‘Hadis’ olarak etiketlenmiş yazılar
Ebû Dâvûd (Radiyallah-u anh)- 5
06 Aralık 2008Çağ-çağ barajı (Sonbahar mevsimi) Nusaybin
Ebû Dâvûd (Radiyallah-u anh)- 5
-“Yumuşak olanlar ve kolaylık gösterenler, hayvanın yularını tutan kimse gibidir. Durdurmak isterse, hayvan ona uyar. Taşın üzerine sürmek isterse, hayvan oraya koşar.”
-“Cennet’e gidecek olanları heber veriyorum, dinleyiniz; Zaifdirler, güçleri yetmez. Bir şey yapmak için yemin ederlerse, Allah-u Teâlâ, bunların yeminlerini, muhakkak yerine getirir. Cehenneme gidecek olanları bildiriyorum, dinleyiniz; Sertlik gösterirler. Acele ederler. Kendilerini üstün görürler.”
-“İyiliksever insanların hatalarını bağışlayınız.”
Enes bin Mâlik (r.a.) rivayet etti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) buyurdu ki;
-“Kim rızkının bol olmasını ve ömrünün uzamasını severse, ‘Sıla-i rahim’ yapsın.”
Ebu Hüreyre (r.a.) rivayet etti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) buyurdular ki;
-“Şu üç kimsenin duası makbuldur. Bunda asla şübhe yoktur. Bunlar; Mazlumun dua’sı, Yolcunun dua’sı, Ana-babanın çocuklarına dua’sı.”
Abdullah bin Amir (r.a.) anlattı;
Ana ve babasını terk edip ağlatan ve hicret etme hususunda, Resulullah (s.a.v.) bi’at eden biri, Peygamber efendimiz (a.s.v.) e geldi.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) ona buyurdu ki;
-“Ana babana dön, ağlattığın gibi onları güldür ve ferahlandır.”
Ebu Bekr (r.a.) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) ın şöyle buyurduğunu bildirmişti.
-“Kederli olanın yapacağı dua’lar şunlardır;
-“Allahım! Senin rahmetini umuyorum. Beni bir an olsun nefsime bırakma! Benim bütün halimi düzelt. Senden başka İlah yoktur.”
Nu’man bin Beşir (r.a.) bildirdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) buyurdu ki;
-“Gerçekten ‘dua’ ibadettir.” Sonra şu ayet-i Kerimeyi okudu;
-“Bana dua ediniz. Dua’nızı kabul edeyim.” Mü’minin Suresi Ayet; 60.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Bu veli kullar hürmetine ahrette iman la gitmeyi müyesser eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
İmâm-i Nesâi (Radiyallah-u anhu);
06 Aralık 2008Girnavas mevki-i (Nusaybin)
İmâm-i Nesâi (Radiyallah-u anhu);
Büyük hadis ve fıkıh âlimi. Künyesi, Ebû Abdurrahman’dır. İsmi ise, Ahmed bin Şuayb bin Ali bin Sinan bin Bahr bin Dinar’dır. İmâm-i Nesâi diye meşhurdur.
Aslen Horasan’ın Nesâ şehrindendir. 214 (M. 830) yılında orada doğdu. 303 (M. 915) yılında Filistin’de “Remle” şehrinde vefat etti. Mekke’de vefât ettiği veya hariciler tarafından şehid edildiği de bildirilmektedir.
Hadis ilminde imâmdı. Yani; üçyüzbinden fazla hadis-i şerifi râvileriyle birlikte ezbere bilirdi. Yazdığı “Sünen-i sağir’i Küttüb-i sitte” adı verilen altı büyük hadis kitabından biridir. Hadis ilminde rumuzu “sin (s)’dir”
İlim tahsilini Horasan’da başlayan İmâm-i Nesâi, Irak, Şam, Mısır, Hicaz (Mmekke ve Medine) ve Cezire’deki (Mezopotamya, Fırat ve Dicle havzasının kuzeyi) âlimlerden ders aldı.
Mısır’da yerleşti. Onbeş yaşında iken Kuteybe bin Sa’id’e talabe olup, bir sene iki ay yanında kaldı. İshak bin Rahaveyh, Hişam bin Ammâr, İsa bin Hammâd, Hüseyn bin Mensur Sülemi, Amr bin Zürâre, Muhammed bin Nasr-i Mervezi, Süveyd bin Nasr, Ebû Kureyb, Muhammed bin Rafii, Ali bin Hucr, Ebû Yezid Cermi, Ebû Davud Süleyman Eş’as, Yunus bin Abdila’lâ, Muhammed bin Beşar, Muhammed bin Geylân (r.anhüm) ve daha birçok âlimden ders aldı. Onların bir çoğundan hadis-i şerif dinledi ve rivayet etti.
Hadis ilminde zamanın bir tanesi olan İmâm-i Nesâi (r.a.), Mısır âlimlerinin en fakihi idi. Haramlardan sakınmada ve ibadetlere düşkünlükte eşi yoktu. Her yaptığı iş, her söylediği söz, Allah-u Teâlâ’nın rızası içindi.
İmâm-i Nesâi (r.a.) nin hadis-i şerif rivayetinde ravilere koyduğu şartlar, Buhari ve Müslim (r.anhüm) den daha sıkıydı. Cerh ve ta’diline (hadis ravilerinin güvenilir olup olmamasındaki tesbitlerine) bütün âlimler i’tibar ederlerdi.
İmâm-i Nesâi hazretleri (r.a.) nden Ebû Bişr Dûlabi, Ebû Ali Nişaburi, Hamza bin Muhammed Kesâsi, Ebû Bekr SAhmed bin İshak, Muhammed bin Abdullah bin Hayyûye, Ebü’l-Kasım Taberâni, Fakıh Ebû Ca’fer Tahâvi (r.anhüm) ve daha birçok âlim tahsiledip, Hadis-i şerif rivayet etti.
İmâm-i Nesâi hazretleri (r.a.) nin üstünlüğü hakkında birçok âlim’in sözleri vardır. Bunlardan, zamanında hafız-ı Horasan diye meşhur olan Ebû Ali Nişaburi;
-“Ebû Abdurrahman Nesâi’nin hadiste İmâmlığına kimse itiraz edemez.” Derken,
Fakıh Mensur ve Ebû Ca’fer Tahavi (r.a.) de;
-“Nesâi (r.a.), Müslümanların imâmlarındandır.” Dediler.
Ebû Bekr ibni Haddâd (r.a.) ın İmâm-i Nesâi (r.a.) den başkasından hadis-i şerif rivayet etmeyip;
-“Allah’la benim aramda delil olarak ondan razıyım.” Dediğini
Ebü’l-Hasen Dâre Kutni nakletmekte ve;
-“Nesâi asrının en âlimi idi.” Demektedir.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Tâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Hadis ilimlerini etfara yayan bu veli kulların yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
İmâm-i Nesâi (Radiyallah-u anhu)- 2
06 Aralık 2008Girnavas mevki-i (Nusaybin)
İmâm-i Nesâi (Radiyallah-u anhu)- 2
Hafiz Muhammed bin Muzaffer de hocalarından şöyle nakleder;
-“Zamanında Mısır’da, gece ve gündüz Nesâi (r.a.) nin ibadetteki gayretlerinden bahsedilirdi. Emirle birlikte cihade gider, savaşlarda kahramanlıklar gösterirdi. Müslümanların canlarını Allah için nasıl fedâ ettiklerine dair hadisleri de kitablarında yazardı.”
İmâm-i Nesâi hazretleri (r.a.), ilk önce yazmış olduğu “Sünen-i Kebir’inde”, hadis-i şeriflerin kaynakları ve toplanması hakkında bilgiler verip, şartlarına uyan hadis-i şerifleri yazdı.
Zamanın velilerinden birinin;
-“Kitabındaki hadis-i şeriflerin hepsinin sıhhat derecesi aynımıdır?” sorusu üzerine, yeniden seçmeler yaparak “Sünen-i Kebir’i” kısaltı. İsnad edilen ravilerine, âlimlerin itiraz ettikleri hiçbir hadis-i şerif’i almadı. Bu eserine kendisi “Müctenâ” adını vermesine rağmen “Sünen-i Sağir” adıyla meşhur oldu.
Şimdi, daha çok “Sünen-i Nesâi” adıyla bilinmektedir. Bu kıymetli eser, altı meşhur hadis kitabından biri olarak Müslümanlara baş tacı oldu. Daha sonraları baskısı yapılarak istifadesi kolaylaştırıldı.
İmâm-i Nesâi hazretleri, ömrünün sonuna doğru Şam’a gitti. Orada Hazret-i Ali (r.a.) yi kötüleyen haricilerden bazi kimseler gördü.
Bunun üzerine Hazret-i Ali ve Ehl-i-beyt-i Nebevi’yi övdüğü kitabını yazdı.
“Kitab-ül-hasâis fi Fadl-i Ali bin Ebi Tâlib ve ehl-i beyt” adını verdiği bu eserinde hadis-i şeriflerin çoğunu Ahmed bin Hanbel hazretleri (r.a.) nin rivayetlerinden aldı.
Bu kitabını niçin yazdığını bilmeyen bazı kimseler;
-“Şeyhayn”ın (Hazret-i Ebû Bekir ve Hazret-i Ömer) üstünlüklerini niçin yazmadın?” dediler.
O mübarek zat bunun üzerine; “Fedâil-üs-Sahâbe” adlı Eshab-i Kirâm (r.anhüm) üstünlük ve faziletlerini anlatan kitabını yazdı.
“Müsned-i Ali”, “Müsned-i Mâlik” ve “Duafa ve’l-metrukin” O’nun pek kıymetli eserleri arasındadır. Sonuncusu basılmıştır.
İmâm-i Nesâ-i hazretleri (r.a.) “Sünen-i Sağir”inde rivayet ettiği hadis-i şeriflerden ba’zıları;
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;
-“Besmele ile başlanmayan mühim işler de hayır ve bereket bulunmaz.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Tâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Hadis ilimlerini etfara yayan bu veli kulların yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
İmâm-i Nesâi (Radiyallah-u anhu)- 3
06 Aralık 2008Girnavas mevki-i (Nusaybin)
İmâm-i Nesâi (Radiyallah-u anhu)- 3
İmâm-i Nesâ-i hazretleri (r.a.) “Sünen-i Sağir”inde rivayet ettiği hadis-i şerif’te Resulullah Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;
-“Size bir hediye verildiğinde ona misliyle mukabele de bulun. Eğer buna gücünüz yetmiyorsa, onu karşılayacak derecede kendisine duâ ediniz.”
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;
-“Allah-u Teâlâ bu dini, ahretten nasibi olmayan kimselerle de kuvvetlendirir.”
Resulullah Aleyhis selatu ve sellem’e;
-“İmân yönünden mü’minlerin en faziletlisi kimdir?” diye soruldu.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Ahlakı güzel olandır.” Buyurdu.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;
-“Aman! Aman! Fahiş (müstehcen ve çirkin) sözlerden kaçınınız, zira Allah-u Teâlâ çirkin ve fahiş konuşmaları sevmez.”
İmâm-i Nesâ-i hazretleri (r.a.) “Sünen-i Sağir”inde rivayet ettiği hadis-i şerif’te Resulullah Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;
-“Eshabıma ihsan edin, sonra onları takib edenler (Tabiin’e) hürmet edin. Sonra yalancılık yayılır. Hatta yemin teklif edilmeden adam yemin eder, şehâdeti istenmeden şehâdette bulunur.”
Yine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;
-“Yırtıcı, aç iki kurdun salıverdikleri bir koyun ağılına (sürüsüne) verdikleri zarar; şeref, mal ve mevki sevgisinin, Müslüman kişinin dinine verdiği zarardan daha fazla değildir.”
İmâm-i Nesâ-i hazretleri (r.a.) “Sünen-i Sağir”inde rivayet ettiği hadis-i şerif’te Resulullah Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;
-“Allah-u Teâlâ üç kişiye buğzeder. Bunlar yaşlandığı halde zinâ edenler, verdiğini başa kakan cimriler ve kibirlenen fakirlerdir.”
İmâm-i Nesâ-i hazretleri (r.a.) “Sünen-i Sağir”inde rivayet ettiği hadis-i şerif’te Resulullah Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;
-“Cimrilikle imân bir kalbde toplanmaz.”
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;
-“Üç şeyden uzak olduğu halde ölen Cennette girer. Bunlar; kibir, borç ve azgınlıktır.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Tâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Hadis ilimlerini etfara yayan bu veli kulların yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
İmâm-i Nesâi (Radiyallah-u anhu)- 4
06 Aralık 2008Girnavas mevki-i (Nusaybin)
İmâm-i Nesâi (Radiyallah-u anhu)- 4
Yine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;
-“Mü’minlerin, iman yönünden en kâmili, ahlâkı en güzel ve ailesine karşı en çok lütufkâr davrananıdır.”
İmâm-i Nesâ-i hazretleri (r.a.) “Sünen-i Sağir”inde rivayet ettiği hadis-i şerif’te Resulullah Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;
-“Arş-u A’zamın etrafında nûr’dan kürsüler vardır. Bu kürsülere öyle kimseler oturacak ki, elbiseleri ve yüzleri nûr gibi parlayacaktır. Bunlar Peygamber de değil, şehidler de değillerdir. Fakat, Peygamber ve şehidler onlara gıbta edecektir.”
Resulullah (s.a.v.) a;
-“Bunlar kimlerdir?” diye sorulunca
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Onlar Allah için birbirlerini sevenler, Allah için buluşup oturanlar ve Allah için birbirlerini ziyaret edenlerdir.” Buyurdu.
Yine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Gördüğü iyilikleri gizleyip, gördüğü kötülükleri teşhir eden kötü komşudan Allah’a sığının.”
İmâm-i Nesâ-i hazretleri (r.a.) “Sünen-i Sağir”inde rivayet ettiği hadis-i şerif’te Resulullah Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;
-“Sizden biriniz aksırdığı zaman “Elhamdülillah” desin. Yanında bulunan “Yerhamükellah” desin. Aksıran da “Yağfirullahü li ve leküm” desin.”
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Yoksullara verilen bir sadaka, mahremlere verilen ise, iki sadakadır.”
Yine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Annene, babana, kızkardeşlerine ve sırasıyla diğer yakınlarına “iyilik” et.”
İmâm-i Nesâ-i hazretleri (r.a.) “Sünen-i Sağir”inde rivayet ettiği hadis-i şerif’te Resulullah Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;
-“Bir kavim arasında isyan edenleri düzeltebilecek kimseler var iken, buna susarlarsa, Allah-u Teâlâ’nın azabı hepsine birden göndermesi pek yakındır.”
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Nice oruç tutanlar var ki, tuttukları oruçtan, açlık ve susuzluktan başka kârları yoktur.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Tâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Hadis ilimlerini etfara yayan bu veli kulların yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
İmâm-i Nesâi (Radiyallah-u anhu)- 5
06 Aralık 2008Girnavas mevki-i (Nusaybin)
İmâm-i Nesâi (Radiyallah-u anhu)- 5
İmâm-i Nesâ-i hazretleri (r.a.) “Sünen-i Sağir”inde rivayet ettiği hadis-i şerif’te Resulullah Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;
-“Arş-ı A’zamın altında ve Cennet hazinelerinden olan bir ameli sana öğreteyim mi? O “Lahavle velâ kuvvete illâ billâh” sözüdür. Bir kul bunu söyleyince, Allah-u Teâlâ; “Kulum islâm oldu ve teslim oldu” buyurur.”
İmâm-i Nesâ-i hazretleri (r.a.) “Sünen-i Sağir”inde rivayet ettiği hadis-i şerif’te Resulullah Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;
-“Ezân ile ikâmet arasında yapılan duâ red olunmaz.”
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Cum’a günleri benim üzerime çok selâvat getirin.”
Yine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Tövbe ve istiğfara devam eden kimseye, Allah-u Teâlâ her sıkıntıdan bir kurtuluş ve her darlıktan bir genişlik verir ve ummadığı yerden kendisni rızıklandırır.”
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Gece kalkan ve ailesini de kaldırarak beraberce namaz kılanlar, karı koca sükredenlerden sayılırlar.”
Yine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“İpek ve altın, Ümmetimin erkeklerine haram, kadınlarına helâldır.”
İmâm-i Nesâ-i hazretleri (r.a.) “Sünen-i Sağir”inde rivayet ettiği hadis-i şerif’te Resulullah Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;
-“Nice namaz kılanlar var ki, onların namazdan nasibi; yorgunluk ve zahmetten başka bir şey değildir.”
İmâm-i Nesâ-i hazretleri (r.a.) “Sünen-i Sağir”inde rivayet ettiği hadis-i şerif’te Resulullah Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;
-“Şübhesiz namaz kılan sağa sola iltifat etmediği müddetçe, Allah-u Teâlâ da ona iltifat eder.”
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Kıyamet günü küçük çocuğa “Cennete gir” denir. Çocuk Cennet kapısı önünde durur ve; ”-Ancak anne ve babamla Cennete girerim.” Der ve ısrar eder. O zaman, “Anne ve babasını da beraber Cennete koyun” denir.”
İmâm-i Nesâ-i hazretleri (r.a.) “Sünen-i Sağir”inde rivayet ettiği hadis-i şerif’te Resulullah Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;
-“Kişiye, bakmakla mükellef olduğu kimseye bakmaması, günah olarak yetişir.”
İmâm-i Nesâ-i hazretleri (r.a.) “Sünen-i Sağir”inde rivayet ettiği hadis-i şerif’te Resulullah Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;
-“Üç kişiye acıyın; Cahiller arasında âlime, zengin iken fakir düşene ve kabile arasında hatırlı iken i’tibarını kayıbedene.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Tâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Hadis ilimlerini etfara yayan bu veli kulların yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
İmâm-i Nesâi (Radiyallah-u anhu)- 6
06 Aralık 2008Girnavas mevki-i (Nusaybin)
İmâm-i Nesâi (Radiyallah-u anhu)- 6
İmâm-i Nesâ-i hazretleri (r.a.) “Sünen-i Sağir”inde rivayet ettiği hadis-i şerif’te Resulullah Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;
-“Allah-u Teâlâ’nın bu ümmete yardımı, ancak zayıfların duâ, ihlas ve ibadetleri sayesindedir.”
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Ölülerinizi ancak iyilikle yad ediniz. Şayet onlar Cennetlik ise, onlar hakkında kötü söylemekle günahkar olursunuz. Cehennemlik iseler, zaten bulundukları hal kendilerine yeter.”
İmâm-i Nesâ-i hazretleri (r.a.) “Sünen-i Sağir”inde rivayet ettiği hadis-i şerif’te Resulullah Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;
-“Allah-u Teâlâ amellerden yalnız halis niyetle ve rızası istenerek yapılanı kabul buyurur.”
İmâm-i Nesâ-i hazretleri (r.a.) “Sünen-i Sağir”inde rivayet ettiği hadis-i şerif’te Resulullah Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;
-“Ben sizin için, çocuğuna karşı bir baba gibiyim.”
Anne-baba çocuğunu dünya ateşinden koruduğu gibi, Peygamberimiz (s.a.v.) de ümmetini ahret ateşinden korur.
İmâm-i Nesâ-i hazretleri (r.a.) “Sünen-i Sağir”inde rivayet ettiği hadis-i şerif’te Resulullah Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;
-“Mü’minin öldürülmesi, Allah katında dünyanın yok olmasından daha büyük bir iştir.”
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Allah-u Teâlâ yanında amellerinen sevimlisi, vaktinde kılınan namazlardır. Sonra ana-babaya (ana-baba hakkına) riayettir. Sonra Hak yolunda cihad etmektir.”
Yine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Dul kadının, yoksul kimsenin işine koşan bir Müslüman; Allah yolunda cihad eden veya geceleri namaz kılıp, gündüzleri oruç tutan kimse gibidir.”
İmâm-i Nesâ-i hazretleri (r.a.) “Sünen-i Sağir”inde rivayet ettiği hadis-i şerif’te Resulullah Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;
-“Biliniz ki; sizden bir kimse yoktur ki, ona vârisinin malı, kendisinin malından daha sevimli olmasın. Senin malın, takdim ettiğin, yani hayatta iken meşrû sûrette sarfettiğindir. Vârisinin malı da, sonraya bıraktığındır.”
İmâm-i Nesâ-i hazretleri (r.a.) “Sünen-i Sağir”inde rivayet ettiği hadis-i şerif’te Resulullah Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;
-“Beş vakit namazı Allah-u Teâlâ kullarına farz etmiştir. Eksiksiz olarak erkân ve âdâbına riayetle o namazları kılan kimseyi, Allah-u Teâlâ’nın Cennete koyacağına va’di vardır.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Tâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Hadis ilimlerini etfara yayan bu veli kulların yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
İmâm-i A’zam (Ebu Hanife)- Radiyallah-u anh- 4
08 Ocak 2009Navala reş (Nusaybin)
İmâm-i A’zam (Ebu Hanife)- Radiyallah-u anh- 4
İmâm-i Â’zam (r.a.), kelam, münazara ve diğer ilimleri öğrenip fıkıh ilmini tahsile başladıktan sonra, i’tikadi mes’elelerde insanları doğru yoldan ayırmakta olan sapık fırkalarla mücadele etmiştir.
Hatta, bu maksatla Hint, İran ve Arap yarımadasının ticaret yollarının birleştiği Basra’ya defalarca gidip, ‘dehri’ denilen inkarcilerle, Şia, Kaderiye ve diğer fırkalarla uzun münazaralar yaparak Ehl-i sünnet i’tikadını yaymıştır.
İmâm-i Â’zam (r.a.) hocası Hammad bin Ebi Süleyman (r.a.) fıkıh ilmini İbrahim Nehai (r.a.) den, bu da Alkama bin Kays (r.a.) dan, Aklama bin kays (r.a.) da Abdullah bin Mes’ud (r.a.) dan, bu da Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) den öğrenmiştir.
Hammad bin Ebi Süleyman (r.a.) nin derslerine yirmisekiz (28) yıl devam edip emsalsız bir dereceye ulaştı. Daha ders aldığı sırada fıkıhda tanınıp meşhür oldu.
Bu hususta İmâm-i Â’zam (r.a.) şöyle demiştir;
-“Ben ilim ve fıkıh ocağında yetiştim. İlim erbabiyle beraber bulundum. Fıkıhda en değerli bir hocaya devam ettim.”
Hocası Hammad (r.a.) in dersine devam ettiği sırada sık sık Hicaz’a gidip Mekke ve medine’de çoğu Tabiin’ (r.a.) den olan âlimler ile görüşür, onlardan hadis rivayeti dinler ve fıkıh müzakereleri yapardı.
İmâm-i Â’zam (r.a.) in hocalarından en meşhuru, fıkıh ilminde hocası olan hammad bin Ebi Süleyman (r.a.) dır.
Küfe’de ders aldığı diğer meşhur hocalarından ba’zıları şu zatlardır;
1-Amir bin Şerahil eş-Şa’bi (r.a.); Zamanın meşhur hadis ve tefsir âlimi
2-Süleyman bin Mihran el-A’maş (r.a.); Başta kıraat ilmi olmak üzere, tefsir, hadis, fıkıh ilimlerinde meşhur âlim.
3-Ebu İshak es-Sebii (r.a.) hadis ilminde zamanın en meşhur hadis âlimi idi. Hadis ilminde hafız “yüzbin hadis-i şerifi senetleri ile bilen” derecesinde âlim idi.
4-Hakim bin Uteybe (r.a.), Hadis ilminde hafız derecesinde âlim olup, Küfe muhaddisi lakabiyle meşhurdur. Ayrıca fıkıh ilminde de meşhur âlimdir.
5-Seleme bin Kühey el-Hadremi (r.a.) Küfe’nin meşhur hadis âlimlerinden.
6-Mansur bin Mu’temir et-Teymi (r.a.) Küfe’de hadis ilminde hafız derecesinde âlim idi.
Devam edecek…
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri İmâm-i A’zam Ebû Hanife hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
İmâm-i Şafi-i (Radiyallah-u anh)
11 Ocak 2009Bor-e Beşire Mecido (Girnavas) Nusaybin
İmâm-i Şafi-i (Radiyallah-u anh)
Ehli sünnetin amelde dört hak mezhebinden bir olan, Şafi-i mezhebinin İmâm-i. İsmi Muhammed olup, nesebi şöyledir;
Muhammed bin İdris bin Abbas bin Osman bin Şafi’ bin Saib bin Ubeyd bin Abdülyezid bin Hâşım bin Müttalib bin Abdulmenaf’tır.
Künyesi; Ebu Abdullah’dır. Soyu Kureyş kabilesinden olup, hem anne , hem de baba tarafından Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in soyu ile birleşir.
Annesi tarafında soyu; Fatima binti Abdullah el-Mahud bin hasan el-Müsenna bin hasan bin Ali bin ebi Talib’e dayanır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) in üçüncü dedesi Şafi’ (r.a.) Eshab-i kiramdandır. Bu dedesinin ismine izâfeten, ona “Şafi-i” denilmiş ve bu isimle meşhur olmuştur.
150 (M. 767) senesinde Gazze’de doğdu.204 (M. 820) de mısır da bir cum’a gecesi 54 yaşında vefat etti. Kabri şerif-i Kurâfe kabristanlığında büyük bir türbe içindedir.
İmam-i Şafi-i Hazretleri (r.a.); henüz beşikte iken babası vefat temiş. Annesi onu iki yaşında, asıl memleketleri olan Mekke’ye getirdi. Orada büyüdü. Yedi yaşına gelince Kur’an-i kerim’i ezberledi. Bundan sonra ilim öğrenmeye başladı.
Tahsili;
İmâm-i Şafi-i (r.a.) daha küçük yaşta iken Mekke’de bulunan zamanın meşhur âlimlerinin derslerine ve sohbetlerine devam etmeye başlamıştır. Kendisi ilim öğrenmeye başladığı bu ilk günleri için şöyle demiştir;
-“Kur’an-i Kerim’i ezberledikten sonra devamlı mescid-i haram’a gidip, fıkıh ve hadis âlimlerinden pek çok istifade ettim. Fakat çok fakir idik, bir yaprak kağıt almaya bile gücümüz yoktu. Derslerimi ve öğrendiğim mes’eleleri, kemik parçaları üzerine yazardım.”
İmâm-i Şafi-i hazretleri (r.a.), Mekke’deki bu ilk tahsilinden sonra Arapçanın inceliklerini ve edebiyatını oğrenmek için çölde yaşayan “Huzey” kabilesinin arasına gitti. Orada da bilgisini ilerletip, ok atmayı öğrendi.
Bu hususta da şöyle demiştir;
-“Ben Mekke’den çıktım. Çölde “Huzeyl” kabilesinin yaşayışını ve dilini öğrendim. Bu kabile, Arapların dil bakımından en fasîhi idi. Onlarla birlikte gezdim, dolaştım, ok atmayı öğrendim. Mekke’ye döndüğüm zaman, bir çok rivayet ve Edebiyat bilgilerine sahip olmuştum.”
İmâm-i Şafi-i Hazretleri (r.a.) daha on yaşında iken, o zamanın en meşhur âlimi İmâm-i Mâlik (r.a.) in “ Muvatta” adlı hadis kitabını, dokuz gecede ezberlemiştir.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Tâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Hadis ilimlerini etfara ışık saçar gibi yayan İmâm-i Şafi-i radiyallah-u anh veli kulun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
İmâm-i Şafi-i (Radiyallah-u anh)- 2
11 Ocak 2009Girnavas’tan Nusaybin’ın yakından görünüşü
İmâm-i Şafi-i (Radiyallah-u anh)- 2
Gençliğin ilk yıllarında kendini tamamen ilme verip, Mekke’deki Süfyan bin Uyeyne (r.a.), Müslim Bin Halid ez-Zenci (r.a.) gibi fakıh ve muhaddislerden ilim tahsil etti.
Hadis, fıkıh, lugat ve edebiyatta çok yükseldi. Mekke’li gençler arasında, ilimde parmakla gösterilen bir dereceye ulaştı.
İmâm-i Şafi-i hazretleri (r.a.) nin tahsilinde en önemli safha, imâm-i Malik (r.a.) e talebe olmasıyla başlamıştır.
Mekke’den Medime’ye gidip, İMÂM-İ MÂLİK (r.a.) den ders almasını şöyle anlatmıştır;
-“İlk zamanlar Mekke’de Müslim bin Halid (r.a.) den fıkıh öğrendim. O sırada Medine’de bulunan Malik bin Enes (r.a.) in büyüklüğünü ve Müslümanların İmâm-i olduğunu işittim.”
-“Kalbime geldi ki, onun yanına gideyim, talebesi olayım. Sonra onun meşhur eseri olan “MUVATTA” bir nushasını, Mekke’de birinden tekrar geri vermek üzere alıp ezberledim.”
-“Mekke valisi’ne gidip, birini Medine valisi’ne Malik bin Enes’e vermek üzere iki nektup alıp Medine’ye gittim. Medine’ye varınca, Medine valisi’ne gidip ona ait olan mektubu verdim. Ve Medine valisi ile birlikte İmâm-i Malik (r.a.) ın gittik.”
-“İmâm-i Malik (r.a.) dışarı çıktı. Uzun boylu ve gayet heybetli bir görünüşü vardı. Medine valisi, Mekke valisi’nin gönderdiği mektubu İmâm’a takdim etti.”
-“Mektubta;
-“Muhammed bin İdris, annesi tarafından şerefli bir kimsedir. Ve hali şöyle şöyledir…”
Diye yazılı olan kısmı okuyunca;
-“Sübhanallah! Resulullah (a.s.v.) ın ilmi şöyle mi oldu ki, mektub ile yazılıp, sorulup, taleb olunur.” Dedi.
Ben de durumumu ve ilim oğrenmek istediğimi anlatınca, Sözlerimi dinledikten sonra bana uzun uzun baktıktan sonra;
-“Adın nedir” dedi.
Ben;
-“Muhammed’dır.” Dedim
Bana;
-“Ey Muhammed.” Dedi.
-“İlerde büyük bir şanın olacak, Allah-u Teâlâ senin kalbine bir nur vermiştir. Onu Ma’siyyetle söndürme! Yarın birisi ile gel, sana Muvatta’yı okusun.” buyurdu.
Ben de;
-“Onu ezberledim. Ezberden okurum.” Dedim.
Ertesi gün İmâm-i Malik (r.a.) e gelip okumağa başladım. Her ne zaman İmâm-i üzme korkusundan okumağı bırakmak istesem, benim güzel okumam onu hayretler içerisinde bırakır;
-“Ey genç oku.” Derdi.
Kısa zamanda muvatta’yı bitirdim.
İmâm-i Şafi-i (r.a.), İmâm-i Malik (r.a.) ın yanına geldiği zaman, yirmi yaşlarında bulunuyordu.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Tâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Hadis ilimlerini etfara ışık saçar gibi yayan İmâm-i Şafi-i radiyallah-u anh veli kulun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu