‘Hayat-üs Sahabe’ olarak etiketlenmiş yazılar

 

 

 

Hazret-i Abbas bin Abdülmuttalip (r.a.) mezarı (yani resim) Cennet-ül Baki’

Abbas bin Abdulmuttalib (Radiyallah-u Anhu)- 6

10. (M. 632) senesinde Resulullah efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) eshabiyle Vedâ haccına gittiler. Peygamber efendimiz (s.a.v.), vedâ hutbelerinde Hazret-i Abbas (r.a) dan bahsettiler… Faizin yask olduğunu, ilk kaldırdığı faizin, amcası Hazret-i Abbas (r.a.) ın faizi olduğunu bildirdiler.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem), vefat edince Eshab-i Kiram (Aleyhimürrıdvan) ın aklı başından gitti. Mescide ağlaşmaya başladılar. Hiç kimsenin inanası gelmiyordu.

Hazret-i Ömer (r.a.), Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) in mübarek vucudu şeriflerinin huzuruna gelip, mübarek yüzüne bakıp;

-“Rsulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) bayılmış, fakat baygınlığı çok ağır.” Deyip mübarek yüzünü örterek

dışarı çıkıp;

-“Her kim, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) öldü derse kılıcımla boynunu vururum.” Dedi.

Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) ve Hazret-i Abbas (r.a.) bu konuda Eshab-i Kiram (r.anhüm) la konuştular.

Hazret-i Abbas (r.a.) mescide gidip;

-“Ey İnsanlar Resulullah (sallallahu aleyhi ve selem) ın (-“Ben vefat etmiyeceğim.”) diye bir sözünü duydunuz mu?” dedi.

Eshab-i Kiram (r.anhüm);

-“Hayır duymadık.” Dediler.

Hazret-i Abbas (r.a.), Hazret-i Ömer (r.a.) e dönerek;

-“Yâ Ömer, bu hususta senin bildiğin bir şey var mıdır?” deyince,

Hazret-i Ömer (r.a.);

-“Yok.” Dedi.

Bunun üzerine Hazret-i Abbas (r.a.);

-“Hiç bir kimse, Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) in ölmeyeceğini söyleyemez. Allah-u teâlâ’ya yemin ederim ki, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ölümü tadmış bulunmaktadır. Allah-u Teâlâ O’na şöyle buyurdu;(-“Muhakkak, sen de öleceksin, onlar da öleceklerdir. Sonra hiç şüphesiz, hepiniz Rabbinizin huzurunda muhakemeye duruşacaksınız”) –Zümer suresi ayet 30-31 – Ey İnsanlar! Şunu iyi bilin ki, Resulullah; (Sallallahu aleyhi ve sellem) vefat etti. O, İslamiyetin bütün hükümlerini tamamladıktan sonra aramızdan ayrıldı. Defin işlerini bir an önce yapalım. Onu kabri şerifine koymamıza da engel olmayınız. Kardeşim Ömer (r.a.) in dediği doğruysa, Allah-u Teâlâ kabrinin üzerindeki toprağı gidererek yanımıza tekrar göndermekten aciz değildir. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) vefat etmiştir. Nihayet o da bizler gibi insandır.”dedi.

Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) buna benzer bir konuşma yaptı Ehl-i beyt ve Eshab-i Kiram (r.anhüm), Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) in vefat ettiğine kanaat getirdiler.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abbas bin Abdulmuttalib (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Girnavas şelalesi (Nusaybin)

Abbas bin Abdulmuttalib (Radiyallah-u Anhu)- 7

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in mübarek cenazelerini yıkamak üzere Hazret-i Ali, Hazret-i Abbas, Hazret-i Abbas’ın oğulları Fadl ve Kusem, Hazret-i Usame bin Zeyd ve Hazret-i Salih (r.anhüm) odaya girip kapıyı kapadılar.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) i gömleği üzerinde olduğu halde yıkamağa başladılar. Hazret-i Abbas ve oğulları (r.anhüm) su döküp, Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) sağa sola döndürdüler.

Hazret-i Ali (r.a.) de yıkadı. Yıkadıkça evin içine misk kokusu ve benzerini daha görmedikleri çok güzel bir koku yayıldı. Sonra üç parça kefen ile kefenledikten sonra, vefat ettiği yere kabri şerifi kazılıp, lahd şekline getirildi. Hazret-i Abbas (r.a.) da kabre girerek, Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) i kabri şerifine koydular.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) bir gün Hazret-i Abbas (r.a.) a;

-“Ey Abbas sana bir ihsanda bulunayım mı? Sana akrabalık hakkını ödeyip faydalı alayım mı?” buyrdular.

Hazret-i Abbas (r.a);

-“Evet Yâ Resulallah” deyince

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Ben sana bir şey öğreteyim ki, onu işlediğin zaman, Allah-u Teâlâ, senin günahının evvelini ve ahirini yenisini ve eskisini, kasıtlısını ve kasıtsızını, küçüğünü, büyüğünü, gizlisini ve açığını bağışlasın. Dört rekat namaz kılarsın. Her rek’atda Fatiha’dan sonra bir sure okuyup ayakta iken onbeş defa (Sübhanallahi velhamdulillahi vela ilahe illallahü vallahü ekber) dersin. Rüküye eğilince bunu on defa söylersin. Rüküden ayağa kalktığında, ayakta olduğun halde, bunu on defa söylersin sonra secdeye varır, orada on defa söylersin. Secdeden kalkıp oturduğunda on defa söylersin. Tekrar secdeye vardığında on defa söylersin. Sonra secdeden başını kaldırıp oturduğun halde on defa daha söylersin. Sonra ikinci rek’ata kalkarsın. Birinci rek’attaki gibi dört rekatı da kılarsın. Bu her rek’atta yetmişbeş, dört rek’atte üçyüz eder. Artık senin günahlarının ‘Alic’in’ (yürümekle dört gecede katedilen kumluk bir yer.) kumlarının sayısı kadar da olsa, Allah-u Teâlâ seni bağışlar. Bunu hergün bir defa kılmağa gücün yeterse kıl.” Buyurdu.

Hazret-i Abbas (r.a.);

-Ya Resulallah (Sallallahu aleyhi ve sellem), bunu hergün yapmağa kimin gücü yeter?” deyince

Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) de;

-“Her gün kılmağa gücün yetmezse, her Cuma bir defa kıl, her Cuma kılmazsan, ayda bir defa kıl. Ayda bir defa kılmazsan senede bir defa kıl. Senede bir defa kılamazsan ömründe bir defa olsun kıl.” Buyurdu.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abbas bin Abdulmuttalib (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Girnavas şelalesi (Başka bir açı) Nusaybin

Abbas bin Abdulmuttalib (Radiyallah-u Anhu)- 8

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem), bir gün Hazret-i Abbas (r.a.) a;

-“Yarın sabah (ki pazartesi günüdür) sen ve çocukların bana gelin, size dua edeceğim.” Buyurdu.

Sabah olunca beraberce Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) ın huzuruna gittik. Kendisinin hususi yakınları olduğumuza ve hepimizin bir kişi gibi olduğumuza, Allah-u teâlâ’nın da rahmetini üzerimize eşit miktardaki yaymasına işaret olarak, kendi abâsını üzerimize örttü.

Sonra;

-“Ey Allahım! Abbas’ı ve oğullarını mağfiret eyle ve bağışla, öyleki hiç günahları kalmasın… Yâ Rabbi onu, oğullarını meydana gelecek âfet ve balâlerden koru.” Duâ etti.

Bir muharebede Hazret-i Ömer (r.a.), askeri idare etmek, ordunun başında bulunmak için cepheye gitmek istemişti.

Hazret-i Abbas (r.a.), Hazret-i Ömer (r.a.) in Medine’de kalmasının daha yerinde olduğu, kumandan olarak başka birinin gitmesinin daha uygun olacağı şeklindeki fikrini beyan etmiş, Hazret-i Ömer (r.a.) da bu fikri kabul etmişti.

Diğer Eshab-i Kiram (r.anhüm) da yapılacak işlerde kendisiyle istişare ederlerdi. Medine’de kuraklık olunca.

Hazreti Ömer (r.a.), Hazreti Abbas (r.a.) ın duâ etmesini istedi. Hazret-i Abbas (r.a.) duâ edip, duası bereketiyle yağmur yağdı ve toprak yeşilendi.

Bundan sonra Hazret-i Ömer (r.a.);

-“Hazret-i Abbas (r.a.), Allah-u Teâlâ ile bizim aramızda vesiledir.” Buyurdu.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) e yakınlığı ve faziletlerinin çokluğundan dolayı herkes tarafından sevilir, sayılır hürmet edilir bir zat idi.

Herkes kendisine imrenirdi. Hazret-i Abbas (r.a.) gelince, Hazret-i Ömer (r.a.), Hazret-i Osman (r.a.) gibi büyük zatlar, hürmetlerinden ve tevazularından ayağa kalkarlardı.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) den sonra, sakin ve sade bir hayat yaşadı.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abbas bin Abdulmuttalib (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Girnavas şelalesi Başka bir açıdan görünüşü

Abbas bin Abdulmuttalib (Radiyallah-u Anhu)- 9

Hazret-i Ömer (r.a.), fetihlerden elde edilen ganimetlerden, Hazret-i Abbas (r.a.) a hisse ayırırdı.. Hazret-i Ömer (r.a.), Mescid-i nebevi’nin genişletilmesini istedi. Mescidin hemen yanında Hazret-i Abbas (r.a.) ın evi vardı. Hazret-i Ömer (r.a.) bu evi satın almak istedi. Hazret-i Abbas (r.a.) ise evini hediye olarak verdi.

Çok zengin olan Hazret-i Abbas (r.a.), medine’ye yerleştikten sonra yapılan bütün muharebelerde ve hususen Bizans’a karşı gerçekleştirilen seferde, İslâm ordusunun techizi için çok yardım etti. Çok cömert idi. İkram ve ihsanları çok idi.

Köleleri satın alıp, azâd eder ve böyle yapmayı çok severdi. Yetmiş köle âzâd ettiği meşhurdur. Yakın akrabayı ziyaret etmeği, onların haklarını yerine getirmeğe çok dikkat eder, muhtac olanlara yardım ederdi. Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) onu çok severdi.

Abbas bin Abdulmuttalıb (r.a.) ömrünün sonunda göremez oldu. Hazreti Osman (r.a.) nın şehid edilmesinden iki sene evvel 32 (M. 652) de Medine-i Münevvere’de vefat etti. Cenaza namazını Hazret-i Osman (r.a.) kıldırdı. Baki kabristanına defnedildi.

Hazret-i Abbas (r.a.) Uzun boylu, beyaz benizli güzel bir zat idi. Kızlarından başka on erkek evladı vardı.

Oğulları; Fadl, Abdullah, Ubeydullah, Kusem, Abdurrahman, Ma’bed, Haris, Kesir, Avn ve Temâm (r.anhüm) dır. Bunların içinde Hazret-i Abbas (r.a.), ilimde çok yüksek idi.

Hazret-i Abbas (r.a.) ın kız çocukları içinde Hazret-i Ümmü Gülsüm binti Abbas bazı hadis-i şerifler rivayet etmiştir. Hazret-i Abbas (r.a.) ın Fatma binti Cüneyd bin Amr ve Ümmül Fadl Lübâbet’ül Kübra (r.anha) isimlerinde iki hanımı bilinmektedir.

Rivayet ettiği hadis-i şeriflerden bazıları şunlardır;

-“Rab olarak Allah, Din olarak İslâm, Peygamer olarak da Muhammed (s.a.v.) i kabul eden kimse imanın tadını tatmıştır.”

-“Nisvak kullanın, çünkü misvak, ağzın temiz kalmasına ve Rabbimizin razı olmasına sebebtir.”

-“Allah korkusundan mü’min’in kalbi ürperdiği vakit, ağacın yaprakları düşer gibi günahları dökülür.”

-“Abbas oğullarında melikler olacak, ümmetimin başına geçecekler, Allah-u Teâlâ dini onlarla aziz ve hâkim kılacak.”

-“Bu Abdulmuttalib oğlu Abbas’dır. Kureyş’de en cömert ve akrabalık bağlarına en saygılı olandır.”

-“Abbas bendendir, Ben de Abbas’danım.”

-“Abbas benim vasim ve varisimdir.”

-“Abbas, amcamdır. Beni korumuştur Ona ezâ eden bana ezâ etmiş olur.”

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abbas bin Abdulmuttalib (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

DSC06850  Fuad Yusufoğlu Muaz bin Cebel Radiyallah-u anhu'nun mübarek kabirleri

Muaz bin Cebel Radiyallah-u anhu’nun mübarek mezarları

Muaz bin Cebel (Radiyallah-u anhu);

Eshab-i Kiram (r.anhüm) ün büyüklerinden, helal ve haram ilmini en iyi bilenlerden. Adı, Muaz bin Cebel bin Amr bin Evs Abid bin Adiy bin K’b el-Ensaridir.

Künyesi; Ebû Abdullah’dır. Miladi 605 senesinde Medine’de doğdu. Hicretin 18. (M. 604) yılında Kudüs ile Remle arasındaki ‘Amvas’ köyünde vefat etti.

İkinci Akabe bıatında, kendi canlarını ve mallarını korudukları gibi Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) e yardım ederek İslâmiyet’e hizmet edeceklerine söz verip, Müslüman olan yetmiş Medine’liden birisi de Muaz bin cenel (r.a.) dir

Onsekiz yaşında iken Müslüman oldu. Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) ve Eshab-i Kiram Mekke’den Medine’ye hicret ettiklerinde bütün malları ve mülkleri Mekke’de kalmıştı.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) in emriyle Medine’de bulunan Müslümanlar, Mekke’den hicret eden Müslümanlarla kardeşlik kurarak evlerini, mallarını ve eşyalarını paylaştılar. Muaz bin Cebel (r.a.) de Abdullah bin Mes’ud ve Cafer-i Tayyar (r.a.) ile kardeşlık kurmuştu.

Hazret-i Muaz bin Cebel (r.a.) Ensar adı verilen medine’li Müslümanlardandır. Hazret-i Muaz bin Cebel (r.a.); Bedir, Uhud, Hendek, bnei Kureyza savaşlarına ve Hayber’in fethine katılmıştı.

Mekke’nin fethinde de bulundu ve bunda sonra yapılan Huneyn savaşı sırasında Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) in onu mekke’de emir olarak bıraktı. Halka Kur’an-i Kerim öğretmesini ve dini esasları anlatmasını emretti.

Bu vazifesini yapıp Medine’ye döndükten sonra da Kur’an-i Kerim ve dini bilgilerini öğretmeye devam etti.

Peygamberimiz Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) Müslüman beldelerine vali ve Zekat tahsil memurları gönderdiği sıralarda, bir gün sabah namazında sonra Eshab-i Kiram (r.anhüm) a;

-“İçimizden hanginiz Yemen’e gider?” Buyurdu.

Hazret-i Ebû Bekir (r.a.);

-“Ben giderim Ya Resulallah.” Dedi.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) bir müddet sonra;

-“Hanginiz Yemen’e gider? Buyurdu.

Bu sefer Hazret-i Ömer (r.a.);

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Muaz bin Cebel (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Kutbe köyü

Muaz bin Cebel (Radiyallah-u anhu)- 2

Bu sefer Hazret-i Ömer (r.a.);

-“Ben giderim Ya Resulallah.” Dedi.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) biraz sonra tekrar;

-“İçinizden Yemen’e kim gider?” buyurdu.

Muaz bin Cebel (r.a.) ayağa kalkıp;

-“Yâ Resulallah (a.s.v.)! ben giderim.” Dedi

Bunun üzerine Pygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Ey Muaz! Bu vazife senindir.” Buyurdu.

Bütün malını, cihad için Allah yolunda harcayan Muaz bin Cebel (r.a.), Yemen’de valilik yapmak, halka İslamiyet’i anlatmak, Kur’an-i Kerimi öğretmek ve Yemen ülkesinde toplanan Zekat mallarını vazifelilerden teslim almak ve onların arasındaki ihtilafları çözüp hükme bağlamak üzere Ymen’e gitmek için hazırlandı.

Yola çıkmadan önce, Peygamberimiz Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) O’na şöyle buyurdu;

-“Sen ehl-i Kitaptan (Yahudilerden ve Hiristiyanlardan) olan bir kavimle karşılaşacaksın. Onların yanına varınca, önce onları Allah’tan başka İlah olmadığına ve Muhammed (s.a.v.) in Allah’ın Resulü olduğunu tasdike (inanmaya) davet et. Eğer bunu kabul ederlerse onlara, Allah’ın beş vakit namazı farz kıldığını haber ver. Bunu da yaptıkları takdirde, Allah’ın zenginlerin fakirlere zekat vermesini emrettiğini bildir. Bunu da kabul ederlerse Zekat alırken sakın mallarının (sadece) en iyilerini seçme! Mazlumun ahını almaktan çekin. Çünkü Allah mazlumun duâ’sını (ahını) hemen kabul eder.”

Hazret-i Muaz bin Cebel (r.a.) diyor ki;

-“Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) onlardan, her 30 sığırdan bir yaşında erkek veya dişi bir dana, her bülûğ çağındeki Gayri müslim’den de, bir dinar veya onun dengi Yemen kumaşı, yağmur suyu ile sulanan her mahsülden öşür (onda bir) ve ücretle sulanan şeylerden de yarım öşür (yirmide bir) alınmasını emretti.”

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Muaz bin Cebel (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Kutbe köyü mağaraları

Muaz bin Cebel (Radiyallah-u anhu)- 3

Muaz bin Cebel (r.a.) Yemen’e gitmek üzere yola çıkınca Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) yanında bir miktar yürüdü ve vedalaşırken;

-“Yâ Muaz, sen belki bu seneden sonra beni bir daha göremezsin. Belki dönüşünde burada benim mescidime ve kabrime ziyarete gelirsin.” Buyurdu.

Bunu işiten Muaz bin Cebel (r.a.) hüzünle gözyaşı dökmeye başlayınca,

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Ağlama, Yâ Muaz!.. Bana yakın olanlar, (tam bağlı olanlar) nerede olursa olsunlar Allah’a hakkıyla kulluk edenlerdir.” Buyurdu.

Ve sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle sordu;

-“Sana bir dâvâ getirilip, insanlar arasında hüküm verirken ne ile hüküm vereceksin?”

Hazret-i Muaz bin Cebel (r.a.);

-“Allah’ın kitabı (kur’an-i Kerim) ile hüküm veririm.” Dedi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Ya onda açıkça bulamazsan?” buyurunca;

Muaz bin Cebel (r.a.);

-“Peygamber (s.a.v.) in sünneti ile hüküm ederim.” Dedi.

Resulullah (sallallahu aleyhi, ve sellem);

-“Ya onda da açıkça bulamazsan.” Buyurunca,

Muaz bin Cebel (r.a.);

-“İçtihad ederek, anladığımla hükmederim.” Dedi.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) Muaz bin Cebel (r.a.) in bu cevabından dolayı çok memnun kalarak mübarek elini O’nun göğsine koyup;

-“Elhamdulillah! Allah-u Teâlâ, Resûlünün elçisini, Resulullah’ın rızasına uygun eyledi.” Buyurdu.

Sonra Hazret-i Muaz bin Cebel (r.a.) e şöyle duâ etti;

-“Cenab-ı Hak seni her taraftan gelecek musibetlerden muhafaza buyursun, insanların ve cinlerin şerrinden senden uzaklaştırsın.”

Ve;

-“Senin sebebinle Allah-u Teâlâ’nın bir kişiyi hidayete erdirmesi senin için dünyadan hayırlıdır.” Buyurdu

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Muaz bin Cebel (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Kutbe köyü

Muaz bin Cebel (Radiyallah-u anhu)- 4

Hazret-i Muaz bin Cebel (r.a.), Yemen’de uzun müddet kaldı. Kendisine verilen vazifeyi yerine getirdi. Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) in vefatını da orada iken haber aldı.

Daha sonra Yemen’deki hizmetini tamamlayıp, Medine’ye dönen Muaz bin Cebel (r.a.) Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) onu seçtiği müşavere (danışma) heyetine aldı.

Bu sırada Suriye taraflarına de giderek hem oralarda yapılan savaşlara katıldı, hem de insanların din bilgilerini ve Kur’an-i Kerimi öğretti.

Hazret-i Ömer (r.a.) in halifeliği sırasında Kilaboğulları beldesine zekat memuru olarak, sonra da Suriye taraflarında din bilgilerini ve Kur’an-i kerimi öğretmekle vazifelendirildi. Filistin bölgesinde bu vazifesinde iken burada çıkan tâun (vebâ) hastalığı salgınına yakalanarak otuzsekiz (38) yaşında iken vefat etti.

Hazret-i Muaz bin Cebel (r.a.) in fazileti, üstünlüğü çoktur. Onu Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) bir çok Hadis-i şeriflerinde medh etmiş, övmüştür.

-“Muaz bin Cebel (r.a.), ümmetimin âlimlerindendir ve çok yüksektir.”

-“İnsanlar arasında, Allah-u Teâlâ’nın helal ve Haram ettiklerini en iyi bilen Muaz bin Cebel’dir.”

-“Kur’an-i kerimi şu dört kişiden alınız. (öğreniniz) Muaz bin Cebel (r.a.), Ubey bin Kâ’b (r.a.), Abdullah bin Mes’ud (r.a.) ve Sâlim Mevla Huzeyfe.”

-“Muaz kıyamette ümmetimin âlimlerinin bir adım önlerinde mahşer yerine gelecekler.”

Eshab-i Kiram (r.anhüm) den Enes bin Mâlik (r.a.) diyor ki;

-“Kur’an-i Kerimi şu dört kimse toplamıştır. Ubey bin Kâ’b (r.a.), Muaz bin Cebel (r.a.), Zeyd bin Sabit (r.a.) ve Ebû Zeyd (r.a.) bunların dördü de Ensar’dandır.

Hazret-i Ömer (r.a.) e;

-“Bize kimi Halife bırakıyorsun?” denildiğinde

Hazret-i Ömer (r.a.) buyurdu ki;

-“Şayet Muaz bin Cebel (r.a.) sağ olsaydı, onu halife bırakırdım ve Rabbıme kavuştuğumda,”

Rabbin bana;

-“Muhammed Aleyhis selam’ın ümmetine kimi halife bıraktın?” deyince,

Ben;

-“Senin kulun ve Resulün olan Muhammed Aleyhis selam’ın; (-“ Muaz kıyamet günü, âlimlerin önünde, tek başına bir cemaattır.” ) Buyurduğu kimseyi bıraktım, derdim.”

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Muaz bin Cebel (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Kutbe köyü

Muaz bin Cebel (Radiyallah-u anhu)- 5

Abdullah bin Mes’ud (r.a.) buyurdu ki;

-“Muaz bin Cebel (r.a.), Allah’a ve Resulüne itaat eden, doğru yolda bulunan bir cemaat gibiydi. Biz O’nu İbrahim Aleyhis selam’a benzettirdik. Çünkü O, inanlara hayrı, iyiliği öğretir. Allah’a ve Resulüne da itaat ederdi.”

Eizullah bin Abdullah (r.a.) şöyle anlatıyor;

-“Bir gün Humus’ta mescide girmiştim. Baktım ki, orada, Resulullah’ın 30 kadar Sahabisi vardı. Hadis-i şerifleri mütâlea ediyorlardı. Aralarında genç ve yakışıklı olan birisi vardı ve çok az konuşuyordu. Fakat diğerlerinin, bir hadi-i şerif üzerinde şüphe ve tereddütleri olduğu zaman, hemen ona sorarlardı. O’da, bunlara cevap verirdi. O’NUN CEVABI ÜZERİNDE HEPSİ KANAAT GETİRİR VE ONDA İTTİFAK EDERLERDİ. Hiç birisi O’na itirazda bulunmazdı. Ben de çok merak ettim.”

Ve;

-“Sen kimsin, ey Allah’ın kulu?” Diye sual ettim.

Bana buyurdu ki;

-“-“Ben Muaz bin Cebel’im!”

Ebû Müslim-i Hülvanı (r.a.) ve Ya’kub bin Zeyd Ceriyye (r.a.) de bu haberi nakletmektedir.

Abdurrezak, Abdülmelik bin Cüreyre (r.a.) den haber veriyor ki, Muaz bin Cebel (r.a.) in bir hurma ağacı vardı. Hurmalarını toplayıp hepsini sadaka verdi. Kendine bir şey kalmadı.

Muhammed bin Ka’b (r.a.) da;

-“Ben Muaz bin Cebel (r.a.) i gördüm. Genç ve etine dolgun yakışıklı bir kimseydi. Kerem sahibi olup, çok cömertti. Bir kimse, ondan bir şey isteyip de, yok dediği olmazdı. Elinden geldiği kadar temin edip, ona verirdi. O malının tamamını fakirlere sadaka olarak dağıtır, kendisi borçlu olarak yaşardı. Hatta bir keresinde böyle yaptığını Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) haber almıştı. Muaz bin Cebel (r.a.) in alacaklılarını çağırıp, ona kolaylık göstermelerini ve borçlarının bir kısmını kendisine hediye etmelerini söyledi, hemen hepsi yahudiolan alacaklıları, bu müsamahayı göstermediler. Sonra Resulullah (sallallahu aleyhi ve selem) Muaz bin Cebel (r.a.) i huzuruna çağırıp durumu ona bildirdi. Bunun üzerine Muaz bin Cebel (r.a.), gidip elindeki bütün gayrimenkulları sattı. Paralarını alıp, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) ın huzuruna geldi. Alacaklılar da oradaydı. Borçlarının hepsini ödedi. ONDAN SONRA ELİNDE HİÇBİR MALI VE MÜLKÜ KALMADI.

Muaz bin Cebel (r.a.) Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) den pek çok Hadis-i şerif rivayet etmiştir.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Muaz bin Cebel (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu


Kutbe köyü

Muaz bin Cebel (Radiyallah-u anhu)- 6

Muaz bin Cebel (r.a.) Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) den pek çok Hadis-i şerif rivayet etmiştir.

O’nun rivayet ettiği Hadis-i şeriflerin çoğu Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim (r.anhüm) de, bir kısmı da diğer hadis kitablarında yer almıştır.

Hazret-i Muaz şöyle anlatıyor;

-“Bir gün Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve selem) bir hayvana binmişti. Bende arkasında bulunuyordum.”

Bana ;

-“Ey Muaz” diye seslendiler.

Ben de;

-“Emredin, Ya Resulallah!” dedim.

Üçkere ismimi söyledikten sonra;

-“Canab-ı hakkın kulları üzerinde olan hakkı nedir biliyor musunuz?” buyurdu.

Ben;

-“Allah ve Resulü daha iyi bilir.” Dedim

Bunun üzerine;

-“Cenab-ı Hakkın kulları üzerindeki hakkı, onların kendisine ibadet etmeleri ve başka hiçbir varlığı o’na şirk (ortak) koşmamalarıdır.” Buyurup

Tekrar sorarak;

-“Kullar bu vazifelerini yerine getirirlerse, Allah’dan bekledikleri hakları (Allah-u Teâlâ’nın onlara vaat etiği) nedir bilir misin?” buyurdular.

Ben yine;

-“Allah ve Resulü (s.a.v.) daha iyi bilir.”

Deyince

-“Bu takdirde kulların Allah üzerindeki hakkı (Onlara verdiği) nimet, O’nun kullarına azap etmemesidir…”

Muaz bin Cebel (r.a.) bizzat Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) den işitierek rivayet ettiği hadis-i şeriflerden bazıları şunlardır;

-“Allah’ım! Kötü insanları (facirleri) bana ikram etirme ki, kalbim onlara meyletmesin.”

-“Ahlakınızı güzelleştiriniz.”

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Muaz bin Cebel (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu