‘hadis ilimleri’ olarak etiketlenmiş yazılar

Çağ-Çağ barajı (mesire yeri) Nusaybin

İmâm-i Ahmed bin Hanbel (Radiyallah-u anh)- 7

İmâm-i Ahmed bin Hanbel (r.a.), dini müşkülerin hallinde sırasıyla şu kaynaklara baş vurmuştur;

1-Kitab ve sünnet;

Bütün müctehidler gibi Ahmed bin Hanbel (r.a.) de bir işin nasıl yapılacağını Kur’an-i krimde açık olarak bulmazsa, hadis-i şeriflere bakar. Bunlarda bulunursa ona göre hüküm verirdi.

2-İcmâ’ ve Shâbe kavli;

Hadis-i şeriflerde de açıkça bulamadığı bir iş için, icmâ’ var ise, öyle yapılmasını bildirirdi.

İCMÂ’, Eshab-i kiram’ın hepsinin aynı sûretle yapması ve söylemesi demektir. İcmâ’ ya “sözbirliği” de denir.

Eshab-i kiramdan sonra gelen Tabiinin de icmasını delil, senet kabul etmiştir. Sahab-i kavli (Sözü, ictihadı) bulunan bir mes’elede, kendi ictihadına göre hüküm vermezdi. Sahabe’nin sözüne göre hüküm verirdi. Hatta sahab-e sözü bulamadığı hususlarda, Tabiinin büyüklerinden olan müctehidlerin ictihadını, kendi rey’ine tercih ederdi.

3-Bir mes’ele hakkında sahabe veya tabiine ait bir re’y (ictihad) bulamazsa, zayıf ve mürsel hadislerle amel edweri ona göre hüküm verirdi. Zayıf hadisin de, Sahih hadisin bir çeşid olduğunu göz önünde tutardı.

4- Kıyas;

İmâm-i Mâlik (r.a.) in (rivayet yolu) nu ve İmâm-i A’zam’ın (Rey ve kıyas yolu) nu almış ise de, pek çok hadis-i şerif ezberlediğinden , önceki hadis-i şeriflerin birbirini kuvvetlendirmesine bakarak, ictihad etmiştir. İctihadda bu usul, sadece Ahmed Bin Hanbel (r.a.) e aittir.

Hanbeli mezhebinde bir çok âlimler yetişmiştir. Bu âlimlerin başında, Ahmed bin Hanbel (r.a.) in kendi oğulları Salih ve Abdullah gelmektedir.Ebu Bekir el-Esrem (r.a.), Abdülmelik el-Meymûni (r.a.), Ebu Bekir el-Merkezi (r.a.), Harb bin İsmail (r.a.), İbrahim bin ishak el- Harbi (r.a.), gibi âlimler, Ahmed bin Hanbel (r.a.) in bizzat kendisinden fıkıh ilmini öğrenmişlerdir.

Bu mezhebin esasını yaymak hususunda üstün gayret gösteren âlimlerden biri de Ebu Bekir el-Hilal (r.a.) dır. Seyyid Abdulkadır Geylani (r.a.), Hanbeli mezhebinin esaslarını yayan âlimlerdendir.

Ahmed Bib Hanbel (r.a.) in (El Müsned) i en meşhur esweridir. Oğlu Salih (r.a.) çeşitli kimselser yazdığı (mektublar) la babasının mezhebini yaymıştır.

Abdulkadir Geylani (r.a.) “Futûhul Ğayb” ve Günyetüt-talibin” kitabları ile Abdurrahman el cezir (k.a.) nin”Kitab-ül-Fıkhı ale’l Mezhebi’l-Erbaa” sında bu mezhebin esaslarını en geniş şekilde açıklamaktadır. “El muğni”, “El İkna”, Bülüğul-Emani” adındeki eserler de Hanbeli fıkhı üzere yazılmıştır.

Bu mezheb, Şam ve Bağdad taraflarında çok yayılmıştı. Şimdi azalmıştır. Arabistan’da da mensubleri vardır.

Menkıbeleri ve methi;

Yahya bin Main şöyle demiştir;

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Tâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri İmâm-i Hanbel (r.a.) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Hidro elektirik santralı (Nusaybin)

İmâm-i Ahmed bin Hanbel (Radiyallah-u anh)- 9

Ahmed bin Hanbel (r.a.) in, yevmiye ile çalışan bir işçisi, vardı. Akşam talebesine,;

-“Bu işçiye ücretinden fazla ver.” Dedi.

Talebe ücretinden fazla para verdi. İşçi almadı ve gitti.

Hazreti İmâm-i Ahmed bin Hanbel (r.a.);

-“Arkasından yetiş, şimdi alır.” Dedi.

Dediği gibi, işçi parayı aldı. İmâm-i Hanbeli (r.a.) a sebebi sual edilince şöyle buyurdu ki;

-“O zaman böyle bir şey aklından geçiyordu…. Şimdi ise bu düşünce onda yok oldu. Alması tevekekülünü bozmiyacağı için aldı.”

-“Tevekkül nedir?” diye sual ettiler. Buyurdu ki;

-“Rızkın Allah-u Teâlâ’dan olduğuna inanmaktır.”

Taberâni hazretleri (r.a.) şöyle nakleder;

-“Zamanın meşhür bir falcısı vardı. Fal baktırmak istiyenler her taraftan gelir kendisini bulurlardı. Bu şahıs falcılığı meslek halına getirmişti.”

-“Daha sonra hastalandı. Yirmi sene iyileşmedi. Biri ziyaretine gelmişti. Halını sorunca;”

-“Senin iyileşmenin tek yolu var, o da zamanımızın en büyük âlimlerden ve eyliyasından biri olan Ahmed Bin Hanbel hazretleri (r.a.) nın “Dua” etmesidir. Dedi.”

-“Bu falcı da annesini gönderip, “dua” etmesini istedi.

Annesi evine varınca dedi ki;”

-“Oğlum yrimi senedir hasta yatmaktadır. Bunun iyileşmesi için sizeden “dua” istemeye geldim.”

İmâm-i Hanbel (r.a.);

-“Herkes iyileşmek için oğluna gelirdi. Senin oğlun da her şeyi bildiğini zanederdi. Kendi hastalığını tedavi etmeyip de, seni bana mı gönderdi?” dedi.

Kadının çok ısrarına dayanamayıp, falcılığı bırakması şartıyla “dua” edeceğini söyledi.

İmâm-i Hanbeli (r.a.) n bu sözü üzerine falcılığı bıraktı. Tevbe etti. Ve sıhhata kavuştu.

İmâm-i Ahmed bin Hanbel (r.a.) Abdullah bin Mubarek hazretleri (r.a.) nin gelmesini ve onunla görüşmeyi çok arzu ediyordu.

Nihayet bir gün oğlu;

-“Babacığım! Abdullah bin Mübarek (r.a.) kapıdadır, sizi görmek istiyor.” Dedi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Tâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri İmâm-i Hanbel (r.a.) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Kelehi köyü Nusaybin

İmâm-i Ahmed bin Hanbel (Radiyallah-u anh)- 10

Ahmed Bin Hanbel (r.a.) oğluna;

-“İÇERİ ALMA.” Dedi.

Oğlu;

-“Babcığım, bunda ne hikmet vardır ki, senelerdir onu görmek arzusu ile yanıyordun, bugün bu saadet, bu ni’met kapınıza geldi de içeri almıyorsunuz.” Dedi.

İmâm-i Ahmed bin Hanbel (r.a.);

-“Evet söylediğin gibidir. Ama korkarım ki, onu gördükten sonra ayrılığa dayanamam. Onun korkusu için bir ömür harcadım. Onu ayrılmak olmayan yerde görmek isterim.” Dedi.

İmâm-i Ahmed bin hanbel (r.a.) e İmâm-i Şafi-i (r.a.) Mısırdan mektub göndermişti. Okuyunca ağladı. Sebebi sorulunca,

-“Üstadım Olan İmam-i Şafi-i hazretleri (r.a.), Rü’yada Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) i görmüş. Ahmed Bin Hanbel (r.a.) e mektub ile benden selam yaz ve de ki;

-“Kur’an-i kerimin mahluk olup olmadığı kendisinden sorulacak. Cevab vermesin buyurmuş.” Dedi.

İbn-i Ebi Verdi hazretleri (r.a.) anlatır;

-“Bir gece rü’yamda Resulullah (a.s.v.) i gördüm.”

Kendisine dedim ki;

-“Ya Resulallah! Ahmed bin Hanbel hakkında ne buyurursunuz?”

Resulallah (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;

-“Senin yanına Musa Aleyhisselam geliyor bu sualini ona sor.”

Bir süre sonra yanıma Musa aleyhis selam geldi. Aynı sualı ona sorduğumda

Musa Aleyhis Selam buyurdu ki;

-“Ahmed bin Hanbel (r.a.) zahiri ve batını ilimde kemâle gelmiş, çok sâdık bir kimsedir. Allah-u Teâlâ muhakkak sıddıklarla beraberdir.”

Ahmed Bin Hanbel (r.a.) vefat ederken eliyle işaret edip;

-“Hayır olmaz.”dedi.

Oğlu;

-“Babacığım bu ne haldır?.” Dedi

İmâm-i Hanbel (r.a.);

-“Şu an tehlike zamanıdır. Dua zamanıdır. Şeytan felaket toprağını başıma saçmak istiyor. ‘Ey Ahmed, benim elimde can ver diyor.”

Ben de;

-“Hayır olmaz! Hayır olmaz!” diyorum. Dedi.

-“Bir nefes kalıncaya kadar tehlike vardır. Şeytanın aldatmasından emin olmak yoktur.” Buyurdu ve vefat etti.

Vefat haberi bütün Bağdat halkını ağlattı. Cenaza namazını kılmak üzere çevreden gelenlerle birlikte, binlerce insan toplanmıştı.

Bağdadlılar evlerinin kapılarını açıp;

-“Cenaza namazı için abdest almak isteyen gelsin.” Diye bağırdılar.

Cenaza namazı kılınınca kuşlar tabutu üzerinde uçuşup, kendilerini tabuta vurdular. Cenaza namazında yüzbine yakın kişi bulundu.

O gün Yahudi ve hiristiyanlardan pek çok kimse, bu hadiseyi görerek Müslüman oldu. Ağlayıp bağırarak,”La ilaha illallah” dediler.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Tâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri İmâm-i Hanbel (r.a.) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Kalecek köyü (Kelehi) mevki-i Nusaybin

İmâm-i Ahmed bin Hanbel (Radiyallah-u anh)- 11

Muhammed ibni Huşeyme (r.a.) der ki;

-“Vefatından sonra İmâm-i Hanbel (r.a.) i rü’yada gördüm.”

Ben;

“Nereye gidiyorsun?” dedim

İmâm-i Ahmed Bin Hanbel (r.a.);

-“Cennete gidyorum.”dedi.

Ben;

-“Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) sana ne muamele etti.?”

Cevabında buyurdu ki;

-“Allah-u Teâlâ beni mağfiret etti. Başıma bir tac giydirdi ve ‘Ey Ahmed! Kur’an-i kerime “mahluk” demediğim için, bu ni’metleri sana verdim.” Diye Buyurdu.

Muhammed bin Huzeyme (r.a.) şöyle anlatır;

-“Ahmed bin Hanbel (r.a.) ın vefat haberini iskenderiyye’de iken duydum. Çok üzülmüştüm.”

Rü’yamda; Ahmed bin Hanbel (r.a.) in salına salına yürüdüğünü görüp kendisine;

-“Ey İmâm; bu ne biçim yürüyüş böyle?” dedim.

Ahmed bin Hanbel (r.a.);

-“Dünyada Allah-u Teâlâ’nın dinine hizmet edenlerin, Cennetteki yürüyüşleri böyledir.” Buyurdu.

Ben;

-“Allah-u Teâlâ sana nasıl muamele etti?” diye sual ettim.

İmâm hazretleri;

-“Allah-u Teâlâ beni afetti. Başıma bir taç, ayağıma altından iki ayakkabı giydirdi.

Ve;

-“Ey Ahmed! Kur’an-i kerim benim kelâmımdır, diye inandığın için, bu iltifatlara kavuştun. Ey İmâm, Süfyan-i Sevri’den sana ulaşan dualar var, onlarla dünyada “dua” ettiğin gibi, şimdi de dua et. Dedi.

Bu emir üzerine;

-“Ey Alemlerin Rabbi olan Allahım, bizleri af ve mağfiret eyle. Bizlere sual sorma.” Diye dua ettim.

Bu dua’adan sonra;

-“Ey Ahmed! İşte cennet, gir oraya.” Buyurdu. Ve bende Cennete girdim.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Tâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri İmâm-i Hanbel (r.a.) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu

Bor-e Veysike (Girincik köyü) Nusaybin

İmâm-i Ahmed bin Hambel (Radiyallah-u anh)- 12

Eserleri;

1-Müsned; 30 bin hadis-i şerifi içine almıştır. Matbudur.
2-Kitab-üs-Sünne,
3-Kitab-üz-Zühd.(Matbudur.)
4-Kitab-üs-Salat,
5-Kitab-ül-Vera’ ve’l-iman,
6-Kitab-ür-Reddi ale’l- Cehmiyye ve’z-Zenadıka. (Matbudur.)
7-Kitab-ül-Eşribe. (Matbudur.)
8-Kitab-ül-Mesail,
9-Cüz-fi us^l-üs-Sünne
10-Fadail-üs-Sahabe.(Matbudur.)
11-Er-Reddü a’lâ men-Tenâkua fi’l-Kur’an
12-Et-Tefsir
13-En-Nasih ve’l-Mensuh
14-Et-Tarih
15-Hadisu Şu’be
16-Mukaddem ve’l-Muahhar ei’l-Kur’an
17-Vucubat-ül kebir ve’seğir
18-Menasik-ül kebir ve’s-Sağir
19-El-Cerhu ve’t-Ta’dil
20-Kitab’ül-ilel ve Ma’rifet’ür-Rical (Matbudur)

Ahmed Bin Hanbel (r.a.) rivayet ettiği hadis-i şeriflerden bazıları şunlardır;

-“İki kişi birbirleriyle sevişir de sonra araları açılırsa, bu ancak birisinin işlediği bir günah sebebiyle olur.”

-“Bile bile bir dirhem gümüş kıymetınde fâiz yemek, otuz zinadan daha çok günahtır.”

-“Kişinin günahları çoğaldığı zaman, günahlarına kefaret için, Allah-u Teâlâ onu geçim sıkıntısına düşürür.”

-“Faziletlerin en üstünü, sana gelmeyene gitmen, vermeyene vermen ve kötülük edene iyilik etmendir.”

Ömer (r.a.) den nakleder; Sa’d (r.a.) abdest alırken Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) gördü;

-“Yâ Sa’d! Suyu niçin ısraf ediyorsun?” buyurdu.

-“Abdest alırken de ısraf olur mu? Dedik.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Büyük nehirde de olsa, abdeste fazla su kullanmak ısraf olur.” Buyurdu.

-“Rükü’ ile secde arasında belini ve sırtını doğrultmayan kimseye, kıyamet gününde Allah-u teâlâ bakmaz.”

-“İnsanların en fena hırsızı, namazında çalandır.” (Namazın rükü’ ve secdesini tam yapmayandır.)

-“Kıyamet günü Arş-ı A’zamın etrafında, bir takım insanlar için kürsüler kurulacaktır. Bunların yüzleri, ayın ondördü gibi parlayacaktır. İnsanlar feryad ederken, onlar feryad etmez. İnsanlar korkarken, onlar korkmazlar. Onlar korku ve kederleri olmayan, Allah’ın gerçek dostlarıdır.” Buyurdu.

Bunların kim oldukları sorulunca;

-“Onlar Allah için sevişenlerdir.” Buyurdu.

-“Kulun kalbini ıslah etmesi için, iyilerle beraber olması kadar faydalı bir şey yoktur. Yine kulun fasıklarla beraber olup onların işlerine dikkat ve nazar etmesi kadar zararlı bir şey yoktur.”

-“İhlas nedir?” sorusuna;

-“Amellerin afetlerinden kurtulmaktır.”

-“Tevekkül nedir?” sorusuna;

-“Rızkın Allah-u Teâlâ’dan olduğuna inanmaktır.” Cevabını verdi.

-“Zühd nedir?” sorusuna

-“Zühd üç türlüdür.”

-“Cahilin zühdü; haramları terk etmektir.”

-“Âlimlerin Zühdü; Helal olanların fazlasından sakınmaktır.”

-“Ariflerin zühdü; Allah-u Teâlâ’yı unutturan şeyleri terk etmektir.”

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Tâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri İmâm-i Hanbel (r.a.) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Duruca (Kertven) köyü

İbn-i Sirin (Radiyallah-u anh)- 7

İbn-i Sirin (r.a.) hiçbir müslümana HASED ETMEZ, her müslümana çokça nasıhat verirdi.

Bu hususta;

-“Ben, ne din, ne de dünya hususunda kimseye hased etmedim. Bu Allah-u Teâlâ’nın bana olan EN BÜYÜK Nİ’METLERİNDEN BİRİDİR.” Buyurdu.

Kendisinden nasihat isteyenlere;

-“Sakın hiç kimseye hased etme, Zira o adam, Cehennemliklerden biri ise, sonu Cehenneme olan fani dünya ni’metleri hakkında ona nasıl hased edeceksin? Eğer Cennetliklerden biri ise, bu takdirde ona uymalı ve imrenmelidir. Hased etmene yine mahal yoktur! Senin için hayırlı olan da budur.”

Cömertlik hususunda Eshab-i Kiram (r.a.) ve Tabiin (r.a.) in halini anlatmak isteyerek şunu buyurdu;

-“Biz öyle CÖMERD KİMSELERE YETİŞTİK Kİ, ONLAR TABAKLAR İÇİNDE MEYVE HEDİYELEŞİR GİBİ, GÜMÜŞ PARA İLE HEDİYELEŞİRLERDİ.”

Kardeşlerine iyilik yapmayı, genişlik ve rahatlık vermeyi ve birbirlerini sevindirmeyi çok sevrdi. Kapısının önünde bağlı bir katırı vardı. Her kim ona binerek bir yere gimeye muhtaç olursa, gelip katırı alır ve istediği yere gidip gelirdi.

Kendisinin bunu severek kabul ettiğini bildikleri için, izin almaya ihtiyaç duymazlardı.

Misafire ikramı çok sevip, hizmeti de bizat kendisi yapardı. Kendisine bir misafir geldiği zaman, misafirin yanında ve memleketinde bulunmayan bir şey ile ikramda bulunmaya çalışırdı.

Sadaka-ı fıtr olarak vereceği yiyecek maddesini iyice temizler ve kaba doldurarak verirdi.

Birine;

-“Nasılsın, Ne haldesin?” diye sorduğunda

Adam da;

-“Ne halde olacağım, ailesi kalabalık olan, parası olmayan ve üstelik BEŞYÜZ DİRHEM BORCU BULUNAN BİR ADAMIN HALI NASIL OLUR?” Diye cevab verdi.

İbn-i Sirin (r.a.) hiç konuşmadan hemen evine gitti. Bin dirhem alıp, adama götürerek;

-“Al, beşyüz dirhemi borcuna ve beşyüz dirhemi de çoluk çocuğuna harcarsın.” Dedi.

İbn-i Sirin (r.a.) hemen ilave etti;

-“Bundan sonra ben hiç kimsenin halini sormam ve kimseye ‘nasılsın’ demiyeceğim.”

Ya’ni soracağı kimsenin derdi ile alakadar olamıyacaksa nasıl yapacağını demek istedi.

Vefatinda otuzbin dirhem olan borcunu oğlu Abdullah ödedi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri İbn-i Sirin (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu