‘Hayat-üs Sahabe’ olarak etiketlenmiş yazılar
Ebüdderdâ (Radiyallah-u Anh)- 4
24 Haziran 2009Mescid-i Kıbleteyn (Medine-i Münevvere) İlk kıbla ciheti tarafı
Ebüdderdâ (Radiyallah-u Anh)- 4
Hanımı Ümmü Derdâ (r.anha) şöyle anlatmıştır;
-“Ebüdderdâ (r.a.) bir şey anlatırken ve bir hadis-i şerif naklederken daima tebessüm ederdi.”
Birgün sebebini sordum;
-“Resul-ü Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) her hadis-i şerif söyledikçe TEBESSÜM ederdi.” Dedi.
Kays bin Kesir (r.a.) nakleder;
-“Bir gün Ebüdderdâ (r.a.) ya Medine’den bir zat gelir, kendisni ziyaret eder.”
Ebüdderdâ (r.a.) niçin geldiğini sorar.
O da
-“Sizin Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) den işittiğiniz hadis-i şerifleri rivayet ettiğinizi duydum. Onun için geldim.” Der.
Ebüdderdâ (r.a.);
-“Ticaret için falan gelmedin mi?” der.
Adam;
-“Hayır.” Deyince
Ebüdderdâ (r.a.);
-“Başka bir işin veya ihtiyacın için mi geldin.” Der.
Gelen zat;
-“Sadece hadis-i şerif almak üzere geldim.” Der.
Ebüdderdâ (r.a.);
-“Pekiyi o halde dinle.”
Diyerek şu hadis-i şerif’i okur; Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) in şu sözleri söylediğini duydum;
-“Bir insan ilim kazanmak için bir yola giderse, Allah-u Teâlâ ona cennette doğru bir yol açar. Melekler ilim peşinde koşanlardan hoşnut oldukları için kanatlarını onun altına gererler. İlim sahipleri için yerdekiler ve göktekiler mağfiret niyaz ederler. Denizin dibindeki balıklar bile ona dua ederler. Âlimin abid üzerindeki üstünlüğü ayın yıldızlara üstünlüğü gibidir. Peygamberlerin varisleri âlimlerdir. Bunlar dirhem ve dinar (para peşinde) koşmazlar. İlme koşarlar. Onun için onlar ilimden ne kadar fazla pay almak mümkünse o kadar alırlar.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebüdderdâ (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Ebüdderdâ (Radiyallah-u Anh)- 5
24 Haziran 2009Mescid-il Kıbleteyn (Bir hurma bahçesi) Medine-i Münevvere
Ebüdderdâ (Radiyallah-u Anh)- 5
Bir defasında Ebüdderdâ (r.a.) nin evine bir zat uğradı.
Ona;
-“Eğer burada kalacaksan sana bir yer hazırlayayım yolcu isen geçip gideceksen sana azık hazırlayayım.” Dedi.
O zat;
-“Yolcuyum gideceğim.” Dedi.
Ebüdderdâ (r.a.);
-“Öyle ise sana en güzel azığı hazırlayayım, bundan daha kıymetli azık olsa idi onu sana verirdim.” Dedi.
Sonra şöyle devam etti.;
-“Bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın huzuruna gitmiştim.”
Dedim ki;
-“Yâ Resulallah (s.a.v.) zenginler dünyayı da ahreti de kazandılar, onlar hem namaz kılıyor hem oruç tutuyorlar, hem sadaka verebiliyorlar. Fakat biz fakir olduğumuz için SADAKA veremiyoruz.”
Bunun üzerine Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu;
-“Sana bir şey söyliyeyim mi? Sen onu yapınca kavuştuğun şeye ancak onu yapanlar kavuşulabilir, Yapamayanlardan hiç biri ona yetişemezler Her namazdan sonra otuzüç kere tesbih (SUBHANALLAH) otuz üç kere Tahmid (ELHAMDÜLİLLAH) otuz üç kere Tekbir (ALLAH-U EKBER) getir.”
Bir defasında Kureyş’ten bir zat Ensar (r.anhüm) den bir zat’ın dişini kırmıştı. Dişi kırılan zat Hazret-i Muaviye (r.a.) ye gidip şikayet etti.
Hazret-i Muaviye (r.a.) helâlaşmalarını tavsiye etti.
Fakat şikayet eden kabul etmedi.
Hazreti Muaviye (r.a.) o zat’a Ebudderdâ (r.a.) yı göstererek;
-“Bak bu Zat’a sor.” Dedi.
Bunun üzerine Ebüdderdâ (r.a.) şöyle dedi;
-“Resul-i Ekrem Sallallahu aleyhi ve sellem) den işittim;”
-“Bir müslümanın bedenine bir zarar gelirde, buna sebep olanı (yapanı) affeder, hakkını HELAL ederse, Allah-u Teâlâ onu bir derece yükseltir. O’nun bir hatasını affeder.” Buyurdu.
Bunu dinleyen Zat Ebüdderdâ (r.a.) bakarak;
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebüdderdâ (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Ebüdderdâ (Radiyallah-u Anh)- 6
25 Haziran 2009Mescid-il Kıbleteyn (Hurma bahçesinden yemiş veren hurmalar) Medine-i Münevvere
Ebüdderdâ (Radiyallah-u Anh)- 6
-“Sen bizzat Resül-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) den duydun mu?” dedi.
Ebüdderdâ (r.a.);
-“Evet kulaklarımla işittim, kalbimle kavradım.” Edi.
Bunun üzerine o zat;
-“O halde ben şikayetimden vaz geçiyorum, hakkımı de helâl ediyorum.” Dedi.
Ebüdderdâ (r.a.) bir gün Şam’da mescide oturuyordu. Bir kişi mescide girdi ve şöyle duâ etti.
-“Ya Rabbi! Yalnızlıkta bana yardımcı ol, garibliğimde bana acı. Bana aziz ve sevimli bir dost ihsan et.” Dedi.
Ebüdderdâ (r.a.) bu sözlerini duyunca o zata dönüp şöyle dedi;
-“Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) den işittim,
Buyurdu ki;
-“İnsanlar için de kendine zülmedenler var, bunlar gam ve keder içindedirler insanlar arasında israftan sakınanalar var, bunlar iktisadlı ve mutedil haraket ederler. Bunların hesabı kolaydır. Sonra insanlar arasında hayır işlemek için yarışanlar var bunlar hesapsız cennete girerler.”
Ebüdderdâ hazretleri (r.a.);
Bir şahsın işlemiş olduğu bir kötülükten dolayı insanlar tarafından sövülüp, kötülendiğine tesadüf etti.
-“Bu adam bir kuyuya düşmüş olsaydı siz onu çıkarmak istemez miydiniz?” dedi.
İnsanlar;
-“Evet çıkarmak isterdik.” Deyince
Ebüdderdâ (r.a.);
-“Öyle ise, onu kötülemeyiniz, dil uzatmayınız, onu işlemiş olduğu kötülükten sizi korumuş olan Allah-ü Teâlâ’ya hamd ve şükür ediniz.” Demiştir.
Oradakiler;
-“Sen ona buğz etmez misin?” diye sorunca
Ebüdderdâ (r.a.);
-“Ben onun kendisine değil yaptığı fenalığa buğz ediyorum.” Buyurdu.
Ebüdderdâ (r.a.) nın rivayet etiği Hadis-i şerifler’den bir kısmı da şunlardır.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebüdderdâ (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Ebüdderdâ (Radiyallah-u Anh)- 7
25 Haziran 2009Mescid-il Kıbleyetn (Medine-i Münevvere)
Ebüdderdâ (Radiyallah-u Anh)- 7
Ebüdderdâ (r.a.) nın rivayet etiği Hadis-i şerifler’den bir kısmı da şunlardır.
-”Çömertlik, İman (yakın olmasından) sağlamlığından gelir, imanı sağlam olan Cehenneme girmez. Cimrilik de şek ve şüpheden gelir. Şüphe içinde olan Cennette giremez.”
İbn-i Maceh (r.a.) nin bildirdiği hadis-i şerif’de;
-“Cuma günleri bana çok salavat geirin! OKUNAN SALAVAT BANA HEMEN BİLDİRİLİR.” Buyuruldu.
Bunu işitenlerden Ebüdderdâ hazretleri
-“(Öldükten sonra da bildirilir mi?)” dedik de;
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Evet. Ben öldükten sonra da bildirilir. Çünkü, TOPRAĞIN PEYGAMBERLERİ ÇÜRÜTMESİ HARAM KILINDI. Onlar öldükten sonra diridirler, rızıklandırılırlar.” Buyuruldu.
-“Din Kardeşinin arzu ettiği yemeği ona yediren kimsenin günahları bağışlanır. Din kardeşini sevindiren Allah’ı sevindirmiş olur.”
-“Sizler kıyamet günü kendinizin ve babanızın adları ile çağırılacaksınız. ÖYLE İSE (Çocuklarınıza) güzel isimler veriniz.”
-“Mizan’a konacak amellerden en ağır geleni, GÜZEL AHLAKTIR.”
-“Bir kimse kardeşine arkasından dua ettiği zaman, bir Melek”Allah sana da o dua ettiğin gibi versin.” Der.
-“Zamanımızda şikayetinize sebep olan şeyler, amellerinizin bozukluğundandır.”
-“Her kim Kehf Suresinin başından on ayet-i kerime ezberlerse, Deccalın ve aldatıcıların şerrinden korunmuş olur.”
-“Her hastalığın başı çok yemektir.”
-“Dertli mü’minin duasını GANİMET BİLİN.”
-“Subhanallahi Velhamdülillahi velâ ilahe İlllallahü Vallah-ü ekber-Vela havle vela kuvvete illa billah” ÇOK SÖYLEYİNİZ. Zira onlar Salih amellerdendir. Ağaçların yaprakları döktükleri gibi bunlar da hataları dökerler. Bunlar Cennet hazinelerindendir.”
-“Kul bir şeye lân’et ettiğinde, o lâ’net göğe çıkar. Gök kapıları kapanır. Giremez yere döner, yerin kapıları kapanır giremez, sağa sola gider, kalacağı yere giden bir yer bulamayınca lâ’net edilene gider Layıksa onda kalır, layık değilse lâ’net edene döner.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebüdderdâ (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Ebüdderdâ (Radiyallah-u Anh)- 8
25 Haziran 2009Medine-i Münevvere’de Hurma bahçesi
Ebüdderdâ (Radiyallah-u Anh)- 8
Ebüdderdâ (r.a.) nın rivayet etiği Hadis-i şerifler’den bir kısmı da şunlardır.
-“Ey Ebüdderdâ! Cehennem ehlinin kimler olduğunu sana bildireyim mi? Her böbürlenen, kaba, büyüklük taslıyan, mal toplıyan iyiliğe mani olan kimsedir. Cennet ehlinin kimler olduğunu sana bildireyim mi? Her fakir kimse ki, Allah’a yemin etse, Allah onu doğru çıkarır.”
Ebüdderdâ (r.a.) buyurdu ki;
-“Üç şey olmasa bir gün bile yaşamağı istemezdim. BUNLAR SICAK VE UZUN GÜNLERDE Allah için ORUÇ TUTUP SUSUZ KALMAK, gece ortasında ALLAH İÇİN SECDE ETMEK ve meyvelerin iyisi arandığı gibi sözlerin de iyisini arayan kimselerle SOHBET ETMEKTİR..”
Yine Ebüdderdâ (r.a.) buyurdu ki;
-“İnsanlar ile çok düşüp kalkan kimsenin kalbi HARAB olur.”
Ebüdderdâ (r.a.) buyurdu ki;
-“Allah-u Teâlâ’yı görür gibi ibadet ediniz. Kendinizi ölmüş biliniz, iyilik zayi olmaz. Günah unutulmaz.”
Ebüdderdâ (r.a.) buyurdu ki;
-“Aklında eksiklik olmayan hiç kimse yoktur. Çünkü dünyalıktan eline bir şey geçtiği vakit sevinir, fakat ömrünün azaldığına üzülmez.”
Ebüdderdâ (r.a.) buyurdu ki;
-“Hayır, malı ve evladı çoğaltmakla değildir. Hayır, kulluk yükünün büyüklüğünü anlamak, ameli çoğltmak, insanlarla oyalanmayı bırakıp, Allah-u Teâlâ’ya ibadete yönelmektir. Eğer iyilik yaparsan Allah-u Teâlâ’ya HAMD ET, günah işlemişsen İSTİĞFAR ET.”
Ebüdderdâ (r.a.) buyurdu ki;
-“Ölümden sonra neler göreceğinizi, başınıza gelecekleri bilseydiniz. İsteyerek ne yemek yiyebilir ne de su içebilirdiniz.”
Ebudderdâ (r.a.) buyurdu ki;
-“Nasihat olarak ölüm yeter.”
Ebüdderdâ (r.a.) buyurdu ki;
-“İlimden faidelenmeyen, ilmiyle amel etmeyen âlimler mahşer günü şiddetli azaba düşeceklerdir.”
Ebüdderdâ (r.a.) buyurdu ki;
-“Ölümü çok hatırlayan taşkınlıktan ve hasedden kurtulur.”
Ebüdderdâ (r.a.) buyurdu ki;
-“Bir âlim ilmiyle amel etmedikçe âlim sayılmaz.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebüdderdâ (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Ebû Dücâne (Radiyallahu anhu);
26 Haziran 2009Uhud Savaşı’nın yapıldığı yer (Medine-i Münevvere)
Ebû Dücâne (Radiyallahu anhu);
Eshab-i Kiramın büyüklrinden Fazilet sahibi kahraman bir zat idi. Medineli Ensar (r.anhüm) ın ileri gelenelerinden olup, Hicret-i Nebeviye (s.a.v.) den önce iman etmişti.
İsmi Semah bin Harese olup, Künyesi Ebû Dücâne (r.a.) dır. İslam tarihinde bu lakab ile anılmıştır.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) tarafından Eshab-i Kiram (r.anhüm) ın muhacirlerden Utbe bin Gayân (r.a.) ile din kardeşi yapılmıştı.
Medine’nin harzec kabilesindendir. Medine’de hangi tarihte doğduğu kesin olarak bilinmemektedir. 13 (M. 633) yılında yalancı Peygamber Müseylemet-ül Kezâb ile yapılan Yemame savaşlarında şehid olmuştur. Vefatı ile ilgili başka rivayetler varsa da bunlar zayıftır.
Ebû Decâne hazretleri (r.a.) Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in bütün gazâlarına iştirak etmiş ve canını Resulullah (s.a.v.) ve din-i İslâm için hiçe saymış, edip, şecâatlı ve kahraman bir zat idi.
Bedir, Uhud, Hendek, Beni Nadir, Beni Kureyza, Feth-i Mekke ve diğer bütün gazâlarda bulunmuştur.
Bilhassa Uhud’da göstermiş olduğu kahramanlığı İslâm tarihinde dillere destan olmuştur. Peygamberimiz (s.a.v.) tarafından İltifat-ı nebeviye mazhar olmuştur.
Uhud savaşında müşriklerin azılarından Asım bin Ebi Avf, kudurmuş bir canavar gibi Müslümanlara saldırıyor,
Bir taraftan;
-“Ey Kureyş cemâatı! Akrabalık haklarını gözetmeyin, kavminizi bölen (Hazret-i peygamber –s.a.v.- le) çarpışmaktan geri durmayınız. Eğer Muhammed (s.a.v.) kurtulursa ben kurtulmayayım.”
Diye bağırarak Kureyş kafirlerini harbe teşvik ediyordu.
Ebû Dücâne (r.a.) bu azılı kafirin susturulması icab ettiğini anlamış ve çarpışa çarpışa ona yaklaşıp, bu İslam düşmanını öldürerek gerekli cezasını vermişti.
Ebû Dücâne hazretleri (r.a.) bununla meşgülken müşriklerden Mâbed bin Vehb Ebû Dücâne (r.a.) ye müthiş bir kılıç darbesi indirmiş, Ebû Dücâne hazretleri (r.a.) çok seri bir halde yere çökerek bu öldürücü darbeden kurtulmuştu.
Hemen sonra acele kalkıp Hücüm ederek, mâbed’i yaralamış, fakat ölmemişti. Bu sırada mabed bir çukura düşmüş, Ebû Decâne hazretleri (r.a.) de onun üzerine atlayıp başını kesip kafirlere doğru fırlatmıştı.
Bu hali Kureyş kafirlerinin zaten bozulmuş olan morallarını daha da bozmağa sebep olmuştu.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Dücâne (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Ebû Dücâne (Radiyallahu anhu)- 2
26 Haziran 2009Uhud savaşı’nın yapıldığı yer (Şehidlik) Medine-i Münevvere
Ebû Dücâne (Radiyallahu anhu)- 2
Ebû Dücâne (r.a.) Bedir günü başına kırmızı renkte bir sarık bağlamıştı. Katılmış olduğu bütün harblerde bu kırmızı sarığı sarardı. Bu, Allah-ü Teâlâ ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) için canını vermeğe hazır bir FEDAİ OLDUĞU mânâsını taşırdı.
Ebû Dücâne Hazretleri (r.a.) nin kahramanlığının en güzel misali ve Resulullah (s.a.v.) a ne derece bağlı olduğu, Uhud gazâsında görüldü.
Bu gazâda göstermiş olduğu kahramanlıkla herkesi hayran bıraktı. Uhud Harbi’nin kızıştığı sırada
Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) elinde tuttuğu ve üzerine;
-“Korkaklıkta ar, ilerlemekte şeref ve itibar var. İnsan korkmakla kaderden kurtulmaz.”
Beyti yazılı kılıcını göstererek;
-“Bu kılıcı benden kim alır?” buyurdular.
Eshab-i Kiram (r.anhüm) dan bir çokları;
-“Ben, ben, ben” almak için ellerini uzattılar.
Peygamberimiz Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) tekrar;
-“Bunun hakkını vermek üzere kim alır?” buyurunca,
Eshab-i Kiram sustular ve geri durdular.
Kılıcı harâretle isteyenlerden Zübeyr bin Avvâm (r.a.);
-“Ben alırım Ya Resulallah.” Dedi.
Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) kılıcı Zübeyr (r.a.) e vermedi.
Hazret-i Ebû Bekir, Ömer, Ali, (r.amhüm) nin istekleri de Peygamberimiz (s.a.v.) tarafından kabul edilmedi.
Ebû Dücâne (r.a.);
-“Ya Resulallah bu kılıcın hakkı nedir?” diye sordu.
Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Onun hakkı eğilip bükülünceye kadar, onu düşmana vurmaktır. Onun hakkı Müslüman öldürmemen, onunla kafirlerin önünden kaçmamandır. Onunla Allah-ü Teâlâ sana zafer yahud şehidlik nasib edinceye kadar Allah yolunda çarpışmandır. Buyurdu.
Ebû Dücâne (r.a.);
-“Ya Resulallah ben onun hakkını yerine getirmek üzere alıyorum.” Dedi.
Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) elindeki kılıcı ona teslim etti.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Dücâne (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Ebû Dücâne (Radiyallahu anhu)- 3
26 Haziran 2009Uhud dağı Okçular tepesi’nin arkadan görünüşü (Şehidlik)
Ebû Dücâne (Radiyallahu anhu)- 3
Ebû Dücâne (r.a.);
-“Ya Resulallah ben onun hakkını yerine getirmek üzere alıyorum.” Dedi.
Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) elindeki kılıcıona teslim etti.
Ebû Dücâne (r.a.) çok cesaretli, kahraman olduğu halde harp meydanlarında çok kurnaz davranır;
-“Harp hiledir.”
Hadis-i şerifine tam ittiba ederdi (uyardı).
Ebû Dücâne (r.a.) kılıcı alınca başına kırmızı sarığını sararak, elinde Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) verdiği kılınç olduğu halde harp meydanına doğru çalımlı ve gururlu bir şekilde yürümeye başladı.
Bu sırada şu beyti okuyordu;
-“Hurmalıkların yanındaki dağ eteğinde bulunduğumuz sırada dostumla (Hazret-i Peygamber’le) hiçbir zaman harp saflarının gerisinde kalmamak üzere andlaştım. (Düşmanlara) Allah ve Resulü (s.a.v.) nün kılıcıyla vururum.”
Ebû Dücâne hazretleri (r.a.) nin bu şekilde yürümesi Eshab-i Kiram (r.anhüm) arasında pek hoş karşılanmadı.
Bunun üzerine Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem);
-“Bu bir yürüyüştür ki, bu yerler (harp meydanları) dışında Allah-u Teâlâ’nın gabadına sebeptir.” Buyurarak yalnız düşmana karşı çalımlı yürümenin câiz olduğunu (izin verildiğini) beyan ettiler.
Harb başladıktan sonra iyice kızıştığı sırada muhacir’den Zübeyr bin Avvâm (r.a.) kılıcın kendisine verilmemesinden dolayı üzgün idi.
Kendi kendine;
-“Ben Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) tan kılıcı istedim. Onu ban vermedi. Ebû Dücâne (r.a.) ya verdi. Halbuki ben halası Safiye (r.anha) nin oğluyum. Üstelik Kureyşli’ğim. Halbuki önce ben istemiştim. GİDİP BAKAYIM Ebû Dücâne (r.a.) benden fazla na yapacak?” dedi.
Daha sonra Ebû Dücâne (r.a.) yi takibe başladı.
Ebû Dücâne (r.a.) yukarıda zikredilen beytleri okuyor, müşriklerden kime rastlarsa, onu vurup öldürüyordu. Müşriklerin en azlılarından iri cüseli Ebû Zûl-Kerş’im her tarafı zırhlarla kaplı sadece gözleri görünüyordu.
Ebû Dücâne Hazreleri (r.a.) ile karşı karşıya geldi.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Dücâne (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Ebû Dücâne (Radiyallahu anhu)- 4
27 Haziran 2009Uhud Dağı (Şehidlik) Medine-i Münevvere
Ebû Dücâne (Radiyallahu anhu)- 4
Ebû Dücâne Hazreleri (r.a.) ile karşı karşıya geldi.
Kafir;
-“Ben Ebû Zûl Kerş’im.” Diye bağırıyordu.
Bu isim kendisine Uzun boyuna rağmen büyük göbeğinden dolayı verilmişti.
Evvela kendisi Ebû Decâne Hazretleri (r.a.) ne hucum etti. Ebû Decâne (r.a.) onun darbesinden kalkanıyla korundu.
Ebû Zûl Kerş’in kılıcı Ebû Decâne (r.a.) hazretlerinin kalkanına gömüldü. Kılıcına asıldı fakat çıkaramadı. Sıra Ebû Decâne (r.a.) ye gelmişti. Bir kılıç darbesiyle omuzundan ta uyluklarına kadar ikiye biçti.
Bundan sonra Ebû Dücane (r.a.) her önüne çıkan kafiri devirerek dağın eteğinde defleriyle müşrikleri kışkırtan kadınların yanına geldi.
Ebû Decâne (r.a.) buyuruyor ki;
-“Uzakdan bir kadın gördüm ki müşriklere son derece kızıyor ve harbe teşvik ediyordu. Üzerine yürüdüm etrafından imdat istedi. Bağırmağa başladı. Onun bir kadın olduğunu görünce Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın kılıcının ŞEREFİNİ GÖZETTİM ve O’nu kadına vurmadım.”
Halbuki bu kadın Hind idi.
Zübeyr bin Avâm (r.a.) gördü ki Ebû Dücâne (r.a.) her yere yetişiyor, fakat kılıcını kaldırdığı kalde Ebû Süfyan’nın karısı Hind’i öldürmekten vazgeçti.
Kendi kendime;
-“Kılıcın kime verileceğini Allah ve Resulü benden daha iyi bilir.” Diye seslendi.
Arkasından;
-“Vallahi ben onun çarpımsından daha üstün çarpışan vuruşan bir kimse görmedim.” Buyurdu.
Ebû Decâne (r.a.) nın yanına vardı;
-“Yaptığın her şeyi gördüm. Adına kılıcını kaldırıp sonra vurmaktan vaz geçtiğini de gördüm.” Dedi.
Ebû Decâne (r.a.);
-“Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) in kılıcına hürmet ettim ve onu kadın kanına bulaştırmadım.” Diye cevap verdi.
Daha sonra Ebû Dücâne Hazretleri (r.a.), Hamza ve Ali (r.anhüm) ve diğer Eshab ile beraber yeniden düşman saflarına Umumi taarruz için ileri atıldı.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Dücâne (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Ebû Dücâne (Radiyallahu anhu)- 5
27 Haziran 2009Okçular tepesi (Uhud dağı) Medine-i Münevvere
Ebû Dücâne (Radiyallahu anhu)- 5
Daha sonra Ebû Dücâne Hazretleri (r.a.), Hamza ve Ali (r.anhüm) ve diğer Eshab ile beraber yeniden düşman saflarına Umumi taarruz için ileri atıldı.
Bir çok Sahabi şehid düştü, fakat müşrikler de kaçmaya başladılar. Uhud gazâsında İslâm ordusu arkasını UHUD DAĞINA VERMİŞ VE RESULULLAH (sallallahu aleyhi ve sellem) DAĞ YOLUNU MUHAFAZA ETMELERİ ve müşriklerin Müslümanları arkada vurmlarını önlemek için, Eshab-i Kiram’ın içinde EN İYİ OK ATAN ELLİ SAHABİ’Yİ KOYMUŞ başlarında da Abdullah bin Cübeyr (r.a.) i KOMUTAN TAYİN ETMİŞTİ.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) bunula da kalmamış;
-“Eğer bizi kuşların kaptığını görseniz bile yine ben size haber göndermedikçe ASLA YERİNİZİ TERKETMEYİNİZ.”
-“Eğer bizim kfirleri kırıp, ayaklarımız altında çiğnediğimizi görseniz bile yine ben size haber göndermedikçe ASLA YERİNİZİ TERKETMEYİNİZ.” Buyurdu.
Bu sözleriyle ne olura olsun bu elli sahabinin yerlerini terk etmemelerini istedi. Fakat zafer müseyyer olunca bu eli zattan ekserisi ganimet toplamak için yerlerini terk ettiler.
Komatanları Abdullah bin Cübeyr (r.a.) in sözünü dinlemediler
Dağ yolundaki geçidin tenhalaştığını gören Halid bin Velid (r.a.) ve Ebû Cehlin oğlu İkrime (r.a.) emirlerinde müşrik ordusunun sağ ve sol kanatlarıyla dağı arkadan dolaşıp dağ geçidine girdiler. (O zaman henüz Halid bin Velid –r.a.- ve İkrima bin ebi Cehil –r.a.- İman etmemişlerdi.)
Abdullah bin Cübeyr (r.a.) ve O’nun emrini dinleyen on sahabe-i Kiram (r.anhüm) şehid ettiler ve İslâm ordusunu arkadan vurdular.
Müşrik süvarılarinin arkadan saldırmalarıyla Müslümanlar neye uğradıklarını şaşırmışlardı.
Hata acele ve dehşetten kiminle savaştıklarını dahi bilemediler. Birbirleriyle vuruştular.
Müslümanlar dağılmış ve dağa doğru çekilmişlerdi
Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Ey Filan Bana doğru gel, Ey Filan Bana doğru gel ben Resulullah (s.a.v.) ım, Bana dönüp gelene Cennet var.” Diyerek Eshab-i Kiram-i çağırıyordu.
Müslümanlar dağılınca Mekkeli müşriklerden Abdullah bin Şihab-ı Zühri, Utbe bin ebi Vakkas, Abdullah bin Kâmia ve Übeyy bin Halef Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) i öldürmek üzere sözleştiler ve and içtiler.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın sancağını Mus’ab bin Umeyr (r.a.) taşıyordu.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Dücâne (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu