‘Hazreti Aişe (r.a.)’ olarak etiketlenmiş yazılar
Muslümanların Haklarına riayet etmek- 4
08 Temmuz 2008Bazne taka mevki-i (Nusaybin)
16 – Kötü kimselerin şerrinden kurtulmak için onları idare etmendir.
Hazret-i Aişe (r.a.) demiştir ki:
-“Bir adam Resulullah (s.a.v.) ın yanına girmek için izin istedi.
Resulullah (s.a.v.):
-“Ona izin verin, o kabilenin kötü adamıdır.” Buyurdu.
Aişe (r.a.) devamla der ki:
-“Bir adam Resûlullah (s.a.s.) ın yanına girdiğinde, Resûlallah (s.a.v.) ona yumuşak bir dille konuştu hatta ben o adamın Resûlullah (s.a.v.)ın katında bir yeri bulunduğunu zan ettim.
Adam çıkıp gittiği vakit ben Resûlullah (a.s.v.) tan bu hususta malumat istedim, bunun üzerine;
Resulullah (a.s.v.):
-“Ey Aişe, kıyamet gününde Allah (c.c.) katında insanların en kötüsü, kötülüğünden korunmak için kendisine İKRAM EDİLEN KİŞİDİR. “buyurdu.
Resulullah (a.s.v.) buyurdu:
-“Kişinin şeref ve haysiyetini koruduğu şey onun için sadakadır.”
Resulullah (a.s.v.) gene buyurdu:
-“İnsanlara amelleriyle karışınız (onlarla ihtilat ediniz) kalplerle onlardan uzaklaşınız.”
17 - Zenginlerle oturmaktan kaçınman ve fakirlerle oturmağı çok kere tercih etmendir.
Resul-i Ekrem (Salallahu aleyhi ve selem) şöyle buyurdu:
-“Ölülerle oturmaktan kaçınınız.”
Denildi ki:
-“O, ölüler kimdir?”
Resulullah (a.s.v.):
-“Zenginlerdir” buyurdular.
Resulullah (s.a.v.) şöyle duada bulunurlardı:
-“Allah’ım, beni FAKİR olarak yaşat, FAKİR olarak öldür ve beni FAKİRLER zümresinde haşr et.”
Süleyman (Aleyhis selam), mescitte fakir gördüğü zaman onun yanında oturur ve:
-“Fakir, Fakir olanın yanında oturuyor.”derdi
Musa (aleyhis selam) dedi ki;
-“EY Allah’ım ben seni nerede arayayım?”
Allah (c.c.) buyurdu:
-“Kalbleri benim için parçalananların yanında.”
18 – Kendisinden din hususlarında faydalandığı veya kendisinin fayda verdiği kimselerle oturmak ve hiçbir faydası olmayan gafil kimselerin meclisinde oturmaktan kaçınmaktır.
Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve selem) buyuryor ki:
-“Yalnız olmak, kötü arkadaşla oturmaktan HAYIRLIDIR,”
-“İyi arkadaşla oturmak yalnızlıktan HAYIRLIDIR.”
-“Sükut ertmek kötü konuşmaktan HAYIRLIDIR.”(Hakim rivayet etmiştir.)
Gafil olan kimselerle oturmayı çoğaltığı zaman her oturuşta onun dininden bir şey noksanlaşır.
FARZ EDİLSİN Kİ;
Onlardan her biri, her oturuşta, onun elbisesinden bir iplik veya sakalından bir kıl almış olsa yakın bir zamanda ÇIPLAK TÜYSÜZ kalmaktan korktuğu için o meclisten kaçınmaz mı idi? Öyle ise DİN için kaçınmak evladır.
Devam edecek…..
Dinde kırk esas (İmam-i Ğazali)
Allah-u Teala Hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Müslümanların hakkına riayet eden kullarından eylesin. AMİN…….
Fuad Yusufoğlu
Müslümanların haklarına riayet etmek- 5
08 Temmuz 2008Sinne diza Mevki-i (Navala sipi)
19 – Hastalarını ziyaret etmek, cenazelerine katılmak, kabirlerini ziyaret etmek, onlara arkalarında HAYIR DUA ETMEK, aksırana YERHAMUKUMULLAH (Hayır ve bereketle ) dua’da bulunmak.
Kısaca:
İhsanda bulunmak, ihtimam etmek, ezayı defetmek gibi iyi haraketlerden kendin için yapılmasını sevdiğin şeylerle insanlar hakkında yapman, sana muamele ettiklerinde hoşuna gidenlerle sen de muamelede bulun.
20 – Umum Müslümanlar dışında, komşu, akraba veya hükümdar gibi beraber bulunduğu kimselerle konuşmak ve onlarla muamelede bulunmak:
Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve selem) buyurmuşlardır ki;
-“Komşunun köpeğine taş attığın vakit komşunu incitmiş olursun.”( İmami Ahmed ve taberani rivayet etmişlerdir.)
Gene Resulallah (a.s.v.) buyurdular ki;
-“Kiyamet günü ilk muhakeme edilecekler KOMŞULARDIR.” (Ahmed Taberani rivayet etmişlerdir.
Resulullah(a.s.v.) enildi ki;
-“Felan (kadın) gündüz oruç tutar, gece de namaz kılar, bununla beraber komşusuna eziyet eder.”
Resulallah (a.s.v.):
-“O cehennemdedir.” Buyurdu.
Resulullah(a.s.v.) gene buyrudular ki;
-“Komşunun hakkı nedir biliyor musunuz?
-“Senden yardım isterse ona yardım edersin. Senden borç isterse ona borç verirsin. Muhtaç olursa ona yardım elini uzatırsın. Hastalandığında onu ziyaret edersin. Ölürse cenazesinde bulunacaksın.”
-“Hayırlı bir şeye kavuştuğunda onu kutlar, bir musibete düştüğünde taziyede bulunursun, izni olmadıkça, evinin havasını engelliyecek şekilde, evini, evinden yüksek yapmazsın.”
-“Bir meyve aldığında ona da hediye edersin. Eğer vermiyorsan aldığını evine gizli olarak getirirsin. Çocuğunu meyve ile dışarı çıkarmayasın.”
-“Olur ki, komşunun çocuğu meyve alamadığından kindar olur. Evinde kaynayan tencerenin kokusu ile komşuna eziyet etme. Ancak kaynattığın şeyden ona vermekle eziyet etmemiş olursun.”
-“Komşunun hakkı nedir biliyor musunuz?
-“Nefsin yed-i kudretinde olan Allah’a yemin ederim ki, Komşu hakkını ancak Allah (c.c.) ın rahmetine mazhar olmuş olanlar ödeyebilir.”
Akrabalığa gelince;
Bu Hususta Resulullah (Sallalah-u aleyhi ve selem) şöyle buyuruyor:
-“Hadisi kûdsi de Yüce Allah(c.c.) buyuruyor ki;
-“Ben rahmanım, bu sıla-i rahim (akrabalık) için ismimden bir isim ayırdım. Akrabasını ziyaret ederek, ona iyilik yapana ben de iyilik yaparım, kim akrabasını unutursa bende onu unuturum.”
Resulullah (sallallahu alyehi ve selem) bir hadisi şerifinde şöyle buyuruyor:
-“Akrabayı ziyaret etmek ömrü ziyadeleştirir.”
Resulullah (a.s.v.) Şöyle buyuruyor:
-“Cennetin kokusu beş yüz senelik mesafede bulunur. Ana – Babasına asi olan ve akrabasının ziyaretini kesen kimse onun kokusunu duyamaz.” (Taberani rivayet etmiştir.)
Kadının hakları bunlar ve bunlardan daha fazla olarak sayılabilir. Çünkü kadına, bütün kendisine vacip olanları yerine getirmekle beraber, kocası ile iyi geçinmek ve onu hoş tutmak vaciptir.
Resul-i Ekrem (a.s.v.) şöyle buyuruyor:
-“Sizin en hayırlınız ailesine en hayırlı olanınızdır. Ben aileme en hayırlı olanınızım.”
Devam edecek…..
Dinde kırk esas (İmam-i Ğazali)
Allah-u Teala Hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Akrabalık hakkına riayet eden Salih kullarından eylesin. AMİN…..
Fuad Yusufoğlu
Giybet ve koğuculuk
09 Temmuz 2008Çağ-Çağ barajı (Nusaybin)
Ey okuyucu; Bil ki,
Allah-u Teala (c.c.) kitabi Kur’an-i Kerim’de gıybetin kötülüğünü kesinlikle beyân buyurmuş ve gıybet edeni ölü etini yiyene benzetmiştir.
Yüce Allah (c.c.) buyuruyor ki:
-“Kiminiz de kiminizin arkasından çekiştirmesin. Sizden her hangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz.”
Resûl-ü Ekrem (s.a.v.) buyuruyor ki:
-”Her müslümanın;”
-”Kanı,”
-”Malı,”
-”Irzı ve namusu diğer, müslümanlara haramdır.”
-“Gıybetten sakının. Gıybet zinâdan daha kötüdür. Kişi zinâ yapar ve tevbe eder. Allah’da (c.c.) onun tevbesini kabûl buyurur. Fakat gıybet edeni affetmez. Onu ancak çekiştirdiği kimse affettiği vakit affeder.”
-“Gıybet eden kimse, bir yere mancınık dikip, onunla sağa sola taş atana benzer. Gıybet ettikçe güzel amellerini sağa sola savurmuş olur.”
-“Kim Müslüman kardeşini lekelemek için çekiştirirse, Allah (c.c.) onu kıyamet günü Cehennem köprüsü üzerine durdurur. Söylediklerini çıkarmadıkça orada durur. Gıybet Müslüman kardeşini hoşlanmadığı şeyle zikretmektir.”
Yani:
Müslüman kardeşini, bedeninin, soyunun- sopunun veya işi, sözü dini veya dünyası hatta elbisesi ve birinin noksanlarını zikretmenle onu gıybet etmiş olursun.
Mütakaddimin ulemâsından bazıları derler ki:
-“Eğer felanın elbisesi çok uzundur veya çok kısadır dersen bu sözün gıybettir. Onun kendisinde bulunmasını hoşlanmadığı şeyleri zikretmen nasıl gıybet olmaz.
Rivâyet olunur ki, boyu kısa olan bir kadın bazı ihtiyacı için Peygamberimiz (s.a.v.) ‘in yanına gider. Kadın dışarı çıktığı zaman
Hz. Aişe (r.a.);
-“Ne kadar kısa kadın.” der.
Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.) buyurur:
-“Ey Aişe, onu gıybet ettin. Gıybetten kaçının. Zîra onda üç âfet vardır:
1- Gıybet edenin duası kabûl olmaz.
2- Güzel amelleri kabûl olmaz.
3- Gıybet edenin üzerinde günahlar birikir.”
Resûlullah (s.a.v.) bir kimseden diğerine söz götürmenin kötülüğü hakkında şöyle buyurmuşlardır:
-“Kıyamet günü insanların en kötüsü iki yüzlü olandır. Nemam (ondan ona söz taşıyan) öyle kimsedir ki, buna gelir başka türlü şeyler söyler, ona gider başka türlü söyler.”
Dünyada iki yüzlü olan kimsenin kıyamet günü ateşten iki dili olur.
Resûlullah (s.a.v.) buyuruyor:
-“Ondan ona söz götüren kimse Cennete girmez.”
Denilir ki:
Cenâb-ı Hak konuşan ve konuşmayan bütün mahlukâti dilli olarak yarattı. Halbukki balığın yaradılışında dili yoktur.
-“Bunun hikmeti nedir?”
Cevabında:
-“Çünkü, Allah Teâlâ (c.c.) Âdem (a.s.)’ı yarattığı zaman meleklere,
Kalblerin keşfi (İmam-i Ğazali)
Allah-u Teala Hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Giybet denen büyük beladen kaçınan kullarından eylesin. AMİN…
Fuad Yusufoğlu