‘Hayat-üs Sahabe’ olarak etiketlenmiş yazılar

Sab-ül Mesacid (Hendek)

Zeyd bin Sabit (Radiyallah-u anhu);

Eshab-i Kiramın büyüklerinden. Yaklaşık 612 senesinde Medine’de doğdu. Hicri 45 veya 55 senesinde Medine’de vefat etti.

Hazret-i Zeyd bin Sabit (r.a.) in nesebi;

Zeyd bin Sabit bin Dahhak bin Zeyd bin Lûzân bin Amr bin abdi avf bin Ganm bin Mâlik bin Neccâr, el Ensariyyi’l-Hazreci, Beni Neccar’dır.

Annesi; Nevvar binti Mâlik bin Muaviye bin Adı’dir.

Künyesi; Ebû Said veya Ebû Sâbit’tir. Ayrıca Ebû Hârice veya Ebû Abdurrahman da denilmektedir.

Lakabı ise el-Kari’ veya el-Mukri’ veya el-Farzi veyahut da Kâtibü’l-Vahy Hibrü’l Ümme’dir.

Babası Sâbit (r.a.) hicretten önce Evs ile Hazrec Kabileleri arasında (Yevmü’l Buâs) adıyla bilinen bir muharebede ölmüştü.

Babası öldüğünde Zeyd (r.a.) henüz altı yaşlarında bir çocuk idi. Annesİ tarafından büyütüldü, yetiştirildi.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem), İslamiyet’i yaymak üzere Eshab-i Kiram (radiyallahu anhüm) den Mus’ab bin Umeyr (r.a.) i Medine’ye göndermişti.

Bu sırada henüz ONBİR YAŞLARINDA olan Zeyd bin Sabit (r.a.) de, Mus’ab bin Umeyr (r.a.) vasitası ile MÜSLÜMAN OLDU. Müslüman olunca hemen Kur’an-i Kerim’in vahyolunan ayetlerini ezberlemeye başladı. Bir taraftan Kur’an-i Kerim’i ezberliyor, bir taraftan da Beni Neccar kabilesinin çocuklarını öğretiyordu.

Kur’an-i Kkerim’e o kadar muhabbeti, sevgisi vardı ki, Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) Mekke’den Medine’ye hicret etmeden önce, ONYEDİ SÛREYİ EZBERLEMİŞTİ.

Hicretten sonra Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem), O’nun bu halini büyük bir memnuniyetle karşılamıştır.

Bedir savaşı yapldığında Zeyd bin Sabit (r.a.) onüç yaşında idi. İSLAM ORDUSU HAREKET ETMEK ÜZERE İKEN O da katılmak istedi.

Fakat yaşı küçük olduğu için Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) O’na İZİN VERMEDİ. Emre itaat edip Medine’de kaldı.

Uhud savaşına da, bu sebeple katılmadığı rivayet edilmiştir. Hendek harbine katılmıştır. Harbe hazırlık için önce HENDEK kazma işinde çalışmış sonra savaşa katılıp, büyük fedakarlıklar göstermişti.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Bu ne güzel bir genç.” Diyerek O’nu taltif buyurmuşlardır. Bu harb, Müslümanların TOPYEKÜN bir savunmasıydı.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Zeyd bin Sabit (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Mescid-i Feth’ın dış görünüşü

Zeyd bin Sabit (Radiyallah-u anhu)- 2

Tebük gazvesinde Mâlik bin Neccar (r.a.) in sancağını Umâre bin Hazm taşıyorken Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem), sancağı alıp, Zeyd bin Sabit (r.a.) e vermiş Umâre (r.a.) nin;

-“Ya Resulullah yoksa aleyhimde bir şey mı duydun?” demesi üzerine de;

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Hayır! Kur’an-i Kerim ÖNCEDİR. Zeyd ise Kur’an-i Kerim’i SENDEN DAHA ÇOK BİLİR.” Buyurmuştur.

Hudeybiye antlaşmasında, Mekke’nin fethinde Huneyn gazvesinde ve Taif muhasarasında ve Vedâ’ haccında bulunmuştur.

Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) in vefatından sonra Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) devrinde meydana gelen Yemâme harbine de katılmıştı. Bu harpta YALANCI PEYGAMBERLİK iddia edip ortaya çıkan MÜSEYLEMET-ÜL KEZZÂBA KARŞI savaşırken kendisine bir ok isabet edip yaralanmıştı.

Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) in hayatı müddetince, vahiy katibliğinden başka yazışmalarını da o yazardı.

Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem), bazı hükümdarlar tarafından gönderilen mektubların hatasız tercüme edilmesi için Zeyd (r.a.) e SÜRYANİ ve İBRANİ LİSANLARINI ÖĞRENMESİNİ EMİR BUYURMUŞLARDI.

Çok zeki olan bu zat, 15 gün gibi kısa bir zamanda, HER İKİ DİLİ DE ÖĞRENMEYE muvaffak olmuştu. Bundan sonra bu lisanlarla Medine’ye gönderilen hükümdarların mektublarını tercüme ediyordu.

Hazret-i Ömer (r.a.) in ve Hazret-i Osman (r.a.) in hilafetleri zamanında da onların yazı işlerini ifâ ediyordu.

Halife Hazret-i Osman, O’nu BEYTÜLMAL EMİNİ tayın etmişti. Bir Hadis-i Şerif’te buyurulduğu gibi, Eshab-i Kiram arasında FERAİZ İLMİNİ (Miras hukukunu) en iyi bilen o zat idi.

Hazret-i Ömer (r.a.), her zaman Hazret-i Ali (r.a.) ile beraber Zeyd bin Sabit (r.a.) i danışma meclisine davet ederdi.

Abdullah bin Abbas (r.a.) geniş bilgisiyle beraber Zeyd bin Sabit (r.a.) nin evine kadar gidip ONDAN İSTİFADE EDERDİ. Bir defa Zeyd bin Sabit (r.a.) hayvana bineceği zamanda üzengisini tutmuş, Zeyd bin Sabit (r.a.), kendisini men edince,

İbn-i Abbas (r.a.);

-“Biz âlimlerimize böyle hürmet ederiz.” Demiş,

Zeyd bin Sabit hazretleri (r.a.),de İbn-i Abbas (r.a.) ın elini tutarak öpmüş.

-“Biz de Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in ehl-i Beytine böyle HÜRMET ETMEKLE EMROLUNDUK.” Demiştir.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Zeyd bin Sabit (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu

Mescd-i Feth’in içten görünüşü

Zeyd bin Sabit (Radiyallah-u anhu)- 3

Zeyd bin Sabit Hazretleri (r.a.) Sahabe devrinde bile Medine’nin BAŞ KADISI İDİ. Feraiz, Kıraat ve Tefsir ilminde de BAŞ İMÂM idi.

İmâm-i Şafi-i (r.a.), feraiz hususunda Zeyd (r.a.) in kavlini tercih ederdi. Zeyd bin Sabit (r.a.) kıraat ilminde Eshab-i Kiram (r.anhüm) in EN YÜKSEKLERİNDENDİ. Kur’an-i Kerim’in tamamını güzelce ezberlemiş, kendisinden İbn-i Abbas (r.a.) Ebû Abdurrahman es-Sülemi (r.a.) gibi Sahabe-i Kiram Kur’an-i Kerim okumuşlardır.

İslâm ilimleri içinde en yüksek olan kıraat ilmiydi. Bu ilim sayesinde, Kur’an-i Kerim bozulmaktan ve değişmekten korıunmuştur. Bu ilmin mütehassıs âlimleri, kelam-i ilahinin kıraat şekillerini ve tevatür halindeki ihtilafları zabt ve kaydetmişlerdir.

Böylece Kur’an-i Kerim’in okunması hususundaki tereddütleri bertaraf etmişlerdir. Hazret-i Zeyd bin Sabit (r.a.) in bu ilmindeki üstünlüğü, Eshab-i Kiram (r.anhüm) ın ve Tabiinin ileri gelenlerinin itirafı ve takdiri ile sabittir.

Eshab-i Kiram (r.anhüm) arasında kıraat ilminde İMÂMLIK DERECESİNE Yükselenler, Hazrte-i Ebû Bekr-i Sıdık (r.a.), Hazret-i Ömer bin Hattab (r.a.), Hazret-i Osman bin Affan (r.a.), Hazret-i Ali bin ebi Tâlib (r.a.), Übeyy bin Ka’b (r.a.), Zeyd bin Sâbit (r.a.), Abdullah bin Mes’ud (r.a.), Ebûdderdâ (r.a.), Ebu Musel-eş’ari (r.a.) dir.

Bu zatlar Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) tan BİZZAT KIRAAT EDEN SİKADIRLAR, Yani SAĞLAM VESİKALARDIR.

Zeyd bin Sabit (r.a.), Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) in kâtibi ve VAHİY EMİNİ İDİ. Kendisi, Resulullah (s.a.v.) zamanında Kur’an-i Kerim’i toplayan Medineli Müslümanlardandı ve bunun la iftihar ediyordu.

Küçük yaşından itibaren Kur’an-i Kerim ile meşgül olmuş, henüz ONBİR YAŞINDA iken Kur’an-i Kerim’in 17 ve 18 suresini ezberlemiş bulunuyordu. Daha sonra bütün Kur’an-i Kerim!i ezberlemek şerefine nail olanlardan oldu.

Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) Kur’an-i Kerim’in toplanması vazifesini, işte bu hususiyetlerinden dolayı Hazret-i Zeyd (r.a.) e vermişti.

Hazret-i Ömer (r.a.), Hazret-i Zeyd (r.a.) in kıratı ile Ubeyy bin Ka’b (r.a.) ın kıratını karşılaştırır ve Hazret-i Zeyd (r.a.) in kıratını tercih ederdi. Çünkü O, Kureyş kıratına tam uygundu. Bu itibarla O’nun kıratını diğer kıraatlere tercih etmek icab ederdi.

Hazret-i Ubeyy bin Kâb (r.a.), hayatta bulunduğu müdetçe insanların kıraatda DANIŞMA MERCİİ OLMUŞSA DA, VEFATINDAN SONRA bütün Müslümanlar Medine-i Münevvere’de Hazret-i Zeyd (r.a.) in etrafında toplanmışlar ve kendisi bütün ilim ehlinin odağı olmuştur.

Şimdi O’nun zamanından bu zamana kadar ONDÖRT ASIR’DAN BERİ, HALEN O’NDAN RİVAYET EDİLDİĞİ ŞEKİLDE Kur’an-i Kerim okunmaktadır.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Zeyd bin Sabit (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Zem-zem kuyusu

Zeyd bin Sabit (Radiyallah-u anhu)- 7

Eshab-i Kiram devrinde, fıkıh ilmindeki mütalalar, iki sahabenin meclisinde yapılıyordu. Biri Hazret-i Ömer (r.a.) in, diğeri de Hazret-i Ali (r.a.) nin meclisleri idi. Zeyd bin Sabit (r.a.), Hazret-i Ömer (r.a.) in ilim meclisine devam edenlerdendi.

Burada en zor ve halli güç fıkıh meselelerinin mütalaâsı yapılıp haledilirdi. Zeyd bin Sabit (r.a.), Mescid-i Nebevi’ye geldiği zaman her müşkülü olan O’na gelir, meselesini sorar, cevabını alırdı. O’nun namaz, hayvan kesimi ve av hayvanları, hibe (bağış), ziraat ortaklığı meselesine ait, fetvâları, fıkıh meselelerinin yazıldığı kitablarda yer almaktadır.

Ayrica feraiz pröblemlerinin çözülmesi bir hesap bilgisi istemekteydi. Bu ilimde yüksek bir bilgiye sahipti. En çetin pröblemleri en kısa zamanda çözme melekesine haizdi.

Rasih ilimli, yani ilmini nübüvvet kaynağından almış ve Kur’an-i Kerim’de “İlimde râsih olanlar” buyurularak methedilen âlimlerden olmuştur.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) vefat ettiği sırada Eshab-i Kiram (r.anhüm) dan Kur’an-i Kerim’i tamamen ezberlemiş olan çok hafız vardı. Fakat bunların çoğu Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) zamanında, dinden dönme olayları sebebiyle çıkan savaşlarda şehid edilmişti. (Yemâme savaşında yetmiş hafız şehid edilmişti.) Böylece hafızların sayıları bir haylı azalmaya başlamıştı.

Bu durum karşısında Hazret-i Ömer (r.a.), Halife Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) e müracaat edip, o zaman dağınık sahifelerde yazılı olan Kur’an-i Kerim ayetlerinin bir kitab halinde toplanmasını rica etti.

Hazret-i Ebû Bekir (r.a.), bu iş için Zeyd bin Sabit (r.a.) i çağırıp;

-“Ey Zeyd, sen genç ve akıllı birisin. Senin ayıplanacak ve seni töhmet altında bırakacak hiçbir halin yoktur. Resul-i Ekrem Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in hayatında O’nun VAHİY KATİBİ idin. Sen Kur’an-i Kerim ayatlerini bir araya topla.” Buyurdu.

Bunun üzerine Hazret-i Zeyd bin Sabit (r.a.), bu iş için bir heyet kurarak BÜYÜK BİR TİTİZLİK VE GAYRETLE Kur’an-i Kerim ayetlerini bir araya toplayıp MUSHAF HALİNE GETİRDİ. Bu mushafı Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) e teslim etti.

Zeyd bin Sabit (r.a.), Hazreti Osman (r.a.) ın halifeliği sırasında da, O’nun en başta gelen yardımcılarından olmuştur. Hazret-i Ebû Bekir devrinde bir kitap halinde bir araya getirilen Kur’an-i Kerim’in tek nüshası, Hazret-i Osman (r.a.) ın emri ile yine Zeyd bin Sabit (r.a.) BAŞKANLIĞINDA bir heyet tarafından çoğaltılıp ALTI TANE DAHA MUSHAF-I ŞERİF YAZILARAK, BELLİ MERKEZLERE GÖNDERİLMİŞTİR. Böylece bu şerefli vazifeyi de yapmak O’na nasib olmuştur.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Zeyd bin Sabit (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Mescid-i Kıbleteyn

Zeyd bin Sabit (Radiyallah-u anhu)- 9

Enes bin mâlik hazretlerin (r.a.) den rivayet olunur ki; Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Ümmetimin en merhametlisi Ebû Bekir, Allah’ın dini hususunda en şiddetlisi, yani sabit kadem olanı Ömer (r.a.), en ziyade hayâ’ya mâlik olan Osman (r.a.), Feraizi (ahkam-i diniyyeyi) en iyi bileni Zeyd bin Sabit’tir.” Buyurmuşlardır.

Eshab-i Kiram (r.anhüm) arasında fıkıh ilminde DÖRT SAHABE meşhurdur. Bunlar, Zeyd bin Sabit, Abdullah bin Mes’ûd, Abdullah bin Ömer ve Abdullah bin Abbas (r.anhüm) dır. Bütün dünyaya yayılan fıkıh ilminin kaynağı bu dört sahabidir.

Zeyd bin Sabit (r.a.) in Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) den rivayet ettiği hadis-i şeriflerden bazıları şunlardır.

-“Kim İslâm dininden başka bir milletin (dinin) yemini üzerine yalan yere, bile bile yemin ederse, o dediği gibi olur. Kim kendini bir şeyle öldürürse, Kıyamet günün onıunla azâb olunur. Bir kişi üzerine, malik olmadığı şeyde nezretmek yoktur. Bir mü’mine lanet etmek, O’nu öldürmek gibidir.”

Zeyd bin Sabit (r.a.) rivayetle Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Kim Dünyalık peşinde olarak sabahlarsa, Allah-u Teâlâ O’nun işini zorlaştırır, malzemesini dağıtır. Kendisini aç gözlü kılar, yoksulluğu gözünün önünde canlandırır. Dünyadan da nasibinden fazla bir şey kendisine verilmez. Ama ahret düşüncesiyle sabahlayan kimsenin işini Allah-u Teâlâ kolaylaştırır, varlığını (servetini) korur, kalbini zenginleştirir, kendisi yüz çevirdiği halde dünya kendisine teveccüh eder. (yönelir).”

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Zeyd bin Sabit (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Minber-i Nebi Aleyhis selam

Adi Bin Hâtim-i Tâ-i (Radiyallah-u anhu);

Eshab-i kiramdan, Ebû Tarif ismiyle tanınmıştır. Hazret-i Ali (r.a.) nin sancaktarı olup, cesareti ile şöhret bulmuştur. Meşhur şair Hatem-i Tay’ın oğludur.

Nesebi; Adi bin Hatem bin Abdullah bin Sa’d bin Hazreç bin İmr-ül Kays bin Adi’dir. Hicri 9 (M. 630 senesinde Müslüman oldu. Önceleri Hiristiyan idi. Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) zamanında, kavminin mürted olmasına mani oldu. Irak seferinde bulundu. Küfe’de yaşadı. 67 (M. 686) de 120 yaşında iken vefat etti. Kabri Küfe’dedir.

Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem), Medine’nin çevresindeki İslâm’a girmeyen kabileler üzerine sefer düzenlerdi. Eshab-i kiram (Radiyallah-u anhüm) kabileleri İslma’a davet eder, Müslüman olmazlarsa savaş yapılır, savaşta alınan mallar ganimet, teslim alınan kimseler de esir olurdu.

Hicri 9. ncu senede Tabük’ün doğusunda yaşayan “Tay” kabilesine de bir gurup Eshab-i kiram (r.a.) geldiler. Eshabı kiram’ı uzaktan gören “Tay” kabilesinin reisi olan Adi bin Hatem kaçtı. Alınan esirler arasında Adi bin Hatem’in kız kardeşi Sefâne de vardı. Esirleri Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in huzuruna getirdiler. Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem), Safane’yi, Adi bin Hatem’i bulup getirmesi için gönderdi. Sefane kardeşini buldu. Ona Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) hakkında müsbet şeyler anlattı.

Adi bin Hatem-i Tay, kızkardeşinin anlattıklarından cesaret alarak Medine’ye geldi.

Adi bin Hatim-i Tai (r.a.) Müslüman oluşunu kendisi şöyle anlattı;

-“Resulullah efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) mescidde imiş oraya gittim. Selam verdim.

Resululllah (Sallallahu aleyhi ve sellem) bana;

-“Kimsiniz” buyurdular.

Ben de;

-“Adi bin Hatem’im.” Dedim.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem), kalktılar, beni evine davet ettiler. Yolda, zayıf yaşlı bir kadına rastladık. O kadın Resulullah (s.a.v.) a bazı ihtiyaçlarının olduğunu anlattı. Onunla ilgilendi ve ihtiyaçlarını haletti. Ben, onları seyrediyor,

İçimden

“-(Bu kimse melik değildir.” Diyordum.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Adi bin Hatem-i Tâi (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Minberi Nebi Aleyhis selam

Adi Bin Hâtim-i Tâ-i (Radiyallah-u anhu) – 2

Sonra Resulullah (s.a.v.) beni evine götürdü. İçi lifle dolu bir minderi oturacağı yere koydu;

-“Buraya oturun” buyurunca

Ben de;

-“Siz oturun.” Dedim

Bana tekrar oturmamı emrettiler. Oturdum. Kendileri yere oturdular.

İçimden;

-“Vallahi melik olan bir kimse böyle yapmaz. Bu melik değildir, çok kerem sahibi bir kimsedir.”dedim.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Bana;

-“Ya Adi bin Hatem, Müslüman ol ki, selamette olasın.” Buyurdu.

Ben;

-“Benim dinim vardır.” Dedim.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Senin dinini senden daha iyi biliyorum. Sen Rakusiyye dininden değil misin? Kavminin dörte bir ganimetini yemiyor musun? Bu senin dininde sana helâl değildir.” Buyurdu.

Ben içimden

-“Vallahi doğru söyliyor. Bilinmiyen şeyleri biliyor. O peygamberdir.” Dedim.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) devam ettiler;

-“Ya Adi bin Hatem, seni İslâm’a girmekten alıkoyan nedir? Seni “Lailahe illallah” demekten uzaklaştıran nedir? Allah’dan başka ilah var mı? Neden çekiniyorsun? Seni Allah büyüktür demekten alıkoyan nedir? Allah-u Teâlâ’dan daha büyük var mı?” buyurdular.

Bu kadar güzel yüzlü, tatlı sözlü bir kimse yalancı (haşa) olamazdı. Hemen kelime-i şehadeti getirip Müslüman oldum.

Peygamber efendimiz (s.a.v.) in mübarek yüzleri gülerken;

-“Kendilerine azab edilenler, yahidilerdir. Sapıklarsa hiristiyanlardır.” Buyurdu.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Adi bin Hatem-i Tâ-i (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Minberi Nebi Aleyhis selam

Adi Bin Hâtim-i Tâ-i (Radiyallah-u anhu) – 3

Adi Bin Hatem-i Ta-i, Müslüman olmakla şereflendikten sonra, Peygamberimiz (s.a.v.) in emriyle kendi kabilesine ve çevresindeki kabilelere, islamiyeti anlatmak ve onların zekatlarını toplamak için görevlendirildi. Kabilesine giderek hepsinin Müslüman olmalarına sebep oldu. Zekat mallarını ilk defa o topladı.

Birgün Hazret-i Ömer (r.a.) in yanına kabilemden birkaç kimse götürmüştüm. Hazret-i Ömer (r.a.) beni karşıladı.

Dedim ki;

-“Beni tanıyor musun?”

Hazret-i Ömer (r.a.);

-“Evet. Sevgili Peygemberimz (s.a.v.) e kavmin inanmadığı zaman sen iman ettin. İnkar etikleri zaman sen doğruladın. Yüz çevirdikleri zaman sen vefakar oldun. Zulmettikleri zaman sen sabırla karşıladın Muhakkak ki ilk zekatı kabilenden toplayarak Peygamberimiz (s.a.v.) i sevindiren sen oldun. Ey Adi bin Hatem.” Buyurudu.

Peygamber efendimiz (s.a.v.), bir gün Hazret-i Adi bin Hatem (r.a.) e sadaka vermekle ilgili olarak;

-“Bir hurmanın yarısıyla bile cehennem ateşinden korunun, onu da bulamazsanız tatlı ve güzel söz ile karşılık verin.” Buyurdular.

Adi bin Hatem hazretleri (r.a.), dünyaya hiç kıymey vermez, çok sadaka verirdi. Kazncını fakirlere dağıtırdı. Peygamber efendimiz (s.a.v.), bir mecliste otururlarken, Hazret-i Adi bin Hatem (r.a.) geldiğinde yanından yer verirler, iltifatta bulunurlardı.

Hazret-i Adi (r.a.) daha vakit girmeden namaza hazırlanır, her vakit için abdest alırdı. Onun şevkle namaza koşması, zevkle namaz kılması herkesin dikkatını çeker, ona imrenirlerdi.

Müslüman olduktan kısa bir süre sonra Peygamber efendimiz (s.a.v.) ile birlikte Vedâ haccı’nda bulundu. Peygamber efendimiz (s.a.v.9 in vefatındfan sonra bazı kabileler İslamiyetten ayrılmış mürted olmuşlardı. Bunlar üzerine Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) bir ordu göndererek islamiyetten ayrılmayı önlemeye çalıştı. Tay kabilesi Hazret-i Adi bin Hatem (r.a.) in gayreti, nasihatı ile islamiyetten ayrılmadı.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Adi bin Hatem-i Tâ-i (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Minberi nebi Aleyhis selam

Adi Bin Hâtim-i Tâ-i (Radiyallah-u anhu) – 4

12 (M. 633) senesinden sonra Hazret-i Ömer zamanında Irak üzerine seferler yapıldı. Adi bin Hatem (r.a.) Hazret-i Halid bin Velid (r.a.) ile yapılan seferlerin çoğuna katılmış, çok büyük kahramanlıklar göstermişti. Yaşlı olmaına rağmen Tay kabilesinin başında geçenlerden daha hızlı, daha gayretlii daha merhametli savaşırdı. Bu durumu gören Halid bin Velid (r.a.) Adi bin Hatem hazretleri (r.a.) ni kendisine muavin yapmıştı.

Hazret-i Ali (r.a.) nin savaşlarında da sancartarlık yaparak İslâma çok büyük hizmetleri dokunmuştu. Savaşlarda şehid olmayı çok arzu etmişse de şehid olamadı.

Adi bin Hatem (r.a.) Küfe şehri kurulduğu zaman bu şehre gelerek yerleşti. Yaşı oldukça ilerlediği için savaşlara katılamıyordu. Bu sırada Hazret-i Ömer (r.a.) şehid edilmiş, halifeliğe Hazret-i Osman (r.a.) seçilmişti.

Hazret-i Adi bin Hatem (r.a.), Peygamberimiz (s.a.v.) in damadı olmakla şereflenen yeni halife Hazret-i Osman (r.a.) a çok muhabbet ederdi.
Hazret-i Osman (r.a.) Hazret-i Adi (r.a.) nin İslam’a yaptığı hizmetlerinden dolayı Bağdat havalisinin gelirinden istifade etmek üzere Bağdad’a gönderdi. Hazret-i Osman ve Hazret-i Ali (r.anhüm) nin şehadetlerine kadar orada yaşadı. Sonra tekrar Küfe’ye geldi. Vefat edinceye kadar burada kaldı.

İnsanlara nasihat ederek doğru yola davet ölünceye kadar devam etti. Müslüman olduktan sonra hiç boşa vakit geçirmeyip, İslâm’a hizmet etmek için çırpındı. Yüzyirmi yaşında, Allah-u Teâlâ’nın rahmetine kavuştu.

Peygamber efendimiz (s.a.v.) de 66 (altmışaltı) hadis-i şerif rivayet etti. Sahih-i Buhari’de 3, Müslim’de 5 hadis-i şerifi vardır. Sünen sahibleri de Müşarün ileyhden hadis nakletmişlerdir.

Rivayet ettiği hadis-i şeriflerden bazıları;

-“Av için yetiştirilmiş köpeğini, Allahu teâlâ’nın ismini anarak, salıverdiğin zaman, onun getirdiği avı ye.”

“Sizden biriniz elbette Allah-u Teâlâ’nın huzurunda duracak, arada da perde olmayacaktır.”

Allah-u Teâlâ ona;

-“Ben sana in’am edip servet vermedim mi?” Diye soracak.

Adam;

-“Evet.” Diyecek

-“Sana Peygamber göndermdim mi?” diye soracak

Adam;

-“Evet.” Diyecek.

-“Sonra adam sağına bakacak Cennet’den başka bir şey görmeyecek, Soluna bakacak, yine Cehennem’den başka bir şey görmeyecektir. O halde bir yarım hurma ile de olsa Cehennem’den korununuz. Buna da gücünüz yetmiyorsa tatlı dil ve güzel söz ile konuşmaya çalışınız.”

-“Bir kimse bir şeyi yapmak veya bırakmak için yemin eder, sonra onun tersini yapmayı takvaya uygun görürse onu yapsın.”

İslam âlimleri ansiklopedisi

Kaynaklar;
(1-Ensab-üleşraf sahife 276)
(2-Usüd-ül-gabe, cild 3 sahife 392)
(3- Tabakat-ı İbn-i Sa’d cild 2 sahife 164, cild 6 sahife 118)
(4-el-İsabe cild 2 sahife 468)
(5-El-istiab cild 3 sahife 141)
(6- Müsned-i Ahmed bin hanbel cild 4 sahife 255)

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Adi bin Hatem-i Tâ-i (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Eshab-i Suffa yeri

Sevban (Radiyallah-u anhu);

Eshab-i kiramdan. İsmi Sevban, künyesi Ebû Abdullah idi. Yemen’li Hakemi in Sa’d bin Himyer’in kölesiydi. Peygamber efendimiz (s.a.v.) satın alıp, azad etmiştir. Doğum yeri Yemen olarak bilinmekte ise de, doğum trarihi ve vefatında kaç yaşında olduğu bilinmemektedir.

Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) kendisini âzad ettiği vakit;

-“Seni âzad ettim. Amma yine gönlümüz beraberdir. Sen bizim ehli beytimizden sayılıyorsun.” Buyurmuştu.

O’da Peygamber efendimiz (s.a.v.) in hizmetinden hiç ayrılmamış, hazarda, seferde beraber olmuştu. Peygemberimiz (s.a.v.) e ve ailesine hizmet etmeyi her şeye tercih etmişti. Resul-i Ekrem (s.a.v.) in vefatınan sonra, Medine’de durmadı. Birkaç gün sonra, Medine’den ayrılarak Remle’ye gitti. Orada yerleşti. Hazret-i Ömer (r.a.) in hilafeti zamanında, Mısır’ın fethine katıldı. Mısır’ın fethinden sonra tekrar Remle’ye döndü. Daha sonra Humus’a gitti ve orada ev yaptırıp yerleşti ve hicretin 54 (M. 675) senesinde Humus’ta vefat ett.

Hazret-i Sevban (r.a.), Resul-i Ekrem (s.a.v.) in her zaman yanında hazır bulunup, hizmet edenlerdi. Bu bakımdan, Peygamber efendimiz (s.a.v.) den pek çok istifade etmiş ve ilim bakımından pek yüksek bir dereceye kavumuştur. Nitekim 124 veya 127 hadis rivayet etmişti. En çok hadis-i şerif ezberleyip neşredenler arasına girmişti.

Hadis-i şerifleri iyi ezberlerdi. Ezberlediği hadis-i şerifleri yaymayı farz bilirdi. Halk, hadis ilmindeki derecesini bildiklerinden, daima ondan hadis-i şerif sorar öğrenirlerdi.

Bir gün Müslümanlar kendisinden bir hadis-i şerif nakletmesini rica edince;

Dedi ki;

Resuli Ekrem efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki;

-“Bir Müslüman Canabı hak’ka bir secde ederse, Cenabı hak onun makamını bir derece yükseltir ve günahlarını affeder.”

Eshab-ı Suffa’dan olan Sevban (r.a.) Resul-i Ekrem (s.a.v.) den sonraki, ilim fazailet ve fetva sahibi kimseler arasında sayılmaktadır. Geniş bir ders halkası ve talabeleri vardı.Ma’dan bin Talha, Raşid bin Saad, Cüheyz bin Nadır, Abdurrahman bin Ganem, Ebû İdris Havlanı (r.anhüm) onun derslerinden istifade edenlerin başlıcalarındandır.

Hazret-i Sevban (r.a.), Resul-i Ekrem (s.a.v.) e, hizmet ve ta’zimde öyle bir derecede idi ki, Müslümanlar bunu kelimelerle izah etmekte aciz kalırlardı. Resul-i Ekrem (s.a.v.) e olan bu sevgi ve bağlılığından dolayı defalarce zarar görmüş hatta yaralanmıştı.

Bir gün bir Yahudi gelerek, Resul-i Ekrem efendimz (s.a.v.) e;

-“Esselamü aleyke Yâ Muhammed!” demişti

Orada bulunan Hazret-i Sevban (r.a.), Niçin -“Ya Resulullah!” demedi diye Yahudiyle döğüşmüş ve yaralanmıştı.

Hazret-i Sevban (r.a.); -“Peygamberimiz (s.a.v.) in kuru-kuru ismini söylemeyi günah kabul ederim” derdi.

Peygamber (s.a.v.) e hürmet ve ta’zim, Müslümanlar üzerine çok dikkat etmeleri gereken bir vazifedir

Hazret-i Sevban (r.a.), Resul-i Ekrem (s.a.v.) in daha önceleri satın alınan kölesi olduğu için değil, Resulullah (s.a.v.) olduğu için O’na hürmet ederdi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Sevban (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu