‘Eshab-i kiram’ olarak etiketlenmiş yazılar

Girnavas köprüsü (İlkbahar mevsimi) Nusaybin

Ebû Ubeyde bin Cerrah (Radiyallahu anhu);

Sağ iken cennet ile Müjdelenen on sahabi (r.anhum) den biri, “Ümmetin Emini” lakabiyle övülen yüce sahabinin asıl ismi, Amir bin Andullah bin Cerrah bin Kâ’b bin Dabbe bin Hars bin Fehr’dir.

Bütün gazalarda Bulundu. Çok kahraman idi. Bedir gazasında pederini öldürdü. Uhud’da Resulullah (s.a.v.) in mübarek yanağına batan iki demir halkayı dişleriyle çekip çıkardı.

Rumlar ile olan muharebelerde, senelerce nefer olarak savaşırken, halife Hazret-i Ömer (r.a.) tarafından Şam ordularına başkumandanyapıldı.

Adaleti ile Rum halkını hayrette bıraktı. Şam’lıların seve seve iman etmelerine sebep oldu. 18 (M. 639) yılında 58 yaşında Kudus ile Remle arasında Ta’undan vefat etti.

Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) in vasitasiyle iman’a gelenlerin Onuncusudur. İman’a geldiğinde 31 yaşındaydı. O günden, vefatına kadar malıyla, mevkisiyle ve canıyla İslamiyet’i yaymak için çalıştı. Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) in yanında bütün gazâlarda bulundu.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) in şu hadis-i şerif’leriyle şereflendi;

-“Ebû Bekir Cennettedir. Ömer Cennettedir. Osman Cennettedir. Ali cennettedir. Talha Cennettedir. Zübeyr Cennettedir. Abdurrahman bin Avf Cennettedir. Saad ibni Ebi Vakkas Cennetedir. Said ibni Zeyd cennettedir. Ebû Ubeyde ibni’l Cerrah Cennettedir.” (Tirmizi ile Ebû Davud rivayet etmişlerdir)

Mekke’deyken kafirlerin ezâ ve cafalarının çoğalmasıyle, Peygamber efendimiz (s.a.v.) in izniyle Habeşistan’a hicret etti. Sonra Medine’ye hicret edince Peygamber Efendimiz (s.a.v.) onu Hazret-i Sa’d bin Muaz ile kardeş yaptı.

Bedir gazâsında, düşman saflarında babası da bulunuyordu. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) in kumanda ettiği bu gazâ’ya Melekler de katılmış; İnsan şekline girerek ellerindeki kılıç ile kafirlerle çarpışıyordu.

Savaş bütün şiddetiyle devam ederken Ebû Ubeyde (r.a.) babasiyle karşılaştı. Babası oğlunu öldürmek için saldırınca Hazret-i Ebû Ubeyde (r.a.)

Ya Allah diyerek babasiyle mücadeleye başladı. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) in aşkıyla yanan Ebû Ubeyde (r.a.) babasiyle, İslâm için çarpışıyordu. Bir fırsatını bulup kılıcıyla babasının başını gövdesinden ayırıp, kesik başı Hazret-i Peygamber Efendimiz (s.a.v.) in huzuruna getirdi.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) bu hali görünce çok sevindi.

Ve Allahu Teâlâ (c.c.) bu hadise üzerine;

-“Allah-u Teâlâ’ya ve kıyamet gününe iman edenler, Allah-u Teâlâ’nın düşmanlarını sevmezler. O kafirler ve munafıklar, mü’minlerin anaları, abaları, oğulları, kardeşleri ve başka yakınları olsa da, bunları sevmezler. Böyle olan mü’minleri Cennete koyacağım buyurdu.” Mücadele suresi 22. ayet.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Ubeyde bin Cerrah (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

girnavas civarı (İlkbahar mevsimi) Nusaybin

Ebû Ubeyde bin Cerrah (Radiyallahu anhu)- 2

Hazret-i Ebû Ubeyde (r.a.) Uhud cenginde de büyük kahramanlık gösterdi. Hazret-i Peygamberimiz (s.a.v.), Ebû Ubeyde (r.a.) ile Sa’d bin ebi Vakkas hazretleri (r.a.) ni ön safta çarpışanlara kumandan olarak seçti.

Kafirleri merkezde, bulunan sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) e yaklaştırmamak için bütün güçleri ile savaştılar. Peygamber efendimiz (s.a.v.) dahi düşmanı geriletecek şekilde yayıyla, okuyla, kılıcıyla çarpışıyordu.

Eshab-i Kiram (r.anhum) canlarını dişlerine takmışlar peygamberimiz (s.a.v.) in etrafında Pervane olmuşlardı.

Hazret-i Hamza, Hazret-i Ali, Hazret-i Ebû Dücane, Hazret-i Sa’d bin ebu Vakkas, hazret-i Umeyr, Hazret-i Ubeyde bin Cerrah, Hazret-i Talha, Hazret-i Zübeyr gibi Eshab-i Kiram (r.anhum) Peygamber efendimiz (s.a.v.) i korumaya çalışıyorlardı.

Pek çok Eshab-i Kiram (r.anhum) çarpışa çarpışa şehid oldu. duşman gerilemişti, zafere yaklaşılmıştı. Zafer sevinciyle yerlerini terk eden Eshab-i Kiram (r.anhum) ın bulundukları yerden, düşman süvarılari okcu tepesinin etrafından saldırıya geçti ve peygamber Efendimiz (s.a.v.) e kadar sokuldular.

İbn-i Kamia denilen müşrik, Resulullah (s.a.v.) in mübarek başına kılıcını vurdu, miğferin demiri mübarek yanağına saplandı.

Eshab-i Kiram tekrar toparlanıp kafirlere saldırdı, düşmanı Peygamberimiz (s.a.v.) in yanından uzaklaştırdılar.

Hazret-i Ebû Ubeyde (r.a.) nin sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) in mübarek yanaklarından miğferin demirini dişleriyle çekip çıkarırken iki ön dişi kırıldı. Bu gazâda Peygember efendimiz (s.a.v.) in mübarek dişleri şehid oldu.

Bu savaşı, İslam ordusunun önce galibiyeti, sonra düşmanın hücumu, daha sonra da Eshab-i Kiram (r.anhum) ın düşmanı kovalamasıyle neticelendi.

97 kadar şehid verildi. Bunların içinde Hazret-i Hamza (r.a.), şehidlerin serdarı olarak yanlarına yeğeni Abdullah bin Cahş (r.a.) ile aynı kabre defnedildiler.

Hazret-i Ebû Ubeyde (r.a.), Hendek, Hudeybiye, Hayber gazalarında görülmemiş şekilde cenk etti. Mekke’nin fethinde de Peygamber Efendimiz (s.a.v.) in yanlarında bulundu.

9 (M. 630) senesinde Peygamberimiz Efendimiz (s.a.v.) huzuruna Necran’dan bir hiristiyan heyeti geldi. Uzun konuşmalardan sonra Resulullah (s.a.v.) ın peygamber olduğunu kabul ettiler…

Ve;

-“Ya Muhammed (s.a.v.)! Senden razıyız ne istersen sana verelim. Eshabından bir emin kimseyi bizimle beraber gönder, vergilerimizi ona verelim!” dediler.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de yemin edip,

-“Gayet emin bir kimseyi sizinle gönderirim.” Buyurdu. Eshab-i Kiram (r.anhum) emin olarak kimin şerefleneceğini merak ediyorlardı

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem);

-“Kalk Ya Ebâ Ubeyde!” buyurdu.

-“Ümmetimin emini budur.” Diyerek beraber gönderdi. Hazret-i Ebû Ubeyde (r.a.) bu müjdeye kavuşunca sevincinden ağladı.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Ubeyde bin Cerrah (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Girnavas (Cintepesi) tan bir görünüş Nusaybin

Ebû Ubeyde bin Cerrah (Radiyallahu anhu)- 3

Sevgili Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve selem), Bahreyn ile sulh yaptığında, Onlardan Cizye’yi almak üzere Ebû Ubeyde (r.a.) yi vazifelendirdiler. Vazifesini çok güzel yapmış dönüşünde hazineyi altınla doldurmuştu.

Hicretin 11. (M. 632) yılında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) Rebiulevvel ayının 12’sinde Pazartesi günü öğleden evvel vefat ettiler.

Eshab-i Kiram (r.anhum), pek çok üzülüp gözyaşı döktüler. Çoğunun dili tutulup, bir müddet konuşamadılar. Hzret-i Ebû Ubeyde (r.a.) gözyaşlarını tutamıyordu.

Bütün eshab-i Kiram (r.anhum) kan ağlıyor ve devâsız derdi çekiyordu. İçerde cenaza hazırlıklarını yaparlarken kapı vuruldu.

-“Ebû Bekir ve Ömer (r.anhum) burada mı?”

Diye sorulunca

-“Evet buradayız.” Dediler.

-“Medineliler, Beni Saide konağında toplandılar, kimin halife olacağını konuşuyorlar. Beli bir kimseyi daha seçemediler. Herkes kendi kabilenin reisini seçmeyi istiyor. Bir karışıklık çıkabilir. Acele gelip bu işi halediniz.” Dedi.

Müslümanlar arasında büyük bir ayrılık baş göstermek üzere idi. İşte böyle dar ve tehlikeli bir anda, Hazret-i Ebû Bekir ile Hazret-i Ömer ve Hazret-i Ebû Ubeyde (r.anhum) oraya Hızır gibi yetiştiler.

O anda Ensar (r.a.) dan biri kalkıp;

-“Bizler, Resulullah (s.a.v.) a yardım ettik. Muhacirler (r.a.) bize sığındı. Halife bizden olmalıdır.” Diyordu.

Halbuki Resulullah (s.a.v.) her yerde, sağ yanında Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) i Sol yanına Hazret-i Ömer (r.a.) i alır, Ebû Ubeyde (r.a.) için de;

-“Bu Ümmetimin eminidir.” Buyururdu.

Üçü birden Meydana çıkınca, sanki Resulullah (s.a.v.) kalkmış oraya gelmiş gibi oldu. Herkes, bunların ne söyliyeceğini bekliyordu. Hazret-i Ebû Bekir (r.a.), uzun bir konuşma yaptı. Sonra Hazret-i Ömer (r.a.) konuştu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Ubeyde bin Cerrah (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Girnavas şelalesi (İlkbahar mevsimi) Nusaybin

Ebû Ubeyde bin Cerrah (Radiyallahu anhu)- 4

Sonra da Ebû Ubeyde (r.a.);

-“Ey Ensar! Başlangıçta, bu dine hizmet eden sizlerdiniz. Sakın işi önce bozan da sizler olmayasınız.” Dedi.

Sonra Hazret-i Ebû Bekir (r.a.);

-“Size şu iki zatı aday yaptım, birini seçiniz.” Diyerek Hazret-i Ömer ve Hazret-i Ebû Ubeyde (r.anhum) yi gösterdi.

Her ikisi de çekindiler;

-“Hazret-i Peygamber (s.a.v.) in ileri geçirdiği kimsenin önüne kim geçebilir!” dediler.

Hazret-i Ömer (r.a.);

-“Ya Ebû Bekir, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) seni hepimizin önüne geçirdi. Elini uzat! Ben seni halife seçtim.” Dedi

Ve ilk biat Hazreti Beşir, Hazret-i Ömer (r.a.) ondan sonra da Hazret-i Ubeyde (r.a.) ve diğer Eshab-i Kiram (Aleyhimürridvan) hazretleri, Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) halife seçtiler.

Eğer Hazret-i Ebû Bekir (r.a.), Ömer (r.a.) ve Ebû Ubeyde (r.a.) yetişmeseydi Müslümanlar parçalanacaktı. Bu üç eshabın hizmeti kıyamete kadar unutulmuyacaktır.

Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) Halife olunca Ebû Ubeyde (r.a.) yi Başkumandan tayın etti. Humus, Şam, Ürdün ve Filistin’i feth etmek ve oradaki insanların da İslamiyetle şereflenmeleri için gönderdi.

Hazret-i Ubeyde (r.a.) Bizanslıların Süriye’yi kurtarmak için büyük bir Haçlı ordusu toplandığını öğrenince Şam, Ürdün ve Filistin’e giden kuvvetleri toplayıp onları; “Yermük” de karşıladı. Halife Hazret-i Ebû Bekir (r.a.), Ebû Ubeyde (r.a.) ye yardım için Hazret-i Halid bin Velid (r.a.) i gönderdi.

Duşman orudusu 240 bin, İslâm ordusu 40 bin civarında idi. Halid bin Velid (r.a.) orduyu biner kişilik alaylara bölüp her birine alay kumandanı tayın etti.

Ebû Ubeyde (r.a.) yi merkeze, diğer kumandanları sağ ve sol kanatlara yerleştirdi. Bizans ordusuna saldırıya geçildi.

Savaş bütün hızıyla devam ederken Bizans Generalerinden Yorgi, hazret-i Halid bin Velid (r.a.) in “Allah’ın kılıcı” lakabını duyarak, hidayete gelip Müslüman oldu. O da Müslümanların safında Bizanslılarla savaştı.

Uzun ve çetin savaşların neticesinde koca Rum ordusu yenilerek dağıldı. 100 bin Rum öldürüldü. İslam ordusunda 3 bin yiğit şehadete kavuştu.

Bu muharebe’de İslâm kadınları da harb etti. Bu zafer bütün Şam beldesinin fethine sebep oldu. Zafer müjdesi halife’ye bildirildi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Ubeyde bin Cerrah (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Girnavas civarı (Cintepesi) İlkbahar mevsimi

Ebû Ubeyde bin Cerrah (Radiyallahu anhu)- 5

Sonra Hazret-i Halid bin Velid (r.a.), Hazret-i Ebû Ubeyde (r.a.) ‘FİHL’ mevkisinde 80 bin Rum ile çarpıştılar. Onları da akşama kadar süren bir savaşta mağlub ettiler.

Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) vefat edince yerine geçen Halife Hazret-i Ömer (r.a.), Hazret-i Ebû Ubeyde (r.a.) nin baş kumandan olarak yine fetihlere devam etmesini emr etti.

Ebû Ubeyde (r.a.) ordusuyla Humus’a haraket etti. Sulh ile Humus’u aldı. Rum Kayseri Herakliyüs’ün büyük ordularını perişan eden İslam askerlerinin başkumandanı Ebû Ubeyde bin Cerrah (r.a.), zafer kazandığı her şerhirde adamlarını bağırtarak Rumlara Halife Ömer (r.a.) in emirlerini bildirdi.

Humus şehrini alınca da;

-“Ey Rumlar! Allah’ın yardımı ile ve Halifemiz Ömer (r.a.) in emrine uyarak bu şehri de aldık. Hepiniz ticaretinizde, işinizde, ibadetinizde serbstsiniz. M a l ı n ı z a,               c a n ı n ı z a,              ı r z ı n ı z a kimse dokunmayacaktır.

İslamiyetin Adaleti, aynen size de tatbik edilecek, her hakkınız gözetilecektir. Dışarıdan gelen düşmana karşı Müslümanları koruduğumuz gibi, sizi de koruyacağız. Bu hizmetimize karşılık olmak üzere, Müslümanlardan hayvan zekatı ve uşr aldığımız gibi sizden de senede bir kere‘cizye’vermenizi istiyoruz. Size hizmet etmemizi ve sizden ‘cizye’almamızı Allah-u Teâlâ emretmektedir.” Dedi.

Humus Rumları, cizyelerini seve seve getirip, Beyt-ül Mal emini Habin bin Müslüm (r.a.) e teslim ettiler.

Herakliyüs’ün, bütün memleketinden asker toplıyarak Antakya’ya hücuma hazırlandığı haberi alınınca, Humus şehrindeki askerin de merkezdeki kuvvetlere katılmasına karar verildi.

Ebû Ubeyde bin Cerrah (r.a.), şehirde memurlar bağırtıp;

-“Ey Hiristiyanlar! Size hizmet etmeği, sizi korumağı söz vermiştim. Buna karşılık, sizden ‘cizye’ almıştım. Şimdi ise, halifemiz Hazret-i Ömer (r.a.) den aldığım emir üzerine, Herakliyüs ile gaza edecek olan kardeşlerime yardıma gidiyorum. Size verdiğim sözde duramiyacağım. Bunun için hepiniz Bey-tül-Mala gelip, cizyelerinizi geri alınız. İsimleriniz ve verdikleriniz defterimizde yazılıdır.” Dedi.

Suriye şehirlerinin çoğunda da böyle oldu. Hiristiyanlar, Müslümanların bu adeletini, bu şefkatı görünce, senelerden beri Rum İmparatorluğundan çektikleri zülümlerden ve işkencelerden kurtuldukları için bayram yaptılar. Sevinçlerinden ağladılar. Çoğu seve seve Müslüman oldu. Kendi arzuları ile Rum Ordularına karşı İslam askerine casusluk yaptılar.

Ebû Ubeyde (r.a.) böylece, Herakliyus ordularının her haraketini günü gününe haber alırdı.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Ubeyde bin Cerrah (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Girnavas civarı (İlkbahar mevsimi) Nusaybin

Ebû Ubeyde bin Cerrah (Radiyallahu anhu)- 6

Hazret-i Ubeyde bin Cerrah (r.a.), ordusunu toplayark Antakya’ya haraket etti. Maara, lazkiye, Antaritus, Banyas, Selemiye’yi zapederek gidiyordu.

‘Kinesrin’e Hazret-i Halid bin Velid (r.a.) i gönderdi. Kendisi Haleb’e geldi. Haleb’i fethederek, Antakya’yı muhasara etti. Antakya da zaptedildi.

Ebû Ubeyde bin Cerrah (r.a.) halife’ye durumu bildiren bir raporu gönderdi.

Halife; fethedilen yerlere, İslam kuvvetlerinin yerleştirilmesini emretti. Bu emri yerine getiren Hazret-i Ubeyde bin Cerrah (r.a.), Kurs, Menbic, Delul, Riabe’yi fethederek Fırat nehrine kadar ilerledi.

Fethettiği yerlere memurlar tayin ederek Kudüs’e geldi. Kudüs muhasere edildi. Kudüs’lüler sulh yapmak istediklerini yalnız bu sulhda Hazret-i Ömer (r.a.) de bulunmasını, yoksa sulh yapmiyacaklarını Ebû Ubeyde (r.a.) ye bildirdiler.

Durum Halife Ömer (r.a.) e arzedildi. Hazret-i Ömer (r.a.) yerine Hazret-i Ali (r.a.) yi vekil tayin ederek Kudüs’e geldi. Kudüslü’lerle sulh yapıldı. Hazret-i Ömer (r.a.) sulhdan sonra Medine’ye döndüler.

Rum Kayseri Herakliyüs kayıbettiği toprakları geri almak için harakete geçti.

Büyük bir haçlı ordusu hazırladı. Hazret-i Ebû Ubeyde (r.a.), bu kararde vaktinde haberdar olup, durumu halife’ye bildirerek nasıl haraket edeceğini sordu.

Hazret-i Ömer (r.a.), İran’la harbetmekte olan Hazret-i Sa’d’a emir göndererek Ebû Ubeyde (r.a.) ye yardım etmesini bildirdi. Hazret-i Sa’d (Ka’ka) ı dörtbin mücahidle yardıma gönderdi.

Başkumandan Hazret-i Ubeyde (r.a.) Şam’ın Cezire ile irtibatını keserek Haçlı Ordusunun üzerine yüklendi. Kısa zamanda Haçlı ordusunu perişan ederek büyük bir zafer kazandı.

18 (M. 639) sene Şam’da veba hastalığı salgın halde olup, çok müslümanın ölümüne sebep olmuştu.

Hazret-i Ebû Ubeyde (r.a.) de bu salgına yakalandı. Öleceğini anlayınca orada hazır bulunanlara bir vasiyetinin olduğunu bildirdi.

Vasiyetinde;

-“Namazınızı kılınız, Orucunuzu tutunuz, sadakanızı veriniz, haccınızı yapınız. Birbirinize iyilik yapınız. Âlimlere ve büyüklerinize itaat ediniz. Dünyaya aldanmayınız. İnsanların en akıllısı Allah-u Teâlâ’nın emirlerini yerine getirenlerdir. Hepinize Allah-u Teâlâ’nın selamı ve rahmetini, lütuf ve bereketini niyaz ederim. Haydi Ya Muaz (r.a.) cemaate namazı kıldır.” Diyerek gözlerini yummuş, yerine Muaz bin Cebel (r.a.) i vekil etmişti.

18 (M. 639) senesinde 58 yaşında vefat etti. Muaz bin Cebel (r.a.) hazretleri cemaate bir hutbe okudu;

Burada;

-“Yemin ederim ki, bugün siz öyle bir kimseyi kayıbettiniz ki, Ondan daha dinine bağlı, daha temiz ve merhametli bir kimse görmedim. Dünyaya hiç meyl etmeyen, tebâasına hep iyiliği ve birbirlerini sevmeyi emreden bu mübarek Ebû ubeyde (r.a.) hazretlerine hakkınızı helal edin ve duâediniz.” Buyurdu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Ubeyde bin Cerrah (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Girnavas civarı (İlkbahar mevsimi) Nusaybin

Ebû Ubeyde bin Cerrah (Radiyallahu anhu)- 7

Hazret-i Ebû Ubeyde bin Cerrah (r.a.), faziletlerin timsali bir zattı. Allah-u teâlâ’nın emirlerinden dışarı çıkmazdı. Hazret-i Peygamber Efendimiz (s.a.v.) e muhabbeti pek ziyade idi.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) den aldığı bir emri yerine getirmek için, canını fedâ’dan çekinmezdi. Züht ve takva sahibi ve pek merhametli idi.

Askerlerine ve teb’asına çok şefkatlı bir baba idi. Hazret-i Ömer (r.a.), Şam’a gittiği zaman, onu karşlyanlara;

-“Kardeşim Ebû Ubeyde (r.a.) nerede?” diye sordu.

-“Geliyor efendim.” Diyerek gelmekte olan Hazret-i Ebû Ubeyde (r.a.) yi gösterdiler. Sağlığında, Cennet ile Müjdelenen iki sevgili, selamlaştılar.

Hazret-i ömer (r.a.), ona;

-“Haydi senin evine gidelim.” Deyince

Hazret-i Ebû Ubeyde o’na;

-“Buyurunuz Ya Emir-el Mü’minin.” Diyerek evine götürmüştü. Hazret-i Ömer (r.a.), Ebû Ubeyde (r.a.) evinde bir şey görmemiş,

O’na;

-“Nerede senin eşyan?” Burada bir keçe, bir kırba şeylerden başka bir şey yok. Sen Emirsin, senin burada yiyecek bir şeyin yok mu?”dediğinde. Hazret-i Ebû Ubeyde (r.a.) O’na bir zembil getirerek birkaç lokma çıkardığında Hazret-i Ömer ağlamıştı.

Sonra da;

-“Ey kardeşim Ebû Ubeyde (r.a.), dünya herkesi değiştirdi yalnız seni değiştirmedi.” Buyurmuştu.

Bir defa Hazret-i Ömer (r.a.), Hazret-i Ebû Ubeyde (r.a.) nin şahsına dört bin dirhem göndermiş, bu parayı o’na götürecek elçiye;

-“Dikkat et, bakalım, bu parayı ne yapacak?” diye tenbih etmişti.

Hazret-i Ebû Ubeyde (r.a.) bu parayı aldıktan sonra onu hemen askerleri arasında taksim etmişti. Elçi, geri dönünce hadiseyi anlatmış,

Hazret-i Ömer (r.a.) de;

-“Hamd olsun ki Müslümanlar arasında böyle insanlar var.” Demişti.

Hazret-i Ömer’in oğlu Abdullah (r.anhum) der ki;

-“Kureyş halkının içinde üç kişi vardır ki, yüzleri en güzel yüz, akılları, en selim akıl, kalbleri, en metin kalbdir. Bunlar; Hazret-i Ebû Bekir, Hazret-i Osman ve Hazret-i Ebû Ubeyde (r.anhum) dir.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Ubeyde bin Cerrah (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Girnavas’tan Nusaybin bir bölümünün görünüşü

Ebû Ubeyde bin Cerrah (Radiyallahu anhu)- 8

Hazret-i Ebû Ubeyde bin Cerrah (r.a.), hayatını hep İslam’a hizmetle geçirmiş, insanların ebedi seadete kavuşmaları için çırpınmıştır. Kabr-i şerif, Şamda’dır

Hazret-i Ebû Ubeyde bin Cerrah (r.a.) hayatı Cihadı fi sebilillah’ ile serhat boylarında geçtiği için pek fazla hadis-i Şerif rivayet edememiştir. Yalnız 14 hadis-i şerifin ravisidir

Bunlardan;

Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem); Necran’dan gelen Hiristiyan kafilesinin, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) den,

-Eemin bir kimseyi bizimle gönderir misin? Deyince,

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) de;

-“Kalk yâ Ebû Ubeyde ibn-i Cerrah!” buyurdu.

O’da ayağa kalkınca; Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem);

-“İşte bu gördüğün sima, islâm ümmetinin eminidir.”

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem), Ebû Ubeyde (r.a.) yi Bahreyn’e gönderdi. Ebû Ubeyde (r.a.), cizye mallarını alarak Bahreyn’den Medine’ye geldiği işitilince (ki, o anda sabah namazı kılınıyordu), karşılamaya çıktılar.

Resulullah (s.a.v.) eshabını bu halde görünce gülümseyerek onlara;

-“Öyle sanıyorum ki siz, Ebû Ubeyde (r.a.) nin haylı dünyalıkla geldiğini duydunuz, Onu sevinçle karşılıyorsunuz!” buyurdu.

Onlar da;

-“Evet a Resulullah (s.a.v.).” diye tasdik ettiler.

Bunun üzrine Resulullah (s.a.v.);

-“Şâd olunuz ve sizi sevindirecek ni’metleri (Bundan böyle her zaman) umunuz! Vallahi (Bundan sonra) sizin, fakir olacağınızdan korkmam. Fakat sizin için kortuğum bir şey varsa o da sizden önce gelip geçen ümmetlerin önüne dünya ni’metlerinin yayıldığı gibi sizin önünüze de yayılarak onların birbirlerine haset ettikleri ve nefsaniyet güttükleri gibi sizin de birbirlerinize düşmeniz ve onların helak oldukları gibi sizin de mahvolup gitmenizdir.” Buyurdular.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) sahil tarafına bir sefer düzenleyip Hazret-i Ebû Ubeyde bin Cerrah (r.a.) ı Emir tayin etti. Bu sefere 300 Eshab-i Kiram (r.anhum) katılmıştı.

Hazret-i Cabir (r.a.) der ki;

-“Biz yola çıktık. Yolun bir kısmında bulunduğumuz sıra azığımız tükendi. Bunun üzerine Ebû Ubeyde (r.a.) mücahidlere yanlarında ne kadar azık varsa geirmelerini emretti.”

-“Getirilen erzakı bir araya topladı ki, bu toplanan erzak iki dağarcık hurmadan ibaretti. Bu hurma ile Ebû Ubeyde (r.a.) hergün azar azar vererek bizi geçindiriyordu. Nihayet bu da sona ermişti. Bir derecede ki, herkesin payına günde birer hurma düşüyordu. Sonra bu hurma da tükenince onun yokluğunun acısını tattık.”

-“Sonra denize vardık, bir de ne görelim? Deniz sahilinde kocaman bir balık bulunuyordu. (Bunu deniz sahile atmıştı.).”

Ebû Ubeyde (r.a.) bize;

-“Bu deniz mahlukunun etinden yiyiniz.” Dedi.

-”Biz de yedik.”

-“Medine’ye dönüp Resulullah (s.a.v.) yanına geldiğimizde bu vakayı arzettik.”

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) de;

-“Aziz mücahidler, yiyiniz! Allah-u Teâlâ onu denizden rızıklanmanız için çıkarmıştır. Yanınızda varsa bize de yediriniz!” buyurdular.

-“Askerlerden bazıları o balık etinin pastırmasından bir parça Resulullah’a getirdi. Hazret-i Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de yedi.

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Ubeyde bin Cerrah (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Sa’d bin Ebi Vakkas (r.a) okları

Sa’d bin Ebi Vakkas (Radiyallahu anhu);

Eshab-i Kiramın büyüklerinden ve İran’ı zapt eden ordunun kumandanı. Dünyada iken Cennetle Müjdelenen on sahabi’den biridir. İsmi Sa’d, künyesi Ebû İshak (r.a.) tır. Babasının adı Mâlik ve künyesi Ebû Vakkas’dır. Babsının adı yerine künyesi kullanılmaktadır.

İlk Müslüman olanların yedincisidir. Fil vak’asından 23, hicret’ten 30 yıl önce mekke’de doğdu. Onyedi yaşında iken Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) in vasitasiyle Müslüman oldu.

Müslüman oluş hadisesi şöyle rivayet edilir. Müslüman olmadan önce bir ru’ya görür.

Ru’yasında kendisi zifiri bir karanlığın içinde iken, biren bire her tarafı aydınlatan parlak bir ay doğar. Ay’ın aydınlattığı yolu takip ederken aynı yolda Zeyd bin Haris (r.a.) e, Hazret-i Ali (r.a.) ve Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) in önünden ilerlediğini görür.

Kendilerine;

-“Siz ne zaman buraya geldiniz?” diye sorar.

Onlar da;

-“Şimdi.” Diye cevab verirler.

Gördüğü bu ruya’dan üç gün sonra Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) in kendisini İslamiyet’i anlatması üzerine, kalbinde İslamiyet’e karşı bir sevgi hasıl oldu.

Bunun üzerine Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) onu Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) e götürdü. Peygambermiz (s.a.v.) in huzurunda iman edip, Müslüman oldu.

Nesebi hem baba tarafından, hem de anne tarafından Peygamber Efendimiz (s.a.v.) le birleşir. Babası Malik bin Üheyb bin Abdi Menaf bin Zühre bin kilab-i Kureyşidir. Annesi, Zühre oğullarından Hamne binti Ebû Süfyandır.

Annesi oğlunun Müslüman olduğunu duyunca çok sinirlenip, onu İslam dininden döndürebilmek için çeşitli yollara muracaat etti.

Oğlu Sa’d (r.a.) ın kendisine karşı saygısını ve bağlılığını bildiğinden İslam dininden döndürebilmek için;

-“Allah’ın sana hısım ve akraba ile ilgilenmeyi, anne ve babaya daima iyilik etmeyi emrettiğini söyleyen sen değil misin? Der.

Hazret-i Sa’d (r.a.) da;

-“Evet.” Dedi.

Bunun üzerine annesi asıl maksadını bildirmek için şöyle söyledi.

-“Ya sa’d! Vallahi, sen Muhammed’in (s.a.v.) getirdiklerini inkar etmedikçe, ben açlık ve susuzluktan helak oluncaya kadar ağzıma bir şey almayacağım. Sen de bu yüzden      A  N  N  E   K  A  T  İ  L  İ    olarak insanlarca ayıplanacaksın.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Sa’d bin Ebi Vakkas (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Aşke Biheke (Baverne köyü) Nusaybin

Sa’d bin Ebi Vakkas (Radiyallahu anhu)- 2

O güne kadar annesinin her isteğine boyun eğmiş, bir dediğini iki etmemişti. Allah-u Teâlâ ve Resûlü (s.a.v.) ne bütün kalbi ile inanmış ve bağlanmış olduğundan bu iman kuvveti üstün geldi, annesinin isteğini kabul etmedi.

Annesinin yiyip içmediğini ve bunda inat ettiğini görünce, şöyle dedi.

-“Ey Anne, senin yüz canın olsa ve her birini İslamiyeti bırakmam için versen, ben yine dinimden vaz geçmem. Artık ister ye ister yeme.”

Annesi Hazret-i Sa’d (r.a.) ın dinine bağlılığını, imanındaki sebatını görünce şaşırdı, çaresiz kaldı. Yemeye ve içmeye tekrar başladı.

Sa’d bin Ebi Vakkas hazretleri (r.a.) ile annesi arasında geçen bu hadiseden sonra Allah-u Teâlâ evladın anne ve babaya hangi hallerde tabi olacağını, hangi hallerde tabi olmayacağını bildiren Ankebût suresi sekizinci ayet-i kerimesini göndererek;

-“Biz insana, ana ve babasına iyilikte bulunmasını tavsiye ettik. Bununla beraber, hakkında bilgi sahibi olmadığın (ilah tanımadığın) bir şeyi bana ortak koşmak için sana emrederlerse, artık onlara (bu hususta) itaat etme! Dönüşünüz ancak banadır. Ben de yaptığınızı (amellerinizin karşılığını) size vereceğim.” Buyurdu.

Sa’d bin Ebi Vakkas (r.a.), Eshab-i Kiram arasında en cesur ve kahraman olanlardandır. Şecaatta (cesarette), düşmana karşı şiddette en ileri Eshab-i Kiram arasında Hazret-i Ömer (r.a.), Hazret-i Ali (r.a.), Hazret-i Zübeyr bin Avam ve Sa’d bin Ebi Vakkas (r.a.) hazretleriydi.

İslamiyettein ilk yıllarında Müslümanlar müşriklerden çok ezâ ve cefâ görüyorlardı. Hazret-i Sa’d (r.a.) da çok eziyet çekmişti. Eshab-i Kiram (r.anhüm) ibadetlerini serbestçe yapamiyorlardı.

Hazret-i Sa’d bin Ebi Vakkas (r.a.) ilk Müslüman olan Sahabilerden bir kaçı ile beraber, Mekke’de ‘Ebû Düb’ denilen bir vadide namaz kılmakta idiler.

Müşriklerin ileri gelenlerden Ebû Süfyan, birkaç müşrikle beraber yanlarına gelerek onların namazlarıyla alay etmeye ve kötülemeye başladılar. (Ebû Süfyan -r.a.- o sırada Müslüman olmamıştı.)

Bunun üzerine birbirlerine girdiler. Hazret-i Sa’d bin Ebi Vakkas hazretleri (r.a.), eline geçirdiği bir deve kemiğiyle bir müşrikin başını yardı. Bunu gören diğer müşrikler korkuya kapılıp kaçtılar.

Böylece Hazret-i Sa’d bin Ebi Vakkas (r.a.), Allah yolunda,  ilk  kafir  kanı  döken S a h a b i oldu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Sa’d bin Ebi Vakkas (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu