‘Hayat-üs Sahabe’ olarak etiketlenmiş yazılar

Seb’il Mesacid (Hendek) Medine-i Münevvere

Mikdâd bin Esved (Radiyallah-u anh)- 4

Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) in halifeliği sırasında mürtedlerle yapılan savaşa katılmıştır. Hazret-i Ebû Bekir (r.a.), Kur’an-i Kerim ayetlerinin bir araya getirilip toplanması için kurduğu heyette Hazret-i Mikdâd bin Esved (r.a.) i de almıştır.

Hazret-i Ömer (r.a.) in Halifeliği sırasında Suriye harekatına katılmış ve Mısır’ın fethi için Amr bin As (r.a.) a gönderilen yardımcı kuvvetlere kumandan seçilmiştir.

Hazret-i Ömer (r.a.) vefat edeceği zaman onu çağırıp;

-“Yâ Mikdâd! Beni kabre koyduktan sonra şûrâ (danışma) heyetini çağır ve onları bir evde topla. İçlerinden birini halife seçinceye kadar onları orada tut.” Emrini vermiştir.

O da bu emri gereği gibi yerine getirmişti.

Hazret-i Mikdâd bin Esved (r.a.), Hazret-i Osman (r.a.) ın halifeliği sırasında da ihtiyarlamış olduğu halde savaşlara katılmıştır.

Ömrünü savaş meydanlarında cihadle geçirmiş olan Hazret-i Mikdâd bin Esved (r.a.), yetmiş yaşlarında iken Medine’de vefat etmiş olup, cenaze namazını Hazret-i Osman (r.a.) kıldırmıştır.

Peygamber Efendimiz kumandanlarından olan Mikdâd bin Esved (r.a.) i çok sevredi.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) O’nun hakkında şöyle buyurdu;

-“Allah bana Eshabımdan dört kişiyi özelikle sevdiğini bildirip, benim de onları sevmemei emir buyurdu ki bunlar; Ali, Mikdâd, Selman ve Ebû Zer (r.anhüm) dir.”

Mikdâd bin Esved (r.a.), Eshab-ı Kiram (r.anhüm) den olmayan Müslümanlardan birinin kendisine hayıflanarak sizlere;

-“Ne mutlu sizin gözlerinize! Resulullah (s.a.v.) ın zamanında yaşadınız! O’nu görmekle şereflendinizé” şeklinde konuşması üzerine

Mikdâd bin Esved (r.a.) O’na şunları söylemiştir;

-“Sizleri bunu istemeye sevk eden nedir? O devirde yaşasaydınız, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) a karşı tavrınız ne olacağını biliyor musunuz? Allah’a yemin ederim ki, Resulullah (s.a.v.) kendisine uymayan ve tasdik etmeyen pek çok kavimle karşılaşmıştı. Halbuki Allah-u Teâlâ’nın sizi bu devirde yaratması sebebiyle Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın size getirdiklerini tasdik ederek, yalnız Allah’ı biliyor ve O’na iman ediyorsunuz. Sizin sıkıntılarını başkaları çekti. İnsanların azgınlıkları sebebiyle Peygamberler gönderilmiştir. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ise insanların puta tapmaktan başka hiçbir şey tanımadıkları cahiliyet ve vahşet devrinin en korkuncunda gönderilmiştir. O kur’an-i Kerim’i getirdi. O’nunla hakkı ve Batılı birbirlerinden ayırdı. O kadar ki; bir kimse, kalbine iman yerleşikten sonra İman etmeyen babasının, çocuğunun veya kardeşinin küfürde olduğunu görüyor ve karşı duruyordu. Dostunun Cehenneme gitmesine katiyen sevinmezdi ve iman etmesini arzular, bunun için çırpınır, cehennem’den kurtulmasını isterdi.”

-”Bu hususta Allah-u Teâlâ Kur’an-i Kerimesinde Furkan sûresi 74’ncü âyet-i kerimesinde şöyle duâ etmeyi emretti;”

-“Ey Yüce Rabbimiz! Hanımlarımızdan ve çocuklarımızdan gözlerimizi aydın edecek, bizi sevindirecek olanları bahşet.”

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Mikdâd bin Esved (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Kuba Camisi (Medine-i Münevvere)

Mikdâd bin Esved (Radiyallah-u anh)- 5

Hazret-i Mikdâd bin Esved (r.a.), gittiği yerlerde insanlara Kur’an-i Kerim öğretmiş ve hadis-i şerif rivayetinde bulunmuştur.

Mikdâd bin Esved (r.a.) Peygamber Efendimiz Sallallahu aleyhi ve sellem) den rivayet ettiği Hadis-i Şerif’lerden bazıları şunlardır;

-“Kıyamet günü güneş insanlara bir mızrak mesafe  kalıncaya kadar yaklaştırır.”

-“İnsanlar kıyamet gününde günahlarına göre tere batacaklardır. Ter kiminin topuğuna kadar, kiminin dizlerine, kiminin beline kadar, bazılarının da ağzına kadar yükselir.”

-“(…Kur’an-i Kerim’e sarılınız! Çünkü O şefaât eden ve sefaâti kabul edilendir. Kendisine uymayanların yenilmeyen hasmidir. Kim Kur’an-i Kerim’i rehber edinirse  (Kur’an-i Kerim’den müctehid olan âlimlerin çıkardığı hükümlere uyarsa) Kur’an onu Cennet’e götürür. Kim de Kur’an’a sırt çevirirse, Cehenneme gider. Kur’an, en hayırlı yolu gösterir, Emirleri açık ve kesindir. Boş sözler değildir.  Manâları çok derindir. Güzllikleri sayılamaz. Âlimler o’na doymazlar. O hakikate ulaşmak için Allah’ın sağlam ipidir. Dosdoğru yoldur. Cinlerin Kur’an-ı duydukları zaman hayretten;

(-“Doğrusu bizi, doğru yola götüren, hayrete düşüren bir Kur’an dinledik ve hemen inandık ve artık Rabimiz’e hiçbir şeyi ortak koşmayacağız.”) Dedikleri hakikattir…”

Hazret-i Mikdâd bin Esved, çok sade bir hayat yaşar, herkes O’NA İMRENİRDİ. Eshab-i Kiram (r.anhüm) den, Abdullah bin Amr (r.a.) ve Abdullah bin Mes’ud (r.a.) bunlardandı. Kimseyi incitmez, herkese iyiliği, emirleri ve yasakları öğretirdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın sünnetinden ayrılmazdı. En büyük arzusu ve emeli buydu.

Her müşkülünü hemen gelip Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) a sorardı.

Bir gün, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) a gelip;

-“Ya Resulallah! Kafirlerden birine rast gelecek ve onunla döğüşecek olursam, kafir bana hücüm ederek, kılıcı ile bir kolumu kestikten sonra bir ağacın arkasına geçerek Kelime-i Şehadet getirerek; (-“Ben Allah’tan başka İlah olmadığına ve Muhammed (Aleyhis selam) da O’nun kulu ve peygamberi olduğuna inandım” diyecek olursa, O’nu öldürmek benim için caiz midir?” diye sormuştu.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) de cevap vererek;

-“Hayır öldürme!” dediler.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Mikdâd bin Esved (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Kuba camisi (Medine-i Münevvere)

Mikdâd bin Esved (Radiyallah-u anh)- 6

Hazret-i Mikdâd bin Esved (r.a.) tekrar sordu;

-“Fakat o adam benim kolumu kesmiş, ondan sonra da Kelime-i Şehadet getirmişti. Böyle olduğu halde O’nu öldürmeyeyim mi?”

Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) O’na tekrar şu cevabı verdi;

-“O’nu öldürme! O’nu kelime-i Şehadet getirdikten ve böylece Müslüman olduktan sonra öldürecek olursan, O’nun şehadetten evvelki haline dönersin, O’da senin öldürmeden evvelki haline döner.”

Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem), Hazret-i Mikdâd bin Esved (r.a.) i çok severdi. O’nu kendi amcasının kızı Hazret-i Dıbâa (r.anha) ile evlendirmiştir. O, hayatının bir kısmını Resulullah efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) ile birlikte geçirmiştir.

Bu hususta rivayet ettiği bir hadis-i şerif, O’nun bu halini tasvir etmektedir.

Hazret-i Mikdâd bin Esved (r.a.) buyurdu ki;

-“Bir gün iki arkadaşımla birlikte, yorgunluk ve açlıktan gözlerimiz kararmış, kulaklarımız sağırlaşmıştı. Eshab-i Kiram (r.anhüm) dan bir kaçına müracaat ettik. Fakat kendilerinde ikram edecek bir şeyleri bulunmadığı için bizi kabul etmediler.”

Biz de kalkıp;

-“Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) a gittik. Bizi alarak hâne-i seadetine (Mübarek evine) götürdü.”

Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) bize bakarak;

-“Bunları sağınız da aranızda taksim ediniz!” buyurdu.

Biz, hergün bu keçileri sağar, keçilerin sütünü aramızda taksim eder, kendi payımızı içer, Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in hissesini de saklardık.

-“Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem), geceleyin gelir, uyuyanları uyandırmayacak bir şekilde uyanık olanlara selam verir, namaz kıldığımız yerde namazını kılar ve ondan sonra da sütünü alıp içerdi.”

Bir gece şeytan bana musalat oldu ve bana dedi ki;

-“Ey Mikdâd! Bu gece Muhammed (Sallallahu aleyhi ve sellem) Ensar (r.anhüm) ın evine gidecek, onlar O’na türlü ikramlarda bulunacaklar. O’nun da bu sütü içmeye ihtiyacı kalmayacak. O alde sen şu sütü içiver!”

Bu sözler, içimden bir türlü çıkıp gitmedi. Nihayet ben de kalkıp Resulullah (s.a.v) için ayırdığımız hisseyi içtim.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Mikdâd bin Esved (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Kuba Camisi (Medine-i Münevvere)

Mikdâd bin Esved (Radiyallah-u anh)- 7

Bu sözler, içimden bir türlü çıkıp gitmedi. Nihayet ben de kalkıp Resulullah (s.a.v) için ayırdığımız hisseyi içtim.

Fakat sütü içtikten sonra, aklım başıma geldi ve kendi kendime;

-“Sen ne yaptın Ey Mikdâd! Resuulullah (s.a.v.) ın sütünü neden içtin? Şimdi Kendisi gelecek, sütünü arayacak, işte o zaman helak olacaksın. Dünyanı da ahretini de kaybedeceksin.” Dedim.

Yatağa yatmıştım.

-“Üzerimdeki örtü çok kısaydı. Başımı örtsem, ayaklarım, ayaklarımı örtsem başım açıkta kalıyordu. Gözüme uyku girmiyordu.”

İki arkadaşım kendi paylarını içip uyumuşlardı.

-“Derken Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) çıkageldi. Her gece ki gibi Selam verdi. Namazını kıldı. Sonra süt kabının kapağını açtığında boş olduğunu gördü. O sırada bana bedduâ edeceğini sandım, çok korktum Fakat O bedduâ etmedi.”

Yalnız;

-“Ya Rabbi! Beni doyuranları, sen de doyur! Bana içirenleri sen de Susuzluktan kandır.”

Diye duâ etti.

-“Ben de üzerimeki örtüyü atarak kalktım. Gidip keçileri yokladım. Bunların hangisi semizse. Onu biraz sağacak ve sütünü Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) a takdim edecektim.”

Baktığımda;

-“Bütün keçilerin memeleri sütle doluydu. Hemen döndüm, süt kabını aldım. Bu kab, peygamberimiz (s.a.v.) ın ailesine aitti. Evde yemek pişmediğinden, onu süt sağmak için kullanıyorlardı. Sağdığımız sütlerle kab dolmuş, üzeri süt köpükleri ile süslenmişti.”

Sütü, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) a getirerek uzattım;

-“İçiniz Ya Resulallah!” Dedim.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) bana bakarak;

-“Ey Mikdâd! Siz, bu gece sütünüzü içmediniz mi?” buyurdu.

Ben;

-“İçiniz Ya Resulallah!” dedim.

Resulullah Efendimiz (s.a.v.) verdiğim sütü içtikten sonra, kabı bana verdi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) a tekrar;

-“Ya Resulallah içiniz?” dedim.

Resulullah (s.a.v.) da içti ve kabı bana verdi. Ben de geriye kalan sütü içtim.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Mikdâd bin Esved (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Mescid-i Kuba (Medine-i Münevvere)

Mikdâd bin Esved (Radiyallah-u anh)- 8

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) a tekrar;

-“Ya Resulallah içiniz?” dedim.

Resulullah (s.a.v.) da içti ve kabı bana verdi. Ben de geriye kalan sütü içtim.

Resulullah (s.a.v.) ın içtiği sütün hoş kokulu olduğunu anladıktan sonra, biraz önceki duâ’ya mazhar olduğumu düşünerek, sevincimden yere yatıncaya kadar güldüm. Memnuniyetimin haddi hesabı yoktu.

Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana bakarak;

-“Ne oldun, ey Mikdâd?” dedi

Ben de, bütün olanları anlattım.

Bana cevap vererek;

-“Bu hal Cenab-ı Hakkın rahmetidir. Maden ki, Allah-u Teâlâ’nın bu rahmetine nail olduk! Niçin uyuyan arkadaşlarımızı uyandırmak için bana haber vermedin? Onlar da hisselerini alırlardı.” Buyurdu.

Ben de dedim ki;

-“Allah-u Teâlâ’nın rahmetine, sizinle birlikte kavuştuktan sonra geride kalanların ona kavuşup kavuşmamasını düşünemedim.”

Bir gün Hazret-i Mikdâd bin Esved (r.a.), Halife Hazret-i Osman (r.a.) nın yanında bulunuyordu. O’nun yanında birkaç kişi gelerek, Hazret-i Osman (r.a.) ı yüzüne karşı methetmeye, övmeye başladılar.

Hazret-i Mikdâd bin Esved (r.a.), bunların sözlerini dinlerken yerden bir avuç toprak alarak onların yüzüne savurdu.

O’na niçin böyle yaptığını sordukları zaman, şu cevabı vermişti;

-“Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki; (-“İnsanı yüzüne karşı övenler türediği zaman, onların yüzünü toprakla bulayınız.”

Hazret-i Mikdâd bin Esved (r.a.), herkesin hakkında son derece ihtiyatlı konuşurdu.

Ancak işlerinin neticesine bakarak hüküm verirdi.

Bu hususta kendisi şöyle bildiriyor;

-“Ben, bir adamın sonunu görmeden O’nun hakkında iyi veya fena bir şey söylemem!”

Çünkü buna dair Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) den bir şey sorulmuştu da

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) şu cevabı vermişti;

-“İnsan kalbı kadar değişen bir şey yoktur!”

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Mikdâd bin Esved (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Mescid-i Kuba Mihrabı (Medine-i Münevvere)

Ebû Musa’l Eş’ari (Radiyallah-u Anh);

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın Vâlilerinden, İsmi Abdullah’tır. Ebû Musa künyesi ile tanınmış olup, babasının adı kays, annesinin adı ise, Tayyıbe binti Vehb bin Ak’tır.

Nesebi; Abdullah bin Kays bin Selim bin Hasar bin Harb bin Amir bin Vâil bin Naciye bin el-Cemahir bin el-Eş’ar’dır.

Bi’setten önce Yemen’in Zebid bölgesinde doğduğu bilinmekteyse de tarihi belli değildir 42 (M. 663) yılında Kufe, diğer bir rivayette Mekke-i Mükerreme’de vefat etti.

Ebû Musa el-Aş’âri (r.a.), Müslüman olmasını, Buhari ve Müslim (r.a.) in ittifakla bildirdiği Hadis-i Şerif’te şöyle anlatılmaktadır;

-“Biz Yemen’de iken Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in ortaya çıkışı haberi bize ulaştı. Ben iki ağabeyim (Ebû Bürde ve Ebû Rûhem olup, ben onlardan küçük idi.) ve Eş’ari kabilesinden 52 veya 53 kişi bir gemiye bindik ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ı görmek için yola çıktık.”

-“Ancak gemimiz hava muhalefeti sebebiyle bizi Habeşistan’a çıkardı. Orada Cafer bin Ebi Talib (r.a.) ile buluştuk ve Müslüman olduk.”

Cafer (r.a.);

-“Resulullah bizi, buraya gönderdi. Burada bir müddet oturmamızı emretti. Siz de bizimle burada bir müddet oturunuz.” Dedi.

-“Bunun üzerine bizde orada oturduk. Daha sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın Musadesiyle Habeşistan hükümdarı Necaşi (r.a.) bizi iki gemiye bindirip, Medine’ye gönderdi. Biz Medine’ye geldiğimizde, Resulullah (s.a.v.) hayber fethinde bulunuyordu. Bu savaşta yanında bulunmayanlara hisse vermediği halde biz ganimetten hisse verdi…”

Eş’ariler, Medine’ye gelmekte oldukları sırada Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) eshabına;

-“Yanınıza öyle bir kavim gelecektir ki onlar, İslamiyet için sizden daha yufka yüreklidirler.” Buyurdu.

Bunların arasında Ebû Musa el-Eş’ari (r.a.) de vardı. Eş’ariler Medine’ye yaklaştıkları zaman;

-“Yarın sevgililere, Muhammed (s.a.v.) le Eshabına kavuşacağız.” Diye şiir söyliyorlardı.

Eş’ariler Medine’ye gelince Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) biát ettiler. Müslümanlar arasında ilk defa musafahayı yapanlar onlardı.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Musa’l Eş’ari (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Mescid-i Kuba (Medine-i Münevvere)

Ebû Musa’l Eş’ari (Radiyallah-u Anh)- 2

Müslümanlar arasında ilk defa Musfahayı yapanlar onlardı.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) onları Medine’de Botham meydanlığı’na yerleştirdi.

Ve Onlara buyurdu ki;

-“Sizin hicretini iki defadır. Biri Necaşi’nin ülkesine, ikincisi de yurduma yapılan hicrettir.”

Eş’ariler yatsıdan geç vakitlere kadar ibadet ettiklerinden, Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın yanına giderler ve O (s.a.v.) onların yanına gelirdi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Eş’ariler’e namaz kıldırdıktan sonra;

-“Allahın size olan nimetlerindendir ki, insanlardan bu saatte başka bir kimse namaz kılıyor değildir. Bu namazı sizden başka kılan kimse yoktur!” buyurur, onları takdir ve teşvik ederdi.

Ebû Musa el-Eş’ari (r.a.) bu iltifatlardan çok memnun olur, Allah’ın Resulune (s.a.v.) ve Müslümanlara sevgisi kat kat artardı.

Kur’an-i Kerim’im Maide suresi ellidördüncü (54) ayet-i Kerimesindeki;

-“Allah’ın onları seveceği ve onların da Allah’ı seveceği bir kavim getirir.” Buyurduğu hakkında

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Onlar işte budur! Yani Ebû Muse’l Eşâri’nin kavmidir.”

Yine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Seferlerde yoldaşlık eden Eş’ari cemaatının gece vakti evlerine girdikleri zaman okudukları Kur’an-i, seslerinden çok iyi tanırım. Sefer halinde, geceleyin onların kondukları yerleri de gündüz görmemiş olsam bile Kur’an seslerinden anlarım. Buyurdu.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın mübarek hanımlarından Aişe-i Sıddıka (r.anha) ile bir gece bir yere gidiyorlardı.

Ebû Müs’el-Eş’ari (r.a.) nin evinin hizasına gelince durdular.

O kur’an-İ Kerim okuyordu. Okumasını bitirinceye kadar beklediler.

Hazret-i Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem), o’nu gündüz görünce akşam ki hadiseyi anlatıp, Eshabına;

-“Buna muhakkak Davud’un güzel seslerinden bir ses verilmiş.” Buyurarak meth etti.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Musa’l Eş’ari (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Mescid-i Kuba (Medine-i Münevvere)

Ebû Musa’l Eş’ari (Radiyallah-u Anh)- 3

Ehl-i Sünnet itikadındeki iki mezhep İmâmlarından biri olan Ebû’l-Hasan-i Eşari hazretleri (r.a.) Eş’ari kavmindendir. Ebû Musa el-Eş’ari (r.a.) nin amcası Ebû Amir (r.a.) de, Rsulullah (s.a.v.) ın kumandanlarındandı.

Mekke-i Mükereme’nin fethinden sonraki Huneyn gazâsındaki harbe amcasıyla katıldı. Ebû Amir (r.a.) İslâm ordusu’nun Evtas’taki birlik kumandanıydı, bu harbde yaralandı.

Ebû Mus’ei Eşari (r.a.) amcasını yaralayanı öldürdü. Amcası Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) a selam, istiğfar etmesi vasiyetiyle, Onu mücahitlerin kumandanı tayin ettikten sonra şehadet şerbetini içti.

Evtasi’de zafer kazanan Ebû Mus’el Eşari (r.a.) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın yanına dönüp, durumu arz edip, amcasının vasiyetini de söyledi.

Bundan sonrası Ebû Mus’el Eşari (r.a.) şöyle anlatır;

(Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.) abdest suyu istedi ve abdest aldı.) Sonra ellerini kaldırıp;

-“Allahım! Kulcağızın Abû Amir’i afv eyle!” Diye dua etti.

Dua ederken

-“(Ellerini o kadar kaldırmıştı ki) ben iki koltuğunun beyazlığını gördüm.”

Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Allahım, kıyamet gününde Ebû Amir kulunu şu yarattığın insanlardan çoğunun üstünde âli bir makama kıl.” Niyazında bulundu.

Bunun üzerine;

-“Ya Resulullah, benim için de mağfiret dile!” diye dua istedim.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) benim için de;

-“Rabbim, Abdullah ibni Kays’ın günahını afv eyle! Kıyamet gününde O’nu en yüksek ve güzel makama koy!” diye duâ buyurdu.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) zamanında Zebid, Aden ve yemen valiliklerinde bulundu.

Resulullah (Sallallahu aleyhi vesellem) Muaz bin Cebel ile birlikte Yemen’e vali gönderirken ikisine şöyle buyurdu;

-“Yemen’e vardığınızda halka kolaylık gösteriniz ve güçlük göstermeyiniz! Sevindirin de nefret ettirmeyiniz. Muhabbet ediniz de ayrılmayınız.”

Hazret-i Muhammed (s.a.v.) ile Zatür-Rika gazasında, Mekke’nin fethinde, Huneyn gazâsında bulundu.

Hazret-i Ömer (r.a.) in hilafetinde Kufe, Basra valiliklerine tayın olundu. Burada Vâli iken Ehvaz, İsfahan ve Nusaybin fethedildi.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Musa’l Eş’ari (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Mescid-i Kuba (Medine-i Münevvere)

Ebû Musa’l Eş’ari (Radiyallah-u Anh)- 4

Hazret-i Ömer (r.a.) in hilafetinde Kufe, Basra valiliklerine tayın olundu. Burada Vâli iken Ehvaz, İsfahan ve Nusaybin fethedildi.

Hazret-i Osman (r.a.) ın Halifeliği esnasında önce Basra daha sonra da Kufe valiliğine tayin edildi.

Hazret-i Ali (r.a.) zamanında da Küfe valiliğine devam etti. Cemel vak’asına katılmadı. Sıffın muharebesinden sonra, sulh için Hazret-i Ali (r.a.) nin vekili oldu. Hazret-i Muaviye (r.a.) nin hilafeti zamanında vefat etti.

Ebû Musa el-Eş’ari (r.a.), Kur’an-i kerim’in bütün surelerini ezbere bilirdi. Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) in hilafetinde Kur’an-i Kerim’i toplayan heyetteydi.

Safvan bin Süleyman (r.a.) diyor ki;

-“Resul-i Ekrem Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) zamanında Hazret-i Ömer (r.a.) ile Hazret-i Ali (r.a.) den ve Muaz (r.a.) ile Ebû mûs’el-Eşâri (r.a.) den başkaları fetva vermezdi.”

İslam takvimini yazılarında ilk defa O kullandı. Haya sahibi olup, çok edebliydi.

Kendini Kur’an-i Kerim’in Meryem suresi seksendördüncü ayetindeki;

-“Biz onların ecel günlerini sayıyoruz (Bu muayyen bir müddettir.)” Mealindeki hal üzerinde bulunurdu. Her an son nefesini düşünürdü.

Dünyaya hiç değer vermezdi. Her halinde ve davranışıda Allah-u tâlâ’dan çok korktuğunu ifade eder, son nefesi imanla teslim etmekten başka bir şey düşünmezdi.

Bu haline akrabaları;

-“Kendine biraz acısan”

diye tavsiyede bulunduklarında;

-“Atlar koştuğu vakit, son noktaya gelince nasıl bütün imkanlarını kullanırsa, ben de son noktaya geldiğimde bütün imkanlarımı kullanmak mecburiyetindeyim.” Buyururudu.

Böyle yaşayıp bu hal üzerine vefat etti.

Hanımına;

-“Azığını hazırla, Cehennemin üzerinden geçilecek bir vasıta yoktur.” Buyururdu.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Musa’l Eş’ari (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Mescid-i Kube Mezarlığı (Medine-i Münevvere)

Ebû Musa’l Eş’ari (Radiyallah-u Anh)- 5

Ebû Musa el-Eşâri (r.a.) çok güzel Kur’an-ı Kerim okuması müfessir, müctehid olması ve peygamberimiz (s.a.v.) in iltifatlarına mazhar olması sebebiyle şöhreti vaazı çok kalabalık olurdu.

Ebû Musa el-Eşâri (r.a.) buyurdu ki;

-“Kur’an-i Kerim’e ta’zimle çok hürmet ediniz. Zira bu Kur’an-i Kerim şizin için ecirdir. Kur’an-i Kerim’e uyun. O’NU KENDİNİZE UYDURMAYINIZ. Kim Kur’an-i Kerim’e uyarsa, Kur’an-i Kerim O’nu cennet bahçelerine götürecektir. Kim Kur’an-i Kerim’i KENDİNE UYDURURSA (anladığı ve hesabına geldiği gibi kabullenmek, mânâ vermek) CEHENNEMİN ALT KATLARINA BAŞ AŞAĞI DÜŞECEKLERDİR.

Ebû Musa el-Eşâri (r.a.) buyurdu ki;

-“Âdem oğlu iki dere dolu altını olsa yine de tamam, yeter demez. Üçüncü bir dereyi doldurmaya çalışır. Adem oğlunun karnını birazcık topraktan başka bir şey doldurmaz.”

Yine Ebû Musa el-Eşâri (r.a.) buyurdu ki;

-“İnsan dünyalık için acele ederse ahretten uzaklaşır.”

Ebû Musa el-Eşâri (r.a.) buyurdu ki;

-“İnsanların çoğu para kazanmak hırsıyla helak oldular.”

Yine Ebû Musa el-Eşâri (r.a.) buyurdu ki;

-“Kıyamet günü güneş, insanların tepesinde olacak ve iyi ameller de gölge edecek.”

Ebû Musa el-Eşâri (r.a.), üçyüzaltmış hadis-i şerif rivayet etti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın kendisine Hazret-i Osman (r.a.) ın başına felaket geleceğini ve Cennete gireceğini haber verdiğini rivayet etti.

Güneş tutulunca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) mescid-i şerife gelip, namaz kıldıktan sonra;

-“Allah-u Teâlâ’nın irsal ettiği bu ayetler hiçbir kimsenin ne ölmesinden ne de hayatından dolayıdır. Lakin Allah-u Teâlâ bu ayetlerle kullarını tahvif eder (korkutur). Bu kabilden, (tabii) bir hadise gördüğünüzde Allah’a niyaza, Allah’a karşı istiğfara (koyulup) itlice ediniz (dönünüz)

Kıyamet günü, ibadet ehli müminlerin Allah-u Teâlâ’nın Cemâl-ini göreceği hususunda;

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) gökyüzündeki ay’a bakıp;

-“Şu ay’ı nasıl hiçbiriniz mahrum olmaksızın görüyorsanız, Rabbinizi de öyle göreceksiniz Artık güneşin tulû’unda da, gurûbundan da evvelki namazların hiç birinden alıkonmamak elinizden gelirse (ona) çalışınız.” Rivayetinde bulundu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Musa’l Eş’ari (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu