‘fakirlik’ olarak etiketlenmiş yazılar

Duâ’nın önemi- 4

12 Temmuz 2008

dsc00324-navale-resin-sonu-navale-sipinin-basi.JPG

Navale reş’ın sonu (Nusaybin)

Naklolunur ki;

Bir gün, bir fakir, eski elbise ile bir padişahın meclisine girdi. Padişah bu dervişin gelmesini beğenmedi.

Padişah yakınlarından birisi dedi ki;

-“Ey derviş Padişahların huzuruna eski elbise ile gelmenin ayıb olduğunu bilmez misin?”

Fakir:

-“Padişah huzuruna eski elbise ile girmek ayıb değildir. Fakat Padişah huzurundan eski elbise ile çıkmak ayıbtır.”

Padişah bu sözlerden hoşlanıp çok ihsan yaptı. Kiymetli elbiseler vererek gönderdi.

MUNACAAT:

İlahi;

Biz fakirleri de huzurundan çıplak gönderme. Kiyamet gününde, Enbiya ve Evliyalar, Taclar giydikleri vakit bizleride Habibi (sallallahu alaeyhi vesellem) hürmetine mahrum eyleme.

İlahi;

Doğru yolda giden kullarının hürmetine; fakirlik halında sıkıntı çekip, halını belli etmiyen mücahidler hürmetine; sinelerimizi Ma’rifet nurunla aydınlat ve kalblerimizi keramet ile fetheyle.
İlahi;
Eğer bizden hesab istersen halimiz malumdur. Kiyamet gününde bizi hesaba çekmeyip, lütfünle mu’amele eyle.

İlahi;

Fakir, müflis ve muhtaclara ihsan etmek, kerem sahiblerinin şanındandır. Sen Kerem sahiblerinin en cömerdisin. Biz fakir ve muhtaçları mahrum eyleme.

Rivayet olunur ki;

Büyüklerden biri, bir kimsenin eline hediyeyi verip;

Der ki;

-“Bunu mektebe götür, çocuklardan en güzel hangisi ise ona ver.”

O kimse mektebe geldi. Hediyeyi kendi oğluna verdi.

Dediler ki;

-“Niçin kendi oğluna verdin?”

Dedi ki;

-“Ondan daha güzel görmedim.”

Bunun gibi Kıyamet gününde Allah-u Teala (c.c.) rahmet hediyesini Muhammed Mustafa (Sallallahu aleyhi vesellem) nın şefaat eline verir o da Ümmetinin asilerine teslim eder.

Allahu- Teala (c.c.) buyuruyor:

-“Ey Habibim Bu kadar müflisler arasında kendi ümmetini seçtin Öyle ise Ümmetin Cennetime girmedikçe Cennet bana hoş gelmez.”

Mearicün Nübüvve (Altiparmak)

Allah-u Teala Hazretleri(c.c.) bzileri ve sizleri Kendi rahmetiyle afv-u mağfiret eylesin…Amin….

Fuad Yusufoğlu

dsc06095-fuadyusufoglu-kasyane-navale.JPG

Kasyane Navale sipi (Nusaybin)

Fakirliğin dereceleri çok çeşitlidir.

Bişr-i Haf-i (r.a.) Buyuruyor ki;

-“Fakirler üç derecedir.”

-“Birincisi: -“İstemezler, verilirse almazlar, böyle fakirler meleklerle beraber illiyyinde bulunurlar.”

-“İkincisi: -”İstemezler, fakat verirlerse alırlar. Bunlar mukarrabalarla Cennet-i Firdevs’te olurlar.”

Üçüncüsü: -“Zaruret olunca isterler, bunlar eshab-i yemindendirler.”

İbrahim-i Edhem (r.a.) Şakik El Belhi (r.a.) ye

-“Şehrinizdeki fakirleri nasıl bıraktın?” diye sorunca

Şakik-i Belh-i (r.a.):

-“En iyi halde bıraktım. Bulurlarsa yerler, bulamazlarsa sabrederler.” Dedi.

İbrahim-i Edhem (r.a.):
,
-“Ben de Belh köpeklerini aynı halde bıraktım.” Dedi.

Şakik-i  Belh-i (r.a.):

-“Sizin Fakirleriniz nasıldırlar?” deyince,

İbrahim-i Edhem (r.a.):

-“Bulmazlarsa Hamd ederler, bulurlarsa başkalarına verirler.” Dedi.

Şakik-i Belhi (r.a.);

-“Hakikat budur.” Deyip, İbrahim bin Edhem (r.a.) in başından öptü.”

Bir kimse, Ebul Hasan Nuri (r.a.) yi elini açmış dilenirken gördü: Kendi kendine hayret etti. Gördüğünü Cüneyt El Bağdadı (r.a.) ya anlatı.

Cüneyd El Bğdadi (r.a.) buyurdu ki;

-“Zanetme ki insanlardan bir şey istemek için elini açmıştır. Belki insanlar için Allah-u Teâla (c.c.) den sevab ve iyilik için elini açmıştır. Onun bu haraketi ona zarar vermez.”

Sonra:

-“Bir terazi getir.”Dedi.

Terazıyı getirdim. Yüz dirhem gümüş tartı, ayrıca bir avuç gümüş daha ilave eti

Ve:

-“Bunu Nuri (r.a.) ye götür.” Buyurdu.

Ne için tartığına şaştım. Nuri (r.a.) ye götürdüm. Terazı istedi, yüz dirhem tartı,

-“Bunu ona ver.” Deyip fazlasını aldı. Ve:

-“Cüneyd (r.a.) hakim bir insandır. İpin her iki ucunu korumak istiyor.” Dedi.

-“Buna daha da şaştım.” Dedim. Cüneyd (r.a.) e götürdüm. Ve gördüklerimi anlattım.

Cüneyd El Bağdadi (r.a.) buyurdu ki:

-“Allah! Allah! kendisi için olanı aldı, bizim için olanı geri gönderdi.”

Ben:

-“Bu nasıl oldu?” dedim.

Cüneyd El Bağdad-i (r.a.) buyurdu ki;

-“O Yüz dirhem ahiret sevabı için idi. Fazlası da Allah (c.c.) rızası için idi. Allah (c.c.) için olanı kabul etti. Kendim için olanı geri gönderdi.”
O Zamanın fakirleri böyle idi.

Elbette kalbleri o kadar saf idi ki, dilleri konuşmadan birbirlerinin kalbinden geçenleri anlarlardı. Böyle olmayan kimse, hiç olmazsa böyle olmayı istesin. Bunu da yapamazsa bari doğruluğunu kabul etsin.

Kimya-yı Saadet (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teala Hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Kanaat sahıbı olan Fakirlerin Yüzü suyu hürmetine Afv eylesin.AMİN…

Fuad Yusufoğlu