‘Giybet’ olarak etiketlenmiş yazılar

Gıybet;

10 Temmuz 2008

beyaz su başı (Nusaybin)

Gıybet;

Bu da ekseriye dil ile olur. Allahu- Teâlâ (c.c.) nın korudukları hariç bundan kimse kurtulamaz. Çok büyük günahtır.

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Kur’an-i kerim’de bunu, ölü kardeşinin etini yemeye benzetiyor.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;

-“Gıybetten sakınınız; zira gıybet, zinadan daha şiddetlidir. Çünkü zina eden kimse tevbekâr olur, Allah da kendisini afv eder. Fakat gıybet edilen, afv edinceye kadar, gıybet eden afv edilmez.”

Yine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu;

-“Mi’raç gecesi bir gurup insanlar gördüm, tırnakları ile yüzlerinin etlerini kazırlardı. Bunlar kimdir? Dedim. İnsanları gıybet edenlerdir, dediler.”

Süleyman ibn Cabir (radiayallah-u Anh) anlatır;

Resulullah (Alayhis selam) a bana, beni koruyacak bir şey öğretiniz, dedim.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Kendi kovandan başkasının kabına su doldurmak olsa bile iyi işi küçük görme, Müslüman kardeşine doğru ol, yanından kalkınca gıybet etme.” Buyurdu.

Allah-u Teâlâ Musa Alayhis selam’a vahiy gönderdi;

-“Gıybet edip tevbe etmeyen Cehenneme girenlerin birincisi olur. Tevbe edip de ölen ise Cennete girenlerin sonuncusu olur.”

Cabir (Radiyallahu anh) anlatır Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ile seferde idik. İki kabre uğradı ve;

-“İkisi de azabtadır. Biri gıybet ettiği için, diğeri de elbisesini bevilden (sidikten) korumadığı için.” Buyurdu.

Sonra yaş bir dalı ikiye böldü, mezarların üzerine koydu. Ve;

-“Bu dallar yaş kaldıkları müddetçe bunların azabı hafifler.” Buyurdu

Devam edecek…

Kimyay-i saadet (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Dilleri, kalbleri her zaman zikir’le iştigal eden ve Gıybet etmeyen Salih kullardan eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Gıybet- 2

10 Temmuz 2008

Beyaz su başı (Şu andaki halı) Nusaybin

Bir (Evli) kimse zina ettiğini kendi ağziyla söyleyince, taş ile recm edilmesini buyurdu.

Biri diğerine,

-“Onu köpeği taşlar gibi taşlasınlar.” Dedi

Sonra Resullullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) bir leşin yanında geçti.

-“Bu leşi yiyin.” Buyurdu.

-“Leştir nasıl yeriz,” dediklerinde

Resullullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Yediğiniz kardeşlrinizin eti bundan daha kötüdür. Günahı da bundan büyüktür.” Buyurdu.

Eshab-i Kiram birbirleriyle doğru görüşür ve gıybet etmezlerdi ve bunu en üst ibadetlerden bilirlerdi. Buna uymamayı ise munafıklık sayarlardı.

Katâde (radiyallah-u anh) buyuryor;

-“Kâbir azabı üç kısımdır; Üçte biri gıybet, üçte biri söz taşımak, üçte biri de elbisesini bevilden korumamaktır.”

İsa Aleyhis selam, havarileri ile ölü bir köpeğin yanından geçiyordu.

Havarileri;

-“Bu hayvan ne pis kokuyor.” Dediklerinde,

İsa Aleyhis Selam;

-“Onun o beyaz dişleri ne güzeldir.” Buyurdu.

Bununla onlara, neyi görürlerse, iyi taraflarını söylemelerini öğretti.

Bir domuz, İsa Aleyhis Selam’ın yanından geçti.

İsa Alayhis selam;

-“Salâmetle git.” Buyurdu.

Havarileri;

-“Ya Ruhullah! Domuza da böyle söylenir mi?” dediklerinde

İsa Aleyhis Sealam;

-“Dilimi iyilikten başka bir şeye alıştırmak istemiyorum.” Buyurdu.

Ali Bin Hüseyin (Radiyallah-u anh) gıybet eden birini gördüğünde,

-“Sus! Bu, Cehennem köpeklerinin yiyeceğidir.” Buyurdu.

Devam edecek…

Kimyay-i saadet (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Dilleri, kalbleri her zaman zikir’le iştigal eden Gıybet etmeyen Salih kullardan eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Gıybet- 3

10 Temmuz 2008

Beyaz su ile siyah suyun birleşmesi görüntüsü (Nusaybin)

Gıybetin çeşitleri;

Gıybet, doğru olsa bile bir kimsenin arkasında ondan bahsedip, duyudğu zaman üzeleceği şekilde konuşmasıdır. Yalan söylerse, iftira ve bühtan olur.

Bir kimsenin kusurunu, noksanlığını ifşa etmek gıybet’tir. Soyunda, elbisesinde, hayvanında, evinde, işinde de olsa aynıdır.

Şöyle ki;

Bedeni için söylenen; uzun boludur, siyahtır,

Soyda ise; Hindu’dır, hamamcı çocuğudur, dokumacı çocuğudur.

Ahlâkta ise; kötü huyludur, gururludur, uzun dillidir, kötü kalblidir, acizdir ve bunun gibi şeyler.

İşinde ise; Hırsızdır, haindir, namaz kılmaz, rükû ve secdeyi tam yapmaz, Kur’an-i Kerim’i yanlış okur, temiz elbise giymez, zekat vermez, haram yer, dilini korumaz, çok yer, çok uyur, yerinde oturmaz

Giydiği elbisede; Yenleri geniş, eteği uzun ve çirkin demek

Ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Bir kimse hakkında bir şey söylendiğinde o kimse onu duyduğunda rendice olacaksa olacaksa o sözü doğru bile olsa gıybettir.” Buyurduğu şekilde olan her şey gıybettir.

Aişe (Radiyallah-u anha) buyuryor;

-“Bir kadın için, kısadır” dedim.

Resullullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Gıybet ettin, tükür bakayım.” Buyurdu.

-“Tükürdüm, bir parça kan geldi.”

Bazıları demişlerdir ki; Bir kimsenin günahını söylemek gıybet olmaz. Zira bu kötü işi bildirmek de dindendir.

Bu iş hatâdır, Fakat fasıktır,içki içer ve namaz kılmaz demeleri doğru değildir. Ancak bundan sonra anlatacağımız özürle olabilir.

Zira Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) gıybetin sınırını, o kimseye kerih gelmek şartıyle çizmiştir. Bunlar ise üzer ve kerih gelir. Söylemekte fayda yoksa söylememelidir.

Devam edecek…

Kimyay-i saadet (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Dilleri, kalbleri her zaman zikir’le iştigal eden Gıybet etmeyen Salih kullardan eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Gıybet- 4

10 Temmuz 2008

Siyah suyun Beyaz suyla birleştiği yer

Bil ki Gıybet;

Yalnız dil ile değil, göz, el, işaret ve yazmak ile de olur ve hepsi de haramdır.

Aişe Radiayallah-u anha) buyuruyor;

-“Bir kadına elimle, kısadır diye işaret ettim.”

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Gıybet ettin.” Buyurdu.

Bunun gibi, bir kimsenin hâlini bildirmek için, topal yürümek, gözünü şaşı yapmak gibi şey’ler de gıybettir.
Fakat ismini söylemeden, bir kimse böyle yaptı demek gıybet olmaz. Bundan da, orada olanlar kimi kasdettiğini anlarlarsa gıybet olur. Haram olur.

Gıybet edenin yanında;

-“Subhanallah, ne kadar şaşılır.” Gibi sözler söylememelidir. Zira anlatan daha çok sevinir. Yahut da dinlemiyenleri ikaz etmiş olur.

-“Filan kimsenin böyle bir işe veya hâle düşmesine çok üzüldüm. Allah iyi etsin.” Demelidir.

Bir gün Ebû Bekir ile Ömer (Radiyallah-u anhuma) beraber gidiyorlardı.

Birbirlerine;

-“Filan kimse çok uyuyor.” Dediler.

Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) den yiyecek istediler.

Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Siz yemişsiniz.” Buyurdu.

-“Ne yediğimizi bilmiyoruz.” Dediler

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Evet, karedşinizin etini yediniz. İkiniz de aynısınız. Biriniz söyledi, diğeri dinledi.” Buyurdu.

Hadis-i Şerif’te (sallallahu aleyhi vesellem);

-“Bir Müslüman kardeşini gıybet edene karşı onu himaye etmeyip bırakanı, allahu- Teâlâ da, en lüzümlu zamanda bırakır.” Buyuruldu.

Devam edecek…

Kimyay-i saadet (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Dilleri, kalbleri her zaman zikir’le iştigal eden Gıybet etmeyen Salih kullardan eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Gıybet- 5

10 Temmuz 2008

beyaz su dağları (Nusaybin)

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;

-“Hâk Teâlâ (c.c.) üç şey’i Müslümanlara haram kılmıştır; Müslümanların kanını, malını ve sû-i zan etmeyi.”

Açıkça bilinmeyen, duyulmayan ve insaf ve adalete uymayan şey’lerden kalbe gelenleri şeytan getirir.

Allah-u teâlâ;

-“Ey İman edenler, eğer bir fasık size haber getirirse onu tahkik edin. (yoksa) bilmeyerek bir kavme sataşırsınız da yaptığınıza pişman olursunuz.” Hucûrat suresi Ayet; 6 Buyuruyor.

Şeytan gibi fasık yoktur. Haram olan, o şey’i öyle olduğuna karar kılmasıdır. Gayri ihtiyarı kalbe gelip, gelmemesine uğraştığın düşünceler günah değildir.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyuryor;

-“Mü’min sû-i zandan tamamen boş olamaz. Fakat onun selameti, kalbinde hakikat olarak yer etmemesindedir.”

Şüpheli olan şeyleri elden geldiği kadar iyiye yorumlamalıdır.

Kimyay-i saadet (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Dilleri, kalbleri her zaman zikir’le iştigal eden Gıybet etmeyen Salih kullardan eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Türkiye’den Suriye’nin uzaktan görünüşü (Nusaybin)

Hasan-i Basri (Radiyallah-u anh)- 4

Hasan-i Basri (r.a.) Bir gün evin üstünde namaz kılarken secdede o kadar ağladı ki, biriken gözyaşı altında oturan bir zatın üzerine damladı.

Kapıyı çalıp;

-“Üzerime damlayan su, temiz midir. Pis midir?” diye sordu

Hazreti Hasan-i Basri (r.a.);

-“Elbisenin orasını yıka! Onunla namaz kılınmaz. Çünkü o asi’lerin gözlerinden akmıştır.” Buyurdu.

Bir gün Hasan-i Basri (r.a.) ya birisi gelip;

-“Filan kimse seni çekiştirdi, gıybet etti.”

Hasan-i Basri (r.a.);

-“Sen o zatın evine niçin gitmiştin?”

Adam;

-“Misafir olarak da’vet etmişti.”

Hasan-i Basri (r.a.);

-“Sana ne ikram etti?”

Adam;

-“Çeşitli yemekler ve meşrubat…”

Hasan-i Basri (r.a.);

-“Bu kadar yemekleri, içinde sakladın da, bir çift sözü mü saklamayıp bana getirdin!”

Daha sonra kendisinin aleyhinde konuşan bu kimseye, bir tabak taze hurma ile birlikte özür dileyerek, şöyle haber gönderdi;

-“Duyduğuma göre sevablarını, benim amel defterime geçirmişsin! İsterdim ki, karşılık vereyim! Kusura bakmayın! Bizim hediyemiz sizin ki kadar çok olmadı.”

Hasan-i Basri (r.a.) yi sevenlerden bir zat şöyle anlatmıştır;

Hasan-i Basri (r.a.) nin de bulunduğu bir kafile ile hacca gidiyorduk. Çölde susadık. Bir müddet sonra bir kuyunun yanına ulaştık. Yanımızda kova ve ip yoktu.

Hasan-i Basri (r.a.);

Ben namaza durunca, siz suyunuzu içiniz.” Dedi.

Ve namaz kılmaya başladı. Su kuyunun ağzına kadar yükseldi. Kana kana içip susuzluğumuzu giderdik. Arkadaşlarımızdan biri kabına da su doldurunca su kuyunun dibine çekildi.

Hasan-i Basri (r.a.) namazı bitirince;

-“Allah-u Teâlâ’ya sağlam bir tevekkülle bağlanmadığınızdan su kuyunun dibine indi. BU ÇEŞİT SULLARDAN AZIK ALINMAZ.” Dedi.

Oradan ayrıldıktan sonra Hasan-i Basri (r.a.) yolda bir hurma buldu. O hurmayı bize verdi. Hepimiz sırasıyla o hurmadan yedik, çekirdeği altın çıktı. Medineye götürüp satarak bir kısmı ile yiyecek aldık ve kalan kısmını da fakirlere sadaka olarak dağıttık.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hasan-i Basri hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Beyaz su başı (Navale)

İbn-i Sirin (Radiyallah-u anh)- 6

İbn-i Sirin (r.a.);

-“Bid’at sahibleri ile birlikte bulunmayınız” derdi. EN TEHLİKELİ HASTALIK, KANSER GİBİ OLAN GIYBET’TEN ÇOK SAKINIRDI.

Ebû Avf (r.a.) anlatır;

-“İbn-i Sirin (r.a.) in yanına gittim. Haccac’ın haysiyetine dokunacak laf etmek istedim.”

Buyurdu ki;

-“Şüphe etme ki, Allah-u Teâlâ hükmünde âdildir. Başkasının hakkını Haccac’dan alacağı gibi, Haccac’ın hakkını da başkalarından alacaktır. Yarın İzzet ve Celâl sahibi Allah’ın huzuruna çıktığın zaman İŞLEDİĞİN EN KÜÇÜK GÜNAH, Haccac’ın işlediği en büyük günahtan senin için daha çetin olacaktır.” Buyurdu.

Gıybet hakkında sohbetinde buyurdu ki;

-“İnsanların, filan şahıs filandan daha âlimdir, demeleri de haram olan gıybettendir. Çünkü, ikincisi bunu işitince üzülür. Bilinen bir husustur ki, gıybetin haddi, bir şahsın din kardeşini, hoşuna gitmeyecek şekilde anmasıdır.”

Denilir ki;

İki Yahudi tabib, Süfyan-i Servi (r.a.) nın yanına girmişler. Tabibler gittikten sonra,

Süfyan-i Servi (r.a.);

-“Gıybet olmayacağını bilseydim, tıbda biri diğerinden daha ileri derdim.” Buyurmuştur.

Bir kişi İbn-i Sirin (r.a.) a gelip;

-“Gıybetini yaptım, bu hâlimi hoş gör ve hakkını HELAL ET!” deyince,

İbn-i Sirin (r.a.) şu cavabı verdi;

-“Allah-u Teâlâ Müslümanların şerefiyle oynamayı ve onların namusuna dil uzatmayı haram kılmıştır. Gıybetlerini yapmayı YASAK ETTİĞİ BİR ŞEY’İ Ben nasıl hoş görüp helal ederim? Ancak seni bağışlamasını isterim.”

Şeytan (Alayhil’lanet) a aldanmamak, hile ve tuzağına düşmemek hususunda şunu buyurdu;

-“Şeytan (Aleyhil’lanet) in en büyük vesvese ve hilesi, kula kendisini din kardeşlerinden üstün görmesidir. Kul bu haldeyken vefât etse, Allah-u Teâlâ onu sevmez ve amellerinden hiçbir şey ona fayda vermez!”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri İbn-i Sirin (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Aşke keşe (Baverne yolu) Nusaybin

Ömer bin Abdülaziz (Radiyallah-u anh)- 11

Ömer bin Abdülaziz (r.a.) yanına birisi gelerek;

-“Falanca kimse, sizin için şöyle şöyle söyliyor.” Dedi.

Ömer (r.a.);

-“İsresen bu işi araştıralım. Eğer yalancı isen, hucurât sûresinin 6. âyet-i kerimesinin hükmüne göre mes’ûl olursun. Söylediğin yanlış ise, Kalem sûresi 11. ayet-i kerimesinin hükmüne göre mes’ûl olursun. Her iki halde de Mes’ûl olursun. İSTERSEN ÜÇÜNCÜ HÂLİ TERCİH EDİP, SENİ AFFEDELİM. VE BU MES’ELEYİ KAPATALIM.” Dedi.

Bunun üzerine o kimse tövbe edip, bir daha böyle bir şey yapmam dedi.

Bir kimse, Ömer bin Abdülaziz hazretlerine gelip, birinin kendisine zulmettiğini söyledi.

Gelen kimseye;

-“O kimseden hakkını almış olarak, Allah-u Teâlâ’nın huzuruna gitmktense, O kimsede hakkın olarak Allah-u Teâl’nın huzuruna gitmen daha iyidir.” Buyurdu.

Ömer bin Abdülaziz (r.a.), bir Cum’a namazını kıldırtıktan sonra, insanların arasına oturdu. Sırtındaki elbisenin iki tarafı da yamalı idi.

Birisi kendinse dedi ki;

-“Ey Mü’minlerin emiri! İmkanlarınız var. Daha kıymetli elbise giyseniz olmaz mı?” dedi.

Ömr (r.a.) Bir müddet düşündü ve başını kaldırıp;

-“Varlıklı halde iken iktisad etmek ve hakkını almaya gücü yettiği halde affetmek, hakkını helâl etmek çok makbul ve çok faziletlidir.” Buyurdu.

Ömer bin Abdülaziz hazretleri (r.a.) bir sarhoşu gördü. Onu yakalayıp cezalandırmak istedi. Ama sarhoş, O’na hakaret etti. O da sarhoşu bıraktı. Cezalandırmaktan vaz geçti.

-“Niçin, size hakaret edince bıraktınız?” dediler.

Buna cevaben buyurdu ki;

-“O hakaret etmekle beni öfkelendirdi. Eğer ona ceza verseydim, kendim için ceza vermiş olurdum, kendi şahsım için bir müslümanı cezalandıramam.”

Ömer bin Abdülaziz (r.a.) Buyurdu ki;

Allah-u Teâlâşu üç kimseyi çok sever.”

-“1-Gücü yettiği halde affedeni,”
-“2-Hiddetli anında öfkesine hâkim olanı,”
-“3-Allah-u Teâlâ’nın kullarına şefkatlı olanı.”

<<<Ömer bin Abdülaziz (r.a.) nın bir başka yazısı>>>

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer Bin Abdülaziz (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu