‘Halid bin Velid (r.a.)’ olarak etiketlenmiş yazılar
Abdullah bin Cübeyr (Radiyallah-u anhu);
22 Nisan 2009Okçular tepesi “ayneyn” tepesi’nden başka bir görüntü
Okçular tepesi “Ayneyn tepesi’nden Uhud dağının görüntüsü
Okçular tepesi “Ayneyn” tepesi’nden bir başka görünüş
Abdullah bin Cübeyr (Radiyallah-u anhu);
Ebü’l-Münzir Abdullah b. Cübeyr b. En-Nu’man el-Ensari
Uhud savaşında “Ayneyn” tepesindeki okçuların kumandanlığını yapan sahabi
Evs kabilesine mensup, birinci Akabe biat’ndan sonra İslamiyet’i kabul etti. Medineli yetmiş kişi ile birlikte ikinci Akabe biati için mekke’ye geldi.
Biatten önce Hazret-i Peygamber (Sallallahu alşeyhi ve sellem) ile görüşmek istedi ve birkaç arkadaşıyla birlikte Peygamber efendimiz (s.a.v.) in kalmakta olduğu Abbas (r.a.) in evine gitti.
Fakat Abbas (r.a.), Hazret-i Peygamber efendimiz (s.a.v.) in Medinelilerle olan münasebetini Kureyşliler’den gizlemenin gereğine inandığı için, onlara Peygamber (s.a.v.) le ancak Akabe ‘da görüşebileceklerini söyledi. Abdullah bin Cübeyr (r.a.) da diğer Ensar gibi Akabe’de Hazret-i Peygamber (s.a.v.) e biat etti.
Abdullah bin Cübeyr (r.a.) Bedir ve Uhud savaşlarına katıldı. Uhud Savaşında Hazret-i Peygamber (Sallallahu aleyhi ve sellem), İslâm ordusuna arkadan gelebilecek saldırıyı engel olmak maksadiya sol taraftaki “Ayneyn” tepesine, Abdullah bin Cübeyr (r.a.) kumandasında elli kadar okçu yerleştirdi ve “hiç bir şekilde oradan ayrılmamalarını” emretti.
Savaşın başlangıcında Müslümanların galip gelmeye başladığını gören okçuların büyük bir kısmı ganimetten mahrum kalmamak için yerlerinden ayrılmaya başladılar.
Abdullah bin Cübeyr (r.a.) Hazret-i Peygamber (s.a.v.) in;
-“Bizim bozguna uğradığımızı, atlarımızı kuşların kaptığını görseniz bile, ben size haber gönderinceye kadar yerinizden ayrılmayınız.” Buyurduğunu anlatmaya çalıştıysa da, bütün gayret ve ısrarlarına rağmen çözülmeye engel olamadı ve yanında kalan on kişi ile birlikte Hazret-i Halid bin Velid (r.a.) in kumanda ettiği Mekkeli süvarilerle savaşmak mecburiyetinde kaldı.
Okla savaşa başlayan Abdullah (r.a.), oku bitince mızrağıyla, o da kırılınca kılıcıyla mücadeleye devam etti. Nihayet İkrime bin Ebû Cehil (r.a.) ve arkadaşları tarafından şehid edildi.
Müşrikler O’nu öldürmekle yetinmeyerek vucudunu delik deşik ettiler ve bağırsaklarını dışarı döktüler.
Âl-i İmran suresinin 152. ayeti, şehid oluncaya kadar Hazret-i Peygamber (s.a.v.) in emrini yerine getirmeye çalışan Abdullah bin Cübeyr ve arkadaşları (r.anhüm) nı övmektedir.
Türkiye Diyanet vakfı İslam ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Abdullah bin Cübeyr (Radiyallah-u anhu) nın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.
Fuad Yusufoğlu
Abdullah bin Revâha (Radiyallah-u anhu)- 11
26 Ekim 2009
Müte savaşının yapıldığı yeri gösteren harita
Abdullah bin Revâha (Radiyallah-u anhu)- 11
Hazret-i Abdullah bin Revâha (r.a.) çarpışırken parmağı yaralanınca atından yere atladı. Elinin yaralı parmağını ayağının altına koyup;
-“Sen, ancak, kanayan bir parmak değil misin? Bu kazaya da Allah yolunda uğramış bulunuyorsun.” Diyerek çekip kopardı.
Ve kendi kendine;
-“Ey Nefis! Şehidlikten seni çekindiren, sakındıran hangi şeylerdir? Eğer, Karım fılanca hatundan mahrum kalmaktan ileri geliyorsa, O‘nu ÜÇ TALAKLA BOŞADIM, Kölelerimi azâd ettim, hurma bahçelerimi Allah ve Resulullah (s.a.v.) a bıraktım.” Dedi.
Hazret-i Abdullah bin Revâha (r.a.) çarpıştıktan sonra dönüp atından indiği sırada, amcasının oğlu kendisine pişirilmiş et getirdi.
Ve;
-“Al, bunu ye de biraz güçlen.” Dedi.
Abdullah bin Revâha (r.a.) üç günden beri bir şey yememişti. Etten bir defa ısırmıştı ki, o sırada Müslümanların bulundukları köşede bir kargaşa oldu. Bu durumu görünce;
-“Sen hala bu dünyadasın. Dünyaya yiyip-içmekle uğraşıyorsun” diyerek nefsini kınadı ve hemen elindeki eti bıraktı. Kılıcını sıyırıp tekrar savaşa girdi. Kahramanca çarpıştı.
Bir ara düşman askerlerinden biri mızrağını Hazret-i Abdullah bin Revâha (r.a.) ya nişan alarak fırlatı.
Hazret-i Abdullah bin Revâha (r.a.) Müslümanlarla düşman saflarında yere düştü. Çok arzu ettiği ŞEHADET’E KAVUŞTU.
Eshab-i Kiram (r.anhüm), hemen İŞTİŞARE ederek aralarında Hazret-i Halid bin Velid (r.a.) i Kumandan seçtiler.
Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in sadık arkadaşları, Hazret-i Halid bin Velid kumandası ve sancağı altında hücuma geçtiler ve düşmanı BOZGUNA uğrattılar.
Bozguna uğrayan düşmana istedikleri gibi kılıç vurdular. Düşmanları, görülmedik şekilde bozguna uğrattılar.
Hazret-i Halid bin Velid (r.a.) der ki;
-“O gün benim elimde DOKUZ KILIÇ PARÇALANDI. Elimde geniş yüzlü bir Yemen Palasından başka bir şey kalmamıştı.
Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem), kumandanların ŞEHİD EDİLDİKLERİNİ, Kendileri hakkındaki haber Medine’ye gelmeden önce aynı günde Müslümanlara haber verdi.
Onların şehid oldukları saatt’e, Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) Eshabını Mescid’de topladı.
Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) çok üzgündü.
Eshab-i Kiram;
-“Ya Resulallah sizde olan üzüntüyü gördüğümüzden beri duyduğumuz üzüntünün derecesini ancak Allah-u Teâlâ bilir.” Dediler.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abdullah bin Revâha (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Velid bin Velid (Radiyallah-u anhu);
26 Ekim 2009Kâ’be’nin yukardan görüntüsü
Velid bin Velid (Radiyallah-u anhu);
Eshab-i Kiramdan. İsmi Velid’dir. Babası Velid bin Muğire el-Mahzûmi olup, İslam’ın büyük düşmanlarındandı. Annesi Lübâbe ise Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın baldızıydı.
Nesebi;
Velid bin Velid bin Muğire bin Abdullah bin Amr bin Mahzum el-Kureyşi’dir. Kureyş’in Mahzum koluna mensuptur. Mekke’de bi’setten önce doğup, Medine’de 8 (M. 629) senesinde vefat etti.
Bedir gazâsında müşriklerin safında harbe katıldı. Müşrikler bu harp’ta yenilince, O’nu Abdullah bin Cahş (r.a.) esir aldı. Medine-iMünevvere’ye getirdi.
Kardeşlerinden henüz müşrik olan Halid bin Velid (r.a.) ile Hişam bin Velid, O’nu esaretten kurtarmak üzere Medine’ye geldiler.
Abdullah bin Cahş (r.a.) fidye-i necat (kurtuluş akçesi) verilmedikçe bırakmak istemedi. Kardeşlerinden Halid (r.a.) razı olduysa da, baba bir annesi ayrı kardeşi Hişam kabul etmedi.
Resulullah (s.a.v.) babalarının silah ve techizatının verilmesi teklif etti. Buna da Hişam razı olduysa da Halid (r.a.) kabul etmedi. Fakat sonunda babalarının yüz dinar kıymetindeki kılıcı, zırhı ve miğferi karşılığında anlaştılar.
Velid (r.a.) i esaretten kurtarıp, Mekke’ye yola çıktılar. Fakat Velid (r.a.), Mekke yolu üzerinde Medine’ye dört mil mesafedeki Zü’i-Huleyfe’de onlardan ayrılıp, Resulullah (s.a.v.) yanına geldi. İman edip, Eshab-i Kiram (r.anhüm) den oldu.
Müslüman olduktan bir müddet sonra Mekke’ye kardeşlerinin yanına gelmişti. O zaman henüz Müslüman olmayan Halid bin velid (r.a.);
-“Madem, Müslüman olacaktın. Kurtuluş fidyesi ödemeden Müslüman olsaydın? Babamızdan kalan hatırayı elimizden çıkardın. Niçin böyle yaptın?” diye sorunca
Velid bin Velid (r.a.) de;
-“Kureyşlilerin esarete dayanamadı da Muhammed Aleyhis selam’e tabi oldu demelerinden korktum.” Cevabını verdi.
Kardeşleri O’nu Mahzum oğullarından bazı Müslümanlarla, Ayyaş bin Ebi Rebia ve Seleme bin Hişam (r.anhüm) ın yanına haps ettiler. İman ettiği için senelerce hapis yattı.
İslamiyet’in azılı düşmanlarından amcası Hişam ile müşrik akrabalarından çok zulüm ve işkence gördü.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Velid bin Velid (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu