‘Hadis’ olarak etiketlenmiş yazılar
-Riyazus-Salihin: Hadis- 40
23 Eylül 2008Sinne dize Mevki-i (NAVALE)
Hadis: 40
40- وعَنْ أَنَسٍ رضي اللَّهُ عنه قال : قال رسولُ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « لا يتَمنينَّ أَحدُكُمُ الْمَوْتَ لِضُرٍّ أَصَابَهُ ، فَإِنْ كَانَ لا بُدَّ فاعلاً فليقُل : اللَّهُمَّ أَحْيني ما كَانَت الْحياةُ خَيراً لِي وتوفَّني إِذَا كَانَتِ الْوفاَةُ خَيْراً لِي » متفق عليه .
Hadis:40
Enes b. Mâlik radiyallah-u anh’den rivayet edildiğine göre, Peygamber aleyhis-Selam şöyle demiştir:
-“Başına gelen musîbetten dolayı hiçbir kimse ölüm istemesin. Behemehal bunu yapmak mecbûriyetinde ise, Allah’ım! Benim için yaşamak hayırlı ise beni yaşat, ölüm hayırlı ise beni öldür.” Desin.
(Hadisi Buhâri ve Müslim rivayet etmişlerdir.)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ
-Riyazus-Salihin: Hadis- 41
24 Eylül 2008Çağ-Çağ deresi (Nusaybin)
Hadis: 41
41- وعنْ أبي عبدِ اللَّهِ خَبَّابِ بْن الأَرتِّ رضيَ اللَّهُ عنه قال : شَكَوْنَا إِلَى رسولِ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم وَهُو مُتَوسِّدٌ بُردةً لَهُ في ظلِّ الْكَعْبةِ ، فَقُلْنَا : أَلا تَسْتَنْصرُ لَنَا أَلا تَدْعُو لَنَا ؟ فَقَالَ : قَد كَانَ مَنْ قَبْلكُمْ يؤْخَذُ الرَّجُلُ فيُحْفَرُ لَهُ في الأَرْضِ في جْعلُ فِيهَا ، ثمَّ يُؤْتِى بالْمِنْشارِ فَيُوضَعُ علَى رَأْسِهِ فيُجعلُ نصْفَيْن ، ويُمْشطُ بِأَمْشاطِ الْحديدِ مَا دُونَ لَحْمِهِ وَعظْمِهِ ، ما يَصُدُّهُ ذلكَ عَنْ دِينِهِ ، واللَّه ليتِمنَّ اللَّهُ هَذا الأَمْر حتَّى يسِير الرَّاكِبُ مِنْ صنْعاءَ إِلَى حَضْرمْوتَ لا يخافُ إِلاَّ الله والذِّئْبَ عَلَى غنَمِهِ ، ولكِنَّكُمْ تَسْتَعْجِلُونَ » رواه البخاري .
وفي رواية : « وهُوَ مُتَوسِّدٌ بُرْدةً وقَدْ لقِينَا مِنَ الْمُشْركِين شِدَّةً » .
Hadis: 41
Ebû Abdullah Habbab b. El Eret radiyallah-u anh’den rivayet edildiğine göre şöyle diyor:
Peygamber Aleyhis-Selam’a halimizden şikayet ettik. Kâbe’nin gölgesinde bürdesine yaslanıp yatıyordu.
-“Bizim için Allah’dan yardım dilemez misiniz? Bizim için, Allah’a duâ etmez misiniz?” dedik.
Bunun üzrine Resûl-i Ekrem Aleyhis-Selam:
-“Eskiden, bir mü’min adam yakalanır, onun için kazılan bir çukura konur, sonra testere ile baştan aşağı ikiye ayrılır ve demir taraklarla etleri ve kemikleri taranırdı da bu iş onu dininden çeviremezdi. Allah’a kasem ederim ki, Allah-u Teâlâ bu işi (dini) kemâle erdirecektir. Hatta atlı bir kimse San’a’dan Hadramevt’e kadar gidecek, Allah’dan ve koyunlarına kurdun saldırmasından başka hiçbir şeyden korkmıyacaktır. Lâkin siz sabırsızlanıyorsunuz.” Buyurdu.
Buhâri’nin diğer bir rivayetinde:
-“Peygamber Aleyhis-Selam cübbesine yaslanmıştı. Biz müşriklerden çok zorluk görüyorduk.” Denilmiştir.
(Hadisi Buhâri rivayet etmiştir.)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ
-Riyazus-Salihin: Hadis- 42
24 Eylül 2008Girnavas’tan Şanişe köyününden bir görünüş.
Hadis: 42
42- وعن ابن مَسعُودٍ رضي اللَّه عنه قال : لمَّا كَانَ يَوْمُ حُنَيْنٍ آثر رسولَ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم نَاساً في الْقِسْمَةِ : فأَعْطَى الأَقْرعَ بْنَ حابِسٍ مائةً مِنَ الإِبِلِ وأَعْطَى عُييْنَةَ بْنَ حِصْنٍ مِثْلَ ذلِكَ ، وأَعطى نَاساً منْ أشرافِ الْعربِ وآثَرهُمْ يوْمئِذٍ في الْقِسْمَةِ . فَقَالَ رجُلٌ : واللَّهِ إنَّ هَذِهِ قِسْمةٌ ما عُدِلَ فِيها ، وما أُريد فِيهَا وَجهُ اللَّه ، فَقُلْتُ: واللَّه لأُخْبِرَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم ، فأتيتُهُ فَأخبرته بِما قال ، فتغَيَّر وَجْهُهُ حتَّى كَانَ كَالصِّرْفِ . ثُمَّ قال : « فَمنْ يَعْدِلُ إِذَا لَمْ يعدِلِ اللَّهُ ورسُولُهُ ؟ ثم قال : يرحَمُ اللَّهُ موسى قَدْ أُوْذِيَ بِأَكْثَرَ مِنْ هَذَا فَصبرَ » فَقُلْتُ: لا جرمَ لا أَرْفعُ إلَيه بعْدها حدِيثاً. متفقٌ عليه .
وقَوْلُهُ « كَالصِرْفَ » هُو بِكسْرِ الصادِ الْمُهْملةِ : وَهُوَ صِبْغٌ أَحْمَرُ .
Hadis: 42
İbni Mes’ûd radiyallah-u anh’den rivayet edildiğine göre, şöyle diyor:
Peygamber Aleyhis-Selam Huneyn gününde ganimeti taksim ederken bazı kimselere fazla ikramda bulundu. Akra’ b. Hâbis’e yüz deve, Uyeyyne b. Hısna’a da o kadar verdiği gibi Arab eşrafından bir cemaata da verdi. O gün işte sûretle onları üstün tuttu.
Bunun üzerine bir adam;
-“Va’llahi bu taksimde adâlet yoktur, bunda Allah’ın rızası gözetilmemiştir.” Dedi.
Ben de;
-“Va’llahi bunu peygamber Aleyhis-Selam’a söyliyeceğim!” dedim.
Ve yanına gittim o adamın sözlerini söyledim.
Peygamber Aleyhis-Selam’ın rengi değişti.(sırf) denilen boya gibi kıpkırmızı oldu.
Sonra:
-“Allah ve Peygamber’i adâlet yapmazsa kim yapar?” dedi.
Sonra:
-“Allah-u Teâla Mûsâ’ya rahmet etsin, bundan ziyade eziyete uğradığı halde sabretti.” Buyurdu.
Ben de;
-“Bundan böyle Peygamber Aleyhis-Selam’a hiç bir kimsenin sözünü eriştirmiyeceğim.” Dedim.
(Hadisi Buhari ve Müslim Rivayet etmişlerdir.)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ
Riyazus-Salihin: Hadis- 43
28 Eylül 2008Dara harabeleri (Mardin)
Hadis: 43
- وعن أنس رضي اللَّه عنه قال : قال رسولُ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « إِذَا أَرَادَ اللَّهُ بعبْدِهِ خَيْراً عجَّلَ لَهُ الْعُقُوبةَ في الدُّنْيَا ، وإِذَا أَرَادَ اللَّه بِعبدِهِ الشَّرَّ أمسَكَ عنْهُ بذَنْبِهِ حتَّى يُوافِيَ بهِ يَومَ الْقِيامةِ » .
وقَالَ النبِيُّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « إِنَّ عِظَمَ الْجزاءِ مَعَ عِظَمِ الْبلاءِ ، وإِنَّ اللَّه تعالى إِذَا أَحَبَّ قَوماً ابتلاهُمْ ، فَمنْ رضِيَ فلَهُ الرضَا ، ومَنْ سَخِطَ فَلَهُ السُّخْطُ » رواه الترمذي وقَالَ: حديثٌ حسنٌ .
Hadis: 43
Enes Radiyallah-u Anh’den rivayet edildiğine göre, Peygamber Aleyhis-Selam şöyle buyurmuştur:
-“Allah-u Teâlâ, bir kulunun iyiliğini dilerse, dünyada cezasını tâcil eder. Eğer bir kuluna fenalık dilerse suçundan dolayı onu dünyada cezalandırmaz; ta ki o kul, kıyamet gününde günahı ile gelsin.”
Yine Resûl-i Ekrem aleyhis-Selam şöyle buyurdu:
-“Mükafatın büyüklüğü, belanın büyüklüğü nisbetindedir. Allah-u Teâlâ bir kavmi severse, onları belaya uğratır. Bir kimse mukadderata razı olursa, Allah ondan razı olur. Bir kimse belâya razı olmazsa, Allah’ın gazabına uğrar.
(Hadisi, Tirmizi rivayet etmiş ve-“Hadis hasendir.” Demiştir.)
AÇIKLAMA – Mütercim-:
Belânın sevabı büyüktür diye belâ aranmaz. Belki âfiyet istenir; lakin başa bela gelince de sabredilir.
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ
Riyazus-Salihin: Hadis – 44
02 Ekim 2008Navale (Nusaybin)
Hadis:44
44- وعنْ أَنَسٍ رضي اللَّه عنه قال : كَانَ ابْنٌ لأبي طلْحةَ رضي اللَّه عنه يَشْتَكي ، فخرج أبُو طَلْحة ، فَقُبِضَ الصَّبِيُّ ، فَلَمَّا رَجَعَ أَبُو طَلْحةَ قال : ما فَعَلَ ابنِي ؟ قَالَت أُمُّ سُلَيْم وَهِيَ أُمُّ الصَّبيِّ : هو أَسْكَنُ مَا كَانَ ، فَقَرَّبَتْ إِلَيْهِ الْعَشَاءَ فَتَعَشَّى ، ثُمَّ أَصَابَ مِنْهَا، فَلَمَّا فرغَ قَالَتْ : وارُوا الصَّبيَّ ، فَلَمَّا أَصْبحَ أَبُو طَلْحَة أَتَى رسولَ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم فَأَخْبرهُ، فَقَالَ: « أَعرَّسْتُمُ اللَّيْلَةَ ؟ قَالَ : نَعَمْ ، قال : « اللَّهمَّ باركْ لَهُما » فَولَدتْ غُلاماً فقَالَ لِي أَبُو طَلْحَةَ : احْمِلْهُ حتَّى تَأَتِيَ بِهِ النبيَّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم ، وبَعثَ مَعهُ بِتمْرَات ، فقال : «أَمعهُ شْيءٌ ؟ » قال : نعمْ ، تَمراتٌ فَأَخَذَهَا النَّبِيُّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم فَمضَغَهَا ، ثُمَّ أَخذَهَا مِنْ فِيهِ فَجَعَلَهَا في في الصَّبيِّ ثُمَّ حَنَّكَه وسمَّاهُ عبدَ اللَّهِ متفقٌ عليه .
وفي روايةٍ للْبُخَاريِّ : قال ابْنُ عُيَيْنَة : فَقَالَ رجُلٌ منَ الأَنْصارِ : فَرَأَيْتُ تَسعة أَوْلادٍ كلُّهُمْ قدْ قَرؤُوا الْقُرْآنَ ، يعْنِي مِنْ أَوْلادِ عَبْدِ اللَّه الْموْلُود .
وفي روايةٍ لمسلِم : ماتَ ابْنٌ لأبِي طَلْحَةَ مِنْ أُمِّ سُلَيْمٍ ، فَقَالَتْ لأهْلِهَا : لا تُحَدِّثُوا أَبَا طَلْحَةَ بابنِهِ حتَّى أَكُونَ أَنَا أُحَدِّثُهُ ، فَجَاءَ فَقَرَّبَتْ إِلَيْهِ عَشَاءً فَأَكَلَ وشَرِبَ ، ثُمَّ تَصنَّعتْ لهُ أَحْسنَ ما كانتْ تَصَنَّعُ قَبْلَ ذلكَ ، فَوقَعَ بِهَا ، فَلَمَّا أَنْ رأَتْ أَنَّهُ قَدْ شَبِعِ وأَصَابَ مِنْها قَالتْ: يا أَبَا طلْحةَ ، أَرَايْتَ لَوْ أَنَّ قَوْماً أَعارُوا عارِيتهُمْ أَهْل بيْتٍ فَطَلبوا عاريَتَهُم ، ألَهُمْ أَنْ يمْنَعُوهَا؟ قَالَ : لا ، فَقَالَتْ : فاحتسِبْ ابْنَكَ . قَالَ : فغَضِبَ ، ثُمَّ قَالَ : تركتنِي حتَّى إِذَا تَلطَّخْتُ ثُمَّ أَخْبرتِني بِابْني ، فَانْطَلَقَ حتَّى أَتَى رسولَ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم فأخْبَرهُ بما كَانَ ، فَقَالَ رسولُ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « بَاركَ اللَّه لكُما في ليْلتِكُما » .
قال : فحملَتْ ، قال : وكَانَ رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم في سفَرٍ وهِي مَعَهُ وكَانَ رسولُ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم إِذَا أَتَى الْمَدِينَةِ مِنْ سَفَرٍ لاَ يَطْرُقُها طُرُوقاً فَدنَوْا مِنَ الْمَدِينَةِ ، فَضَرَبَهَا الْمَخاضُ ، فَاحْتَبَس عَلَيْهَا أَبُو طلْحَةَ ، وانْطلَقَ رسولُ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم . قَالَ : يقُولُ أَبُو طَلْحةَ إِنَّكَ لتعلمُ يَا ربِّ أَنَّهُ يعْجبُنِي أَنْ أَخْرُجَ معَ رسولِ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم إِذَا خَرَجَ ، وأَدْخُلَ مَعهُ إِذَا دَخَلَ ، وقَدِ احْتَبَسْتُ بِما تَرى . تقولُ أُمُّ سُلَيْمٍ : يا أَبَا طلْحةَ مَا أَجِد الَّذي كنْتُ أَجِدُ ، انْطَلِقْ ، فانْطَلقْنَا ، وضَربهَا المَخاضُ حينَ قَدِمَا فَولَدتْ غُلاماً . فقالَتْ لِي أُمِّي : يا أَنَسُ لا يُرْضِعُهُ أَحدٌ تَغْدُوَ بِهِ عَلَى رسُول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم ، فلمَّا أَصْبحَ احتملْتُهُ فانطَلقْتُ بِهِ إِلَى رسولِ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم . وذَكَرَ تمامَ الْحَدِيثِ
Hadis: 44-
Enes radiyallah-u anh’den rivayet edildiğine göre şöyle diyor:
-“Ebu Talha (r.a.) nın oğlu hasta idi. Ebu Talha (r.a.) sokağa çıktı, arkasından çocuk öldü.
Eve döndüğünde:
-“Oğlum nasıl oldu?” dedi.
Çocuğun annesi, Ümmü Süleym (r.anha):
-“O şimdi rahata kavuştu.” Dedi.
Sonra önüne akşam yemeğini getirdi. Ebû Talha (r.a.) akşam yemeğini yedikten sonra karısı ile yatıp cinsi münasebette bulundu. İşini bitirdikten sonra karısı ona:
-“Çocuğu gömünüz!”dedi. Ebu Talha sabahlayın Peygamber aleyhis-Selam’ın yanına gitti., gecede olup bitenleri ona anlattı.
Peygamber aleyhis-Selam:
-“Bu gece gerdeğe girdiniz mi?” dedi.
Ebu Talha (r.a.):
-“Evet .” dedi.
Peygamber Aleyhis-Selam:
-“Allah’ım! Bunlara bereket ver.” Dedi.
Ümmü Süleym (r.anha) bir oğlan doğurdu. Bunu üzerine Ebu Talha (r.a.) bana:
-“Çocuğu al Peygamber’e götür.” Dedi.
Annesi da bir miktar hurma gönderdi.
Peygamber Aleyhis-Selam:
-“Çocuğun yanında bir şey var mı?.” Dedi.
-“Evet bir kaç hurma var.” Dedim.
Resûl-i Ekrem aleyhis-Selam; hurmaları ağzına alıp çiğnedikten sonra çıkardı ve çocuğun ağzına koydu damağını oğdu, adını (Abdullah) koydu.
(Hadisi, Buhari ve Müslim rivayet etmişlerdir.)
Buhari’nin diğer bir rivayetine göre, İbn-i Uyeyn’e (r.a.) şöyle diyor:
-Ensar’dan bir adam Abdullahın dokuz çocuğunu gördüm, ehli Kur’ân idiler.” Dedi
Müslim’in bir rivayetine göre:
Ebu Talha (r.a.) nın, Ümmü Süleym (r.anha) den olan bir oğlu vefat etti. Bunun üzerine kadın ev halkına:
-“Ebû Talha’ya oğlunun öldüğünü siz söylemeyin, ben söyliyeyim.” Dedi.
Ebu Talha (r.a.) eve döndü, Kadın onun akşam yemeğini getirdi. Ebu Talha (r.a.) yedi ve içti. Sonra kadın, Ebu Talha (r.a.) için güzel surette süslendi. Bunun üzerine Ebu Talha (r.a.) kadınla munasebbete bulundu. Kadın, Ebu Talha (r.a.) nın karnı doyduğunu ve kendisi ile cima ettiğini görünce ona şöyle dedi.
-“Bir cemâat, bir ev halkına bir şeyi âriyet verirler de sonra onu geri almak isterlerse, ev halkının onu vermemeğe hakları olur mu? Bunu doğru görür müsün?”
Ebu Talha (r.a.):
-“Hayır .” dedi.
Kadın:
-“O halde oğluna mukabil Allah’tan sevab bekle,” dedi.
Bunun üzerine adam kızdı ve:
-“Kirleninceye kadar beni oyaladın, sonra bana oğlumun ölüm mhaberini verdin.” Dedi.
Hemen yürüdü Peygamber Aleyhis-Selam’a geldi. Ve olup biteni haber verdi.
Peygamber Aleyhis-Selam:
Allah-u Teâlâ gecenizi uğurlu kılsın.” Dedi.
Enes radiyallah-u Anha diyor ki:
-“Kadın gebe kaldı. Resul-i Ekrem aleyhis-Selam sefrede idi. Kadın da beraberdi. Peygamber Aleyhis-Selam seferden döndüğünde geceleyin Medineye girmezdi. Medine’ye yaklaştılar. Kadının da ağrısı tuttu. Bu yüzden Ebu Talha (r.a.) yolundan kaldı. Peygamber Aleyhis-Selam yoluna devam etti.
Enes radiyallah-u Anha anlatıyor:
-“Ebu Talha (R.A.) şöyle dedi.:
-“Ya Rabbi! Bilirsin ki, Resûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) çıkarken onunla beraber çıkmaktan, döndüğü zaman da onunla beraber dönmekten son derece hoşlanırım. Şimdi ise, gördüğün şu hal beni yoldan alıkoydu.”
Bunun üzerine Ümmü Süleym (r.anha):
Ya Ebâ Talha! Çocuk doğururken evvelce duyduğum ağrıları şimdi duymuyorum, yoluna devam et.” Dedi.
Bizde yürüdük. Medine’ye döndüklerinde kadının ağrısı tuttu ve oğlan doğurdu.
Annem bana:
-“Enes! Çocuğumu kimse emzirmesin; sabahlayin onu peygambere götür.” Dedi.
Sabah olunca çocuğu Peygamber Aleyhis-Selam’a götürdüm.” Dedi ve hadisin tamamını anlattı.
(Hadisi, Buhari rivayet etmiştir.)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ
-Riyazus-Salihin: Hadis- 45
03 Ekim 2008Dara Harabeleri (Mardin)
Hadis:45-
45- وعنْ أَبِي هُريرةَ رضي اللَّه عنه أَن رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : « لَيْسَ الشديدُ بالصُّرَعةِ إِنمَّا الشديدُ الَّذي يمْلِكُ نَفسَهُ عِنْد الْغَضَبِ » متفقٌ عليه .
« والصُّرَعَةُ » بِضمِّ الصَّادِ وفتْحِ الرَّاءِ ، وأصْلُهُ عنْد الْعربِ منْ يصرَعُ النَّاسَ كثيراً .
Hadis: 45-
Ebu Hüreyre radiyallah-u anh’den rivayet edildiğine göre, Peygamber Alayhis-Selam şöyle buyurmuştur:
-“Güçlü kimse insanları güreşte yenen değil, belki hiddet ânında kendisini zapteden, iradesine sahib olan adamdır.”
(Hadisi, Buhari ve Müslim Rivayet etmişlerdir.)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ
-Riyazus-Salihin: Hadis- 46
04 Ekim 2008Çağ-Çağ barajı (Nusaybin)
Hadis:46-
46- وعنْ سُلَيْمانَ بْنِ صُرَدٍ رضي اللَّه عنهُ قال : كُنْتُ جالِساً مع النَّبِي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم، ورجُلان يستَبَّانِ وأَحدُهُمَا قَدِ احْمَرَّ وَجْهُهُ . وانْتفَخَتْ أودَاجهُ . فقال رسولُ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « إِنِّي لأعلَمُ كَلِمةً لَوْ قَالَهَا لَذَهَبَ عنْهُ ما يجِدُ ، لوْ قَالَ : أَعْوذُ بِاللّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ ذَهَبَ عنْهُ ما يجدُ . فقَالُوا لَهُ : إِنَّ النَّبِيَّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قَالَ : «تعوَّذْ بِاللِّهِ مِن الشَّيَطان الرَّجِيمِ ». متفقٌ عليه .
Hadis: 46-
Süleyman b. Sured radiyallah-u anh’den rivayet edildiğine göre, şöyle diyor:
Günün birinde Peygamber aleyhis-Selam’la oturuyorduk. İki adam söğüşüyorlardı. Birisinin yüzü kıpkırmızı olmuş ve şah damarları şişmişti.
Bunun üzerine Peygamber Aleyhis-Selam şöyle buyurdu:
-“Ben bir kelâm biliyorum ki, eğer, “Eûzü bi’llâhi mine’ş şeytâni’r-racim=” Tard edilmiş şeytandan Allah’a sığınırım, derse üzrindeki hal ondan sıyrılır.” Dedi.
Bunun üzerine bu adama, Peygamber Alayhis-Selam’in, Tard edilmiş şeytandan Allah’a sığın’ dediğini söylemişlerdir.
(Hadisi, Buhari ve Müslim rivayet etmişlerdir.)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ
-Riyazus-Salihin: 47
04 Ekim 2008Kelehke Şeh Atman (Nusaybin)
Hadis: 47-
47- وعنْ مُعاذ بْنِ أَنَسٍ رضي اللَّه عنه أَنَّ النَّبِيَّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قَالَ : « مَنْ كظَمَ غيظاً ، وهُو قَادِرٌ عَلَى أَنْ يُنْفِذَهُ ، دَعَاهُ اللَّهُ سُبْحانَهُ وتَعالَى عَلَى رُؤُوسِ الْخلائقِ يَوْمَ الْقِيامَةِ حَتَّى يُخَيِّرَهُ مِنَ الْحُورِ الْعِينِ مَا شَاءَ » رواه أَبُو داوُدَ ، والتِّرْمِذيُّ وقال : حديثٌ حسنٌ .
Hadis: 47-
Muaz b. Enes radiyallah-u anh’den rivayet edildiğine göre, Peygamber Alayhis-Selam:
-“Bir kimse, öfkesinin ‘ıcabını yapmağa kadir olduğu halde öfkesini yenerse, Allah-u Teâlâ Kıyamet Günü’nde halkın gözüönünde onu çağırır, huriler içinde istediğini seçmekte muhtar kılar.” Buyurmuştur.
(Hadisi, Ebu Dâvûd ve Tirmizi rivayet etmişler ve Tirmizi:”Hadis hasendir” demiştir.)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLER
-Riyazus-Salihin: 48
06 Ekim 2008Çağ-Çağ barajı (Nusaybin)
Hadis: 48-
48- وعنْ أَبِي هُريْرَةَ رَضيَ اللَّهُ عنهُ أَنَّ رَجُلاً قَالَ للنَّبِيِّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : أوْصِني ، قَالَ : « لا تَغضَبْ » فَردَّدَ مِراراً قَالَ ، « لا تَغْضَبْ » رواه البخاريُّ.
Hadis: 48-
Ebu Hüreyre radiyallah-u Anh’den rivayet edildiğine göre, bir adam Peygamber Aleyhis-Selam’a:
-“Bana öğüt ver.” Dedi.
Peygamber Aleyhis-Selam ona:
-“Hiddetlenme.” Buyurdu.
Adam isteğini birkaç def’a tekrarladı.
Peygamber Aleyhis-Selam da:
-“Kızma.” Buyurdu.
(Hadisi, Buhari rivayet etmiştir.)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ
-Riyazus-Salihin: Hadis- 49
06 Ekim 2008Çağ-Çağ barajı (Nusaybin)
Hadis: 49-
49- وَعَنْ أبي هُرَيْرةَ رَضِيَ اللَّهُ عنه قال : قال رسولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « مَا يَزَال الْبَلاءُ بِالْمُؤْمِنِ وَالْمؤمِنَةِ في نَفْسِهِ وَولَدِهِ ومَالِهِ حَتَّى يَلْقَى اللَّه تعالى وَمَا عَلَيْهِ خَطِيئَةٌ» رواه التِّرْمِذيُّ وقال : حديثٌ حسنٌ صحِيحٌ .
Hadis: 49-
Ebu Hüreyre Radiyallah-u Anh’den rivayet edildiğine göre, Peygamber Aleyhis-Selam:
-“Erkek olsun, kadın olsun, bir mü’min Allah’ına, günahsız, tertemiz kavuşuncaya kadar, başından, çoluk çocuğundan, malından belâ eksik olmaz.” Buyurmuştur.
(Hadisi, Tirmizi rivayet etmiştir. Hadis hasandır, sahihtir demişlerdir.)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ