‘Hayat-üs Sahabe’ olarak etiketlenmiş yazılar

Bore Beşire Mecido (Girnavas mevki-i)

Ebû Eyyûb-i Ensari (Radiyallah-u anhu)- 7

O her gittiği yerde;

“Mihmandar-i Nebevi” Olarak büyük alâka ve hürmet görmüştür.

Hazret-i Ali (r.a.) nin, hilafeti zamanında Basra Valisi Abdullah ibn-i Abbas (r.a.) ın yanına gitmişti.

İbn-i Abbas (r.a.) kendisini görünce ona pek çok hürmet etmiş ve konağını ailesine tahsis etmiştir.

Basra’dan ayrılırken de, konağın bütün kıymetli eşyaları hediye edildi. Yirmi bin, veya kırk bin dirhem gümüş, yirmi ve kırk köle ihsan ve takdim edilmişse de, O köleleri azâd etti ve paraları da onlara dağıttı.

Hazret-i Muaviye (r.a.) zamanında Mısır’ı da ziyaret eden Ebû Eyyûb-i Ensari (r.a.) burada da büyük hürmet ve alaka ile karşılanmıştır. Mısır Valisi Ukbe bin Âmir (r.a.) idi.

Vali ile aralarında şöyle bir hadise geçti. Vali bir gün akşam namazına gecikti. Cemaat bir haylı bekledi. Nihayet cemaata gelip imâm oldu. Namazı geç de olsa kıldırdı. Cemaat arasında Ebû Eyyûb-i Ensar-i (r.a.) de vardı.

Namazdan sonra Ebû Eyyûb-i Ensari (r.a.) Valiye;

-“Ey Ukbe, Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) in akşam namazını geciktirenler hakkında şu sözünü duymadın mı?;

(-“Ümmetim akşam namazını yıldızların gökyüzünü kaplamasına kadar tehir etmedikçe hayır üzeredir, yahut fıtrat üzeredir.”

Hazret-i Ukbe (r.a.);

-“Evet.” Diye cevap verince;

Ebû Eyyûb-i Ensari (r.a.);

-“O halde akşam namazını niçin bu kadar geciktirdiniz? Diye sordu.

Ukbe (r.a.) meşgüliyeti sebebiyle bu geçikmenin vâki olduğunu ifade edince,

Ebû Eyyûb-i Ensar-i (r.a.);

-“Yemin ederim ki, senin bu yaptığını görerek halkın Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) da böyle yapardı, zehabına düşmesinden endişe ederim.” Dedi ve Vali’yi ikaz ve işaret etti.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Eyyûb-i Ensari (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Alman (Alaman) köprüsü (Uzaktan görünüşü) Nusaybin

Ebû Eyyûb-i Ensari (Radiyallah-u anhu)- 8

Hazret-i Ebû Eyyûb-i Ensari (r.a.) Mısır seyahatının asıl sebebi bir Hadis-i Şerif-i, validen tahkik etmekti.

Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) den rivayet edilen Hadis-i şerif’i bizzat, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) den duyan Hazret-i Ukbe (r.a.) den başkası hayatta kalmamaıştı.

Hazret-i Ebû Eyyûb-i Ensar-i (r.a.), durumu Ukbe (r.a.) ye bildirip, kendisini deinlemek istediğini söyledi.

Ukbe (r.a.) Mezkür Hadis-i şerif-i şu şekilde anlattı.

Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;

-“Her kim bu dünyada bir Mü’minin kusurunu örterse, Cenab-i Hak da kıyamet gününde onun kusurunu örter.

Hazret-i Eyyûb-i Ensar-i (r.a.) böylece bir Hadis-i tahkik etmenin gönül huzuru ile Medine’ye dönmüştür.

Onun için, Allah yolunda cihad için cepheye gitmek ne ise, bir Hadis-i Şerif için de uzun yolları katetmek aynı derecede mukaddes bir vazifeydi.

Hazret-i Eyyûb-i Ensari (r.a.), dört Halife devrini de idrak ederek nihayet Hazret-i Muaviye (r.a.) nin İstanbul fethi için teşkil ettiği orduya da yetişmiştir.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ınİstanbul fethi için verdiği müjdeyi kalbinin derinliğinde bir sır gibi saklıyordu. Yaşı ilerlemesine rağman bu müjdeye kavuşma şerefi ve heyecaniyle dolu idi.

Hicretin elinci (M. 650) Senesinde Mısır’a gelerek bizzat katıldığı bu ordu ile İstanbul önlerine kadar gelen Hazret-i Eyyûb-i Ensari (r.a.) çarpışmalar sırasında hastalandı ve yatağa düştü.

Hasta yatağından harbin seyrini takip ediyor ve bir an önce iyileşip, savaşmayı arzuluyordu. Ordu kumandanı Yezid bin Muaviye kendisini bizat gelip ziyaret etti.

Hazret-i Eyyûb-i Ensari (r.a.) ecelinin yaklaştığını hisederek, peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhive sellem) şu hadis-i Şerifini rivayet ederek;

-“Kostantiniyye’de kalenin yanında bir reculi Salih defn olunacaktır.”

Vasiyette bulundu.

-“Şayet burada vefat edesem, cenazemi hemen defnetmeyin. Ordunun gidebileceği yerin en ileri noktasına götürün ve beni oraya defnedin.”

Mihmandar-i Nebevi, demek ki, manevi olarak defnedileceği yeri görmüş ve Müslümanların hayali olan İstanbul fethine bir adım daha yaklaşmak istemişti.

Gerçekten bir müddet sonra Hazret- Eyyûb-i Ensari (r.a.) ruhunu Rahman’a teslim eyledi.

Vasiyeti üzerine askeler naşını elleri üzerinde ordunun vardığı en uç noktaya taşıdılar. Tekbir ve dualarla defnettiler.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Eyyûb-i Ensari (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Çağ-Çağ barajı (kış mevsimi)

Ebû Eyyûb-i Ensari (Radiyallah-u anhu)- 9

Hazret-i Ebû Eyyûb –i Ensari (r.a.) sağlığında görmediği o fethi vefatından sonra kabrinden temaşa etmek istedi. Bu bakımdan İstanbul’un manevi fatihi olarak kabul edilen Ebû Eyyûb-i Ensari (r.a.), bu toprakları asırlardır şereflendirmiş ve nurlandırmıştır.

O’nun defnedilmesinden sonra ordu Kumandanı Yezid, mezarına bir zarar gelmemesi için, Bizans kayserine bir elçi gönderdi. Orada yatanın Peygamber Mihmandari olduğunu ve O’na gelecek en küçük bir zararın, İslam dünyasında bulunan bütün kiliselerin yıkılıp yerle bir olmasına sebep olacağını ihtar etti.

Gerek bu tehdid, gerekse Hazret-i Peygamber Efendimiz (s.a.v.) in büyük Sahabisi olması sebebiyle, hiristiyanlar onun mezarına zarar vermemiş, hatta müslümanlar gibi onun mezarını ziyaret ederek manevi yardımını dilemişlerdir.

Zamanla o mezarda yatan zatın hüviyeti Bizanslılarca unutulmuş, fakat manevi havası sonraki asırlarda de devam etmiştir.

Bundan sonra İstanbul üzerine daha pek çok sefer tertip edilmiştir. Ancak her defasında muhkem kalelerle korunan şehir fethedilmemiş, bu şeref Osmanlı Padişahı Fatih Sulhan Muhammed Han ve askerlerine nasip olmuştur.

Osmanlı Sultanı Fatih Sultan Muhammed Han (1451-1481) İstanbul’un fethini gerçekleştirdikten sonra devrin büyük âlim be gönül Sultanlarından Akşemseddin (k.s.) hazretlerine;

-“Ey benim muhterem hocam! Tarih kitablarının yazdığına göre, Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) in Mihmandari Ebû Eyyûb-i Ensari (r.a.) mübarek kabri, burada (İstanbul) kalenin yakın bir yerindeymiş. Himmetinizle kabri şerifin yerini bulmak ve bilmek arzusundayım.” Buyurunca

Akşemseddin (k.s.) Sultan’a hitaben;

-“Sultanım ben geceleri şu semtte bir yere nur inmekte olduğuınu görüyorum. Zan ederim ki, o nurun indiği yerde, O mubareğin kabri şerifi olsa gerektir.” Buyurdu.

Beraber bugünkü türbenin bulunduğu yere geldiler.

Akşemseddin hazretleri (k.s.) bir müddet teveccühte bulunduktan sonra;

-“Evet, Hazret-i Ebû Eyyûb-i Ensari (r.a.) nin ruhu şerifi ile şimdi mülakat ettim. İstanbul’un fethini tebrik edip,

(-“Beni zulmet-i küfürden kurtardın.” Buyurarak ferah ve sürurunu belirtti. Buyurunca.

Fatih Sultan Muhammed han ve Akşemsettin hazretleri (k.s.) ile maiyeti hep beraber, işaret edilen yere geldiler.

Sultan Fatih, Akşemseddin hazretleri (k.s.) ne;

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Eyyûb-i Ensari (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Girnavas şelalesi (Başka bir açı) Nusaybin

Ebû Eyyûb-i Ensari (Radiyallah-u anhu)- 10

-“Efendim! Kabri şerifin yerini tayin buyurunuz ki, üzerine türbe yapalım.” Dedi.

Akşemseddin hazretleri (k.s.) şimdiki türbenin bulunduğu yere bir müddet teveccüh ve murakabada bulunduktan sonra mezarin baş tarafından bir yeri göstererek;

-“Burasını kazınız. İnşaalah-u Teâlâ, iki arşın sonra yazılı bir mermer çıkacaktır. İşte orası Hazret-i Mihmandar-ı Ebû Eyyûb el-Ensari (r.a.) nin kabri şerifidir.” Buyurdu.

İşaret edilen yer kazıldı. Buyurduğu gibi YAZILI MERMER bulundu. Sultan Fatih, Akşemseddin hazretleri (k.s.) nin kerametine hayran kalıp, ziyadesiyle memnun oldu.

Fatih Sultan Muhammed Hân, Ebû Eyyûb-i Ensari hazretleri (r.a.) nin kabri üzerine bir türbe, Akşemseddin (k.s.) ve ailesine mahsus odalar ile bir de Cami-i şerif bina ettirdi.

Burası bütün Müslümanların ziyaretgâhi haline geldi. Camii şerif 1136 (M. 1723) senesinde iki uzun Minare yapıldı.

Osmanlı Sultani Üçüncü Selim Han 1203 (M. 1789), 1223 (M. 1807) Eyyûb Sultan Camii’ni 1215 (M. 1800) senesinde yeniden yaptırdı. İlk Cuma namazında Sultan Selim Hân da bulundu. Eyyûb Sultan Camii’nin son tamirini 1380 (M. 1960) senesinde devrin Baş vekili Adnan Menderes yaptırdı.

Türbenin son tamirini Osmanlı Sultanlarından ikinci Mahmut Hân 1255 (M. 1808), 1223 (M. 1839) yaptırdı. Sanduka üsrindeki yazılar, Sultan’ın el yazısıdır.

Türbedeki asılı levhadaki iki beyt Sultan üçüncü selim Hân söyleyip, devrin meşhur hattadı Yesârizâde yazmıştır.

-“Alemdar-ı Kerimi şahı iklimi risaletsin
Mumin el benim, dâim, bahakkı hazret-i Bârî
Selim İlhami her dem, yüz sürer bu ravza-i Pâke

Şefaatle kerem kıl, Yâ Ebû Eyyûb el-Ensari.”

Hazret-i Ebû Eyyûb-i Ensari (r.a.) Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) den bizzat işiterek 150 Hadis-i şerif rivayet etti.

Bunlardan bazıları şunlardır.

Bir gün Hazret-i Halid bin Velid (r.a.) in oğlu Abdurrahman Muharebe sırasında yakaladığı dört esirin katlini emretmişti. Dördünün de atılacak oklarlacan vermesini istemişti.

Ebû Eyyûb-i Ensari (r.a.) bunu haber alınca Abdurrahman’ı ikaz etmiş,

Ve;

-“Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve selem) denişkenceli ölümlerinehyettiğini duydum.” Diyerek bir hadis-i şerif nakletmişir.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Eyyûb-i Ensari (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Girnavas şelalesi (Uzaktan görünüşü) Nusaybin

Ebû Eyyûb-i Ensari (Radiyallah-u anhu)- 11

Bir rivayetlerinde;

Bir adam Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) a gelerek;

-“Yâ Resulullah (s.a.v.), bana veciz şekilde nasihat eder misin?” dedi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem), nasihat isteğen adama şöyle dedi;

-“Namazını kıldığın zaman, sanki dünyaya veda ediyormuşsun gibi ol, yarın özür dileceğin bir söz söyleme, insanların elindekinden ümidini kes.”

Yine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) buyurdu ki;

-“Ramazan-ı şerif ayında tamamen oruç. Tuttuktan sonra, şevval eyında altı gün oruç tuıtan kimse, bütün sene oruç tutmuş gibi olur.”

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) buyurdu ki;

-“Kim Allah’a ortak koşmadan ibadet eder, namazı kılar, zekatı verir, Ramazan ayında oruç tutar ve büyük günahlardan sakınırsa, muhakkak onun için Cennet vardır.”

Eshab-i Kiram (r.anhüm);

-“Ya Resulallah! Büyük günahlar nelerdir?” diye sordular.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) buyurdu ki;

-“Allah’a ortak koşmak, Müslüman bir kimseyi öldürmek ve Cihadden kaçmaktır.”

Yine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) buyurdu ki;

-“Kılınan her namaz hatalara bir set çeker.”

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) buyurdu ki;

-“Akşam namazına, yıldızlar doğmadan önce acele ediniz.”

Yine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) buyurdu ki;

-“Sadakanın en efdâli, (en faziletlisi) akrabaya verilendir.”

Yine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) buyurdu ki;

-“Bir müslümana din kardeşini, üç günden daha fazla terk etmek, karşılaştıklarında birbirinden yüz çevirmek helal olmaz. Bunlardan hayırlısı ilk önce Selâm verendir.”

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Eyyûb-i Ensari (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Abbas bin abdulmuttalib (r.a.) nın kabirleri (Osmanlılar zamanındaki Cennet-ül Baki’ mezarlığı)

Abbas bin Abdulmuttalib (Radiyallah-u Anhu);

Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem), en çok sevdiği amcalardan. Abdulmuttalib’in en küçük oğludur. Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) den üç yaş büyüktür.

Bedir savaşında düşman askeri arasında idi. Müslümanların eline esir düştü. Kendisi için ve kardeşlerinin oğulları Ukayl ve Nefvel bin Haris için para verip kurtuldular. O yıl İman etti. En son hicret eden budur.

Mekke ve Huneyn gazâlarında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) ın yanında bulundu. 32 (M. 652) de 88 yaşında vefat etti. Baki’de medfundur.

Uzun boylu, beyaz ve güzel idi. Abbası Halifeleri Hazret-i Abbas (r.a.) ın soyundandır.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem), annesinin vefatından sonra dedesinin yanına yerleştiğinde Hazret-i Abbas (r.a.) ile çocukluktan itibaren beraber büyümüşlerdir.

Böyle olmakla beraber peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem), Hazret-i Abbas (r.a.) a atası gibi davrandı ve o’nu babasının yarısı olarak kabul etti.

Çocukluğunda bir defa kayıbolmuştu. Bunun üzerine, bulunması halinde, Allah-u Teâlâ’ya şükür olarak, annesi Kabe-i muazzama örtüsünü değiştirmeyi nezretmişti. Bulununca da adağını annesinin yerine getirdiği çocukluğuna ait bilinen tek Vak’adır.

Hazret-i Abbas (r.a.), gençlik devresinde, ticaretle uğraştı ve çok zengin oldu. Kardeşlerinin içinde en zengini oydu. Ticaret icabı yaptığı seyahetlerin birisinde, yemen’e giderken beraberinde Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) i götürdüğü rivayet edilmiştir.

Kureyşin ileri gelenlerinden ve reislerinden idi. Mescid-i Haram’ın tamiratı ve gelen hacılara su dağıtmak (Sıkaye) vezifesini yürütürdü. Müslüman olduktan sonra da bu vazifeyi devam ettirdi.

Hazret-i Abbas (r.a.) ve kardeşleri hac mevsiminde ‘zemzem’ kuyusu önünde dururlar. İsteyenlere kuyudan su çekip verirlerdi.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) İslamiyeti anlatmaya başlayınca, Hazret-i Abbas (r.a.) muhalefet etmeyip, akrabalık şefkatıinden dolayı Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) e yardımda bulundu ve destek oldu.

Medine’den Müslüman olmak için gelenler, Akabe’de Peygamberimizle buluştular. Hazret-i Abbas (r.a.) ‘Akabe’ biatında Müslüman olmadığı halde, Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) in yanında bulunup, orada bulunanların Müslüman olmalarını teşvik edici, tesirli konuşmalar yaptı.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abbas bin Abdulmuttalib (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

DSC08639  Fuad Yusufoğlu Abbas bin Abdulmuttalib (r.a.) nın kabri şerifleri (Cennet-ül Baki' mezarlığı)

Abbas bin Abdulmuttalib (r.a.) nın şimdiki haliyle kabirleri (Başka bir açıdan görünüşü)

Abbas bin Abdulmuttalib (Radiyallah-u Anhu)- 2

Hazret-i Abbas (r.a.), biat etmek için gelen bu topluluğa şöyle hitab etti;

-“Ey Medineliler! Bu kardeşimin oğludur. İnsanların içinde en çok sevdiğim O’dur. Eğer, O’nu tasdik edip, Allah’tan getirdiklerine inaniyor ve beraberinizde alıp götürmek istiyorsanız, beni tatmin edecek sağlam bir söz vermeniz lazımdır. Bildiğiniz gibi, Muhammed (Sallallahu aleyhi ve selem) bizdendir. Biz, O’nu O’na inanmıyan kimselerden koruduk. O bizim aramızda izzet ve şerefiyle korunmuş olarak yaşamaktadır. O bütün bunlara rağmen, herkesten, yüz çevirmiş, size katılıp, sizinle beraber gitmeğe karar vermiş bulunmaktadır. Eğer siz, bütün Arab kabilelerinin birleşip üzerinize hucum ettiğinde, onlara karşı koyacak kadar savaş gücüne sahipseniz bu işe karar veriniz. Bu hususu aranızda iyice görüşüp konuşunuz, sonradan ayrılığa düşmeyiniz. Siz verdiğiniz sözde durup, O’nu düşmanlarından koruyabilecek misiniz? Bunu layıkıyla yapabilir seniz ne âlâ. Yok Mekke’den çıktıktan sonra O’nu yalnız bırakacaksanız, şimdiden bu işten vazgeçiniz ki, yurdunda şerefiyle korunmuş halde yaşasın.” Dedi.

Medine’liler ise;

-“Biz, Resulullah (sallallahu aleyhi ve selem) i malımız ve canımız pahasına koruyacağız. Biz, bu sözümüzde sadıkız.” Dediler ve Biat ettiler.

Sonra Hazret-i Abbas (r.a.);

-“Allahım! Sen onların yeğenim hakkında verdikleri sözü yerine getirip onu korumak için ettikleri yemini işiten ve görensin. Kardeşimin oğlunu sana emanet ediyorum Yâ Rabbi” diyerek duâ etti.

Bedir savaşı sonunda Hazret-i Abbas (r.a.), esirlerle beraber Medine’ye getirilince,

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) ona;

-“Ey Abbas, kendin, kardeşinin oğlu Ukayl bin Ebû Talib, Nefvel bin Haris için kurtulmalık akçesi ödeyiniz. Çünkü sen zenginsin.” Buyurdu.

Hazret-i Abbas (r.a.) da;

-“Ya Resulallah, ben müslümanım, kureyşliler beni zorla Bedir’e getirdiler.” Dedi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem);

-“Senin Müslümanlığın Allah-u Teâlâ bilir. Doğru söyliyorsan Allah sana elbette onun ecrini verir. Fakat senin işin görünüş itibariyle aleyhimizdedir. Sen kurtulmalık akçeni ödemen lazımdır.” Buyurdu.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abbas bin Abdulmuttalib (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

DSC08640  Fuad Yusufoğlu Abbas bin Abdulmuttalib (r.a.) nın kabri şerifelri (Cennet-ül Baki' mezarlığı)

Abbas bin Abdulmuttalib (r.a.) nın şimdiki haliyle kabirleri (Başka açıdan görünüşü)

Abbas bin Abdulmuttalib (Radiyallah-u Anhu)- 3

Hazret-i Abbas (r.a.);

-“Ya Resulallah, yanımda ganimet olarak aldığınız 800 dirhemden başka servetim yok.” Deyince,

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Yâ Abbas! Ya o altınları niçin söylemiyorsun?” buyurunca

Hazret-i Abbas (r.a.);

-“Hangi altınları” Dedi.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Hani sen Mekke’den çıkacağın gün, hanımın Haris’in kızı Ümmül Fadl’a verdiğin altınlar! Onları verirken yanınızda sizden başka kimse yoktu. Sen, Ümmül Fadl’a (-“Bu seferde başıma ne geleceğini bilmiyorum. Eğer bir felakate düçar olup da dönemezsem şu kadarı senindir, şu kadarı Fadl içindir, şu kadarı Abdullah için, şu kadarı Kusem içindir.”) dediğin altınlar.” Buyurunca;

Hazret-i Abbas (r.a.) şaşırdı ve;

-“Yemin ederim ki ben bu altınları hanımıma verirken yanımızda kimse yoktu. Bunu nereden biliyorsunuz?” dedi

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Allah-u Teâlâ haber verdi.” Buyurduğunda

Hazret-i Abbas (r.a.);

-“Senin Allah-u Teâlâ’nın Resulü olduğuna ve döğru söylediğine şehadet ederim.” Deyip kelime-i şehadet getirdi. Müslüman oldu.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) Hazret-i Abbas (r.a.) ı Mekke’de vazifelendirdi.

Hazret-i Abbas (r.a.) Müslüman olduğunu hiç kimseye söylemedi. Mekke’den müşriklere ait haberleri Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) e bildirip, Mekke’de bulunan Müslümanlara yardımcı olurdu.

Bir mektubunda Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in yanına gelmek istediğini bildirdiğinde;

Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) on’a;

-“Senin bulunduğun yerdeki cihadın daha güzel ve faydalıdır.” Buyurdular.

7. (M. 628) senesinde Peygamber Efendimiz Hayber Yahudilerine karşı savaş ilan eti ve bu savaşın neticesinde Müslümanlar gelip geldiler.

Hayber Zafer’inden sonra, Hazret-i Haccac bin Ilâtüssülem (r.a.), Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in huzuruna gelip;

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abbas bin Abdulmuttalib (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

DSC00093  Fuad Yusufogğlu Hazreti Abbas bin Abdulmuttalib radiyallahu anhu'nun mezarları (Baki' mezarlığı)

Abbas bin Abdulmuttalib (r.a.) nın mubarek mezarları (şimdiki son haliyle)

Abbas bin Abdulmuttalib (Radiyallah-u Anhu)- 4

Hayber Zafer’inden sonra, Hazret-i Haccac bin Ilâtüssülem (r.a.), Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in huzuruna gelip;

-“Yâ Resulallah! Benim Mekke’de bazı kimselerde ve hanımımda mallarım var. Bunları alıp size getirmek istiyorum. Mekke’ye gidersem, Müslüman olduğumu da bilmemeleri lazım, yoksa vermezler. Bir de sizin hakkınızda uygun olmayan sözler söylemek icap edecektir. Uygun görüyor musunuz?” deyince,

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) izin verdiler. Hazret-i Haccac (r.a.) doğruca Mekke’ye gelmiş müşriklere;

-“Ey Arab kabileleri! Toplanın size mühim haberlerim var. Muhammed’in Eshabı (s.a.v.), bir benzerini işitmediğiniz bir yenilgiye uğradı. Muhammed (s.a.v.) i de esir ettiler.”

Ve dediler ki;

-“Muhammed (s.a.v.) i biz öldürmeyelim, Mekke’ye gönderelim de Mekke’liler öldürsün.” Dedi.

Bunu işiten Mekkeliler çok sevindiler ve Haccac (r.a.) a alacaklarını hemen fazlasıyla verdiler.

Mekke’de bulunan Hazret-i Abbas (r.a.) bu haberi işitince bayıldı. Evine zor taşıdılar. Ayıldığında, kapının açık tutulmasını emredip üzüntüsünü kafirlere belli etmemeğe çalıştı.

Kapısı önünde biriken Müslümanların da çiğerleri paralandı. Mahzun oldular.

Hazret-i Abbas (r.a.) kölesine;

-“Haccac’a git. Acele bize gelsin.” Diye emreti.

Hazret-i Haccac (r.a.), Hazret-i Abbas (r.a.) ın evine gelip;

-“Müjde Ey Ebûl Fadl, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Hayber’de Zafere kavuştu. Ondan izin alarak buraya mallarımı almaya geldim. Bunu şimdilik kimseye söyleme. Ben Mekke’den çıktıktan üç gün sonra istediğine söyleyebilirsin.” Deyince

Hazret-i Abbas (r.a.) sevincinden Hazret-i Haccac (r.a.) in alnından öpüp, on köle azâd etti.

Hazreti Haccac (r.a.) Mekke’den çıktıktan üç gün sonra Hazret-i Abbas (r.a.) müşriklerin toplandığı yere varıp Hazret-i Haccac (r.a.) ın yaptığı hileyi söyledi.

Ve;

-“Kardeşimin oğlu Hayber’i fetheti. İçinde ganimet mallarını da Eshab (r.anhüm) ına paylaştırdı. Yahudilerin elebaşlarının boynunu vurdurdu.” Deyince, Müşrikler şaşkına döndüler. Müslümanlar da tasalı ve kaygılı halden çıkıp, sevince kavuştular.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abbas bin Abdulmuttalib (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

 

Hazret-i Abbas bin Abdulmuttalip (r.a.) nın Osmanlılar zamanındaki mezarı

Abbas bin Abdulmuttalib (Radiyallah-u Anhu)- 5

Hazret-i Abbas (r.a.) Mekke’nin fethine dair yapılan hazırlıkların son safhada olduğunu haber alınca, artık Mekke’de kalmasını lüzumlu bulmayıp, fetihden az bir zaman önce Medine’ye hicret etti. Mekke’nin fethinde Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in yanında bulundu.

Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in;

-“Fetihten sonra Hicret yoktur.”

Hadis-i Şerifi ile, en son hicret eden sahabi Hazret-i Abbas (r.a.) olup Ebû Süfyanı, hazret-i Peygamber efendimiz (Sallallahu alayhi ve sellem) in yanına getirip Müslüman olmasına da sebep oldu.

Mekke’nin kan dökülmeden fethedilmesi için çalıştı. Fethin öncesinde ve fetih sırasında üstün gayretleriyle başarıya ulaştı.

Hazret-i Abbas (r.a.), Mekke’nin fethinden sonra yapılan huneyn gazâsında da Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem)in yanından ayrılmadı.

İslâm ordusu, sabah gün ışımadan çukur ve geniş bir vadiden aşağıya iniyorlardı. Ancak düşman ordusu, daha önceden oraya gelmişti ve vadinin her iki yanında gizlenip pusu kurmuşlardı.

Müslümanlar tam oraya geldiklerinde, düşman etraftan saldırmaya başladılar. Müslümanlar ne olduğunu anlıyamadılar. Bir an için karışıklık oldu.

Eshab-i Kiram (r.anhüm) ın çoğu dağıldığında yalnız Hazret-i Abbas, Hazret-i Ebû Bekir (r.anhüm) ve birkaç kahraman ölmeyi göze alıp; Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın yanından ayrılmayıp geri dönmediler.

O zaman, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) katırını düşmanın üzerine sürmek istedi. Hazret-i Abbas (r.a.), katırın dizginini, Hazret-i Süfyan bir Haris (r.a.) de üzengisini tutup hızını kesmeğe ve Resulullah (s.a.v.) ın Hevazin kabilesinin arasına dalmasına mani olmaya çalıştılar.

Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem), Allah-u teâlâ’nın yok olacağına üzüldüğünden;

-“Ya Abbas! Sen onlara; “Ey Medineliler Ey Sümere ağacının altında biat eden sahabiler!” diyerek seslen.” Buyurdu.

Hazret-i Abbas (r.a.) iri yapılı ve heybetli idi. Bağırdığı zaman sesi çok uzaklardan duyulduğu için;

O da;

-“Ey Medineliler! Ey Sümere ağacının altında Peygamberimiz (s.a.v.) e söz veren Eshab! Buraya toplanınız. Dağılmayınız.” Diye bütün gücüyle bağırdı.

Bunu işiten Eshab-i Kiram (r.anhüm) geri dönmek istedilerse de binek hayvanları öyle ürkmüşlerdi ki, bazı Eshab hayvanlarını geri döndüremediler. Zırhını, kılncını ve mızrağını alıp, binek hayvanlarından kendilerini atmak zorunda kaldılar.

Müslümanlar toparlandılar ve şiddetli bir muharebeden sonra, düşman askerlerinin çoğu öldürüldü. Bir kısmı da esir alındı.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abbas bin Abdulmuttalib (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu