‘Hadis alimleri’ olarak etiketlenmiş yazılar

Girnavas mevki-i (Cin tepesi)

İmâm-i Şafi-i (Radiyallah-u anh)- 11

İmâm-i Şafi-i hazrteleri (r.a.) şöyle anlatmıştır;

-“Bir gece rü’yamda Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) i görmekle şereflendim.”

Bana buyurdu ki;

-“Sen kimdensin?”

Cevabında;

-“Ben senin kabilendenim.” Dedim.

Resulullah (a.s.v.);

-“Bana yaklaş.” Buyurdu.

Yanına gittim. Mubarek ağzının suyunu dilime, ağzıma ve dudaklarıma sürüp;

-“Hadi, Allah-u Teâlâ sana bereket versin.” Buyurdular.

İmâm-i Şafi-i (r.a.) Kendisi anlatır;

-“Çocukluk zamanında, Mekke’de rü’yamda Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) i gördüm.
Tam bir heybetle Mescid-i Haramda insanlara imâmlık yapıyorlardı.”

Namaz bitince yanlarına gidip,

-“Bana da ilim öğretiniz.”dedim.

Bunun üzerine kaftanının altında bir terazı çıkarıp;

-“Bu senin içindir.” Buyurup hediye ettiler.”

Bu rü’yamı tâbir ettirdim.

Dediler ki;

-“Sen İlim’de İmâm olursun ve sünnet üzere olursun. Terazı ise, Hakikat-ı Muhammed’diye ye kavuşacağın alâmetidir.”

Yine  İmâm-i şafi-i hazretleri (r.a.) anlatır;

-“Bir gün rü’yamda Hazreti Ali (r.a.) efendimizi gördüm. Parmağından yüzüğünü çıkardı, parmağıma taktı. Bu haraketi, kendi ilminin ve Resulullah (a.s.v.) ın ilminin bana geçmesi alâmeti idi.”

İmâm-i Şafi-i (r.a.) altı yaşında iken mektebe gitmeye başladı. Zahide bir annesi vardı. İnsanlar emânetlerini ona bırakırlardı.

Bir gün iki kişi gelip, bir bohça verdiler. Daha sonra biri gelip bohçayı istedi. Annesi gelene bohçayı verdi. Biraz sonra diğeri gelip, bohçayı istedi. Bohçanın arkadaşına verildiğini söyleyince;

-“Biz ikimiz beraber gelmeyince bohçayı vermeyin demiştik. Bohçayı niçin verdiniz.” Dedi.

Annesi üzüldü. O sırada İmâm-i Şafi-i hazretleri (r.a.) geldi. Annesinin üzüntülü olduğunu görünce sebebini sordu.

Annesi olanları anlattı. Bunun üzerine annesine;

-“Sen üzülme ben şimdi bohçayı isteyanla konuşurum.”

Bohçayı isteyen şahsın yanına gelip dedi ki;

-“Sizin bohçanız olduğu yerde durmaktadır. Git arkadaşını getir.”

Adam aldığı cevab karşısında şaşırıp, geri dönüp giti. Bir daha da gelmedi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Tâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Hadis ilimlerini etfara ışık saçar gibi yayan İmâm-i Şafi-i radiyallah-u anh veli kulun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Dara harabeleri (Mardin)

İmâm-i Şafi-i (Radiyallah-u anh)- 12

İmâm-i Şafi-i hazretleri (r.a.), din-i İslama hizmet uğrunda tükettiği hayatının son anlarını Kur’an-i Kerim’i dinleyerek geçirmiştir.

ÖMRÜNÜN SONUNA KADAR HER GÜN BİR HATİM OLMAK ÜZERE, Ayda otuz hatim okurdu. Ramazan-i şerifte ise GECE VE GÜNDÜZ BİRER HATİM olmak üzere, altmış hatim okurdu.

Artık vefatının yaklaştığı sırada takatsız düşmüştü. Önceki gibi okuyacak durumda değildi. Fakat okuyan birinden dinlemek arzu ediyordu. Bu halde iken, talebesi Ebu Musa Yunus bin Abdüla’la yanına girmişti.

Ona;

-”Ey Ebu Musa bana kur’an-i kerimden Al-i İmran suresinin yüzyirminci ayeti kerimesinden sonraki ayetleri yavaş yavaş oku.” Dedi. O da okumaya başladı.

İmâm-i Şafi-i (r.a.) okunan ayeti kerimelerin ma’nalarına dalmış, derin bir huşu içinde dinliyordu.

İmâm-i Şafi-i hazrteleri (r.a.) son nefeslerini vermek üzere iken halini sordular.

-“Dünyadan göçüyorum. Artık ondan ayrılıyorum. Ümit şerbetini içiyorum. Kerim olan Rabbime gidiyorum.” Buyurdu.

Vefatı İslam âlemi için büyük bir kayıp oldu. Duyulduğu her yerde, derin üzüntü ve gözyaşları ile karşılandı.

Kabri kazılırken etrafa misk kokusu yayıldı. Orada bulunanlar bu koku’nunun te’sirinde kalıp, kendilerinden geçtiler.

Kahire’de El Mukattam dağının eteğinde ‘Kurâfe kabristanına’ defn edildi. Daha sonra kabri üzerine bir türbe yapılmıştır. Türbesi üzerindeki şimdiki muhteşem kubbe, EYYUBİ SULTANLARINDAN el-Melikel-Kâim tarafından 608 (M. 1211) yılında yapılmıştır. SELAHHADDİN-İ EYYÜBİ tarafından da, türbesinin yanında büyük bir medrese yaptırılmıştır.

İmâm-i Şafi-i hazretleri (r.a.) nin kıymetli sözlerinden ve nasihatlarından bir kısmı şunlardır;

İmâm-i Şafi-i (r.a.) buyurdu ki;

-“Dünyada zahid ol, dünya malına bağlanma! Ahreti isteyici ol, onun için çalış! Her işinde Allah-u Teâlâ’yı hatırla. Böyle yaparsan, kurtulmuşlardan olursun. Ruhsat ve te’viller ile uğraşan âlimlerden fayda gelmez.”

İmâm-i Şafi-i (r.a.) buyurdu ki;

-“İnsanları tamamen razı ve memnun etmek çok zordur. Bir kimsenin, bütün insanları kendinden hoşnut etmesi mümkün değildir. Bunun için kul, daima Rabbını razı etmeye bakmalı, ıhlas sahibi olmalıdır.

-“İlmi, kibirlenmek, kendini büyük görmek için isteyenlerden hiçbiri felah bulmuş değildir. Ama ilmi tevazu için, âlimlere ve insanlara hizmet için isteyen, elbette felah bulur, kurtulur.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Tâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Hadis ilimlerini etfara ışık saçar gibi yayan İmâm-i Şafi-i radiyallah-u anh veli kulun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Girnavas mevki-i (Nusaybin)

İmâm-i Şafi-i (Radiyallah-u anh)- 13

Biri İmâm-i şafi-i hazrteleri (r.a.) den nasihat isteyince buyurdu ki;

-“Senden daha çok malı ve parası olan kimseyi kıskanma. O malına ve parasına hasretle ölür. İbadeti ve taatı çok olan kimselere gıpta et. Yaşayanlar da sonunda ölecekleri için, onların dünyalıklarına özenmeğe değmez.”

-”Hiçbir kimse yoktur ki, dostu ve düşmanı olmasın. Madem ki böyledir, o halde Allah-u Teâlâ’ya itaat edenlerle beraber bulun, onları sev.”

-“İlim ezber edilen şey değil, ezber edilen şey’den te’min edilen faydadır.”

-“Kalbine ilâhi bir nur penceresinin açılmasını isteyen şu dört şey’i yapsın;”

-“1-Günün belli bir vaktinde yalnız kalsın ve huzura dalsın.”
-“2-Mi’desini pek fazla doyurmasın.”
-“3-Sefih kimselerle düşüp kalkmağı bıraksın, kötü kimselerle düşüp kalkmasın.”
-“4-İlimleriyle yalnız dünyalık arzu eden kimselere yaklaşmasın.”

-“Sadık dost, arkadaşının hüzün ve sevinçte ortağı olandır.”

-“İki kişinin, darıldıktan sonra birbirinin ayıplarını ortaya çıkarması, munafıklık alametidir.”

-“Allah-u teâlâ’yı sevdiğini söylersin, halbuki, ona isyan edersin. Böyle sevgi olmaz. Eğer sevginde samimi olsaydın, Allah-u Teâlâ’ya itaat ederdin. Çünkü seven, sevdiğine itaat eder.”

-“Ey insan, dilini muhafaza et. Seni sokmasın. Çünkü o, büyük bir yılandır. Kabirlerde, kahraman ve cesur kimselerin bile kendileriyle karşılaşmaktan çekinip, dilinin kurbanı giden nice kimseler vardır.”

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Tâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Hadis ilimlerini etfara ışık saçar gibi yayan İmâm-i Şafi-i radiyallah-u anh veli kulun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Bor-e Beşire Mecido (Girnavas)

İmâm-i Ahmed bin Hanbel (Radiyallah-u anh)- 5

İlimdeki üstünlüğü;

Ahmed bin Hanbel (r.a.), Hadis ilminde zamanın en büyük âlimidir. Üçyüz binden fazla hadis-i şerifi senedleriyle birlikte ezbere bilirdi. Ebû Zür’a (r.a.) ya göre, bir milyon hadisi şerifi ezberlemişti.

Kendisinden pek çok âlim, Hadis-i şerif nekletmişlerdir. İlim ve amelde öncü, Ehl-i sünnet olan dört imâmın dördüncüsüdür.

İmâm-i şafi-i (r.a.) buyurdu ki;

-“Bağdad’dan ayrıldığım zaman, orada Ahmed bin Hanbel (r.a.) den daha âlim, daha fakîh, haramlardan ve şübhelilerden kaçan kimseyi bırakmadım.

Ebû Dâvûd Sicistani (r.a.) şöyle demiştir;

-“İki yüz meşhur âlimle karşılaştım. Ahmed bin Hanbel (r.a.) gibisini görmedim. O hiçbir hususta insanların daldığı dünya işlerine dalmazdı. Ancak ilimden bahis açılınca konuşurdu.

Ebû Zürâ (r.a.) da;

-“İlmin her dalında Ahmed bin Hanbel (r.a.) in bir benzerini görmedim. Onun ilimde ulaştığı dereceye, başkası ulaşamamıştır.” Demiştir.

Menhâ bin Yahyâ (r.a.) şöyle demiştir;

-“Ahmed bin Hanbel (r.a.), her hayrı kendisinde toplamıştı. Çok âlim gördüm, fakat ilimde, Vera’ da ve zühd’de, onun gibi üstün birine rastlamadım.”

İmâm-i Ahmed bin Hanbel (r.a.), büyük bir müfessir, yüksek bir muhaddistir. Tefsiri yüzyirmi bin hadis-i şeriften meydana gelmiştir. Ahmed bin Hanbel Hazretleri (r.a.) nin eserleri, müfessirler için birer feyz kaynağıdır.

Bunun için kendisine;

“Üstad-ül müfessirin” ünvanıyla anılır. Bir çok muhaddis yetiştirmiştir. Binlerce hadis-i şerif ile hfızasını süslemiştir.

Yaşadığı devir, yazılan hadis-i şeriflerin toplandığı bir devirdi. Bu devirde yetişen meşhur hadis âlimlerinin en meşhuru Ahmed bin Hanbel (r.a.) dir. Bütün hadis-i şerifleri okudu, inceledi. Otuz bin hadis-i şerifi içine alan “Müsned” adlı eseri 700 bin hadis-i şerif içinden seçerek yazmıştır.

Rebi bin Süleyman (r.a.), İmâm-i Şafi-i (r.a.) nin şöyle buyurduğunu nakletmiştir;

-“Ahmed bin Hanbel (r.a.), Sekiz şeyde İmâmdır.”
-“Hadis ilminde,
-“Fıkıh ilminde,
-“Kur’an ilminde,
-“Lugat ilminde,
-“Fakrda,
-“Zühd’de,
-“Vera’ da,
-“Tasavvufta, ve sünnette imam.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Tâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri İmâm-i Hanbel (r.a.) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Bor-e beşire Mecido (Girnavas)

İmâm-i Ahmed bin Hanbel (Radiyallah-u anh)- 6

Bağdad’da mu’tezile fırkasına mensub olanlar, Kur’an-i kerim ‘mahluktur’ diyerek bu yanlış i’tikâdlearında Abası halifesi Me’mun’u da inandırdılar.

Bunu kabul etmesi için, Ahmed bin Hanbel Hazrteleri (r.a.) ni de zorlayıp, Me’mün vasıtasıyla bu hususta baskı ve işkence yaptılar ve 28 ay hapsettiler. Bütün bu baskı ve işkencelere rağmen;

Ahmed bin Hanbel (r.a.);

-“Kur’an-i kerim, Allah-u Teâlâ’nın kelâmıdır. Mahluk değildir.” Diyerek Ehl-i sünnet i’tikadını bildirdi.
Mu’tasım’ın halifeliği sırasında da baskı ve işkencelere maruz kaldı.

El-mütevekkil halife olunca, Mu’tezile fırkası mensublarını saraydan uzaklaştırdı. Fıkıh ve hadis âlimlerine hürmet ve yakınlık gösterdi. Böylece Ahmed bin Hanbel Hazretleri (r.a.), yapılan baskı ve işkencelerden kurtuldu.

Yaptığı hzimetlerle, zamanındaki ve sonraki asırlardaki insanlara rehber oldu.

İctihadı (Mezhebi);

İslamiyette, Ehl-i sünnet i’tikadı üzere olan, amelde dört hak mezhebten biri de Hanbeli mezhebidir. Ahmed bin Hanbel (r.a.) bu mezhebin imâmıdır.

O İctihadlarıyla Müslümanların Allah-u Teâlâ’ nın rızasına kavuşmaları için,amellerinde uyacakları bir yol gözetmiştir.

O’nun gösterdiği bu yola “Hanbeli mezhebi” ve ehl-i sünnet i’tikadında olan Müslümanlardan, amellerini bu mezhebin hükümlerine uyarak yapanlara “Hanbeli” denir.

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.), bütün Müslümanlardan TEK BİR İMAN İSTEMEKTİR. İslamiyette; İMANDA, İ’TİKAD’DA TEFRİKAYA (AYRILIĞA) KESİNLİKLE İZİN VERİLMEMİŞTİR.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) efendimizin inandığı ve bildirdiği ve eshab-i kiramın naklettiği gibi iman eden Müslümanlara, “EHL-İ SÜNNET VEL-CEMAAT Veya kısaca “SÜNNİ” denir.

Sünni Müslümanlara Mezheb imâm-i olan büyük İslam âlimleri tarafından, Kur’an-i kerim ve hadis-i şeriflerde hükmü açıkça bildirilmemiş olan ba’zı ibadetlerin ve günlük muamelelerin tarafında ve yapılışında gösterilen ve Allah-u Teâlâ’nın rızasına kavuşturan yollara, “Ameli mezhebler denilmiştir.”
Mezheb imâmi olan büyük İslâm âlimlerinin, aralarındaki böyle ictihad ayrılıklarına, dinin sâhibi izin vermiş ve bu hal, her zaman ve her yerde, Müslümanların İslamiyete dosdoğru uymalarını temin ederek, Müslümanlar için rahmet olmuştur.

Nitekim Hadis-i şerifte de Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“’Alimlerin (müctehidlerin) mezheblere ayrılması rahmettir.” Buyurulmuştur.

Ahmed bin Hanbel (r.a.) in talebelerinin ve kendisine sual soranların müşküllerini hallederken ortaya koyduğu ve takib ettiği usûllar, Hanbeli mezhebinin temel kaideleri olmuştur.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Tâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri İmâm-i Hanbel (r.a.) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Çağ-Çağ barajı (mesire yeri) Nusaybin

İmâm-i Ahmed bin Hanbel (Radiyallah-u anh)- 7

İmâm-i Ahmed bin Hanbel (r.a.), dini müşkülerin hallinde sırasıyla şu kaynaklara baş vurmuştur;

1-Kitab ve sünnet;

Bütün müctehidler gibi Ahmed bin Hanbel (r.a.) de bir işin nasıl yapılacağını Kur’an-i krimde açık olarak bulmazsa, hadis-i şeriflere bakar. Bunlarda bulunursa ona göre hüküm verirdi.

2-İcmâ’ ve Shâbe kavli;

Hadis-i şeriflerde de açıkça bulamadığı bir iş için, icmâ’ var ise, öyle yapılmasını bildirirdi.

İCMÂ’, Eshab-i kiram’ın hepsinin aynı sûretle yapması ve söylemesi demektir. İcmâ’ ya “sözbirliği” de denir.

Eshab-i kiramdan sonra gelen Tabiinin de icmasını delil, senet kabul etmiştir. Sahab-i kavli (Sözü, ictihadı) bulunan bir mes’elede, kendi ictihadına göre hüküm vermezdi. Sahabe’nin sözüne göre hüküm verirdi. Hatta sahab-e sözü bulamadığı hususlarda, Tabiinin büyüklerinden olan müctehidlerin ictihadını, kendi rey’ine tercih ederdi.

3-Bir mes’ele hakkında sahabe veya tabiine ait bir re’y (ictihad) bulamazsa, zayıf ve mürsel hadislerle amel edweri ona göre hüküm verirdi. Zayıf hadisin de, Sahih hadisin bir çeşid olduğunu göz önünde tutardı.

4- Kıyas;

İmâm-i Mâlik (r.a.) in (rivayet yolu) nu ve İmâm-i A’zam’ın (Rey ve kıyas yolu) nu almış ise de, pek çok hadis-i şerif ezberlediğinden , önceki hadis-i şeriflerin birbirini kuvvetlendirmesine bakarak, ictihad etmiştir. İctihadda bu usul, sadece Ahmed Bin Hanbel (r.a.) e aittir.

Hanbeli mezhebinde bir çok âlimler yetişmiştir. Bu âlimlerin başında, Ahmed bin Hanbel (r.a.) in kendi oğulları Salih ve Abdullah gelmektedir.Ebu Bekir el-Esrem (r.a.), Abdülmelik el-Meymûni (r.a.), Ebu Bekir el-Merkezi (r.a.), Harb bin İsmail (r.a.), İbrahim bin ishak el- Harbi (r.a.), gibi âlimler, Ahmed bin Hanbel (r.a.) in bizzat kendisinden fıkıh ilmini öğrenmişlerdir.

Bu mezhebin esasını yaymak hususunda üstün gayret gösteren âlimlerden biri de Ebu Bekir el-Hilal (r.a.) dır. Seyyid Abdulkadır Geylani (r.a.), Hanbeli mezhebinin esaslarını yayan âlimlerdendir.

Ahmed Bib Hanbel (r.a.) in (El Müsned) i en meşhur esweridir. Oğlu Salih (r.a.) çeşitli kimselser yazdığı (mektublar) la babasının mezhebini yaymıştır.

Abdulkadir Geylani (r.a.) “Futûhul Ğayb” ve Günyetüt-talibin” kitabları ile Abdurrahman el cezir (k.a.) nin”Kitab-ül-Fıkhı ale’l Mezhebi’l-Erbaa” sında bu mezhebin esaslarını en geniş şekilde açıklamaktadır. “El muğni”, “El İkna”, Bülüğul-Emani” adındeki eserler de Hanbeli fıkhı üzere yazılmıştır.

Bu mezheb, Şam ve Bağdad taraflarında çok yayılmıştı. Şimdi azalmıştır. Arabistan’da da mensubleri vardır.

Menkıbeleri ve methi;

Yahya bin Main şöyle demiştir;

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Tâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri İmâm-i Hanbel (r.a.) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Hidro elektirik santralı (Nusaybin)

İmâm-i Ahmed bin Hanbel (Radiyallah-u anh)- 9

Ahmed bin Hanbel (r.a.) in, yevmiye ile çalışan bir işçisi, vardı. Akşam talebesine,;

-“Bu işçiye ücretinden fazla ver.” Dedi.

Talebe ücretinden fazla para verdi. İşçi almadı ve gitti.

Hazreti İmâm-i Ahmed bin Hanbel (r.a.);

-“Arkasından yetiş, şimdi alır.” Dedi.

Dediği gibi, işçi parayı aldı. İmâm-i Hanbeli (r.a.) a sebebi sual edilince şöyle buyurdu ki;

-“O zaman böyle bir şey aklından geçiyordu…. Şimdi ise bu düşünce onda yok oldu. Alması tevekekülünü bozmiyacağı için aldı.”

-“Tevekkül nedir?” diye sual ettiler. Buyurdu ki;

-“Rızkın Allah-u Teâlâ’dan olduğuna inanmaktır.”

Taberâni hazretleri (r.a.) şöyle nakleder;

-“Zamanın meşhür bir falcısı vardı. Fal baktırmak istiyenler her taraftan gelir kendisini bulurlardı. Bu şahıs falcılığı meslek halına getirmişti.”

-“Daha sonra hastalandı. Yirmi sene iyileşmedi. Biri ziyaretine gelmişti. Halını sorunca;”

-“Senin iyileşmenin tek yolu var, o da zamanımızın en büyük âlimlerden ve eyliyasından biri olan Ahmed Bin Hanbel hazretleri (r.a.) nın “Dua” etmesidir. Dedi.”

-“Bu falcı da annesini gönderip, “dua” etmesini istedi.

Annesi evine varınca dedi ki;”

-“Oğlum yrimi senedir hasta yatmaktadır. Bunun iyileşmesi için sizeden “dua” istemeye geldim.”

İmâm-i Hanbel (r.a.);

-“Herkes iyileşmek için oğluna gelirdi. Senin oğlun da her şeyi bildiğini zanederdi. Kendi hastalığını tedavi etmeyip de, seni bana mı gönderdi?” dedi.

Kadının çok ısrarına dayanamayıp, falcılığı bırakması şartıyla “dua” edeceğini söyledi.

İmâm-i Hanbeli (r.a.) n bu sözü üzerine falcılığı bıraktı. Tevbe etti. Ve sıhhata kavuştu.

İmâm-i Ahmed bin Hanbel (r.a.) Abdullah bin Mubarek hazretleri (r.a.) nin gelmesini ve onunla görüşmeyi çok arzu ediyordu.

Nihayet bir gün oğlu;

-“Babacığım! Abdullah bin Mübarek (r.a.) kapıdadır, sizi görmek istiyor.” Dedi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Tâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri İmâm-i Hanbel (r.a.) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Kelehi köyü Nusaybin

İmâm-i Ahmed bin Hanbel (Radiyallah-u anh)- 10

Ahmed Bin Hanbel (r.a.) oğluna;

-“İÇERİ ALMA.” Dedi.

Oğlu;

-“Babcığım, bunda ne hikmet vardır ki, senelerdir onu görmek arzusu ile yanıyordun, bugün bu saadet, bu ni’met kapınıza geldi de içeri almıyorsunuz.” Dedi.

İmâm-i Ahmed bin Hanbel (r.a.);

-“Evet söylediğin gibidir. Ama korkarım ki, onu gördükten sonra ayrılığa dayanamam. Onun korkusu için bir ömür harcadım. Onu ayrılmak olmayan yerde görmek isterim.” Dedi.

İmâm-i Ahmed bin hanbel (r.a.) e İmâm-i Şafi-i (r.a.) Mısırdan mektub göndermişti. Okuyunca ağladı. Sebebi sorulunca,

-“Üstadım Olan İmam-i Şafi-i hazretleri (r.a.), Rü’yada Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) i görmüş. Ahmed Bin Hanbel (r.a.) e mektub ile benden selam yaz ve de ki;

-“Kur’an-i kerimin mahluk olup olmadığı kendisinden sorulacak. Cevab vermesin buyurmuş.” Dedi.

İbn-i Ebi Verdi hazretleri (r.a.) anlatır;

-“Bir gece rü’yamda Resulullah (a.s.v.) i gördüm.”

Kendisine dedim ki;

-“Ya Resulallah! Ahmed bin Hanbel hakkında ne buyurursunuz?”

Resulallah (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;

-“Senin yanına Musa Aleyhisselam geliyor bu sualini ona sor.”

Bir süre sonra yanıma Musa aleyhis selam geldi. Aynı sualı ona sorduğumda

Musa Aleyhis Selam buyurdu ki;

-“Ahmed bin Hanbel (r.a.) zahiri ve batını ilimde kemâle gelmiş, çok sâdık bir kimsedir. Allah-u Teâlâ muhakkak sıddıklarla beraberdir.”

Ahmed Bin Hanbel (r.a.) vefat ederken eliyle işaret edip;

-“Hayır olmaz.”dedi.

Oğlu;

-“Babacığım bu ne haldır?.” Dedi

İmâm-i Hanbel (r.a.);

-“Şu an tehlike zamanıdır. Dua zamanıdır. Şeytan felaket toprağını başıma saçmak istiyor. ‘Ey Ahmed, benim elimde can ver diyor.”

Ben de;

-“Hayır olmaz! Hayır olmaz!” diyorum. Dedi.

-“Bir nefes kalıncaya kadar tehlike vardır. Şeytanın aldatmasından emin olmak yoktur.” Buyurdu ve vefat etti.

Vefat haberi bütün Bağdat halkını ağlattı. Cenaza namazını kılmak üzere çevreden gelenlerle birlikte, binlerce insan toplanmıştı.

Bağdadlılar evlerinin kapılarını açıp;

-“Cenaza namazı için abdest almak isteyen gelsin.” Diye bağırdılar.

Cenaza namazı kılınınca kuşlar tabutu üzerinde uçuşup, kendilerini tabuta vurdular. Cenaza namazında yüzbine yakın kişi bulundu.

O gün Yahudi ve hiristiyanlardan pek çok kimse, bu hadiseyi görerek Müslüman oldu. Ağlayıp bağırarak,”La ilaha illallah” dediler.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Tâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri İmâm-i Hanbel (r.a.) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Kalecek köyü (Kelehi) mevki-i Nusaybin

İmâm-i Ahmed bin Hanbel (Radiyallah-u anh)- 11

Muhammed ibni Huşeyme (r.a.) der ki;

-“Vefatından sonra İmâm-i Hanbel (r.a.) i rü’yada gördüm.”

Ben;

“Nereye gidiyorsun?” dedim

İmâm-i Ahmed Bin Hanbel (r.a.);

-“Cennete gidyorum.”dedi.

Ben;

-“Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) sana ne muamele etti.?”

Cevabında buyurdu ki;

-“Allah-u Teâlâ beni mağfiret etti. Başıma bir tac giydirdi ve ‘Ey Ahmed! Kur’an-i kerime “mahluk” demediğim için, bu ni’metleri sana verdim.” Diye Buyurdu.

Muhammed bin Huzeyme (r.a.) şöyle anlatır;

-“Ahmed bin Hanbel (r.a.) ın vefat haberini iskenderiyye’de iken duydum. Çok üzülmüştüm.”

Rü’yamda; Ahmed bin Hanbel (r.a.) in salına salına yürüdüğünü görüp kendisine;

-“Ey İmâm; bu ne biçim yürüyüş böyle?” dedim.

Ahmed bin Hanbel (r.a.);

-“Dünyada Allah-u Teâlâ’nın dinine hizmet edenlerin, Cennetteki yürüyüşleri böyledir.” Buyurdu.

Ben;

-“Allah-u Teâlâ sana nasıl muamele etti?” diye sual ettim.

İmâm hazretleri;

-“Allah-u Teâlâ beni afetti. Başıma bir taç, ayağıma altından iki ayakkabı giydirdi.

Ve;

-“Ey Ahmed! Kur’an-i kerim benim kelâmımdır, diye inandığın için, bu iltifatlara kavuştun. Ey İmâm, Süfyan-i Sevri’den sana ulaşan dualar var, onlarla dünyada “dua” ettiğin gibi, şimdi de dua et. Dedi.

Bu emir üzerine;

-“Ey Alemlerin Rabbi olan Allahım, bizleri af ve mağfiret eyle. Bizlere sual sorma.” Diye dua ettim.

Bu dua’adan sonra;

-“Ey Ahmed! İşte cennet, gir oraya.” Buyurdu. Ve bende Cennete girdim.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Tâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri İmâm-i Hanbel (r.a.) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu

Bor-e Veysike (Girincik köyü) Nusaybin

İmâm-i Ahmed bin Hambel (Radiyallah-u anh)- 12

Eserleri;

1-Müsned; 30 bin hadis-i şerifi içine almıştır. Matbudur.
2-Kitab-üs-Sünne,
3-Kitab-üz-Zühd.(Matbudur.)
4-Kitab-üs-Salat,
5-Kitab-ül-Vera’ ve’l-iman,
6-Kitab-ür-Reddi ale’l- Cehmiyye ve’z-Zenadıka. (Matbudur.)
7-Kitab-ül-Eşribe. (Matbudur.)
8-Kitab-ül-Mesail,
9-Cüz-fi us^l-üs-Sünne
10-Fadail-üs-Sahabe.(Matbudur.)
11-Er-Reddü a’lâ men-Tenâkua fi’l-Kur’an
12-Et-Tefsir
13-En-Nasih ve’l-Mensuh
14-Et-Tarih
15-Hadisu Şu’be
16-Mukaddem ve’l-Muahhar ei’l-Kur’an
17-Vucubat-ül kebir ve’seğir
18-Menasik-ül kebir ve’s-Sağir
19-El-Cerhu ve’t-Ta’dil
20-Kitab’ül-ilel ve Ma’rifet’ür-Rical (Matbudur)

Ahmed Bin Hanbel (r.a.) rivayet ettiği hadis-i şeriflerden bazıları şunlardır;

-“İki kişi birbirleriyle sevişir de sonra araları açılırsa, bu ancak birisinin işlediği bir günah sebebiyle olur.”

-“Bile bile bir dirhem gümüş kıymetınde fâiz yemek, otuz zinadan daha çok günahtır.”

-“Kişinin günahları çoğaldığı zaman, günahlarına kefaret için, Allah-u Teâlâ onu geçim sıkıntısına düşürür.”

-“Faziletlerin en üstünü, sana gelmeyene gitmen, vermeyene vermen ve kötülük edene iyilik etmendir.”

Ömer (r.a.) den nakleder; Sa’d (r.a.) abdest alırken Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) gördü;

-“Yâ Sa’d! Suyu niçin ısraf ediyorsun?” buyurdu.

-“Abdest alırken de ısraf olur mu? Dedik.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Büyük nehirde de olsa, abdeste fazla su kullanmak ısraf olur.” Buyurdu.

-“Rükü’ ile secde arasında belini ve sırtını doğrultmayan kimseye, kıyamet gününde Allah-u teâlâ bakmaz.”

-“İnsanların en fena hırsızı, namazında çalandır.” (Namazın rükü’ ve secdesini tam yapmayandır.)

-“Kıyamet günü Arş-ı A’zamın etrafında, bir takım insanlar için kürsüler kurulacaktır. Bunların yüzleri, ayın ondördü gibi parlayacaktır. İnsanlar feryad ederken, onlar feryad etmez. İnsanlar korkarken, onlar korkmazlar. Onlar korku ve kederleri olmayan, Allah’ın gerçek dostlarıdır.” Buyurdu.

Bunların kim oldukları sorulunca;

-“Onlar Allah için sevişenlerdir.” Buyurdu.

-“Kulun kalbini ıslah etmesi için, iyilerle beraber olması kadar faydalı bir şey yoktur. Yine kulun fasıklarla beraber olup onların işlerine dikkat ve nazar etmesi kadar zararlı bir şey yoktur.”

-“İhlas nedir?” sorusuna;

-“Amellerin afetlerinden kurtulmaktır.”

-“Tevekkül nedir?” sorusuna;

-“Rızkın Allah-u Teâlâ’dan olduğuna inanmaktır.” Cevabını verdi.

-“Zühd nedir?” sorusuna

-“Zühd üç türlüdür.”

-“Cahilin zühdü; haramları terk etmektir.”

-“Âlimlerin Zühdü; Helal olanların fazlasından sakınmaktır.”

-“Ariflerin zühdü; Allah-u Teâlâ’yı unutturan şeyleri terk etmektir.”

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Tâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri İmâm-i Hanbel (r.a.) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu