‘Hayat-üs Sahabe’ olarak etiketlenmiş yazılar

Hudeybiye (Bia’t-ür-Rıdvan)

Dıhye-i Kelbi (Radiyallah-u anhu)- 7

Tercuman çağırdı ve;

-“İçinize Peygamber (s.a.v.) olduğunu söyleyen zât’a, soyca en yakın olanınız hanginiz?” diye sordu.

Ebû Süfyan;

-“O’NA SOYCA EN YAKIN OLAN BENİM. Dedi.

Herakliüs;

-“Akrabalık dereceniz nedir?” diye sordu.

Ebû Süfyan;

-“O benim amcamın oğludur.” Dedi.

Herakliüs, Ebû Süfyan’ı kendisine yakın getirilmesini istedi ve diğerlerinin de Ebû Süfyan’ın arkasında durmasını söyledi.

Ebû Süfyan ilk önceleri yalan söyledi ise de hükümdarın tehdidi ile korktu ve sonradan yalan söyleyemedi.

Herakliüs;

-“Peygamber olduğunu söyleyen Zât’ın, aranızdaki soyu nasıldır?” diye sordu.

Ebû Süfyan;

-“O ZAMANIN EN SOYLUSUDUR. Soy bakımından en seçkinimizdir.” Dedi.

Kayser tekrar;

-“İçinizde ondan önce Peygamberlik iddiasında bulunan kimse oldu mu?”

Ebû Süfyan;

-“Yoktu.” Dedi.

Kayser;

-“O’nun ataları içinde hiçbir hükümdar gelmiş midir?”

Ebû Süfyan;

-“Hayır.” Dedi.

Kayser;

-“O’na halkın eşrafı mı yoksa fakir ve zaifler mi tabi oluyorlar?”

Ebû Süfyan;

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Dıhye-i Kelbi (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Hudeybiye kuyusu (Bia’t-ür-Rıdvan)

Dıhye-i Kelbi (Radiyallah-u anhu)- 8

Ebû Süfyan;

-“Hayır, O’na tabi olanlar fakirler ve zaiflerdir. Gençler ve kadınlardır. Kavminin yaşlılarından ve eşrafından tabi olan pek yoktur.” Dedi.

Kayser;

-“O’na tabi olanlar artıyor mu yoksa azalıyor mu?”

Ebû Süfyan;

-“Evet artıyorlar.”

Kayser;

-“O’nun dinine girdikten sonra beğenmiyerek veya kızarak dininden dönen kimse var mı?”

Ebû Süfyan;

-“Yoktur.”

Kayser;

-“Peygamber olduğunu söylemeden, O’NU HİÇ YALANLA SUÇLADIĞINIZ OLDU MU?”

Ebû Süfyan;

-“Hayır.” Dedi.

Kayser;

-“O PEYGAMBERİN HİÇ AHDİNİ BOZDUĞU SÖZÜNDE DURMADIĞI OLDU MU?”

Ebû Süfyan;

-“Hayır olmadı. Ancak biz şimdi onunla bir müddet için çarpışmayı bırakarak anlaşma yapmış bulunuyoruz. Bu müddet içinde kendisinin ne yapacağını bilemiyoruz.” Dedi.

Kayser;

-“Sizin O’nunla, O’nun sizinle yaptığınız harbler nasıl neticelendi?”

Ebû Süfyan;

-“Yenme aramızda sıra ile oldu. Bir kere O bizi, bir kere de biz O’nu yendik.” Dedi.

Kayser;

-“O SİZE NEYİ EMREDİYOR? Diye sorunca

Ebû Süfyan;

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Dıhye-i Kelbi (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Hudeybiye Kuyusu Bia’t-ür-Rıdvan

Dıhye-i Kelbi (Radiyallah-u anhu)- 9

Ebû Süfyan;

-“Yalnız bir Allah’a ibadet etmeyi, O’na hiçbir şeyi ortak koşmamayı emr ediyor, atalarımızın taptığı şeylere (putlara) tapmaktan bizi men ediyor. Namaz kılmayı, doğru olamyı, fakirlere yardım etmeyi, haramlardan sakınmayı, ahde vefayı, emanete hiyanet etmemeyi, akrabaya ziyaret etmeyi emr ediyor.” Dedi.

Kilise de bu konuşmalar olmuş.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın mübarek mektubu okunmuştu.

Rumlar arasında gürültüler çoğaldı.

Kayser Ebû Süfyan ve yanındaki Kureyş’lileri dışarı çıkarılmasını emretti.

Daha Müslüman olmayan Ebû Süfyan burada yeminle Peygamberimiz (s.a.v.) in davasının başarıyla sonuçlanacağına inandığını söylemiştir.

Dihye (r.a.) o mübarek güzel yüzü ile HERAKLİÜS’ÜN KARŞISINA GEÇİP TATLI SESİ İLE;

-“Ey Kayser beni sana Humus’dan bir kimse (Haris) gönderdi ki; O SENDEN HAYIRLIDIR. Allah-u Teâlâ’ya yemin ederim ki, beni O’na gönderen zât (Resulullah) ise hem ondan hem de senden dha hayırlıdır. Sen benim sözlerimi alçak gönülülükle dinleyip verilen nasihatları kabul et. Çünkü sen alçak gönülülük edersen nasihatları anlarsın. Nasihatları kabul etmezsen insaflı olamazsın.” Dedi.

Herakliüs;

-“Devam et.” Dedi.

Dihye (r.a.);

-“Öyle ise ben seni, Mesih (a.s.) in kendisine namaz kılmış olduğu Allah’a da’vet ediyorum. Ben seni Mesih (a.s.) in annesinin karnında iken gökleri ve yeri yaratan ve onlara hakim olan Allah’a da’vet ediyorum.”

(Dihye (r.a.); bu sözüyle Hiristiyanlara göre üç Allah’dan (haşa) ikincisi diye söyledikleri ve inandıkları Hazret-i İsa (a.s.) nın bir ilah olmadığını ve O dünyaya gelmeden âlemleri yaratan, biri olan Allah-u Teâlâ’ya iman’a davet ediyordu.)

-“Ben seni ÖNCEDEN MUSA (a.s.) NIN ONDAN SONRA DA İSA (a.s.) NIN GELECEĞİNİ MÜJDELEYİP HABER VERDİĞİ ŞU ÜMMİ PEYGAMBER (s.a.v.) e İMAN’A DA’VET EDİYORUM. Eğer bu hususta sen bir şey biliyorsan ve eğer kendin için dünya ve ahiret seadetini kazanmak istiyorsan onları gözlerinin önüne getir. Yoksa ahiret seadetin elinden gider. Dünyada küfür ve şirk içinde kalırsın. Şunu da bil ki, senin RABBİN OLAN Allah Cebbarları helak edici ve ni’metleri değiştiricidir.” Dedi.

Herakliüs, Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in mektubunu okuyunca öpüp gözlerine sürdü va başına koydu.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Dıhye-i Kelbi (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Abdullah bin Cahş ile dayısı Hazret-i Hamza (Radiyallah-u anhüm) kabri

Dıhye-i Kelbi (Radiyallah-u anhu)- 10

Herakliüs, Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in mektubunu okuyunca öpüp gözlerine sürdü va başına koydu.

Sonra da;

-“Ben, ne elime geçen bir yazıyı okumadan, ne de yanıma gelen bir âlimden bilmediklerimi sorup öğrenmeden bırakmam. Böylece hayır ve iyilik görürüm. Sen bana Mesih (a.s.) in kandisine Namaz kıldığı zât’ı düşünüp buluncaya kadar mühlet ver.” Dedi.

Herakliüs daha sonra Dihye (r.a.) yi yanına çağırıp baş başa konuştu.

Kalbinde olanı izhar etti.

Dedi ki;

-“Ben biliyorum ki seni gönderen Zât, kitablarda geleceği müjdelenen ve gelmesi beklenen âhir zaman Peygamberidir. Yalnız ben O’na (s.a.v.) uyarsam; Rumların beni öldürmesinden korkuyorum. Seni onların içinde en büyük âlimleri ve benden daha ziyade itibar gösterdikleri bir kimse vardır. SAFATIR derler. O’na göndereyim Bütün Hiristiyanlar O’na tabi’dir. Eğer o imân ederse, bütün hepsi O’na uyup imân ederler. Ben de o zaman kalbimde olanı ve itikadımı açığa vururum.”

Bundan sonra Herakliüs bir mektup yazıp, Dihye (r.a.) ye verip SEFATIR’a gönderdi.

Setafır, Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in vasıflarını işitince hazret-i Musa (aleyhis selam) ın ve Hazret-i İsa (Alayhis selam) nın geleceğini haber verdikleri AHIR ZAMAN PEYGAMBERİ olduğundan hiç şüphesi olmadığını söyledi

Ve İMAN ETTİ. Evine gitti, kapandı ve her Pazar yaptığı vaazlara üç hafta çıkmadı.

Hiristiyanlar;

-“Safatır (r.a.) a ne oluyor ki o Arabla görüştüğünden beri dışarı çıkmıyor, O’nu istiyoruz.” Diye bağırdılar.

Safatır (r.a.) üzerineki siyah Papaz elbisesini çıkardı Beyaz elbise giydi ve eline âsâsını alıp kiliseye geldi. O beldedeki Hiristiyanları topladı.

Ayağa kalkıp;

-“Ey Nasara, biliniz ki bize Ahmed (a.s.) den mektup geldi. Bizi Hak Dine davet etmiş. BEN AÇIKÇA BİLİYOR VE İNANIYORUM Kİ, o Allah’u Teâlâ’nın hak Resulüdür.” Dedi.

Hiristiyanlar bunu işitince hepsi Safatır (r.a.) ın üzerine hücüm ettiler ve onu döverek ŞEHİD ETTİLER.

Dıhya (r.a.) gelip durumu Herakliüs’e haber verdi.

Herakliüs;

-“Ben sana söylemedim mi? Safatır (r.a.) Nasara katında benden daha sevgili ve azizdir. Eğer duysalar beni de onun gibi katl ederler.” Dedi.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Dıhye-i Kelbi (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Abdullah bin Cahş ile dayısı Hazret-i Hamza (Radiyallah-u anhüm) Kabri (Şehidlik)

Dıhye-i Kelbi (Radiyallah-u anhu)- 11

Buharı (r.a.) nin Sahihi’nde zikr ettiği ve Zühri (r.a.) nin rivayet ettiği haber şöyledir;

-“Herakliüs Humus’daki köşkünde Rumların büyüklerini çağırıp kapıların kapatılmasını emreti.”

Sonra yüksek bir yere çıktı;

-“Ey Rum cemâatı sizler seâdete, huzura kavuşmayı ve hakimiyetinizin temelli kalmasını, Hazret-i İsa (Aleyhis selam) nin söylediğine uymayı ister misiniz?” dedi.

Rumlar;

-“Ey bizim hükümdarımız, bunları elde etmek için ne yapalım” diye sordular.

Herakliüs;

-“Ey Rum cemâatı, ben sizleri hayırlı bir iş için topladım; Bana Muhammed (Sallallahu aleyhi ve sellem) in mektubu geldi. Beni dine davet ediyor. Vallahi O, gelmesini bekleyip durduğumuz, kitablarımızda kendisini yazılı bulduğumuz ve alâmetlerini bildiğimiz peygamberdir. Geliniz O’na tabi olalım da dünyada ve ahrette selamet bulalım.” Dedi.

Bunun üzerine herkes kötü sözler söyleyip homurdanarak dışarı kaçmak için kapılara koştular. Fakat kapılar kapalı olduğu için bir yere gidemediler.

Herakliüs Rumların bu haraketlerini görüp, İslâmiyet’ten böyle kaçındıklarını anlayınca, öldürülmesinden korktu,

Ve;

-“Ey Rum cemâatı benim biraz önce söylediğim sözler, sizlerin, dininize olan bağlılığınız ve beni sevindiren davranışınızı gözlerimle gördüm.” Dedi.

Bunun üzerine Rumlar Herakliüs’e secde ettiler, köşkün kapıları açıldı çıkıp gittiler.

Herakliüs, Dıhye (r.a.) yi çağırdı olanları anlattı. Bahşişler, hediyeler ve elbiseler verdi.

Peygamberimiz Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) e bir mektup yazdı. Mektubunu, hazırlattığı hediyeleri Dıhye (r.a.) ile Peygamber Efendimiz (s.a.v.) e gönderdi.

Herakliüs Müslüman olmak istemiş, fakat makam ve ölüm korkusundan iman etmedi.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Dıhye-i Kelbi (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Okçular (Ayneyn) Tepesi

Dıhye-i Kelbi (Radiyallah-u anhu)- 12

Peygamberimiz Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) e yazdığı mektupta şöyle diyordu.

-“Hazret-i İsa (a.s.) nın müjdelediği Allah’ın Resulü Muhammed (s.a.v.) e Rum Hükümdarı Kayser’den; Elçin mektubunla birlikte bana geldi. Ben şehadet ederim ki sen Allah’ın hak Resulüsün. Zaten biz seni incil’de bulduk ve Hazret-i İsa (a.s.) seni bize müjdelmiş idi. Rumları sana İman etmeğe davet ettim. Fakat iman etmeğe yanaşmadılar. ONLAR BENİ DİNLESELERDİ MUHAKKAK Kİ BU ONLAR İÇİN HAYIRLI OLURDU. BEN SENİN YANINDA BULUNUP SANA HİZMET ETMEYİ VE AYAKLARINI YIKAMAYI ÇOK ARZU EDİYORUM.”

Dıhye (r.a.) Herakliüs’den ayrılıp Hisma’ya geldi. YOLDA Cüzam vadilerinden Şener vadisinde Huneyd bin Us oğlu ve adamları Dıhye (r.a.) yi soydular.

Eski elbiselerinden başka her şeyini aldılar. Bu mevkide Dübeyb bin Rifâe bin Zeyd ve kavmi, İslamiyeti kabul etmişlerdi.

Dıhye (r.a.) bunlara geldi. Bunlar Hüneyd bin Us ve kabilesinin üzerine yürüyüp Dıhye (r.a.) den aldıkları şeylerin hepsini kurtardılar.

Daha sonra Resulullah (s.a.v.) Zeyd bin Haris (r.a.) i Hüneyd bin Us ve adamlarının üzerine gönderdi. Bu mesele böylece kapandı. O BELDE DE OLANLARIN HEPSİ İMAN ETTİ.

Dihye (r.a.) Medine’ ye gelince evine uğramadan hemen doğruca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın kapısına gitti.

Kapıyı çaldı

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Kim o?” diye sordu.

Dıhye (r.a.);

-“Dıhyet-ül Kelbi.” Dedi.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“İçeri gir.” Buyurdu.

Dıhye (r.a.) içeri girdi ve bütün olanları anlattı.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem) herakliüs’ün mektubunu okudu;

-“Onun için bir müddet daha (saltanatta) kalmak vardır. Mektubum yanlarında bulundukça, onların saltanatı devam edecektir.” Buyurdu.

Herakliüs daha sonra da Peygamberimiz (s.a.v.) e iman ettiğini bildiren mektup yazmış ise de,

Resulullah (Sallalahu aleyhi ve sellem);

-“Yalan söyliyor. Nasranı dininden dönmemiştir.” Buyurdu.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Dıhye-i Kelbi (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Mescid-il Kıbleteyn (Medine-i Münevvere)

Dıhye-i Kelbi (Radiyallah-u anhu)- 13

Herakliüs daha sonra da Peygamberimiz (s.a.v.) e iman ettiğini bildiren mektup yazmış ise de,

Resulullah (Sallalahu aleyhi ve sellem);

-“Yalan söyliyor. Nasranı dininden dönmemiştir.” Buyurdu.

Herakliüs Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in mektubunu ipekten bir atlas’a sarıp, altın yuvarlak bir kutunun içerisinde muhafaza etti. Herakliüs ailesi bu mektubu saklamışlar ve bunu herkesten gizli tutmuşlardır.

Bu mektup ellerinde bulunduğu sürece saltanatlarının devam edeceği söyler ve buna inanırlardı. Hakikatten de öyle olmuştur.

Dıhye (r.a.) medine’de dahi sokakta gezerken, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın emriyle YÜZÜNÜ ÖRTERDİ. Yoksa kolay kolay kimse gözünü ondan ayırmazdı.

Eshab-i Kiram (aleyhimürrıdvan) Dıhye (r.a.) yi gördükleri zaman Dıhye mi yoksa Cebrail (a.s.) mi olduğunu anlayamazlardı.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) nın Bedir Gazası dışındakı, bütün gazvelerine iştirak eden Dıhye (r.a.) Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) in Hilafeti zamanında Süriye seferine ktıldı.

Hazret-i Ömer (r.a.) zamanında yermük savaşında bulundu.

Şam seferlerine katıldı. Şam’ın fethinden sonra oraya yerleşti ve Muzze’de oturdu.

Hazret-i Muaviye (r.a.) zamanında Şam’da 50 (M. 672) de vefat etti.

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Dıhye-i Kelbi (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Dıhye-i Kelbi (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Ebudderdâ (r.a.) nın kabri Mısır-İskenderiye-

Ebüdderdâ (Radiyallah-u Anh);

Eshab-i Kiram’ın meşhurlerinden. İsmi Uveymir bin Zeyd el-Ensari el Hazrecı’dır.

Ebüdderdâ (r.a.) künyesidir.

Doğum tarihi bilinmemektedir. 32 (M. 652) senesinde Şam’da vefat etti. Tefsir, hadis, fıkıh ilimlerinde meşhur Sahabi’dir.

Bilhassa Kur’an-i Kerim’i ezberlemiş olmasıyla ve kıraat ilmini pek çok kimseye öğretmesiyle meşhurdur.

Ebüdderdâ (r.a.), hicretin ikinci senesinde Müslüman oldu. Daha önce Ticaretle uğraşırdı. Bu sebeple çok yer gezmiş ve çok kimseler görmüştü.

Öğrendiği bir çok mâlûmat neticesinde ticaretten vazgeçip, kendi kendine ibadet etmeye başlamıştı.

Peygamberimiz Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) Medine’ye hicret edince, Ebüdderdâ (r.a.), İslamiyetin üstünlüğünü görerk Müslüman oldu.

-“Ticaretle ibadeti birleştirmek istedim mümkün olmadı. Ticareti bırakıp ibadete yöneldim.” Buyurmuştur.

O Müslüman olmadan önce Bedir savaşı Yapılmıştı. Uhud savaşında ve diğer savaşların hepsinde bulundu.

Uhud savaşında gösterdiği cesaret ve kahramanlığı çok dikkat çekmiştir.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) o’nu methetmiştir;

-“Üveymir ne mükemmel süvaridir.” Buyurmuştur.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) Hicret’ten sonra Eshab-i Kiram (r.anhüm) arasında kurduğu kardeşlikte  Ebüdderdâ (r.a.) yı Selman-ı Farisi (r.a.) ile kardeş yaptı.

Ebüdderdâ (r.a.) Hendek savaşında Hudeybiye andlaşmasında, Hayber’in fethinde, Mekke’nin fethinde, Huneyn ve Tebük gazvelerinde ve Veda Haccında da bulunmuştur.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in zamanında Kur’an-i Kerim’i tamamen ezberlemiştir. Ayet-i kerimelerin çoğunun tefsirini bizzat Peygamber efendimiz (s.a.v.) e sorarak öğrenmiştir.

Ebüdderdâ (r.a.) Peygamberimiz (s.a.v.) in vefatından sonra Medine-i Münevvere’de kalmayı tahammül edememiştir.

Dolaştığı her yerde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın hatırasını görüp, dayanamadığından Şam’a gidip, orada yerleşti.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebüdderdâ (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Mescid-il Kıbleyetn (Medine-i Münevvere)

Ebüdderdâ (Radiyallah-u Anh)- 2

Hazret-i Ömer (r.a.) in isteği üzere Şam’da ders vermeye başladı. Çok sayıda âlim yetiştirdi.

Tefsir, hadis, fıkıh ilimlerini öğrenmesinin yanında, verdiği Kur’an-i Kerim dersleri meşhurdur. Bu derslerinde kıraat ilmi üzerinde durmuştur.

Şam’da Câmi-i Kebir’de verdiği bu derslerine pek çok sayıda talebe katılırdı. Talebelerine onar kişilik halkalar halinde ders verirdi. Her ders halkasını ayrı ayrı kontrol ederdi.

Bir dafesında talebeleri sayıldığında binaltıyüz civarında oldukları görülmüştür. Bu derslere Eshab-i Kiram (r.anhüm) dan da katılanlar olmuştur.

Tabi-in’den yüzlerce âlim yetiştirmiştir. Bunların en meşhurları İbn-i Amir el-Yahsubi, Ümmü Derda Essugra, Sahib-i Ebüdderdâ adıyla meşhur Halife bin Sa’d, Raşıd bin sa’d (r.anhüm) ve daha bir çok âlimdir.

Ebüdderdâ (r.a.) ayrıca tebabet ilmini de bilirdi. Hastalarını tedfavi eder, gerekli ilaçları yapardı.

Hazret-i Ömer (r.a.) halifeliği sırasında bir ara Medine’ye döndü. Hazret-i Ömer (r.a.), O’na Bedir Eshabından olanlara verilen maaş kadar maaş bağladı.

Hazret-i Osman (r.a.) ın halifeliği sırasında Şam’a vali tayin edilen Hazret-i Muaviye (r.a.), halifeden bir kadı istemişti.

Hazreti Osman (r.a.)

-“Bu vazifeyi en iyi Ebüdderdâ yapar.” Buyurarak O’na verilmesini emretti.

Bu vazife sırasında da ilim yaymaya devam etti. Şam’da bulunduğu sırada Kufe’den ve diğer yerlerden çok kimse O’na fıkhı meseleler sormak üzere geliri fetvasını alırdı.

Hazret-i Ebüdderdâ (r.a.), Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) den Hazret-i Aişe (r.anha) den ve Zeyd bin Sabit (r.a.) den Hadis-i Şerif rivayet etmiştir.

Kendisinden Hadis-i Şerif rivayet edenler, Hanımı Ümmü Derda (r.anha) Fedâle bin Ubeyd, Ebû Ümâme, Ma’dan ibn-i Ebi Talha, Ebû İdris Havlani, Aklama binKays, Said bin Müseyyeb, Muhammed bin Sirin (r.anhüm) ve daha çok sayıda Hadis âlimidir.

Ebüdderdâ (r.a.) nın rivayet ettiği Hadis-i Şerifler Kütüb-i sitte’de yer almıştır.

Ebüdderdâ (r.a.), ömrünü dine hizmet etmekle geçirdi. Nübüvvet kaynağından aldığı ilmi yaydı. Hazret-i Osman (r.a.) nın Halifeliği’nin son yıllarında vefat etti.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebüdderdâ (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Mscid-il Kıbleteyn (Medine-i Münevvere)

Ebüdderdâ (Radiyallah-u Anh)- 3

Abdullah bin Selam (r.a.) ın oğlu Yusuf (r.a.) şöyle anlatmıştır;

Ebüdderdâ (r.a.) vefat edeceği sırada ben yanında idim.

Bana;

-“Kalk benim vefat etmek üzere olduğumu halka ilan et.” Dedi.

Ben kalkıp insanlara durumu bildirdim. İşitenler evine geldiler. Evin içi dışı insanla doldu.

Sonra

-“Beni dışarı çıkarın.” Demesi üzerine

Dışarı çıkardık.

-“Beni oturtunuz.” Dedi

Sonra;

-“Ey İnsanlar Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) den işittim.”


Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu;

-“Kim kusursuz ve noksansız bir abdest alır, sonra da tam bir ihlas ile namaz kılarsa Allah-u Teâlâ onun istediklerini ona ihsan eder.”

Bundan sonra gelenlere namazla ilgili bir miktar daha nasihatta bulundu. Son sözleri bunlar oldu.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Her Ümmetin bir Hâkimi vardır. Bu ümmetin Hâkimi de Ebüdderdâ’dır.” Buyurmuştur.

Muaz bin Cebel (r.a.) de vefat ederken Talebesi Âmr bin Meymun (r.a.) a Ebüdderdâ (r.a.) nın ilminden istifade edilmesini vasiyet ederek;

-“Yeryüzü ondan daha âlim bir kimse taşımadı.” Buyurmuştur.

Ebüdderdâ (r.a.) herkese iyilikle muamelede bulunurdu. Kızgınlıkları ve kırgınlıkları yatıştırır, hep güler yüz gösterirdi.

Kimseyi incitmez, kimseden incinmezdi. Çok tok gönüllü ve cömert idi. Kendisini ziyarete gelen her misafire ikramda bulunur, bizzat kendisi hizmet ederdi. İlmi, takvası, üstün ahlakıyla ve daha bir çok vasıflarıyla çok sevilip hürmet gösterilmiştir.

Ebüdderdâ (r.a.) iki hanımı vardı. Birisi Eshab-i kiram (r.anha) dandir. İsmi Hayre binti Hadret olup, Ümmüd Derdâ el-Kübra lakabiyle meşhurdur.

Fıkıh ve hadis ilminde âlim bir kadındı. Rivayet ettiği hadis-i şerifleri altı meşhur hadis kitabında yer almıştır.

Diğer hanımı Tabi-inden Ümmü-d Derdâ es-Sûğra lakabiyle meşhur olup, İsmi Hüreyme (r.anha) dir. Bilal, yezid, Derdâ ve Nesibe adlarında dört çocuğu vardı.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebüdderdâ (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu