‘Hasan el Basri (r.a.)’ olarak etiketlenmiş yazılar
Salâvat-ı Şerîfenin önemi- 2
07 Mart 2008Çağ-Çağ barajı (Nusaybin)
Hac farizasını yerine getirenler bilir:
Medine-i Münevvere’ye vardıklarında namaz, tesbih ve dualardan sonra konuşmaz daima salâvat-i şerif getirirler. Bir bakıma oranın duası budur.
Adamın birisi Peygember Efendimize (s.a.v.) salâvat getirmezmiş. Bir gece rüyasında Nebiyyi Zişan Efendimiz Sallallahu aleyhi ve Sellem) i görür. Fakat Resulullah (s.a.v.) kendisine hiç iltifat etmez.
Bunun üzerine adam der ki:
-”Ey Allah’ın Rasulü sen bana kızdın mı?”
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
-“Hayır.” buyurur.
Adam :
-“Öyle ise niçin bana bakmıyorsunuz?”
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
-“Çünkü ben seni tanımıyorum.”
Adam :
-“Beni nasıl tanımazsınız? Ben sizin ümmetinizden biriyim. Âlimler sizin ümmetinizi ananın çocuğu bilmesinden daha iyi bildiğinizi anlatırdı.”
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurur:
-“Gerçek söylemişler: Fakat sen bana salât-u selam getirmez, beni yad etmezsin. Benim ümmetimi tanımam onların bana getirdikleri salât-u selam kadarıncadır.”
Sonra adam uyanır ve düşünür. Rasulullah’a (s.a.v.) her gün yüz kere salât-u selâm getirmeyi kendisine vacip kılar. Bunu da fiilen yapar.
Sonra bir gece rüyasında Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona şöyle buyurur:
-“Şimdi seni biliyorum. Sana şefaat ederim.”
Çünkü o adam Resulallah’ı sever bir hal almış oldu.
Yüce Allah (c.c) buyurmuştur:
-“Habibim de ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve suçlarınızı örtsün. Çünkü Allah çok yarlıgayıcı çok esirgeyicidir.”
Kadının biri Hasan-i Basri (r.a.) ye gelerek dedi ki:
-“Benim genç bir kızım vardı vefat etti. Onu rüyamda görmek istiyorum. Bana bir şeyler öğret de onu yaparak kızımı göreyim.”
Bunun üzerine Hasan-i Basri (r.a.) kadına bu husus için bir şeyler öğretti. Kadın kızını rüyasında üzerinde katrandan bir elbise, boynunda demir halkalar ve ayakları parandaya vurulmuş bir halde gördü.
Bunu Hasan-i Basri (r.a.) bildirince Hasan-i Basri çok üzüldü.
Bir müddet geçtikten sonra Hasan-i Basri (r.a.) kızı cennette başında taç olduğu halde gördü.
Kız Hasan-i Basri’ye şöyle dedi:
-“Beni tanıdınız mı? Ben sana gelip hakkımda şöyle diyen kadının kızıyım.”
Hasan-i Basri (r.a.);
-“Eski halinden gördüğüm bu hale nasıl döndün?” diye sordu.
Kız şöyle cevap verdi:
-“Mezarlığımızdan bir adam geçti. Resul-i Ekrem’e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir kere salât-u selam getirdi. Kabristanda beş yüz elli kişi azap içinde idi. Şöyle bir nida geldi:
-“Bu adamın salât-u selâmı hürmetine onlardan azabı kaldırın.”
Kimya-yı Saadet (İmam-ı Gazali)
Allah-u teala hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Rasulullah’ın (s.a.v.) yüzü suyu hürmetine affetsin ve şefaatine nail eylesin. Âmin.
Tevbe- 5
27 Haziran 2008Çağ Çağ deresi şelalesi (Nusaybin)
Rivayet edilir ki,
Utbetil Ğulam ( k.s.) namında biri vardı. Kendisi fısk-ı fucur ehlinden idi. Şarap içmek, etrafı ifsad etmekle meşhur idi. Bu serhoş ve mufsid adam bir gün Hasan el–Basri (r.a.) ‘nin meclisine girdi. Hasan El-Basri (r.a.) yanında bulunanlara:
-“İman edenlerin, Allah (c.c.) ı ve hak’den ineni zikr için, kalblerinin saygi ile yumuşaması zamanı hala gelmedi mi? (El Hadid-57/16) Mealındeki Ayeti kerimeyi okuyup tefsir etti.
Sonra öyle güzel bir konuşma yaptı ki, kendisini dinleyenleri ağlattı. Bunun üzerine cemaatten bir genç kalkıp Hasan El – Basri (r.a.) ye dedi ki:
-“Ey Muminlerin muttakisi.Yüce Allah (c.c.) benim gibi Fasık ve facir olanı tövbe ettiği zaman, tövbesini kabul eder mi ?”
Hasan el – Basri (r.a.):
-“Evet. Allah-ü Teala (c.c.) senin fısk ve fucurundan dolayı tevbe edersen tevbeni kabul buyurur.”
Utbetil ğulam ( k.s.) bu sözü işittiği zaman yüzü sapsarı kesildi ve vucudu ürperek şidetle titredi. Ve öyle bir çığlık attı ki bayılıp yere düştü. Kendine geldiği vakit, Hasan el Basri (r.a.) ona yaklaşarak şu beyitleri söyledi:
Ey Arşın Rabbına karşı gelen ası genç
Gürültülü cehennemdir hazırlanan asilere ,
Öfkesi çoktur tutulduğu gün nasiyeler,
Ateşe dayanabilirsen Allah(c.c.)’a asi ol,
Eğer dayanamazsan günahtan uzak ol,
Haberin yoktur, günahlara dalmışsın,
Nefse zayıf düştün kurtulmaya çalış sen.
Bunun üzerine Utbetil Ğulam (k.s.), büyük bir çığlık atarak gene bayılıp yere düştü. Kendine geldiğinde şöyle dedi:
-“Merhameti bol olan Allah (c.c.), benim gibi günahkarı bağışlarmı?”
Hasan El Basri (r.a.) dedi ki:
-“Günahkar olan kulun tevbesini ancak Allah (c.c.) kabul eder.”
Bunda sonra Utbetil Ğulam (k.s.) başını kaşldırıp Allah(c.c.)‘a üç çeşit dua etti.
1-“Ey Allah’ım, eğer tevbemi kabul buyurup, günahlarımı affettin ise, bana iyi bir anlayış ve ezberleme ihsan et.Ta ki Kur’an-ı Kerimden ve ilimden işittiğimi kavrayayım”
2-“Allah’ım, eğer tevbemi kabul ettin isen, bana öyle güzel bir ses ver ki, Kur’an-ı Kerim okuduğumda duyan olursa kalbi yumuşasın.
3-“Allah’ım bana helal rızık ver, beni ummadığım yerden rızıklandır.
Cenab-ı hak onun duasını kabul buyurdu.
Anlayışı ve ezberi arttı. Kuran-ı Kerim okuduğu zaman her kim işitirse tevbe ederdi.
Her gün evine iki pide ile bir tabak çorba konurdu, kimin koyduğu bilinmezdi. Bu hal ölüme kadar devam etti. İşte Allah(c.c.) a yönelenlerin hali budur. Zira Allah (c.c.) , iyi amel edenlerin mükafatını zayi etmez.
Mükaşafetil Kulub (İmam-i Ğazali)
Allah(c.c.) Bizleri ve sizleri bu fani dünyada GEÇİRDİĞİMİZ KISA HAYAT BOYUNCA Gaflet’en uyanıp Tövbe eden ve tövbesinde samimi olan sevgili kulların Yüzü suyu hürmetine afv eylesin. AMİN…….
Fuad Yusufoğlu
Öfke ve şehevi istekler- 4
05 Temmuz 2008Navala reş (Nusaybin)
7-Cimrilik ve fakir olma korkusu:
Cimrilik ve fakir olma korkusu, Allah (c.c.) yolunda harcamayı meneder. Bunlar daima mal ve mülkü yığmayı parayı kasalamayı davet eder ki, sonu elem verici azaba müncer olur. Şeytanların yuvası olan pazar yerleri ve sokakları devamlı olarak mal toplamak için dolaşmayı adet edinmek ise cimrilik ve hırsın afetlerindendir.
8-Mezheblerdeki taassub:
Mezheblerdeki taassub, kendi heva ve hevesine göre haraket etmek, düşmanlıkta kinli olmak, kendi fikirlerini benimseyemeyenleri hakir görmek, bunların tümü ibadet edenleri ve etmeyen fasıkların tümünü helak eder.
Hasan (r.a.) İblisin şöyle dediği, kendilerine bildirildiğini anlatır:
-“Ben Ümmet-i Muhammed’e günahları süsleyip güzel gösterdim. Fakat onlar günahlarına tevbe ederek benim belimi kırdılar. Fakat bu sefer onlara öyle günahları süsleyip tezgahladım ki, o günahlardan tevbe etmezler. Onlar da heva ve hevestir.”
Mel’un doğru söyliyor.
Zira onlar heva ve hevesin günahları celbedici sebebler olduğunu bilmezler ki, onlardan nasıl tevbe etsinler.
9-Müslümanlara karşı Su-i zanda bulunmak:
Müslümanlara karşı su-i zanda bulunmak ve kötü kişilere töhmet etmekten kaçınmak gerekir.
He ne zaman insanların ayıplarını araştırmak için onlara su-i zanda bulunan birini gördüğünde bil ki, onun içi pistir. Bu hal ondan dışarı fışkıran pislikten başka bir şey değildir. Bu kapıları kalbinden kesip atmak, bunun yerine getirilmesi için Allah (c.c.) ın zikrinden yardım istemek, insana vaciptir.
Mükaşefet-tül kulub (İmam-i Ğazali)
Allah-u Teala hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri heva ve hevesten muhafeze eylesin. Amin…
Fuad Yusufoğlu
Arkadaşlık hakkı
12 Temmuz 2008Billuri Göleti (Nusaybin)
Bir kimse ile arkadaşlık akdedince, nikah akdi gibi bazı haklar ortaya
çıkar. Peygamber efendimiz (s.a.v.) buyuruyorlar ki:
-”İki kardeş birbirini yıkayan iki el gibidir.”
Burada 10 hak vardır:
1- MAL (para ) HUSUSUNDADIR:
Burada en yüksek derece, arkadaşının hakkını kendi hakkına takdim etmek, bir müslümanı kendine tercih etmektir, arkadaşının ihtiyacını karşılamaktır.
Utbe-tüll Ğulam (r.a.) ın bir arkadaşı vardı..
-”Bana dört bin dirhem gümüş lazımdır” dedi.
Cevabında;
-”Gel iki bin gümüş vereyim” dedi,
Onunla arkadaşlık yapmaktan vazgeçti ve;
-”Allah için sevdiğini söyleyip, dünya işi için isâr yapmamaktan utanmıyor musun” dedi.
Halifenin yanında sufilerden bazısı gammazlık yapıp fena sözler söylediler. Hepsini öldürmek için kılıç getirtti. Ebu’l Hasan Nuri (r.a.)onların arasında idi, en önce kendisini öldürmesi için öne atıldı.
Halife;
-”Niçin böyle yaptın?” dedi.
-”Onlar benim din kardeşlerimdir, canımı onlara feda etmek istedim.”dedi.
Halife;
-Bböyle insanlar öldürülmez” diyip hepsini salıverdi.
Fethi Musuli (r.a.): bir dostunun evine gitti. Arkadaşı evde yoktu.
Cariyesi:
-”Bir kap getirdi stediğin kadar bunlardan al” dedi.
Akşam evine dönünce cariyenin yaptığı işi duyunca onu azad eyledi.
2- HİZMET HUSUSUNDADIR:
Hasan Basri (r.a.) buyuruyor ki:
-”Din kardeşlerimiz bize, ehlimizden ve evladımızdan daha azizdirler, çünkü onlar bize ahireti, çoluk çocuk ise dünyayı hatırlatıyor”
Din büyüklerinden bazıları vardı ki, din kardeşi öldükten sonra kırk sene evinin ve çoluk çocuğunun ihtiyacını arkadaşlık hakkı olarak görürlerdi.
Zahidlerden birisi bir arkadaşına rastladı.
-”Nasılsın”dedi.
Arkadaşı;
-”Nasıl olayım, evimde yiyecek bir şeyi olmayan ve 500 dirhem borcu olan insan nasıl olsun”. dedi.
Arkadaşı hiç konuşmadan oradan ayrılıp koşa koşa eve gitti, evden 1000 dirhem aldı.
Arkadaşına:
-”Al 500 dirhemle evine yiyecek, 500 dirhemle de kendi borcunu öde, ama ben de söz veriyorum, bir daha hiç kimseye nasılsın demiyeceğim” dedi
3- DİL İLE OLAN HAKTIR:
Din kardeşleri hakkında iyi söylemeli, ayıp ve kusurlarını örtmeli,
Kimya-yı Saadet (İmam-i Ğazali)
Allahu Teala Hz. (c.c.) bizleri din kardeşliğinin hakkını bilen ve gözeten kullarından eylesin. AMİN…
Fuad Yusufoğlu…
Ruya yolu ile anlaşılan ölülerin halleri- 3
16 Temmuz 2008Çağ-çağ Barajı (Nusaybin)
Süfyân-i Sevrî(r.a.) yı rüyada görüp;
-“Allahü Teâlâ (cc.) sana ne yaptı?” dediler
Süfyân-i Sevrî (r.a.):
-“Rahmet eyledi.”
-“Abdullah ibn Mubarek (r.a.) hali nasıldır?” dediler.
Süfyânî Servî (r.a.):
-“Allah-u Teâlâ (c.c.) yı görmesi için ona günde iki defa yol açarlar,” dedi.
Mâlik İbn Enes (r.a.) i rüyada görüp,
-“Allah-ü Teâlâ (c.c.) sana ne yaptı?” dediler.
Mâlik İbn Enes (r.a.);
-“Osman ibn Affan (r.a.) dan öğrendiğim bir sözle bana rahmet eyledi. Cenaza gördüğü zaman; “Sübhâne’l- hayyillezî lâ yemût.” Derdi.” Dedi.
Hasan-i Basri (r.a.) vefat ettiği gece, rüyada, göklerin kapılarının açıldığını ve
-“Hasan, Allah-û Teâlâ (c.c.) yı gördü, ondan razı oldu.” diye bir ses duyulduğunu gördüler.
Cüneyd-i Bağdadi (r.a.) iblis (Aleyhilla’net) i rüyada çıplak gördü.
Cünayd-i Bağdadi (r.a.):
-“Adamlardan utanmıyormusun? “dedi.
Şeytan (Alayhila’net):
-“Bunlar adam değil. Adam Şevniziyye mescidinde olanlardır. Beni inletiyorlar, perişan ediyorlar.”Dedi.
Cünayd-i Bağdadi (r.a.) diyor ki;
-“Sabahlayın şevniziyye mescidine gittim. Kapıdan içeri girince, içerdekileri gördüm. Başlarını dizlerine koymuş tefekkür ediyorlardı. Hepsi birden:
-“O Mel’unun sözüne bakma.” Dediler.
Ebu Eyyub Sicistani (r.a.) fesad çi bir kimsenin cenazısını gördü. Namaz kılmamak için bir tepeye çıktı. O ölüyü rüyada gördüler:
-“Allah-û Teâlâ sana ne yaptı? Dediler.
-“Rahmet eyledi. Ve “Ebü Eyyub sicistane söyle, eğer Allâh-u Teâlânın rahmet hazineleri senin elinde olsa, bahillik eder, kimseye bir şey vermezdin.” Buyurdu. Dedi.
Rebi İbn Süleyman (r.a.) der ki;
İmam-i Şafi-i (r.a.) yı rüyada görüp;
-“Allah-u Teâlâ (c.c.) sana ne yaptı? Dedi
İmam-i Şafi-i (r.a.):
-“Beni bir kürsüye oturtup, üzerime altın ve inci serptiler.” Dedi.
Utbetil Ğulam (r.a.) ı rüyada görüp,
-“Allah-u Teâlâ(c.c.) sana ne yaptı? Dedim.
Utbetil Ğulam(r.a.):
-“Senin evinin duvarında yazılı olan duâ sebebiyle beni afv etti.” Dedi.
Uyanınca evimin duvarında Utbetil Ğulam(r.a.) ın yazısı ile yazılmış şu duâyı gördüm:
“Ey delâlette kalmışlara hidayet veren,
“Ey günâhkârlara merhamet eden,
“Ey günâhkârların günâhlarını bağışlayan!
“Büyük tehlikede olan kuluna ve bütün Müslümanlara rahmet eyle!
“Bizi rızkına kavuşan yaşayanlardan eyle.
“Peygamberlerden,
“Sıddîklardan,
“Şehidlerden
“Ve temiz Müslümanlardan,
“Nimet verdiklerinden eyle.
“Âmin! Yâ Rabbe’l- âlemin!
Kimya-yı Saadet (İmam-i Ğazali)
Allah-u Teâla hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Utbetil Ğulam (r.a.) ın yazdığı bu dua hürmetine Günahlarımızı afv eylesin. AMİN…
Fuad Yusufoğlu
Dünya âlimlerinin cezası- 2
18 Temmuz 2008Çağ-Çağ Barajı (Nusaybin)
Hz. Ömer (r.a.) der ki;
-“Bu ümmet için korktuğum şeylerin en kötüsü münafık âlimdir.”
Derler ki;
-“Âlim nasıl münafık olur?”
Hz. Ömer (r.a.) der ki;
-“Dil âlimdir. Kalb ve amel cahildir. (İlmi ile amel etmez.)
Hasan el Basri (r.a.) der ki;
-“Âlimlerin ilmini ve feylesofların nazariyelerini toplayan ve sonra amelde sefihlerin yolundan gidenlerden olma
İbrahim bin Üyeyneye (r.a.) denir ki;
-“İnsanların hangisi daha çok pişmanlık duyar?”
İbrahim bin Üyeyneye (r.a.) Cevab verir;
-“Dünya hayatında, kendisine teşekkür etmeyene iyilik edenler. Ölüm anında ise ilmi ile âmil olmıyan âlim
Halil İbni Ahmed (r.a.) der ki;
-“İnsanlar dört kısımdır;
1- Kişi, bilir. Bildiğini de bilir İşte bu âlimdir. Ona uyunuz.
2- Kişi, bilir. Fakat bildiğini bilmez. İşte o uykudadır. Onu uyandırınız.
3- Kişi bilmez. Fakat bilmediğini bilir. Bu ise irşad ister. Onu irşad ediniz.”
4- Kişi amelle ilmi çağırır. Eğer icabet ederse, ne alâ. Yok icabet etmezse, Onu terk edip gider. (Yanı bir şeyler yapmakla kendini âlim gösterir. Cahildir. Fakat cahil olduğunu bilmez.)”
İbni Mubarek (r.a.) der ki;
-“Kişi ilim taleb ettikçe âlimdir. Ben âlim oldum sandığı an câhildir.”
Fudayl bin İyad (r.a.) şöyle der:
-“Ben üç kişiye acırım;
-“1- Kavmin efendisi olup da sonra zelil olana,
-“2- Kavmin en zengini olup, sonra fakir düşene,
-“3- Kendisiyle dünyanın oynadığı âlime,”
Hasan el Basri (r.a.) der ki;
-“Âlimlerin azabı kalbin ölmesidir. Kalbin ölmesi ahiret ameli ile dünyayı taleb etmektir.”
İsa (Aleyhis selam) der ki;
-“Kötü âlim, nehir ağzına düşen ve onu kapatan büyük taş gibidir. Ne kendisi su içer, ne de mahsulatın sulanması için suyu terk eder.
Kalblerin Keşfi (İmam-i Ğazali)
Allah-u Teala (c.c.) bizleri ve sizleri kötü âlim şerrinden muhafeze eylesin. Amin…
Fuad Yusufoğlu