‘Hayat-üs Sahabe’ olarak etiketlenmiş yazılar
Ebû Zer Ğıfâri (Radiyallah-u anh)- 13
17 Haziran 2009İbrahim aleyhis selam Makamı (Ka’be)
Ebû Zer Ğıfâri (Radiyallah-u anh)- 13
Sonra şöyle devam etti;
-“Siz öyle bir yolculuğa çıkacaksınız ki, bu yolculuk çok zor ve uzundur. Bu yolculuk AHİRET YOLCULUĞUDUR. Bu çetin yolculukta size lazım olacak ve sizi kurtaracak olan azığı hazırlayınız!”
Dinleyenler dediler ki;
-“O azık nedir?”
Buna da şöyle cevap verdi;
-“Kabrin azabından ve dehşetinden kurtulmak için gecenin karanlığında namaz kılınız. Mahşer günü güneşinden şiddetli sıcağından kurtulmak için oruç tutunuz. Kıyamet gününün çetin zorluklarından kurtulmak için mallarınızdan (zekat) sadaka veriniz. Haccı yapınız. Hayır söyleyip, kötü sözlerden sakınınız. Kıyametde her sözünüzden hesabe çekilirsiniz. Dünyayı, ahreti kazanacak bir yer olarak değerlendiriniz. Helal olan şeyleri arayınız. Mallarınızı üçe ayırıp, bir kısmı ile çoluk çocuğunuza helal yiyecek temin ediniz, bir kısmını sadaka olarak veriniz, diğer kısmını da size faydalı olan şeylere harcayınız.”
Bunları söyledikten sonra daha yüksek bir sesle;
-“Ey insanlar peşinden yetişilmeyen bir hırs sizi mahvediyor…” dedi.
Ebû Zer Ğifarı (r.a.) şöyle anlatmıştır;
-“Bir gün mescide girdim. Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) yalnız oturuyordu. Ben de yanına oturdum.”
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Buyurdu ki;
-“Yâ Ebû Zer, mescide girince iki rekat namaz (tahiyyet-ül mescid) kılmak gerekir. Kalk kıl.”
-“Kalktım iki rekat tahıyyet-ül mescid namazını kıldım sonra yine Resulullah (s.a.v.) ın yanına varıp oturdum.”
Dedim ki;
-“Ya Resulallah (s.a.v.) bana namaz kılmayı emir buyurdunuz bu namaz nedir?”
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Azı ve çoğu Allah-u Teâlâ’nın koyduğu bir ibadettir.” Buyurdu.
Dedim ki;
-“Ya Resulallah hangi amel daha efdaldır?”
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Zer Ğıfâri (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Ebû Zer Ğıfâri (Radiyallah-u anh)- 14
18 Haziran 2009Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın doğduğu ev (Mekke)
Ebû Zer Ğıfâri (Radiyallah-u anh)- 14
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Allah-u Teâlâ’ya iman etmek ve onun yolunda cihad yapmak.” Buyurdu.
Yine dedim ki;
-“Ya Resulallah İman bakımından en kamil mü’min hangisidir?”
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Ahlakı en güzel olanıdır.” Buyurdu.
Dedim ki;
-“Ya Resulullah (s.a.v.) mü’minlerin en emini kimdir?”
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“İnsanlara elinden ve dilinden zarar gelmeyen kimsedir.” Buyurdu.
Dedim ki;
-“Ya Resulallah en efdal hicret hangisidir?”
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Günahlardan uzaklaşmaktır.” Buyurdu.
Dedim ki;
-“Ya Resulallah (s.a.v.) en efdal namaz hangisidir?”
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Dua’sı fazla olan namazdır.” Buyurdu.
Ben dedim ki;
-“Ya Resulallah oruç nedir?”
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Ecrini, mükafatını bizzat Allah-u Teâlâ’nın katkat vereceği bir farzdır (ibadettir.)” buyurdu.
Dedim ki;
-“Ya Resulallah (s.a.v.) hangi cihad daha efdaldır?”
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Zer Ğıfâri (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Ebû Zer Ğıfâri (Radiyallah-u anh)- 15
18 Haziran 2009Cebel-i Sevr (Mekke)
Ebû Zer Ğıfâri (Radiyallah-u anh)- 15
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Mal ve canı ile yapılan cihaddır.” Buyurdu.
Dedim ki;
-“Ya Resulallah (s.a.v.) hangi köleyi azat etmek daha efdaldır?”
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Madden ve manen kıymetli olanı.” Buyurdu.
Dedim ki;
-“Sadakanın en efdalı hangisidir Ya Resulallah?”
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Az da olsa fakirin gönlünü almak için verilendir.” Buyurdu.
Dedim ki;
-“Ya Resulallah Allah-u Teâlâ’nın indirdiği ayetler içinde en faziletlisi hangisidir?”
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-”Ayet-el kürsidir.” Buyurdu.
Ebû Zer hazretleri (r.a.) devam ederek Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) e Peygamberler ve onlara gönderilen kitaplar hakkında da sualler sorup aldıktan sonra,
Sözüne şöyle devam etmiştir.
-“Ya Resulallah (s.a.v.) bana nasihat et.” Dedim.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Sana Allah’tan korkmanı tavsiye ederim. İşin başı budur.” Buyurdu.
Ben;
-“Ya Resulallah Biraz daha.” Dedim.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Sana Kur’an-i Kerim’i okumayı tavsiye ederim. O senin için yeryüzünde nur, gökte melekler övgüsüdür.” Buyurdu.
Ben;
-“Biraz daha, Ya Resulallah.” Dedim.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Çok gülmeyi terk et, çok gülmek kalbi öldürür, yüzün nurunu giderir.” Buyurdu.
Ben;
-“Biraz daha nasihat buyur Ya Resulallah.” Dedim.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Zer Ğıfâri (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Ebû Zer Ğıfâri (Radiyallah-u anh)- 16
18 Haziran 2009Sevr mağarası yolu (Mekke)
Ebû Zer Ğıfâri (Radiyallah-u anh)- 16
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Susmayı tercih et sadece hayır söyle, bu şeytanı senden uzaklaştırır dine uymakta sana yardımcı olur.” Buyurdu.
Ben;
-“Biraz daha Ya resulallah.” Dedim.
Resulullah (Sallallahu aleyhi vesellem);
-“Cihad et, çünkü cihad ümmetimin zühdü’dür.” Buyurdu.
Ben;
-“Biraz daha Ya resulallah.” Dedim.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Miskinleri (fakirleri) sev onlarla bulun.” Buyurdu.
Ben;
-“Biraz daha Ya Resulallah.” Dedim.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Kendinden aşağı olanlara bak, senden üstün olanlara bakma, çünkü içinde bulunduğun hal senin için ni’mettir.” Buyurdu.
Ben;
-“Biraz daha Ya Resulallah.” Dedim.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Akrabanı ziyaret et, onlar seni ziyaret etmeselerde.” Buyurdu.
Ben;
-“Biraz daha Ya Resulallah.” Dedim.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Allah-u Teâlâ’ya itaat et, kınayanların kınamasına aldırma.” Buyurdu.
Ben;
-“Biraz daha Ya Resulallah.” Dedim.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Acı da olsa Hakkı söyle.” Buyurdu.
Ben biraz daha istedim.”
Sonra da elini göğsüme koydu ve şöyle buyurdu;
-“Tedbir almak gibi akıllılık yoktur. Haramlardan el çekmek gibi vera yoktur. Güzel ahlak gibi de soyluluk yoktur.” Buyurdu.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Zer Ğıfâri (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Dıhye-i Kelbi (Radiyallah-u anhu);
18 Haziran 2009Sevr mağarası yolu (Mekke)
Dıhye-i Kelbi (Radiyallah-u anhu);
Eshab-i Kiramın büyüklerinden ve sima olarak en güzellerinden, ismi Dıhye bin Hlife bin Ferve bin Fedale bin Zeyd bin İmrü’l-kays bin Hazrec olup, Dıhyet-ül Kelbi diye meşhur olmuştur. Doğum yeri bilinmemektedir. 50 (M. 670) senesinde vefat etti.
Dihye-i Kelbi (r.a.) ticaretle meşgül olup, çok zengindi. KABİLENİN REİSİYDİ, Müslüman olmadan önce de Resulullah (Sllallahu aleyhi ve sellem) severdi.
Ticaret için Medine’den ayrılıp her dönüşünde Resulullah (s.a.v.) ı ziyeret eder ve hadiyeler getirirdi.
Fakat Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) bunlara kıymet vermez ve;
-“Ya Dihya eğer beni memnun etmek istiyorsan iman et, Cehennem ateşinden kurtul.” Buyururudu.
O’nun iman etmesini isterdi. Dıhye (r.a.) ise zamanı olduğunu söylerdi. Peygamber Efendimiz (Sallallahua leyhi ve sellem) o’nun hidayet bulması için duâ ederdi.
Bedir gazasından sonra birgün Cebrail aleyhisselam Dihye (r.a.) nin iman edeceğini Resulullah (s.a.v.) a haber vermişti.
İmanla şereflenmek için huzur-u saâdetlerine girince Resulullah (s.a.v.) üzrindeki hırkasını Dıhye (r.a.)nin oturması için yere serdi.
Dihye-i Kelbi (r.a.), Resulullah (Sallallahau aleyhive sellem) a hürmeten Hırka-ı Seâeti kaldırıp, yüzüne gözüne sürdükten sonra başının üzrine koydu.
Resulullah (s.a.v.) duâları bereketiyle kalbinde iman nuru doğmuş ve öylece Resulullah (s.a.v.) a gelmişti.
Cebrail Aleyhis selam çok defa O’NUN SÛRETİNDE GELİRDİ.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Beni Ümeyye’den üç kimseyi üç kimseye benzetti ve buyurdu;
-“Dıhye-i Kelbi (r.a.), Cebrail Aleyhis selam’a Urve bin Mes’ud-es-Sekafi (r.a.), İsa Aleyhis selam’a Abdül Uzzi ise Deccal’la benzer.”
Yine bir gün Cebrail Aleyhis selam Hazret-i Dihye (r.a.) sûretinde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) e geldi.
Bu sırada Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Mescid-i Nebi’de bulunuyordu.
Daha çocuk yaşta olan Hazret-i Hasan ile Hazret-i Hüseyin (r.anhüm) de mescid’de oynuyorlardı. Dihye (r.a.) yi görünce hemen O’na koştular. Cebrail Aleyhis selam’ı Dihye zannedip yanına vardılar ve ceplerine ellerini sokup, bir şeyler aramaya başladılar.
Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;
-“Ey kardeşim Cebrail! Sen benim bu torunlarımı edepsiz zanetme. Onlar seni Dihye sandılar. Dıhye ne zaman gelse hediye getirirdi. Bunlar da hediyelerini alırlardı. Bunları öyle alıştırdı.”
Cebrail Aleyhis selam bunu işitince üzüldü.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Dıhye-i Kelbi (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Dıhye-i Kelbi (Radiyallah-u anhu)- 2
19 Haziran 2009Sevr mağarası yolu üzerinde uçan bir kuş (Mekke)
Dıhye-i Kelbi (Radiyallah-u anhu)- 2
Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;
-“Ey kardeşim Cebrail! Sen benim bu torunlarımı edepsiz zanetme. Onlar eni Dihye sandılar. Dıhye ne zaman gelse hediye getirirdi. Bunlar da hediyelerini alırlardı. Bunları öyle alıştırdı.”
Cebrail Aleyhis selam bunu işitince üzüldü.
-“Dihye bunların yanına hediyesiz gelmiyor da, ben nasıl gelirim.” Dedi.
Elini bir uzattı Cennetten bir salkım üzüm kopardı Hazret-i Hasan (r.a.) a verdi. Bir daha uzattı, bir nar kopardı. Hazret-i Hüseyin (r.a.) e verdi.
Hasan ve Hüseyin (r.anhüm) hediyelerini alınca Dihye (r.a.) zanettikleri Cebrail Aleyhis selam’ın yanından uzaklaştılar ve Mescid-i Nebevi’de oynamaya devam ettiler.
Bu sırada mescidin kapısına, ak sakalı elinde baston, toz-toprak içerisinde beli bükülmüş ihtiyar bir kimse geldi;
-“Yavrularım günlerdir açım, Allah rızası için yiyecek bir şey verin.” Dedi.
Hazret-i Hasan ile Hazret-i Hüseyin (r.anhüm), biri üzümü diğeri de nar’ı yiyecekleri sırada bu ihtiyarı böyle görünce, hemen yemekten vazgeçip ihtiyara vermek için mescidin kapısına doğru yürüdüler.
Tam verecekleri sırada Cebrail Aleyhis selam gördü;
-“Durun, vermeyin O mel’una! O Şeytandır. Cennet ni’metleri ona haramdır.” Buyurarak şeytanı kovdu.
Hicretin beşinci senesi Resulullah (s.a.v.), Beni Kureyza’ya kavuşmadan önce Medine’nin yakınında bir mevki olan ‘Savreyn’de’ Eshab-i kiramdan bir cemaate rastladı.
Ve şöyle buyurdu;
-“Size kimse rastladı mı?”
Eshab-i Kiram (R.anhüm);
-“Ya Resulallah (s.a.v.) bize Dihye bin Halife el Kelbi rastladı. Eğerli beyaz bir katır üzerine binmişti. O katırın üzerinde atlastan bir kadife vardı.”
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Buyurdu ki;
-“Bu Cibril’dir Beni Kureyza’ya gönderildi. Onların kalelerini sarssın ve kalblerine korku atsın diye…”
Dihye-i Kelbi (r.a.) Rumca’yı iyi bilirdi.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Onu Bizans’a Sefir olarak gönderdi.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Dıhye-i Kelbi (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Dıhye-i Kelbi (Radiyallah-u anhu)- 3
19 Haziran 2009Resulullah (s.a.v.) in Herakliuse (Dihye-i Kelbi ) vasitesiyle gönderdiği mektup
Dıhye-i Kelbi (Radiyallah-u anhu)- 3
Dihye-i Kelbi (r.a.) Rumca’yı iyi bilirdi.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Onu Bizans’a Sefir olarak gönderdi. Bu Hicretin yedinci yılı (M. 629) Muharrem ayında oldu. (Hicretin altıncı yılı Zılhacce ayında olduğu da rivayet edilmiştir.)
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Bizans Kayseri Heraklius’u İslâm’a dâvet için bir mektup yazdırdı. Bu mektubu yazdırdığı zaman Eshab-i Kiram (r.anhüm) den bazıları;
-“Ya Resulallah! Rum Taifesi mührü olmayan bir mektubu okumazlar.” Dediler.
Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) emreti. Gümüşten bir mühür kazdırıldı.
Mührün üzerine üç satır yazılı idi.
Birinci satır MUHAMMED
İkinci satır RESÛL
Üçüncü satır da ALLAH
İdi.
MEKTUBU BU MÜHÜRLE MÜHÜRLEDİ Ve Dihye (r.a.) ye verdi.
Mektubu Bizans Kayseri’ne vermesi için Bursa emirine vermesini emretti.
Dihye-i Kelbi (r.a.) Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in mektubunu Kaysere verilmesi için Busra’daki Gassan emiri Haris (r.a.) e başvurdu.
Haris (r.a.) Dihye (r.a.) yi Heraklius’a götürmesi için Adiy bin Hatem’i vazifelendirdi. Adiy bin Hatem (r.a.) de Dihye (r.a.) yi alıp Kudüs’e götürdü.
Bu sırada Heraklius da Kudüs’te bulunuyordu.
Heraklius;
-“Eğer İranlılar üzerine galip olurlarsa Humus’dan Kudüs’e kadar yaya yürüyeceğini adamıştı.”
Heraklius, İran ordularını yenince adağını yerine getirmek için Humus’dan yaya olarak yola çıkmış, yoluna halılar serilmiş, kokular serpilmiş ve bu hal ile Kudüs’e ulaşmış, adağını yerine getirmişti.
Dihye (r.a.), Heraklius’dan önce Kudüs’e vardı ve Heraklius ile görüşmek için temaslarda bulundu.
İmparatorun adamları kendisine;
-Kayser’in huzuruna çıktığın zaman başını eğip yürüyeceksin ve yaklaşınca da yere kapanıp secde edeceksin. Secdeden kalkmana izin vermedikçe de asla başını yereden kaldırmayacaksın.” Dediler.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Dıhye-i Kelbi (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Dıhye-i Kelbi (Radiyallah-u anhu)- 4
19 Haziran 2009Sevr Mağarası (Mekke)
Dıhye-i Kelbi (Radiyallah-u anhu)- 4
İmparatorun adamları kendisine;
-“Kayser’in huzuruna çıktığın zaman başını eğip yürüyeceksin ve yaklaşınca da yere kapanıp secde edeceksin. Secdeden kalkmana izin vermedikçe de asla başını yereden kaldırmayacaksın.” Dediler.
Bu sözleri Dihye (r.a.) ye ağır geldi ve onlara şunları söyledi;
-“Biz Müslümanlar! Allah-u Teâlâ’dan BAŞKA HİÇBİR KİMSEYE SECDE ETMEYİZ. Hem insanın insana secde etmesinin yaratılışına terstir.” Buyurdu.
Bunun üzereine Kayser’ın adamları;
-“O halde Kayser, getirdiğin mektubu hiçbir zaman kabul etmez ve seni huzurundan kovar.” Dediler.
Dihye (r.a.);
-“Bizim Peygamberimiz Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) başkasının kendisine değil secde etmesine; önünde hafif eğilmesine bile musâde etmez. Kendisiyle görüşmek isteyen, köle bile olsa; ona ilgi gösterir. Huzuruna alır, derdini dinler, sıkıntısını giderir, gönlünü alır. Bunun için O’na tabi olanların hepsi hürdür, şereflidir.” Buyurdu.
Bu sözleri dinleyenlerden biri;
-“Maden ki Kayser’e Secde etmeyeceksin, o halde üzerine aldığın vazifeyi yerine getirbilmen için sana başka bir yol göstereyim. Kayser’ın sarayının önünde dinlendiği bir yer var. Her gün öğleden sonra bu avluya çıkar oraları dolaşır. Orada bir minber vardır, Onun üzerinde herhangi bir şikayet veya yazı varsa önce onu alır okur, sonra istirihat eder, Sen de şimdi git hemen mektubu o minber’e koy ve dışarıda bakle. Mektubu görünce seni çağırtır. O ZAMAN VAZİFENİ YERİNE GETİRİRSİN.” Dedi.
Bunun üzerine Dihye (r.a.) mektubu söylenilen yere bıraktı. Herakliüs mektubu aldı; Arapça bilen bir de tercüman çağırttı.
Tercüman Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın mektubunu okumaya başladı.
-“Bismillahirrahmanırrahim (Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla başlarım) Allah’ın Resulü Muhammed’den Rumların büyüğü Herakl’e” diye
Başlandığını görünce Herakliüs’ün kardeşinin oğlu Yennak, çok kızdı ve tercümanın göğsüne şiddetli bir yumruk vurdu ve adamı yere oturttu.
Bu sırada Resulullah (s.a.v.) ın mektubu da tercümanın elinden düştü.
Herakliüs ona ne yaptığını sorduğu zaman;
-“Mektubu görmüyor musun? Mektuba hem senin isminden önce kendi ismi ile başlamış, hemde senin hükümdar olduğunu söylemeyip (Rumların büyüğü Herakl’e) demiş. Niçin (Rumların hükümdarı) diye yazmamış ve senin isminle başlamamış. Onunun mektubu bugün okunmaz.” Dedi.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Dıhye-i Kelbi (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Dıhye-i Kelbi (Radiyallah-u anhu)- 5
20 Haziran 2009Sevr mağarası (Mekke)
Dıhye-i Kelbi (Radiyallah-u anhu)- 5
Herakliüs ona ne yaptığını sorduğu zaman;
-“Mektubu görmüyor musun? Mektuba hem senin isminden önce kendi ismi ile başlamış, hemde senin hükümdar olduğunu söylemeyip (Rumların büyüğü Herakl’e) demiş. Niçin (Rumların hükümdarı) diye yazmamış ve senin isminle başlamamış. Onunun mektubu bugün okunmaz.” Dedi.
Bunun üzerine Herakliüs;
-“Vallahi sen ya çok akılsızsın veya koca bir delisin. Ben senin böyle olduğunu bilmiyordum. Ben daha mektubun içinde ne olduğuna bakmadan yırtıp atmak mı istiyorsun? Hayatıma yemin ederim ki; Eğer O seylediği gibi Resulullah ise, mektubuna benim ismimden önce kendi ismini yazmakta ve beni Rumların büyüğü diye anmakta haklıdır. Ben ancak onların sahibiyim. Hükümdarları değilim.” Dedi.
Ve Yennak’ı dışarı çıkarttı. Hiristiyan âlimi ve hiristiyanların reisi ve kendisinin müşaviri olan USKUF isimli kimseyi çağırttı.
Ve mektub okundu.
Mektubun devamı şöyleydi;
-“Allah-u Teâlâ’nın hidayetine tabi’ olana selâm olsun. Bundan sonra; Ben seni İslâm’a devat ederim. Müslüman ol ki, selamet bulasın. Allah-u Teâlâ sana kat ecir versin. Eğer yüz çevirirsen bütün hiristiyanların vebâlı senin üzrinedir. Ey Ehli kitab sizin ve bizim aramızda bir olan söze gelin; Allah-u Teâlâ’dan başkasına ibadet etmeyelim ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Allah-u Teâlâ’yı bırakıp bazılarımız bazılarına Rab edinmesinler. Eğer bu sözden yüz çevirirlerse; (Şahid olunuz. Biz müslümanız), deyiniz.”
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın mektubu okunurken Heraklius’un alnından ter taneleri dökülüyordu.
Mektub bitince;
-“Hazret-i Süleyman (aleyhisselam) dan sonra ben böyle (Bismillahırrahmanırrahım)” diye başlayan bir mektup görmemiştim.” Dedi.
Heraklius, Uskuf’a bu meseledeki fikrini sorunca;
-“Vallahi O, Musa ve İsa (aleyhis selam) ın bize geleceğini müjdelediği peygamberdir. Zaten biz O’nun gelmesini bekliyorduk.” Dedi.
Heraklius;
-“Sen bu hususta ne yapmamı tavsiye edersin, neyi uygun görürsün?” diye sordu.
Uskuf;
-“O’na tabi olmanı uygun görürüm.” Dedi.
Heraklius;
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Dıhye-i Kelbi (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Dıhye-i Kelbi (Radiyallah-u anhu)- 6
21 Haziran 2009Hudeybiye (Bi’at-ür-Rıdvan)
Dıhye-i Kelbi (Radiyallah-u anhu)- 6
Heraklius;
-“Ben senin dediğin şeyi çok iyi bilmiyorum. Fakat O’na tabi olup, Müslüman olmağa gücüm yetmez. Çünkü hem Hükümdarlığım gider hem de beni öldürürler.” Dedi.
Bunun üzerine Dıhye (r.a.) yi ve Adiy bin Hatem (r.a.) i çağırttı.
Adiy (r.a.);
-“Ey Hükümdar, davar ve develer sahibi Araplardan olan şu yanımdaki zat, Memleketinde vuku’ bulan şaşılacak bir Hadise’den bahsediyor.” Dedi.
Dihye (r.a.);
-“Aramızda bir zât zuhur etti. Peygamber olduğunu beyan etti. Halkın bir kısmı O’na tabi olmaktadır. Bir kısmı da karşı koymaktadır. Aralarında çarpışmalar vuku’ bulmuştur. “ dedi.
Bundan sonra Heraklius, Hazreti Peygamber (Sallallahu aleyhi ve sellem) hakkında araştırmaya başladı. Şam valisine emir verip Hazret-i Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) soyundan bir kişiyi muhakkak bulmalarını emretti.
Bu arada kendisinin dostu olan ve İbranice bilen Roma’daki bir âlime de mektup yazıp bu meseleyi sordu. Roma’daki dostundan bahsettiği zatın ahir zaman peygamberi olduğunu bildiren bir mektup geldi.
Bu arada Şam Valisi, ticaret için Şam’a giden bir Kureyş kervanını buldu. Bunların içinde Ebû Süfyan da vardı.
Ebû Süfyan diyor ki;
-“Biz Gazze’de bulunduğumuz sırada Heraklius’un Şam Valisi üzerimize saldırır gibi geldi.”
Ve;
-“Siz şu Hicaz’daki zât’ın kavminden misiniz?” diye sordu.
Biz;
-“Evet.” Dedik.
Vali;
-“Haydı bizimle beraber İmparatorun yanına gideceksiniz.” Dedi.
Ebû Süfyan’la yanındakileri Şam’a götürdü.
Şam Valisi Ebû Süfyan’ı ve yanındakileri Herakliüs’un yanına çıkardı. Bu sırada Herakliüs Kudus’te bir kilise’de idi.
Vezirleriyle beraber oturmuş ve başına tacını giymişti. Herakliüs Ebû Süfyan ve yanındaki otuz kadar Mekke’liyi burada kabul etti.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Dıhye-i Kelbi (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu