‘Eshab-i kiram’ olarak etiketlenmiş yazılar

Hayber Kalesi

Abdullah bin Revâha (Radiyallah-u anhu)- 3

Hazret-i Asım bin Adiy (r.a.);

-“Ey İbn-i Revâha! Söylediğin gerçek mi?” diye sordu.

Hazret-i Abdullah bin Revâha (r.a.);

-“Evet, Vallahi gerçektir! İnşallah, yarın Resulullah da elleri bağlanmış bulunan esirlerle birlikte gelir, gelecektir!” buyurdu.

Hazret-i Abdullah bin Revâha (r.a.) 6 (M. 627) yılında Hudeybiye Musâlahasına katılarak Biat-i Rıdvan’da bulundu.

Yahudilerin reisi Ebû Rafi’nin katlinden sonra Yahudilerin başına, esir bin Zürâm geçmiş, MÜSLÜMANLARIN ALEYHİNDE TAHRİKLERE BAŞLAMIŞTI.

Esir bin Zürâm, Gaftan kabilesini, Müslümanlar aleyhinde harakete geçirmek teşebbüslerinde bulunuyordu.

Resulullah (s.a.v.) bu hareketten haberdar olarak, hicretin altıncı senesi Ramazan’da, Hazret-i Abdullah bin Revâha (r.a.) yı otuz kişinin başında Hayber tarafına göndermiş, Hazret-i Abdullah (r.a.) da Esir bin Zürâm’ın bütün ahvalini uzun uzadıya tetkik ederek vaziyeti Peygamber efendimiz (s.a.v.) e bildirmişti.

Esir bin Züram’ın vucudunu kaldırmak lazım geldiğini anlatmış, bunun üzerine Hazret-i Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem), O’nu bu işle vazifelendirmişti.

Hazret-i Abdullah bin Revâha (r.a.), maiyetindeki otuz kişi ile birlikte haraket ederek, Esir bin Zürâm’ın makamına vardıktan sonra, o’nu Medine’ye da’vet etti.

Esir bin Zürâm da da’veti kabul ederek, her müslümana karşı bir kişi olmak üzere otuz kişi alarak yola çıktı.

Esir bin Zürâm, yolda bir müddet ilerledikten sonra aklına bir takım şüpheler gelip, Medine’ye gitmekten ise Hayber’e dönmenin daha iyi olduğunu zanederek gerilemeye başladı.

Hazret-i Abdullah bin Revâha (r.a.), O’nun bu halini gördükten sonra O’na;

-“Ey Allah’ın düşmanı! Ne diye geriliyorsun?” dedi.

Esir bin Zürâm, şüpheye düştüğünü söylediğinden iki taraf arasında şiddetli bir cenk başladı. Esir bin Zürâm ile maiyetindekilerin hepsi imha edildi.

Abdullah bin Revâha (r.a.), Hayber’in fethinde, Resul-i Ekrem (s.a.v.) in maiyetinde bulunmuş, daha sonra da Hudeybiye antlaşmasının olduğu yıl yapılmayan Umre haccını yapmak üzere Mekke’ye gitmişti.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abdullah bin Revâha (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Akabe Biati’nin yapıldığı yer olan (Bey’a  camisi)

Abdullah bin Revâha (Radiyallah-u anhu)- 4

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Kusvâ adındeki devesinin üzerinde bulunduğu ve devenin yulalı Hazret-i Abdullah bin Revâha (r.a.) nın elinde olduğu halde ve sadık arkadaşları da çevrelerinde, kılıçlarını kuşanmış bir şekilde, yürüyerek Mekke’ye girdiler.

Müşriklerin ileri gelenleri; kin, hınç ve kıskançlıkla dolu olarak, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) i gözetlemek için Handeme, Kuaykıan dağına çıkmışlardı.

Mekke’li erkek, kadın, çoluk çocuklar da, Peygamber efendimiz (s.a.v.) le Eshabını seyretmek için Darünnedve’de sıralanmıştı.

Abdullah nin Revâha (r.a.), Kusva’nın yularlını çekerek Peygamberimiz (s.a.v.) in önlerinde yürümekte ve;

-“Ey Kafirler çekilin, Peygamber yolundan,
Ki Allah-u Teâlâ,
O’NA GÖNDERDİ Kur’an.
Her hayır ve iyilik vardır O’nun dininde,
Bu din için ölmektir, en hayırlı ölüm de.
Gerçek Resulullah’dır, kabul ettim yürekten,
Her sözüne inandım, kabul ettim şimdi ben.
Ey Kafirler! Kur’anın, Allah-u Teâlâ’dan,
İndiğini siz inkar eyleniğiniz zaman.
Nasıl indirdik ise, darbeleri aniden,
Ve nasıl ayırdıksa, başınızı gövdeden.
O’nun mânâsına da, inanmazsanız eğer,
İner aynı şekilde başınıza darbeler.”
Diyerek Kafirleri kötüleyici şiirler söylemekte

Ve devamla;

-“Başlarım O Allah’ın, mübarek ismiyle ki,
Yoktur O’nun dininden, başka din-i hakiki.
Ve yine başlarım ki, ismiyle O Allah’ın,
Muhammed hem kulu ve hem Resulüdür O’nun.”

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abdullah bin Revâha (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

19 Yüz yılın sonlarındaki Kâ’be görüntüsü
Abdullah bin Revâha (Radiyallah-u anhu)- 5

Hazret-i Ömer (r.a.);

-“Ey İbn-i Revâha! Sen Resulullah (s.a.v.) ın önünde ve Harem-i şerifte nasıl şiir okuyabiliyorsun?” deyince

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Ya Ömer! O’na mâni olma. Allah-u Teâlâ’ya yemin ederim ki, O’nun sözleri, bu Kureyş müşriklerine ok yağdırmaktan daha çabuk, daha çok tesirlidir. Ey İbn-i Revâha devam et.” Buyurdu.

Hazret-i Ömer (r.a.) sustu.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) biraz sonra Hazret-i Abdullah bin Revâha (r.a.) ya;

-“Allah-u Teâlâ’dan başka ilah yoktur! Bir olan O’dur. Va’dini gerçekleştiren O’dur! Askerlerini güçlendiren O’dur! Toplanmış olan kabileleri, bozguna uğratan da YALNIZ O’dur” buyurdu.

Abdullah bin Revâha (r.a.) da;

-“Allah-u Teâlâ’dan yoktur başka bir İlah,
Yoktur O’nun şeriki, Lâ ilâhe İlallal.
O’dur Müslümanların, askerine güç veren,
Ve O’dur kafirleri dağıtan, mağlub eden.”

Diye söylemeye başladı.

Müslümanlar da O’nun söylediği gibi söylediler.

Hicretin sekizinci senesi Cemaziyelevelinde, Mute gazası vuku buldu. Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Busra reisi olan Emire bir mektup göndererek, O’nu İslamiyet’e davet etmişti. Bunlar, Resul-i Ekrem (s.a.v.) in elçisine husn-i kabul göstereceklerine elçiyi katletmişler, Müslümanlara karşı harp yapacaklarını ilân etmişlerdi.

Bunun üzerine Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) 3000 kişiden müteşekkil bir kuvvet hazırlamış O’nu Zeyd bin Harise (r.a.) nin kumandasına vermişti.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) mescidinde öğle namazını kıldırdıktan sonra oturdu. Eshab-i Kiram (r.anhüm) da oturdular.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Cihada çıkacak olan şu insanlara, Zeyd bin Harise’yi kumandan tayin ettim! Zeyd bin Harise şehid olursa, yerine Ca’fer bin Ebi Talib geçsin. Ca’fer bin Ebi Talib şehid olursa, Abdullah bin Revaha geçsin. Abdullah bin Revâha da şehid olursa, Müslümanlar aralarında münasip birini seçsin ve O’nu kendilerine kumandan yapsın!” buyurdu.

Bunun üzerine Eshab-i Kiram (r.anhüm) ağlamağa başladılar.

-“Ya Resulullah! Keşke sağ kalsalar da kendilerinden istifade etseydik.” Dediler.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) cevap vermeyip sustular.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abdullah bin Revâha (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Medine-i Münevvere’dan bir görünüş

Abdullah bin Revâha (Radiyallah-u anhu)- 6

Mücahidler, MEDİNE’DEN YOLA ÇIKACAKLARI SIRADA, Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem), beyaz bir sancak bağlayıp Hazret-i Zeyd bin Haris (r.a.) ye verdi. Haris bin Umeyr’in öldürüldüğü yere kadar gitmesini ve orada bulunanları İslamiyet’e davet etmesini, Müslümanlığı kabul ederlerse ne âlâ kabul etmedikleri takdirde, Allah-u Teâlâ’nın yardımına güvenerek onlarla çarpışmasını tavsiye etti.

Uğurlamak üzere Veda yokuşuna kadar mücahitlerle beraber gitti.

Hazret-i Abdullah bin Revâha (r.a.), yanındaki kumandan arkadaşlarıyla birlikte vedalaştıkları sırada, ağladı.

O’na;

-“Ey Revâha’nın oğlu! Niçin ağliyorsun?” diye sordular.

Hazret-i Abdullah bin Revâha (r.a.);

-“Ağlamamın sebebi, değil dünya sevgisi,
Ve değildir vallahi, özliyeceğim ben sizi.
Asıl sebep şudur ki, Kur’an-i Kerim’in de,
Şöyle buyurmaktadır, Rabbimiz bir ayette;
-“Muhakkak biliniz ki, sizlerin içinizden Hiçbir kimse yoktur geçmesin cehennemden.”
-“İşitim bu ayet-i, Resulullah okurken,
Cehenneme uğrarsam, nasıl sabrederim ben.”

Dedi.

Müslümanlar;

-“Allah-u Teâlâ, sizi sevgili kulları zümresine ilhak etsin, Salihlerden olun.” Diye duâ ettiler.

Sonra Hazret-i Abdullah bin Revâha (r.a.);

-“Mağfiret diliyorum, Rahman olan Rabbim’den,
Vücudum baştan başa kan olsun darbelerden.
Naşıma uğrayanlar desinler; (Ne seâdet,
Kan revan yerde yatan, şehid olmuş nihayet)”

Diyerek duâ etti.

Ordu gitmeğe hazırlandığı sırada, Hazret-i Abdullah bin Revâha (r.a.) Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in yanına varıp vedalaştıktan sonra;

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abdullah bin Revâha (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Senniyet-ül Veda’ (Resulullah Aleyhis selam Hicret esnasında burada durmuştur.)

Mescid-i Kıblateyn (Medine-i Münavera)

Abdullah bin Revâha (Radiyallah-u anhu)- 7

-“Ya Resulullah! Bana ezberliyeceğin ve aklımdan hiç çıkaramiyeceğim bir şeyi emr ve tavsiye buyurur musun?” dedi.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) O’na;

-“Sen, yarın Allah’a pek az secde edilen bir ülkeye varacaksın, orada secdeleri, namazları çoğalt!” buyurdu.

Hazret-i Abdullah bin Revâha (r.a.);

-“Ya Resulullah! Bana, nasihatini artırır mısın?” dedi.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Allah-u Teâlâ’yı diama zikret, çünkü, Allah’ı zikr, umduğuna ermende sana yardımcı olur.” Buyurdu.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem), Senniyet’ül Vedâ’da mücahidlerle vedâlaştı.

Onlara;

-“Haydi Allah’ın ismi ile gazâ ediniz. Allah’ın ve sizin Şam’da bulunan düşmanlarınızla çarpışınız! Orada Nasranilerin kiliselerinde, halktan ayrılmış kendilerini ibadete vermiş, bir takım kimseler bulacaksınız, SAKIN ONLARA DOKUNMAYINIZ! Onların dışında, başkalarında şeytanların yuvalandıkları daha bir takım kimseler bulacaksınız. Onların başlarını kılıçla koparınız! SİZ, NE BİR KADINI, NE SÜT EMEN BİR ÇOCUĞU, NE YAŞLANMMIŞ BİR PİR-İ FÂNİ’Yİ ÖLDÜRECEK, NE BİR AĞAÇ YAKACAK VEYA KESECEK, NE DE BİR EV YIKACAKSINIZ.” Buyurdu.

Peygamber efendimiz (s.a.v.), mücahidlerle vedâlaşıp, Medine’ye dönerken, Hazret-i Abdullah bin Revâha (r.a.) Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) i şu beyitlerle selâmladı;

-“Vedalaştım Nahil’de, Allah’ın Resulünden,
Selamet orda kaldı, O’ndan ayrılınca ben.
Eyvah! Arkada kaldı, Allah’ın sevgilisi.
Eyvah! Uzakta kaldı, dostların hayırlısı.”

Zeyd bin Erkam (r.a.) der ki;

-“Ben Hazret-i Abdullah bin Revâh (r.a.) nın terbiyesi altında yetişmiş bir yetimdim. Kendisi Mute seferine çıktığında, beni de devesinin terkesine bindirmişti.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abdullah bin Revâha (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Mescid-i Kıbleteyn (Medine)

Abdullah bin Revâha (Radiyallah-u anhu)- 8

-”Vallahi geceleğin gidince, O’nun şu beyitlerini okuduğunu işittim.”

-“Ey devem! Kumlukta, kuyuya eğer beni,
Oradan da dört konak, götürürsem ileri.
Çıkarmam artık seni, bundan başka sefere,
Sahipsiz kalacaksın, az sonra ona göre.
Ben herhalde evime, geri dönmeyeceğim.
Umarım ki bu harpta, ben şehid düşeceğim.
Son konakta müminlere, geçti beni hız ile,
Ey Revâha’nın oğlu, en yakınların bile,
Kardeşlik bağlarını, kopararak geçtiler,
Seni Hak Teâlâ’ya bırakıp da gittiler.
Artık düşünmüyorum, geride ne malım var?
Hiç umurumda değil, ağaçlarla hurmalar.”

-”Kendisinden, bunları işitince ağladım.”

Hazret-i Abdullah bin Revâha (r.a.) bana kamçısıyla dokunarak;

-“Ey yaramaz! Sana ne oluyor, sana, ne zararı var? Allah-u Teâlâ bana şehidlik nasip ederse sen de, hayvan üzerinde geri dönüp, yerine ulaşırsın. Ben de, dünyanın dertlerinden tasa ve üzüntülerinden, hadiselerden kurtulmuş, rahata kavuşmuş olurum!” dedi.

Geceleyin inip iki rekat namaz kıldı. Sonunda uzunca bir duâ yaptı ve bana;

-“Ey çocuk.” Diye seslendi.

Ben;

-“Buyur!” dedim.

Abdullah bin Revâha (r.a.);

-“Bu seferde inşallah şehidlik nasip olacaktır.” Dedi.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abdullah bin Revâha (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Ravda-i Mutahhara (Sallallahu aleyhi ve sellem) Medine

Abdullah bin Revâha (Radiyallah-u anhu)- 9

İslâm mücahidleri, yollarına devam ederek, Şam topraklarında Maan’a varınca, orada konakladılar.

Orada, Kayser Heraklius’un, Rumlar’dan yüzbin askerle Belka topraklarından Maan’a gelip konduğunu ve Beliy kabilesinden Mâlik bin Zafile adında birinin kumandası altında Lahm, Cüzam, Kayn, Behrâ, Vâil, Bekr ve Beyil Hiristiyan Araplarından yüzbin kişilik bir kuvvetin de gelip onlara katıldığını haber aldılar.

İslâm mücahidleri, durumu görüşmek üzere, Maan’da iki gece kaldılar. Zeyd bin Harise (r.a.), Rumlar’ın kendileri için pek çok asker toplamış olduklarını haber verip, mücahidlerin bu yoldaki görüşlerini sordu.

Bazıları;

-”Rumlarla karşılaşmaktan vazgeçip memleketlere akın yap. Halklarını esir al, Medine’ye geri dön.” Dediler.

Hazret-i Abdullah bin Revâha (r.a.) susuyor, konuşmuyordu. Hazret-i Zeyd bin Harise (r.a.), O’na, bu hususta ne düşündüğünü sordu.

Hazret-i Abdullah bin Revâha (r.a.);

-“Biz, ganimetler elde etmek için yola çıkmadık. Fakat, Rumlarla karşılaşmak için yola çıktık!”Dedi.

Diğer mücahidler ise;

-“Resulullah Aleyhis selam’a yazı yazıp düşmanımızın sayısını bildirelim. Bize, acele asker göndermesini veya bu yolda yapmak istediği şeyi bize emretmesini istiyelim.” Dediler.

Bu hususta söz ve görüş birliğine vardılar.

Hazret-i Abdullah bin Revâha (r.a.);

-“Ey kavmim ne sebepten, tereddüt edersiniz?
Şehid olmak kasdiyle, cenge gelmedik mi biz?
Silahca, süvarice, çokluk olduğumuzdan,
Dolayı savaşmadık, kafirlerle hiçbir an.
Allah-u Teâlâ’nın, bize ihsan ettiği,
Şu din kuvveti ile, savaştık aslan gibi.
Gidiniz, çarpışınız, muhakkak iyilik var,
Bu işin neticesi, ya
ŞEHADET ya ZAFER.
Bedir günü Vallahi, vardı iki atımız,
Uhud’da tek at ile, pek azdı silahımız.
Bu cenkte gâlip gelmek, varsa eğer kaderde,
Zaten böyle vaat etti, Allah ve Peygamber (s.a.v.) de.
Hak Teâlâ vâdinden, dönmez aslâ geriye,
Ey Mü’minler öyleyse, yürüyün ileriye.
Şehidlik varsa eğer, bizim kaderimizde,
Kavuşuruz cennette, şehid kardeşimize.” Dedi.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abdullah bin Revâha (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Ravda Kapısı (Bab-ül Baki’)

Abdullah bin Revâha (Radiyallah-u anhu)- 10

Hazret-i Abdullah bin Revâha (r.a.) nın bu sözleri mücahidleri cesaretlendirdi.

-“Vallahi Revâh’nın oğlu, doğru söyliyor.” Dediler.

Ve Yollarına devam ettiler.

Meşarif köyünde rastladıkları düşman askerleri yaklaşmaya başlayınca, İslâm mücahidleri, ‘Müte’ diye anılan köyün önüne çekildiler ve hemen savaş düzenine girdiler.

Düşman askerlerinin üzerine yürüdüler. İki taraf, yeşil ekinler üzerinde, birbirleriyle amansızca çarpışmaya başladılar.

İslam ordusunun Başkumandanı Zeyd bin Harise (r.a.) Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in sancağını eline aldı. Vucudu, Rumların mızrakları ile delik deşik edilip, kanları saçılıncaya kadar çarpışmaktan geri durmadı. Ve en sonunda ŞEHİD oldu.

Sancağı Hazret-i Cafer bin Ebi Talib (r.a.) aldı. Zırh gömleğini giydi, atına bindi. Sncağı elinde olduğu halde ilerledi.

Hazret-i Ca’fer (r.a.), düşmanların ortalarına kadar dalmış bulunuyordu. Çarpışırken, düşmanlar tarafından vurulup bir eli kesildi. Sancağı, diğer eline aldı. O eli de kesilince, sancağı koltuğunun altına kıstırdı. O SIRADA BİR KAFİR, O’na mızrağını sapladı ve Hazret-i Ca’fer (r.a.) şehid oldu.

Hazret-i Ca’fer (r.a.) şehid olunca, Ebül Yüsr Ka’b bin Umeyr (r.a.) sancağı alıp, Hazret-i Abdullah bin Revâha (r.a.) ya verdi.

Hazret-i Abdullah bin Revâha (r.a.) sancağı alınca, atının üzerinde düşmanlara doğru ilerledi ve kendi kendine;

-“Ey Nefsim, bana boyun eğeceksin elbette,
Bugün şehid olurum, yemin ettim bu harpta.
Ya sen kendiliğinde, razı olursun buna,
Ya kabul ettiririm, bunu ben zorla sana.
Eğer öldürülmezsen, şayet sen bu savaşta,
Hiç ölmiyecek misin, ey nefsim söyle bana.
Ca’fer bin Ebi Talib ve Zeyd bin Harise’nin,
Yaptığını yaparsın, bil ki iyi edersin.
Onlar şehid oldular, ey nefsim durma geri,
Sonra bedbaht olursun, haydi atıl ileri.” Diye hucuma geçti.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abdullah bin Revâha (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

 

 

 

Müte savaşının yapıldığı yeri gösteren harita

Abdullah bin Revâha (Radiyallah-u anhu)- 11

Hazret-i Abdullah bin Revâha (r.a.) çarpışırken parmağı yaralanınca atından yere atladı. Elinin yaralı parmağını ayağının altına koyup;

-“Sen, ancak, kanayan bir parmak değil misin? Bu kazaya da Allah yolunda uğramış bulunuyorsun.” Diyerek çekip kopardı.

Ve kendi kendine;

-“Ey Nefis! Şehidlikten seni çekindiren, sakındıran hangi şeylerdir? Eğer, Karım fılanca hatundan mahrum kalmaktan ileri geliyorsa, O‘nu ÜÇ TALAKLA BOŞADIM, Kölelerimi azâd ettim, hurma bahçelerimi Allah ve Resulullah (s.a.v.) a bıraktım.” Dedi.

Hazret-i Abdullah bin Revâha (r.a.) çarpıştıktan sonra dönüp atından indiği sırada, amcasının oğlu kendisine pişirilmiş et getirdi.

Ve;

-“Al, bunu ye de biraz güçlen.” Dedi.

Abdullah bin Revâha (r.a.) üç günden beri bir şey yememişti. Etten bir defa ısırmıştı ki, o sırada Müslümanların bulundukları köşede bir kargaşa oldu. Bu durumu görünce;

-“Sen hala bu dünyadasın. Dünyaya yiyip-içmekle uğraşıyorsun” diyerek nefsini kınadı ve hemen elindeki eti bıraktı. Kılıcını sıyırıp tekrar savaşa girdi. Kahramanca çarpıştı.

Bir ara düşman askerlerinden biri mızrağını Hazret-i Abdullah bin Revâha (r.a.) ya nişan alarak fırlatı.

Hazret-i Abdullah bin Revâha (r.a.) Müslümanlarla düşman saflarında yere düştü. Çok arzu ettiği ŞEHADET’E KAVUŞTU.

Eshab-i Kiram (r.anhüm), hemen İŞTİŞARE ederek aralarında Hazret-i Halid bin Velid (r.a.) i Kumandan seçtiler.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in sadık arkadaşları, Hazret-i Halid bin Velid kumandası ve sancağı altında hücuma geçtiler ve düşmanı BOZGUNA uğrattılar.

Bozguna uğrayan düşmana istedikleri gibi kılıç vurdular. Düşmanları, görülmedik şekilde bozguna uğrattılar.

Hazret-i Halid bin Velid (r.a.) der ki;

-“O gün benim elimde DOKUZ KILIÇ PARÇALANDI. Elimde geniş yüzlü bir Yemen Palasından başka bir şey kalmamıştı.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem), kumandanların ŞEHİD EDİLDİKLERİNİ, Kendileri hakkındaki haber Medine’ye gelmeden önce aynı günde Müslümanlara haber verdi.

Onların şehid oldukları saatt’e, Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) Eshabını Mescid’de topladı.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) çok üzgündü.

Eshab-i Kiram;

-“Ya Resulallah sizde olan üzüntüyü gördüğümüzden beri duyduğumuz üzüntünün derecesini ancak Allah-u Teâlâ bilir.” Dediler.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abdullah bin Revâha (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

 

 

 

Müte savaşının yapıldığı alan

Abdullah bin Revâha (Radiyallah-u anhu)- 12

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in mübarek gözlerinden yaşlar akarak;

-“Bende gördüğünüz üzüntü, beni hüzün içinde bırakan şey, Eshabımın şehid olmaları idi. Bu hal onları Cennette karşılıklı tahtlar üzerinde oturmuş kardeşler olarak görünceye kadar devam etti. Zeyd bin Harise sancağı eline aldı. Nihayet şehid edildi. O şimdi Cennete girdi. Orada koşup duruyor. Sonra sancağı Ca’fer bin ebi Talib aldı. Düşman ordularına saldırdı. Çarpıştı ve nihayet o da şehid edildi. O, şehid olarak Cennette girdi ve yakuttan iki kanat ile dilediği gibi uçup duruyor. Ca’fer’den sonra sancağı Abdullah bin Revâh’a aldı. Elinde sancak olduğu halde düşmanlarla çarpıştı ve şehid oldu ve Cennet’e girdi. Onlar, Cennette altından tahtlar üzerinde bana gösterildi.” Buyurdu.

Hazret-i Abdullah bin Revâha (r.a.), dinine son derece bağlı, dünya malına ve rütbesine kıymet vermezdi. Allah-u Teâlâ’ya ibadet etmekte ve Peygamber Efendimiz (s.a.v.) in emirlerini ölüm pahasına da olsa yerine getirmekte eşine az rastlanırdı.

Bir defasında, Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) hutbe okurken cemaate;

-“Oturunuz.” Buyurduğunda, Hazret-i Abdullah bin Revâha (r.a.), mescidin dışında bir yerde bulunuyordu ve HEMEN OLDUĞU YERDE OTURDU. Hutbe bitinceye kadar, hiç kımıldamadan orada bekledi.

O’nun bu hareketi, Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) ulaştırılınca;

-“Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Allah-u Teâlâ’ya ve Resulüne gösterdiğin itaatde Allah-u Teâlâ hırsını artırsın.” Buyurdu.

Peygamberimiz Efendimiz (s.a.v.), Hazret-i Abdullah bin Revâha (r.a.) yı çok sever, hastalandığı zaman hemen ziyaretine gider, hal ve hatırını sorardı.

Bedir’den başlayarak, şehid olduğu Müte savaşına kadar Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in iştirak etmiş olduğu bütün savaşlarda bulunan Hazret-i Abdullah bin Revâha (r.a.), Peygamber Efendimiz (s.a.v.) in şair ve hatiplerindendi.

Kendisi “Vahiy katibiydi.” Şairlikteki kudreti herkes tarafından bilinir ve takdir edilirdi.

Şiirleri, Eshab-i Kiram (r.anhüm) tarafından hemen ezberlenerek ağızdan ağza yayılırdı. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de, onun şiirlerini beğenirdi ve bu şiirlerin düşmana ok atmadan daha tesirli olduğunu beyan ederdi.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem); O’nun hakkında;

-“Cenab-ı Hak, Hazret-i Abdullah bin Revâha’ya rahmet eylesin, Melâike O’nun meclisi ile İFTİHAR ederlerdi.”

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abdullah bin Revâha (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu