‘Hayat-üs Sahabe’ olarak etiketlenmiş yazılar
Bilâli Habeşi (Radiyallah-u anh)- 11
13 Temmuz 2009Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın doğduğu ev Mekke-i Mükerreme
Peygamber efendimiz (s.a.v.) doğduğu ev gece görünüşü (Mekke-i Mükerreme)
Bilâli Habeşi (Radiyallah-u anh)- 11
Bilâli Habeşi (r.a.), İmanında gösterdiği sebat ile ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın hayatında yanından ayrılmayıp hizmet etmesiyle hep sevilip ve rahmetle yâdedilmektedir.
Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) O’nu kölelikten âzad edince, Hazret-i Ömer (r.a.);
-“Seyyidimiz Efendimiz Ebû Bekir (r.a.), Seyidimiz Bilâli Habeşi (r.a.) yi âzad etti.” Buyurmuştur.
Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Bilâl ne iyi kimsedir. O MÜEZZİNLERİN EFENDİSİDİR.”
Ve;
-“Bilâl Habeşlilerin İLK MÜSLÜMANDIR.”
Ve;
-“Ey Bilâl, zengin olarak değil fakir olarak öl.” Buyurdu.
Bilâli Habeşi (r.a.) bir gün mescidi Nebi’de iken büyük bir neşe ile coşuyor, yerinde duramıyordu.
Hazret-i Ömer (r.a.) bu halını halini görüp;
-“Ne yapıyorsun Yâ Bilâl! Mescid’de böyle yapılır mı?” dedi.
Bu sırada Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) de Mescid’de oturuyordu.
Bilâli Habeşi (r.a.);
-“Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) a soralım Yâ Ömer.” Dedi.
İkisi birlikte Peygamberimiz Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in yanına varıp oturdular. Durumu arzettikten sonra Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) Bilâli Habeşi (r.a.) ye bu halinin sebebini sordu;
Bilâli Habeşi (r.a.);
-“Nasıl sevinip, neşelenmiyeyim Yâ Resulallah (s.a.v.), Allah-u Teâlâ bana HİDAYET NASİB ETTİ. Halbuki Kureyş’in illeri gelenlerinden niceleri inadları sebebiyle bu HİDAYET’TEN MAHRUM KALDILAR. Onlara bu Hidayet nasib olmadı.” Dedi.
Bunun üzerine Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem); O’na dokunulmamasını ve sevinip neşelenmesinde SERBEST olduğunu Tasdik buyurdu.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Bilâli Habeşi (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Bilâli Habeşi (Radiyallah-u anh)- 12
13 Temmuz 2009Revda-i Şerif (Ba’b-ül Baki’ kapısı)
Bilâli Habeşi (Radiyallah-u anh)- 12
Bilâli Habeşi (r.a.) Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) e müezzin olduktan sonra, öyle güzel ezan okuyordu ki, işiten her insan dinliyordu.
Bu durum Müslüman olmayanları kahr ediyor, Müslümanları ise çok sevindiriyordu.
Medine’deki Zengin Yahudilerinden biri Bilâli Habeşi (r.a.); Ne zaman ezan okusa durup dinlerdi. Dinlememek için kendini zorlar fakat kendini alamazdı. Dinledikçe de kahrolurdu. Bunu engellemek için çareler arardı.
Bir gün Bilâli Habeşi (r.a.) nin son derece maddi sıkıntı içinde olduğunu görerek;
-“Sana istediğin kadar borç vereyim.” Dedi.
Bilâli Habeşi (r.a.) de kabul etti.
Yahudi borç parayı verirken de;
-“Eğer bunu ödeyemezsen seni borca karşılık köle olarak tutarım.” Dedi.
Aradan bir müddet geçmişti. Bilâli Habeşi (r.a.) Yahudinin borcunu ödemek için ne kadar uğraştı ise de ödeyecek parayı bir türlü temin edememişti.
Bir gün Yahudi gelip;
-“Eğer bir ay sonra borcunu ödeyemezsen kölem olacaksın.”dedi.
Yahudi’nin verdiği müddetin dolmasına çok az bir zaman kalmıştı. Yahudi borcunu ödeyemediğini görerek,
-“O’nu köle yapacağım.” Deyip kendi kendine seviniyordu.
Bilâli Habeşi (r.a.) yi de gördükçe;
-“Unutma borcumu ödeyemezsen kölem olacaksın.” Diyordu.
Zamanın bitmesine DÖRT GÜN kalmıştı ve Yahudi yine gelmişti. Bilâli Habeşi (r.a.) çaresizlik içinde Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) e gidip, durumu arzetti.
Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) başını eğip, biraz düşündü ve bir şey buyurmadı.
Bilâli Habeşi (r.a.) bir müddet sonra kalkıp evine gitti. O gece uyuyamadı.
–“Kölelik bana geri mi dönecek, artık ezan okuyamayacak mıyım?” diye derin derin düşünüyordu.
Bu düşüncelere daldığı sırada kapısı çalındı. Heyecanla koşup, kapıyı açtı.
Gelen Kimse,
-“Seni Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) çağırıryor.” Dedi.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Bilâli Habeşi (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Bilâli Habeşi (Radiyallah-u anh)- 13
14 Temmuz 2009Revda-i Şerif -Sallallahu aleyhi ve sellem-(Ba’b-ül Baki’ kapısı)
Bilâli Habeşi (Radiyallah-u anh)- 13
Hemen toparlanıp, Resulullah (s.a.v.) ın huzuruna koştu. Yanına varınca edeble beklemeye başladı.
Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Yâ Bilâl ticaretten dönen bir kervan var, kervana git onların arasında üzerindeki yükleriyle birlikte bana hediye edilmiş olan üç deve var, onları al senin olsun. Borcunu öde.” Buyurdu.
Bilâli Habeşi, hemen gidip onları teslim aldı. Yüklerini indirdi. Develere yem verip, Sabah ezanını okumak için mescid’e gitti. Yine o Tatlı sesiyle ezan’ı okudu.
Namazı kıldıktan sonra da dışarı çıkıp,
-“Ben de borcu olan gelsin.” Diye bağırdı.
Yahudi gelince o mallardan bütün borcunu ödedi. Yahudi şaşkın şaşkın dönüp gitti. O yine hoş sedasiyle ezan okuyarak Medine semalarını çınlatmaya devam etti.
Hazret-i Bilâli Habeşi (r.a.) bizzat Peygamberimiz Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) den işiterek hadi-i şerif rivayet etmiştir.
Rivayet ettiği bu hadis-i şeriflerden 44 tanesi Sahih-i Buhari’de ve sahih-i Müslim’de ve dört ‘sünen’ kitabında yer almıştır.
Eshab-i Kiram’dan Hazret-i Ebû Bekir, Hazret-i Ömer, Hazret-i Ali, Abdullah bin Mes’ud, İbn-i Amr, Usame bin Zeyd, Ka’b bin Ucre, Cabir bin Abdullah, Bera bin Âzib (r.anhüm) ve diğer eshab, ayrıca tabi-in’in büyük hadis âlimleri bilâli Habeşi (r.a.) den hadis-i şerif rivayet etmiştir.
Hazret-i Bilâli Habeşi (r.a.) nin Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) den BİZAT İŞİTEREK rivayet ettiği hadis-i şerif’lerden bir kısmı şunlardır;
-“Ezân ve gözümün nuru olan namaz ile bizi ferahlandır Yâ Bilâl.”
-“Cennette Bilâl’i gördüm. (O’na Cennete ne ile girdin!) diye sordum. Sebebini bilemiyorum, ancak her abdest tazeledikçe iki rek’at namaz kılardım diye cevap verdi.”
-“Gece kıyamına (İbadetine) devam edin; zira bu, sizden önceki Salihlerin ibadetidir. Çünkü, gece ibadeti, Allah’a yakınlık ve günahlara kefaret olup, insanın bedenini hastalıklardan korur ve günahlardan uzaklaştırır.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Bilâli Habeşi (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Abdullah bin Zeyd (Radiyallah-u anhu);
14 Temmuz 2009Dünyanın en uzun ikinci surlar (Diyarbakır)
Abdullah bin Zeyd (Radiyallah-u anhu);
Ezân-i Muhammediyye’nin okunuşunu ruyasında görüp haber vermesinden dolayı “Sâhibü’l-ezân” adı ile meşhur olan sahabi. Adı, Abdullah bin Zeyd bin Abdi Rabbih bin Sa’lebe bin Zeyd bin Haris bin Hazrec el-Ensari’dir.
Ebû Muhammed el Medeni adı ile künyelenmiştir. Medineli Müslümanların Hazrec koluna mensubtur. Akabe biatında bulunarak Resulullah (s.a.v.) a iman edip Müslüman olmakla şereflenmiştir.
Hicretin ikinci yılında (M. 624) yapılan Bedir muharebesine iştirak etmiş ve diğer bütün harplere katılarak, büyük kahramanlıklar göstermiştir.
Mekke’nin fethinde Müslümanlar Mekke’ye girdikleri zaman, Hazrec kabilesinin Hâris oğulları kolunun bayrağını Hazret-i Abdullah bin Zeyd (r.a.) taşıyordu.
Hicretin dokuzuncu (M. 631) senesinde Resulullah (s.a.v.) ile beraber Veda haccı’nda bulundu.
Bu hac esnasında elinde bulunan bütün mallarını, hayvanlarını, fakirlere sadaka olarak dağıttı. Kendisine sadece bir kısrak alıkoymuştu. Cömertliği o kadar çoktu ki, kendisi, sıkıntı ve zaruret içinde yaşamayı tercih eder, mallarını Allah yolunda harcardı.
Hazret-i Abdullah bin Zeyd (r.a.), ın arazısı pek azdı. Orada hayvanlarını hayvanlarını besliyordu. Fakat çok kere, beslediği hayvanlarını da fakirlere dağıtır, sadaka verirdi.
Hazret-i Abdullah bin Zeyd (r.a.) in Muhammed adında bir oğlu olup, Peygamberimiz (s.a.v.) zamanında doğrdu. Kendisinin Uhud harbinde şehid olduğunu bildiren raviler var ise de, bu haber kat’i değildir. O hicretin 22. nci (M. 644) yılında 64 yaşında iken vefat etti. Cenaze namazını halife Hazret-i Osman (r.a.) kıldırdı.
Hazret-i Abdullah bin Zeyd (r.a.), Resulullah efendimiz (s.a.v.) den “ezan” ile ilgili hadis-i şerifi rivayet etmekle meşhurdur.
İmâm-i Buhari ve İmâm-i Tirmizi (r.anhüm) ye göre kendisinden yalnız bir ezan hadis-i şerifi rivayet edilmiştir. Fakat hadis imâmı İbn-i Hacer-i Askalanı (r.a.), 6 veya 7 hadis-i şerifin kendisinden rivayet edildiğini bildirmiştir.
Ezan ile ilgili hadis-i şerif hakkında bildirilen rivayetler değişik olmakla beraber hepsi ile bildirilen hüküm aynı olmuştur.
Ezan okumak, hicretin birinci senesinde (M. 623) Medine’de başladı. Bundan önce, namaz vakitlerinde yalnız (Essalutü Cami’a) denilirdi. Hicretin birinci senesinde, Resulullah (s.a.v.) Eshab-i Kirama sordu.
Kimisi,
-“Namaz vakitlerini bildirmek için, Nasara gibi Nâkus, yani çan çalalım.” dedi.
Kimisi;
-“Yahudiler gibi boru çalınsın.” Dedi.
Kimisi de;
-“Namaz vakti ateş yakıp yukarı kaldıralım.” Dedi.
Resulullah (s.a.v.) bunları kabul etmedi.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abdullah bin Zeyd (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Abdullah bin Zeyd (Radiyallah-u anhu)- 2
14 Temmuz 2009Revda-i Mutahhara (Sallallahu aleyhi ve sellem)
Abdullah bin Zeyd (Radiyallah-u anhu)- 2
Abdullah bin Zeyd bin Sa’lebe (r.a.) ve Hazret-i Ömer (r.a.) rüyada ezân okunmasını gördüler.
Abdullah bin Zeyd (r.a.) Resulullah (s.a.v.) gelip ruyasını anlattı.
-“Yeşil bir şal ve peştamal bağlamış, eline çan almış bir kişi gördüm.”
O’na sordum;
-“Elindeki çanı satar mısın?”
Bana;
-“Ne yapacaksın?” dedi.
Ben de;
-“Namaz vakitlerini bildirmek için çalacağım” deyince
O zat bana dedi ki;
-“Ben sana hayırlısını tarif edeyim.”
Sonra;
-“Kıbleye karşı durdu ve yüksek sesle “Ezan”’ın mübarek kelimelerini okudu”
Biraz durduktan sonra;
-“Aynı kelimeleri tekrar ederek sonuna doğru “Kad Kâmetis salatü” cümlesini ilave etti.
Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki;
-“Rüya haktır. O kelimeleri Bilâl’e öğret okusun!”
Hazret-i Bilâl (r.a.) de, Mescid-i şerifin yakınında bulunan yüksek bir dama çıkarak, İLK EZÂNI öğretilen kelimelerle okudu.
Hazret-i Ömer (r.a.), ezân sesini işitince koşa koşa Resulullah efendimiz (s.a.v.) in huzuruna geldi. Hazret-i Bilâl (r.a.) in söylediği kelimeleri aynen ruyasında gördüğünü arz etti.
O gece Eshab-i Kiram (r.anhüm) dan bir kısmı da aynı ruyayı görmüşlerdi. İşte bu sırada Cuma suresi 9’ ncu ayeti kerimesi nazıl olmuş, böylece ezân, vahiy ile de bildirilmiş oldu. İşte o günden itibaren, her namaz vakti ezân okunması sünnet oldu.
Abdullah bin Zeyd (r.a.) Buyurdular ki;
-“Dünyada olup ta ahret hayatı yaşıyan insan seadet içindedir. Bir insan yaşadığı müddetçe Allahı hatırından çıkarmayıp, O’na hep yalvarırsa ahrette merhametine sebep olur. Böylece ahret hayatı yaşamış olur.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abdullah bin Zeyd (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Hazret-i Abbas bin Ubâde (Radiyallah-u anhu);
14 Temmuz 2009Magammes vadisi
Abbas bin Ubâde (Radiyallah-u anhu);
İkinci Akabe biatında Müslüman olmakla şereflenen Eshab-i Kiram (r.anhüm) dan. Medine’li olup Hazreç kabilesine mensuptu.
İsmi Abbas, nesebi; Ubade bin Nadle bin Mâlik bin Aclan bin Zeyd bin Ganem bin Salim bin avf bin Amr bin Avf bin Hazrec’dır
Doğum tarihi ve kaç yaşında vefat ettiği bilinmeyen Abbas bin Ubâde (r.a.) Uhud gazasında şehid olmuştur.
Peygamber efendimiz (s.a.v.) in sevgisini kazanmakla şereflenmiş, cesur ve kahramanlığıyla meşhur olmuştur.
Medine’den, Peygamber efendimiz (s.a.v.) in Peygamberlığını duyunca Müslüman olmak için koşarak gelen İLK ON İKİ KİŞİDEN biri olmakla şereflendi.
Birinci Akabe biatında Müslüman olan altı Medineli, ikinci sene yanlarına ALTI ARKADAŞ daha alıp, ON İKİ KİŞİ olarak Mekke’ye geldiler.
O zamanlar, Mekke’de Müslüman olanlara müşrikler, (puta tapanlar) çok ezâ ve cefâ ediyorlardı. Peygamberimiz (s.a.v.) i devamlı takip ediyorlar, kim O’nunla konuşursa, O’na işkence yapmak için fırsat kolluyorlardı.
Buna öğrenen Medine’liler, Peygamberimiz (s.a.v.) le gece Akabe’de görüşmek üzere söz aldılar. Gece olunca buluştular ve aralarında anlaştılar.
Hazret-i Abbas bin Ubâde (r.a.), Peygamber efendimiz (s.a.v.) le yapılan anlaşmayı pekiştirmek için arkadaşlarına;
-“Ey Hazrecliler! Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) i niçin kabul ettiğinizi biliyor musunuz?” deyince
Onlarda;
-“Evet.” Cevabını verdiler.
Bunun üzerine;
-“Siz O’nu, hem sulh, hemde savaş zamanları için kabul edip, O’na tabi oluyorsunuz. Eğer mallarınıza bir zarar gelince, akraba ve yakınlarınız helak olunca Peygamber efendimiz (s.a.v.) i yalnız ve yardımsız bırakacaksanız, bunu şimdi yapınız. Vallahi, eğer böyle bir şey yaparsanız dünyada ve ahrette helak olursunuz. Eğer da’vet ettiği şeyde, mallarınızın gitmesine ve yakın akrabalarınızın öldürülmesine rağmen Peygamberimiz (s.a.v.) e vefa etmeyi aklınız kesiyorsa, O’nu tutunuz. Vallahı bu dünyanız ve ahretiniz için hayırdır.” Deyince,
Arkadaşları da;
-“Biz Peygamberimiz (s.a.v.) i, mallarımız ziyan olsa da , yakınlarımız öldürülse de yine tutarız. O’ndan hiçbir zaman ayrılmayız. Ölmek var dönmek yok.” Dediler
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abbas bin Ubâde (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Hazret-i Abbas bin Ubâde (Radiyallah-u anhu)- 2
14 Temmuz 2009Mina’da cemerat köprüsü (Akaba şaytan’ın taşlaması)
Abbas bin Ubâde (Radiyallah-u anhu)- 2
Sonra Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) e dönerek;
-“Ya Resulallah, biz ve ahdimizi yerine getirirsek bize ne vardır?” diye sual ettiler.
Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) ise;
-“Cennet.” Buyurdular.
Bundan sonra sıra ile müsafeha ederek biat ettiler (Müslüman olarak itaat ettiler).
Abbas bin Ubâde (r.a.);
Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) şu hususlarda bizden söz aldı;
-“Allah-u Teâlâ’ya hiçbir şeyi ortak tutmamak, hırsızlık etmemek, zina etmemek, çocuklarımızı öldürmemek, yalan söylememek, iftira etmemek, hayırlı işlere muhalefet etmemek…”
-“Biz de hepsini kabul ettik.” Dedi.
Medine’liler Peygamber efendimiz (s.a.v.) e biat ettiği sırada Akabe tepesinden bir ses;
-“Ey Mina’da konaklayanlar! Peygamber ile Müslüman olan Medine’liler sizlerle savaşmak üzere anlaştılar.” Diye bağırdı,
Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem), bu ses için;
-“Bu Akabe’nin Şeytanıdır.” Dedikten sonra
Seslenene de;
-“Ey Allah-u Teâlâ’nın düşmanı! İşimi bitirince senin hakkından gelirim.” Buyurdular.
Biat eden Medine’lilere de;
-“Siz hemen konak yerlerinize dönün.” Buyurdu.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abbas bin Ubâde (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Hazret-i Abbas bin Ubâde (radiyallah-u anhu)- 3
14 Temmuz 2009Kâ’be-i Muazzama ve çevresi
Hazret-i Abbas bin Ubâde (r.a.)- 3
-“Ya Resulallah, yemin ederim ki, istediğin takdirde, yarın sabah, Mine’da bulunan kafirlerin üzerine kılıçlarımızla eğilir, onların hepsini kılıçtan geçiririz.” Dedi.
Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) memnun oldular,fakat;
-“Bize, henüz bu şekilde hareket etmemiz emrolunmadı. Şimdilik siz yerlerinize dönünüz.” Buyurdu.
Abbas bin Ubâde (r.a.) de Akabe’de biat ettikten sonra Peygamberimiz (s.a.v.) den ayrılmamış, Mekke’de kalmıştır.
Peygamberimiz (s.a.v.) e Hicret izni gelince O da Medine’ye hicret etmiştir. Bu sebeple kendisine “Ensarın muhaciri” denilmiştir.
Peygamber efendimiz (s.a.v.) Mekke’den Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) ile Medine’ye haraket ettiler. Binbir meşakkat ile Medine yakınlarında Kûba’ya geldiler.
Kûba’da Cuma namazını kıldıktan sonra Kusva ismindeki devesine binerek Medine’ye doğru yola çıktılar. Devenin yularlını başına dolayarak SERBEST BIRAKTILAR.
Peygamber efendimiz (s.a.v.) önde, Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) arkasında ve dedesi Hazret-i Abdulmuttalib’ın dayısı Neccar oğullarının yiğtileri de çevresinde olduğu halde Medine’ye girdiler.
Bütün Medine halkı, karşılamaya çıktılar. Medine’liler Peygamberimiz (s.a.v.) in mübarek yüzünü görebilmek heyacanıyla, yolları kaplamış ve bayram sevinci yaşıyorlardı. Peygamberimiz (s.a.v.) de çok sevinçliydi.
Kadınlar ve çocuklar hep ağızdan;
-“Bizim üzerimize Vedâ yokuşundan bir ay doğdu. Allah’a her duâ’da şükretmek vacip oldu.” Diyerek kasideler söyliyorlardı.
Medine halkı, Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) e görülmemiş bir tezahüratta bulunuyor.
Herkes;
-“Bize buyurun, Ya Resulallah.” Diyerek evlerine davet ediyorlardı.
Kusva adındaki develeri sağa sola baka baka ilerlerken, Abbas bin Ubâde hazretleri (r.a.) ve Sâlim bin Avf oğulları Kusva’ın önüne gelerek;
-“Ya Resulallah! Bizim yanımızda kal! Sayıca çokluk, mal ve silahca hazırlık, duşmanlarına karşı seni koruyup savunacak kuvvet ve kudret bizde var.” Dediler.
Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) onlara gülümsediler;
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abbas bin Ubâde (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Hazret-i Abbas bin Ubâde (radiyallah-u anhu)- 4
14 Temmuz 2009Uhud şehidliği ve uhud dağı
Hazret-i Abbas bin Ubâde (r.a.)- 4
Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) onlara gülümsediler;
-“Allah-u Teâlâ, onları size hayırlı ve mübarek kılsın! Devenin yolunu açınız! Nereye çökeceği O’na bildirilmiştir.” Buyurdular.
Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem), Mekke’den gelen Muhacirlerle, Medineli Müslümanları birbirlerine kardeş yaptılar. Hazret-i Abbas bin Ubâde (r.a.) yi hazreti Osman bin Maz’un ile din kardeşi yaptılar.
Abbas bin Ubâde hazretleri, Uhud gazâsında Hazret-i Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) in mübarek dişinin şehid olduğu ve Eshab-i Kiram (r.anhüm) in dağılmakta olduğunu görünce yanına Hazreti Hazrec ile Hazret-i Evs (r.anhüm)i alarak dağılan Eshab-i Kiram’a şöyle bağırdı;
-“Ey Kardeşlerim! Bu uğradığımız musibet, Peygamberimiz (s.a.v.) e karşı isyanımızın neticesidir. Dağılmayınız! Peygamberimiz (s.a.v.) in etrafına geliniz! Eğer bizler, koruyucuların yanında yer almaz da, Resulullah (s.a.v.) a bir zarar gelmesine sebep olursak artık Rabbimiz’in katında bizim için ileri sürülecek bir ma’zeret bulunmaz!” diyerek iki arkadaşıyla ileri atıldılar.
-“Allah Allah” nidalarıyla önlerine gelenle döğüşmiye başladılar.
Peygamber efendimiz (s.a.v.) in uğrunda, O’nu korumak için şehid oluncaya kadar kahramanca çarpıştılar. Akşamüzeri onu, kanlar içinde şehid olmuş buldular.
Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) Uhud’da şehid olan Eshab-i Kiram için;
-“Vallahi, Eshabımla birlikte ben de şehid olup Uhud dağının bağrında gecelemeyi ne kadar isterdim.”
Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) devamla;
-“Ben bunların, Allah-u Teâlâ’nın yolunda hakiki şehid olduklarına kıyamet gününde şahidlik edeceğim.” Buyurdular.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abbas bin Ubâde (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Osman bin Maz’ûn (Radiyallah-u anhu);
14 Temmuz 2009Resulullah Sallallahu aleyhi ve sellem’in doğduğu ev
Osman bin Maz’ûn (Radiyallah-u anhu);
İlk Müslümanlardan. Künyesi, Ebû Sâib’dir. Doğum tarihi bilinmemektedir. Vefatında İHTİLAF vardır. Hicretin ikinci yılında vefat ettiği de rivayet edilir.
Babası Maz’ûn bin Habib, annesi, Sahle binti el-Anbes’dır. Zevcesi, Havle binti Hakim’dir. Abdurrahman ve Sâib isimlerinde iki oğlu vardır.
Osman bin Maz’ûn (r.a.), temiz bir yaratılışa sahipti. İslam’dan önce de DÜZENLİ ve ağırbaşlı bir yaşayışı vardı.
Müslüman olmadan önce hiç içki içmemiş;
-“Aklı giderip, benden aşağıdakileri bana güldüren bir şey içmem.” Demiştir.
Böyle bir insanın her türlü kemâli, iyiliği ve güzelliği emreden İslamiyet’i kabul etmemesi düşünülemezdi.
İslam’ın ilk günleriydi. Daha gizlilik devriydi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) henüz Erkam (r.a.) ın evine teşrif buyurup, orada İslam’a davet’e başlamışlardı.
Bir gün, Osman bin Maz’ûn (r.a.), Ubeyde bin Haris (r.a.), Abdurrahman bin Afv (r.a.), Ebû Seleme bin Abdi-l Esed (r.a.) Ebû Ubeyde bin el-Cerrah (r.a.), Peygamber efendimiz (s.a.v.) in yanına gittiler.
Resulullah (s.a.v.) onlara İslam’ın ne olduğunu anlatınca, HEPSİ BİRDEN MÜSLÜMAN oldular.
Ahmed bin Hanbel (r.a.) in müsnedinde ise Osman bin Maz’ûn (r.a.) un İslam’a girişi hakkında şöyle bir rivayet vardır.
-“Resulullah (s.a.v.) bir gün Mekke’de evinin yanında oturuyordu. O sırada Osman bin maz’ûn (r.a.) oradan geçiyordu. Resulullah (s.a.v.) a bakıp tebessüm etti.”
Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) O’na;
-“Biraz oturmaz mısın?” buyurdu.
Osman bin maz’ûn (r.a.) bu teklifi kabul etti.
-“Peygamberimiz (s.a.v.) in karşısına oturdu. Resulullah (s.a.v.) konuşuyordu. Konuşurken o sırada mübarek gözlerini göğe dikti. Sanki kendisine bir şeyler anlatıyor, o da bunu kavramak istiyor gibi başını sallıyordu. Bu sırada Resulullah (s.a.v.) ın Osman bin maz’ûn (r.a.) ile ilgisi kalmamıştı.”
Bu hal bir müddet devam etti.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Osman bin Maz’ûn (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu