‘Eshab-i kiram’ olarak etiketlenmiş yazılar
Usâme bin Zeyd (Radiyallah u anhu- 6
28 Ekim 2009Okçular (ayneyn) tepesi (Başka açıdan çekilen fotoğrafı)
Usâme bin Zeyd (Radiyallah u anhu- 6
Hazret-i Usâme (r.a.), Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) e, Ya ata binmesini, veya kendisinin de attan ineceğini söyleyince,
Hazret-i Ebû Bekir (r.a.);
-“Ben ata binmiyeceğim, sen de attan inmiyeceksin. Allah-u Teâlâ’nın rızası için benimde ayaklarım bu yolda tozlansın. Biliyor musun ki, her gâzi için, bir adımına mukabil, pek çok sevap verilir ve o kadar da günahları dökülür.” Diye cevab verdi.
Hazret-i Ebû Bekir (r.a.), Eshab-i Kiram’a veda ederken;
-“Size birinci nasihatım, Usâm’ye itâat etmenizdir. Şam’daki rahipleri, çocukları, kadınları öldürmeyin.” Deyip
Hazret-i Usâme (r.a.) ye dönerek;
-“Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) in emrettiği yere selametle git.” Dedi.
Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) veda ve nasihatdan sonra, Hazret-i Usâme (r.a.) ye;
-“Hazret-i Ömer (r.a.) i bana muavin bırakır mısın?” buyurdular.
Hazret-i Usâme (r.a.) de buna muvafakat edip, Hazret-i Ömer (r.a.) e izin verdikten sonra Halife ile Hazret-i Ömer Medine-i Münevvere’ye döndüler.
Hazret-i Usâma (r.a.) da Şam’a hareket etti. Huzâ’a kabilesine gidip, mürtedleri öldürdü. ZAFER İLE, kırk gün sonra Medine’ye döndü.
Hazret-i Ömer (r.a.), halifeliği sırasında Hazret-i Usâme (r.a.) ye çok ta’zim ve ihsanlarda bulundu. Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in, Usâm (r.a.) yi çok sevdiğini biliyordu. Hatta Hazret-i Ömer (r.a.), kendi oğlu Hazret-i Abdullah (r.a.) a senelik 200 dirhem tahsis ettiği halde, Hazret-i Usâme (r.a.) ye 500 dirhem tahsis etti.
Hazret-i Abdullah bin Ömer (r.a.), bu farklılığin sebebini babasına sorunca,
Hazret-i Ömer (r.a.) buyurdu ki;
-“O’nun babası Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) a, senin babandan daha sevgili idi.”
Hazret-i Usâme bin Zeyd (r.a.), Hazret-i Osman (r.a.) ın halifeliği sırasında Devlet idaresi ile ilgili işlere karışmadı.
Yine Hazret-i Ali (r.a.) ve Hazret-i Muaviye (r.a.) arasında meydana gelen hadiselere de karışmak istemedi ve;
-“Müslümanlar arasında KARDEŞ KANI dökülmesinden çekinirim.” Buyurdu.
Hadiseler ilerleyince, ictihadi Hazret-i Ali (r.a.) nin ictihadına uygun oldu. Hatta son nefesinde bile bunu bildirdi.
Hazret-i Usâme (r.a.) nin yirmi seneye yakın ömürleri Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in mübarek dizleri dibinde geçti. Peygamberimiz (s.a.v.) in sünneti şeriflerini iyi öğrendiği için, Eshab-i Kiram (r.anhüm), bazı meselelerini Hazret-i Usâme (r.a.) den sorarlardı.
Her işte, her hususta Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) emirleri üzere hareket eder, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) in birçok hizmetlerinde bulunmakla şereflenirdi.
Hazret-i Usâme (r.a.), Peygamber Efendimiz (s.a.v.) in en itimat ettiği kimselerden olup, SIRLARININ MAHREMİ İDİ.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Usâme bin Zeyd (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Usâme bin Zeyd (Radiyallah u anhu)- 7
28 Ekim 2009Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın dişleri şehid olunca kaldığı mağara
Usâme bin Zeyd (Radiyallah u anhu- 7
Peygamberimiz (s.a.v.), ince meselelerde Hazret-i Usâme (r.a.) ile istişare ederlerdi. Hazret-i Ömer (r.a.) de bu sebepten Hazret-i Usâme (r.a.) ye danışır, fikrini alırdı. Eshab-i Kiram (r.amhüm) in hepsi gibi, Hazret-i Usâme bin Zeyd (r.a.) de fazilet ve güzel ahlakı kendinde toplamıştı.
Hazret-i Usâme (r.a.), babasının ve annesinin arzularını yerine getirmek için çok çalışırdı. Anne ve babası vefat edince onlar için kurban keserdi. Ağaçlarından elde ettiği mahsullari fakirlere dağıtır, sevabını anne ve babasına da gönderirdi.
Rivayet ettiği hadis-i Şeriflerin toplamının 128 olduğu bildirildi. Bunlardan bazıları şunlardır;
Usâme bin Zeyd (r.a.) buyuruyordu ki;
-”Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) i gördüm. Hazret-i Hasan ve Hazret-i Huseyin (r.anhüm) mübarek kucağında oturtuyorlardı.”
Resulullah (Sallallah-u aleyhi ve sellem) buyurdular ki;
-“Bu ikisi, benim oğullarımdır ve Kerimemin oğullarıdır. Ya Rabbi! Ben bunları seviyorum. Sen de sev ve bunları sevenleri sev!”
Hazret-i Aişe (r.anha) şöyle rivayet etti;
-“Usâme çocuk idi. Birgün yüzü kanamıştı.”
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) bana;
-“Usâma (r.a.) nin yüzünü yıka.” Buyurdu. -”Ve yıkarken bana yardım etti
Ve
-“YÜZÜNÜ ÖPTÜ, sevdi.”
Yoksul bir kimse vefat etti. Yıkamak üzere Hazret-i Usâme (r.a.) ve Hazret-i Ali (r.a.) ye vazife verdiler. Cenaze yıkandı, kefenlendi ve defn edildi.
Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;
-“Bu kimse, kıyamet günü, yüzü ayın ondördü gibi parlak olarak mahşer yerine gelecektir. Bunun bir hasleti vardır. Eğer o hasleti de olmasa, KUŞLUK GÜNEŞİ GİBİ YÜZÜ PARLAK OLDUĞU halde mahşer yerine gelirdi.” Buyurdu.
Eshab-i Kiramam(r.anhüm) dan;
-“Bu haslet nedir?” diye soruldu.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki;
-“Bu kimse devamlı olarak gece namazı kılar, gündüz oruç tutar ve Allah-u Teâlâ’yı çok zikrederdi. Ancak kış geldiği vakit yaz elbisesini, yaz geldiği vakit de kış elbisesini saklardı. Size enaz verilen, yakın ve sabır azimetidir.” Buyurdular.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki;
-“Allah’ın kulları, TEDAVİ OLUNUZ. Allah-u Teâlâ derdi yarattığı gibi dermanı da yaratmıştır.”
Hazret-i Ebû Said el Hudri (r.a.) rivayet etti.
-“Usâme bin Zeyd (r.a.) bir ay va’de ile yüz Dinar’a bir câriye satın aldı. Bunu Peygmanber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) işitince;
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Usâme bin Zeyd (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Usâme bin Zeyd (Radiyallah u anhu- 8
29 Ekim 2009Usfan’daki Osmanlı kalesi (Suudi Arabistan)
Usâme bin Zeyd (Radiyallah u anhu- 8
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki;
-“Bir ay va’de ile satın alan Usâme’ye şaşmıyor musunuz? Usâme, uzun emel sahibidir. Allah-u Teâlâ’ya yemin ederim ki, gözüm açıldığı zaman kapaklarını kapamadan, lokmayı yuttuğum vakit onu hazmedemeden öleceğimi düşünürüm. Ey Âdemoğulları, aklınız varsa, kendinizi ölülerden sayınız. Yemin ederim ki, size va’dedilen ölüm gelecek, ona engel olamıyacaksınız.”
Usâme bin Zeyd (r.a.) rivayetle, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki;
-“Kıyamet günü, insanların Allah’a en yakın olanları, dünyada uzun müddet aç susuz ve mahzun kalanlardır. Hakiki âlim ve müttekiler, halk arasına girdikleri varlıkları, kayıboldukları zaman, yoklukları bilinmez. Çünkü aranmazlar. Yerin genişliği, onları bilir ve göklerin melekleri, onları kuşatır. İnsanlar hep dünya ni’metinden zevk alırken, onlar Allah’a itâaten zevk alırlar. İnsanlar, Peygamberin sünnet ve ahlakını kaybettikleri zaman, onlar onu muhafaza ederler. Onlardan biri öldüğü zaman, yeryüzü onlar için ağlar. Bunlardan bulunmayan bir BELDE HALKINA, Allah-u Teâlâ GAZAB EDER. Köpeklerin leşe hücumu gibi, onlar dünyaya hücum etmezler. Yemeğin azını yer, insanların rağbet ettiği şeylere kıymet vermezler. Bazıları bunların delirip, akıllarını kayıbettiklerini sanırlar, halbuki akılları başlarındadır. Onlar gözleri ile Allah’ın emirlerine bakıp, DÜNYA SEVGİSİNİ içlerinden attılar. Dünya adamaları nazarında onlar, akılsız olarak dünyada dolaşmakta iseler de, hakikat şu ki; İnsanlar akıllarını kayıbedip, hayretlere düşecekleri zaman, onların akılları başlarında olacaktır. Ahret şerefi onlar içindir. Yâ Usâme, onları hangi memlekette görürsen bil ki, onlar o belde halkının emanıdır.Onların bulundukları memlekete Allah-u Teâlâ azâb etmez. Yeryüzü onlarla ferahlanır. Cebbar olan Allah-u Teâlâ ONLARDAN RAZI OLUR. ONLARLA KARDEŞLİK EDİN Kİ, onların sayesinde kurtulmuş olasın. Şayet gücün yeterse, aç ve susuz ölmeğe gayret et. Açlık ve susuzluk sayesinde ŞEREFLİ MEVKİLERE ULAŞIR, Peygamberlerle birleşirsin. Bedeninden ayrılan ruhun ile Melekler sevinir ve Cebbar olan Allah-u Teâlâ sana rahmet eder.”
Usâme bin Zeyd (r.a.) rivayetle, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki;
-“Dikkat edin, Cennet için hazırlanan yok mudur? Allah-u Teâlâ’ya yemin ederim ki, Cennette tehlike diye bir şey yoktur. Cennet, parlayan bir nur, etrafa yayılan bir kokudur. Binaları kuvvetlidir, ırmakları devamlı akar, bol ve olgunlaşmış meyve yeridir. Orada parlak ve güzel zevceler vardır. Onlar daima neş’elidirler. Ni’metleri devamlıdır. Orada AKLIN ERMİYECEĞİ fevkâlâde GÜZELLİKLER vardır.” Buyurdu.
Eshab-i kiram (r.anhüm);
-“Biz ona hazırlandık.” Dediler.
Bunun üzerine Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“İnşallah deyiniz.” Buyrdu. Ve sonra cihad’ı anlatarak onu teşvik ettiler.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Usâme bin Zeyd (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Zeyd bin Sabit (Radiyallah-u anhu);
29 Ekim 2009Sab-ül Mesacid (Hendek)
Zeyd bin Sabit (Radiyallah-u anhu);
Eshab-i Kiramın büyüklerinden. Yaklaşık 612 senesinde Medine’de doğdu. Hicri 45 veya 55 senesinde Medine’de vefat etti.
Hazret-i Zeyd bin Sabit (r.a.) in nesebi;
Zeyd bin Sabit bin Dahhak bin Zeyd bin Lûzân bin Amr bin abdi avf bin Ganm bin Mâlik bin Neccâr, el Ensariyyi’l-Hazreci, Beni Neccar’dır.
Annesi; Nevvar binti Mâlik bin Muaviye bin Adı’dir.
Künyesi; Ebû Said veya Ebû Sâbit’tir. Ayrıca Ebû Hârice veya Ebû Abdurrahman da denilmektedir.
Lakabı ise el-Kari’ veya el-Mukri’ veya el-Farzi veyahut da Kâtibü’l-Vahy Hibrü’l Ümme’dir.
Babası Sâbit (r.a.) hicretten önce Evs ile Hazrec Kabileleri arasında (Yevmü’l Buâs) adıyla bilinen bir muharebede ölmüştü.
Babası öldüğünde Zeyd (r.a.) henüz altı yaşlarında bir çocuk idi. Annesİ tarafından büyütüldü, yetiştirildi.
Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem), İslamiyet’i yaymak üzere Eshab-i Kiram (radiyallahu anhüm) den Mus’ab bin Umeyr (r.a.) i Medine’ye göndermişti.
Bu sırada henüz ONBİR YAŞLARINDA olan Zeyd bin Sabit (r.a.) de, Mus’ab bin Umeyr (r.a.) vasitası ile MÜSLÜMAN OLDU. Müslüman olunca hemen Kur’an-i Kerim’in vahyolunan ayetlerini ezberlemeye başladı. Bir taraftan Kur’an-i Kerim’i ezberliyor, bir taraftan da Beni Neccar kabilesinin çocuklarını öğretiyordu.
Kur’an-i Kkerim’e o kadar muhabbeti, sevgisi vardı ki, Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) Mekke’den Medine’ye hicret etmeden önce, ONYEDİ SÛREYİ EZBERLEMİŞTİ.
Hicretten sonra Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem), O’nun bu halini büyük bir memnuniyetle karşılamıştır.
Bedir savaşı yapldığında Zeyd bin Sabit (r.a.) onüç yaşında idi. İSLAM ORDUSU HAREKET ETMEK ÜZERE İKEN O da katılmak istedi.
Fakat yaşı küçük olduğu için Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) O’na İZİN VERMEDİ. Emre itaat edip Medine’de kaldı.
Uhud savaşına da, bu sebeple katılmadığı rivayet edilmiştir. Hendek harbine katılmıştır. Harbe hazırlık için önce HENDEK kazma işinde çalışmış sonra savaşa katılıp, büyük fedakarlıklar göstermişti.
Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Bu ne güzel bir genç.” Diyerek O’nu taltif buyurmuşlardır. Bu harb, Müslümanların TOPYEKÜN bir savunmasıydı.
Devam edecek….
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Zeyd bin Sabit (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Zeyd bin Sabit (Radiyallah-u anhu)- 2
30 Ekim 2009Mescid-i Feth’ın dış görünüşü
Zeyd bin Sabit (Radiyallah-u anhu)- 2
Tebük gazvesinde Mâlik bin Neccar (r.a.) in sancağını Umâre bin Hazm taşıyorken Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem), sancağı alıp, Zeyd bin Sabit (r.a.) e vermiş Umâre (r.a.) nin;
-“Ya Resulullah yoksa aleyhimde bir şey mı duydun?” demesi üzerine de;
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Hayır! Kur’an-i Kerim ÖNCEDİR. Zeyd ise Kur’an-i Kerim’i SENDEN DAHA ÇOK BİLİR.” Buyurmuştur.
Hudeybiye antlaşmasında, Mekke’nin fethinde Huneyn gazvesinde ve Taif muhasarasında ve Vedâ’ haccında bulunmuştur.
Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) in vefatından sonra Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) devrinde meydana gelen Yemâme harbine de katılmıştı. Bu harpta YALANCI PEYGAMBERLİK iddia edip ortaya çıkan MÜSEYLEMET-ÜL KEZZÂBA KARŞI savaşırken kendisine bir ok isabet edip yaralanmıştı.
Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) in hayatı müddetince, vahiy katibliğinden başka yazışmalarını da o yazardı.
Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem), bazı hükümdarlar tarafından gönderilen mektubların hatasız tercüme edilmesi için Zeyd (r.a.) e SÜRYANİ ve İBRANİ LİSANLARINI ÖĞRENMESİNİ EMİR BUYURMUŞLARDI.
Çok zeki olan bu zat, 15 gün gibi kısa bir zamanda, HER İKİ DİLİ DE ÖĞRENMEYE muvaffak olmuştu. Bundan sonra bu lisanlarla Medine’ye gönderilen hükümdarların mektublarını tercüme ediyordu.
Hazret-i Ömer (r.a.) in ve Hazret-i Osman (r.a.) in hilafetleri zamanında da onların yazı işlerini ifâ ediyordu.
Halife Hazret-i Osman, O’nu BEYTÜLMAL EMİNİ tayın etmişti. Bir Hadis-i Şerif’te buyurulduğu gibi, Eshab-i Kiram arasında FERAİZ İLMİNİ (Miras hukukunu) en iyi bilen o zat idi.
Hazret-i Ömer (r.a.), her zaman Hazret-i Ali (r.a.) ile beraber Zeyd bin Sabit (r.a.) i danışma meclisine davet ederdi.
Abdullah bin Abbas (r.a.) geniş bilgisiyle beraber Zeyd bin Sabit (r.a.) nin evine kadar gidip ONDAN İSTİFADE EDERDİ. Bir defa Zeyd bin Sabit (r.a.) hayvana bineceği zamanda üzengisini tutmuş, Zeyd bin Sabit (r.a.), kendisini men edince,
İbn-i Abbas (r.a.);
-“Biz âlimlerimize böyle hürmet ederiz.” Demiş,
Zeyd bin Sabit hazretleri (r.a.),de İbn-i Abbas (r.a.) ın elini tutarak öpmüş.
-“Biz de Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in ehl-i Beytine böyle HÜRMET ETMEKLE EMROLUNDUK.” Demiştir.
Devam edecek….
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Zeyd bin Sabit (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Zeyd bin Sabit (Radiyallah-u anhu)- 3
30 Ekim 2009Mescd-i Feth’in içten görünüşü
Zeyd bin Sabit (Radiyallah-u anhu)- 3
Zeyd bin Sabit Hazretleri (r.a.) Sahabe devrinde bile Medine’nin BAŞ KADISI İDİ. Feraiz, Kıraat ve Tefsir ilminde de BAŞ İMÂM idi.
İmâm-i Şafi-i (r.a.), feraiz hususunda Zeyd (r.a.) in kavlini tercih ederdi. Zeyd bin Sabit (r.a.) kıraat ilminde Eshab-i Kiram (r.anhüm) in EN YÜKSEKLERİNDENDİ. Kur’an-i Kerim’in tamamını güzelce ezberlemiş, kendisinden İbn-i Abbas (r.a.) Ebû Abdurrahman es-Sülemi (r.a.) gibi Sahabe-i Kiram Kur’an-i Kerim okumuşlardır.
İslâm ilimleri içinde en yüksek olan kıraat ilmiydi. Bu ilim sayesinde, Kur’an-i Kerim bozulmaktan ve değişmekten korıunmuştur. Bu ilmin mütehassıs âlimleri, kelam-i ilahinin kıraat şekillerini ve tevatür halindeki ihtilafları zabt ve kaydetmişlerdir.
Böylece Kur’an-i Kerim’in okunması hususundaki tereddütleri bertaraf etmişlerdir. Hazret-i Zeyd bin Sabit (r.a.) in bu ilmindeki üstünlüğü, Eshab-i Kiram (r.anhüm) ın ve Tabiinin ileri gelenlerinin itirafı ve takdiri ile sabittir.
Eshab-i Kiram (r.anhüm) arasında kıraat ilminde İMÂMLIK DERECESİNE Yükselenler, Hazrte-i Ebû Bekr-i Sıdık (r.a.), Hazret-i Ömer bin Hattab (r.a.), Hazret-i Osman bin Affan (r.a.), Hazret-i Ali bin ebi Tâlib (r.a.), Übeyy bin Ka’b (r.a.), Zeyd bin Sâbit (r.a.), Abdullah bin Mes’ud (r.a.), Ebûdderdâ (r.a.), Ebu Musel-eş’ari (r.a.) dir.
Bu zatlar Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) tan BİZZAT KIRAAT EDEN SİKADIRLAR, Yani SAĞLAM VESİKALARDIR.
Zeyd bin Sabit (r.a.), Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) in kâtibi ve VAHİY EMİNİ İDİ. Kendisi, Resulullah (s.a.v.) zamanında Kur’an-i Kerim’i toplayan Medineli Müslümanlardandı ve bunun la iftihar ediyordu.
Küçük yaşından itibaren Kur’an-i Kerim ile meşgül olmuş, henüz ONBİR YAŞINDA iken Kur’an-i Kerim’in 17 ve 18 suresini ezberlemiş bulunuyordu. Daha sonra bütün Kur’an-i Kerim!i ezberlemek şerefine nail olanlardan oldu.
Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) Kur’an-i Kerim’in toplanması vazifesini, işte bu hususiyetlerinden dolayı Hazret-i Zeyd (r.a.) e vermişti.
Hazret-i Ömer (r.a.), Hazret-i Zeyd (r.a.) in kıratı ile Ubeyy bin Ka’b (r.a.) ın kıratını karşılaştırır ve Hazret-i Zeyd (r.a.) in kıratını tercih ederdi. Çünkü O, Kureyş kıratına tam uygundu. Bu itibarla O’nun kıratını diğer kıraatlere tercih etmek icab ederdi.
Hazret-i Ubeyy bin Kâb (r.a.), hayatta bulunduğu müdetçe insanların kıraatda DANIŞMA MERCİİ OLMUŞSA DA, VEFATINDAN SONRA bütün Müslümanlar Medine-i Münevvere’de Hazret-i Zeyd (r.a.) in etrafında toplanmışlar ve kendisi bütün ilim ehlinin odağı olmuştur.
Şimdi O’nun zamanından bu zamana kadar ONDÖRT ASIR’DAN BERİ, HALEN O’NDAN RİVAYET EDİLDİĞİ ŞEKİLDE Kur’an-i Kerim okunmaktadır.
Devam edecek….
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Zeyd bin Sabit (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Zeyd bin Sabit (Radiyallah-u anhu)- 4
30 Ekim 2009Resulullah (s.a.v.) dişleri şehid edildiği zaman kaldığı mağara (Uhud dağı)
Zeyd bin Sabit (Radiyallah-u anhu)- 4
Süleyman bin Yesâr (r.a.) der ki;
-“Hazret-i Ömer (r.a.) ile Osman (r.a.), fetva, ferâiz ve kıraat hususunda,
hiçbir kimseyi Zeyd (r.a.) üzerine takdim etmezlerdi.”
Zeyd bin Sâbit (r.a.) Tefsir ilminde de çok ilerde idi. Vahiy katibi olmak şerefine sahip, fevkalade zeki, Hulefa-ı Raşidin’e yakın olmasından dolayı, bir çok âyet-i kerime’nin nüzul sebebini bilir, hakikat ve hikmetlerine vâkıf bulunurdu.
Kendisinden tefsir’e dair bir kısım ma’lumat rivayet edilmiştir. Buna misal olanlardan biri şudur
Nisa Suresi 88.nci;-“Size ne oluyor ki, o münafıklar hakkında iki fıkraya ayrılmış bulunuyorsunuz.” Âyet-i Kerime’sinin nüzul sebebini şöyle açıklamıştı.
-“Eshab-i Kiram (r.anhüm) arasında bulunan bir takım kimseler, Uhud harbine giderken yolda geri dönmüşlerdi. Bunlar Abdullah bin Ubey bin Selûle tâbi üç yüz kadar münafıktı. İNSANLAR, BUNLARIN HAKKINDA İKİ FIRKAYA AYRILMIŞ, bir kısmı bunların öldürülmesini bir kısmı da öldürülmemesini Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) dan istiyorlardı. Bunun üzerine bu ayet-i kerime nazil oldu.
Hadis ilminde, fıkıh ilminde, Feraiz, kazâ (hüküm verme) ve fetva ilimlerinde de son derece bilgili idi. Resul-i Ekram (s.a.v.) in senelerce huzur-i saadetinde bulunmuş, O İLAHİ MENBA’DAN KALBİNE PEK ÇOK ŞEYLER AKMIŞTI.
Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v.) den 92 hadis rivayet etmiş, kendisinden de Ebû Hüreyre (r.a.), İbn-i Ömer (r.a.), Ebû Said (r.a.), Enes bin Mâlik (r.a.) Sehl bin Sa’d (r.a.), oğlu Harice (r.a.), Ebû Amr (r.a.) gibi eshab-i Kiram, ile Said bin Müseyyib (r.a.), Kasım ibn-i Muhammed (r.a.), Süleyman bin Yesar (r.a.) gibi Tabiin hadis rivayet etmişlerdir. Kendisi Hadis ilminin kurucularından sayılır.
Hazret-i Zeyd bin Sabit (r.a.), rivayet ettiği Hadsis-i şerifleri DOĞRUDAN DOĞRUYA Peygamberimiz efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) den işitmiş, O’nun vefatından sonra, Hazret-i Ebû Bekir (r.a.), Hazret-i Ömer (r.a.) ve Hazreti Osman (r.a.) dan da Hadis-i şerif öğrenmiştir.
Hazret-i Zeyd bin Sabit (r.a.), kendi bulunduğu bir mecliste bir sahih Hadis söylendiği zaman onu derhal TASDİK VE TEYİD ederdi.
Devam edecek….
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Zeyd bin Sabit (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Zeyd bin Sabit (Radiyallah-u anhu)- 5
31 Ekim 2009Mescid-i Feth
Zeyd bin Sabit (Radiyallah-u anhu)- 5
Nitekim bir gün Ebû Said-i Hudri (r.a.) şu hadis-i şerifi rivayet etmişti. Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) (Nasr) suresi nazil olduğu zaman onu okumuş ve şöyle buyurmuştur.
-“İnsanlar bir tarafta, ben ve Eshabim bir taraftayız.”
Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz;
-“Fetihten sonra HİCRET OLMAZ, ancak cihad ve niyet vardır.” Buyurdu.
Orada hazır bulunan Mervan bin Hakem (r.a.), Ebû Said-i Hudri (r.a.) ye;
-“Yalan söyliyorsun.” Deyince,
Zeyd bin Sabit (r.a.) ve Râfi’ bin Hadic (r.a.);
-“Ebû Said-i Hudri (r.a.) doğru söyledi.” Diyerek Onun hakkında hüsn-i şehâdette bulunmuşlardı.
Hazret-i Zeyd (r.a.), Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın yaşayışına en çok vakıf olanlardandı. Ondan az Hadis-i şerif nakletmekle beraber, onların hepsi, en kuvvetli ve mevsûk olup ‘müttefekunaleyhtir.’
Bütün Hadis ravileri için en kat’i huccet, burhandır. Bildirdiği şu Hadis-i şerif bu cümledendir.
-“Namazın efdalı, farz namazlar müstesna olmak üzere, insanın hanesinde kıldığı namazdır.”
Hazret-i Zeyd bin Sabit (r.a.) in, fıkıh ilminde ve onun bir şubesi olan Feraiz (Miras hukuku) ilminde de derin bir vukufiyeti vardı. Medine’de fetva mercii, o idi.
Tabiinden Said bin Müseyyib (r.a.) in bütün fetva ve hükümleri, O’nun nakil ve rivayetine dayanıyordu. Said bin Müseyyib (r.a.), yeni bir mesele ortaya çıktığında, bütün Eshab (r.a.nhüm) in Re’y ve ictihadını araştırdıktan, Hazret-i Zeyd (r.a.) in ne dediğini tahkik edip, O’nun hükmünü aldıktan sonra, FETVA VERİRDİ.
Yine o devirde Medine’de büyük bir İmâm olan Mâlik bin Enes (r.a.), fıkıh ve hadis’de yüzbinlerce insanın mutlak imâmiydi. İmâm-i Mâlik (r.a.), Hazret-i Ömer (r.a.) den sonra, Hazret-i Zeyd bin Sabit (r.a.) i İMÂM TANIRDI. İmâm-i Şafi-i (r.a.) feraiz ilmine ait bütün meselelerde, Zeyd bin Sabit (r.a.) e tabi olmuştur.
Vefat eden kimsenin bıraktığı malın kimlere verileceğini ve nasıl dağıtılacağını öğreten ilme (İşlem-i Feraiz) denir. Allah-u Teâlâ’nın Kur’an-i Kerimde en açık ve en geniş bildirdiği şey, ölüden kalan mirasın nasıl dağıtılacağıdır.
Burada yapılacak işlerin çoğu farz olarak emr olunduğu için, hepsine (feraiz ilmi) denilmiştir.
Bir Hadis-i Şerifte Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Ferâiz ilmini öğrenmeğe çalışınız! Bu ilmi gençlere öğretiniz! Ferâiz ilmi, DİN BİLGİSİNİN YARISI DEMEKTİR. Ümmetimin en önce unutacağı, bırakacağı şey, bu ilim olacaktır.” Buyuruldu.
Devam edecek….
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Zeyd bin Sabit (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Zeyd bin Sabit (Radiyallah-u anhu)- 6
31 Ekim 2009Bi’r-i Tefle
Zeyd bin Sabit (Radiyallah-u anhu)- 6
Bu fariz ilmi, Resul-i Ekrem Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in sözleri, fiilleri ve Eshab-i Kiram (r.anhüm) ın ictihad ederek ortaya koydukları fetvalar ile gelişerek, müstakil ve geniş bir ilim dalı olmuştur.
Miras ve vasiyet hukukunun en ince meselelerini tedvin etmek şerefi Zeyd bin Sabit Hazretleri (r.a.) ne nasib olmuştur. Hazret-i Ömer (r.a.), bir çok miras davalarında Zeyd bin Sabit (r.a.) e müracaat ederdi.
Hazret-i Ebû Bekir (r.a.), Yemâme mürtedlerinin katli için ictihadında Hazret-i Zeyd (r.a.) in fetvası ile mutabık kalmıştı.
Amuse vebası esnasında Abdullah bin Abbas (r.a.), veba’ya karşı alınacak tedbirleri Hazret-i Zeyd (r.a.) den sormuş ve aldığı cevaplar O’nu tatmin etmişti.
Hazret-i İkrime (r.a.) de O’nun talebelerindendi. Kendisinden her taraftaki Müslümanlar, bizzat gelerek veya mektupla fetva sorarlardı, re’yine muracaat ederlerdi.
Hazret-i Muaviye (r.a.) nin yazdığı mektuba verdiği cevapta, mirasta dede ile kardeşlere verilecek hisseleri açıklamıştı.
Hazret-i Zeyd bin Sabit (r.a.), daha Hazret-i Ömer (r.a.) devrinde iken feraiz ile ilgili meseleleri tertip ederek, bu ilmin esaslarını bizzat yazmış, tedvin etmiştir.
Zaten bu ilimdeki üstünlüğünü, Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Ümmetimin içinde Ferâz’i EN İYİ BİLEN Zeyd bin Sabit’tir.” Buyurarak tasdik ve taltif buyumuştur.
Zeyd bin Sabit (r.a.) Fıkıh ilminin her meselesinde Eshab-i Kiram (r.anhüm) ın en yüksek müctehidlerindendi. Daha Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) zamanında fetva vermek şerefine kavuşmuştu.
Daha sonra kendisi Hazret-i Ebû Bekir, Hazret-i Ömer, Hazret-i Osman, Hazret-i Ali ve Hazret-i Muaviye (r.anhüm) devirlerinde Medine’nin en büyük müftüsüydü.
Eshab-i Kiram (r.anhüm) ın fakıhlarının ilk tabakasındandı. Fetvaları toplandığı zaman büyük cildler ortaya çıkar. O’nun fıkıha dair ictihad ve kavilleri, Said bin Müseyb (r.a.) vasıtasıyle, doğudaki ve batıdaki bütün Müslüman memleketlerinde yayılmış ve harkes bunlarla amel etmiştir.
Zaten Eshab-i Kiram (r.anhüm) arasında DÖRT KİŞİ FIKIH İLMİNDE ŞÖHRET BULMUŞTUR. Fıkıh ilminin kaynağı, bu dört büyük Sahabi ve onların ictihadlarını alıp rivayet eden talabeleri kabul edilmiştir.
İslam’ın ilk devirlerinde Medine-i Münevvere ilim merkezi olduğundan. Hazret-i Zeyd (r.a.) in buradaki ilim neşri bütün İslam memleketlerine yayılmıştı.
Devam edecek….
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Zeyd bin Sabit (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Zeyd bin Sabit (Radiyallah-u anhu)- 7
31 Ekim 2009Zem-zem kuyusu
Zeyd bin Sabit (Radiyallah-u anhu)- 7
Eshab-i Kiram devrinde, fıkıh ilmindeki mütalalar, iki sahabenin meclisinde yapılıyordu. Biri Hazret-i Ömer (r.a.) in, diğeri de Hazret-i Ali (r.a.) nin meclisleri idi. Zeyd bin Sabit (r.a.), Hazret-i Ömer (r.a.) in ilim meclisine devam edenlerdendi.
Burada en zor ve halli güç fıkıh meselelerinin mütalaâsı yapılıp haledilirdi. Zeyd bin Sabit (r.a.), Mescid-i Nebevi’ye geldiği zaman her müşkülü olan O’na gelir, meselesini sorar, cevabını alırdı. O’nun namaz, hayvan kesimi ve av hayvanları, hibe (bağış), ziraat ortaklığı meselesine ait, fetvâları, fıkıh meselelerinin yazıldığı kitablarda yer almaktadır.
Ayrica feraiz pröblemlerinin çözülmesi bir hesap bilgisi istemekteydi. Bu ilimde yüksek bir bilgiye sahipti. En çetin pröblemleri en kısa zamanda çözme melekesine haizdi.
Rasih ilimli, yani ilmini nübüvvet kaynağından almış ve Kur’an-i Kerim’de “İlimde râsih olanlar” buyurularak methedilen âlimlerden olmuştur.
Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) vefat ettiği sırada Eshab-i Kiram (r.anhüm) dan Kur’an-i Kerim’i tamamen ezberlemiş olan çok hafız vardı. Fakat bunların çoğu Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) zamanında, dinden dönme olayları sebebiyle çıkan savaşlarda şehid edilmişti. (Yemâme savaşında yetmiş hafız şehid edilmişti.) Böylece hafızların sayıları bir haylı azalmaya başlamıştı.
Bu durum karşısında Hazret-i Ömer (r.a.), Halife Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) e müracaat edip, o zaman dağınık sahifelerde yazılı olan Kur’an-i Kerim ayetlerinin bir kitab halinde toplanmasını rica etti.
Hazret-i Ebû Bekir (r.a.), bu iş için Zeyd bin Sabit (r.a.) i çağırıp;
-“Ey Zeyd, sen genç ve akıllı birisin. Senin ayıplanacak ve seni töhmet altında bırakacak hiçbir halin yoktur. Resul-i Ekrem Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in hayatında O’nun VAHİY KATİBİ idin. Sen Kur’an-i Kerim ayatlerini bir araya topla.” Buyurdu.
Bunun üzerine Hazret-i Zeyd bin Sabit (r.a.), bu iş için bir heyet kurarak BÜYÜK BİR TİTİZLİK VE GAYRETLE Kur’an-i Kerim ayetlerini bir araya toplayıp MUSHAF HALİNE GETİRDİ. Bu mushafı Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) e teslim etti.
Zeyd bin Sabit (r.a.), Hazreti Osman (r.a.) ın halifeliği sırasında da, O’nun en başta gelen yardımcılarından olmuştur. Hazret-i Ebû Bekir devrinde bir kitap halinde bir araya getirilen Kur’an-i Kerim’in tek nüshası, Hazret-i Osman (r.a.) ın emri ile yine Zeyd bin Sabit (r.a.) BAŞKANLIĞINDA bir heyet tarafından çoğaltılıp ALTI TANE DAHA MUSHAF-I ŞERİF YAZILARAK, BELLİ MERKEZLERE GÖNDERİLMİŞTİR. Böylece bu şerefli vazifeyi de yapmak O’na nasib olmuştur.
Devam edecek….
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Zeyd bin Sabit (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu