‘Eshab-i kiram’ olarak etiketlenmiş yazılar

Kelehe (Kalecik köyü) Nusaybin

Halid bin Velid (Radiyallah-u Anhu)- 11

Bu İslam ordusu Ecnadeyn de yapılan savaşta da galip geldikten sonra, Şam civarına geldiler. Şehir üç taraftan muhasara edildi. Üç ay süren muhasarada netice alınamadı.

Şehirde, bir gün, patriklerden birinin bir oğlu dünyaya geldi. Halk her şeyi unutup bayram yapmaya başladılar.

Hazret-i Halid bin velid (r.a.) geceleri uyumuyayıp vaziyeti araştırdı. Askeri dehası ve halkın bu zafından istifade edip, ordusuna hucüm emrini verdi, ve ordu şehre girdi.

Fahl mevkiinde Rumlarla yapılan savaşta, Rum orduları perişan ederek zafer kazanıldı. Şam’da yapılan ikinci karşılaşmada, Rumların bütün orduları yok edilinceye kadar savaş devam etti.

Ard arda yenilen Rumlar, Anadolu’da papazlar vasitasiyle köy köy dolaşarak asker topladılar. Büyük bir haçlı seferi düzenlediler.

240 bin Rum askeri Yermük’te toplandı. Buna karşılık, 46 bin kişilik Müslüman ordusu vardı. Başkumandan Hazret-i Halid bin Velid (r.a.) ordusunu BİNER KİŞİLİK BÖLÜKLERE AYIRDI. Her bölüğe kumandanlar tayın etti.

Askerin maneviyatını kuvvetlendiren nutuklar irad ettikten sonra, düşmana hucüm emr verdi.

Bu savaş tarihde eşine ender rastlanan kahramanlıklara sahne oldu. Rum Kumandanlarından Yorgi, Hazret-i Halid bin Velid (r.a.) e gelip Müslüman oldu. O da kafirlere karşı çarpışmaya başladı ve şehid oldu.

Harbin şiddetinden öğle ve ikindi namazlarını İMÂ İLE KILDILAR. Bu harpta İslâm kadınları bile fevkâlâde cenk ettiler.

Allah’ın kılıcı Hazret-i Halid bin Velid (r.a.), bütün gücü ile HAÇLI ORDUSUNUN merkezine yüklendi. Merkezdeki kuvvetlerini dağıtınca Rum ordusu kaçmaya başladı.

Bu savaşta kan gövdeyi götürdü. 100 binden ziyade Haçlı öldürüldü. Buna karşı 3000 Müslüman şehid oldu.

Bu savaşta da ZAFER, İSLÂMIN OLDU. İran, Irak, Şam, Suriye, Filistin Hazret-i Halid bin Velid (r.a.) in kumandanlığı ve fevkâlâde güzel idaresi ile fethedildi. Her gittiği yerde İslâmı tanıttı.

Hazret-i Ebû Bekir (r.a.), tarafından Suriye bölgesi valiliğine tayın olundu. Hazret-i Ömer (r.a.) devrinde Medine’ye çağırıldı. BÜTÜN HESABLARINI MUNTAZAM OLARAK VERDİĞİ İÇİN, halife Ömer (r.a.) den çok ihsan ve ikram gördü. Kısa bir süre sonra Harran taraflarına vâli olarak tayin edildi.

Bu vazifede bir sene kaldı.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Halid bin Velid (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Navala Bünüsre (Nusaybin)

Halid bin Velid (Radiyallah-u Anhu)- 12

Hazret-i Halid bin Velid (r.a.) kısa bir süre sonra HARRAN taraflarına Vâli olarak tayin edildi. Bu vazifede bir sene kaldı.

Hazret-i Halid bin Velid (r.a.), 21 (M. 642) yılında Humus’ta hastalandı. Yanında silah arkadaşları vardı.

Vefat edeceği sırada kılıcını istedi. Kabzesini tutarak şefkatla okşadı,

Sonra;

-“Nice kılıçlar elimde parçalandı. İşte bu benim ölümümü görecek olan son kılıcımdır. Beni en çok üzen, hayatı hep savaş meydanlarından geçip, yatak yüzü görmemiş olan bu yatakta ölmesidir.”

Biraz durduktan sonra;

-“Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) hiçbir Eshab-i, rahat yatağında ölmedi. Ya Savaş meydanlarında veya uzak beldelerde Din-i İslâm’ı yayarken garib olarak şehid oldu. Ah… Halid!…Şehid olamıyan Halid!…Harb, benim etimi çiğneyemedi. Şehidlik mertebesi hariç elde etmediğim makam kalmadı.”

Ağlamaklı bir sesle;

-“Vücudumda bir karış yer yoktur ki, ya kılıç yarası, ya bir ok yarası veya mızrak yarası olmasın. Ömrü, Din-i İslâmı yaymak için savaşlarda at koşturan kimsenin sonu, böyle yatak üzerinde mi olacak? Ölmümü, harb meydanında, atımın üzerinde, düşmana Allah için kılıç sallarken şehid olarak beklerdim.” Dedi.

Sonra YERMÜK SAVAŞINI hatırlayarak;

-“Ah…Yermük günü… İnsan kanlarının vadide sel gibi aktığı Yermük!… Şiddetli bir kırağının olduğu gece, gökten boşanan yağmura karşı kalkanımın altında gecelediğimi unutamıyorum. O gece Muhacirlerden kurulu akıncı birliğimle baskın yapmak için sabahı zor etmiştik. AH… YERMÜK HARBİ… “

Biraz daha durakladıktan sonra;

-“Ah…Yermüh harbi… Üç bin yiğitle, YÜZBİN KÜFFARA KARŞI ZAFER KAZANDIĞIMIZ Mute’yi bile unutturdun!… Ey yakınlarım! Cihada sarılın. BU TOPRAKLAR ANCAK CİHAD ETMEKLE KORUNABİLİR. Yermük Rumlarla yaptığımız ilk büyük muharebedir. Bundan sonra, daha nice savaşlar birbirini takip edecektir. SAKIN GAFLETE DÜŞMEYİN!… Şimdi kendimi at kişnemeleri arasında, Allah Allah nidalarıyla insanlara dar gelen Yermük vadisi’nde hisediyorum. Vallahi Rabbimden beni her gazâda diriltmesini ve o savaşın hakkını vermeyi isterim…” dedi.

Sonra;

-”Vasiyetimi bildiriyorum, beni ayağa kaldırın…” deyince

Ayağa kaldırdılar.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Halid bin Velid (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu


Suriye sınırındaki (Mayın tarlası) Kamışlı kazası

Halid bin Velid (Radiyallah-u Anhu)- 13

Sonra;

-“Vasiyetimi bildiriyorum, beni ayağa kaldırın…” deyince

Ayağa kaldırdılar.

-“Beni bırakınız, şimdiye kadar hep taşıdığım kılıcım artık beni taşısın.” Diyerek kılıcına dayandı

-“ÖLÜMÜ SAVAŞTAYMIŞIM GİBİ AYAKTA KARŞILAYACAĞIM. Öldüğüm zaman atımı muharebede tehlikelere dalabilen bir yiğide veriniz. Atım ve kılıcımdan başka bir şeye sahip olmadan öleceğim. Mezarımı, bu kılıcımla kazınız. Kahramanlar kılıç şakırtısından zevk alır.” Dedi.

Ve yatağına düşüp Klime-i Şehadet getirerek vefat etti.

Bütün Eshab-i Kiram (r.anhüm) gibi, Hazret-i Halid bin Velid (r.a.) de, ömrünü İslâmiyet’in yayılması için harcamışır. Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) e olan hürmeti muhabbeti ve bağlılığı son derece idi.

Pygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem), Veda Haccı’nda mübarek saçlarını traş ettiriyordu. Bütün Eshab-i Kiram (r.anhüm) etrafında toplanmış saçları yere düşürmemek için havada yakalıyorlardı.

Mübarek alınlarındaki saçlarına sıra gelince Hazret-i Halid bin Velid (r.a.);

-“Annam, babam, canım sana feda olsun Yâ Resulullah, ne olur, mübarek alnınızdaki saçları bana verir misiniz” diyerek o kadar yalvardı ki, Hazret-i Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) onu kıramadı.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) tebessüm buyurdular. Mübarek saçları alan Hazret-i Halid (r.a.), öptü kokladı, yüzüne gözüne sürdü ve sarığının içine yerleştirdi.

Bütün savaşlarda muzaffer olmasının sebebini sorduklarında, sarığını çıkarıp içindeki mübarek saçlar sayesinde olduğunu söylerdi.

Yanında Peygamber efendimiz (s.a.v.) in ism-i şerifinin, Sallatü selam ilâve edilmeden yalnız olarak söylenmesine müsaade etmezdi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) tan kendisine bir şey gelirse bundan, büyük şeref ve seadet duyar, iftihar ederdi.

Bütün Eshab-i Kiram (r.anhüm) gibi, o da Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) in rızasını ve hoşnutluğunu kazanabilmek için çırpınırdı. Bunun için her şeylerini feda eder, hiçbir şeyden çekinmezdi.

Cesaret ve Şecaatini ve askerlikteki tecrübelerini İslamiyet’in her tarafta yayılması için harcamış ve bunun için Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) tarafından methedilmişti.

Bir gün, Peyganber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) kendisi için;

-“Allah’ın iyi kullarından biridir.” Diye söylemişlerdi. Hazret-i Halid bin Velid (r.a.) hitabet ve FARESAHATTA DA ÇOK MAHİR İDİ.

Hazret-i Halid bin velid (r.a.) ın çocukları hakkında teferuatlı malûmat olmamakla beraber, Muhacir ve Abdurrahman isimli iki oğlundan bahsedilmektedir ki, bunlar da kendisi gibi şecaat ve cesaret sahibi idiler.

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Halid bin Velid (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Kâ’be’nin yukardan görüntüsü

Velid bin Velid (Radiyallah-u anhu);

Eshab-i Kiramdan. İsmi Velid’dir. Babası Velid bin Muğire el-Mahzûmi olup, İslam’ın büyük düşmanlarındandı. Annesi Lübâbe ise Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın baldızıydı.

Nesebi;

Velid bin Velid bin Muğire bin Abdullah bin Amr bin Mahzum el-Kureyşi’dir. Kureyş’in Mahzum koluna mensuptur. Mekke’de bi’setten önce doğup, Medine’de 8 (M. 629) senesinde vefat etti.

Bedir gazâsında müşriklerin safında harbe katıldı. Müşrikler bu harp’ta yenilince, O’nu Abdullah bin Cahş (r.a.) esir aldı. Medine-iMünevvere’ye getirdi.

Kardeşlerinden henüz müşrik olan Halid bin Velid (r.a.) ile Hişam bin Velid, O’nu esaretten kurtarmak üzere Medine’ye geldiler.

Abdullah bin Cahş (r.a.) fidye-i necat (kurtuluş akçesi) verilmedikçe bırakmak istemedi. Kardeşlerinden Halid (r.a.) razı olduysa da, baba bir annesi ayrı kardeşi Hişam kabul etmedi.

Resulullah (s.a.v.) babalarının silah ve techizatının verilmesi teklif etti. Buna da Hişam razı olduysa da Halid (r.a.) kabul etmedi. Fakat sonunda babalarının yüz dinar kıymetindeki kılıcı, zırhı ve miğferi karşılığında anlaştılar.

Velid (r.a.) i esaretten kurtarıp, Mekke’ye yola çıktılar. Fakat Velid (r.a.), Mekke yolu üzerinde Medine’ye dört mil mesafedeki Zü’i-Huleyfe’de onlardan ayrılıp, Resulullah (s.a.v.) yanına geldi. İman edip, Eshab-i Kiram (r.anhüm) den oldu.

Müslüman olduktan bir müddet sonra Mekke’ye kardeşlerinin yanına gelmişti. O zaman henüz Müslüman olmayan Halid bin velid (r.a.);

-“Madem, Müslüman olacaktın. Kurtuluş fidyesi ödemeden Müslüman olsaydın? Babamızdan kalan hatırayı elimizden çıkardın. Niçin böyle yaptın?” diye sorunca

Velid bin Velid (r.a.) de;

-“Kureyşlilerin esarete dayanamadı da Muhammed Aleyhis selam’e tabi oldu demelerinden korktum.” Cevabını verdi.

Kardeşleri O’nu Mahzum oğullarından bazı Müslümanlarla, Ayyaş bin Ebi Rebia ve Seleme bin Hişam (r.anhüm) ın yanına haps ettiler. İman ettiği için senelerce hapis yattı.

İslamiyet’in azılı düşmanlarından amcası Hişam ile müşrik akrabalarından çok zulüm ve işkence gördü.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Velid bin Velid (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Baki’ mezarlığı (Medine-i Münevvere)

Velid bin Velid (Radiyallah-u anhu)- 2

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) müşriklerin zulmüne uğrayan Ayyaş bin Ebi Rebia ile Ebû Seleme bin Hişam ve Velid bin Velid (r.anhüm) için şöyle duâ ettiler;

-“İlahi! Velid bin el-Velid’i, Seleme bin Hişam, Ayyaş bin Rebia’yı (küffar elinde bunalıp) zaif (ve aciz) görülen diğer mü’minleri kurtar. İlahi! Mudar’ı (Kureyş) daha beter (çok kötü) çiğne. Bu yılları Yusuf’un yıllarına benzet.”

Velid (r.a.) Resulullah (s.a.v.) in duâ’sı bereketiyle bir fırsatını bulup, bağlı bulunduğu yerden kaçtı. Medine-i münevvere’ye gelip, Resulullah (s.a.v.) ile buluştu.

Resulullah (s.a.v.), Ayyaş bin Rebia ile Seleme bin Hişam (r.anhüm) in halini sorunca, onların birbirlerine ayakları ile bağlı, şiddetli azap ve işkenceler altında kıvrandıklarını haber verdi.

Resulullah (s.a.v.) Onların hallerine çok üzülüp, kurtarılma çarelerini aradı. Kimin kurtarabileceklerini sorunca, senelerce işkence altında kalmasına rağmen, Velid (r.a.), büyük bir cesaret ve aşk’la;

-“Ya Resulullah! Onları ben kurtarırım, sana getiririm.” Buyurdu.

Tekrar Mekke’ye gelip, işkence gören Müslümanların yerini onlara yiyecek götüren bir kadını takip ederek öğrendi. Mazlumlar, tavansız bir binada hapisti.

Geceleyin, ölümü de göze alarak büyük bir cesaretle duvardan sıyrılıp, mazlumların yanına vardı. İman etmekten gayrı bir suçları olmayan iki mazlum, müşriklerce bir taşa bağlanıp; Arabistan’in çöl havasındaki yakıcı sıcaklığında her türlü zulme uğratılıyordu.

Mazlumları kurtarıp, devesine bindirdi. Kendisi de yayan, yalın ayak Medine-i münevvere’ye çok sevdiği Resulullah (s.a.v.) ın yanına bir an önce varmak için yola çıktı. O’nu çölün kavurucu sıcağı yakmıyor da Resulullah (s.a.v.) a kavuşma aşkı yakıyordu.

Medine’ye aç, susuz, yalınayak üç günde geldi. Parmakları taşların tahribatından PARÇA PARÇA OLMUŞTU. Velid bin Velid (r.a.) kan revan içinde maşuk’u Resulullah (s.a.v.) ı görünce, aşkından kendinden geçti. Ruhunu HAKKA TESLİM ETTİ.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) bun hali görünce Eshab-i Kiram (r.anhüm)a karşı;

-“Şehid işte budur. BEN BUNA ŞAHİDİM.” Buyurdu.

Bu müjdenin ardından annesi Lübâbe (r.anha) yi teselli ederken de Resulullah (Sallallahu aleyji ve sellem) şu ayet-i kerime’yi okudu;

-“Ölüm sarhoşluğu gerçekten gelir. Ey İnsan! İşte bu senin öteden beri kaçtığın şeydir.”

Müslüman olmasıyla müşriklerin dayanılmaz zulümlerine uğrayan Velid bin Velid (r.a.), senelerce sıkıntılara katlanarak Resulullah (s.a.v.) ı görmesiyle de ruhunu teslim ederek kavuştuğu ni’met, müjde, ÇOK BÜYÜKTÜR.

Medine-i Münevvere’de Baki’ kabristanlığı’na defn edildi.

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Velid bin Velid (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Kâ’be-i Şerif

Usâme bin Zeyd (Radiyallah u anhu;

Eshab-i Kiram’ın büyüklerinden. “Resulullah’in sevgilisi” diye meşhurdur.
Babası peygamber efendimizin azadlalarından zeyd bin harise, anası, Ümm-i Eymen (r.anha) dır. Künyesi, ebû Muhammed’dir.

Nesebi, Usâme bin zeyd bin Harise bin şerahbil’dir. Mekke’ye giderken Resulullah (s.a.v.) ın devesinde, arkasında oturmuştur. Birlikte kâbe’ye girmişti.

Huneyn gazâsında çocuk olduğu halde kahramanca çarpıştı. çok cesur idi. Onsekiz yaşında iken, ordu kumandanı yapıldı. 54 (M. 673) veya 59 (M.678) senesinde Medine’de vefat etti.

Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem), azadlı kölesi, Hazret-i Zeyd bin harise (r.a.) yi çok severdi. Onu kendisine evlat edindi. Dolasıyle Hazret-i Usâme bin zeyd (r.a.), aynı zamanda peygamber efendimiz (s.a.v.) in terbiyesi ile yetişti. Böylece peygamber efendimizin torunları Hazret-i Hasan ve Hazret-i Hüseyin (r.a.) in sevgisine Hazret-i Üsame (r.a.) de ortak oldu.

Sevgili Peygamberimiz, Üsame (r.a.) ye, bu sevgisinin, babası zeyd bin harise (r.a.) ye olan sevgiden dolayı olduğunu ifade ettiler ve

-“Usâme bana herkesten daha yakındır” buyurdular.

Hazret-i Usâme (r.a.) nin, ehl-i beyt’in bir ferdi kabul edilmesinden sonra, gece, gündüz demeden, her zaman, peygamber efendimiz (s.a.v.) in, hane-i se’adetlerine girip çıkmasına izin verildi.

Çocuk yaşta iken hicret sevabı kazandı. Medine döneminde, çocuk olduğu için, hicretin 7-8. yılına kadar olan muharebelere katılamadı. Bundan sonra katıldığı muharebelerde çok kahramanlıklar gösterdi.

8 (M.629) senesi Mekke’nin fethinde Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem), KUSVA isimli devesine binip, terkesine de, Hazret-i Usâme bin Zeyd (r.a.) i aldılar.

Peygamberimiz (s.a.v.) Mekke’nin fethinin ihsan edilmesinden duyduğu derin minnet ve şükrandan dolayı Cenâb-i Hakk’a hamdetti. Kâ’be-i Muazzama’nın putlardan temizlenmesini emir buyurdular.

Peygamberimiz (s.a.v.) de devesinin üzerine Hazret-i Usâme ile birlikte Kâ’be’ye geldiler. Mescid-i Haram’ın yanına gelince, develerinden inerek Hazret-i Usâme, Hazret-i Bilâl, Hazret-i Osman bin Talha (r.anhüm) ile Kâ’be’ye girdiler.

Devam edecek

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Usâme bin Zeyd (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Hacer-ül Esved (Mekke-i Mükarreme)

Usâme bin Zeyd (Radiyallah u anhu- 2

Hazret-i Ömer (r.a.) önce gelip içerde bulunan çizilmiş insan suretlerini siliyordu. Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) , Hazret-i Usâme (r.a.) ye bir kova su getirip kalan suretleri de sildirdiler. Kapının üzerlerine kapatılmasını emir buyurdular.

İçerde Peygamberimiz (s.a.v.), kapıyı ve üç direği arkalarına, iki direği sağına, bir direği soluna alıp, duvara bir buçuk metre kadar kala durup, iki rekat namaz kıldılar.

Bu sırada dışarıda Hazret-i Halid bin Velid (r.a.), kapının önüne halkın yığılmasını önlemeye çalışıyordu.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), namazlarını kıldıktan sonra Kâ’be’nin her köşesinde tekbir getirdiler ve duâ buyurdular. Sonra kapıyı açtırıp, kapının eşiğinde durup mübarek iki ellerini kapının kasalarına dokunarak üç defa tekbir getirdiler ve bir hutbe irâd ettiler. Mekkelileri af ettiler.

Hazret-i Usâme (r.a.) Mekke’nin fethinden sonra yapılan Huneyn gazâsında Peygamber Efendimiz (s.a.v.) in yanından hiç ayrılmadı. Müşriklere karşı kahramnaca çarpıştı.

8 (M. 629) senesi Peygamber Efendimiz (s.a.v.) in, Hazret-i Mâriye (r.anha) den doğan, oğlu Hazret-i İbrahim (r.a.), birbuçuk yaşında iken süt annesi Ümmü Bürde (r.anha) nin evinde bulunuyordu.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem), oğlunun hastalandığını işitince, Hazret-i İbrahim (r.a.) in yanına gittiler. O’nu kucağına aldıklarında can vermek üzereydi. Peygamberimiz (s.a.v.) in mübarek gözlerinden YAŞLAR AKMAYA başladı.

-“Siz de mi ağliyorsunuz, ya Resulallah” diyen Hazret-i Abdurrahman bin Avf (r.a.) a;

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Ey ibn-i Avf, Benim bu ağlamam bir acımadan ibarettir. Ben ancak kendisinde bulunmayan hasletleri sayarak, ölü üzerine YÜKSEK SESLE, bağırarak ağlamayı YASAK ettim. Ben sizi, günah ve ahmaklık olan iki bağırıştan men ettim. Biri ni’mete kavuşulduğu sıradaki eylence, oyun, şeytan çalgılarından, ikincisi de, bir musibete ve felakete uğrayınca, bağırıp, yüz göz tırmalamak, üst baş yırtmaktan ve şeytan şamatasından men ettim.”

Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Acımayana acınmaz.” Buyurdu.

Devam edecek

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Usâme bin Zeyd (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Cennet-ül Baki’ (Medine-i münevvere)

Usâme bin Zeyd (Radiyallah u anhu- 3

Hazret-i Usâme bin Zeyd (r.a.), feryada başlayınca, Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) O’na ağlamamasını emr buyurdu.

Hazret-i Usâme (r.a.);

-“Ya Resulallah, sizin ağlamanız üzerine feryat ettim. Affınızı dilerim.” Dedi.

O zaman Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Ağlamak, acımaktan ileri gelir. Feryat ve figan ise şeytandandır.” Buyurdular.

Hazret-i İbrahim (r.a.) Vefat edince;

-“Ya İbrahim! Ölümüna çok üzüldük. Gözlerimiz ağlıyor, kalbimiz sızlıyor. Fakat Rabbimizi gücendirecek bir şey söylemeyiz.” Buyurdular.

Hazret-i İbrahim (r.a.) vefat ettiğinde güneş tutulmuştu.

Eshab-i Kiram (r.anhüm) den;

-“Ya Resulallah İbrahim (r.a.) vefat ettiği için mi güneş tutuldu.” Diyenlere karşı da;

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Ay ve güneş Allah-u Teâlâ’nın varlığını ve birliğini gösteren iki mahluktur. Kimsenin ölmesi, kalması ile tutulamazlar. Onları tutulur görünce Allah-u Teâlâ’yı hatırlayınız.” Buyurdular.

Hazret-i İbrahim (r.a.) in cenazesi yıkanıp kefenledikten sonra, Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem), cenaze namazını kıldırdılar. Baki’ kabristanında mezarı kazıldı.

Hazret-i Usâme ile Hazret-i Fadl bin Abbas (r.anhüm) kabrin içine indiler. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) kabrin kıyısında oturdular. Kabrin üzerini örterlerken yan tarafta bir açıklık gördüler, oraya mübarek elleriyle bir kerpiç koyarak kapattılar.

Ve;

-“Siz, bir işi içe sinecek bir şekilde yapınız. Çünkü, böyle yapmak, musibete uğrayanlara ferahlık verir. Böyle yapmak ölüye fayda ve zarar vermez, fakat bir dirinin gözünü aydınlatır.” Buyurdular.

Kabrin üzerine SU DÖKTÜRDİLER. Bir taşı kabrin başına diktiler. Kabrin üzerine SU DÖKMEK İLK DEFA Hazret-i İbrahim (r.a.) in kabrinde oldu.

Devam edecek

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Usâme bin Zeyd (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Ravda-i Mutahhara (Medine-i Munevvara)

Usâme bin Zeyd (Radiyallah u anhu- 4

11 (M. 632) senesi, Peygamber Efendimiz (Sallallah aleyhi ve sellem), hastalandılar. Hasta oldukları halde, Rumlarla savaşmak üzere bir ordu hazırlanmasını emir buyurdular. Eshab-i Kiram (r.anhüm) hazırlık yapmak için dağıldı.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Hazret-i Usâme (r.a.) yi çağırdılar;

-“Ey Usâme! Şam’a Belka sınırına, Filistindeki duruma babanın şehid edildiği yere kadar, ALLAH-U TEÂLÂ’NIN İSMİYLE VE BEREKETİYLE GİT. Onları atlara çiğnet. Seni bu orduya BAŞKUMANDAN tayın ettim. Übnâlıların üzerine ansızın varıp üzerlerine şimşek gibi saldır. Varacağın yere haber ulaşmayacak şekilde hızlı git. Yanına kılavuzları alıp, casus ve gözcüleri önünden ilerlet, Allah-u Teâlâ ZAFER İHSAN ederse, onların arasında az kal.” Buyurdular.

Cürüf‘te karargah kurmalarını, emir buyurup, mübarek elleriyle sancağı bağlayıp, Hazret-i Usâme (r.a.) ye verdiler. Akibinde mescid’de minbere çıktılar;

-“Ey Eshabim! Usâme’nin babası Zeyd, kumandanlığa nasıl layık ve benim katımda Nasıl SEVGİLİYSE, ONDAN SONRA OĞLU USÂME DE KUMANDANLIĞA ÖYLE LAYIKTIR. Usâme, benim katımda insanların en sevgililerindendir.” Buyurdu.

Hazret-i Usâme (r.a.) savaşa gidecek olan Eshab-i kiram, Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellme) le vedalaştılar.

Hazret-i Usâme (r.a.) nin kumandası altında savaşa gideceklerin arasında Hazret-i Ebû Bekir, Hazret-i Ömer, Hazret-i Ebû Ubeyda bin Cerrah, Hazret-i Sa’d bin Ebi Vakkas (r.anhüm) gibi Eshab’ın ileri gelenleri de vardı.

Resulullah Efendimiz (Sallallah aleyhi ve sellem) in hastalığı ağırlaştı. Bu arada ordu hazırlıklarını tamamlamış karagahta toplanmışlardı. Pazar gecesi orada yattılar.

Sabahleyin Hazret-i Usâme (r.a.), Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in yanına geldi. Yanında Hazret-i Abbas (r.a.) da vardı. Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in ağzına ilaç veriliyordu. Hazret-i Usâme (r.a.) yi görünce O’na duâ ettiler ve;

-“Allah-u Teâlâ’nın BEREKETİYLE, kuşluk vaktı yola çıkınız.” Buyurdular.

Ordu hareket etmek üzereyken Peygamberimiz Efendimiz Hazret-i Muhammed (Sallallahu aleyhi ve sellem) in VEFAT HABERİ GELDİ.

Rebiülevvel’in ONİKİNCİ PAZARTESİ GÜNÜ İDİ. Ordu Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in Hane-i Seâdetinin önüne geldi. Sancağı kapının önüne dikti.

Hazret-i Ebû Bekir (r.a.), Hazret-i Usâme (r.a.) ye;

-“Sancağı açmamak üzere evine götür.” Buyurdu.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in mübarek cenazelerini yıkamak üzere harakete geçtiler.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Usâme bin Zeyd (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Ravda-i Mutahhara (Medine-i Münevvere)

Usâme bin Zeyd (Radiyallah u anhu- 5

Hazret-i Ebû Bekr-i Sıddik (r.a.), Peygamber Efendimiz (Sallallahu leyhi ve sellem) in vefatından önce, mübarek cenazelerinin yıkanmasıyla ilgili –“‘Resulullah (s.a.v.) dan işittim ki; -“Beni Ehl-i Beytim yıkasın.” Buyurmuştu.”

Deyip

-“Abbas ve Ali (r.anhüm) yıkasınlar.” Dedi.

Hazret-i Abbas, oğlu Fadl (r.anhüm) ile beraber geldi. Hazret-i Ali (.a.) dahi geldi.

Halife Ebû Bekir (r.a.);

-“Ya Ali, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) i sen yıka” dedi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın hizmetisi Hazret-i Usâme (r.a.) ye;

-“Onlara hizmet et.” Dedi.

Kendisi, Eshab-i Kiram (r.anhüm) ile kapıda bekledi.

Ensar’dan Evs bin Havli (r.a.) yi de yardım için içeriye soktu.

Hazret-i Usâme (r.a.), Peygamber Efendimiz (s.a.v.) in mübarek cenazeyi şerfilerini yıkamak, kefenlemek ve kabri şerifine indirmekle şereflendi.

Definden üç gün sonra, Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) Eshab-i Kiram (r.anhüm) a;

-“Resulullah (s.a.v.) size Usâme (r.a.) nin emrinde gazâ’ya göndermişti. Vefat edince, O iş yapılmadı. Her şeyden önce, bu emri yerine getirmeliyiz! Bu işte, gevşek davranmayın! Gazâya hazır olun.” Diye emir buyurdu. Eshab-i Kiram’ı harbe hazırladı.

Bu sırada Arabistan çöllerinde İSYAN çıktığı işitildi.

Eshab (r.anhüm);

-“Usâme’nın emrinde gitmiyelim. Asiler Medine’ye gelip halife’yi öldürürler.” Dediler, ve çok uğraştılar ise de

Hazret-i Ebû Bekir (r.a.);

-“Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın emrini, her ne pahasına olursa olsun yapacağız ve Resulullah (s.a.v.) ın beğendiği kumandanı ben değiştiremem.”Dedi.

Hazret-i Usâme (r.a.) at üzerinde, Halife ve Eshab (r.anhüm) yürüyerek Medine’den çıktılar.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Usâme bin Zeyd (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu