‘Hayat-üs Sahabe’ olarak etiketlenmiş yazılar

Revda-i Mutahhara (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dışardan görüntüsü

Fatima-tüz Zehra (Radiyallah-u anha)- 20

-“Evet.” Dedi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Hasan ve Hüseyin’i sever misin?” buyurdu.

Hazret-i Ali (r.a.) yine;

-“Evet severim.” Dedi.

Habib-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Ya Ali Bu kadar sevgiyi bir kalbe nasıl sığdırıyorsun?” buyurdu.

Hazret-i Ali (r.a.) bir cevap veremiyeceğini söyledi. Hazret-i Fatima (r.anha) ya durumu anlatınca;

-“Bunda düşünecek ve üzülecek ne var? Hak Teâlâ’yı ve Resulünü (s.a.v.) sevmen imandandır. Beni sevmen şehvettendir. Hasan ve Hüseyin’i sevmen tabiatındandır.” Dedi

Hazret-i Ali (r.a.) BU CEVABI Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) a söyledi.

Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Bu MEYVE ANCAK PEYGAMBERLİK AĞACINDAN alınmıştır.” Buyurdu.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hastalığı şiddetlenince, Hazret-i Fatima (r.anha) yı istedi. Gelince sinesine çekip, kulağına bir söz söyledi.

Fatima (r.anha) AĞLADI. Sonra bir şey daha söyledi Fatima (r.a.) SEVİNDİ.

Aişe (r.anha) bu hadiseyi bildiriyor.

Der ki;

-“Ey Fatima, bir anda hem ÜZÜLMEK, hem de SEVİNMEK görmedik. Bunun sebebi nedir?”

Fatima (r.anha);

-“Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın sırrını beyan etmek caiz değildir.” Dedi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ahrette gitikten sonra,

Hazret-i Aişe (r.anha) Hazret-i Fatima (r.anha) ya;

-“Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) O sözleri ne idi.” Diye sordum.

Hazreti Fatima (r.anha) cevabında;

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Fatima-tüz Zehra (Radiyallah-u anha) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Hazret-i Aişe (r.anha) nın mescidi (Ten’im)

Fatima-tüz Zehra (Radiyallah-u anha)- 21

Hazreti Fatima (r.anha) cevabında;

-“Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana buyurdu ki;”

-“Cebrail Aleyhis Sellem her sene bana bir kere Kur’an-i Kerim’i arz ederdi. Bu sene iki kere arz eti. Anladığım, ecelim yaklaşmıştır.” Ben de bundan ağladım.”

Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana;

-“Ehl-i beytimden EN ÖNCE SEN bana gelir, kavuşursun.”

Buyurdu.

-“Ben de onun için sevindim.” Dedi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın vefatı günü, Hak Teâlâ Azrail aleyhis Selem’a;

-“Git, Habibim’den İZİN İSTE. Eğer izin verirse, mubarek ruhunu kabz eyle, İzin vermezse geri dön.”buyurdu.

Azrail Aleyhis Selam, yardımcılarından bin Melek ile cevahirle süslü elbiseler giyip geldiler.

Azrail Aleyhis Selam köylü kıyafetinde hücre kapısında durup;

-“Essalamü aleyküm Yâ Ehle beytinnübüvveti ve Ma’denirrisaleti izin varmıdır içeri girmeğe, Allah-u Teâlâ size rahmet eylesin.” Dedi.

O vakit Hazret-i Fatima (r.anha), Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın yastığı kenarında oturur idi.

Hazret-i Aişe (r.anha);

-“Ya Fatima cevap ver.” Dedi.

Fatima (r.anha) kapıya gelip;

-“Allah-u Teâlâ senin gelişine ecirler versin. Babam şimdi haliyle meşgüldür. İçeri girmek müyesser değildir.” Dedi.

Yine tekrar izin istedi, Fatima (r.anha) yine evvelki cevabı verdi.

Üçüncüsünde, yüksek sesle izin istedi. Bütün ehl-i Beyt o’nun heybetinden korktular. Titremeğe başladılar.

O zaman Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendinden geçmiş idi.

Uyanınca;

-“Ne oluyor?” buyurdu.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Fatima-tüz Zehra (Radiyallah-u anha) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Ravda-i Mutahhara (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Bab-üs Selam kapısı

Hasan bin Ali (Radiayallah-u anh);

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın torunu, İslâm halifelerinin beşincisi. On iki imâm’ın da İKİNCİSİ, Ehli beytin DÖRDÜNCÜSÜ. Hazret-i Ali (r.a.) nin oğlu olup, Hazret-i Muhammed (s.a.v.) in kızı Fatima-tüz Zehra (r.anha) annesidir.

Künyesi ebu Muhammed olup, lakabı MÜCTEBÂ’dır.

Medine’de 3 (M. 625) senesinin ramazan ayı ortasında doğdu. Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kulağına ezan ve ikamet okuyup, ismini “Hasan” koydu.

Yedinci günü ‘akika’ olarak, iki koç kesti. Sünnet ettirip, saçını da kestirip, ağırlığınca gümüş sadaka verildi.

Medine’de 49 (M. 669) senesinde vefat etti.

Hazret-i Hasan (r.a.), âlemlere rahmet olarak yaratılan, Hazret-i Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in terbiyesiyle yetiştirilip, büyüdü. Bu çok az kimseye nasib olan, fakat çok büyük ŞEREF VE SAADETTİ. Mükemmel bir tahsil ve terbiye gördü.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tarafından pek çok Hadis-i Şerif ile iltifata MAZHAR OLDU.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hazret-i Hasan (r.a.) ı çok sever, O’na şefkatle muamele ederdi.

Hazret-i Hasan (r.a.) ve kardeşi Hazret-i Hüseyin (r.a.), Resulullah (s.a.v.) huzurunda güreşiyorlardı.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hazret-i Hasan (r.a.) ı teşvik buyurdu. Hazret-i Fatima-tüz Zehra (r.anha) babasına;

-“Ya Resulallah! Hazret-i Hasan büyüktür, hep O’nun tarafını tutuyorsunuz. Halbuki, küçüğe yardımcı olmak daha uygun değil mi?” deyince.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Ya Fatima! Cebrail Aleyhis Selam Hüseyin’e yardım ediyor.” Buyurdular.

Ebû Eyyub-i Ensari (r.a.) anlatıyor;

-“Bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) huzuruna girmiştim. Hasan ile Hüseyin (r.anhüm) önünde oynuyorlardı.

Ben;

-“Ya Resulallah! Sen bunları çok mu seviyorsun?” Dedim.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Nasıl sevmem. Bunlar benim dünyada öpüp, kokladığım iki reyhanımdır!” buyurdu.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hasan bin Ali (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Ba-üs Selam kapısı Ravda-i Mutahhara (Sallallahu aleyhi ve Sellem)

Hüseyin bin Ali (Radiyallah-u anh);

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın torunu, Hazret-i Ali (r.a.) nin oğlu, On iki İmâm’ın üçüncüsü ve Ehl-i beytin BEŞİNCİSİDİR. Hicretin altıncı yılında (M. 626) doğdu.

Hazret-i Hüseyin (r.a.) Nesebi;

Hüseyin bin Ali bin Ebi Talib bin Abdü’l Muttalib bin Haşim, el Kureyşi, el Haşmidir.

Hüseyin adı, O’na Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tarafından verildi. Künyesi, Ebû Abdullah’dır. Lakabı Seyyid ve şehid’dir.

Ümmü Hâris (r.anha) anlatır;

-“Bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın huzuruna vardım.”

Resulullah (s.a.v.) a;

-“Bir Ruya gördüm, çok korktum.” Diye arzetiğimde;

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Ne gördün?” buyurdular.

Ben;

-“Sizin vucudunuzdan bir parça kesdiler, benim yanıma eklediler.” Dedim.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“İyi görmüşsün, Fatima’nın bir oğlu olacak ve senin yanında kalacktır.” Buyurdular.

Bir müddet sonra Hazret-i Hüseyin (r.a.) dünyaya geldi.

İbn-i Abbas (r.a.) dan gelen rivayete göre;

-“Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) her sabah namazını kıldıktan sonra mübarek yüzünü Eshab-i Kiram (r.anhüm) a çevirirlerdi. Üzüntülü kimseler yüzünü görseler mesrur (sevinçli) olurlardı.”

Bir gün;

-“Sabah namazından sonra yüzlerini döndürmeden Hazret-i Ali (r.a.) yi çağırdılar. Beraber mescid’den çıktılar.”

-“Eshab-i Kiram (Aleyhimürrıdvan) nereye, niçin gittiklerini anlyamadılar. Tekrar dönerler diye oturdular. İkisi Hazret-i Fatima (r.anha) nın evine gittiler.”

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hazret-i Ali (r.a.) ye kapıda durup;

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hüseyin bin Ali (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Ba’bül-Baki’ kapısı Revda-i Mutahhara (Sallallahu aleyhi ve Sellem)

Hüseyin bin Ali (Radiyallah-u anh)- 2

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hazret-i Ali (r.a.) ye kapıda durup;

-“Kimseyi içeri sokmamasını emr etmişlerdi.”

Hazret-i Hüseyin (r.a.) doğmuş, Melekler tebrik etmek için gelmişlerdi.

-“Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) durmayıp, Hazret-i Ali (r.a.) nin evine gitti. Sonra Ömer (r.a.) sonra Osman (r.a.) ve bütün Eshab-i Kiram (r.anhüm) Hazreti Ali (r.a.) nin evine gittiler.”

Ebû Bekir (r.a.), Hazret-i Ali (r.a.) den;

-“Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın nerede olduğunu sordu.”

Hazret-i Ali (r.a.);

-“İçeride.” Dedi.

Hazret-i Ebû Bekir (r.a.);

-“İzin verirsen ben de gireyim.” Dedi.

Hazret-i Ali (r.a.);

-“Allah’ın Resuluü (s.a.v.) meşgüldür.” Dedi.

Hazret-i Ebû Bekir (r.a.);

-“Benim içeri girmememi sana emr etti mi?” deyince,

Hazret-i Ali (r.a.);

-“Hayır, yalnız DÖRTYÜZYİRMİDÖRT BİN MELEK geldi.” Dedi.

Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) sözünden taaccüp (hayret) edip durdu.

Hazret-i Ali (r.a.); Hazret-i Ömer, Hazret-i Osman ve bütün Eshab-i Kiram (Aleyhimürrıdvan) a aynı şeyleri söyledi.

Bir ara Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dışarı çıkıp; Herkesin içeri girmesini emr ettiler.

Önce Ebû Bekir (r.a.) sonra bütün Eshab-i Kiram (r.anhüm) içeri girdiler. Resulullah (s.a.v.) a selam verdiler.

Hazret-i Ali (r.a.) nin meleklerin sayısındaki sözü söylediler.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hazret-i Ali (r.a.) ye;

-“Meleklerin sayısını nasıl bildin?” diye sordular.

Hazret-i Ali (r.a.);

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hüseyin bin Ali (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Mescid-i Şemis minaresi (Hudeybiye)

Suheyb-i Rum-i (Radiyallah-u Anhu)- 7

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu ki;

-“Muhacirler, Müslümanların evveli, insanları hidayete ulaştıran ve onlara, Rablarıne kavuşturan yolu gösterenlerdir. Allah-u Teâlâ’ya yemin ederim ki, Kıyamet günü Muhacirler omuzlarında silahları olduğu halde gelirler. Cennetimn kapısını çalarlar.”

Cennetin bekçisi Hazene;

-“Siz kimsizniz?” der.

Onlar da;

-“Biz muhacirleriz.” Derler.

Hazene tekrar;

-“Sizin hesabınız görüldü mü?” diye sorar.

-“Bunun üzerine Muhacirler dizleri üzrine çökerler ve ellerini kaldırarak yüksek sesle;”

-“Ya Rabbi! Senin yolunda vatanımızı, çocuklarımızı, mallarımızı, ailelerimizi terk ettikten sonra tekrar hesabe- mı vereceğiz?” diye yüksek sesle ağlarlar.”

-“Bu esnada Allah-u Teâlâ onlara mahsus olmak üzere, üzerlerine zeberced ve yakut’tan yapılmış kanatlar takar ve bu kanatları ile uçarak Cnnete girerler.”

Yine Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdular ki;

-“Allah-u Teâlâ’nın mü’minler hakkındaki hükmüne hayret ettim. O’nagenişlik takdir ve kulu buna razı olursai kulun hakkında hayırlı olur. Şayet darlık ile hükmeder de yine kulu buna razı olursa bu da hakkında hayırlı olur.”

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdular ki;

-“Nikah parasını vermemeğe niyet ederek ölen adam, zina etmiştir. Borç alırken vermemeğe niyet eden ise hırsızdır.”

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Suheyb-i Rumi (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Biat-ür-Rıdvan (Hudeybiye kuyusu)

Suheyb-i Rum-i (Radiyallah-u Anhu)- 9 Rivayet ettiği Uzun Hadis

O da:

-“Rabbim iâde etti,” diye cevab verdi.

Padişah:

-“Senin benden başka rabbin mi var? Dedi.

O ADAM:

-“Benim de Rabbim ve senin de Rabbın Allah’dır.” Dedi.

Bunun üzerine padişah o adamı yakaladı ve durmadan ona işkence etti. Nihayet bu adam, delikanlının yerini söyledi. Delikanlı getirildi.

Padişah ona:

-“Oğlum! Demek senin sihrin körleri ve alatenlileri iyi edecek dereceye geldi; şu şu işleri yapıyorsun.” Dedi

Delikanlı:

-“Ben kimseye şifa veremem; ancak Allah-u Teâla şifa verir.” Dedi.

Bunun üzerine padişah onu tuttu ve devamlı sûrette işkence etti. Nihayet delikanlı, rahibin yerini söyledi.

Hemen Râhib getirildi ve:

-“Dininden dön” denildi.

Lâkin râhib dinlemedi. Bunun üzerine pâdişah testere istedi ve onu râhibin başının tam orta yerine koyarak onu ikiye ayırdı. Her parçası bir yana düştü.

Sonra padişahın meclis arkadaşı getirildi.

ve ona da:

-“Dininden dön.” Denildi.

Lâkin dinlemedi. Bunun üzerine pâdişah, onun da tepesine testere koyarak onu ikiye ayırdı. Ve her parçası bir yana düştü, Sonra delikanlı getirildi ve ;

-“Dininden dön.” Diye söylendi.

Fakat delikanlı da dinlemedi. Padişah onu kendi eshabından bir cemaata teslim etti. Ve onlara şöyle söyledi.

-“Bunu filan dağa götürünüz ve oraya çıkarınız dağın tepesine vardığınızda dininden dönerse ne âlâ, dönmezse onu dağın tepesinden atınız.”

Bunun üzerine onu götürdüler ve dağa çıkardılar.

Delikanlı:

-“Allah’ım! Bunların haklarında gel,” dedi.Bunun üzerine dağ sarsıldı, onlar da yuvarlandılar. Delikanlı yürüyerek pâdişahın yanına geldi.

Pâdişah ona;

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Suheyb-i Rumi (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Kâ’be-i Muazzama (Safa tepesinden görünüş)

Erkam bin Ebi’l Erkam (Radiyallahu anhu);

Eshab-i Kiram’ın İLK İMAN EDENLERDEN. Nesebi, Erkam bin Ebi’l-Erkam Abd-i Menaf bin Esed bin Abdullah bin Ömer bin mahzumdur.

Künyesi; Ebû Abdullah’dır. Beni mahzum kabilesindendir. Annesi Temâdur binti Hudeym es-Sehmiyye’dir. (Diğer rivayetlere göre Ümeyme binti Haris veya Safiye binti Haris bin Halid’dir.)

Hicretten önce Mekke-i Mükerreme’de doğduğu tahmin edilmektedir. 22 veya 23 yaşlarında iken, yedinci (Veya onbirinci) Müslüman olmakla şereflendi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mekke’de bütün dünyaya Peygamberliğini ilan edip, insanları İslamiyete davet etmeye başladığı zaman müşrikler O’nu yalanladılar

İlk günlerde az kimse iman etti. Müşrikler başta Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) e ve İLK MÜSLÜMANLAR’LA İbadet ederken, birbirlerine yeni gelen ayet-i Kerimeleri okuyup öğretirken; gördükleri, tanıdıkları her yerde onlara baskı, işkence ve zulümlar yapmaya başladılar.

Bu eziyet ve baskılar artınca Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendilerine Mekke’de emniyetli bir ev seçip orada ibadetlerini yapmaya ve İslamiyeti yaymaya karar verdi.

Bunun için Safa tepesinin doğusunda, dar bir sokaktaki Şeybe oğullarının evine bitişik Hazret-i Erkam bin Ebi’l-Erkam (r.a.) ın evini münasıp gördü.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem), İslam dinini burada GİZLİCE YAYMAYA ÇALIŞTI. Mekke’de nazil olan ayet-i Kerime ve surelerin bir çoğu bu mübarek evde geldi.

Eshab-i Kiram (r.anhüm) burada toplanırlar. Peygamberimiz (s.a.v.) i görmek ve Müslüman olmak isteyen kimseleri bu Daru’l-Erkam veya Daru’l-İslam ismini verdikleri Hazret-i Erkam (r.a.) ın evine götürürlerdi.

Hazret-i Hamza, Âmmar bin Yâser, Musab bin Umeyr, Akil ve İyâd bin Bükeyr, Suheyb bin Sinan (r.anhum) ve bir çok sahabi burada Müslüman oldular.

Peygamber Efndimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Eshab-i Kiram (r.anhüm) ile birlikte bu evde Hazret-i Ömer (r.a.) iman ile şereflenince Müslümanların sayısı KIRK oldu.

Hazret-i Ömer (r.a.) Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) e ibadetlerini Mescid-i Haram’da açıkça yapmalarını teklif etti. Onları müşriklere karşı korudu.

Müslümanlar topluca yüksek sesle TEKBİR getirerek evden çıktılar. Kâ’be-i Muazzama’ya gelip AÇIKÇA TAVAF ettiler. Müşriklerin kalblerine korku ve üzüntü verdiler.

Bundan sonra Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) insanlara İslamiyet’i AÇIKTAN Anlatmaya ve açıktan İmân’a davet etmeye başladı.

Hazret-i Erkam (r.a.), İslam tarihinde büyük ehemmiyeti olan bu evini hiç satılmamak ve mirasçi olunmamak kaydı ile oğluna bıraktı. Bu evin ayrıca bir vakfiyesi de vardır.

Bu vakfiye’de şöyle yazılır;

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Erkam bin Ebi’l Erkam (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Mescidül-Kıbleteyn Minaresi (Medine-i Münevvere)

Erkam bin Ebi’l Erkam (Radiyallahu anhu)- 2

Bu vakfiye’de şöyle yazılır;

-“Bu Erkam’ın Safâ’dan az ileride bulunan evi hakkında verdiği sözü ve vasiyetidir. Arsası Harem-i şerif’ten sayıldığından bu ev de vakfedilmiştir. Satılmaz ve mirasçı olunmaz. Buna Hişâm bin As ve azaldı kölesi filan şahiddir.” Böylece İslamiyet’te İLK VAKFI yapmış oldu.

Bu tarihi ev Hazret-i Erkam (r.a.) ın evlad ve torunları tarafından kullanılarak 140 senesinde Halife Mansur zamanına kadar geldi.

Halife Mansur bunlardan hisselerini satın aldı. Ev tamamen Devlet’e kaldı. Daha sonra tamir edilirken asıl şekli de değişti. Birçok el değiştirdikten sonra Üçüncü Sultan Murad Hân 999 (M. 1591) mescid olarak yeniden yaptırdı.

Hazret-i Erkam (r.a.) asil bir aileden ve çok zengin idi. Cahiliyet zamanında bile itibarı yüksekti. ANCAK Müşriklerin işkence ve zulümleri dayanılmaz hale gelince Medine-i Münevvere’ye HİCRET etti.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Medine’de kendisni Hazret-i Ebû Talha (Zeyd bin Selh) ile KARDEŞ yaptı. Rahat ve huzurlu yaşaması için Beni Züreyk mahallesinden bir miktar arazı aldı. Hazret-i Erkam (r.a.) vefatına kadar burada yaşadı.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte Bedir, Uhud, Hendek ve diğer bütün savaşlara katıldı. Kahramanca döğüşüp büyük fedakârlıklar gösterdi.

BEDİR SAVAŞINDAN SONRA Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisine bir kılıç hediye etti. Daha sonra zekat mallarını toplama hizmetini verdi. Dört Halife devrinde ‘meşveret meclisinde’ vazife yaptı.

Zühd ve Takvası çok idi. Bütün vaktini Allah-u Teâlâ’ya ibadet etmekle geçirirdi. Birgün Kudüs’teki Mescid-i Aksa’da namaz kılma arzusunu Resulullah (s.a.v.) a arz etti.

Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Mescid-i Haramda bir defa namaz kılmak, diğer mescidlerde Yüzbin defa daha çok sevabtır.” Buyurunca. Mekke’ye gidip, Mescid-i Haram’da ibadetini yaptı.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) den bazı hadis-i şerifler rivayet etti. Rivayet eden oğlu Osman olarak gösteriliyor ise de kaç tane hadis rivayet ettiği bilinmemektedir.

Hazret-i Erkam (r.a.) geçimini kendi arazilerinden elde ettikleri mahsulden kazandıklarıyla ve ticaret ile temin ederdi.

Ubeydullah, Osman (r.anhüm) adlı oğulları Meryem, safiye ve Ümeyye (r.anha) adlı kızları olmak üzere beş evladı bilinmektedir.

Hazret-i Erkam (r.a.) 53 (M. 673) de 83 yaşlarında iken Medine-i Münevvere’de vefat etti. Bu sırada Medine valisi Mervan bin Hakem idi. Namazını kıldırma vazifesini kendisi yapmak istedi ise de Hazret-i Erkam (r.a.) ın oğlu Ubeydullah (r.a.) babasının vasiyeti olduğunu söyledi.

Hazret-i Erkam (r.a.) ın vasiyeti üzerine cenaze namazını Âşere-i mübeşşere’den olan Hazret-i Sa’d bin Ebi Vakkas (r.a.) kıldırdı. Baki’ kabristanına defnedildi.

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Erkam bin Ebi’l Erkam (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Mus’ab bin Umeyr (r.a.) nın mezarı Uhud şehidliği

Mus’ab bin Umeyr (Radiyallah-u Anh);

Eshab-i Kiram (r.anhüm) ın büyüklerinden. İslam’ın ilk yıllarında Müslüman oldu. Habeşistan’a sonra da medine’ye ilk hicret edenlerdendir.

Birinci Akabe biatında Müslüman olan ONİKİ KİŞİ, Resulullah (Sallallahualeyhi ve Sellem) dan dini hükümleri ve Kur’an-i Kerim öğretmesi için bir Muallim (Öğretmen) istediler. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tarafından Medine’ye Muallim olarak gönderildi.

Bedir ve Uhud savaşında Muhacirlerin sancağını taşıdı. 3 (M. 625) senesinde Uhud savaşında kırk yaşlarında iken şehid oldu.

Mus’ab bin Umeyr (r.a.) künyesi Ebû Muhammed olup, annesi ve babası tarafından Kureyş’in asil ve zengin bir ailesine mensub idi. Zengin oldukları için gayet rahat bir hayat yaşıyordu.

Orta boylu güzel huylu, nazik ve yumuşak huylu idi. Son derece zeki, fasih ve beliğ (güzel) konuşurdu. Akli selim sahibi olduğundan putlardan nefret ederdi.

Annesi tarafından en iyi şartlar altında refah ve bolluk içinde yetiştirilmişti. Güzel yüzlü ve zengin olduğundan Mekke’de ona gıpta ile bakarlardı.

Peygamberimiz efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurmuşlardır ki;

-“Mekke’de Mus’ab’dan daha zarif, daha narin, daha güzel kimse yok idi. Saçları kıvrım kıvrım idi.”

Bütün bunlara rağmen kalbinde büyük bir boşluk hiseden Mus’ab bin Umeyr (r.a.), Peygamberimiz (s.a.v.) in bir MERKEZ OLARAK seçtiği, İslam’ı anlattığı ve o zaman Mekke’de Müslümanların toplandığı Erkam bin Erkam (r.a.) ın evine giderek Müslüman oldu.

Mus’ab bin Umeyr (r.a.) in ailesi durumu öğrenince, O’nu dininden döndürmek için evlerindeki bir mahzene hapsederek günlerce aç ve sususz bıraktılar.

Arabistan’ın yakıcı güneşi altında uzun müddet bırakarak ağır ve tahammülü zor işkenceler yaptılar. Fakat Mus’ab bin umeyr (r.a.), bu ağır ve acımasız işkenceler karşısında sabır ve sebat göstererek ASLA İSLAMİYET’TEN dönmedi.

İslamiyet’i kabul ettikten sonra, Mekke’deki hayatı değişen ve işkencelere maruz kalan Mus’ab bin Umeyr (r.a.), müşriklerin ağır işkenceleri ve zulümleri sebebiyle Habeşistan’a hicret etmelerine izin verilen Müslümanlarla birlikte Habeşistan!a HİCRET etti.

Bir müddet orada kalıp, her türlü sıkıntıya katlandı. Daha sonra dönüp Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in yanına geldi.

Mus’ab bin Umeyr (r.a.) nın bu gelişini Hazret-i Ali (r.a.) şöyle anlatıyor;

Ben Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile oturuyordum. Bu sırada mus’ab bin Umeyr (r.a.) geldi. Üzerinde YAMALI bir elbiseden başka bir şey yoktu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) O’nun bu halini görünce mübarek gözleri yaşla doldu. Çünkü o Müslüman olmadan önce servet içinde idi. Dini uğruna bunları terk etti.”

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Mus’ab bin Umeyr (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu