‘Hayat-üs Sahabe’ olarak etiketlenmiş yazılar

Biat-i Rıdvan’ın yapıldığı yer (Hudeybiye)

Ebû Katâde (Radiyallah-u anhu)- 4

Hazret-i Ebû Katâde (r.a.), Emr-i Ma’ruf ve Nehy-i an-il-Mümker (iyiliği emredip, kötülükten alıkoyma) farzına çok ehemmiyet verir, Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in sünnet-i seniyyesine son derece riayet ederdi.

O’nun gönlü Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in sevgisiyle dolup taşardı. Hatta Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın yüksek duâlarına kavuşmuşlardır.

Resul-i Ekrem Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) le beraber bir seferde bulunyorlardı.

Resul-i Ekrem Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) binekleri üzerinde idi. Bir ara uyumak istemişlerdi. Bu sırada uyku haliyle biraz eğilmişlerdi.

Ebû Katâde (r.a.) gidip, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın vucudunu kaldırıp, doğrultular. Biraz sonra mübarek bedenleri tekrar eğilmiş, düşecek bir vaziyet almıştı.

Hazret-i Ebû Katâde (r.a.) tekrar kaldırdı.

Sonra Resulullah (s.a.v.) uyanmışlar, kim olduğunu sormuşlar Ebû Katâde olduğunu söylemişti.

Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ebû Katâde (r.a.) ye şöyle duâ buyurmuşlardı.

-“Ey Ebû Katâde! Sen Allah’ın Resulünü muhafaza ile meşgül oldun. Allah-u Teâlâ’da seni muhafaza eylesin.“

Eshab-i Kiram (r.anhüm) Resulullah (s.a.v.) ın etrafında pervane olmuşlar, onun her sözünü, her haraketini ve tavrını kendilerinden sonradakilere titizlikle, emanet edâ eder gibi aktarmışlardır.

Ebû Katâde (r.a.) rivayet ettiği bazı hadis-i şerifler;

Resulullah ( Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdular ki;

-“Salih rüya Allah-u Teâlâ’dandır. Kötü rüya şeytandandır. Kim sevmediği bir rüya görürse, sol tarafına üç defa tükürsün. Şeytandan da Allah-u Teâlâ’ya sığınsın. Böylece o kötü rüya kendisine zarar vermez.”

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Katâde (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Biat-i Rıdvan’ın yapıldığı Yer (Hudeybiye) Şemis Camisi

Berâ bin Âzib (Radiyallah-u anhu);

Eshab-i Kiram’dan, Ensarın büyüklerinden. Ebû Umâre künyesi ile meşhurdur. Ayrıca Ebû Âmir, Ebûltufeyl ve Ebû Ömer künyeleri ile de tanınır.

Nesebi, Berâ bin Âzib bin Haris bin Adiyy bin Cüşem bin Mecdea bin Hârise bin Hâris bin Âmr bin Mâlik bin Evsi el-Ensari, el-Evsi’dir. Annesi Habibe binti Ebi Habibe’dir.

Berâ bin Âzib (r.a.) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın hicretinden önce Medine-i Münevvere’de küçük yaşta iken Müslüman oldu. Babası Âzib (r.a.) de sahabi idi.

Dini hükümleri Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) den önce HİCRET eden Eshab-i Kiram (r.anhüm) dan ve babasından öğrendi.

Hazret-i Berâ (r.a.) Resulullah (s.a.v.) ın ve diğer Sahabe (r.amhüm) nin hicretlerini şöyle anlatıyor;

-“Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın Eshabından Medine’ye ilk gelen Mus’ab bin Umeyr (r.a.) ile Abdullah İbn-i Ümmü Mektum (r.a.) idi. Bunlar Medine’deki Müslümanlara Kur’an-i Kerim okutuyorlardı. Sonra Bilâl-i Habeşi (r.a.), Sa’d bin Ebi Vakkas, Ammar bin Yaser (r.anhüm) hicret ettiler.”

Bunlardan sonra;

-“Hazret-i Ömer bin Hattab el Faruk (r.a.) yirmi kişi ile birlikte geldi. Nihayet Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Medine’ye hicret ettiler. İşte bu anda Medine halkının Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın teşrifine sevindiği kadar, hiçbir şeye sevindiğini görmedim. Ben de Peygamberimiz Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelmeden az önce uzun surelerden sayılan surelerle beraber; (“Sebbihisme Rabbike’l-a’lâ” sure’sini okumuştum.”

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile beraber onbeş (diğer rivayete göre ondört) savaşta bulundu.

Bedir harbinde çocuk yaşta idi.

Bu hususta kendisi;

-“Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ben ve İbn-i Ömer küçük yaşta olduğumuz için bizi Bedir savaşına göndermedi.” Diyor.

Berâ (r.a.) Uhud ve diğer savaşlarda (bir rivayette göre Resulullah (s.a.v.) ile ilk defa Hendek harbinde bulundu.)

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın önünde harb etti. Çok cesur idi. İran’de Rey şehri alınırken çok kahramanlık gösterdi.

Berâ bin Âzib (r.a.) Hazret-i Osman (r.a.) halife olunca, 24 (m. 644) senesinde Rey’e vali teyın eti.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Berâ bin Âzib (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Mescid-il Kıbleteyn (Medine-i Münevvere)

Berâ bin Âzib (Radiyallah-u anhu)- 2

Berâ bin Âzıb (r.a.) Hazreti Ali (r.a.) ile birlikte Cemel, Sıffın ve haricilerle yapılan savaşlarda bulundu. Ebher’i (Kazvin’in batı tarafı) fethetti. Kazvin’i de ele geçirdikten sonra Zincan’a giderek burayı şiddetli bir savaşla aldı.

Hazret-i Berâ bin Âzib (r.a.) hayatının son zamanlarında Kufe’ye yerleşerek dünya işlerinden el çekti. 72 ( M. 691) de Mus’ab bin Zubeyr (r.a.) zamanında burada vefat etti.

Buhari ve Müslim (r.anhüm) kendisinden 305 Hadis-i şerif rivayet etmiştir. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tan, babasından, Hazret-i Ebû Bekir, Hazret-i Ömer, Hazret-i Ali, Ebû Eyyub, Bilâl-i Habeşi (r.anhüm) ve diğer zatlardan rivayette bulundu.

Kendisinden de Abdullah bin Zeyd el-Hatmi, Ebû Cuhayfe (Bunlarla görüşmüştür), Ubeyd, Rebi! Yezid, Lut (Bunlar Hazret-i Berâ’nın oğullarıdır), İbn-i Ebi Leylâ, Adiyy bin Sabit, Ebû İshak, Muaviye bin Süveyd bin Mukarrin, Ebû Bürde (Bu iki zat Ebû Musa (r.a.) nin oğullarıdır.) (r.anhüm) ve diğer zatlar hadis rivayet ettiler.

Hadis ilminde Rey kapısının ilk defa Hazreti Berâ (r.a.) açtı.

Hazret-i Berâ (r.a.), kıblenin eğiştirilmesini şöyle anlatıyor;

-“Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Medine’ye teşrif ettikleri zaman onaltı veya onyedi ay kadar Mescid-i Aksâ’ya doğru namaz kıldı. Halbuki O kıblenin (Mekke’de) Mescid-i Haram’a doğru olmasını arzu ediyordu. Allah-u Teâlâ’nın emriyle kıble Kâ’be’ye doğru oldu.”

-“Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in KIBLE Kâ’be’i muazzamaya doğru kıldırdığı ilk namaz İKİNDİ NAMAZI idi. Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) le namaz kılanlardan birisi mescid’den çıktı.”

Yolda giderken bir mescid’de cemaatle namaz kılanlara rastladı ki, onlar rükû’da idiler.

Onlara;

-“Resulullah (Sallallahu aleyhi veSellem) ile beraber Mekke’ye doğru namaz kıldığıma Allah için şehadet ederim.” Deyince, Namazlarını bozmadan oldukları gibi Kâ’be’i muazzama’ya döndüler.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Beyt-i Makdis’e doğru namaz kılarken Yahudilerle diğer ehl-i Kitab bundan hoşlanırlardı. Kıble değişip yüzünü Beyt-i şrife doğru döndürünce bunu beğenmediler.

Kıble değişmeden önce Mescid-i Aksa’ya doğru namaz kılıp, vefat eden kimseler vardı.

Bunlarla ilgili olarak Allah-u Teâlâ;

-“Allah sizin imanınızı (yani ibadetinizi) boşa çıkarmaz.” Ayet-i kerimesini indirdi.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Berâ bin Âzib (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Biat-i Rıdvan’ın yapıldığı yer (Hudeybiye kuyusu)

Berâ bin Âzib (Radiyallah-u anhu)- 3

Hazret-i Berâ (r.a.) Uhud harbinde meydana gelen bir hadiseyi şöyle naklediyor;

-“Uhud harbinde Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) e yüzü zırh ile örtülü bir kişi gelerek;

-“Ya Resulallah! Şimdi harb edeyim de sonra mı Müslüman olayım, yoksa hemen mi Müslüman olayım?” diye sordu.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Önce Müslüman ol, sonra HARB et.” Buyurdu.

-“Sonra harbe girerek çeşitli kahramanlıklar gösterdikten sonra şehid oldu.”

Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Az iş yaptı, fakat çok sevab kazandı.” Buyurdu.

Medine’nin etrafına harb için HENDEK kazılırken Hazret-i Berâ (r.a.), Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) halini şöyle anlatır;

-“Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) i HENDEK kazıldığı esnada bizimle birlikte toprak taşırken gördüm. Kucağında taşıdığı toprak mübarek karnının beyazlığını örtmüştü.

-“Bu sırada Hazret-i Abdullah bn Revâha veya Âmir bin Ekva (r.a.) ın bir şiirini söyliyordu.”

-“Ya Rabbi! Sen bize hidayet etmemiş ve doğru yolu gösterip bize rahmet etmemiş olsaydın, biz muhakkak delalette kalırdık.”

-“Üzerimize hücum eden kafirler, sakındığımız fitne ve fesadı bize ulaştırmak istedikleri ve bizimle karşılaştıkları zaman, sen bizim kalblerimize sabır ve rahatlık ver, bizi onlara karşı GÜÇLÜ yap.”

Yine Hazret-i Berâ (r.a.) Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in Hudeybiye’deki Mu’cizesi ile ilgili olarak şöyle bildiriyor;

-“Hudeybiye’de bir KUYU VARDIR. Biz buraya gelince kuyunun suyu tamamen çekerek bir damla su bırakmamıştık. Bu hal, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) a arz edilince KUYUNUN YANINA GELİP KENARINA OTURDU. Sonra içinde biraz su bulunan bir kab istedi. Getirilen su ile abdest aldı. Sonra ağzını çalkaladı, yavaşça DUÂ EDİP, abdest ve çalkantı suyunu kuyuya döktü. Kuyu Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın emri ile kısa bir müddet bu halde bıraktık.”

Hazret-i Berâ bin Âzib (r.a.) sözlerine şöyle devam etti;

-“Bundan sonra kuyuda istediğimiz kadar su hasıl oldu. Biz ve hayvanlarımz Hudeybiye’den gidinceye kadar suya kandık.” Buyurmaktadır.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Berâ bin Âzib (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Biat-i Rıdvan’ın yapıldığı yer (Hudeybiye)

Berâ bin Âzib (Radiyallah-u anhu)- 8

Hazret-i Berâ bin Âzib (r.a.) Hudeybiye andlaşmasını şu şekilde anlatıyor;

-“Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hicretin altıncı senesinde Zilka’de ayında Umre yapmak için Mekke’ye gitmişti. Fakat müşrikler Peygamberimiz Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in Mekke’ye girmesine mâni olmuşlardı. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlarla ERTESİ SENE MEKKE’DE UMRE İÇİN ÜÇ GÜN KALMAK ŞARTI İLE Hudeybiye’de bir andlaşma yaptı.”

Müslümanlar andlaşma kağıdını Haret-i Ali bin Eb-i Talib (r.a.) e;

-“Bu andlaşma, Muhammed Resulullah (s.a.v.) tarafından barış yapılan maddeleri ihtiva etmektedir.” Şeklinde

Peygamberimiz (s.a.v.) in ‘Resulullah’ Ünvanını yazdırmişlardı.”

Müşrik heyetinde bulunanlar Resul-i Ekrem (s.a.v.) e;

-“Biz senin Peygambrliğini kabul etmiyoruz. Eğer seni Resulullah (s.a.v.) olarak tanıyıp tasdik etmiş olsaydık, senin Mekke’ye girmene mani olmazdık. Sen sadece Abdullah’ın oğlu Muhammed’sin” dediler.

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) da bunlara karşılık;

-“Beni yalanlasanız da Ben Resulullahım, Muhammed bin Abdullah’ım (s.a.v.)” buyurdu.

Bundan sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hazret-i Ali (r.a.) ye;

-“Resulullah (s.a.v.) kelimesini sil!” buyurdu.

Hazret-i Ali (r.a.);

-“Allah-u Teâlâ’ya yemin ederim ki, ben senin Resulullah (s.a.v.) ünvanını silmem.” Dedi.

Bunun üzerine Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) andlaşma yazısını alarak;

-“Bu andlaşma Muhammed bin Abdullah tarafından barış yapılan şu maddeleri ihtiva eder.” Diye yazıldı.

Bu maddeler;

-“Mekke’ye silahla girilmeyecek, ancak kılıfı içinde getirilebilecek, mekke’lilerden bir kimse Muhammed (s.a.v.) e tabi olmak isterse (Müslüman olursa), mekke’den çıkıp Medine’ye gidemiyecek ve Muhamnmed (s.a.v.) in Eshabından birisi Mekke’de kalmak isterse buna mani olunmayacaktır.”

-“Ertesi sene Resulullah (s.a.v.) Mekke’ye Umre yapmak için geldi. Andlaşmada belirtilen üç gün biterken,”

Müşrikler Hazret-i Ali (r.a.) ye gelerek;

-“Andlaşma müddeti geçti. Şimdi Peygamber (s.a.v.) ine söyle de Mekke’den çıksın!” dediler.

-“Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de üç gün tamamlanınca Eshab-i Kiram ile beraber Mekke’den ayrıldılar.”

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Berâ bin Âzib (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Kâ’be-i Muazzama (Rahmet oluğu)

Büreyde bin Hasib (Radiyallah-u anhu);

Eshab-i Kiram (r.anhüm) in büyüklerinden. Horasan taraflarında vefat eden SON SAHABİ.

İsmi Bureyde bin Eslem’dir. Meşhur olan, künyesinin Ebû Abdullah olduğudur. 63 (M. 683) tarihinde, Yezid zamanında vefat etti. Abdullah ve Süleyman isminde iki oğlu vardır. Bedir savaşından önce Müslüman oldu.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), beraberinde Ebû Bekr-i Sıddık (r.a.) ve onun azaldı kölesi Âmir bin Fuheyre (r.a.) olduğu halde, Medine-i Münevvere’ye doğru gidiyorlardı.

Bu sırada Mekke Müşrikleri, onları yakalamak için harakete geçtiler. Her tarafı aramaya başladılar. Yaklayıp getirene büyük mükafatlar vad ediyorlardı.

Hicret yolu üzerinde bulunan kabileler, bu iş için tam seferber olmuşlardı. Bureyde bin Elsem (r.a.) de kendi kabilesinden yetmiş kişiyle beraber bu işin peşine düşmüştü.

Karşılaştıkları zaman, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona;

-“Sen kimsin?” diye sordular.

Karşıdan;

-“Büreyde.” Cevabını alınca

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) e dönüp;

-“Ya Ebû Bekir içimiz serinledi ve iyi oldu.” Buyurdular.

Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Kimlerdensin?” diye sual ettiler.

Karşıdan;

-“Eslam kabilesindenim.” Deyince

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Selametteyiz.” Buyurdular.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Tekrar;

-“Eslem’in hangi kolundan?” diye sordular.

Karşıdan;

-“Sehm kolundan.” Diye cevap alınca;

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Büreyde bin Hasib (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Kâ’be-i Muazzama

Büreyde bin Hasib (Radiyallah-u anhu)- 2

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) e bakarak;

-“Ya Ebâ Bekir senin nasibin çıktı.” Buyurmuşlardı

Bu sefer Büreyde (r.a.), Resulullah Efendimz (s.a.v.) e;

-“Ya sen kimsin?” dedi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Allah-u Teâlâ’nın Resulü Muhammed.” Buyurunca;

Büreyde (r.a.);

-“Eşhedü enlâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulüh.”; (Ben şehadet ederim ki,Allah-u Teâlâ’dan başka ilah yoktur Muhammed (s.a.v.) O’nun kulu ve Resulüdür.)”

Diyerek o ve yanındekiler de iman ettiler.

Büreyde (r.a.);

-“Allah-u Teâlâ’ya hamd ve senalar olsun ki bizler zorla değil, İSTİYEREK MÜSLÜMAN OLDUK.” Buyurdu.

Büreyde (r.a.) ertesi gün;

-“Ya Resulallah! Yanınızda sancak olmadan Medine’ye teşrif etmeniz uygun değildir.”

Diyerek başındaki sarığı, sancak gibi, mızrağın ucuna bağlamıştır.

Büreyde hazretleri Medine’yi Münevvere’ye kadar Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın önlerinde, Livâ-i Muhammed’yi (sancağı) taşımıştır.

Hazret-i Büreyde (r.a.), Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile beraber bir çok muharebelere katılmış Mekke’nin fethinde bulunmuştur.

Ayrıca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in Hazret-i Halid bin Velid komutasında Yemen taraflarına gönderdiği ordu da yerini almıştır.

Hazret-i Büreyde (r.a.) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın son zamanlarında Usâme (r.a.) kumandasında Şam tarafına gönderildiği orduda SANCAK taşımıştır.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın vefatından sonra Eshab-i Kiram (r.anhüm) çoğunlukla İslâmi yaymak ve hizmet için etrafa dağılmışlardı.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Büreyde bin Hasib (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Sevr dağına tırmanış (Mekke-i Mükerreme)

Büreyde bin Hasib (Radiyallah-u anhu)- 3

İşte İslâm’a hizmet ve Onu her tarafa yayma aşkı ve ateşi ile ruhu yanan, Bu büyük sahabi Hazret-i Osman (r.a.) zamanında, Horasan’a gönderilen ordu içerisinde de yerini almıştır.

Büreyde (r.a.) çok Hadis-i şerif ezberledi. 164 hadis-i Şerif rivayet etti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tan doğrudan rivayette bulunmuştur.

İki oğlu Abdullah bin Evs-i Huzai, Şa’bi Melik b. Usâme (r.anhüm) kendisinden Hadis öğrendiler.

Büreyde Hazretleri (r.a.), Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın, daima mübarek nazarları karşısında bulunma seadetine kavuşan, istediği zaman huzurlarına girip çıkabilen büyük bir Sahabidir.

Eshab-i Kiram (r.anhüm) ı HAYIRLA ANARDI. Hazret-i Ali (r.a.), Hazret-i Osman (r.a.), Talha ve Zübeyr (r.anhüm) hakkında düşüncesini soranlara, her birisi için

-“Allah-u Teâlâ rahmet eylesin.” Buyurmuştur.

Ebû Büreyde Hazretleri (r.a.) nin bizzat işitirek rivayet ettiği Hadis-i Şeriflerden bazıları şunlardır;

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu ki;

-“Kim Kur’an-i kerim’i okur, onu dünya kazancı için vasıta yaparsa, kıyamet gününde, yüzü, etten soyulmuş bir kemikten ibaret olarak Arasat meydanına gelir.”

Yine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu ki;

-“Kabir ziyaretini size yasaklamıştım. Bundan sonra ziyaret edebilirsiniz. Böylece ibret alır, gafletten kurtulursunuz.”

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu ki;

-“Münafık adamlara, seyyid yani Efendi, tabirini kullanmayınız (Hürmet göstermeyiniz) Çünkü onlar, Seyyid olur, başkalarından üstün sayılırsa, Allah-u Teâlâ’nın gazabına celbetmiş olursunuz.”

Yine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu ki;

-“Karanlıkta, mescidlere fazla gidenlere, kıyamette tam bir NUR’A kavuşacaklarını müjdeleyiniz.”

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Büreyde bin Hasib (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Sevr dağına tırmanış

Abdullah bin Süheyl (Radiyallah-u anhu);

İlk Müslüman olanlardan. Künyesi Ebû Süheyl’dir. (M. 594 veya 596) senesinde Mekke’de doğdu.

12(M. 683) senesinde Yemâme’de şehid oldu. Annesi, Fahite binti Âmir, babası Süheyl bin Âmr’dır.

Abdullah bin Süheyl (r.a.) İkinci Habeşistan hicretine kadar Müslümanlığını gizledi.

Sonra Habeşistan’a hicret eden kafileye o da iştirak etti. Habeşistan’dan dönüşünde, babası tarafından, hapsedilip, İŞKENCE yapılmış, Müslümanlıktan vazgeçmeye zorlanmıştı. Bu yüzden çok şiddetli eziyet ve sıkıntılara maruz kaldı.

Çaresiz olarak babasının sözüne uymuş gibi göründü. Aslında, istemiyerek İmanını gizlemişti. Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in hicreti sırasında o, çaresiz olarak Mekke’de kalmıştı.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve Müslümanların çoğunluğu Medine’de bir araya gelmişler, gün geçtikçe güçlenmekte ve durumları iyiye doğru gitmekteydi.

Mekke müşrikleri bunu bir türlü hazmedemiyorlar ve en kısa zamanda, Müslümanları ve İslamiyet’i yok etmek istiyorlardı.

Bu yüzden Bedir muharebesine büyük bir intikam hırsıyla hazırlanmışlardı. Bu Abdullah bin Süheyl (r.a.) in işine yaramıştı.

Bedeni müşrikler arasında ama, ruhu Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve Müslümanlarla beraberdi. Şirk ve küfür ordusu arasında bulunmak istemiyordu. Ama, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) e kavuşmak için bir müddet sabredecekti.

Bu arada babası kendisni zaman zaman kontrol ediyor, fakat Abdullah bin Süheyl (r.a.), iç dünyasında olup bitenleri, ruhunda yaşadığı ve tattığı lezzeti, babasına ve etrfaındakilere asla hisettirmiyordu.

Günler böyle geçti. Babası onda kendine göre anaromal bir durum İslamiyet’e dair bir belirti görmediğinden, artık onun hakkında şüphesi kalmamıştı.

Halbuki o, onların kirli ve insanlıktan uzak dünyasından, Resulullah (Sallalahu aleyhi ve Sellem) in Cennet misali huzurlarına, O’nun mübarek sohbetlerine, Müslümanların o Seadet ve mutluluk dünyasına nasıl kavuşacağının planlarını yapmaktaydı.

Abdullah bin Süheyl (r.a.) sanki başka âlemde yaşamakta, müşriklerden çok çok uzaklarda bulunmaktaydı. Kimsenin O’nun durumundan haberi yoktu.

Müşrikelerin, Müslümanlardan birkaç misli fazla olan küfür ve şirk ordusu Bedir’e varmış, bütün techizatını yerleştirmiş, muharebeye hazır duruma gelmişti.

Mübarezeler karşılıklı tek tek vuruşmalar bitmiş, iki ordu birbirine girmişti. Harb iyice kızışmıştı. Abdullah bin Süheyl (r.a.) için tam zamanı idi. İslam ordusu saflarına geçebilirdi.

Abdullah bin Süheyl (r.a.) günlerden beri hayalı ile yaşadığı dünyanın içine girmişti. Şimdi başka bir hava teneffüs etmeye başlamıştı.

Bu, ruhlara hem gıda ve hem de şifa olan hava idi. O Allah-u Teâlâ’nın sevgilisinin yanında, O’nunla yan yana CİHAD ediyordu. Ne büyük seâdetti. Kıyamete kadar hayırla, duâ ile anılacaklarının arasına girmişti.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abdullah bin Süheyl (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Bedir savaşının yapıldığı yer

Abdullah bin Süheyl (Radiyallah-u anhu)- 2

Abdullah bin Süheyl (r.a.) artık yerinde duramıyordu. Arslanlar gibi Şirk ordusunun üzerine atıldı. Sanki önceki Süheyl değildi, diğer Sahabe-i Kiram (r.anhüm) gibi o da kahramanca savaştı.

Sonunda müşriklerin şirk ordusu kahru perişan oldu.

Abdullah bin Süheyl (r.a.) Bedir’den sonra Uhud ve Hendek gazâlarına katılmış, Hudeybiye anlaşmasında da hazır bulunmuştur.

Fakat bu antlaşma sırasında gördüğü manzara, onun kalbine bir hançer gibi saplanmış, çok üzmüştü. Hatta Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve diğer Müslümanlar da mahzun olmuştu.

Çünkü, Abdullah bin Süheyl (r.a.) in küçük kardeşi Ebû Cendel (r.a.) Müslüman olmuştu. Bu yüzden Mekke’de zincire vurulup, hapsedilmişti. Ancak bir yolunu bulup, kaçmış, Hudeybiye antlaşması imzalanırken kendini Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in mübarek ayaklarının dibine atmış;

-“Beni kurtar Ya Resulallah.” Demişti.

Fakat müşriklerin temsilcileri onun teslim edilmesi için ısrar etmişler, yoksa antlaşmayı yapmayacaklarını kesin bir dil ile beyan etmişlerdi.

Ama, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu antlaşmanın yapılmasını, birçok sebeplerden dolayı istiyorlardı. Bütün taleblere rağmen, müşrikler tekliflerinde vazgeçmediler. Ebû Cendel (r.a.) in bu sırada söylediği sözler bütün Müslümanların gözlerini yaşartmıştı.

Başlangıcı Müslümanlar aleyhine görünen Hudeybiye anlaşması daha sonra, Müslümanların lehine netice vermiş, Kur’an-i Kerim bu anlaşmayı ‘Feth-i Mübin’ diye vasıflamıştır.

Ebû Cendel hazretleri (r.a.) de, kurtulmuş bilahare sağ salim Medine’ye dönmüştür.

Hudeybiye anlşamsından iki sene sonra, Abdullah bin Süheyl (r.a.) Mekke fethinde de bulundu. Mekke fethedilmiş öldürülecek olanların listesi yapılmıştı. Bunların arasında, Abdullah bin Süheyl (r.a.) in babası da vardı.

Babasına dayanamamıştı. Babasının öldürülmemesi için teşebüste bulundu. Durum Resulullah (s.a.v.) a arz edildi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hazret-i Abdullah (r.a.) ın bu istirhamını kabul etti. Babasına bir emanname verildi. Daha sonra , babası Süheyl bin Âmr Müslüman oldu. Sahabelik şerefine nail oldu.

O kadar ihlaslı bir Müslüman oldu ki, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ahrete teşrifleri sırasında konuşmaları ile, birçok kimsenin irtidadına( dinden dönmesine) mani oldu.

Süheyl bin Amr hazretlerinin (r.a.) oğlu Abdullah bin Süheyl (r.a.), Yemâme’de Cevas muharebesinde şehid olmuştu. Hazret-i Abû Bekir (r.a.), Kureyş ve Mekke’nin ileri gelenleri, oğlunun şehadetinden dolayı, Babası Süheyl (r.a.) e ta’ziyede bulunmuşlardır.

İslam âlimleri ansiklopedisi

Kaynaklar;

(1-Tabakat-ı İbn-i Sa’d cild-3, Sahife- 496)
(2-Usüd-ül-gabe cild-3, sahife- 180)
(3-Mustedrak cild-3, sahife- 381)

 

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abdullah bin Süheyl (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu