‘Hayat-üs Sahabe’ olarak etiketlenmiş yazılar
Sa’d bin Ebi Vakkas (Radiyallahu anhu)- 3
09 Nisan 2009Aşke biheke civarında Bir ceviz ağacı (İlk bahar)
Sa’d bin Ebi Vakkas (Radiyallahu anhu)- 3
Hazret-i sa’d (r.a.) bütün gazâlarda bulundu. Savaşlarda çok kahramanlıklar gösterdi.
Mekke’li Müslümanların üç bayrağı bulunuyordu. Bunlardan biri kendisine verilmiş, Müslümanların bayraktarlığını yapmıştır.
Bedir harbinde, büyük kahramanlık göstermiş, düşman tarafında bulunan, müşriklerin en başta gelen kumandanı ve en azılı din düşmanlarından olan Sa’d bin el-As’ı öldürmüştür.
Uhud harbinde de, Müslümanların sıkışık durumlarında büyük bir metanetle çarpışmış, Peygamberimiz Efendimiz (s.a.v.) yanında hiç ayrılmayıp, düşmana karşı savaşmıştır.
Hazret-i Sa’d bin Ebi Vakkas (r.a.) ok atmakta çok maharetliydi. Her attığı ok isabet ediyordu.
İslamiyette, Allah yolunda ilk ok atan sahabi olup, okçuların (krmankeşlerin) reisiydi.
Uhud harbinde, 1000’den fazla ok attı. Peygamberimiz (s.a.v.) tarafından büyük iltifatlara mazhar oldu.
Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) o ok atarken;
-“At ya Sa’d. Anam babam sana feda olsun.”
Diye dua etmiş, her ok atışında;
-“İlahi bu senin okundur. Atışını doğrult.”
“Allahım sana dua ettiğinde Sa’d’ın duasını kabul eyle.” Diye dua etmiştir.
Peygmaber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) hayatında;
-“Anam, babam sana feda olsun.” Diye sadece Sa’d için dua etmiş, bunun dışında hiçbir kimseye böyle dua etmediğini Hazret-i Ali (r.a.) bildirmiştir.
Hazret-i Aişe (r.anha) anlatır;
-“Resulullah (s.a.v.) gazvelerin birinde, geceleyin medine’ye dönüp geldiğinde;”
-“Ne olurdu, Salih bir kimse beni korumağı üzerine alsaydı.” Buyurdu.
Birden bir silah sesi duyduk.
-“Bu kimdir?” buyurdu.
-“Benim sa’d bin Ebi Vakkas.” Dedi.
Peygamberimiz (s.a.v.);
-“Seni buraya hangi şey getirdi.” Yani buraya niçin geldin? buyurdu.
Hazret-i Sa’d bin Ebi Vakkas;
-“İçimden bir ses Resulullah (s.a.v.) yalnızdır, korkarım ki, din düşmanları ona bir sıkıntı ve eziyet verirler.” Dedi. Bunun için onu korumağa ve hizmetine geldim.”
Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) ona dua etti. Ve uyudu.
Devam edecek…
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Sa’d bin Ebi Vakkas (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Sa’d bin Ebi Vakkas (Radiyallahu anhu)- 4
09 Nisan 2009Girnavas Şelalesi (İlk bahar) Nusaybin
Sa’d bin Ebi Vakkas (Radiyallahu anhu)- 4
Sa’d bin Ebi Vakkas (r.a.) hazretleri, bir çok birliklere de kumandanlık etmiştir. Peygamberimiz (s.a.v.) zamanında Hicaz’da, el-Harrar mevkiine gönderilen seriyyeye kumandanlık yapmıştır.
Medine şehrinin emniyetinin sağlanmasında önemli görevlerde bulunmuş, bu seferde Peygamberimiz (s.a.v.) in sancağını taşımıştır.
Hudeybiye antlaşmasında bulunmuş, şahid olarak anlaşmayı imza etmiştir. Hazret-i Ebû bekir (r.a.), Halife seçilince ilk biat edenler arasında olmuştur.
Hazret-i Ömer zamanında, Hevazin bölgesine zekat toplamak için gönderilmişti. Bu sırada İran taraflarındaki olaylar büyüyünce, hem bu olayları önlemek, hemde düşmana bir ders vermek için bir İslam ordusu hazırlandı. Bu ordunun başına kimin geçirilmesi gerektiği yapılan şûrada görüşüldü.
Bazıları bizzat bu ordunun başına kumandan olarak halife Hazret-i Ömer (r.a.) in getirilmesini istiyorlardı. Bir kısmı da bunun çeşitli sebeplerle uygun olmayacağını, başka birisinin kumandanlığa getirilmesini istiyordu. Bu sırada Sa’d bin Ebi Vakkas (r.a.) hazretlerinin Hevazinden mektubu geldi.
Sa’d bin Ebi Vakkas (r.a.) ın ismini duyan Eshab-i Kiram (r.anhüm) in hapsi ittifakla hazret-i Ömer (r.a.) e;
-“İşte aradığım kimseyi buldun.” Dediler.
Bunun üzerine Hazret-i Ömer (r.a.), Sa’d bin Ebi Vakkas (r.a.) ı Medine’ye çağırarak, O’nu İslam ordularına başkumandan tayin etti.
O’na;
-“Ey Sa’d! Sana Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) ın dayısı ve eshabı dediklerine bakıp da gururlanma. Allah-u Teâlâ kötülüğü ancak iyilik ile yok eder.”
Hazret-i Ömer (r.a.) sözlerine şöyle devam etti.;
-“Allah ile kul arasında kulluktan başka bir bağ yoktur. Allah onların Rabbi, onlar da O’nun kullarıdır. Fakat ölürken ki son durumları ve bu son nefeste ettikleri son sözleri bakımından üstün olurlar. Ancak kullukta Allah katında karşılık bulur sevab kazanırlar. Bak Allah’ın Resûlü ne yapıyor idiyse sen de öyle yap ve sabrı bırakma.” Dedi.
Hazret-i Ömer (r.a.) bu şekilde nasihat ettikten sonra Sa’d bin Ebi Vakkas (r.a.) in emrine dörtbin asker verdi. Hazret-i Sa’d bin Ebi Vakkas (r.a.), bu askerlerle medine’den çıktı.
İran topraklarında bulunan İslam askerleri ile birleşerek meşhur ‘Kadisiye’ meydan muharebesi kazandı.
Devam edecek…
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Sa’d bin Ebi Vakkas (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Sa’d bin Ebi Vakkas (Radiyallahu anhu)- 5
09 Nisan 2009Girnavas Şelalesi (İlkbahar) Nusaybin
Sa’d bin Ebi Vakkas (Radiyallahu anhu)- 5
Kadisiye Muharebesi;
İslam ordusu ile İran ordusu arasında oldu. İslam ordusuna Sa’d bin Ebi Vakkas (r.a.), İran ordusuna da Rüstem kumanda ediyordu.
İslâm ordusu, Fırat nehrinin bir kolu olan Atik nehrinin ‘Kadisye’ denilen yerinde ordugah kurdu. Harpten önce İran’ın başşehri Medayına elçiler gönderdi.
İran kisrası Yezd-i Cürd ile görüştüler. İranlıları İslâm’a davet ettiler.
-“Ya Müslüman olursunuz, ya cizye verirsiniz veya harp edersiniz.” Diye şart ileri sürdü.
İran kisrası buna sinirlenerek;
-“Eğer benden önce elçi öldüren bir Melik olsaydı, ben ikincisi olup, sizi öldürürdüm.”
Dedikten sonra bir miktar toprak getirtti.
-“Bende sizin için başka şey yok. En büyüğünüz kimse bunu yüklensin de reisinize götürsün ve biliniz ki, cümlenizi ‘Kadisiye’ hendeğine gömmek için Rüstem’i göndermek üzereyim.” Dedi.
Bunun üzerine elçiler arsında bulunan Asım bin Amr (r.a.) kalkıp toprağı yüklendi, dışarıya çıktılar. Arkadaşlarıyle beraber Hazret-i Sa’d (r.a.) ın yanına döndüler.
Ve;
-“Ya Sa’d müjde. Allah-u Teâlâ onların toprağını bize verdi.” Dediler.
Eshab-i Kiram (r.anhüm) verilen bu bir parça toprağının tamamının verileceğine dair Allah-u Teâlâ’nın bir müjdesi olarak inandılar.
İran ordusu da gelip, Atik nehri kıyısında ordugah kurdu. 120 bin kişi olan İran ordusu’nun 30 bini zırhlı ve birbirinden ayrılmaması için zincirle bağlı idiler. Ayrıca İran ordusu’nun ön saflarında filler yerleştirilmişti. İslâm ordusu ise 34 bin kişi idi.
Hazret-i Sa’d (r.a.), anlaşma ile işi haletmek istiyordu. Yine elçi göndererek üç gün süre tanıdıklarını bu üç gün içinde ya Müslüman olursunuz, ya cizye verirsiniz veya cenge hazır olursunuz diye haber gönderdi.
Onlar üç gün içinde bunları kabul etmediler. Dödüncü gün harp başladı. Harp başlamadan önce Önce Hazret-i Sa’d askerlerine şöyle hitab etti.
-“Mevkilerinizde sebat ediniz, öğle namazından sonra ben dört tekbir alacağım, ilkinde siz de tekbir alırsınız, harbe hazır olursunuz, ikinci tekbirde, siz de tekbir alır silahlanırsınız. Üçüncü tekbirde siz de tekbir alıp, askeri harp için coşturursunuz, dördüncü tekbirde düşman üzerine hücum ediniz;”
Ve;
-“La havla vela kuvvete illa billah.” Deyiniz.
Devam edecek…
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Sa’d bin Ebi Vakkas (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Sa’d bin Ebi Vakkas (Radiyallahu anhu)- 6
10 Nisan 2009Girnavas şelalalesi (İlkbahar) Nusaybin
Sa’d bin Ebi Vakkas (Radiyallahu anhu)- 6
İslâm askerleri, bildirilen emirle düşmana hücum ettiler. İran ordusu beraberinde getirdikleri fillerle karşılık verdiler.
İlk gün şiddetli çarpışmalar oldu. Sonraki günlerde İslâm orduları uyguladıkları dahiyane taktiklerle İran ordusunu bozguna uğrattılar.
Önce İran Ordusu komutanları öldürüldü. İran Ordusu baş komutanı Rüstem de öldürülünce ordu dağıldı. Kaçmaya başladılar. Kaçanların çoğu da nehre düşerek boğuldu.
Bu harb’te Müslümânlar 2000 şehid verdi. İranlıların tamamına yakını öldürüldü. Müslümânlar büyük bir zafer kazandılar.
Daha sonra Hazret-i Ömer (r.a.) in emriyle Sâsani Devleti’nin başşehri ve İran Kısrası’nın bulunduğu Medayın şehrine haraket edildi.
İslâm askerinin Medayın’a haraket ettiğini İran Kısrası Yezd-i Cürd duyunca korkudan şehri terk etti.
İslâm Ordusu Medayın şehrine kolayca girerek burayı fethetti. Sa’d bin Ebi Vakkas (r.a.) bu fethi şu mektubla Halife-i Müslümine bildirdi.
-“Rahman ve Rahim olan Allah-u Teâlâ’nın adıyla, Irak valisi Sa’d bin Ebi Vakkas’tan, Müminlerin emiri Ömer-ül Fâruk’a;”
-“Allah’ın selamı üzerine olsun. Kendisinden başka hak ma’but olmiyan, eşi benzeri olmayan Allah-u teâlâ’ya hamd eder, O’nun habibi olan Muhammed aleyhisselam’a salat ve selam ederim. Allah-u Teâlâ şeytan’a uyan bir kavme karşı bize zaferi ihsan etti. Gözün görmediği meydanlarda at koşturmayı nasib etti. Allah-u Teâlâ bize ihsanı ile muamele etti. Kisra’nın yurdunun büyük bir kısmını ele geçirdik. Ordu kumandanlarının çoğunu öldürdük. Bu savaşta melekler onların yüzlerine ve arkalarına vuruyorlardı. Çünkü Allah-u Teâlâ iman edenlerin yardımcısıdır. İman etmiyenlerin yardımcısı yoktur. Yezd-i cürd öldürüldü. Kızı da esir olarak ele geçirildi. Bundan sonra ne yapacağımız hususunda, medain şehrinde emirlerinizi bekliyorum. Allah-u Teâlâ’nın selamı bütün Müslümanların üzerine olsun.”
Hazret-i Ömer (r.a.), Sa’d bin Ebi Vakkas (r.a.) ın mektubunu aldı. Medine’de bulunan Eshab-i Kiram (r.anhüm) ile uzun uzun istişare etti.
Haşr suresi 7, 8, 9, 10’ ncu ayetlerini delil getirerek, arazının eski sahiplerinde kalmasına ve araziye haraç vergisi konulmasına karar verildi.
Bu kararı Hazret-i Ömer (r.a.) şu mektubla Sa’d bin Ebi Vakkas (r.a.) a bildirdi.
-“Mektubunu aldık. Orada, bildirildiğine göre, gaziler senden, elde ettikleri ganimetleri ve Allah-u Teâlâ’nın ‘fey’ olarak kendilerine ihsan ettiği malları kendileri arasında taksim etmeni istemişler. Benim mektubum sana ulaşınca mes’eleye nazar et ve eğil. Mal, hayvan ve eşya olarak insanların celbettikleri ganimetleri topla. Onları Müslümanlardan hazır bulunanlara bölüştür. Arazi ve nehirleri işleyicilerine bırak ki, onlar bütün Müslümanların atiyyelerine dahil olsun. Çünkü, eğer sen onları yani arazi ve nehirleri halen orada bulunanlara taksim edersen, onlardan sonra geleceklere bir şey kalmaz.”
Devam edecek…
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Sa’d bin Ebi Vakkas (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Sa’d bin Ebi Vakkas (Radiyallahu anhu)- 7
11 Nisan 2009Çağ-Çağ deresi (bore Veysike) Nusaybin
Sa’d bin Ebi Vakkas (Radiyallahu anhu)- 7
Sa’d bin Ebi Vakkas (r.a.) Hazret-i Ömer (r.a.) un Mektubuna devam etti.
-“Ben sana, karşılaştığın kimseleri, harpten önce İslâm’a davet etmeni emretmiştim. Her kim muharebeden önce davetine icap eder de Müslüman olursa, o kimse Müslümanlardan bir fert sayılır. Müslümanlar için yapısı lazım olan hak ve vecibeler onun için de tahakkuk etmiştir. Onun da İslam’da bir hissesi (sehmi) vardır. Her kim harp ve hizmetten sonra İslâm davetine icabet ederse o da Müslümanlardan bir ferttir. Lâkin onun malı Müslümanlarındır. Zira Müslümanlar onun malını, o İslam olmazdan önce elde etmişlerdir. İşte bu benim emrim ve sana yollanan ahdimdir.”
Kadisiye Harbi ve Medayın’in fethinde büyük ganimet elde edilmiş, Kisra’nın sarayları ve hazineleri Müslümanların eline geçmişti.
Medayın şehrinin, havasının ve suyunun askerlere iyi gelmediğini anlayan Hazret-i Sa’d (r.a.), Hazret-i Ömer (r.a.) e durumu biidirdi. Bunun üzerine Hazret-i Ömer (r.a.), yeni bir şehir tesis edilmesini emretti. Hazret-i Sa’d (r.a.) da Kûfe şehrini kurdu. Kûfe şehrinin ilk valisi tayin edildi.
Hazret-i Ömer (r.a.), şehid olmadan önce kendisinden sonra yerine geçecek halifeyi seçmek için altı kişilik bir şûra teşkil edilmesini vasiyet etmişti. Bildirmiş olduğu altı kişiden biri de Sa’d bin Ebi Vakkas (r.a.) hazretleriydi. Eğer Sa’d (r.a.), halife seçilmezse ona bir vezirlik verilmesini de vasiyet etmişti.
Hazret-i Osman (r.a.) halife seçilince Hazret-i Ömer (r.a.) in tavsiyesine uyulurak, Hazret-i Sa’d (r.a.) l tekrar Kûfe valiliğine tayin etti.
Hayatının sonlarına doğru, Medine’ye yakın‘Akik’ denilen yerde hastalandı ve orada 65(M. 675) yılında vefat etti.
Mubarek cesedi Medine-i Münevvere’ye götürüldü. Namazını Medine valisi Mervan (r.a.) kıldırdı. Vasiyetine uyularak Bedir Harbinde giymiş olduğu elbisesi ile defnedildi.
Sa’d bin Ebi Vakkas hazretleri (r.a.), Cennetle müjdelenen on sahabiden (Aşere-i Mübeşşere’den) en son vefat edendir.
Hazret-i Sa’d (r.a.), heybetli, orta boyda, esmer tenli, cesur, sözü, özü doğru büyük bir zattı. Çok cömert olup, sadeliği severdi.
Hazret-i Sa’d (r.a.), Veda Haccı’ndan sonra hastalandığında, Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) kendisini ziyarete gelmişti.
Devam edecek…
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Sa’d bin Ebi Vakkas (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Sa’d bin Ebi Vakkas (Radiyallahu anhu)- 8
11 Nisan 2009Çağ-Çağ deresi (Bor-e Veysike) Nusaybin
Sa’d bin Ebi Vakkas (Radiyallahu anhu)- 8
Sa’d hazretleri (r.a.) hastalığı şiddetlendiğinden duâ almak için Peygamber Efendimiz (s.a.v.) e;
-“Ya Resulullah siz Medine’ye döneceksiniz de ben burada ölüp dostlarımdan geriye mi kalacağım?” dedi.
Peygamber Efendimiz (Sallallahualeyhi ve selem) de;
-“Hayır! Sen bizden geri kalamazsın! Burada kalır da Salih ameller işlersen, elbette onunla derecen artar, merteben yükselir. Umarım ki; Sen uzun zaman yaşayacaksın! Öyle ki senden, bir takım kavimler faydalanacak, bir takımları da mahrum kalacak.” Dedi.
Ve;
-“Ya Rabbi! Eshabımın Mekke’den Medine’ye dönüşünü tamamla.” Diyerek duâ etti. Bunun üzerine iyileşti, şifa buldu. Medine’ye döndü.
Sa’d bin Ebi Vakkas Hazretleri (r.a.), Peygamber Eafendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) e annesi tarafından dayı olurdu.
Bunun için Peygamberimiz (s.a.v.) ona;
-“Bu benim dayımdır. Böyle bir dayısı olan varsa bana göstersin.” Diyerek iltifatlarda bulunurdu.
Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) yine Bir hadis-i şeriflerinde;
-“Ebû Bekir Cennettedir, Talha Cennettedir, Zübeyr Cennettedir, Abdurrahman ibn-i Avf Cennettedir, Sa’d İbn-i Ebi Vakkas Cennettedir, Said ibn-i Zeyd Cennttedir.” Buyurdu.
Sa’d bin Ebi Vakkas Hazretleri (r.a.) 270 hadis-i şerif rivayet etmiştir. Rivayet ettiği hadis-i şeriflerden bazıları şunlardır.
Resulullah (Salllallahu aleyhi vesellem) her namazın ardından muhakkak şöyle duâ ederdi.
-“Allahım, korkaklıktan, cimrilikten sana sığınıyorum. Rezil bir hayata düşmekten, dünyanın ve kabrin imtihanından sana sığınıyoryum.”
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) şöyle buyurdu;
-“Sizden kim hergün bin tane sevab kazanmak isterse 100 def’a tesbih’te bulunsun. Böyle yaparsa bin sevab kazandığı gibi, onun misli kadar günahını da Allah-u Teâlâ yok eder.”
Hazret-i sa’d bin Ebi Vakkas hazretleri (r.a.) duâ’sının kabul edilmesi için duâ istendiğinde;
Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Duâ kabul olmak için helal lokma yiyin.” Buyurdu.
Devam edecek…
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Sa’d bin Ebi Vakkas (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Sa’d bin Ebi Vakkas (Radiyallahu anhu)- 9
11 Nisan 2009Çağ-çağ deresi (Bore veysike) Nusaybin
Sa’d bin Ebi Vakkas (Radiyallahu anhu)- 9
Sa’d bin Ebi Vakkas hazretleri (r.a.) Peygamber efendimiz (s.a.v.) in duâ’sını aldığından her duâ’sı kabul olurdu.
Bunun için, Müslümanlar O’nun duâ’sını almaya çalışırlardı. Düşmanları da, her attığı ok isabet ettiğinden çok korkarlardı.
Ömrünün sonlarına doğru, gözleri görmez olmuştu. Bu halde iken Mekke’ye gelmişti.
Mekke halkı etrafında toplanıp,
-“Bana duâ et, bana duâ et.” Deyince hepsine duâ ediyordi.
Abdullah bin es-Saib (r.a.) anlatır;
-“Ben genç idim, bir ara O’na yaklaştım ve kendimi tanıtmağa çalıştım.”
Beni tanıdı, Ve;
-“Sen mekke’nin en iyi okurlarından birisin.” Dedi.
Ben de;
-“Evet.” Dedikten sonra
Bir ara;
-“Amca senin duân makbul, herkese duâ edip duruyorsun, kendin için duâ etsen de gözlerin açılsa olmaz mı?” dedim.
Sa’d bin Ebi Vakkas (r.a.) gülümseyerek;
-“Oğlum Allah-u teâlâ’nın benim hakkımdaki takdiri (gözümün görmemesi), gözümün görmesinden daha güzeldir.” Buyurdu.
Sa’d bin Ebi vakkas hazretleri (r.a.) buyurudu ki;
-“Hayatımda üç gün ağladım. Bunlardan biri, Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve selem) in vefat ettiği zaman, İkincisi Hazret-i Osman (r.a.) şehid edildiği zaman, Üçüncüsü de hakka sığınırken ağladım.”
Yine Sa’d bin Ebi Vakkas (r.a.) buyurdular ki;
-“Bir kimse gündüz hatim okursa, Melekler ona akşama kadar duâ eder. Gece hatim okursa Melekler sabaha kadar duâ eder.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Sa’d bin Ebi Vakkas (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Said Bin Zeyd (Radiyallah-u anhu);
11 Nisan 2009Cahiliye devrinde kızların diri diri gömüldüğü ‘Arabistan çölü’
Said Bin Zeyd (Radiyallah-u anhu);
Aşer-i Mübeşşere’den, yani dünyada iken Cennetle müjdelenen on sahabi’den biri. Künyesi Ebû Aver ve Ebû Sevir idi. Nesebi Said bin Zeyd bin Amr bin Nüfeyl bin Rezah bin Adiyy bin Kâ’b bin Lüeyd idi.
Nesebi Kâ’b bin Lüeyde Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) ile nesebi birleşir. Annesi Fatima binti Ba’ce İbni Halef el-Huzariyyedir. Dedesi Amr hazreti Ömer ibni Hattab (r.a.) amcasıdır.
Hazret-i ömer (r.a.) in hem eniştesi hem de kayınbiraderidir. Kızkardeşi Atika binti Amr, Hazret-i Ömer (r.a.) in, Onun kızkardeşi Fatima binti hattab da kendisinin hanımı idi.
Said bin Zeyd (r.a.) 51 (M. 671) senesinde Medine’ye yakın yeşilliği bol ve güzel bir yer olan ‘Akik’te yetmiş yıllarında vefat etti. Cenazesi Sa’d bin Ebi Vakkas (r.a.) yıkayıp, techiz etti. Abdullah bin Ömer (r.a.) namaz’ını kıldırdı. Medine’de Bâki kabristanlığı’na Eshab-i Kiram (r.anhüm) in omuzları üstünde getirilip, Sa’d bin Ebi Vakkas (r.a.) ile Abdullah bin Ömer (r.a.) kabre indirerek defn edildi.
Said bin Zeyd Hazretleri (r.a.) nin babası Zeyd bin Amr (r.a.), islamiyetten önce Peygamberimiz (s.a.v.) le görüşürdü. Allah-u teâlâ’nın kendine verdiği ilham ile putlara tapan insanların haline şaşar, putperestliğin şirk olduğunu, onlara kesilen kurbanlarını etinin yenemiyeceğini düşünürdü.
Bu sebeple kendine yeni bir din bulmak için Suriye taraflarına gidip Hazret-i İbrahim (a.s.) dinine girerek Haniflerden oldu.
Mekke’ye döndüğünde cahiliye adetlerinden olan kız çocuklarını diri diri toprağa gömenlerle mücadele etti. Kız çocuklarının çoğunun ölümden kurtulmalarına sebep oldu.
Oğlu Sa’id’e de sık sık;
-“Bir Allah’a mı, yoksa bin İlaha (putlara) mı inanayım.” Der.
Onu Allah’a inanamaya teşvik ederdi. Bu sebepledir ki, Said (r.a.) e Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) kendisine Müslüman olmasını söyleyince, Said bin Zeyd (r.a.) hanımı Fatima (r.anha) ile birlikte hemen Müslüman oldu.
Muhammed (s.a.v.) İslam Dinini tebliğe başladığında ilk katılanlardan olup, ilk inanların arasına girdi. Habbab bin Eret (r.a.) evlerine gelip, Fatima Binti Hattab (r.anha) a Kur’an-i Kerim okurdu. Hazret-i Ömer bin Hattab (r.a.) da Said bin Zeyd (r.a.) in evinde okunan kur’an-i Kerim’den kalbı yumuşayıp, tesiri altında kaldı.”Bilgi için Hazret-i Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu-3 Kur’an-i Kerim’i okuyup, fesahatı, belegatı, manaları ve üstünlüklerine hayran kalıp, düşmanlığı silindi.
Bunun üzerine Hazret-i Ömer (r.a.) Muhammed (s.a.v.) in yanına gidip iman etmekle şereflendi.
Devam edecek…
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Said bin Zeyd (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Said Bin Zeyd (Radiyallah-u anhu)- 2
12 Nisan 2009Aşe Bihike (Baverne köyü) Nusaybin
Said Bin Zeyd (Radiyallah-u anhu)- 2
Said bin Zeyd (r.a.) Müslüman olunca Mekke’de, diğer Eshab-i Kiram gibi müşriklerden çok eziyet çekip, işkence gördüler.
Mekke’de su-i kast, işkence, zulüm ve tazyikleri artınca Peygamber Efendimiz (s.a.v.) in müsaâdesi ile Habeşistan’a hicret etti. Sonra Medine’ye geldi.
Hicreti Nebevi’den sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) ın emriyle Hazret-i Talha bin Ubeydullah (r.a.) ile baraber Suriye tarafında araştırma ve oralardakilerin hallerini inceleme vazifesiyle gönderildi. Bu vazifedeyken Ebû Süfyan (r.a.) nın başkanlığındaki kervanın durumu araştırdı.
Bedir Gazâ’sında bulunmadıysa da, Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) O’nun oklarını attılar. Ganimetten pay ayrıldı. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bütün gazvelerine katıldı.
Cennetle müjdelendiği hadis ve hadis-i şerif;
-“On kişi Cennettedir. Ebû Bekir Cennettedir. Ömer, cennettedir. Osman Cennettedir. Ve Ali, Zübeyr, Talha, Abdurrahman bin Avf, Ubeyde bin Cerrah, Sa’d bin Ebi Vakkas (r.anhüm), Cennettedir.”
Peygamberimiz (s.a.v.) bu dokuz kişiyi zikr edip sustu.
Sahabe-i Kiram (r.anhüm);
-“Ya Resulullah (s.a.v.) onuncusu kimdir)” diye sorunca.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem);
-“Said bin Zeyd Cennettedir.” Cevabını verdi.
Said bin Habib (r.a.) der ki;
-“Hazret-i Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali, Sa’d, Said, Talha, Zübeyr ve Abdurrahman bin Avf (r.anhüm) ın Resulullah (s.a.v.) katında yeri bir idi. Muharebede onun önünde, namazda arkasında idiler.”
Hadis kitablarının en kıymetlisi olan Buhari ve Müslüm bunu böylece bildirmektedir.
Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) Halife olunca O’na biat etti. Hazret-i ömr (r.a.) hilafeti (13/M. 634- 23/M.644) zamanında 13 (M. 634) de Ecnâdeyn nuharebelerinde süvari kuvvetlerine kumanda etti.
Şam’ın muhasarasına katılıp, şehrin fethinde bulundu. 15 (M. 636) da Yernük muharebesine katıldı. Hazret-i Osman (r.a.) halife seçildiğinde O’na biat etti.
Hazret-i Osman (r.a.) O’na Kûfe’de iktâ olarak bir miktar arazı verdi. Hazret-i Osman (r.a.) in şehadetine çok üzüldü.
Said bin Zeyd (r.a.) zamanını devamlı ibadetle geçirirdi. Dünya ve dünya ni’metlerinden daha çok ahireti düşünürdü. Makam ve mevkiyi hiç düşünmez, ancak kendisine bir vazife verilirse, bunu en iyi şekilde yerine geiridi. Duası kabul olanlardan idi. Bunun için kendisini kırmaktan herkes çekinirdi.
Rivayet ettiği Hadis-i şeriflerden bazıları;
-”Kim başkasına ait olan bir karış yeri haksız olarak, kendi mülküne dahil ederse kıyamet gününde arzın yedi katı halka gibi boynuna geçirilir.”
-”Kırmızı beyaz mantar (Kem’e) kudret helvası nevindendir. Suyu gözlere şifadır.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Said bin Zeyd (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Talha bin Ubeydullah (Radiyallah-u anhu);
13 Nisan 2009Girnavas köprüsü (İLKBAHAR) Nuasybin
Talha bin Ubeydullah (Radiyallah-u anhu);
İlk iman’a gelenlerden ve aşere-i mübeşşere’den. Dedesi, Ebû Bekr-i Sıddıkın dedesinin kardeşidir. Bedir gazâsında, Şam tarafında vazifeli idi. Diğer gazâlarda bulundu.
-“Talha ile Zübeyr, Cennette komşudurlar.” Hadis-i Şerifi ile medh edildi.
Çok zengin olup, bütün malını Allah yolunda dağıttı. Deve harbinde Hazret-i Ali (r.a.) tarafında değildi. Orada ok ile şehid oldu.
Hazret-i Ali (r.a.) buna çok üzüldü. Ağlayarak mübarek eli ile yüzünden toprağı sildi, namazını kendi kıldırdı.
Hazret-i Talha (r.a.); Humne binti Cahş, Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) in kızı Ümmü Gülsüm (r.anha) ve Ümmü Ebban binti Utbe ile evlenmiş ve on’u erkek, dörd’ü kız ondört çocuğu olmuştur.
Hazret-i Talha (r.a.) nın ismi Talha bin Ubeydullah bin Osman bin Amr bin Ka’b olup, künyesi Ebû Muhammed, lakabı Feyyaz ve Hayyir (Çok hayır işleyen) dir.
Hicretten yirmidört yıl önce Mekke’de dünya’ya geldi. Soyu altıncı babada Hazret-i Ebû Bekir (r.a.), Onuncu babada ise Resulullah (Sallallahu aleyhi vesellem) ile birleşir.
Babası Ubeydullah, Resulullah (s.a.v.) Peygamberliğini ilan ettiği zaman hayatta idi. Talha (r.a.) babasının vefatınden evvel onbir yaşında iken Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) in tavsiyesine uyarak İslamiyeti kabul etmiş Müslüman olmuştur.
İlk iman edenlerin sekizincidir.Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) vasıtasıyla iman edenlerin beşincisidir. Hazret-i Talha (r.a.), İslam’ı tanımadan önce de ticaretle uğraştığı için sık sık Mekke dışına çıkardı.
Bu seyahatlarinden birinde Şam yakınlarında Busra kasabasında bir panayır’a gelmişti.
Bir rahip;
-“Panayıra gelenlere sorun; içlerinde Mekke’den gelen var mı?” diye seslendi
Bunun üzerine Hazret-i Talha (r.a.);
-“Evet ben Mekkeliyim.” Dedi.
Bunun üzerine rahib;
-“Ahmed (Aleyhis selam) zuhur etti mi? Diye sordu.
Talha (r.a.);
Ahmed Aleyhis selam kimdir?” diye sordu.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Talha bin Ubeydullah (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu