‘Hayat-üs Sahabe’ olarak etiketlenmiş yazılar
Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu)- 10
06 Temmuz 2009Bab-üs-Selam kapısı (Mescid-i Nebevvi)
Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu)- 10
Yine Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu) rivayetinde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki;
-“Sünnete uygun olarak ezan okuyan müezzinin sesini duyan, insan ve cinler, taşlar, tuğlalar, kıyamet günü o Müezzin için şehadet ederler.”
Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu) rivayetinde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki;
-“Bir kimse, hoşlandığı bir ruya görürse, o, Allah’tandır! Allah’a Hamdetsin. Onu sevdiği kimseye anlatsın. Sevmediği bir ruya görürse, o da şeytandandır!. Şeytanın şerrinden Allah’a sığınsın. Bu ruyasını da hiç kimseye anlatmasın. Böyle yaparsa, görmüş olduğu KÖTÜ RUYA KENDİSİNE ZARAR VERMEZ.”
Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu) rivayetinde Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;
-“Sizden evvelkiler içinde bir adam vardı. DOKSAN DOKUZ KİŞİ ÖLDÜRMÜŞTÜ.”
Sonra;
-“Dünyanın en büyük âlimi kimdir?”
Diye soruşturdu.
-“O’na bir rahip gösterildi.”
Bunun üzerine rahibin yanına gitti.
-“Doksan dokuz adam öldürdüm, tevbe etsem kabul olur mu?” Diye sodu.
Rahip;
-“Tevben kabul olunmaz.”
Dedi.
-“Bunun üzerine o adam, rahibi de öldürdü. O’nunla yüzü doldurdu. Sonra yeryüzünün halkının en büyük âlimini sorup soruşturdu.”
O’na;
-“Âlim bir kimseyi tavsiye ettiler.”
Âlim’e sordu;
-“Yüz adam öldürdüm. Tevbe etsem kabul olur mu?”
Âlim;
-“Evet, seninle tevbe arasına kim engel olabilir? Filan yere git, Orada Allah-u Teâlâ’ya ibadetle meşgül olan insanlar vardır. Onlarla beraber Allah-u Teâlâ’ya ibadet et. Memlekitine dönme. Zira orası fena bir yerdir.” Dedi.
Bunun üzerine adam yola çıktı.
-“Yarı yola vardığında öldü. Rahmet melekleri ile azab melekleri bu adam hakkında münakaşa ettiler.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Said-i Hudri (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu)- 11
06 Temmuz 2009Ravda-i Muttahhara (Medine-i Munevvere)
Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu)- 11
Rahmet melekleri;
-“Bu adam candan tevbe ederek geldi.” Dediler.
Azab melekleri;
-“Bu adam hiçbir iyilik işlememiştir.”
Dediler.
-“Bunun üzerine insan kıyafetinde bir melek bunların yanına geldi.”
Melek şöyle dedi;
-“İki taraftaki mesafeyi mukayese ediniz. Hangi tarafa daha yakın ise adam o tarafındır.”
Mesafeyi ölçtüler.
-“Adamı varacağı yere daha yakın buldular. Bundan dolayı onu RAHMET MELEKLERİ aldılar.”
Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu) rivayetinde Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;
-“Eshabıma dil uzatmayınız. Allah-u Teâlâ’ya yemin ederim ki, sizden biriniz Uhud dağı kadar altın sadaka verse, Eshabımdan birinin bir müd (875 gr.) hatta yarım müd sadakasına yetişemez.”
Ebû Said’i Hudri (r.a.) nin âzâd ettiği bir kimse anlatır;
-“Ben, Ebû Said (r.a.) ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) mescide girmiştik. Birisi mescidin ortasında dizlerini karnına yapıştırarak parmaklarını kenetlemiş, mescidin ortasında oturuyordu. Hazret-i Pygamber (s.a.v.) işaret etti ise de o kimse işareti fark etmedi.”
Bunun üzerine Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) Ebû Said (r.a.) e dönerek;
-“Herhangi biriniz, parmaklarını kenetlemesin. Çünkü parmakları kenetlemek şeytanın işidir. Biriniz mescide bulunduğu müdetçe, mescidden çıkıncaya kadar namazda sayılır.” Buyurdu.
Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu) rivayetinde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki;
-“Sizden biriniz esnediği zaman, elini ağzına koysun. Çünkü şeytan ağzınıza girer.”
Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu) rivayetinde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki;
-“Allah için tevazu edeni Allah’u Teâlâ yükseltir. Kibir edeni de Allah alçaltır. Allah’ı çok zikredeni Allah-u Teâlâ sever.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Said-i Hudri (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu)- 12
06 Temmuz 2009Mescid-i Nebevvi avlusu (Medine-i Münevvere)
Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu)- 12
Yine Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu) rivayetinde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki;
-“Mezar, ya Cennet bahçelerinden bir bahçe veya Cehennem çukurlarından bir çıukurdur.”
Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu) rivayetinde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki;
-“Giyiniz, yiyiniz, içiniz fakat mideniz’i yarıya kadar doldurunuz. Çünkü, az yemek, nübüvvet’den bir cüzdür.”
Biri, Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın ardında namaz kıldı. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) den evvel rükû’a varıyor yine ondan evvel başını kaldırıyordu.
Hazret-i Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) namazdan sonra;
-”Bunu yapan kim idi?” Diye sordular.
O kimse;
-“Benim Ya Resulallah.” Dedi.
Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Namazın noksan olanından sakınınız. İmâm rükûa vardığında rükûa varınız. BAŞINI KALDIRDIĞINDA BAŞINIZI KALDIRINIZ.” Buyurdu.
Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu) rivayetinde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki;
-“Merhamet etmeyene Merhanet olunmaz.”
Yine Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu) rivayetinde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki;
-“İki huy vardır ki, bir mü’minde bulunmazlar. Biri cimrilik, diğer de kötü ahlaktır.”
Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu) rivayetinde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki;
-“Hastaları ziyaret ediniz, cenazeleri de takip ediniz. Bu size ahireti hatırlatır.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Said-i Hudri (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu)- 13
06 Temmuz 2009Mescid-i Nebevvi avlusu (Medine-i Münevvere)
Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu)- 13
Ebû Said’i Hudri (r.a.) buyuryor ki;
Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem), neşelenip eğlenen bazı insanları görünce Buyurdu ki;
-“Eğer ölümü düşünseydiniz, lezzetler size tatsız gelirdi ve bulunduğunuz şu halden ayrılırdınız.”
Hazret-i Said’i Hudri (r.a.) anlatıyor;
-“Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın huzuruna gittim. Kadife ile örtülmüş idi. Sıtma harareti o kadifeden çıkıp, his olunurdu. Elimizi, mübarek bedenine koyamazdık. Hayret ettik.”
Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;
-“En şiddetli sıkıntı Peygamberlere olur. Ama Peygamberlerin sıkıntılara sevinmesi, sizin ihsanlara sevinmenizden fazladır.”
Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu) rivayetinde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki;
-“Bir kul (La ilahe İllallah) ve (Allah-ü Ekber) dediği zaman”
Allah-u Teâlâ (c.c.);
-“Kulum doğru söyliyor. İbadete layık olan ilah ancak benim.” Der.
Kul;
-“La ilahe İllallahü vahdehü la şerike leh. Dediği zaman”
Allah-u teâlâ (c.c.);
-“Kulum doğru söyliyor. BENDEN BAŞKA İLAH YOKTUR. Şerikim, benzerim, dengim yoktur.” Der.
Kul;
-“La İlahe illallah ve la havle ve la kuvvete illa billah dediği zaman.”
Allah-u Teâlâ (c.c.);
-“Kulum doğru söyliyor. Güç ve kuvvet benimdir.” Buyurur.
Bu kelimeleri ölüm anında söyliyen kimseyi CEHENNEM ATEŞİ YAKMAZ.”
Yine Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu) rivayetinde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki;
-“İnsanlara TEŞEKKÜR ETMİYEN Allah-u Teâlâ’ya şükretmez.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Said-i Hudri (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Ammar bin Yâser (Radiyallah-u anh);
07 Temmuz 2009Bab’üs-Selam kapısının görünüşü (Medine-i Münevvere)
Ammar bin Yâser (Radiyallah-u anh);
Eshab-ı Kiramın büyüklerinden. Ammâr bin Yâser bin Mâlik bin Kinane bin Kays, Miladi 563 yılında Mekke’de doğup, 37 (M. 657) yılında Sıffın savaşında doksandört yaşında iken şehid düştü.
Künyesi Ebû Yekzan’dır. Babası aslen Yemenli olup, Yemen’deki Kâhtani’lerin Mezhic kabilesinin Ana kolundandır.
Hâris ve Mâlik adında iki oğlu ile birlikte üçüncü oğlunu aramak üzere Mekke şehrine geldiklerinde, hürriyetini kayıbederek, Beni Mahzum kabilesinde Ebû Huzeyfe bin Mugire’nin kölesi olmuştur.
Ebû Huzeyfe (r.a.) Yâser’i kendi cariyelerinden Sümeyye bin İtayyat ile evlendirdi. Bu evlilikten Ammâr doğmuştur. Annesi ve babası ile beraber ilk İslâm’a gelenlerdendi.
İlk Müslümanların OTUZUNCUSUDUR.
Ammâr (r.a.) Süheyb (r.a.), Dâr’ül-Erkâm’da aynı vakitte Müslüman olmuşlardır.
O zaman Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) Dar’ül-Erkâm’da bulunuyordu.
Ammâr (r.a.) bunu şöyle anlatıyor;
-“Dâr’ül-Erkâm’ın kapısında Süheyb (r.a.) e rastladım.
Ben;
-“Burada ne yapıyorsun?” dedim.
Süheyb (r.a.) da bana;
-“Sen ne yapıyorsun?” dedi.
Ben de;
-“Hazret-i Muhammed (Sallallahu aleyhi ve sellem) in huzuruna girip, sözlerini dinlemek istiyorum.” Dedim.
Süheyb (r.a.);
-“Ben de bunu istiyorum.” Dedi.
Beraber huzura girdik.
-“Bize İslâmi arzetti. Biz de Müslüman olduk.”
Kendisinin arkasından ailesi de de İslâm ile şereflendi.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ammar bin Yâser (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Ammar bin Yâser (Radiyallah-u anh)- 2
07 Temmuz 2009Makam-i İbrahim Aleyhis selam (Kabe-i Muazzama)
Ammar bin Yâser (Radiyallah-u anh)- 2
Ammâr bin Yaser (r.a.) ın kendisi, annesi ve babası Müslüman oldukları için, müşriklerden çok ezâ ve cefâ gördüler.
Muhammed bin İshak (r.a.) der ki;
-“Ebû Talib hayatta iken putperestlerden bir kimse, Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) e kötülükte bulunamazlardı. Eshab (r.anhüm) den tanınmış kimselere dahi, kavimlerinin himayesi ve aşirtelerinin kalabalık oluşu sebeiyle istedikleri gibi ezâ ve cefâ edemezlerdi.”
-“Lakin Müslümanların kimsesizlerini ve fakirlerini bulup, bunlara çeşit-çeşit azâb ile eziyet edip, türlü cefâlar ederlerdi. Bunların içinde en çok eziyet görenler Bilâl (r.a.) Süheyb (r.a.), Habbab (r.a.) ve Ammâr bin Yâser (r.a.) dir.”
-“Bunlardan kimini günün sıcağında kızmış taşlarla dağlarlar, kimini kızgın güneş altında aç ve susuz bırakıp; (-“Muhammed (s.a.v.) in dininden dön”) derlerdi. Onlar bu dayanılmaz cefâlara sabr edip, İslâm dininden dönmezlerdi.”
Beni Mahzum kabilesinin ileri gelenleri, Ammâr bin Yâser (r.a.) babasına ve Sümeyye (r.anha) adındaki validesine işkence edip, sıcak günde kum içinde gömerler ve üzerinde et pişecek kadar sıcak taşları gövdesine dizerlerdi.
Sonra;
-“Lât ve Uzzâ, Muhammed (s.a.v.) in diniden iyidir deyin.” Derlerdi.
Eshab-i Kiram (r.anhüm) de;
-“Demeyiz.” Derlerdi.
Bir keresinde Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) yanlarından geçip;
-“Sabır edin ey Yâser ehli; Size va’dedilen yer Cennettir.” Buyurdu.
Ammâr bin Yâser (r.a.) ın Müşrik kureyş’lilerden görmüş olduğu işkence dillere destan olacak şekildedir.
Ezâya ve bir müsibete uğramadığı gün, hemen hemen yok gibi idi.
Bir gün Ammâr (r.a.) ın validesi olan Sümeyye (r.anha) yi iki devenin arkasına bağlamışlardı. Ebû Cehil arkasında kamçı ile vurup öldürdü. Babası Yâser (r.a.) i de şiddetli azap yaparak öldürdüler.
İslâm’da İLK ŞEHİD OLAN BUNLARDIR.
Lakin Ammâr (r.a.), kafirlerin dediklerini, ikrah ile diliyle söyledi.
Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) e;
-“Ammâr (r.a.) kafir oldu.” Dediler.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ammar bin Yâser (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Ammar bin Yâser (Radiyallah-u anh)- 3
07 Temmuz 2009Ammâr nin Yasâr (r.a.) tarafından teşvik edilen KUBA CAMİSİ
Revda-i Muttahhara (Medine-i Münevvere)
Ammar bin Yâser (Radiyallah-u anh)- 3
Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) e;
-“Ammâr (r.a.) kafir oldu.” Dediler.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;
-“Haşa! O kafir olmaz. Başdan ayağa kadar imândır ve eti ile derisi arası imân ile doludur.”
Ammâr (r.a.) küffar elinden kurtulup, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın yanına geldi. Kafirlerin ezâ ve cefâsından ağladı.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) iki mübarek eliyle gözünün yaşını sildi ve teselli buyurdu.
Bu hadise üzerine, Nahl suresinin yüzaltıncı;
-“Kim Allah’a küfrederse, onlara şiddetli bir azâb vardır. Ancak kalbi imân ile kararlaşmış olduğu halde (küfür kelimesini söylemeye) zorlanıp, sadece diliyle söyleyenler müstesnâ.” Ayet-i kerimesi nazıl oldu.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) de Hazret-i Ammâr (r.a.) a;
-“Müşrikler eziyet ederlerse, yine böyle söyle.” Buyurdular.
Ammâr bin Yâser hazretleri (r.a.), Mekke devrinde görmüş olduğu işkenceler karşısında Habeşistan’a HİCRET edenler arasında bulunmuştur.
Bilahare tekrar Mekke’ye dönmüş ve hicret-i Nebevi ‘de Medine’ye hicret ederek Hazret-i Münzir bin Abdü’l-Mübeşşir (r.a.) in misafiri olmuştur.
Daha sonra Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) onu, Ensar (r.anhüm) den Huzeyfe bin Yemân (r.a.) ile din kardeşi yapmıştır.
Medine-i Münevvere’ye gelince, Resulullah (s.a.v.) için bir ibadet ve istirahat yerinin gerekli olduğunu söyledi. İSLAM’DA MESCİD YAPILMASINA İLK TEŞVİK EDEN O OLDU. Kubâ Mescidini O yapmıştı.
Hazret-i Ammar (r.a.); Bedir, Uhud, Hendek, diğer gazâlar ve Biat-ı Rıdvan’da bulundu.
Müseylemet-ül-Kezzab’a karşı yapılan Yemâme muharebesinde bir kulağı kesildi. Kanlar akarken bile Müslüman askerleri harbe teşvik etti. Hucumdan da geri kalmadı.
Hazret-i Ömer Halife olunca, Onu Kufe Valiliğine tayın etti. Cemel, Sıffın muharebelerinde Hazret-i Ali (r.a.) nin yanında yer aldı. 37 (M. 657) Sıffın muharebesinde doksandört yaşında iken şehid oldu. Cenaze namazını Hazret-i Ali (r.a.) kıldırdı.
Elbisesiyle, yıkanmadan defnedildi.
Ammâr bin Yâser (r.a.), ahlaken yüksek bir zattı. Son derece doğru ve hakkaniyete riayetkar idi. Zühd ve takva sahibi idi. Sade yaşardı.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ammar bin Yâser (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Ammar bin Yâser (Radiyallah-u anh)- 4
07 Temmuz 2009Revda-i Muttahhara (Medine-i Münevvere)
Ammar bin Yâser (Radiyallah-u anh)- 4
Gayet beliğ (açık) ve veciz hitabete sahipdi. Namazına çok dikkat ederdi. Hiçbir namazını kazaya bırakmazdı.
Öyle ki,
Bir gün su bulunmayan yerde gusül abdesti almak icab edince, yerlerde sürünerek Teyemmüm yapmış ve namazını edâ etmiştir.
Fitne ve fesaddan çok sakınmasına rağmen kendisini fitne ve fesadın içinde bulmuştur.
Kİ, BU DA İLAHİ BİR İMTİHANDIR.
Ammâr bin Yâser (r.a.), Hadis-i şerifleri en doğru bilenler arasında sayılmaktadır.
Şöhretini dünyaya düşkün olmamasına ve haramlardan sakınmasına, insanlar üzerinde bıraktığı itimada, dâvâsına sadakatle bağlılığına borçudur.
Hazet-i Ammâr (r.a.), uzun boylu, buğday tenli, aksakallı idi. Başının tepesi saçsız NUR YÜZLÜ bir zât idi.
Sahabe ve tabi-inden bazısı Ammâr (r.a.) dan hadis-i şerif rivayet etti. Hazret-i Ali (r.a.), İbn-i Abbas (r.a.), Oğlu Muhammed (r.a.) bunlardandır.
İbn-i Abbas (r.a.) ın rivayetine göre;
-“Hiç (evvelce) küfürlü ölü olup, (sonra) kendisini hidayetle diriltiğimiz ve ona insanlar arasında da bir nur (iman) verdiğimiz kimse; karanlıklar içinde (küfürde) kalmış olan ve ondan bir türlü çıkamayan kimse gibi olur mu?” Ayet-i Celilesinde karşılaştırılan iki kişiden İlki Ammâr bin Yâser (r.a.), İkincis, Ebû Cehl’dir.
Hazret-i Ammâr (r.a.) ın faziletleri çoktur. Hakkında Hadis-i şerifler vardır.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;
-“Ammâr’a düşman olana Allah-u Teâlâ düşman olur. O’na buğzedene Allah-u Teâlâ buğzeder.”
Yine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;
-“Cennet; Ali, Ammâr, Selman ve Bilal’i şiddetle arzu etmektedir.”
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;
-“Her Peygamberin seçkin yardımcısı ve yakınları yedidir. Benim ki ONDÖRTTÜR. Bunlar; Hamza, Ca’fer, Ebû Bekir, Ömer, Ali, Hasan, Hüseyin, Abdullah bin Mes’ud, Selman, Ammâr, Ebû Zer, Huzeyfe, Mikdâd ve Bilâl’dır.”
Resul-i Ekrem Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) den 62 Hadis-i şerif rivayet etmiştir. Sahih-i Buhari ve Müslüm de 7 Hadis-i vardır.
Ammâr bin Yâser (r.a.) in bilinen çocukları Muhammed bin Ammâr (r.a.) ile Ümmü’l Hakem (r. Anha) adında bir kızıdır. Oğlu Muhammed bin Ammâr bin Yâser (r.a.), hadis ilminde sika (güvenilir sağlam) sayılmaktadır.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ammar bin Yâser (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Sümeyye binti Habbat (Radiyallah-u anha);
07 Temmuz 2009Resulullah Sallallahu aleyhi ve sellem’in doğduğu ev
Sümeyye binti Habbat (Radiyallah-u anha);
İslam’da İLK ŞEHİD OLAN HATUN. Meşhur Sahabi Ammâr bin Yâsir (r.a.) in annesidir.
Hazret-i Sümeyye (r.anha), Ebû Cehil’in amcası Ebû Huzeyfe bin Muğire’nin cariyesi idi. Ebû Huzeyfe bin Muğire’nin yanında çalışan Yâser bin Ammar ile evlendirdi. Bu evlilikten Ammar (r.a.) doğdu. Bunun üzerine Ebû Huzeyfe Hazret-i Sümeyye (r.anha) yi âzad etti.
Hazret-i Sümeyye (r.anha) İLK MÜSLÜMANLARDANDIR. Mekke’de Müslüman oldu. İlk İslam’a giren KADINLARIN YEDİNCİSİDİR. Hazret-i Yâsir (r.a.), zevcesi Sümeyye (r.anha), imanlarından vazgeçmeleri için, başta Mahzum oğulları olmak üzere, Kureyş müşriklerinin en ağır işkencelerine uğradılar.
Fakat onlar, imanlarından ve dinlerinden ASLA VAZGEÇMEDİLER. Bütün bu sıkıntılara metanetle sabır ettiler.
Mekke’de Yâsir ailesinin kendilerine sahip olacak, onları koruyacak kimseleri yoktu. Bu yüzden onlara daha serbest eziyet yapıyorlardı. Hatta bir defasında, Yâsir ailesi ve diğer kimsesiz Müslümanlara, zırh giydirip, altta kızgın kum, üstte yakıcı güneş arasında bıraktılar. Bir gün yine Yâsir (r.a.) e, zevcesi Sümeyye (r.anha) ye, oğulları Ammar ve Abdullah (r.anhüm) a “Bahta” denilen yerde işkence yapıyorlardı.
Onların bu halini gören Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Sabredin Ey Yâsir ailesi! Size vaat edilen yer, sizin mükafatınız Cennettir.” Buyurdu.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Yâsir ailesi için;
-“Allah’ım! Yâsir ailesine rahmet ve mağfiretini ihsan et.” Diye duâ buyurmuşlardır.
Bir süre sonra Yâsir (r.a.) işkencelere tahammül edemiyerek şehidlik mertebesine kavuştu. İlk erkek şehid oldu.
Diğer tarafan, Ebû Cehil de Hazret-i Sümeyye (r.anha) ye ağır sözler söyledi. Mızrağı ile yaralıyarak, O’nu şehid etti.
Hazret-i Ammar (r.a.), annesinin böyle acıklı bir durumda şehid olmasına çok üzüldü. Durumu Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) a arz etti. Yapılan işkencelerin çok fazla olduğunu bildirdi.
Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) Ammar’ (r.a.) a sabır tavsiye ettikten sonra şöyle duâ buyurdular;
-“Allahım! Yâsir ailesinden hiç birisine ateş ile azab etme.”
Bedir gazâsında Ebû Cehil öldürüldüğü zaman, Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) Ammar (r.a.) a;
-“Allah-u Teâlâ annenin katilini, öldürdü.” Buyurdu.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Sümeyye binti Habbat (Radiyallah-u anha) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Huzeyfet’übnü Yeman (Radiyallah-u Anh);
08 Temmuz 2009Revda-i Muttahhara (Medine-i Münevvere)
Seb’ül Mesacid (Hendek)
Huzeyfet’übnü Yeman (Radiyallah-u Anh);
Eshab-i Kiram’ın büyüklerinden, peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in sırdaşı.
Asıl ismi, Ebû Abdullah Huzeyfet’übnü Yemân’dır. Babasının adı Huseyl olup, Yemân lakabıyla meşhurdur.
Doğum tarihi bilinmemektedir. 36 (M. 656) senesinde Hazret-i Osman (r.a.) ın şehid edilmesinden 40 gün sonra vefat etti.
Huzeyfet’übnü Yemân (r.a.), Hayber ile Teyme arasında yaşamakta olan Beni Abs kabilesine mensuptu. Bu kabile, İran Kısrası Nuşirevan zamanında hiristiyanlığı kabul etmişti.
Fakat bunlar arasında bulunan âlim bir zât, Muhammed Aleyhis selam’ın, Peygamber olarak gönderileceğini haber vermişti. Onlar da beklemeye başlamışlardı.
Ancak Muhammed Aleyhis selam’a Peygamberlik verilince, Hicret’e kadar bundan haberdar olamadılar.
Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in HİCRETİNİ İŞİTİR İŞİTMEZ, içlerinden dokuz kişilik bir heyet Medine’ye gelerek, Müslüman oldular.
Hemen bunların arkasında Huzeyfet’übnü Yemân (r.a.), çok yaşlanmış olan babasını da yanına alarak Medine’ye gelip, Müslüman oldu. Ensar (r. Anhüm) den sayıldı.
Huzetfet’übnü Yemân (r.a.) Müslüman olduktan sonra, ilk olarak Uhud savaşına katıldı. Bu savaşa, çok ihtiyar olmasına rağmen ‘belki şehidlik nasib olur’ diyerek babası da katılmıştı.
Fakat Medine’ye yeni gelmiş olduklarından herkes tarafından tanınmıyordu. İslam odusundan bir asker onu Mekkeli müşriklerden zanederek, farkında olmadan öldürmüştü.
Huzeyfet’übnü Yemân (r.a.) iye babasının diyeti verildiğinde, almak istemedi ve verilen diyeti fakirlere dağıttı.
Bu haraket Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in çok hoşuna gitti.
Uhud savaşından sonra, Mekke’li müşriklerin Müslümanlar üzerine yaptıkları son saldırı olan Hendek savaşına da katılan Huzeyfet’übnü Yemân (r.a.), bu savaşta görülmemiş bir cesaret ve büyük bir kahramanlık gösterdi.
Bir ay süren bu savaşta, müşrikler yavaş yavaş çözülmeye ve geri dönmeye yüz tutmuşlardı.
Huzeyfet’übnü Yemân (r.a.), tam bu sırada müşriklerin durumunu kontrol edip, haber getirmek üzere, peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) tarafından vazifelendirildi.
Bu hizmetini bizat kendisi şöyle anlatmıştır;
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Huzeyfet’übnü Yeman (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu