‘Hâtim-i Esâm (r.a.) İslam âlimleri ansiklopedisi’ olarak etiketlenmiş yazılar

Çağ-Çağ baraji (Sonbahar manzarası) Nusaybin

Çağ-çağ barajı (Yaz mevsimi) Nusaybin

Hâtim-i Esâm (Radiyallah-u anh)- 10

Rebah bin el-Hirevi (r.a.) şöyle anlatır;

-“İsa bin Yusuf (r.a.) bir mecliste konuşan Hâtim-i Esâm’a uğradı ve şöyle sordu;”

-“Ey Hâtim! Sen namazını güzel kılıyor musun?”

Hâtim-i Esâm (r.a.);

-“Evet.” Dedi

İsa bin Yusuf (r.a.);

-“Nasıl kılıyorsun?” diye sordu.

Hâtim-i Esâm (r.a.) şöyle buyurdu;

-“Emre uyuyorum, korku ile yürüyorum, niyetle giriyorum, büyük bilip tekbir alıyorum, tertil ve tefekkürle okuyorum, huşû ile rükü ediyorum, tevazu ile secde ediyorum, tam teşehhüd içinde oturuyorum, sünnete göre selam veriyorum ve selamı Allah’a has kılarak veriyorum. Namazımın kabul olunmayacağından korkarak, korkuyla nefsime dönüyorum. Ölmek kadar onu muhafaza ediciğim.”

Bununn üzerine İsa bin Yusuf (r.a.);

-“Sen namazını güzel kılıyorsun.” Buyurdu.

Bir adam Hâtim-i Esâm (r.a.) e tevekkül hakkında sordu;

Hâtim (r.a.) de

-“Tevekkül’ün dört hasletten ibaret.” Olduğunu söyledi.

-“Rızkımı, başkasının yemiyeceğini bildim ve nefsim buna mutmain oldu. Allah-u Teâlâ’nın her şeyi gördüğünü bildim ve onun için devamlı haya ettim.”

Hâtim-i Esâm (r.a.) Birgün Belh’deki meclisinde;

-“YA RABBİ! BU MECLİSTEKİLERDEN BUGÜN KİM GÜNAH İŞLEMİŞ, KİMİN DEFTERİ SİYAH OLMUŞ, KİM GÜNAHA CESARET ETMİŞ İSE ONU BAĞIŞLA.” Dedi.

O mecliste mezar açıp, devamlı kefenleri soyan birisi vardı. Gece olunca eskisi gibi kabristana gitti. Bir mezarı açarken mezarın içinden;

-“Utanmaz mısın ki, Esâm’ın huzurunda bağışlandın ve şimdi aynı günahı işlersin.” Sesini duydu. Kalktı ve Hâtim’in huzuruna geldi. Başından geçenleri anlattı ve tevbe etti.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Tasavvuf ehli veli kulların şefaatına nail eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Ay Resmi (Antalya) Yüzyılda bir ay ile iki yıldız bir araya gelebiliniyor.

Osman-i Zınnureyn (Radiyallah-u anhu)- 2

-“Teyzemin bu sözleri bana çok te’sir etti. Endişeye düştüm. Ebû Bekir (r.a.) ile, aramızda büyük bir dostluk vardı. Birbirimizden hiç ayrılmazdık. Bu mes’eleyi görüşmek üzere, iki gün sonra hemen Ebû Bekir (r.a.) in yanına gittim. Teyzemin söylediklerini O’na da söyledim.”

Ebû Bekir (r.a.) bana dedi ki;

-“Ya Osman’ Sen akıllı bir kimsesin. Hiç görmez ve işitmez ve hiçbir şeye fayda ve zarar vermez olan bir kaç taş ilâhlığa nasıl layık olur?”

Ben;

-“Doğru söyliyorsun, teyzemin sözü gerçektir.” Dedim.

Hazret-i Ebû Bekir (r.a.), Osman (r.a.) a İslâmiyeti anlattıktan sonra O’nu Resulullah (a.s.v.) in huzuruna götürdü.

Peygamberimiz (a.s.v.) Hazret-i Osman (r.a.) a şöyle buyurdu;

-“Ya Osman. Hak Teâlâ seni cennete misafirliğe davet der. Sen de icabet eyle! (Kabul et) Ben bütün insanlara hidayet rehberi olarak gönderildim.”

Hazret-i Osman (r.a.) Resulullah (a.s.v.) ın yüksek halleri ve güler yüzle söylediği sözler karşısında kendinden geçip, büyük bir şevk ve teslimiyetle;

-“Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulüh.” Deyip Müslüman oldu.

Sonra da daha Şam’a gittiği sırada gördüğü bir ruyayı şöyle anlattı.

-“Ya Resulullah biz müan ileZerka denilen yer arasında idik, bir ara orda uyumuştuk.”

O sırada;

-“Ey uyuyanlar. Uyanın. Ahmed (a.s.v.) mekke’de zuhur etti.” Diye nida eden bir ses işittik.

-“Mekke’ye gelince de sizin Peygamber olarak göderildiğini öğrendik.”

Teyzem Müslüman olduğunu duyunca çok sevinip aşağıdaki şiiri okuyarak yanıma geldi.

-“Sözlerim sebebiyle, Hak Teâlâ Osman’a,
Doğru yolu gösterdi, h,dayet verdi ona.
Kendi fikrini bırak, uy Resül fikrine,
Her sözü doğru olan, Allah’ın resüluna.
Hak dini ile gönderilen, iki kızını nikahladı ona,
Ufukda mezc olan ay’la güneş gibi oldu.”

Hazret-i Osman (r.a.) Müslüman olduktan sonra, diğer Müslümanlar gibi o da çeşitli işkencelere uğradı. Bilhassa amcası tarafından çok işkence yapıldı.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Osman-ı Zınnureyn (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Navala reş sonu (Nusaybin)

Abdullah bin Mes’ud (Radiyallah-u Anhu)- 13

Abdullah İbn-i Mes’ud (r.a.) duâ etmek için oturunca,

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) da şöyle demeye başladı;

-“İste, istediğin sana verilecektir!”

Abdullah İbn-i Mes’ud (r.a.) e Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) sorulduğu zaman tir tir titrer ve ter içinde kalırdı. Çünkü O’nun hakkında yanlış bir şey söylemekten korkardı.

Konuşurken gayet yavaş, ihtiyatlı, ağır ağır ve sözlerini düşünüp tartarak konuşurdu.

Vucutları çok zayıf, bacakları ince idi.

Rsul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) bir gün Eshab’a hitaben;

-“Siz İbn-i Mes’ud’un vucutça zayıf olduğuna bakmayın, mizanda hepinizden ağırdır.” Buyurdular.

Hastalandığı zaman Hazret-i Osman (r.a.) hususi olarak yanına gelip,

-“Allah-u teâlâ’ya kavuşma halin yakın iken neden şikayet ediyorsunuz ve neye isteğiniz vardır.” Dedi.

İbn-i Mes’ud (r.a.) cevaben;

-“Günahımdan şikayet ediyorum, Rahmet-i İlahiyyeyi isterim.” Buyurdular.

Hazret-i Osman (r.a.);

-“Bir Tabib getirelim mi?” deyince

İbn-i mes’ud (r.a.);

-“Hacet yok, beni hasta eden Tabibdir.” Cevabında bulunmuştur.

Abdullah İbn-i mes’ud hazretleri (r.a.) nin kız evladı çoktu.

Hazret-i Osman (r.a.) nın;

-“Kızlarınıza ne bıraktınız? Onların maişetleri (geçimleri) dardır.” Demesiyle

İbn-i Mes’ud (r.a.);

-“Ben onlara Vakia’ suresini öğrettim. Ben Cenab-i Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) den işittim ki;”

-“Her kim geceleri, akşamdan sonra Vâkia’ suresini tilavet ederse fakirliğe, darlığa düçar olmaz.” Cevabını vermiştir.

İbn-i mes’ud (r.a.) Seher vaktinde şu duâ’yı okurlardı.

-“Ya Rabbi! Beni davet eyledin, icabet ettim. Bana emreyledin, ben de itaat ettim. Bu, vakt-i minnettir. Yâ Erhamer-rahimin! Beni afv ve mağfiret et.”

İbn-i Mes’ud (r.a.) Hazret-i Osman (r.a.) nın hilafetine kadar Kufe’de kalıp, O’nun da’veti üzerine Medine-i Münevvere’ye dönmüş. 32 (M. 652) tarihinde 60 yaşını geçmiş olduğu halde ebedi hayata kavuşmuştur. Bakı’ mezarlığında defnolunmuştur.

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abdullah bin Mes’ud (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Bab-üs-Selam kapısının görünüşü (Medine-i Münevvere)

Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu)- 5

Hazret-i Said’i Hudri (r.a.), 30 kişilik bir seriye kumandanlığına getirildi. Bu seriye Medine’den haraket etti. Yolda Müslüman olmayan bir Bedevi gurubuna rastladılar ve onlara misafir olmak istedilerse de kabul etmediler.

Müslümanlar orada istirahat ederlerken bu Bedevilerin reislerini bir akrep soktu. ORADAKİLER REİSLERİNİ KURTARMAK İÇİN BİR ÇOK ÇARELERE başvurularsa da şifa hasıl olmadı.

Bedevileren bazıları;

-“Şu karşıda istirahat eden kafileye gidip, akrep sokmasına karşı yapılacak tedaviyi soralım. Belki bilen vardır.” Dediler.

Bir kimse Eshab-i Kiram (r.anhüm) a gelip;

-“Ey insanlar! Reisimizi biraz önce akrep soktu. Bildiğimiz çarelere başvurduk, fakat şifa hasıl olmadı. İçinizde bu işi bilen var mı?” dediler.

Ebû Said’i Hudri (r.a.);

-“Evet ben bu işi haledebilirim. Fakat önce siz bizim talebimizi red ettiniz, bizi misafir kabul etmediniz. Buna karşılık sizden bir sürü koyun alırız.” Dedi.

Reisin yanına vardılar. Ebû Said’i Hudri (r.a.) reisin yarasına yedi defa FATİHA SURESİNİ okudu. Okuma biter bitmez, reis hemen ayağa kalkıp ileri-geri yürümeğe başladı. Artık üzerinde hiçbir hastalık eseri kalmadı.

Bedeviler, Eshab-i Kiram (r.anhüm) a anlaştıkları sürüyü verdiler. Sonra da sürüyü aramızda paylaşalım diyen Eshab-i Kiram (r.anhüm) a ;

Hazret-i Said’i Hudri (r.a.);

-“Hayır Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) e bu hadiseyi anlatırız, koyunları da kendilerine arz ederiz, Nasıl emir buyururlarsa öyle haraket ederiz.” Dedi.

Sefer dönüşünde bu hadiseyi Resulullah (s.a.v.) a anlatılar.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Fatiha’nın bu kadar tesirli bir duâ olduğunu sana kim öğetti?” buyurarak taltif ettiler. Sonra iyi haraket ettiklerini açıkladılar.

Hazret-i Said’i Hudri (r.a.) bu gazâlardan başka Hudeybiye, Hayber, Mekke, Huneyn, Tebük gazâlarına da iştirak etti.

Peygamberimiz Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) le birlikte 12 (Oniki) gazâ’ya katılmakla şereflendiği açıklanmıştı.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Said-i Hudri (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu