‘Hayat-üs Sahabe’ olarak etiketlenmiş yazılar

Aişe Sıddıka anamız (r.anha) nın mezarı (Cennetül Baki’)

Hazret-i Aişe-i Sıddıka (Radiyallah-u anha);

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) in mübarek zevcelerinden. İsmi Aişe binti Ebû Bekir’dir. Yanı Ebû Bekir (r.a.) in kızıdır. Annesi Ümmü Ruman binti Amir ibni Üveymir’dir.

Künyesi Ümmü Abdullah, lakabı Sıddıka, ünvanı Ümm-ül mü’minindir. Hazret-i Aişe (r.anha) nin çocuğu yoktu. Bunun içinde künyesi de yoktu. Araplarda künyeye çok ehemmiyet verilirdi. Bunun için Hazret-i Aişe (r.anha) çok üzülürdü.

Bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) de;

-“Sen yeğenin Abdullah bin Zübeyr’i kendine evlad edinirsin, Onun ismine izafeten de künye alırsın.”

Bundan sonra Hazret-i Aişe (r.anha) yeğeni Abdullah bin Zübeyr’ izafeten Ebû Abdullah diye künyelendi.

Hazret-i Aişe validemiz (r.anha) küçük yaşta iken okuma-yazma öğrenmiş olup, çok zeki ve kabiliyetli idi. Her bir hadise üzerine hemen bir şiir söylemesi onun zekasına bir delildir.

Öğrendiği ve ezberlediği bir şeyi katiyen unutmazdı. Çok akılı, zeki alim, abide ve afife ve salihe idi. Hafizesi çok kuvvetli olduğu için, Eshab-i Kiram, birçok şeyleri ondan sorup öğrenirdi. Ayet-i Kerime ile medh edildi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) ikinci defa olarak ellibeş yaşında iken,Ebu Bekir (r.a.) in kızı; Aişe (r.anha) ile evlendi. Bunu, Hadice-i Kübra (r.anha)nın vefatından bir yıl sonra, Allahu tealanın emri ile nikah eylemişti. Ölünceye kadar, sekiz sene onunla yaşadı.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) in Hz. Aişe ile evlenmesinde en önemli husus nikah akdinin Hazreti Peygamber (s.a.v.) in arzusuyla değil, Allahu tealanın emri ile olmasıdır.

Buhari ve Müslim’in rivayetlerinde ve Mevahib-ü Ledünniyye’de Peygamberimiz (s.a.v) Hazreti Aişe (r.anha)ye şöyle buyurdu:

-“Seni üç gece rüyada gördüm. Bir melek ipek kumaşa sarmış (Bu senin hatunundur.) dedi.Ben de yüzünü açtım ve “Eğer Allah tarafından ise Cenab-ı Hak imza eylesin” dedim.

Ya’ni eğer rüya rahmani ise Allahü teala müyesser kılsın demektir. Tirmizi’ nin beyanına göre:

Cebrail (a.s.) peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) e yeşil bir ipek içinde Hazreti Aişe (r.anha) nin süretini getirdi

ve

-“Bu senin dünyada ve ahrette hatunundur” buyurdu.

Devam edecek…

İslam alimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâla hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Aişe radiyallah-u anha’nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Aişe-i Sıddıka (r.anha) nın yaptırdığı mescid (Tenim)

Hazret-i Aişe-i Sıddıka (Radiyallah-u anha) – 2

Hazret-i Aişe (r.anha) nin bildirdiğine göre; Peygamberimiz (s.a.v.) hergün ya akşam ya sabah vakitlerinde Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) in evine uğraması adet-i şerifleri idi.

(Müşrikler dar’ün-Nedvede toplanmışlar, şeytan Necdli bir ihtiyar kılığında gelmiş; müşriklere Hazret-i Peygamber efendimiz (s.a.v.) i öldürmek üzere karar almışlardı. Cebrail aleyhisselam bunu Hazret-i Peygamber (s.a.v.) e haber verdi ve hicretine Allah-u Teâlâ’nın musaade buyurduğunu bildirdi.)

Hazret-i Peygamber (s.a.v.) hicretine musaade buyurulduğu gün; öğle vakti sıcakta hiç gelmediği bir saatte başını sarmış olduğu halde hazret-i Ebû Bbekir (r.a.) in evine geldi ve Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) e Allah-u Teâlâ’nın hicret için izin verdiğini ve Hazret-i Ebû Bbekik (r.a.) in de kendisi ile beraber olacağını haber verdi.

Bu haber üzerine Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) sevincinden ağladı. Hazret-i Aişe (r.anha) o güne kadar sevincinden ağlayan hiçbir insan görmediğini söylemiştir.

Yine Hazret-i Aişe (r.anha) Buyuruyor ki;

-“Resulullah (s.a.v.) Medine’ye hicret ettiği zaman bizi ve kızlarını geride Mekke’de bırakmıştı. Medine’yi şereflendirince azaldı kölesi Zeyd bin Harise (r.a.) ile Ebû Rafi (r.a.) i iki deve ve ihtiyacları olabilecek şeyleri satın almak üzere 500 dirhem harçlıkla bize gönderdi.”

-“Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) de Abdullah bin Ureykıt’ı iki üç deve ile onların yanına katıp, hanımı Ümmü Ruman ve beni ve kız kardeşim Esma’yı develerine bindirerek göndermesini oğlu Abdullah bin Ebû Berke mektüp yazarak emretti.”

Hazret-i Aişe (r.anha), annesi Ümmü Ruman ve Resulullah (s.a.v.) ın kerimelerinden hazret-i Zeynep hariç diğerleri ile kafile olarak yola çıktı. Kubeyd mevkiinde Hazret-i Zeyd 500 dirhemle üç deve daha satın aldı. Kafileyi Talh bin Ubeydullah (r.a.) da katıldı. Mine mevkiinden Beyda denilen yere ulaştıkları zaman Hazret-i Aişe (r.anha) nin devesi kaçtı.

Hazret-i Aişe (r.anha) buyururyor ki;

-“Devem kaçtı ben mahfenin içindeydim. Annem de yanımdaydı. Annem” Eyvah kızcağızım, eyvah gelinciğim” diyerek çırpınıyordu. Allah-u Teâlâ devemize sükünet verdi ve bizi kurtardı. Nihayet Medine’ye geldik. Ben Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) in ev halkıyla birlikte indim.”

O zaman Mescid-i Nnebevi ve etrafındaki odalar yapılmamıştı.

Devam edecek…

İslam alimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâla hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Aişe radiyallah-u anha’nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Hazret-i Aişe-i Sıddıka (r.anha) nın yaptırdığı mescid ‘ın bahçesi (Ten’im)

Hazret-i Aişe-i Sıddıka (Radiyallah-u anha) – 3

Abdülhaliki Dehlevi (Cezb-ül Kulub) kitabında, Farisi olarak diyor ki;

-“Mescid-i şerifi yapılırken, Âişe ve Sevda (r.anha) için birer oda yapıldı. Sonra ihtiyaç oldukça bir oda yapılarak,adedleri dokuz oldu. Odalar, Arab adeti üzere, hurma dalında idi. Üstleri kıldan keçe ile örtülü oldu.

Kapılarında yalnız perde asılı idi.

Mescidin cenub, şark ve şimal taraflarında idi. Kerpiçten yapılmış olanı da vardı. Çoğunun kapısı mescide açılırdı. Tavanlarının yüksekliği, orta boylu insan boynundan bir karış fazla idi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) vefatından birkaç gün önce, Hazret-i Ebû Bekir (r.a.)den başka Eshab odalarının mescide açılan kapılarını kapattırdı.

Mekke’den gelen Resulullah (s.a.v.) ınev halkıkendi odalarının önünde indi. Hazret-i Âişe validemiz (r.anha) hazret-i Ebû Bbekir (r.a.) in evinde bir müdet ikamet buyurdular.

Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) bir gün Resulullah (s.a.v.) a;

-“Ya Resulullah ehlinle evlenmekten seni alikoyan nedir?” diye sordu.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem);

-“Mehirdir.” Buyurdu.

Hazret-i Ebû Bekir (r.a.), Resulullah (s.a.v.) a mehr parası gönderdi. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.) hazret-i Âişe (r.anha) ile nikahlarının vuku bulduğu Şevvel ayı içerisinde evlendi.

Hazret-i Âişe valide anamız (r.anha) buyuruyor ki;

-“Medine’ye hicret edip geldiğimiz zaman burası hastalığı bol olanbir yer idi. Bütün Eshab-i kiram hastalığa tutuldular. Bu hastalıktan ancak Resulullah (s.a.v.) Allah-u Teâlâ’nın korumasıyla kurtuldu.”

Hazret-i Âişe (r.anha) de hastalandı. Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) Hazret-i Âişe (r.anha) ye;

-“Sende gördüğüm nedir?” diye sorunca

Hazret-i Âişe (r.anha);

-“Anam babam sana feda olsun ya Resulullah. Hummadır. Allah onu kahretsin.” Dedi

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve selem);

-“Hayır ona kötü söyleme. O vazifelidir. İstersen sana bir dua öğreteyim. Onu okuduğun zaman Allah-u Teâlâ onu senden giderir.” Buyurdu.

Hazret-i Âişe (r.anha);

-“Öğret ya Resulullah.” dedi.

Hazret-i Peygamber (s.a.v.) duayı öğretince humma geçti. Hazret-i Âişe validemiz (r.anha) hasta ytarken babası Hazret-i Ebû Bekir (r.a.), omu yanağından öptü;

-“Sevgili yavrucuğum nasılsın” diye halini sordu.

Devam edecek…

İslam alimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâla hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Aişe radiyallah-u anha’nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.
Fuad Yusufoğlu

Cennetül Baki’ (Âişe-i Sıddık (r.anha) nın bulunduğu mezarlık (Medine-i Münevvere)

Hazret-i Aişe-i Sıddıka (Radiyallah-u anha) – 4

Hazret-i Âişe validemiz (r.anha) Medine’de Resulullah (s.a.v.) ın gazalarına katılmış diğer sahabi hatunları gibi yaralıların tedavisi ve onların bakımıyla meşgül olmuş, büyük hizmetler görmüştür. Cephelerde eline kılıç alıp, çarpışmayı istemiş ise de Resulullah (s.a.v.) buna musaade buyurmamıştır.

Mesele;

Uhud günü Hazret-i Peygamber (.a.v.) yaralanmış, mübarek yüzü müşriklerin attığı taşla yaralanıp, kan içinde kalmıştı. Hazret-i Fatıma (r.anha) validemiz, resulullah (s.a.v.) ın mübarek yüzünü yıkamış, kan durmayınca yünden hasır yakmış ve külünü âlemlere rahmet olarak gelen Peygambermiz (s.a.v.) in mübarek yüzüne basarak, kanı durdurmuştu.
Hazret-i Âişe validemiz (r.anha) de sırtında yiyecek ve içecek su taşıyarak Uhud’a gelmişti. Hazret-i Âişe ve Ümmü Süleym (r.anha) kırba ile su taşıyorlar. Hamne (r.a.) ise susuzlara su veriyordu.

Enes bin mâlik (r.a.) diyor ki;

-“Uhud gazasındamüslümanlar bozulup, Resulullah (s.a.v.) ın yanından dağıldıkları zaman, Hazret-i Âişe ile Ümm-ü Süleym binti milhan (r.anha)ı gördüm. Arkalarında kırbalarla koşa koşa su taşıyorlar, yaralıların ağızlarına boşaltıyorlardı. Kırbaları boşaldıkça koşarak gidiyor doldurunca koşarak geliyor yine yaralılara su veriyorlardı.”

Kadınların Uhud savaşına katılmasına musaade edilmesinin sebebi yaralıları tedavi için idi.

Hazret-i Âişe validemiz (r.anha), Beni Mustalık (veya Müreysi) gazasına da katılmıştı. Bu gazada kandilerine yapılan iftira ile ilgili olarak Hazret-i Âişe validemiz buyurdu ki;

-“Bana karşı yapılan iftiranın yalan olduğu Allah-u Teâlâ tarafından bildirildi.” Hatta bunu söyleyerek öğünürdü.
Allah-u Teâlâ hazretleri, Nur suresindeki onyedi ayeti göndererek, Âişe (r.a.nha) ye iftira edenlerin cehenemme gideceklerini bildirdi. Hazret-i Âişe validemiz (r.anha) in izzeti ve şerefinin yüksekliği u ayet-i kerimelerle de anlaşıldı.
Hazret-i Âişe validemiz (r.anha) ye iftira, hicretin beşinci yılında (Müreysi) gazvesinde olmuştu. Bu muharebeye (Beni Mustalık) gazvesi de denir.

Resulullah (s.a.v.) bu gazâya bin kişi ile gitmişti. Hazret-i Âişe validemiz (r.anha) ile Ümmü Seleme (r.anha) yi de götürmüştü. Ganimete kavuşmak için, çok sayıda münafık de gelmişti. Resulullah (s.a.v.) askerin önüne Hazret-i Ömer (r.a.) i koydu. Kanlı savaşdan sonra beşbin koyun ile onbin deve ve yediyüzden ziyade esir alındı.

Devam edecek…

İslam alimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâla hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Aişe radiyallah-u anha’nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.
Fuad Yusufoğlu

Cennet-ül Baki’ mezarlığı (çok eski resim)

Hazret-i Aişe-i Sıddıka (Radiyallah-u anha) – 15

Bunlardan da bazıları şunlardır;

1-“Resulullah (s.a.v.) beni istemeden önce, Cebrail Aleyhisselam, benim resmimi getirip gösterdi ve
(-“bu senin zevcendir dedi.”) Derdi

2-“Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem ) gece namazı kılıyordu. Ben yanında yatmış idim. Bu hal yalnız bana mahsus idi. (diyerek övünürdü) secdede, mübarek elleri ayaklarıma değince, ayaklarımı çekerdim.”

3-“Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) zevceleri içinde, benden başka koca görmeden Resulullah (s.a.v.) ile evlenen olmamaştır.”

4-“Ezvaci tahirat, içerisinde, yalnız benim yanımda iken vahiy geldi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) bazı zevcelerine,

-“Âişe’yi üzerek, beni incitmeyiniz! Biliniz ki, onun yatağında iken bana vahiy gelmektedir.” Buyurmuşdu.

5-“Resulullah (s.a.v.) zevceleri arasında benden başka hiçbirinin hem babası hem de annesi hicret etmiş değildir.”

6-“Allah-u Teâlâ benim hakkımda Beraat ayetini nazil eyledi.”

7-“Resulullah (s.a.v.) vefat ederken mübarek başları benim göğsümde idi.”

8-“Resulullah (s.a.v.) benim evimde vefat buyurdu.”

9-“Benim odam Resulullah (s.a.v.) ın ürbesi olmuştur.”

Hazret-i Âişe validemiz (r.anha) Resulullah (s.a.v.) ın rızasına kavuşmak için gecesini gündüzüne katardı. O’nu (s.a.v.) birazcık üzgün görse teselli etmek için elinden geleni yapardı. Hatta Rresuullah (s.a.v.) ın akrabalarını da gözetir. Onlara karşı da her türlü iyiliği yapardı.

Âişe (r.anha) buyuruyor ki; günde ikinci defa yemek yiyordum.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) görünce;

-“Yâ Âişe! Yalnız mideni doyurmak sana her şeyden daha tatlı mı geliyor? Günde iki kere yemek de israfdandır. Allahû Teâlâ, israf edenleri sevmez. Buyurdu.

(Mütercim burayı şöyle açıklıyor; Resulullah (s.a.v.) Âişe (r.anha) nın ikinci yemeği, acıkmadan yediğini anlayarak böyle buyurmuşdu. Yoksa, keffaratlar için, günde iki kere yedirmek lazım olduğu meydandadır.)

Resulullah (s.a.v.) ın vefatından sonra Hazret-i Âişe (r.anha) ye yemek yiyip yemediğini sordular.

Hazret-i Âişe (r.anha);

-“Hiçbir zaman doyasıya yemedim.” Buyurdular ve ağladılar.

Daima oruç tutarlardı. Teheccüd namazını hiç terk etmezlerdi. Çoğu zaman Hazret-i Peygamber (s.a.v.) le kılarlardı. (Tirmizi –Zühd)

Devam edecek…

İslâm âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Âişe-i Sıddıka radiyallahu anha’nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Peygamber (s.a.v.) ın zevcelerinin bulunduğu Baki’ mezarlığı (Medine-i Münevvere)

Hazret-i Sevde binti Zem’a (Radiyallah-u anha);

Peygamber efendimiz (s.a.v.) in muhterem hanımlarından biri, Nesebi (silsilesi), Sevde binti Zem’a bin Kays bin Abdişems bin Abdivüdd bin Nasr bin Mâlik bin Hasel bin Âmir, el-Kureyşi, el-Âmirdir.

Annesinin ismi ise Şemmus bint-i kays ibn-i Zeyd ibn-i Amr ibn-i Amiriye’dir. Doğum tarihi kesin olarak bilnmeyen Hazret-i Sevde (r.anha) nin vefatı ise Hazret-i Ömer (r.a.) in halifeliğinin son yıllarına rastlanır.

Hazret-i Sevde (r.anha), amcasının oğlu Sekran ibn-i Âmir ile ilk evliliğini yapmıştı. İslamiyetin geldiği ilk yıllarda; kocası Sekran ibn-i Âmir ile iman ederek Müslüman oldular. Bu sırada Mekkeli müşriklerin Müslümanlara yaptıkları ezâ ve cefâlar dayanılmaz, akıllara durgunluk, verecek halde idi.

Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.v.) Müslümanların Habeşistan’a hicretine izin vermişlerdi. Hazret-i Sevde (r.anha); kocası Sekran (r.a.) ile birlikte ikinci Habeşistan hicretine katılarak oraya gitmişlerdi. Hazret-i Sekran (r.a.) Mekke’ye dönüşünden kısa bir müddet sonra vefat etti.

Hazret-i Sevde (r.anha), kocası Hazret-i Sekran (r.a.) nın vefatından önce şöyle bir ru’ya görmüştü. Ruyada Peygamberimiz (s.a.v.), mübarek ayaklarını Sevde (r.anha) nın omzuna koymuşlardı. Hazret-i Sevde (r.anha) de gördüğü bu ru’yasını, kocası Hazret-i Sekran (r.a.) a anlatmıştı.

Ru’ya yı dinleyen Sekran (r.a.) dedi ki;

-“Ey Sevde, sen gerçekten böyle bir ru’ya gördünse. Bu benim mutlaka öleceğime, senin de Hazret-i Peygamber (s.a.v.) ile evleneceğine bir işarettir.

Sevde (r.anha) birkaç gün sonra başka bir ru’ya daha gördü. Kendisini bir yastığa yaslanmış, gök yüzünden inen ay başının etrafında dönmüştü. Hazret-i Sevde (r.anha) gördüğü bu güzel ruyasını da kocası Hazret-i Sekran (r.a.) a anlattı.

Sekran (r.a.) bu ruyayı da dinledi ve şöyle dedi;

-“Ey Sevde (r.anha) bil ki artık benim ölümüm yaklaşmıştır. Ben öyle inanıyorum ki; benim ölümümden sonra mutlaka evleneceksin.” Dedi. Gerçekten de Hazret-i Sekran (r.a.) bu ruyadan bir kaç gün sonra vefat etti.

Hazret-i Sevde (r.anha), kocası Hazret-i Sekran (r.a.) nın vefatında elli yaşlarında idi. O’nun imanındaki sadakatı, bütün zorluklara rağmen İslâm dininden dönmemesi, bu yolda başını ortaya koyması, Peygamberimiz (s.a.v.) üzerinde çok derin bir tesir bırakmıştı. Fakat Hazret-i Sevde (r:anha) kocasının vefatı ile çok üzüldü. Sanki kolu kanadı kırılmış gibiydi. Hiçbir sahhabenin üzülmesine ve kalbinin kırılmasına dayanamayan Peygamberimiz (s.a.v.) yaşlı ve dul olan Hazret-i Sevde (r.anha) ye evlilik teklif etti. O ise bunu sevinerek kabul etti. Böylece üzüntüsü ve kederi gitmiş, yaradılmışların en şereflisine eş olma seadeti gelmişti.

Peygamber efendimiz (s.a.v.) evlenmelerinin hepsini; Hazret-i Âişe (r.anha) yi Allah-u Teâlâ’nın emri ile nikahladiktan sonra yaptı. Bunlar dini, siysi ve merhamet ve ihsan ederek yapılan evlenmelerdir. Nitekim Sevde (r.anha) ile olan evlenme de böyledir.

Hadis-i şerifte buyuruldu ki;

-“Bütün zevcelerimle evliliklerim ve kızlarımı evlendirmem, hepsi Cebrail aleyhis selam’in Allah-u Teâlâ’dan getirdiği izinle olmuştur.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Sevde (radiyallah-u anha) nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Peygamber (s.a.v.) ın zevcelerinin bulunduğu Baki’ mezarlığı (Medine-i Münevvere)

Hazret-i Sevde binti Zem’a (Radiyallah-u anha) -2

Sevde (r.anha) iman edip Müslüman olduğu zaman, babası Zem’a ile kardeşi Abdullah henüz İslam Dini’ni kabul etmemişlerdi. O’nun İslamiyetten aldığı güzel ahlakı, edebi ve terbiyesi; çevresi üzerinde çok büyük tesir yapmıştı. Onlara devamlı hareket ve sözleriyle İslamiyetin üstünlük ve büyüklüğünü anlatırdı.

Hazret-i Sevde (r.anha) nin Peygamberimiz (s.a.v.) ile evlenmesini duyan kardeşi Abdullah bin Zem’a çok üzüldü. Saçını başını yolmaya başladı. Eline yüzüne üzüntüsünden toprak serpmişti. Daha sonra bu yaptıklarından pişman olduğunu şöyle anlatmıştır;

-“Zem’a nın kızı Sevde (r.anha) nin Resulullah (s.a.v.) a nikahladığını duyunca saçımı yolduğum, başım ve yüzüme topraklar serptiğim zamanki kadar, gülünç ve aşağı duruma düştüğümü hiç hatırlamıyorum.” Demiştir.

Hazret-i Sevde (r.anha) nin iman bütünlüğü, çevresinde bulunan kardeşleri ve yeğenlerine çok te’sir etmişti. Onların Müslüman olmasına sebeb olarak İslamiyeti ilk kabul edenler safına sokmuştu. Yakınlarının hepsi Peygamber efendimiz (s.a.v.) in Medine’ye hicretinden önce iman ederek Müslüman olmuşlardı.

Hazret-i Sevde (r.anha) , peygamberimiz (s.a.v.) e karşı çok itaatkar idi. O’na karşı edep ve terbiyesinde hiç kusur etmez, emirlerini titizlikle yerine getirirdi. Her yerde O’nunla beraber olamyı ve O’na hizmetle şereflenmeyi canla başla isterdi. Çok şakacı ve latifeyi severdi. Bir çok kere Peygamber efendimiz (s.a.v.) i şakalarıyla sevindirmiş ve dua’sını almıştır.
Hazret-i Sevde (r.anha) de, Peygamebrimiz (s.a.v.) ile birlikte diğer hanımları gibi sırası geldiğinde savaşlara iştirak ederdi. Uhud savaşına katılarak, oradaki birçok Müslümanlarının yarasını sarmış, onlara su taşıyarak çok büyük hizmetler etmişti. Peygamberimiz (s.a.v.) ile son vedâ haccında bulunmuş, O’nun vefatından sonra bir daha hac ve Umre’ye gitmemiştir.

Sevde (r.anha), alçak gönüllüğü, eli açıklığı, bol sadaka dağıtmasıyla tanınırdı. Kendisine gelen bütün hediyeleri fakirlere verir, onların sevinmesinden çok zevk duyardı.

Bir gün Peygamber efendimiz (s.a.v.) in hanımları huzura toplanarak O’na sordular;

-“Ya Resulullah (s.a.v.), bizim içimizden hangimiz size en önce kavuşacak dersiniz?”

Bunun üzerine Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) de;

-“Vefatımdan sonra bana ilk kavuşacak olan kolu uzun olanınızdır.” buyurduğunu Sevde (r.anha) rivayet etmiştir.

Peygamber efendimiz in vefatından sonra hanımlarının içinde en çok sadaka dağıtan ve cömert olan Hazret-i Zeyneb binti Cahş (r.anha) vefat etti.

Peygamberimiz (s.a.v.) in diğer hanımları ise yukarıdaki hadis-i şerifin manasını ancak o zaman anlayabilmişlerdi.

Peygamberimiz (s.a.v.) den bizzat işiterek rivayet ettiği hadis-i şerifler dört – beş taneyi geçmemektedir. Sevde (r.anha) nin Hazret-i Ömer (r.a.) in halifeliğinin son zamanlarında vefat etmesi de az hadis rivayetinde bulunduğunu doğrulamktadır.

İslam âlimleri ansiklopedisi

Kaynaklar;

(1-el-Â’lem cild;3, Sahife;145)
(2-Tabakât-ı İbni Sa’d cild; 8, Sahife; 52)
(3-Müsned-i Ahmed bin Hanbel cild; 6 sahife; 429)

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Sevde (radiyallah-u anha) nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Cennet-ül Baki’ (Çok eski resim)

Hazret-i Hafsa binti Ömer (Radiyallah-u anha);

Resulullah efandimiz (s.a.v.) in mübarek hanımlarından. Ömer bin Hattab (r.a.) ın kızı olup, annesinin ismi Zeyneb binti med’un’dur. Kâ’be’nin Kureyş tarafından yapıldığında, biesten beş sene önce doğdu. Hazret-i Ömer (r.a.), İslamiyeti kabul edince, Mekke’de Müslüman oldu. Huneys bin Huzafa (r.a.) ile evlendi. Huneys (r.a.) ile ilk muhacirlerden olup, önce Habeşistan’a, sonra Medine’ye hicret etti. Huneys (r.a.), Bedir ve Uhud gazvelerine katılıp, Uhud’da yaralanıp, Medine’de şehit oldu. Genç yaşta dul kaldı.

Hazret-i Hafsa (r.anha), genç yaşta dul kalınca; babası Hazret-i Ömer (r.a.) hicretin üçüncü yılında Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) e ve Hazret-i Osman (r.a.) a

-(“kızımı alırmısın”) dedikte,

Hazret-i Ebû Bekir ve Osman (ridvanıllahı Teâlâ halayhim ecmain)

-(“düşüneyim”) demişlerdi.

Bir gün, Resulullah (s.a.v.), her üçü ve başkaları yanında iken;

-“Ya Ömer seni üzüntülü görüyorum, sebebi nedir?” diye sordu.
Bir şişedeki mürekkebin rengi kolay görüldüğü gibi, Resuluallah (s.a.v.) da herkesin düşüncesini bir bakışta anlardı. Lüzüm görürse sorardı. O’na, hatta herkese doğru söylememiz farz olduğundan,

Hazret-i Ömer (r.a.) de;

-“Ya Resulallah (s.a.v.), kızımı Ebû Bbekir’e ve Osman’a teklif ettim, almadılar.” Diye cevap verdi.

Resulullah (s.a.v.) en çok sevdiği üç eshabının üzülmesini hiç istemediğinden, onları sevindirmek için hemen buyurdu ki;

-“Ya Ömer! Kızını, Ebû Bekir’den ve Osman’dan daha iyi birisine versem ister misin?”

Ömer şaşırdı. Çünkü Ebû bekir’den ve Osman’dan (r.a.) daha yüksek ve daha iyi kimse olmadığını biliyordu.

-“Evet Ya Resulallah.” Dedi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem);

-“Ya Ömer, kızını bana ver!” buyurdu.

Bu suretle, Hafsa (r.anha) Ebû Bekir (r.a.) in ve Osman (r.a.) ın ve bütün Mü’minlerin anaları oldu. Bunlar, ona hizmetçi oldu. Ebû Bekir (r.a.) ve Osman (r.a.) birbirlerine daha yakın ve daha sevgili oldular.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Hafsa binti Ömer (radiyallah-u anha) nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Cennet-ül Baki’ mezarlığı (Osmanlılar zamanındaki hali)

Hazret-i Hafsa binti Ömer (Radiyallah-u anha) – 2

Peygamber efendimiz (s.a.v.) hazret-i Hafsa (r.anha) yı bir ara boşadıysa da, Cebrail Aleyhisselam’in işaretiyle tekrar nikahına aldı. Hazret-i Hafsa (r.anha) ayet-i kerime içinde geçip, hakkında hadis-i şerif söylendi.

Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) kedisine hitaben;

-“Ey Hafsa! Sakın çok konuşma! Allah’ı anmadan çok konuşmak, kalbi öldürür. Allah’ın zikri ile çok konuşmak ise kalbı diriltir.” Buyurdu.

Yine Hazret-i Âişe-i Sıddık ile ikisine;

-“Allah’a tevbe ederseniz kalbleriniz meyl eder.” Buyurdu.

Hafsa (r.anha) Altmış hadis-i şerif bildirdi.

Peygamber efendimiz (s.a.v.) in sabah namazı için kalktığında abdest aldıktan sonra evinde sabahın sünnetini kıldığını haber vererek hadis kitablarına geçirdi.

-“Peygamber efendimiz (s.a.v.) in oturarak tesbih namazı (nafile) kıldığını görmedim. Ancak vefatından bir sene önce tesbih namazlarını oturarak kılmaya başladı.” Buyurdu.

Peygamberimiz (s.a.v.) Hazret-i Hafsa (r.anha) ya hususi olarak kendisinden sonra hazret-i Ebû Bekir (r.a.) ve hazret-i Ömer (r.a.) in halife olacağını bildirdi.

Hazret-i Hafsa (r.anha), bilgili, iradesi kuvvetli, özü sözü bir idi. Hazret-i Âişe (r.anha), onun hakkında;

-“Hafsa (r.anha) tam manasıyla babasının kızıydı.” Buyurdu.

Dini vecibeleri hakkıyla yerine getirirdi. Geceleri ibadetle geçirir, gündüzleri oruç tutardı. senenin çoğunu oruçlu geçirirdi.

Peygamber efendimiz (s.a.v.) in nikahıyla şereflendikten sonra dini pek çok hususlara bizzat şahid oldu. Çok bilgili idi.

Abdullah bin Ömer (r.a.), Safiye binti Ebû Ubeyde, ümmü Mübeşşir, Hamza bin Abdullah, harise bin Vehb, Abdurrahman bin haris (Ridvanıllahı teâlâ aleyhim acmain) talabeleri olup, pek çok hususu rivayet edip haber verdi.

Hazret-i Hafsa (r.anha) ya Peygamberimiz vefat edince, Beyt-ül-mal’dan tahsisat ayrıldı.

Hazreti Ömer (r.a.) ın hilafetinde ise kendisine divandan onbin dirhem tahsisat bağlanarak geçindi. Babası şehid olurken, Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) in toplatmış olduğu Kur’an-i kerim’i muhafaza etmekle vazifelendirildi. Osman (r.a.) nın hilafetinde Kur’an-i kerim’in çoğaltılması esnasında muhafaza ettiği nüshayı halife’ye teslim etti.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Hafsa binti Ömer (radiyallah-u anha) nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Cennet-ül Baki’ kabristanlığı şimdiki hali (yeni resim)

Hazret-i Hafsa binti Ömer (Radiyallah-u anha) – 3

Hazret-i Hafsa (r.anha), 45 (m.665) senesi Şaban ayında Medine-i Münevvere’de vefat etti. Cenaza namazını Mervan Âmil (r.a.) kıldırdı. Ebû Hureyre (r.a.) de cenazayi Bugayre’nin evinden kabristanlığa kadar sırtında taşıyıp, tabutunu bırakmadı. Baki’ kabristanlığında Abdul bin Ömer, Asım bin Ömer, Salim bin Abdullah, Hamza bin Abdullah (Ridvanıllahı teâlâ aleyhim acmain) kabre koyup, defn ettiler.

Peygamberimiz (s.a.v.) den 60 (altmış) hadis-i şerif rivayet etmiş, kendisinden de Buhari, Müslim, Ebû Davud, Tirmizi, Nesei ve İbn-i Maceh hadis nakletmişlerdir.

Rivayet ettiği hadis-i şerfilerden bazıları;

-“Peygamnber efendimiz (s.a.v.) Ramazan’da müezzin ezân okuyunca, yiyip içmeyi keser, iki rekat namaz kılardı.

Peygamber efendimiz (s.a.v.) yataklarına yattıkları zaman sağ ellerini başlarının altına koyar ve şöyle dua ederdi.

(-“Rabbi kını azâbake yevme teb’-asü bâdeke”)

“Yarrabi insanların ba’s olunacakları günde beni azbdan koru.” (3 defa)

Peygamer efendimiz (s.a.v.) sağ eliye yer, sağ eliyle içer, abdeste, giyinmeye, almaya ve vermeye sağdan başlardı. Bundan başka işlere soldan başlardı.

Birgün Resul-i Ekrem (s.a.v.) elbisesini diz kapaklarının altına kadar sıvayıp istirahat ediyordu. Hazret-i Ebu Bekir (r.a.) gelip izin istedi. Habib-i Ekrem izin verdiler, hallerini değiştirmediler. Sonra Hazret-i Ömer (r.a.) gelip izin istedi. On’a da izin verdiler ve hallerini değiştirmediler. Bir gurup Eshab-ı kiram da gelip izin istediler. Onlara da izin verdiler ve hallerini değiştirmediler. Daha sonra Hazret-i Osman (r.a.) gelip izin isteyice Resul-i Ekrem (s.a.v.) hemen toparlandı. Elbisesini düzeltiler.

Hepsi gitikten sonra, R esulullah (s.a.v.) a;

-“Ey Allah’ın Resulü, Hazret-i Ebû Bekir, Hazret-i Ömer ve diğer Eshab-i Kiram geldiler. Durumunuzu değiştirmediniz. Sonra Hazret-i Osman (r.a.) geldi elbisenizi düzeltiniz.” Deyince

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem);

-“Meleklerin bile haya ettiği Osman’dan hayâ etmiyeyim mi?” buyurdu.

İslam âlimleri ansiklopedisi

Kaynaklar;

(1-et-İstiab; sahife, 734)
(2-Usud-el-gabe; cild, 5 sahife, 421, 425)
(3-Sahih-i Buhari; cild. 2 sahife, 725, 768)
(4-Müsned, Ahmed bin Hanbel; cild, 6 sahife, 283)
(5-Tabakat-ı İbn-i Sa’d; cild 8, ahife, 81)
(6-el-İsabe; cild 5, sahife, 273)
(7-Hilyet-ül-evliye; cildi 2, sahife, 50)
(8-Sünen-i Ebû Dâvûd, Zikri Hafsa)
(9-Zerkani, Mevehib-iledünniyr şerhi; cild 3, sahife, 721)
(10-Tam ilmihal Se’deti Enbiyye; sahife, 109)
(11-Eshab-i Kiram; sahife, 342)

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Hafsa binti Ömer (radiyallah-u anha) nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu