‘Hayat-üs Sahabe’ olarak etiketlenmiş yazılar

Seb-ul-Mesacid (Hendek mezarlığı)

Muhammed bin Mesleme (Radiyallah-u anhu)- 2

Bunun üzerine, Muhammed bin mesleme (r.a.) Ka’b bin Eşref’in yanına gitti.

-“Şu Muhammed bizden sadaka istedi. Bize çok vergi yükledi. Onun için senden ödünç bir şey almak için geldim.” Dedi.

Ka’b;

-“O sizi daha çok bıktıracak.” Dedi.

Muhammed bin Mesleme (r.a.);

-“İşte O’na bir defa uymuş olduk. O’NA TABİ OLMAKTAN DEVAM EDECEĞİZ. Bakalım sonu ne olacak? Şimdi sen bize biraz ödünç hurma ver.” Dedi.

Ka’b;

-“Evet vereyim fakat bana bir şeyi rehin vermelisiniz.” Dedi.

Muhammed bin mesleme (r.a.) ile yanındakiler;

-“Ne istersen?” dediler.

Ka’b;

-“Kadınlarınızı rehin isterim.” Dedi.

Onlar;

-“Kadınlarımızı sana nasıl rehin verebiliriz. Sen yakışıklı birisisin. Kadın gönlü, meyl ediverir.” Dediler.

Ka’b;

-“O zaman oğullarınızı rehin verin.” Dedi.

Onlar;

-“Onları da rehin vermeyiz. Onlardan birine, bir iki deve yükü hurmaya karşılık rehin olundu diye sövülür ki, bu bizim için unutamıyacağımız bir leke olur.”

Sonra devam ettiler;

-“Fakat sana silahımızı ve zırhımızı rehin verebiliriz.” Dediler.

Ka’b bu teklifi kabul etti. ONLARA NE ZAMAN GELECEKLERİNİ DE BİLDİRDİ.

Muhammed bin Esleme (r.a.) bir gece Ka’bın yanına geldi. Beraberinde, Ka’bın süt kardeşi Ebû Nâile de vardı.

Ka’b onları kaleye çağırdı. Kendisi de onları karşılamak için aşağı indi.

Ka’bın karısı;

-“Bu saatte nereye çıkıyorsun?” dedi.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Muhammed bin Mesleme (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Medine-i münevvere (Hurmalık bir yer)

Muhammed bin Mesleme (Radiyallah-u anhu)- 3

Ka’bın karısı;

-“Bu saatte nereye çıkıyorsun?” dedi.

Ka’b;

-“Gelenler, Muhammed bin Mesleme ile süt Kardeşim Ebû Naile’dir.” Dedi.

Karısı;

-“İşittiğim bu ses bana pek iyi gelmiyor. Sanki ondan, kan damlıyor.” Dedi.

Ka’b;

-“Yok, onlar Muhammed bin Mesleme ile süt kardeşim Ebû Naile’dir. O iyi bir gençtir. Geceleyin, kılınç vuruşmasına bile çağırılırsa, hiç tereddüt etmeden gelir. Böyle birisidir.”

Muhammed bin mesleme (r.a.) kendisiyle beraber iki kişiyi bir rivayete göre, üç kişiyi kaleye soktu.

Bunlar;

Ebû Abs bin Cebr, Hâris bin Evs, Abbâd bin Bişr (r.anhüm) idi.

Muhammed bin Mesleme (r.a.) arkadaşlarına;

-“Ka’b gelince, ona saçını koklıyacağımı söyler, başını tutup koklarım. Siz, benim Ka’b’ın başını iyice yakaladığımı gördüğünüz zaman kılıçlarınızla, Ka’b’a vurunuz.” Dedi.

Hadis-in ravisi, bir kere de Muhammed bin Mesleme (r.a.) nin arkadaşlarına;

-“Ka’bın başını size de koklatırım.” Dediğini rivayet etmiştir.

Ka’b bin Eşref, güzel giyinmiş olarak, güzel koku saçarak, onların yanına geldi.

İbn-i mesleme (r.a.);

-“Şimdiye kadar böyle güzel koku koklamadım.” Diyerek Ka’b’ın yanına vardı.

Ka’b;

-“Arab’ın en güzel kokulu kadınları benim yanımda.” Dedi.

Muhammed bin Mesleme (r.a.);

Başını koklamama izin verir misiniz?” dedi.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Muhammed bin Mesleme (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Kabe-i Muazzama (Rahmet oluğu)

Muhammed bin Mesleme (Radiyallah-u anhu)- 4

Muhammed bin Mesleme (r.a.);

-”Başını koklamama izin verir misiniz?” dedi.

Ka’b, musaade ettiğini söyledi.

Mesleme (r.a.) onu kokladı. Arkadaşlarına da koklattı. Sonra tekrar koklamak istediğini söyledi.

Bu defa, Muhammed bin Mesleme (r.a.), Onun başını yakalayıp, arkadaşlarına, kılıçlarıyla vurmalarını söyledi. İlk kılıç vurulduğunda Ka’b şiddetli şekilde bağırdı. Sonra da öldü.

Ka’bın öldürülmesi hicretin üçüncü yılında Ramazan ayında oldu. Bedir savaşından sonra Beni Nadir Yahudileri, Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) i yurtlarına davet edip, Su-i kast yapmak iştemişlerdi.

Bunun üzerine Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onların bu tutumunu öğrenip, Muhammed bin Mesleme (r.a.) yi çağırarak;

-“Nadir oğulları Yahudilerine git! Onlara, Resulullah beni size; yurdumdan çıkıp gidiniz! Burada benimle birlikte oturmayınız! Siz bana su-i kast planı kurdunuz! Size ongün sure tanıyorum. Bu müddetten sonra buralarda sizden kim görülürse boynu vurulacak, emrini bildirmek üzere gönderdi, de.” Buyurdu.

Bu emir üzerine Muhammed bin Mesleme (r.a.), Nadir oğulları Yahudilerin yurduna varınca onlara;

-“Musa Peygamber( a.s.) eTevrat’ı indirmiş olan, Allah aşkına doğru söyleyiniz. Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Peygamber olarak gönderilmeden önce, Tevrat önünüzde iken, size geldiğim ve şu meclisinizde bana Yahudiliği teklif ettiğiniz zaman;

-“Vallahı ben asla Yahudi olmam.” dediğimi,

Sizin de buna karşılık;

-“Dininden başka din yoktur. Senin anladığın, istediğin, duyup işittiğin HANİF DİNİN AYNISIDIR! SİZE GELECEK OLAN PEYGAMBER, Hem şeriat sahibidir, hem savaşçıdır. Gözlerinde biraz kırmızılık vardır. Kendisi Yemen tarafından gelecek, deveye binecek, ihrama bürünecek, bedeni yumaşak ve kuvvetli,, kılıcı boynunda asılı bulunacak, konuştuğu zaman HİKMET KONUŞAKTIR, dememiş miydiniz?” dedi.

Yahudiler bunu itiraf etmelerine rağmen, İslamiyet’i kabul etmemişlerdi.

Muhammed bin Mesleme (r.a.) de Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın emrini onlara bildirdi.

İslam âlimleri ansiklopedisi

Devam edecek….

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Muhammed bin Mesleme (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Biat-i Rıdvan’ın yapıldığı Yer (Hudeybiye)

Muhammed bin Mesleme (Radiyallah-u anhu)- 5

Muhammed bin mesleme (r.a.), Hudeybiye’de yapılan ve Biat-i Rıdvan olarak adlandırılan ve Eshab-i Kiram (r.anhüm) in, müşriklerle savaşmaktan asla yüz çevirmeyeceklerine Allah ve O’nun Resulü (s.a.v.) yolunda CANLARINI FEDA EDİNCEYE KADAR CİHAD EDECEKLERİNE DAİR SÖZ VEREREK AĞAÇ ALTINDA YAPTIKLARI BİATT’E DE BULUNDU.

Biât-i Rıdvan olarak adlandırılan bu biâtte bulunanlar hakkında Kur’an-i Kerim’de Fetih suresi, 19 ncu ayette.

-“Hakikatten Allah (Hudeybiye’de) ağaç altında sana biât etmekte oldukları vakit , O müminlerden razı oldu. Böylece kalblerinde olan sadakatı bildirdi, üzerlerine sekine (Manevi huzur) indirdi. Kendilerine de yakın bir zafer (Hayber’ın fethini) verdi. Buyurularak methedilenlerdendir.

(İslam âlimleri ansiklopedisi)

Bu sebeple Biât-a “Rıdvan biâtı” adı verildi.

Biat-i Rıdvan; Elçiler vasıtasıyla Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile Mekke müşrikleri arasında Umre ziyareti için görüşmeler devam ediyordu.

Resul-ü Ekrem Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ise, bir an evvel kat’i neticeyi elde etmek istiyordu. Geliş maksadını tekrar Kureyşlilere güzelce anlatmak için de bu sefer Hazret-i Ömer (r.a.) i göndermek istedi.

Hazret-i Ömer (r.a.) mazeretini bildirdi. Şöyle dedi;

-“Ya Resulallah! (s.a.v.) Kureyş reisleri, benim onlara ne derece şiddetli düşman olduğumu bilirler. Korkarım, bana suikastte bulunurlar. Mekke’de kabilemden hiç kimsem yoktur ki, beni himayesine alsın. Buna rağmen, muhakkak benim gitmemi istiyorsanız, giderim.”

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hiçbir şey söylemeden susutu. Bunun üzerine Hazret-i Ömer (r.a.);

-“Bu iş için, Osman bin Affan (r.a.) gitse daha münasip olur. Zira onun Mekke’de aşiret ve akrabası çoktur.” Teklifinde bulundu.

Gerçekten de Mekke’nin eşrafından olan Beni Ümeyye hep Hazret-i Osman (r.a.) ın amcazadeleri idiler.

Resul-ü Ekrem Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Hazret-i Ömer (r.a.) in bu teklifini kabul etti. Hazret-i Osman (r.a.) ı yanına çağırdı.

Osman (r.a) a şu talimatı verdi;

-“Kureyşlilere git! BİZ BURAYA HİÇ KİMSE İLE ÇARPIŞMAK İÇİN GELMEDİK. Sadece şu Beytullah’ı ziyeret için gelmiş bulunuyoruz. Yanımızdaki KURBANLIK DEVELERİ KESİP DÖNECEĞİZ. Diye söyle. Sonra da onları İslamiyet’e dâvet et.”

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem), ayrıca Mekke’de Müslümanlıklarını gizleyen Müslümanlarla da görüşüp onlara teselli vermesini ve Mekke’nin yakında FETH OLUNUP imanlarını gizlemeye ihtiyaç kalmayacağını da onlara haber vermesini Hazret-i Osman (r.a.) a emreti.

Kainatın Efendisi (Peygamberimizin hayatı)

Devam edecek….

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Biat-i Rıdvan Sahabeleri (Radiyallah-u anhüm) nın şefaatına nail eylesin. Onların yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Hacer-ül Esved (Kabe-i Mükerreme)

Muhammed bin Mesleme (Radiyallah-u anhu)- 6

Hazret-i Osman (r.a.), Kureyş müşriklerinin yanına vardı. Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in geliş maksadını tek tek anlattı. Onları İslm’a davet etti. Fakat bu görüşmeden de bir NETİCE ALINAMADI. Müşriklerin Hazret-i Osman (r.a.) a cevapları MENFİ OLDU.

-“Git seni göderene söyle. O hiçbir zaman Mekke’ye girip, Ka’be’yi tavaf edemiyecektir.”

Hazret-i Osman (r.a.) la birlikte ayrıca on kadar Muhacir (r.anhüm) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in müsaadesiyle akrabalarını ziyaret maksadiyle gitmişlerdi.

Hazret-i Osman (r.a.) la birlikte onlar da görüştükleri Müslüman akrabalarına Mekke’nin yakında fethedileceği müjdesini vererek, onları sevindirdiler.

Bu arad Kureyş’in ileri gelenleri Hazret-i Osman (r.a.) a;

-“Ka’be’yi tavaf etmek istersen, et.” Dediler.

Hazret-i Osman (r.a.);

-“Hayır. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ka’be’yi tavaf etmedikçe, ben de etmem.” Dedi.

Kureyşliler bundan rahatsız oldular. Hatta hiddete gelerek Hazret-i Osman (r.a.) ı bir müddet yanlarında tutup GÖZ HAPSİNE ALDILAR.

Fakat bu durum, Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) e;

-“Hazret-i Osman, ve beraberindeki muhacir Müslümanlar (r.anhüm) ın müşrikler tarafından öldürdükleri tarzında ulaştı.” (Sire 3; 329)

İşte burada Biat-i Rıdvan dediğimiz olay vuku buldu; Peki Biat-i Rıdvan ne demektir:

Kainatın Efendisi (Peygamberimizin Hayatı)

Devam edecek….

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Biat-i Rıdvan Sahabeleri (Radiyallah-u anhüm) nın şefaatına nail eylesin. Onların yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu


Biat-i Rıdvan’ın yapıldığı yer (Hudeybiye kuyusu)

Muhammed bin Mesleme (Radiyallah-u anhu)- 7 Biat-i Rıdvan

Fakat bu durum, Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) e;

-“Hazret-i Osman, ve beraberindeki muhacir Müslümanlar (r.anhüm) ın müşrikler tarafından öldürdükleri tarzında ulaştı.”

İşte burada Biat-i Rıdvan dediğimiz olay vuku buldu; Peki Biat-i Rıdvan ne demektir:

Resul-i Kibriye Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Hazret-i Osman (r.a.) ın Müşrikler tarafından şehid edildiği haberini duyunca son derece müteessir oldu. Kureyşin bu haraketi karşısında üzerlerine yürümekten başka bir çare kalmıyordu.

-“Madem böyle, bu kavimle çarpışmadıkça, buradan kesinlikle ayrılmayacağız.” Buyurdu. (Taberi 3; 77)

Zaten yapabilecek başka bir şey de kalmamıştı. Sulh tekliflerine yanaşmadıkları gibi, elçi şehid etme cür’etini bile gösterebiliyorlardı.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Allah-u Teâlâ (Celle şa’nuhu) bana biat yapılmasını emretti!” diye seslendi.

Hatemü’l-Enbiya efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem), daha sonra RIDVAN AĞACI olarak adlandırılacak olan ‘Semure ğacı’ altında durdu.

Müslümanlar da teker teker, çarpışmaktan yüz çevirmeyeceklerine, Allah ve Resul-ü (s.a.v.) yolunda canlarını fedâ edinceye kadar savaşacaklarına dair Biât ettiler. (Sire 3; 330)

Biât’ten bir tek kişi kaçındı; Munafıklardan Cedd bin Kays. (a.g.e. 3; 330)

Bu biât, sahabilere yeni bir cesaret, taze bir heyecan verdi. Yerlerinde âdeta duramaz bir hale gelmişlerdi. Bir an evvel ya Kâ’be’yi tavaf etmek veya müşriklerle çarpışmak istiyorlardı.

Cenab-ı Hak, bu biât’ta bulunan Müslümanlardan razı ve memnun olduğunu Kur’an-i Kerim’de şöyle beyan eder.

Biât-i Rıdvan olarak adlandırılan bu biâtte bulunanlar hakkında Kur’an-i Kerim’de Fetih suresi, 19 ncu ayette.

-“Hakikatten Allah (Hudeybiye’de) ağaç altında sana biât etmekte oldukları vakit , O müminlerden razı oldu. Böylece kalblerinde olan sadakatı bildi de, üzerlerine sekine (Manevi huzur) indirdi. Kendilerine de yakın bir zafer (Hayber’ın fethini) verdi. Buyurularak methedilmektedir.

Bu sebeple Bu Biât-a “Rıdvan biâtı adı verildi.

Resul-ü Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de bir hadis-i şeriflerinde;

-“Ağaç altında gerçekten biât edenlerden hiç biri Cehennme girmiyecektir. (Müsned 3; 350)

Buyurarak bu biâtta bulunan Müslümanların faziletini açıkça beyan etmişlerdir.

Kainatın Efendisi (Peygamberimizin Hayatı)

Devam edecek….

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Biat-i Rıdvan Sahabeleri (Radiyallah-u anhüm) nın şefaatına nail eylesin. Onların yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Biat-i Rıdvan’ın yapıldığı yer (Hudeybiye)

Muhammed bin Mesleme (Radiyallah-u anhu)- 8 Biat-i Rıdvan

Biât haberi Kureyş müşrikleri tarafından duyulunca üç gün yanlarına alıkoydukları Hazret-i Osman (r.a.) ı SERBEST BIRAKTILAR.

Hazret-i Osman (r.a.) derhal Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın huzuruna çıkıp geldi. Böylece Şahadeti ile haberlerin asılsız olduğu anlaşıldı.

Fakat biât yapılmış ve tamamlanmıştı.

Sahabe-i Kiram (r.anhüm) Hazret-i Osman (r.a.) a;

-“Herhalde Kâb’yi tavaf etmişsindir?” dediler.

Hazret-i Osman (r.a.) şu karşılığı verdi;

-“Vallahi! Mekke’de bir yıl kalsaydım ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) da Hudeybiye’de otursaydı, O kâbe’yi TAVAF ETMEDİKÇE, BEN YİNE TEK BAŞIMA KÂ’BE’Yİ TAVAF ETMEZDİM.(İbn-i Kayyum. Zâdü’l-Mead 2;137)

Hudeybiye andlaşmasında şahit olarak imza atan Sahabe (r.anhüm) den biri de Muhammed bin Mesleme (r.a.) dir.

Hudeybiye andlaşması;

İslâm ve Asr-i Sadet tarihinin bir ‘dönüm noktası’ olan bu musallahanın adını, Lugat, hadis ve fıkıh âlimleri şeddeli olarak Hudeybbiye ve Şecdesiz Hudeybiye şeklinde iki türlü okumuşlardır.

Hudeybiye, küçük bir köyün adıdır. Köyün bu ismi alması da orada “Şecere mescidi” yanında bir kuyu’dan dolayıdır.

Hudeybiye köyü ile Medine arasında dokuz konak, Mekke arasında da bir günlük mesafe vardır. (tercid tercemesi; 4; 240)

Hicretin 6. senesi, Zilkâde ayı (Milâdi 628) Rıdvan biâtı, Kureyşlileri fazlasıyla korkutmuştu. Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in üzerlerine yürüyeceği endişesine kapılarak, alelacele sulh teklifinde bulunmak gayesiyle bir hey’et gönderdiler.

Hey’ette şu isimler vardı;

Süheyl bin Amr (başkan), Huveytip bin Abdu’l-Uzzâ ve Mikrez bin Hafs.

Kureyş müşrikleri üç kişilik bu heyette şu direktifi vermişlerdi.

-“Gidin Muhammed’le (a.s.v.) sulh anlaşmasında bulunun. Fakat buradan dönüp gitmek şartıyla. Eğer bu şartı kabul etmezse anlaşmaya yanaşmayın. (Sire; 3; 331, müsned; 4; 325)

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Süheylin gelişini, isminin ‘kolaylık’ manasını ifade etmesinden dolayı hayra yorarak Sahabelerine;

-“Artık, işiniz bir derece kolaylaştı! Kureyşliler, sulh yapmak istedikleri zaman hep bu adamı gönderirler.” Buyurdu. (Sire; 3; 331, müsned; 4; 325)

Kainatın Efendisi (Peygamberimizin Hayatı)

Devam edecek….

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Biat-i Rıdvan Sahabeleri (Radiyallah-u anhüm) nın şefaatına nail eylesin. Onların yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Biat-i Rıdvan’ın yapıldığı yer (Hudeybiye)

Muhammed bin Mesleme (Radiyallah-u anhu)- 9

Kureyş elçisi Süheyl bin Amr, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in huzuruna vardı. Önünde iki dizinin üzerinde diz çöktü. Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ise bağdaş kurmuştu. Müslümanlar da çevresinde oturmuşlardı.

Süheyl bin Amr, uzun uzadıya konuştu. Sonra Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) e sulh teklifinde bulundu.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sulh tekliflerini kabul etti. Bundan sonra sulh şartlarının müzakeresi yapıldı. Onlarla da anlaşmaya varıldı.

Sıra anlaşma şartlarını yazılmasına gelmişti. Hazret-i Ali (r.a.) musalahanın şartlarını yazmak üzere kâtip tayın edildi.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Hazret-i Ali (r.a.) ye

-“Yaz.” Dedi

-“Bismillahirrahmanirrahim.”

Süheyl bin Amr, buna itiraz etti.

-“Biz ‘Bismillahirrahmanirrahim’i ‘ bilmiyoruz. Sen böyle yazma’.” Dedi.

Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Öyle ise ne yazalım?” diye sordu.

Süheyl;

-“Bismike Allahumme’yi yaz.” Dedi.

Kureyşliler, eskiden beri; ‘Bismillahirrahmanirrahim’ yerine ‘Bismike Allahümme’yi kullanırlardı.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Bismike Allahümme de güzeldir.” Buyurduktan sonra Hazret-i Ali (r.a.) ye

-“Haydi yaz; Bismike Allahümme” diye emretti.

Hazret-i Ali (r.a.) de aynı şekilde yazdı. (Sire 3;332; Müsned, 4;325)

Bundan sonra Resul-i Kibriye (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Hazret-i Ali (r.a.) ye şöyle yazmasını emretti;

-“Bu, Muhammed Resulullah’ın, Süheyl bin Amr’la üzerinde anlaşmaya varıp sulh oldukları, icabının taraflarca yerine getirilmesi kararlaştırılıp imzaladığı maddelerdir.”

Kureyş heyeti başkanı Süheyl yine itiraz etti.

Kainatın Efendisi (Peygamberimizin Hayatı)

Devam edecek….

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Biat-i Rıdvan Sahabeleri (Radiyallah-u anhüm) nın şefaatına nail eylesin. Onların yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Biat-i Rıdvan yapıldığı yer (Hudeybiye ) Şemis Camisi

Muhammed bin Mesleme (Radiyallah-u anhu)- 10 Hudeybiye antlaşması

Kureyş heyeti başkanı Süheyl yine itiraz etti.

-“Vallahi, biz senin gerçekten Allah’ın Resulü olduğunu kabul edip tanımış olsaydık, Beytullahı ziyaretine mani olmaz ve seninle çarpışmaya kalkışmazdık.” Dedi.

Peygamberimiz Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Peki nasıl yazalım?” buyurdu.

Süheyl;

-“Muhammed bin Abdullah diye kendi ismini ve babanın ismini yaz.” Dedi.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Bu da güzeldir.” Buyurduktan sonra

Hazret-i Ali (r.a.) ye;

-“Ya Ali, sil o’nu. Sil de Muhammed bin Abdullah yaz.” Diye emretti. (Müslim 410; Müsned, 1; 342)

Hazret-i Ali (r.a.);

-“Hayır! Vallahi, ben Resulullah (s.a.v.) sıfatını hiçbir zaman silemem.” Diye yemin etti. (Müslim, 3; 1410; Müsned, 4; 291)

Bu arada Müslümanlar da, Hazret-i Fahr-i Âlem’e karşı besledikleri muhabbet ve hürmetlerinin eseri olarak;

-“Biz Resulullah Muhammed (s.a.v.) den başkasını yazdırmayız. Ne diye dinimiz uğrunda bu eksikliği, bu hakareti kabul ediyoruz?” Diye yüksek sesle konuşmaya başladılar.

Resul-i Kibriyâ Efendimiz, Müslümanlara seslerini kısmalarını ve susmalarını mübarek elleriyle işaret buyurdu.

Birden sustular.

Bundan sonra Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hazret-i Ali (r.a.) ye;

-“Bana o sıfatın geçtiği yeri göster.” Dedi.

Hazret-i Ali (r.a.) ‘Resulullah’ kelimesinin geçtiği yeri gösterdi. Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de onu eliyle sildi. Yerine ise ‘İbn-i Abdullah (Abdullah’ın oğlu) kelimelerini yazdırdı. (Müslim, 3; 1411)

Müşrik heyetinin yukarıda itirazları, Müslümanların bu itirazları kabul etmeyişleri ve Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in her iki tarafı yatıştırması sonunda sıra musalaha maddelerinin yazılmasına gelmişti.

Kainatın Efendisi (Peygamberimizin Hayatı)

Devam edecek….

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Biat-i Rıdvan Sahabeleri (Radiyallah-u anhüm) nın şefaatına nail eylesin. Onların yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Biat-i Rıdvan’ın yapıldığı yer (Hudeybiye)

Muhammed bin Mesleme (Radiyallah-u anhu)- 11 Hudeyniye antlaşması

Resul-i Ekrem Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) ile müşrik elçiler arasında geçen konuşmalardan sonra karara bağlanan maddelerden MÜHİMLERİ şunlardır;

1-Müslümalarla müşrikler huzur ve emniyet içinde yaşamalarını devam ettirmek için birbirleriyle 10 yıl harp etmeyecekler.

2-Peygamberimiz ve Sahabiler bu yıl Mekke’ya girmeyip, geri dönecekler, ancak gelecek yıl yanlarına yalnız yolcu silahı olan kılıç bulundurmk şartıyla gelip Kâ’be’yi tavaf edecekler ve ancak Mekke’de ÜÇ GÜN kalacaklardır. Müşrikler ise, o sırada şehri boşaltacaklardır.

3-Medine’deki Müslümanlardan Mekke;’ye iltica edenler Müslümanlara iâde edilmeyecek, fakat Mekke’den Medine’ye velev Nüslüman dahi olsalar iltica edenler, istendiği takdirde geri verileceklerdir.

4-Arap kabilelerinden isteyen Peygamberimizle, isteyen de Kureyş’le birleşmekte serbest olacaklardır. (Sira, 3;332 Tabakat, 2;97; Müsned, 4;325; Taberi, 3;79)

Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) her ne surette olursa olsun Kureyş müşriklerini bir musalaha yazısı ile bağlamak ve bu surette İslam’ın siyası kudret ve mevcudiyetini hem onlara hem de bütün Arabistan halkına göstermek ve tanıtmak istiyordu. (Tecrid-i sarih, Terc; Kamil Miras, 8;164)

Bu sebeple, Kureyş heyet başkanı Süheyl’in zahiren Müslümanların aleyhinde görülen teklif ve maddelerini de kabul ediyordu. Bu inceliği bir anda kavramayan Eshab-i Güzin (r.anhüm) başından beri hem hiddetleniyor, hem de zaman zaman itiraz ediyordu.

Hatta, Kureyş heyet başkanı Süheyl, Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) e;

-“Sizden biri bize gelirse redetmeyelim. Amma bizden size biri gelirse MÜSLUMAN OLSA BİLE GERİ VERECEKSİN.” Diye teklifte bulunduğu zaman,

Müslumanlar birden hiddete gelerek;

-“Sübhanallah! Müslümanların yanına gelmiş bir Müslüman , müşriklere tekar nasıl geri çevrilir?” diye itiraz etmişlerdi.

Sonra da Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem)e;

-“Ya Resulallah! BU ŞARTI DA KABUL EDCEK MİSİN?” diye hayretle sormuşlardı.

Her şeye rağmen bir sulh akdedip, Kureyş müşriklerine İslâm devletini resmen tanıtmak arzusunda olan Peygamber efendimiz (Sllallahu aleyhi ve Sellem) Müslümanların bu itiraz ve suallerine şöyle cevap vermişti.

-“Evet, bizden onlara gidecek olanları Allah bizden uzak etsin! Onlardan bize gelip, geri çevirceğimiz kimseleri de MuhAkkak Allah biliyor! ONLAR İÇİN ELBETTE BİR GENİŞLİK, Bir çıkar yol bulacaktır.” (Müslim, 3;1411; Müsned,3;268)

Kainatın Efendisi (Peygamberimizin Hayatı)

Devam edecek…

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Biat-i Rıdvan Sahabeleri (Radiyallah-u anhüm) nın şefaatına nail eylesin. Onların yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu