‘Eshab-i kiram’ olarak etiketlenmiş yazılar

Hudeybiye andlaşmasının yapıldığı yer (Hudeybiye)

Hatib bin Ebi Beltea (Radiyallah-u anhu)- 2

Büyük Bedir, Müslümanlar ile müşrikler arasında yapılan İLK HARBTI. Bu harbe katılan Eshab-i Kiram (r.anhüm) ın gösterdikleri cesaret, sabır, fedakarlık ve Resulullah (s.a.v.) a olan bağlılıklarından dolayı, Allah-u Teâlâ, BEDİR HARBİNA KATILAN 313 SAHABİ’NİN BÜTÜN KUSURLARINI BAĞIŞLAMIŞ VE CENNETTE KAVUŞACAKLARI NİMETLERİ HABER VERMİŞTİR. Hatib bin Ebi Beltea (r.a.) da bu mücdeye kavuşanlardandır.

Ayrıca Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem), 1400 kadar Eshab-i Kiram (r.anhüm) ile Hac niyetiyle Medine’den yola çıkmıştı. Hazret-i Hatib (r.a.) da bunlar arasındaydı. Bunu haber alan Mekkeli müşrikler, Onları Mekke’ye sokmamaya karar verdiler. Elçi olarak gönderilen Hazret-i Osman (r.a.) dan bir haber gelmeyince buradaki müminler canlarını feda ederek Resulullah (s.a.v.) ı koruyacaklarına söz vermişlerdi.

“Biat-ı Rıdvan” adı verilen bu hadiseyi Allah-u Teâlâ Kur’an-i Kerim’de;

-“Ey Sevgili Peygamberim. And olsun ki, Allah, müminlerden (seninle o ağacın altında biat edenlerden) razı olmuştur da, kalblerindekini bilerek, onların üzerine sekine (manevi bir kuvvet) indirmiş ve onları yakın bir fetih ile mükafatlandırmıştı.” Fetih suresi 18.nci ayet-i kerime’si ile haber vermiş, ONLARDAN RAZI olduğunu bildirmiştir.

Hatib bin Ebi Beltea (r.a.), hicretin yedinci senesinin Muharrem ayında Hayber gazâsında, Yahudiler’e karşı büyük bir cesaretle, kahramanca savaşan ve kalalerini muhasara eden suvarilerden biriydi.

O kuvvetli bir hitabete ve ikna edici bir konuşma kabiliyetine sahipti. Sözleri çok tesirliydi. Dinleyenleri mest ediyor, etkisi altında bırakıyordu. Sureti, görünüşü çok güzeldi. Güler yüzlü, tatlı dilliydi, İyi bir şairdi.

Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem), hicretin altıncı yılında Mekke’li müşriklerle bir sulh andlaşması yaptıktan sonra, MEDİNE CİVARINDA BULUNAN ALTI HÜKÜMDARA MEKTÜP göndererek onları İslam dinine davet etmişti.

Her bir Hükümdar’a gönderdiği elçileri, Eshabının EN SEÇKİNLERİ OLUP, suretleri ve sözleri en güzel olanlarıydı.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunlardan Hatib bin Ebi Beltea (r.a.) yı Mısır kralı Mukavkıs’a göndermişti.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) O’nu göndermeden önce;

-“Ey Eshabım! Mükafatı Allah-u Teâlâ’dan beklemek üzere şu mektubu, Mısır hükümdarına hanginiz götürür.” Diye sorunca,

Hazret-i Hatib (r.a.), hemen yerinden fırlayıp ayağa kalktı. Ve Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in huzuruna varıp;

-“Ya Rasulallah! Ben götürürüm!” dedi

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de;

-“Ey Hatib! Bu vazifeni, Allah-u Teâlâ senin hakkında mübarek eylesin! Buyurdu.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hatib bin Ebi Beltea (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Ravda-i Mutahhara (Bab-ül Baki’)

Hatib bin Ebi Beltea (Radiyallah-u anhu)- 3

Hatib bin Ebi Beltea (r.a.), mektubu Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) den aldı. Veda edip, evine gitti. Yol için hayvanını hazırladı. Ailesi ile de vedalaştıktan sonra yola çıktı.

Önce Mısır’a vardı. Mukavkıs’ı orada bulamayınca İskenderiye’ye gitti. Orada hükümdarın sarayını buldu. Kapıcı, içeriye almadan önce, maksadını öğrendi.

Kapıcı Hazret-i Hatib (r.a.) e çok hürmet etti. O’nu hiç bekletmedi. Mukavkıs, o sırada deniz üzerinde adamlarıyla bir meclis kurmuş bulunuyordu.

Hatib (r.a.) bir sandala binip, mukavkıs’ın toplantı halinde olduğu yere yaklaştı. Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in mektubunu eline alıp, ona gösterdi.

Mukavkıs, mektubu görünce Hatib bin Ebi Beltea (r.a.) yı yanına getirmelerini adamlarına emretti. Huzuruna varınca, Mukakıs, Peygamber (s.a.v.) in mektubunu Hazret-i Hatib (r.a.) den aldı.

Mektupta şöyle yazıyordu;

-“Bismillahirrahmanırrahim,”
-“Allah’ın kulu ve Resulü Muhammed’den Kıbtı’ın (eski Mısır halkının) büyüğü Mukavkıs’a!”

-“Selam, hidayete uyanların üzerine olsun. Seni selamet bulman için islam’a davet ederim. Müslüman ol ki, selamet bulasın ve Allah’ın iki kat ecrine nail olasın. Eğer yüz çevirirsen senin ve kıbt’ın günahı senin üzerine olur.”

-“Ey Kitab ehli! (Yahudiler ve Hiristiyanlar!) Gelin bizimle sizin aranızda eşit olan bir kelimede birleşelim. Allah’tan başkasına ibadet etmeyelim. O’na hiçbir şeyi, eş ve ortak koşmayalım ve Allah’ı bırakıp da birbirimizi Rab’lar (ilahlar) edinmeyelim. Eğer kitab ehli bu davetten yüz çevirirlerse (Siz şahit olunuz ki) bizler Müslümanız deyin!” Al-i İmrân ayet 64

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in mektubu okununca, Mukavkıs, Hazret-i Hatib (r.a.) e;

-“-“Hayırlı olsun!” dedi.

Mısır hükümdarı, kumandanlarını, devlet adamlarını toplayıp, Hatib (r.a.) ile aralarında şu konuşmalar geçti;

Mukavkıs;

-“Ben anlamak istediğim bazı şeyleri sana soracak, bu hususta seninle konuşacağım.” Dedi.

Hatib (r.a.);

-“Buyur konuşalım!”

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hatib bin Ebi Beltea (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Bab-üs-Selam kapısı’nın güneyi Mescid-i Nebevvi  (Sallallahu aleyhi ve Sellem)

Hatib bin Ebi Beltea (Radiyallah-u anhu)- 4

Mukavkıs;

-“Sizi gönderen zat’tan bana haber veriniz. O bir peygamber midir? Biraz bahset!”

Hatib (r.a.);

-“Evet, O Peygamberdir.”

Mukavkıs;

-“O böyle gerçekten bir peygamber idiyse, kendisini öz yurdundan çıkarıp başka bir yere sığınmak zorunda bırakan kavminin aleyhinde niçin bedduâ etmedi?”

Hatib (r.a.);

-“Sen, İsa bin Meryem Aleyhis-Selam’ın bir Peygamber olduğuna inanıyorsun değil mi? O, kavmi kendisini yakalayıp, öldürmek istediğinde, buna rağmen onlara bedduâ etmedi ve Cenab-ı Hak, O’nu, dünya semasına kaldırdı. Mükafatlandırdı. Halbuki, O, kavminin helâk edilmesi için Allah-u Teâlâ’ya duâ etse olmaz mıydı?”

Mukavkıs;

-“Çok güzel cevab verdin. Gerçekten sen, hikmet sahibi bir zat’ın yanında gelen hâkim bir kimsesin. Bu gece yanımızda kal, yarın sana cevabımı vereyim.”

Hatib bin Ebi Beltea (r.a.), Hazret-i Musa Aleyhis-Selam zamanındaki Firavun’u kasdederek Mukavkıs’a dedi ki;

-“Senden önce, burada bir hükümdar vardı. O, halkına karşı;

(-“En büyük İlah benim!”)
-“Diyerek Rab olduğunu iddia etmişti. Allah-u Teâlâ da, onu, dünya ve ahret azaplarıyla cezalandırdı. Sonra ondan intikam aldı. Sen ise, başkasından İBRET al, başkasına İBRET olma!

Mukavkıs;

-“Bizim için bir din vardır. Biz bu dinimizi, ondan daha hayırlısı olmadıkça bırakmayız.” Dedi.

Hatib (r.a.);

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hatib bin Ebi Beltea (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Ravda-i Mutahhara (Sallallahu aleyhi ve Sellem)

Hatib bin Ebi Beltea (Radiyallah-u anhu)- 5

Hatib (r.a.);

-“Senin bağlı olduğun ve daha hayırlısı olmadıkça bırakmayacağını söylediğin dininden daha HAYIRLI OLAN DİN, HİÇ ŞÜBHESİZ İSLAMİYET’TİR. Biz seni Allah-u Teâlâ’nın bu SON DİNİN, İSLMAİYET’E DAVET EDİYORUZ Kİ, ALLAH, DİNİNİ O’NUNLA TAMAMLAMIŞ, O’NU İNSANLARA YETERLİ KILMIŞTIR. Dahası da yoktur. Bu Peygamber, (Yani Muhammed Alayhis-Selam), yalnız seni değil, bütün insanları davet etti. Bu Pygamber, insanları İslam’a davet ettiğinde;”

Kureyş, o’na;

-“İnsanların en fazla tepki gösterip, kaba davrananı, Yahudiler en fazla düşmanlık edenleri, Hiristiyanlar da en yakın olanları oldu.”

-“Hayatım hakkı için yemin ederim ki, Musa Alayhis-Selam, İsa Aleyhis-Selam’ı müjdelemesi, ancak İsa Aleyhis-Selam’ın Muhammed Aleyhis-Selam’ı müjdelemesi gibidir. Binaenaleyh, bizim seni Kur’an-i Kerim’e davet etmemiz, senin Yahudileri İncil’e davet etmen gibidir. Şüphesiz malımundur ki, her Peygamber kendisini anlayıp idrak edecek bir kavme gönderilmiştir. Ve o kavmin, bu Peygamber’e itaat etmesi, üzerine vacip olmuştur. İşte sen de bu Peygamber’e yetişenlerden birisisin. Biz seni Mesih’in dininden nahyetmiyoruz. Fakat bu yeni dine davet ediyoruz.”

Mukavkıs; -“Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in mektubunu aldı Çok hürmet gösterip, fildişinden yapılmış bir kutu içine koydu. Kutuyu mühürledi ve cariyesine teslim etti.”

Adı geçen bu mektub 1267 (M. 1850) senesinde Mısır’ın Ahmin bölgesinde eski bir manastırdaki kıbt kitabları arasında bulunmuş ve Osmanlı Padişahı Sultan Abdülmecid Han tarafından satın alınarak, İSTANBUL Topkapı Sarayı, mukaddes Emanetler Bölümüne konmuştur. Orada MUHAFAZA edilmektedir.

Mukavkıs, Hazret-i Hatib bin Ebi Beltea (r.a.) yı Mısır’da 5 gün misafir etti. Çok hürmet edip, ikramlarda bulundu. Mukavkıs, bir gece haber salıp, Hazret-i Hatib (r.a.) ı huzuruna çağırtıp, Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hakkında birçok sorular daha sordu. Arapça konuşan tercumanından başka kimse yoktu.

Mukavkıs;

-“O’nun hakkında soracağım şeylere doğru cevap verir misin? Eshabının arasında seni seçip gönderdiğini biliyorum. Ben sana üç şey soracağım.”

Hatib (r.a.);

-“İstediğin şeyi sor! Ben sana ancak doğruyu söyleyeceğim.” Dedi.

Mukavkıs;

-“Muhammed (s.a.v.), insanları neye davet ediyor?”

Hatib (r.a.),

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hatib bin Ebi Beltea (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Ravda-i Mutahhara (Sallallahu aleyhi ve sellem) Bab-ül Baki’

Hatib bin Ebi Beltea (Radiyallah-u anhu)- 6

Hatib (r.a.),

-“Yalnız Allah-u Teâlâ’ya ibadet etmeye davet ediyor. Gece ve gündüzünde beş vakit namazı kılmayı emrediyor. Ramazan orucunu tutmayı, Kâ’be’ye (Beytullaha) hac etmeyi, verilen sözde durmayı emrediyor. Ölmüş hayvan etini ve kan yemekten med ediyor.”

Mukavkıs;

-“ O’nun şekil ve şemalini (fiziki görünüşünü) bana tarif et!”

Hazret-i Hatib bin Ebi Beltea (r.a.) kısaca tarif etti. Birçoğunu saymamıştı.

Mukavkıs;

-“Anlatmadığın daha bazı şeyler kaldı. Öyle ki, gözlerinde azıcık kırmızılık, arkasın, arkasında PEYGAMBERLİK MÜHÜRÜ VARDIR. Kendisi merkebe biner, harmani (sof) giyer, hurma ve az etli yemekle geçinir. Amcaları veya amca oğulları tarafından korunur.

Hatib (r.a.);

-“Bunlar da onun sıfatıdır.”

Mukavkıs;

-“Ben gelecek bir Peygamber kaldığını biliyordum. Fakat O’nun Şam’dan çıkacağını sanıyordum. Çünkü daha önce Peygamberler hep oradan çıkmışlardı. Gerçi Son Peygamber’in Arabistan’da, sertlik, darlık, yokluk ülkesinde çıkacağını da kitablarda görmüştüm. Allah’ın kitabında sıfatlarını yazılı bulduğumuz Peygamberin ortaya çıkma zamanı da, tam bu zamandır. Biz O’nun vasfını; iki kız kardeşi bir nikah altında birleştirmez. Hediyeyi kabul eder, sadakayı kabul etmez. Fakirlerle, yoksullarla oturur, kalkar! Diye de KİTABTA YAZILI BULMUŞTUK. O’na uymak hususunda Kıbtılar beni dinlemezler. Ben saltanatımdan da ayrılmayacağım. Bu hususta çok cimriyim. O Peygamber, ülkelere hakim olacak, kendisinden sonra da Sahabileri, bu topraklarımıza kadar gelip konacaklar. En sonunda şuradakilere gâlip geleceklerdir. Ben Kıbtılere bundan ne bir kelime anarım, ne de hiçbir kimseye, bu konuşmamı bildirmek isterim.”

Mukavkıs, Arapça yazan kâtibini çağırdı. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) in mektubuna şöyle cavep yazdırdı.

-“Abdullah oğlu Muhammed’e, kıptılerin büyüğü Mukavkıs’tan!;”

-“Selam, senin üzerine olsun. Gönderdiğim mektubunu okudum. Orada zikrettiğin şeyi ve yaptığın daveti anladım. Ben de bir peygamberin geleceğini biliyordum. Ama O’nun Şam’dan çıkacağını zanediyordum. Elçine ikramda bulundum. Sana Kıbtılerin yanında büyük değeri bulunan iki vcariye ile giyecek elbise gönderdim. Bir de binmen için dişi bir katır hediye ettim.”

Mukavkıs, bundan başka ne bir şey yaptı, ne de Müslüman olmuştu.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hatib bin Ebi Beltea (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Ebû Bekri-Sıddık (r.a.) mescidi (Medine-i Münevvere)

Hatib bin Ebi Beltea (Radiyallah-u anhu)- 7

Mukavkıs, bundan başka ne bir şey yaptı, ne de Müslüman olmuştu.

Hazret-i Hatib bin Ebi Beltea (r.a.) ya;

-“Hemen memleketine, sahibinin yanına dön! O’nun için İKİ CARİYE, iki binek hayvanı, bin mıskal (bir miskal 4,8 gr.) altın, yirmi takım Mısır işi ince elbise ve daha başka hediyeler gönderilmesini emrettim. Senin için de, yüz dinar ve beş takım elbise verilmesini söyledim. Yanımdan ayrılıp git, sakın, Kıbtılar, senin ağzından tek kelime bile işitmesinler.” Dedi.

Mukavkıs, Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) e ayrıca billur bir kadeh, kokulu bal, sarık, Mısır keten kumaşı, öd, misk gibi güzel kokular, baston, bir kutu içinde SÜRMELİK, gül yağı, tarak, makas, misvak, ayna, iğne ve iplik de HADİYE ETTİ.

Mukavkıs, Hazret-i Hatib (r.a.) e Pygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hakkında;

-“Sürme kulanır mı?” diye sormuştu.

Hazret-i Hatib (r.a.) de;

-“Evet! Aynaya bakar, saçını tarar, seferde hazarda, aynayı sürmedanlığı, tarağı, misvaki yanından ayırmaz!” demişti.

Mukavkıs’ın Peygamberimiz Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) e hadiye olarak gönderdiği iki cariye Mariye (r.anha) ve kardeşi Sirin’ (r.anha) di.

Hatib bin Ebi beltea (r.a.) yolda bunlara Müslüman olmalarını teklif edince, kabul edip, MÜSLÜMAN OLMUŞLARDI.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hazret-i Mariye (r.anha) yi hanım olarak kabul edip, onunla evlendi. Oğlu Hazret-i İbrahim (r.a.), ondan olmuştu. Sirin (r.anha) i de eshabindan ‘Şair’i Nebin olan Hassan bin Sabit (r.a.) e verdi.

En iyi cins ve beyaza çok yakın gri tüylü iki binek hayvanından Katıra “DÜLDÜL”, Merkebe de “Ufeyr” veya “Yafur” adı takıldı.

O güne kadar Arabistan’da AK TÜYLÜ KATIR, GÖRÜLMEMİŞTİ. Müslümanların ilk gördüğü ak tüylü katır, DÜLDÜL oldu. Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem), hediye edilen BİLLUR KADEHLE su içerdi.

Hazret-i Hatib bin Ebi Beltea (r.a.), Mukavkıs’ın yanında kısa bir müddet kaldı. Halbuki yabanci heyetler, Mukavkıs’ın yanında bir ay veya daha fazla kalırlardı.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hatib bin Ebi Beltea (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Hudeybiye’de Harem bölgesini gösteren âlemler

Hatib bin Ebi Beltea (Radiyallah-u anhu)- 8

Hatib (r.a.) 5 gün kaldıktan sonra Mukavkıs’ın ülkesinen ayrıldı. O, Hazret-i hatib (r.a.) i Arap yarımadasına muhafız askerlerle gönderdi. Bunlar Arabistan’a ayak bastıkları sırada, Şam’dan Medine-i Münevvere’ye gitmekte olan bir kafileye rastladılar. Hatib (r.a.) da, Mukavkıs’ın askerlerini geri çevirip, o kafileye katıldı.

Hatib bin Ebi Beltea (r.a.) hediyelerle Medine’ye gelip, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın huzuruna kavuştu.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de, Mukavkıs’ın hediyelerini kabul etti. Hazret-i Hatib (r.a.), Mukavkıs’ın mektubunu verip, sözlerini nakledince,

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu ki;

-“Ne kötü adam! Saltanatına kıyamadı. Halbuki iman etmesine mani olan saltanatı ise, kendisinde kalmayacak!”

Hazret-i Hatib bin Ebi Beltea (r.a.) in Allah’a ve Resulü (s.a.v.) ne İMANI TAMDI. DİNİNDEN ASLA DÖNMEDİ. Yakınlarına olan merhametinin çokluğu, onları kayırması sebebiyle Mekke’li müşriklere bir mektub göndermişti.

Bu hadise Eshab-i Kiram (r.anhüm) arasında infiale sebep olmuş, hatta öldürülmesini isteyenler bile çıkmıştı.

Fakat Cenab-ı Hak Mümtehine suresi 1’ nci âyet-i Celilesinde;

-“Ey iman edenler, benim düşmanlarımı ve kendi düşmanlarınızı dost edinmeyininiz” buyurarak, Hazret-i Hatib (r.a.) in imanına şehadet etmiştir.

Şöyle ki;

Mekke’nin fethedildiği sene Resül-i Ekrem Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in hareketinden önce Hazret-i Hatib (r.a.), Kureyş’in azatlılarından olup, medine’de kalmakta olan Sâre adında bir kadınla, Mekke’den bazı tanıdıklarına Hazret-i peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in hazırlık planından bahseden BİR MEKTUP GÖNDERDİ.

Mektubta şunlar yazılı idi;

-“Ey Kuryş ahalisi, hiç şüpheniz olamsın, hazret-i Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), ÜZERİNİZE BULUT GİBİ BİR ASKERLE GELİYOR Kİ, BU ASKER ÇOŞKUN, ÇAĞLAYAN BİR SEL GİBİDİR. Allah’a yemin ederim ki, Allah’ın Resulü sizin üzerinize yalnız başına da gelse, Cenab-ı Hak O’nu muzaffer kılarak memnun ve mesrur edecektir. O halde başınızın çaresine bakınızi Vesselam.”

Öte yandan Cebrail Aleyhis-Selam gelerek, gizlice mektup gönderildiğini, mektubun kim tarafından, kiminle ve nasıl gönderildiğini haber verdi.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hatib bin Ebi Beltea (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Bedir kuyusu (Bedir savaşının yapıldığı yer)

Hatib bin Ebi Beltea (Radiyallah-u anhu)- 9

Bunun üzerine Hazret-i Ali, Zübeyr ve Mikdad bin Esved (r.anhüm) den meydana gelen bir ekibi, mektubu götüren kadını yakalayıp, getirmekle görevlendirdi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara;

-“Hâh bahçesine vardığınızda sol tarafınızda yolcu bir kadın bulacaksınız. Beraberinde bir mektup götürmektedir. Kendisini yakalayıp getiriniz!” Buyurdular.

Hâh, Mekke ile Medine arasında koruluk bir yerdi.

Ekip, adı geçen yere vardığında tarif edildiği gibi bir kadın gördüler ve yakalayıp, mektubu meydana çıkarmasını istedilerse de, kadın inkar etti.

Bunun üzerine;

-“Ya mektubu çıkarırsın veya elbiseni soyar arama yaparız.” Tehdidinde bulundular.

Neticede kadın saçanın örgüsü arasından mektubu çıkarıp verdi. Böylece mektubu Hatib bin Ebi Beltea (r.a.) nın yazdığı ortaya çıkmıştı.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisini bu sebeple çağırıp;

-“Ya Hatib bu nedir?” diye sorunca

Hatib bin Ebi beltea (r.a.);

-“Ya Resulullah acele buyurmayınız. Ben aslında Kureyş kabilesinden değilim. Fakat onlarla münasebetim vardır. Öte yandan Muhacirlerin Mekke’de akrabası çoktur. Onların, orada kalan çoluk çocuğunu ve mallarını korurlar. Benim ise, Mekke’de hiç himaye edecek kimsem yoktur. İşte bu mektub vesilesiyle, onlar arasında minnettarlar kazanarak, akrabamı korumak istedim. Yoksa bu teşebbüsüm, kafirlerden yana olmak, dinimden dönmek ve onlara yardım etmek için değildir.” Cevabını verdi.

Resulullah (sallallahu aleyhi ve Sellem) de;

-“Doğrudur.” Diye kendisni tasdik etti.

Hazret-i Ömer (r.a.);

-“Ey Allah’ın Resul-ü! Bırak da şu munafığın boynunu vurayım.” Diye atılınca

Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Ey Ömer!

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hatib bin Ebi Beltea (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Reci’ suyu Güzide sahabelerin şehid edildikleri mekan

Hubeyb (Habib) bin Adiy (Radiyallah-u anhu);

Eshab-i Kiram’ın şehitlerinden. Ensar’dan ve evs kabilesindendir. Hicretten önce MÜSLÜMAN OLDU. Bedir ve Uhud savaşına katıldı. Bu savaşlarda büyük kahramanlıklar gösterdi.

Bedir savaşında Haris bin Nefvel adındaki meşhur müşriki öldürmüştür. Hicretin 4.(M. 625) senesinde vuku bulan Reci’ yak’asında esir edilip, Mekke’ye götürülerek müşriklere verildi ve orada onlar tarafından şehid edildi.

Uhud savaşında kendilerinden bazılarının öldürülmesi üzerine Müslümanlara kin tutan Libyan oğulları öc almak istediler. Bu maksatla Adal ve Kare kabilesiyle anlaşıp, bu kabilelerden bir heyeti Medine’ye göndermeyi planladılar.

Müslüman olduğunuzu söylersiniz. Zekat vereceğiz, bunu almak ve bize İslam’ı öğretmek üzere Muallim istiyoruz dersiniz. Gelenlerin bir kısmını öldürür öcümüzü alırız. Bir kısmını da Mekke’ye götürüp Kureyş’e satarız. Dediler.

Bu iki kabileden altı veya yedi kişilik bir heyet Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) e gelerek;

-“Müslüman olduk, bize Kur’an-i Kerim’i ve dini bilgileri öğretecek Mualimler ver.” Dediler.

Bu sırada Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mekke’li müşriklerin savaş hazırlığı içinde olup, olmadıklarını kontrol etmek üzere on kişiden meydana gelen bir seriyye (keşif kolu) hazırlamıştı. Adal ve Kare kabilesinden de böyle bir heyetin gelip muallim istemeleri üzerine durumu araştırmak inceleyip, ilgilenmek üzere bu on kişilik keşif kolunu gelenlerle birlikte gönderdi.

Eshab-i Kiram (r.anhüm) den kurulan bu seriyyede bulunanlardan üçünün ismi bilinmemektedir.

İsmi bilinen yedi sahabe-i Kiram şunlardır;

Mersed bin Ebi Mersed, Halid bin Ebi Bükeyr, Asım bin Sâbit, Hubeyb bin Adiy, Zeyd bin Desinne, Abdullah bin Tarık, Muattib (Mugir) bin Ubeyd (R.anhüm)

Bu keşif kolu gündüzleri gizlenip, geceleri yürümek suretiyle bir seher vakti Reci’ suyu’nun başına geldiler. Orada bir müddet dinlenip, Acve hurması (iyi cins Medine hurması-Peygamber efendimiz (s.a.v.) in bizzat mübarek elleriyle diktiği hurmalar) yediler.

Sonra oradan ayrılarak yakınlarındaki bir dağa çıkıp gizlendiler. Onlar oradan ayrıldıktan sonra Huzey kabilesinden koyun güden bir kadın ‘Rec’i suyu’nun başında hurma çekirdekleri olduğunu anladı.

-“Buradaya Medine’den gelenler olmuş,” diye bağırarak koşup, kabilesine haber verdi

Bu sırada Eshab-i Kiram’dan bu on kişilik seriyyenin yanında bulunan Adal ve Kare kabilesinin heyetinden biri bir bahane ile yanlarından ayrıldı. Hemen Lidyan oğullarına gidip, haber verdi.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hubeyb (Habib) Bin Adiy (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Reci’ suyu başı Güzide Sahabelerin şehid edildikleri mekan

Hubeyb (Habib) bin Adiy (Radiyallah-u anhu)- 2

Lidyan oğulları bu haber üzerine yüz’ü okçu olmak üzere ikiyüz kişilik bir kuvvetle izlerini takip edip, bulundukları dağı kuşattılar.

Sonra onları dağın tepesinde buldular. Teslim olmalarını, kendilerini tutup, Mekke’li müşriklere teslim edeceklerini söylediler.

Bu keşif kolu kendi aralarında istişare yaptıktan sonra teslim olmayı redettiler. Kılıçlarını çekip üzerlerine hücum eden ikiyüz kişilik düşmana karşı görülmemiş bir kahramanlıkla çarpıştılar.

Üzerlerine saldıran kuvvetten bir kısmını öldürdüler. Nihayet çarpışa çarpışa on Sahabi’den yedisi okla vurularak orada şehid düştü. Üçü de esir edildi.

Esir edilen bu Sahabiler;

Hubeyb bin Adiy (r.a.), Zeyd bin Desinne (r.a.), ve Abdullah bin Tarık (r.a.) idi.

Lıhyan oğulları, üçünü de yayların kirişleri ile bağladılar. İçlerinden Abdullah bin Tarık (r.a.) Mekke’li müşriklere götürülmeye razı olmadı. Girtmemek için zorlandı.

–“Şehid edilen arkadaşlarımdan güzel misaller vardır.” Diyerek haykırdı.

Bir zorlayışta ellerinin bağını kopardı. Lıhyan oğulları O’nu taşa tuttular., sonunda O’nu da şehid ettiler.

Hudeyb bin Adiy (r.a.) ve Zeyd bin Desinne (r.a.) Resulullah (s.a.v.) ın verdiği keşif vazifesini yapmaya belki imkan buluruz düşüncesi ile sabrettiler. (Bakınız Asım bin Sabit)

Lihyan oğulları her ikisini de Mekke’ye götürdüler. Bu sırada Müslümanlarla Bedir ve Uhud savaşını yapmış ve bu savaşlarda yakınları öldürülmüş olan müşrikler kin ve intikam hırsı içinde bulunuyorlardı. Bu bakımdan her an fırsat arıyorlardı.

Hubeyb (r.a.) i müşriklerden Huceyr bin Ebi İhab-ı Temimi, Bedir savaşında öldürülen kardeşinin intikamı için satın aldı.

Zeyd bin Desinne (r.a.) yide Safvan bin Ümeyye bin Halef’in intikamını almak üzere satın aldı.

Müşrikler her ikisini de satın aldıktan öldürmeye karar verdiler. Ancak savaş yapmayı yasak saydıkları aylar girmiş olduğundan hapsetmek suretiyle bu ayların çıkmasını beklediler.

Bir müddet her ikisini de ayrı yerlerde hapis tuttular. Her iki sahabi (r.anhüm) de bu esaret karşısında büyük bir sabır, takat ve asalet getirdiler.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hubeyb (Habib) Bin Adiy (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu