‘Hayat-üs Sahabe’ olarak etiketlenmiş yazılar
Abdullah bin Ümm-i Mektüm (Radiyallah-u anhu);
29 Ağustos 2009Mescid-i Nebevvi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Bab-üs-Selam kapısı
Abdullah bin Ümm-i Mektüm (Radiyallah-u anhu);
Eshab-i Kiram’ın ilk iman edenlerden. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın İKİNCİ MÜEZZİNİ ve Medine valisidir.
İsmi önceden Husayn iken, Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ‘Abdullah’ olarak değiştirdi. İsminin Amr olduğu da rivayet edilir. Lakabı Ümm-i Mektüm’dur.
Ümmü’l-Mü’minin Hadicetü’i-Kübra (r.anha) nın dayısı Kays’ın oğludur. Annesi Ümm-i Mektüm Âtike binti Abdullah el-Mahzumiyye’dir. Mekke’de bi’setten önce doğdu.
İbni Ümm-i Mektüm (r.a.) Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in İslamiyeti anlatmaya başladığı ilk zamanlarda iman ile şereflenerek Müslüman oldu.
Mekke’de Kafirlerin zulüm ve eziyetleri dayanılmaz hale gelmesi ve Medineli Müslümanlara dini esasları öğretmek için Medine-i Münevvere’ye HİCRET etti.
Âma olup, sesi çok gürdü. Sabah namazında, önce Hazret-i Bilâl (r.a.), sonra İbn-i Mektüm (r.a.) ezan okurdu.
Kafirler ile silahlı mücadele başlayınca gazve ve seriyelerde vazife aldı. Harblere katılıp, gür sesiyle düşmanın moralını bozardı. Bazı savaşlarda Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) O’nu Medine-i Münevvere’de vali olarak bırakırdı.
Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in zamanında onüç defa Medine’de kalıp, valilik ve İmâmlık yaptı.
Hazret-i Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), kendisine çok iltifat edip, daima gönlünü alırdı. Medine’de Valilik ve İmâmetle vazifelendirilmesi âmâ haliyle sefer ve muharebelere katılmasının güç olmasındandır.
Bir defasında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) insanlara dinimizin esaslarını anlatırken İbn-i Mektüm (r.a.) yanına geldi. Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) meşgüliyetinden, alakalanmakta geç kaldı. Fakat, daha cevap vermeden Kur’an-i Kerim’in sekizinci suresi olan abese suresinin İLK ON AYET-İ KERİMESİ indi.
İlahi emir üzerine Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) daha fazla alakalanıp, iltifatını artırdı.
Hatta O’na;
-“Merhaba! Ey Rabimin bana itab ve ikazında bulunmasına sebep olan kişi.” Diye iltifat edip, yanına oturtur, halini hatırını sorardı. Hane-i seadetine alıp, onunla sohbet ederdi.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abdullah bin Ümm-i Mektüm (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Ebû Seleme bin Abdülesed (Radiyallah-u anhu);
04 Eylül 2009Sevr mağarası (Mekke-i Mükerreme)
Ebû Seleme bin Abdülesed (Radiyallah-u anhu);
En önce İman eden Eshab-i Kiram (r.anhüm) dan Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın halası Berre ile Abdül-Esed bin Hilal Mahzumi’nin oğludur.
İsmi; Abdullah’dır. Resulullah (s.a.v.) ın ve amcası Hazret-i Hamza (r.a.) nın Süveybe’den SÜT KARDEŞİDİR. Hanımı Ümmü Seleme (r.anha) dır.
Ümmü Seleme (r.anha) da kocası ile birlikte Müslüman olmuştur. Kocasının vefatından sonra, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) efendimiz ile evlenmek saâdetine kavuşmuş ve mü’minlerin annesi olmuştur.
Ebû Seleme (r.a.) nin Seleme ve Ömer (r.anhüm) adında iki oğlu ile Zeyneb ve Düre (r.anha) adında iki kızı vardır.
Babası ve annelerinin Müslüman olmaları sebebiyle İslami bir terbiye ile büyümüşlerdir.
Hazret-i Abdullah (r.a.) in künyesi, büyük oğlu sebebiyle ‘Ebû Seleme (Selemenin babası)’ dır.
Ebû Seleme (r.a.) Müslüman olduktan sonra Mekke’li müşriklerden çok eziyet, işkence gördü. Bütün bunlara rağmen, imanından ayrılmadı. İmanı uğrunda bütün zorluklara göğüs gerdi. Habeşistan’a ve Medine’ye, hanımı ile birlikte HİCRET etmişlerdir.
Bedir ve Uhud harblerinde akrabaları olan Mahzum oğullarına karşı kahramanca savaştı. Uhud harbinde aldığı yaranın iyileşmemesi sebebiyle hicretin dördüncü (M. 626) yılında şehid oldu.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) a Peygamberlik vazifesi verilmiş, Mekke’lileri İslam’a davete henüz yeni başlamıştı.
Hazret-i Ebû Seleme, Ebû Ubeyde bin Haris, Erkam bin Ebül-Erkam ve Osman bin Maz (r.anhüm) ile birlikte, Hazret-i Osman (r.a.) nın Talha, Zübeyr, ve Sa’d bin Ebi Vakkas hazretleri (R.anhüm) nin Müslüman olduklarını işitince, hemen Resulullah (Sallallahau aleyhi ve Sellem) huzuruna vardılar.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Onları İslam dinine davet edip, bir mikter da Kur’an-i Kerim okudu. Hiç duymadıkları bu tatlı sözleri işitir işitmez dördünün de kalblerinde İSLAM NURUR parlayıverdi. Hemen kelime-i Şehadet getirip, MÜSLÜMAN OLDULAR.
O gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın sevinci çok olmuş, MÜSLÜMANLARIN SAYISI 12 ‘YE VARMIŞTI.
Hazret-i Ebû Seleme (r.a.), hemen evine gidip, hanımının da Müslüman olmasını teklif etti. O da Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın huzuruna gelip, İLK MÜSLÜMANLARDAN olmakla şereflendi.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Seleme bin Abdülesed (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Ebû Seleme bin Abdülesed (Radiyallah-u anhu)- 2
05 Eylül 2009Ka’be-i Muazzama
Ebû Seleme bin Abdülesed (Radiyallah-u anhu)- 2
Hazret-i Ebû Seleme (r.a.) ve arkadaşlarının Müslüman olduğunu haber alan Kureyş kafirleri, bunların üzerine hücüm edip, bazısını baglayıp dövdüler. Kan revan içinde bıraktılar. Bazısını da hapse atıp çok eziyet ettiler.
Ebu seleme (r.a) ise Peygamberimizin amcası Ebu Talip’e sığındı. Kendi kabilesi Mahzum oğulları, onu ısrarla Ebu Talip’den kendilerine teslim etmesini istediler. Fakat Ebu Talip, O’nu asla onlara teslim etmeyip,
-“Bu benim kızkardeşimin oğludur” diyerek himayesi altına aldı.
Kureyşli müşriklerin, müslümanlara eziyet ve sıkıntı vermelerinin ardı arkası kesilmiyordu. Müslümanların tahamülleri had safhaya varınca, Habeşistan,a hicret etmelerine izin verildi. Hazret-i Ebu Selemede, hanımı Ummü Seleme (r.a) ile birlikte birinci kafileyle Habeş diyarına hicret etti.
Uzun müddet orada kaldılar. Habeş Meliki Neçeşi İslamiyeti kabul edip, ülkesine gelenlere çok iyi davrandı. Rahat ve huzur içinde yaşadılar.
Müslümanlar, oradan döndukten sonra yine Mekke’li müşriklerin hucumuna maruz kaldılar. Eziyet ve sıkıntılarını arttırdılar. İmanı uğrunda bütün zorluklara gögüs geren Hazret-i Ebu Seleme (r.a.) nin hayatı hep mücadele ve mücahade içinde geçti.
Bu sıkıntıların çok çok arttığı bir zamandı. Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve Sellem) le, Medineli Müslümanların Akabe’deki biatları henüz tamamlanmamıştır. Peygamberizin Medine’ye hicreti, henüz söz konusu değildi.
Hazret-i Ebu Seleme (r.a.) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tan izin alarak hanımı ile Medine’ye hareket etti. Böylece Medine-i Münevvere’ye ilk hicret edenlerden oldu. Peygamberimiz Medine’ye hicret edince, kendisini Ensardan Sa’d bin Hayseme (r.a) ile kardeş ilan etti.
Medineli Müslümanların, muhacirlere bağışladıgı arsalardan bir ev yeri de Hazret-i Ebü Seleme (r.a.) ye ayrılmıştır. Bu arsa, Zühriler’den Abdülaziz oğullarının evleri yanında bulunuyordu.
Hazret-i Ebû Seleme (r.a.) cahiliye devrinden beri okuma-yazma bilirdi. Medine’de Mescid-i Nebevvi’nin yanında toplanan Eshab-i Suffe’ye okuma yazmayı öğretirdi.
Bundan dolayı Hilyetül-evliya adındaki eserde kendisinin Eshab-i Suffe’den olduğu zikredilmektedir. O İslamiyet’e hem ilmiyle, hem de kılıcı ile hizmet etmiştir.
Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Hazret-i Ebû Seleme r.a.) yi çok severdi. Kendisini mühim hizmetlerle vazifelendirirdi. Bir keresinde Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Uşeyre Gazvesine (harbine) çıkarken, Onu Medine’de yerine vekil bırakmıştı. Bu gazve, hicretten 16 ay sonra vuku bulmuştu.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Seleme bin Abdülesed (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Ebû Seleme bin Abdülesed (Radiyallah-u anhu)- 3
06 Eylül 2009Ka’be’nin Gül suyuyla yıkanması
Ebû Seleme bin Abdülesed (Radiyallah-u anhu)- 3
Hazret-i Ebû Seleme (r.a.), Müslümanlarla Mekke’li müşrikler arasında Bedir’de yapılan ilk harbe katılmış ve çok kahramanlıklar göstermiştir. O, Uhud harbine de katılmıştı. Bu harbin en sıkışık ve kızgın bir anından, müşrik ordusundan Ebu Uşâme el Cuşemi tarafından uzun ve yassı bir demirle pazusundan yaralandı ve cok kan kaybetti. Buna ragmen savaştan geri kalmadı.
Müslümanlar, bir ara müşrikler karşısında çekilmeye başlar gibi oldular. Çünkü Peygamberimizin bir emri yerine tam getirilmemişti. Harp kazanılmış düşmanlar silahlarını ve mallarını Uhud’da bırakıp kaçarken, düşmanı Ayneyn geçişinde bekleyen okcular, yerinden ayrılmıştı.
Bunu fark eden düşman süvarisi saldırıp ganimet toplayan Müslümanlara yaklaştı. Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) i öldürmek için çok uğraştılar. Mübarek dişini şehid ettiler.
Müslamlar derlenip toparlanarak, düşmanı kaçırdılar.
Harbin sonunda Hamarâül-Esed denilen yere kadar arkasından kovaladılar. Hazret-i Ebû Seleme (r.a.), Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in de Hamarâül-Esed’e gittiğini haber alınca, yaralı olduğu halde merkebine binerek onlara yetişti.
Onun gibi diğer Müslümanların hepsi yaralanmıştı. Kalbindeki Peygamber (s.a.v.) sevgisi ve Allah yoluna hizmet aşkı, O’nu bu seferden alıkoyamamıştı.
Harb bitince İslam ordusu Medine’ye dönünce, Hazret-i Ebû Seleme (r.a.) de evine geldi. Bir ay kadar yarasının tedavisiyle uğraştı. Fakat farkına varmadan yara içinden iltihaplanmıştı.
Uhud harbinden bir müddet sonra Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hüveylid oğulları üzerine bir askeri birlik gönderdi.
Hicretin dördüncü (M. 626) yılı Muharrem ayında, Beni Esed kolundan Hüveylid oğullarının Medine’ye hücüm etmek için bazı kabileleri teşvik ve tahrik ettikleri haberi alındı.
Necid bölgesinde bulunan Katan havalisinde oturanları, Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile harp etmeye kışkırtıklarından, hemen 150 kişilik bir askeri birlik hazırlandı. Askeri birliğin başına Hazret-i Ebû Seleme (r.a.) yi getirdi.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ebû Seleme (r.a.) yi çağırıp, sancağı teslim ettikten sonra;
-“Ey Ebû Seleme! Seni bu birliğin başına kumandan tayin ettim. Askerleri alıp götür. Esed oğulları gelip sana kavuşmadan önce, onların yurduna gir ve üzerlerine hücum et! Baskın yapıp mallarına el koy! Sakın Allah-u Teâlâ’nın emirlerine aykırı bir harakette bulunma ve emrindeki askerlere iyi muamele et!” diye tavsiyede bulundu.
Bu orduya , Eshab-i Kiramın meşhürlerinden ve büyüklerinden Ebû Ubeyde bin Cerrah (r.a.) ve Cennetle müjdelenen (Aşere-i mübeşşere’den) Sa’d bin Ebi Vakkas (r.a.) da ER OLARAK KATILMIŞLARDI.
Hepsi mühacir ve Ensar (r.anhüm) dandır.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Seleme bin Abdülesed (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Ebû Seleme bin Abdülesed (Radiyallah-u anhu)- 4
07 Eylül 2009Sevr dağına tırmanırkan (Mekke-i Mukarreme)
Ebû Seleme bin Abdülesed (Radiyallah-u anhu)- 4
Ebû Seleme (r.a.) ordusu ıssız ve sarp yollardan geçerek Esed oğullarının toplandıkları su başlarında birisi olan Katan’a (Veya Kutna) yaklaştılar. Orada bulunanları hayvanları ile birlikte ele geçirdiler. Ellerinden kaçıp kurtulanlar kaçarak, kalabalık bir İslam ordusunun geldiğini haber verdiler.
Daha sonra katan’a gelince, Hazret-i Ebû Seleme (r.a.) nin ordusu orada Esed oğulları ile karşılaştı. Onları sabahın alaca karanlığında hemen kuşattı. Askerlerine de çok dikkatlı olmalarını kimseyi kaçırmamalarını sıkı sıkı tenbih ettikten sonra hücuma geçti.
Kahraman İslam mücahidlerinin geldiğini gören Esed oğulları darmadağın oldular.
Ebû Seleme (r.a.) ordusu onları bir müddet takip etti. Kavim dağıldıktan sonra, Hazret-i Ebû Seleme (r.a.) ordunun karargahını KATAN SUYU BAŞINDA KURDU. On gün kadar burada kaldı.
Etrafa dağılan askerler, pek çok deve ve koyun toplayarak karargaha getirdiler. Çok miktarda ganimet elde eden Hazret-i Ebû Seleme (r.a.), Medine’ye döndü.
Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in emir ve tavsiyelerine aynen uymuş ve kendisine verilen görevi hakkıyla yerine getirmişti. Böylece Uhud harbinden sonra Müslümanlar üzerine saldırmak isteyen düşmanın yuvası dağıtıldı.
Katan seferinden dönünce, Hazret-i Ebû Seleme (r.a.) nin yarası birden bire deşildi ve kendisi yatağa düştü.Tam beş ay, durmadan yarasından kan aktı ve tehlikeli bir hal aldı.
Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) durumdan haberdar olur olmaz, süt kardeşi ve çok sevdiği sahabesinin yanına gittiler.
Ebû Seleme (r.a.), vefat etmek üzere olduğundan, evdeki kadınlar ağlaşmağa başlamışlardı. Vefat edince, gözleri açık kalmış olduğundan, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mübarek elleriyle gözlerini kapayıp hayır duâ etti.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) O sırada ağlaşan aile fertlerine de;
-“Siz, kendinize hayırdan başka dua etmeyiniz. Çünkü melekler, ölünün yanında bulunur ve ölü sahiplerinin söylediklerine ‘AMİN’ derler.” Diyerek, onların ağlayıp feryat etmemelerini emir buyurdu.
Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ebû Seleme (r.a.) için şöyle duâ etti;
-“Ey Allahım! Onun kabrini genişler ve rahat kıl. Oarda onun için aydınlık yap ve nurunu çoğalt! Günahını affet. Hidayete kavuşanlar arasındaki derecesini yücelt, yükselt. Onun arkasında bıraktıklarına da sen halef (vekil) ol. Bizi de, Onu da mağfiret eyle! Ey âlemlerin Rabbi olan Allahım!”
Sonra da;
-“Muhakkak ki, ruh çıktığı zaman, göz onu takip eder, Ölünün iki gözünün yukarıya doğru dikildiğini görmediniz mi?” buyurdu.
Daha sonra Ebû Seleme (r.a.) nin cenazesi Âliye mevkiinde bulunan kuyu sularıyla yıkandı ve Medine kabristanına defnedildi.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Seleme bin Abdülesed (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Ebû Seleme bin Abdülesed (Radiyallah-u anhu)- 5
08 Eylül 2009Cennet-ül Baki’ kapısı Mescidi Nebevvi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Ebû Seleme bin Abdülesed (Radiyallah-u anhu)- 5
Hazret-i Ebû Seleme (r.a.) nin ölümü hakkında hanımı Ümmü Seleme (r.anha) diyor ki;
-“Ebû Seleme (r.a.) vefat ettiği zaman;”
(-“Gurbet elde ölen bir gariptir. Muhakkak ki, ona dillere destan olacak bir ağlayışla ağlayacağım!”) deyip ağlamak için hazırlanmıştım.”
-“O sırada, Medine köylerinden bir kadın da gelip ağlamada bana yardımcı olmak isteğince,”
Kendisini Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) karşıladı ve iki kerre;
“Sen, Allahü teâlâ’nın şeytanı çıkarmış olduğu bir eve, onu tekrar sokmak mı istiyorsun?” buyurdu.
-“Bunun üzerine ben de ağlamaktan vazgeçtim.”
Hz. Ebü Seleme’nin fazileti, imanı uğrundaki gayreti ve fedakarlığı (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
-“Hanımı Ümmül Seleme (r.anha) şöyle bildiriyor.”
-“Bir gün Ebü Seleme (r.a), Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın sohbet meclisine gitmiş ve buradan son derece sevincli olarak dönmüştü.
Bana dedi ki:
-“Bugün Resül-i Erkem efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) den, beni çok sevindiren bir hadis-i şerif duydum. Buyurdu ki:
-”Müslümanlardan herhangi birisi, bir belaya uğrar da (innâ lillahi ve innâ ileyhi râciüm) der ve sonra;”
(-“Ey Rabbim, bu uğradığım müsübetin mukafatının ihsan et ve beni ondan daha hayırlısına kavuştur?”) diye dua ederse, Allahü teâlân onun duasını kabul eder.”
Mü’minlerin annesi olmak şerefine kavuşan Ümmü Seleme (r.anha) bu hadis-i şerif hakkında şöyle diyor:
-“Bu hadis-i şerifi, bizzat Hazret-i Ebü Seleme’den ezberledim. O, vefat ettiği zaman,”
Ben de;
-“ İnnâ lillahi ve innâ ileyhi râciün” dedim ve şöyle dua ettim: (-“Ya Rabbi! Uğradığım felaketin ecrini ihsan et! Beni, Ebü Seleme’den daha hayırlısına kavuştur!”). Sonra kendime geldim.”
Ve;
-“Resulallhın Sahâbisi Ebü Seleme (r.a.)den daha hayırlısı nerede? O, ailesi ile Resülallah (s.a.v.) imân eden ilk hânedir, dedim.”
-“Bunu söyledikten bir müddet sonra, evimize Resülallah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) efendimiz teşrif edip, içeriye girmek için, bizden izin istedi o sırada ben bir hayvan derisini dabağlamakla meşguldüm. Ellerimi yıkatıdıktan sonra Resulallh (Sallallahu aleyhi ve Sellem)ı karşılayarak içeri aldım.İçi lifle dolu bir şilte takdim ederek oturmasını rica ettim. Hemen oturup söze başladı ve benimle evlenmek için tâlip olduğunu anlattı.”
Resülallah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) efendimiz sözünü bitirdikten sonra dedim ki:
-“Ben de istenecek ne var? Ben kıskanç bir kadınım. Kimbilir, belki istemiyerek uygunsuz bir şey söylerim veya yaparım da, sizi incitmek süretiyle Allahü teâla’nın azabına üğrarım. Sonra ben, yaşımı başımı almış bir kadınım. Başımda çoluk çoçuğum var?”
Buna karşı Resülullah(Sallallahu aleyhi ve Sellem):
-“Kıskançlığınızdan endişe etmeyiniz. Onu Cenab-ı Hak, kalbinizden getirecektir. Yaşanızın büyüklüğüne gelince, bende öyleyim. Senin çoluk çoçuğun ise benim çoluk çoçuğum demektir” buyurdular.
Bunun üzerine, Resülallahın arzusunu kabul ettim ve onunla evlendim. Cenab-ı Hak bana Ebü Seleme’den (r.a) daha hayırlısı olan Resülallah, (s.a.v) efendimizi hsan etmişti. Böylece çoçukların da, O’nun feyizli kuçaklarında büyüdü.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Seleme bin Abdülesed (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Ebû Süfyan bin Harb (Radiyallah-u anhu);
09 Eylül 2009Bedir şehidliği
Bedir savaşın yapıldığı yer (Bedir)
Ebû Süfyan bin Harb (Radiyallah-u anhu);
Kureyş kabilesinin ileri gelenlerinden meşhur bir sahibi: İsmi Sahr bin Harb’dir. Ebü Süfyan ve Ebû Hanzala diye künyesi vardır. En çok Ebü Süfyan künyesi ile tanınır.
Annesi Safiye binti Harb’dir. Hazret-i Muaviye (r.a.) ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın Zevce-i mutahharası olan Ümm-i Habibe (r.anha) nin babalarıdır. Dolayısıyla Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın kayınpederi olmaktadır.
Miladi 565 senesinde Mekke’de doğdu. 34( M. 653) senesinde de Hazret-i Osman (r.a.) zamanında vefat etti. Baki’ kabristanına defnedildi.
Vefat ettiğinde 88 yaşında idi. Dedesi, Ümeyye bin Abd-i Şems bin Abd-i Menaftır. Abd-i Menaf, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın dedesinin dedesidir.
Müslüman olmadan önce Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın BÜYÜK DÜŞMANI idi. Ticaretle meşgül olurdu.Bedir savaşına bunun ticareti kervanı sebep oldu.
Hadise kısaca şöyle olmuştur;
Hicretin ikinci yılı, Ramazan ayında Ebû Süfyan’ın reisliğinde büyük bir Kureyş kervanının Şam’dan Mekke’ye dönmekte olduğu haberi alındı.
Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu kervandaki malları ganimet olarak almak için bir ordu toplayarak ‘Safra köyünü’ sola alarak sağdaki ‘Zefirân’ denilen vadiye kadar geldi.
Bu sırada, İslâm ordusunun kervanı üzerine gelmekte olduğunu öğrenen Ebû Süfyan yolunu değiştirdi. Diğer taraftan da, Mekke müşriklerinden yardım istedi.
Bunun üzerine müşrikler o günün ileri harb aletleriyle mücehhez 1000 kişilik bir ordu hazırladılar. Bunu haber alan Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) İslam ordusunu bedir kuyularına doğru hareket emrini verdi.
İki ordu burada karşılaştı. Çetin bir muharabeden sonra, İslam ordusu muzaffer oldu.
Bedir’de kureyş’in mağlup olması üzerine, Ebû Süfyan bazı adamları ile Medine-i Münevvere’ye doğru gidip, ‘Ureyz’ denilen yerdeki hurmaları yakmış, Ma’bed-i Ensari (r.a.) ile arkadaşlarını şehid etmişti.
Ebû Süfyan (r.a.) Uhud muharebesinde müşrik ordusunun başkumandanı idi. Uhud gazâsına bütün ağırlığını koymuştu. Hendek gazvesinde de şirk ordusununun başında bulunmuş, Medine’yi kuşatmış, ancak bir netice alamadan geri dönüp gitmiştir.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Süfyan bin Harb (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Ebû Süfyan bin Harb (Radiyallah-u anhu)- 2
10 Eylül 2009Bedir Şehidliği (Bedir)
Ebû Süfyan bin Harb (Radiyallah-u anhu)- 2
Ebû Süfyan (r.a.) İslamiyeti yıkmak ve yok etmek için bütün gücü ile çalışıyordu. Kızı Ümm-ü Habibe (r.anha) ise zevci Ubeydullah bin Cahş ile birlikte Habeşistan’a hicret etmişlerdi.
Ancak, Ubeydullah bin Cahş, fakirlikten kurtulmak için PAPAZLARA ALDANIP Meazallah (Allah-u Teâlâ muhafaza buyursun) MÜRTED OLMUŞ, DİNİNİ DÜNYAYA DEĞİŞMİŞTİ.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın halasının oğlu olan bu adam, hanımı Ümm-i Habibe (r.anha) yi de DİNDEN ÇIKIP, ZENGİN OLMAYA CEBR (zorlayıp) ve teşvik etti ise de, Ümm-i Habibe (r.anha) fakirliğe ve ölüme razı olacağını, fakat Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in dininden çıkmıyacağını söyleyince onu boşadı. Ümm-i Habibe (r.anha) nin Sürünerek, sefaletten ölmesini bekliyordu. Fakat ÇOK AZ ZAMAN içerisinde kendisi öldü.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ümm-i Habibe (r.anha)nin dininin kuvvetini ve başına gelen acı hali duydu.
Necaşi (r.a) ye mektub yazıp;
-“Oradaki Ümm-i Habibe ile evleneceğim. Nikahımı yap! Sonra kendisini buraya gönder.” Şeklinde talebte bulundu.
Necaşi (r.a.) daha önce Müslüman olmuştu. Mektuba çok hürmet edip, oradaki Müslümanları saraya davet ederek, ziyafet verdi.
Hicretin yedinci yılında nikah yapılıp, Hediye ve ihsanlarda bulundu. Bu suretle, Ümm-i Habibe (r.anha) imanın mükafatına kavuşarak orada zengin ve rahat oldu.
Onun sayesinde oradaki Müslümanlar da rahat etti. Cennette kadınlar, kocalarının yanında bulunacakları için Cennettin en yüksek derecesi ile de müjdelenmiş oldu ki, dünyanın bütün zevk ve nimetleri, bu müjde yanında pek küçük kalır.
Bu nikah, Ebû Süfyan (r.a.) in ileride Müslüman olmakla şereflenmesini hazırlıyan sebeplerden birisi oldu. Ebû Süfyan (r.a.) in Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) a ve İslam’a olan düşmanlığı Mekke’nin fethine kadar devam etti.
Müslümanların Mekke’den Medine’ye hicret etmesinden sonra da DÜŞMALIKLARINI DEVAM ETTİREN MÜŞRİKLER ORDU HAZIRLAYIP, Medine’de bulunan Müslümanların üzerine üzerine yürüdüler.
Bedir, Uhud ve Hendek gibi kanlı muharebeler yapıldı. Bu muharebelerde Müslümanların karşısında tutunamayıp perişan olan müşrikler, nihayet hicretin altıncı yılında Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) le sülh yapmayı kabul etiler ve Hudeybiye anlaşmasını imzaladılar.
Ancak Hudeybiye anlaşmasını bizzat kendileri ihlal etiler (bozdular) Bunun üzerine Resul-i Ekrem Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara bazı tekliflerde bulundu ise de kabul etmediler ve harbe hazırlanacaklarını bildirdiler.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Süfyan bin Harb (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Ebû Süfyan bin Harb (Radiyallah-u anhu)- 3
11 Eylül 200919.Yüzyılın sonralarına doğru Harem-i Şerif’ten bir görünüş (Mekke-i Mükerreme)
Ebû Süfyan bin Harb (Radiyallah-u anhu)- 3
Ve kısa zaman sonra, bu teklifleri kabul etmediklerine pişman olup, hudeybiye anlaşmasını yenilemek için Ebû Süfyan (r.a.) ı Medine’ye gönderdiler.
Ebû Süfyan (r.a.) Medine’ye gelince, hem kızı ve hem de Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın zevce-i mutahharası olan Ümm-i Habibe (r.anha) nin evine gitti.
Eve girdi. Burada Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in döşeğine oturmak istedi. Ümm-i Habibe (r.anha) onu Resulullah (s.a.v.) ın döşeğine oturtmadı.
Döşeği hemen dürdü.
Ebû Süfyan (r.a.);
-“Kızım bana bir döşeği kıyamıyor musun? Niçin böyle yapıyorsun.”dedi.
Hazret-i Ümm-i Habibe (r.anha);
-“Bu Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in döşeğidir. Müşrik olan biri onun üzereine oturamaz. Sen de müşrik ve pis birisisin.” Cevabını verdi.
Ebû Süfyan (r.a.);
-“Kızım, bizim evden ayrılalı, sana bir şeyler olmuş, kötü olmuşsun.” Deyince,
Hazret-i Ümm-i Habibe (r.a.);
-“Asla böyle bir şey yok. Allah-u Teâlâ bana kötülüğü değil Müslümanlığı ihsan etti. Sen, hâlâ işitmiyen, görmiyen, taştan ypılmış putlara tapıyorsun, nasıl olur da, senin gibi Kureyşin ileri gelen aklı başında birisi İslamiyet’ten uzak kalır.” Dedi.
Bunun üzrine Ebû Süfyan (r.a.);
-“Senden bunu da mı duyacaktım? Atalarımın yaptığı putları bırakıp, Muhammed (s.a.v.) in dini’ne mi gireceğim? Bu olur şey değil!” dedi.
Ebû Süfyan (r.a.) evden ayrıldı. Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) e ve Eshab-i Kiram (r.anhüm) in ileri gelenlerine gidip, sulhu yenilemek istediklerini söylediyse de bir netice alamadı.
En son Hazret-i Ali (r.a.) ile görüştü. O da onu başından savdı. Ebû Süfyan (r.a.), Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in mescidine girdi. Orada sulhu yenilediğini söyledi.
Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem);
-“Yâ Ebâ Süfyan! Bunu sen söyliyorsun, ben değil.” Buyurdu.
Ebû Süfyan (r.a.) bundan sonra Mekke’ye döndü. Mekke’ye varınca, Kureyş müşrikleri Ebû Süfyan (r.a.) a;
-“Ne getirdin?” diye sordular.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Süfyan bin Harb (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Ebû Süfyan bin Harb (Radiyallah-u anhu)- 4
12 Eylül 200919 yuzyil sonlarında Mescid-i-haram ve Mekkeden-bir görünüş;
Ebû Süfyan bin Harb (Radiyallah-u anhu)- 4
Ebû Süfyan (r.a.);
-“Tek bir kalb olmuş bir kavmin yanından geliyorum. Hayatımda, Eshabı (r.anhüm) nin, Muhammed (s.a.v.) e gösterdiği bağlılık ve itaat gibi bir itaatle bağlanan bir kavim görmedim.” Dedi.
Bunun üzerine müşrikler;
-“Sen hiçbir şey yapmamışsın. Senin kendi kendine ilan ettiğin sulhun hiçbir hükmü olmaz. Sen bize Sulh haberi getirmedin ki, emin olalım, harb haberi getirmedin ki harbe hazırlanalım.” Diyerek Ebû Süfyan (r.a.) a sitem ettiler.
Diğer taraftan, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)Ebû Süfyan (r.a.) Mekke’ye döndükten sonra, Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) i ve Hazret-i Ömer (r.a.) i çağırdı.
İstişare yaptı. İSTİŞAREDEN SONRA Harbe karar verdi.
İslam ordusu bütün hazırlıklarını tamamladıktan sonra Mekke’ye doğru yola çıktı. ‘Merruz-Zahran’ denilen yere varınca Karargah kuruldu.
Burada Peygamner Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) on bin ateş yakılmasını emret. Burası Mekke’ye yakın bir yerdi. Bir anda her taraf aydınlandı.
Mekke’liler neye uğradıklarını anlıyamadılar. Şaşkınlık içinde Ebû Süfyan (r.a.) ınyanında toplandılar.
Ebû Süfyan durumu öğrenmek üzere yanına dört kişi aldı. İslam ordusunun bulunduğu yere doğru yürürdü. Karargaha yaklaştığı sırada İslam askerleri onu yakaladılar.
Hazret-i Abbas (r.a.) onu alıp, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) in huzuruna götürdü.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ebû Süfyan (r.a.) i affedip, AMCASI Abbas (r.a.) a;
-“Onu bu gece çadırına götür. Sabah da bana getir.” Buyurdu.
Sabah namaz vakti olmuş, müezzin’nin ezanıyla, Müslümanlar birer birer kalkıyorlardı.
Ebû Süfyan (r.a.) niçin kalktıklarını sordu;
Hazret-i Abbas (r.a.);
-“Namaz’a kalkıyorlar.” Dedi.
Ebû Süfyan (r.a.);
Kalkınca ne yapacaklar?” diye sorunca,
Hazret-i Abbas (r.a.);
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Süfyan bin Harb (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu