‘Hadis’ olarak etiketlenmiş yazılar
-Riyazus-Salihin: Hadis- 50
08 Ekim 2008Girnavas mevki-i (Nusaybin)
Hadis: 50-
50- وَعَنْ ابْن عَبَاسٍ رضي اللَّه عنهما قال : قَدِمَ عُيَيْنَة بْنُ حِصْنٍ فَنَزلَ عَلَى ابْنِ أَخيِهِ الْحُر بْنِ قَيْسٍ ، وَكَانَ مِن النَّفَرِ الَّذِين يُدْنِيهِمْ عُمرُ رضِيَ اللَّهُ عنهُ ، وَكَانَ الْقُرَّاءُ أَصْحابَ مَجْلِسِ عُمَرَ رضي اللَّهُ عنه وَمُشاوَرَتِهِ كُهولاً كَانُوا أَوْ شُبَّاناً ، فَقَالَ عُييْنَةُ لابْنِ أَخيِهِ : يَا ابْنَ أَخِى لَكَ وَجْهٌ عِنْدَ هَذَا الأمِيرِ فَاسْتَأْذِنْ لى عَلَيْهِ ، فاستَأذنَ فَأَذِنَ لَهُ عُمرُ . فَلَمَّا دخَلَ قَالَ : هِيْ يا ابْنَ الْخَطَّاب ، فَوَاللَّه مَا تُعْطِينَا الْجَزْلَ وَلا تَحْكُمُ فِينَا بالْعَدْل ، فَغَضِبَ عُمَرُ رضيَ اللَّه عنه حتَّى هَمَّ أَنْ يُوقِعَ بِهِ فَقَالَ لَهُ الْحُرُّ : يا أَمِيرَ الْمُؤْمِنِينَ إِنَّ اللَّه تعَالى قَال لِنبِيِّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : { خُذِ الْعَفْوَ وَأْمُرْ بالْعُرْفِ وَأَعْرِضْ عَنِ الجاهلينَ } [ سورة الأعراف: 198 ] وإنَّ هَذَا مِنَ الجاهلينَ ، وَاللَّه ما جاوَزَها عُمَرُ حِينَ تلاها ، وكَانَ وَقَّافاً عِنْد كِتَابِ اللَّهِ تعالى رواه البخارى .
Hadis: 50-
İbn-i Abbas radiyallah-u Anh’den rivayet edildiğine göre, şöyle diyor:
-“Uyeyne b. Hısn (Medine’ye geldi) ve birader-zâdesi Hürr b. Kays’ın evine indi. Hürr, Hazret-i Ömer (r.a.) in meclisinde ona yakın oturanlardandı. Kura, genç olsun, ihtiyar olsun, Hazret-i Ömer (r.a.) ın meclis ve müşâvere arkadaşı idiler. Bundan dolayı Uyeyne, birâder-zadesine şöyle dedi:
-“Ey kardeşimin oğlu, bu emîr nezdinde i’tibarın var. Binâenaleyh benim (huzuruna çıkmaklığım) için ondan izin iste, “ dedi.
Vuku’ bulan isti’zân üzerine Hazret-i Ömer (radiyallah-u anhu) de izin verdi. Uyeyne, Ömer (r.a.) ın yanına girince;
-“Ey Hattâb oğlu! Gözünü aç Allah’a yemin ederim ki, bize çok bir şey vermiyorsun. Aramızda adâletle hükmetmiyorsun.” Dedi.
Ömer Radiyallah-u anhu bu söze kızdı, hattâ ceza vermek istedi.
Bunun üzerine Hürr (r.a.):
-“Ya Emire’l Mü’minin, Allah-u Teâlâ, Peygamberine: “Afv yolunu tut, mârûfu emret, cahillerden yüz çevir.” . (A’râf suresi ayet; 199) Buyurdu. Bu da cahillerdendir.” Dedi
Allah’a kasem ederim ki, Hürr bu ayeti okuyunca Ömer (r.a.) ileri gitmedi; âyetin hükmünü tecâvüz etmeyip durdu.
(Hadisi, Buhari rivayet etmiştir.)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ
-Riyazus-Salihin: Hadis- 51
10 Ekim 2008Kasyane (Navale-Nusaybin)
Hadis: 51
51- وعَن ابْنِ مسْعُودٍ رضي اللَّه عنه أنَّ رسولَ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : « إِنَّهَا سَتكُونُ بَعْدِى أَثَرَةٌ وَأُمُورٌ تُنْكِرونَها ، قَالُوا : يا رسُولَ اللَّهِ فَما تَأمرُنا ؟ قالَ : تُؤَدُّونَ الْحقَّ الَّذي عَلَيْكُمْ وتَسْألونَ اللَّه الذي لكُمْ » متفقٌ عليه . « والأَثَرَةُ » : الانفرادُ بالشيْءِ عمَّنْ لَهُ فيهِ حقٌّ .
Hadis: 51
İbn-i Mes’ûd radiyallah-u anh’den rivayet edildiğine göre, Peygamber Aleyhis-Selam:
-“Muhakkak ki, benden sonra insan kayırmalar ve yadırgadığınız bir takım işler olacaktır,” buyurdu.
-“Ya Resûla’llah, o zaman ne yapmamzı emredersiniz?” dediler.
Resûl-i Ekrem Sallallahu aleyhis ve selem:
-“Üzerine borç olan hakları edâ eder, kendi hakkınızı Allah’tan dilersiniz.” Dedi.
(Hadisi, Buhari ve Müslim rivayet etmişlerdir.)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ
-Riyazus-Salihin: Hadis- 52
10 Ekim 2008Kasyane (Navale-Nusaybin)
Hadis: 52
52- وَعن أبي يحْيَى أُسَيْدِ بْنِ حُضَيْرٍ رضي اللَّهُ عنهُ أَنَّ رَجُلاً مِنَ الأَنْصَارِ قال : يا رسولَ اللَّهِ أَلا تَسْتَعْمِلُني كَمَا اسْتْعْملتَ فُلاناً وفلاناً فَقَالَ : « إِنَّكُمْ سَتَلْقَوْنَ بَعْدي أَثَرَةً فاصْبِرُوا حَتَّى تلقَوْنِي علَى الْحوْضِ » متفقٌ عليه .
« وأُسَيْدٌ » بِضَمِّ الْهمْزةِ . « وحُضَيْرٌ » بِحاءٍ مُهْمَلَةٍ مضمُومَةٍ وضادٍ مُعْجَمَةٍ مفْتُوحةٍ ، واللَّهُ أَعْلَمُ .
Hadis: 52
Ebu Yahya Üseyd b. Hudayr radiyallah-u anh’den rivayet edildiğine göre, Ensar’dan bir adam:
-“Ya Resûla’llah, filan kimseyi âmil tayin ettiğin gibi beni de âmil nasbetmezmisiniz?” dedi.
Peygamber Aleyhis-Selam:
-”Siz benden sonra haksızlığa uğrıyacaksınız, binâenaleyh havuz başında bana kavuşuncaya kadar sabrediniz.” Buyurdu.
(Hadisi, Buhari ve Müslim rivayet etmişlerdir.)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ
-Riyazus-Salihin: Hadis- 53
13 Ekim 2008Çağ-Çağ barajı (Nusaybin)
Hadis: 53
53- وَعنْ أبي إِبْراهيمَ عَبْدِ اللَّه بْنِ أبي أَوْفي رضي اللَّهُ عنهمَا أَنَّ رسولَ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم في بعْضِ أَيَّامِهِ التي لَقِيَ فِيهَا الْعَدُوَّ ، انْتَظرَ حَتَّى إِذَا مَالَتِ الشَّمْسُ قَامَ فِيهمْ فَقَالَ: « يَا أَيُّهَا النَّاسُ لا تَتَمنَّوا لِقَاءَ الْعدُوِّ ، وَاسْأَلُوا اللَّه العَافِيَةَ ، فَإِذَا لقيتُموهم فاصْبرُوا ، وَاعْلَمُوا أَنَّ الْجَنَّة تَحْتَ ظِلاَلِ السُّيُوفِ » ثُمَّ قَالَ النَّبِيُّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « اللَّهُمَّ مُنْزِلَ الْكِتَابِ وَمُجْرِيَ السَّحَابِ ، وَهَازِمَ الأَحْزابِ ، اهْزِمْهُمْ وَانْصُرْنا عَلَيْهِمْ » . متفقٌ عليه وباللَّه التَّوْفيقُ .
Hadis: 53-
Ebû İbrahim Abdullah b. Ebi Evfâ radiyallah-u anh’den rivayet edildiğine göre, Peygamber Aleyhis-Selam, düşmanla karşılaştığı gazâ günlerinden birinde, güneş meyledinceye kadar bekledi. Güneş zeval vaktine gelince, Ashab’a hutbe irad etti.
-“Ey insanlar! Düşmanla karşılaşmayı arzu etmeyiniz, Allah’tan afiyet (huzur ve asayış) dileyiniz. Lakin düşmanla karşılaşınca da sabrediniz, dayanınız ve biliniz ki, cennet kılıç gölgeleri altındadır.” Dedi.
Sonra:
-“Ey kitab’i indiren, bulutları gezdiren, Resulullah’a karşı toplanan küffarı dağıtan Allah! Düşmanı mağlub ve onlara karşı bize yardım et!” buyurdu.
(Hadisi, Buhari ve Müslim rivayet etmişlerdir.)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ
-Riyazus-Salihin: Hadis- 54
14 Ekim 2008Kasyane (Nusaybin)
- باب الصدق4
DOĞRU SÖZLÜLÜĞE DAİR AYET VE HADİSLER
قال اللَّه تعالى : { يا أيها الذين آمنوا اتقوا اللَّه، وكونوا مع الصادقين } .
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
-“Ey iman edenler! Allah’tan korkunuz ve doğrularla beraber olunuz!” Sure:9 Tevbe suresi: Ayet 119
وقال تعالى : { والصادقين والصادقات}.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuryor:
-“Doğru olan erkekler ve kadınlar, Cenab-i Hak bunlara mağrifet ve büyük ecir hazırlamıştır.” Ahzab suresi: Ayet- 35
وقال تعالى: { فلو صدقوا اللَّه لكان خيرا لهم } .
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
-”Allah’a karşı sâdık olsalardı,onlar için daha hayırlı olurdu.” Muhammed Suresi Ayet- 21
وأما الأحاديث:
- فَالأَوَّلُ :
54 عَن ابْنِ مَسْعُودٍ رضي اللَّه عنه عن النَّبِيَّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : « إِنَّ الصَّدْقَ يَهْدِي إِلَى الْبِرِّ وَإِنَّ الْبِرَّ يَهْدِي إِلَى الجَنَّةِ ، وَإِنَّ الرَّجُلَ ليصْدُقُ حَتَّى يُكتَبَ عِنْدَ اللَّهِ صِدِّيقاً ، وإِنَّ الْكَذِبَ يَهْدِي إِلَى الفجُورِ وَإِنَّ الفجُورَ يَهْدِي إِلَى النَّارِ ، وَإِنَّ الرَّجُلَ لَيَكْذِبُ حَتَّى يُكتَبَ عِنْدَ اللَّهِ كَذَّاباً » متفقٌ عليه .
Hadis: 54-
İbn-i Mes’ûd radiyallah-u anh’den rivayet edildiğine göre, Peygamber Alayhis-Selam şöyle demiştir:
-“Doğru sözlülük iyiliğe götürür; iyilik de Cennet’e götürür. Adam doğru söyleye söyleye Allah nezdinde sıddıklar derecesine çıkar. Yalan söyleye söyleye fenalığa, fenalık da Cehennem’e götürür. İnsan yalan söyler (durur da), nihayet Allah nezdinde yalancı diye yazılır.”
(Hadisi, Buhari ve Müslim rivayet etmişlerdir.)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ
-Riyazus-Salihin: Hadis- 55
16 Ekim 2008Girnavas Mevki-i Cin tepesi şelalesi.. (Nusaybin)
Hadis: 55
55- الثَّاني : عَنْ أبي مُحَمَّدٍ الْحَسنِ بْنِ عَلِيِّ بْنِ أبي طَالِبٍ ، رَضيَ اللَّهُ عَنْهما ، قَالَ حفِظْتُ مِنْ رسولِ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « دَعْ ما يَرِيبُكَ إِلَى مَا لا يَريبُكَ ، فَإِنَّ الصِّدْقَ طُمأنينَةٌ، وَالْكَذِبَ رِيبةٌ » رواه التِرْمذي وقال : حديثٌ صحيحٌ .
قَوْلُهُ : « يرِيبُكَ » هُوَ بفتحِ الياء وضَمِّها ، وَمَعْناهُ : اتْرُكْ ما تَشُكُّ في حِلِّه ، واعْدِلْ إِلى مَا لا تَشُكُّ فيه .
Hadis: 55-
Ebu Muhammed el Hasen b. Ali b. Ebi Talib radiyallah-u anh’den rivayet edildiğine göre, Peygamber Aleyhis-Selam’den:
-“Şüpheli işi bırakıp, şüphesiz işe sarıl; Zira doğruya gönül yatışır ve yalandan şüphelenir.” Dediğini ezberledim demiştir.
(Hadisi, Tirmizi rivayet etmiş ve: Hadis, sahihdır, demiştir.)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ
-Riyazus-Salihin: Hadis- 56
17 Ekim 2008Nevala reş (divane)
Hadis: 56
56- الثَّالثُ : عنْ أبي سُفْيانَ صَخْرِ بْنِ حَربٍ . رضيَ اللَّه عنه . في حديثِه الطَّويلِ في قِصَّةِ هِرقْلُ ، قَالَ هِرقْلُ : فَماذَا يَأْمُرُكُمْ يعْني النَّبِيَّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قَالَ أَبُو سُفْيَانَ: قُلْتُ : يقول « اعْبُدُوا اللَّهَ وَحْدَهُ لا تُشرِكُوا بِهِ شَيْئاً ، واتْرُكُوا ما يَقُولُ آباؤُكُمْ ، ويَأْمُرنَا بالصَّلاةِ والصِّدقِ ، والْعفَافِ ، والصِّلَةِ » . متفقٌ عليه.
Hadis: 56-
Ebu Süfyan Sahr b. Harb Radiyallah-u anh’den rivayet edildiğine göre, Hirakl sordu:
O adam (Yani Peygamber Aleyhis-Selam ) size ne emrediyor?
Ebu Süfyan der ki:
” Ben de:
-“Yalnız Allah’a kulluk ediniz, O’na hiçbir şeyi şerik koşmayınız. Babalarınızın söylediklerini bırakınız” der ve bize namaz doğruluk, ifet ve sıla-yı rahmle emreder, dedim.”
(Hadisi, Buhari ve Müslim rivayet etmişlerdir.)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ
-Riyazus-Salihin: Hadis- 57
18 Ekim 2008Navale (Nusaybin)
hadis-57
57- الرَّابِعُ : عَنْ أبي ثَابِتٍ ، وقِيلَ : أبي سعيدٍ ، وقِيلَ : أبي الْولِيدِ ، سَهْلِ بْنِ حُنيْفٍ ، وَهُوَ بدرِيٌّ ، رضي اللَّه عنه ، أَن النبيَّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : « مَنْ سَأَلَ اللَّهَ ، تعالَى الشِّهَادَة بِصِدْقٍ بَلَّغهُ اللَّهُ مَنَازِلَ الشُّهدَاء ، وإِنْ مَاتَ عَلَى فِراشِهِ » رواه مسلم .
Hadis: -57-
Bedir Muharebesinde bulunan, bir rivayete göre Ebu Sabit, diğer bir rivayete göre, Ebu Said ve ve üçüncü bir rivayete göre Ebu’l Velid diye künyelenen Sehl b. Huneyf radiyallah-u anh’den rivayet edildiğine göre, Peygamber Alayhis-Selam şöyle buyurmuştur:
-“Bir kimse sıdk ve hulûs ile Allah’tan şehidlik dilerse, Allah onu, yatağında ölse dahi, şehidler derecesine erdirir.”
(Hadisi, Müslim rivayet etmiştir.)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ
-Riyazus-Salihin: Hadis- 58
21 Ekim 2008Bahçemde tetiştirdiğim bir gül (Nusaybin)
58- الخامِسُ : عَنْ أبي هُريْرة رضي اللَّهُ عنه قال : قال رسولُ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم: « غزا نَبِيٌّ مِنَ الأَنْبِياءِ صلواتُ اللَّه وسلامُهُ علَيهِمْ فَقَالَ لقوْمِهِ : لا يتْبعْني رَجُلٌ ملَكَ بُضْعَ امْرَأَةٍ. وَهُوَ يُرِيدُ أَن يَبْنِيَ بِهَا وَلَمَّا يَبْنِ بِها ، ولا أَحدٌ بنَى بيُوتاً لَمْ يرفَع سُقوفَهَا ، ولا أَحَدٌ اشْتَرى غَنَماً أَوْ خَلَفَاتٍ وهُو يَنْتَظرُ أوْلادَهَا . فَغزَا فَدنَا مِنَ الْقَرْيةِ صلاةَ الْعصْرِ أَوْ قَريباً مِنْ ذلكَ ، فَقَال للشَّمس : إِنَّكِ مَأمُورةٌ وأَنا مأمُورٌ ، اللهمَّ احْبسْهَا علَينا ، فَحُبستْ حَتَّى فَتَحَ اللَّهُ عليْهِ ، فَجَمَعَ الْغَنَائِم ، فَجاءَتْ يَعْنِي النَّارَ لتَأكُلهَا فَلَمْ تطْعمْهَا ، فقال: إِنَّ فِيكُمْ غُلُولاً، فليبايعنِي منْ كُلِّ قبِيلَةٍ رجُلٌ ، فلِزقتْ يدُ رَجُلٍ بِيدِهِ فَقَالَ : فِيكُم الْغُلولُ ، فليبايعنِي قبيلَتُك ، فلزقَتْ يدُ رجُليْنِ أو ثلاثَةٍ بِيَدِهِ فقَالَ : فِيكُمُ الْغُلُولُ ، فَجاءوا برَأْسٍ مِثْلِ رَأْس بَقَرَةٍ مِنْ الذَّهبِ ، فوضَعها فَجَاءَت النَّارُ فَأَكَلَتها ، فلمْ تَحل الْغَنَائِمُ لأحدٍ قَبلَنَا ، ثُمَّ أَحَلَّ اللَّهُ لَنا الغَنَائِمَ لمَّا رأَى ضَعفَنَا وعجزنَا فأحلَّها لنَا » متفقٌ عليه .
« الخلفاتُ » بفتح الخاءِ المعجمة وكسرِ اللامِ : جمْعُ خَلِفَةٍ ، وهِي النَّاقَةُ الحاملُ .
Hadis: 58-
Ebu Hüreyre radiyallah-u anh’den rivayet edildiğine göre, Peygamber Aleyhis-Selam şöyle buyurmuştur:
-“Peygamberler-Aleyhis-Selam- den birisi gazâya gidecek oldu ve ümmetine şöyle dedi:
-“Bir kadınla nikahlanıp gerdeğe girmek niyetinde bulunan ve henüz girmemiş kimse ve ev yapıp henüz tavanını yapmamış olan kimse, kezâ gebe koyun veya deve satın alıp onların yavrulamalarını bekliyen kimse benimle gelmesin,” dedi.
Ve gazâya çıktı. İkindi vakti veya ikindi vaktine yakın düşman memleketine yaklaştı:
-“Sen de ben de emir kuluyum,” deyip güneşe hitab etti ve:
-“Ey Allah’ım! güneşin batmasını te’hir et,” dedi.
Bunun üzerine GÜNEŞ HAPSOLUNDU. Allah-u Teâlâ, güneş batıncaya kadar, fethini Peygamber’e müyesser kıldı.
Peygamber hemen ganîmeti topladı, sonra o ganîmeti yakmak için gökten ateş indi. Lâkin ganimeti yakmadı.
Bunun üzerine mezkûr Peygamber:
-“İçinizde ganimete hiyanet eden var. Binâenaleyh her kabileden bir adam bana bîat etsin,” dedi.
(Bîat ederken) bir adamın eli, Peygamberin eline yapıştı.
Onun üzerine Peygamber o adama:
-“Hiyanet sizdedir. Binâenaleyh senin kabilenin adamları bana bîat etsin,” dedi.
İki yahut üç adamın eli Peygamber’in eline yapıştı.
Bunun üzerine Peygamber onlara:
-“Ganîmetten çalınan mal sizdedir,” dedi
Bunlar, inek başına benziyen bir altın baş getirdiler. Peygamber o başı (Ganîmetin) içine koydu, ateş de hemen ganîmeti yiyip yaktı.
Zirâ, ganimet bizden evvelki hiçbir millete helâl değildi. Allah-u Teâlâ za’fımızı ve aczimizi görünce, ganimeti bize helâl kıldı.
(Hadisi, Buhari ve Müslim rivayet etmişlerdir.)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ
Riyazus-Salihin: Hadis- 59
23 Ekim 2008Hasan keyf (Batman)
Hadis: 59-
59- السادِسُ : عن أبي خالدٍ حكيمِ بنِ حزَامٍ . رضِيَ اللَّهُ عنه ، قال : قال رسولُ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « الْبيِّعَان بالخِيارِ ما لم يَتفرَّقا ، فإِن صدقَا وبيَّنا بوُرِك لهُما في بَيعْهِما ، وإِن كَتَما وكذَبَا مُحِقَتْ بركةُ بيْعِهِما » متفقٌ عليه .
Hadis: 59-
Ebû Hâlid Hakim b. Hizam radiyallah-u anh’den rivayet edildiğine göre, Peygamber Alayhis-Selam şöyle buyurmuştur:
-“Satan ve alan kimseler, söz kesip birbirinden ayrılmadıkça, alış verişi bozup bozmamakta muhayyerdir. Eğer doğru söyler, satılık eşya ve paranın hâlini açıklarlarsa, alış verişlerinde bereket bulunur. Eğer saklarlar veya yalan söylerlerse alış verişlerinin bereketi gider.”
(Hadisi Buhari ve Müslim rivayet etmişlerdir.)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ