Böylece İslamiyet, Hazrec kabilesi arasında yayıldığı gibi Evs kabilesinden de bazı kimseler Müslüman oldular.

Akabe’deki bu görüşmeden sonra, Es’ad bin Zürâre (r.a.), İslamiyet’i kabul eden ONİKİ ARKADAŞI ile beraber hac için Mekke’ye gittiler. Ve yine Akabe’de Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile görüşüp, O’na biat ettiler. O’na bağlılıklarını azredip, bütün emir ve isteklerine teslim olacaklarına SÖZ verdiler.

Bu sözleşmede; Allah’a ortak koşmayacaklarına, Zina yapmayacaklarına, hırsızlık etmiyeceklerine, iftiraden kaçınacaklarına, ayıplanmak ve rızık korkusu sebebiyle çocuklarını öldürmeyeceklerine dair taahhütte bulundular.

İkisi Evs kabilesine, diğerleri de Hazrec kabilesine mensup olan bu ON İKİ KİŞİNİN başı, reisi Es’ad bin Zürâre (r.a.) idi.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu ON İKİ KİŞİYİ kabilelerine nakib (temsilci) yaptı.

Bunlar, kabilelerine İslamiyet’i anlatıp, onlar adına Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) a karşı KEFİL oalacaklardı. Esâd bin Zürâre (r.a.) da hapsi adına TEMSİLCİ tayin edilmişti.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Es’ad bin Zürare (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu