‘Hikmetli sözler’ olarak etiketlenmiş yazılar

Girnavas mevki-i (Bore Beşir-e Mecido) Nusaybin

Sa’di Şirâzi (r.a.) nın “Gülistan” adlı kitabından kısa bölümler- 5

Hikâye;

Allah-u Teâlâ’nın sevgili kullarından bir zat sahrada oturuyordu. O sırada zamanın Padişahı geçti. O zât, kanâat aleminde oturup, dünya ile hiçbir alış-verişi olmayan bir kimse olduğundan, başını kaldırıp, göz ucuyla dahi olsa hükümdara bakmadı.

Padişah bu duruma sinirlenerek;

-“Bunda insaniyetten eser yoktur.” Gibi ağır sözler söyledi.

Vezir o zâta;

-“Buradan, senin önünden bu toprakların sahibi olan padişah geçti. Neden ona saygı göstermedin? Terbiye gereğini neden yerine getirmedin?” deyince

O zat Vezire;

-“Padişaha de ki;”

-“Ey Hükümdar, bu gibi şeyleri, senden isteyen ve ihsan bekleyenden bekle. Bir de şunu iyi bilki, hükümdarlar, millet korumak için padişah olmuşlardır. Yoksa millet, onlara tapınmak için yaratılmamışlardır.” Dedi.

Farisi iki şiir tercümesi;

-“Her ne kadar devlet ve saltanat sâyesinde,
Dünyalık her şey hükümdarın elinde ise de,
Padişahlar, âciz halkının koruyucusudur.
Koyun çobanı değil, çoban koyuna lazımdır.
Gelir bir zaman kavuşmul, olursan murâdına,
Zevk-ü sefâ içinde derin hayallere dalma
Bir gün gelecek gireceksin toprağın altına,
Yok orada fark padişah ile köle arasında,

Bu durumu vezir padişaha söyleyince, padişah doğru konuştuğunu görerek, o zatın bir isteği olup olmadığını sordu. O zât da ondan, kendisini rahat bırakmasını istedi.

Bunun üzerine Padişah;

-“Bana bir nasihat ver” dedi

O zat şu şiiri söyledi;

-“Bugün elinde var iken fırsat,

Ahret hazırlığı yap hemen,

Çünkü sende bulunan bu kudret,

Elden ele geçer gider dâim.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Kaynaklar;

(Sa’di Şirâzi (r.a.) nın “Gülistan” adlı kitabından alınmıştır)

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri sa’d-i Şirâzi (Radiyallah-u anhu) nın hürmetine günahlarımızı af eylesin. Amin  Verilen ni’metlere karşı şükür edip tefekkür eden ve onların hikmetlerinden ibret alan kullarından eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Nusaybin de Güneşin batışı

Sa’di Şirâzi (r.a.) nın “Gülistan” adlı kitabından kısa bölümler- 6

Hikâye;

-“Birgün ben (Sa’di Şirazi) bir gemiye binmiştim. Geminin yanında bir kayık battı ve iki kardeş bir gırdaba düştü. Gemide bulunan bir zat gemiciye;

-“Bu iki kardeşi kurtar sana yüz dinar vereyim.” Dedi.

Gemici suya atlayarak ancak birini kurtarabildi.. Diğeri boğulup öldü.

Ben gemiciye;

-“Demek ömrü bu kadarmış. Ecel onu çektiği için onu kurtarmakta geciktin.” Dedim. O da güldü ve;

-“Dediğin doğrudur. Fakat ben, ilkönce bu kişiyi kurtarmak istedim. Çünkü bir vakitler çölde kalmıştım. Bu kişi beni deveye bindirdi ve bana yardım etti. Ötekisi ise bana kamçıyla vurmuştu ve bana kötülük yapmıştı.” Dedi.

Ben de;

-“Cenab-i Hâk, Kur’an-i kerimde meâlen ne güzel buyuruyor;

-“Kim bir iyilik yaparsa, kendine iyilik yapmış olur. Kim de kötülük yaparsa yine kendine kötülük yapmış olur.” Fussilet suresi ayet; 46

Farisi şiir tercümesi;

-“Yapma kötülük kimseye,
Çalış kalb kırmamaya.
Yardım et, işini gör herkesin,
Düşer bir işin onlara da senin.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Kaynaklar;

(Sa’di Şirâzi (r.a.) nın “Gülistan” adlı kitabından alınmıştır)

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri sa’d-i Şirâzi (Radiyallah-u anhu) nın hürmetine günahlarımızı af eylesin. Amin  Verilen ni’metlere karşı şükür edip tefekkür eden ve onların hikmetlerinden ibret alan kullarından eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Girnavas mevki-i (Nusaybin)

Sa’di Şirâzi (r.a.) nın “Gülistan” adlı kitabından kısa bölümler- 7

Hikâye;

Müellif kendisini anlatır;

-“Çok iyi hatırlıyorum. Çocukluğumda ibâdete çok hevesli idim. Geceleri kalkar, beni yaratan Rabbime karşı ibadetle meşgül olurdum. Bir gece babamla bütün gece hiç uyumadık. Kur’an-i kerim okuyorduk. Bu sırada ev halkı derin bir uykuda idi.

Babama;

-“Ne olurdu bunlardan biri de kalkıp Allah-u Teâlâ’nın yolunda iki rek’at namaz kılsa idi. Ölü gibi uyuyorlar.” Dedim.

Babam bunun üzerine şu cevabı verdi;

-“Bir tanecik oğlum! Keşke sen de uyusaydın da onların gıybetini yapmasaydın.”

Farisi kıt’a tercümesi;

-“Kendini çok beğenen kibirli bir kişi,
Gurûrundan göremez kendinden başkasını.
Olsaydı Hak Teâlâ’yı görecek bir gözü,
Göremezdi kendinden daha aciz olanı.”

Lokman hekim (a.s.) e;

-Edebi kimden öğrendin?” diye sorduklarında

Lokman hekim (a.s.);

-“Edebi edebsizden öğrendim! Çünkü edebsizin bana hoş gelmeyen haraketlerini yapmaktan kaçındım”dedi.

Fârisi beyt tercümesi;

-Masal’ı masal sanana, masal gibi olur
Masal’ı Kıymet bilene, çok faydalı olur.”

 

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Kaynaklar;

(Sa’di Şirâzi (r.a.) nın “Gülistan” adlı kitabından alınmıştır)

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri sa’d-i Şirâzi (Radiyallah-u anhu) nın hürmetine günahlarımızı af eylesin. Amin  Verilen ni’metlere karşı şükür edip tefekkür eden ve onların hikmetlerinden ibret alan kullarından eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

 

Girnavas mevki-i (Nusaybin)

Sa’di Şirâzi (r.a.) nın “Gülistan” adlı kitabından kısa bölümler- 8

Hikâye;

-“Bir dafe, Rum kükümdarı Heraklius, Peygamberimiz (s.a.v.) e birkaç hediye göndermişti. Bu hediyelerden biri de bir doktor idi.

Doktor gelince dedi ki;

-“Efendim! İmparator hazretleri, beni size hizmet için gönderdi. Hastalara bedave bakacağım!”

Resul-i Ekrem Sallallahu aleyhi ve selem kabul buyurdu. Emir eyledi, bir ev verdiler. Hergün nefis yiyecek, içecek götürdüler. Günler aylar geçti. Hiçbir Müslüman doktora gelmedi.

Doktor utanarak huzura geldi ve;

-“Efendim! Buraya, size hizmet etmeğe geldim. Bugüne kadar bir hasta bile gelmedi. Boş oturdum, yiyip içip, rahat ettim. Artık gideyim” diye izin isteğince

Resulullah efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) tebessüm buyurdu ve;

-“Sen bilirsin; eğer daha kalırsan, misafire hizmet etmek, ona ikram etmek, Müslümanların başta gelen vazifesidir. Gidersen de uğurlar olsun! Yalnız şunu bil ki, burada senelerce kalsan, sana kimse gelmez. Çünkü, Eshabım hasta olmaz! İslâm dini, hasta olmamak yolunu göstermiştir. Eshabim temizliğe çok dikkat eder. Acıkmadıkça bir şey yemez ve sofradan doymadan önce kalkar.” Buyurdu.

Farisi kıt’a tercümesi;

-“Asık bir çehre ile gitme dostunun yanına.
Gidersen böyle, zehir edersin hayatı ona.
Bir dilekte bulunmak için git neşeli,
Güler yüzlü olanın, rededilmez isteği.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Kaynaklar;

(Sa’di Şirâzi (r.a.) nın “Gülistan” adlı kitabından alınmıştır)

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri sa’d-i Şirâzi (Radiyallah-u anhu) nın hürmetine günahlarımızı af eylesin. Amin  Verilen ni’metlere karşı şükür edip tefekkür eden ve onların hikmetlerinden ibret alan kullarından eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Girnavas mevki-i (Nusaybin)

Sa’di Şirâzi (r.a.) nın “Gülistan” adlı kitabından kısa bölümler- 9

-“Ne kadar okursan oku, ne kadar öğrenirsen öğren. Ne kadar bilgi edinirsen edin. Onunla amel etmedikçe cahilsin. Üzerine birkeç kitap yüklenmesiyle merkeb âlim olur mu? O akılsız, sırtındakinin odun mu, yoksa kitap mı olduğunu bilmez!”

Hikmet;

-“Günah işlemekten çekinmeyen âlim, elinde meş’âle tutan köre benzer. Herkese yol gösterir, feket kendisi göremez.”

Hikmet;

-“Dünya, iki yolculuk arasında bir duraktır. Dini dünyaya satanların, yani sırf dünya için yaşayanların merkepten farkı yoktur.”

Teşbih;

-“İlim okuyup, öğrenip de amel etmeyen kimse, tarlayı sürüp de tohum ekmeyen kimseye benzer.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Kaynaklar;

(Sa’di Şirâzi (r.a.) nın “Gülistan” adlı kitabından alınmıştır)

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri sa’d-i Şirâzi (Radiyallah-u anhu) nın hürmetine günahlarımızı af eylesin. Amin  Verilen ni’metlere karşı şükür edip tefekkür eden ve onların hikmetlerinden ibret alan kullarından eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Çağ-Çağ deresi (Nusaybin)

Sa’di Şirâzi (r.a.) nın “Gülistan” adlı kitabından kısa bölümler- 10

Hikâye;
-“Bir gurup eşkıya bir dağa yerleşip, gelip geçen kervanları soyuyorlardı. O beldenin halkı onlardan usanmıştı. Üzerlerine gönderilen askerler, arazının dağlık olması yüzünden onları yakalayamamıştı. Eşkiyanın saklandığı yere ulaşmak çok güçtü. Çünkü sarp dağın tepesini sığınak yapmışlardı. Halk birbirleriyle, bunlarla nasıl başa çıkabilecekleri hakkında meşveret ettiler. Sonunda onların bulunduğu yerin yakınlarına bir gözcü diktiler. Bir gece bu eşkiyalar bir yeri soymak için gittiler. O zaman gözcü gelip durumu bildirdi. Güçlü kuvvetli birkeç yiğit, onların saklandıkları yerin oyuklarına gizlendiler.

Eşkiyalar, çalıp çırptıkları mallarla dönüp geldiler. Çok yorgun olduklarında uyuya kaldılar. Oyuklara saklanan yiğitler onları kıskıvrak yakaladılar.

Ertesi gün padişah huzuruna çıkarılan eşkiyaların hepsinin öldürülmesine karar verildi. Aralarında bir çocuk vardı. Daha çok küçüktü. Padişahın huzurunda bulunan vezirlerinden biri bu çocuğun afedilmesini isteyerek;

-“Bu çocuk daha ömrünün baharında, daha dünyadan bir şey anlamamış. Çocuğun affını padişahımın cömert ve keremli ahlakından dilerim.” Dedi.

Padişah bunu uyguın görmiyerek;

-“Karakteri bozuk kimseler, iyilerin nûrundan istifade edemezler. Kabiliyeti olmayan bir kimseyi terbiye etmeye çalışmak, kubbe üzerine ceviz durdurmaya çalışmak gibidir. En iyisi bunun gibi insanların nesillerini tüketmelidir. Böyle yapmak ateşi söndürüp korunu bırakmak ve yılanı öldürüp, yavrusunu saklamak demektir. Bu da akıllı kişinin işi değildir.” Dedi.

Vezir, padişahın bu sözlerini beğendi ve şöyle dedi;

-“Dediğiniz doğrudur ve gerçektir. Bu eşkıya ile düşüp kalktığı için onların huyunu alır. Fakat ben sanıyorum ki, bu genç iyilerle beraber olursa iyi ahlaklı olur. Daha çocuktur

Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) bir hadis-i şerifte;

-“Bütün çocuklar, Müslümanlığa uygun ve elverişli olarak dünyaya gelir. Bunları sonra anaları, babaları Hiristiyan, Yahudi ve dinsiz yaparlar.” Buyuruyor.

Farisi kı’ta tercümesi;

-“Kayıbetti Peygamberin âilesi olma şerefini,
Kötülerle arkadaşlık ettiği için Hazret-i Lût’ın eşi.
Eshab-i Kehf’in köpeği onlarla olunca beraber,
Kavuştu haşr olunma şerefine, mü’minlerle beraber.”

Vezirin bu sözlerini padişahın hzururnda bulunanlar desteklediler. Bunun üzerine Padişah;

-“Bunu uygun bulmuyorum ama, haydi sizin hatırınız için bağışladım.” Dedi.

Böylece vezir, çocuğu alıp evine götürdü. İyi bir şakilde doyurdu. Bir hoca tutup en güzel şekilde terbiye etti. O kadar iyi yetiştirdi ki, herkes onu medh ediyordu.

Vezir, padişah’a;

-“O bağışladığınız genç, akıllı kimselerin terbiyesinde edebli bir kişi oldu. Eski kötülüklerinden hiçbir eser kalmadı.” Dedi.
Padişah vezirin sözlerine gülerek şu beyti söyledi;

-“Kurt yavrusu insanlar arasında büyüse bile,
Kurt olur en sonunda, gösterir kurtluğunu yine.”

İki yıl bu ahval üzere geçti. Çocuk bayağı büyüdü. Mahalledeki birtakım ahlaksız kişilerle arkadaşlık yapmaya başladı. Onların gurubuna dahil oldu. Oğlan bir fırsatını bulunca, veziri ve iki oğlunu öldürdü. Vezirin evinden bir miktar para ve eşya alarak, babası gibi eşkiyalığa başladı.

Bunun üzerine padişah şöyle dedi;

-“Nasıl ki kötü bir demirden iyi bir kılıç olmazsa, kötü bir insan da Allah-u Teâlâ’nın sevgili kulu olan bir evliya tarafından terbiye edilmedikçe, iyi bir insan olamaz.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Kaynaklar;

(Sa’di Şirâzi (r.a.) nın “Gülistan” adlı kitabından alınmıştır)

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri sa’d-i Şirâzi (Radiyallah-u anhu) nın hürmetine günahlarımızı af eylesin. Amin  Verilen ni’metlere karşı şükür edip tefekkür eden ve onların hikmetlerinden ibret alan kullarından eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Hasankeyf eski Köprüsü (Batman)

Sa’di Şirâzi (r.a.) nın “Gülistan” adlı kitabından kısa bölümler- 11

Hikâye; Şöyle anlatılır;

Bir padişah, birgün suçsuz bir kölenin öldürülmesini emretti. Köle hayatından ümidi kesince, kendi lisaniyla sultana küfretmeye başladı

Sultan meraklanarak;

-“Bu köle ne diyor?” diye sorunca

Huzurunda bulunan iyi kalbli bir vezir;

-“Efendim! Bu köle; (-“Rabbinizden mağfiret istemeğe ve cennete girmeye koşunuz. Bunun için çalışınız! Cennetin büyüklüğü, gökler ve yer küresi kadardır. Cennet, Allah-u Teâlâ’dan korkanlar için hazırlandı. Bunlar, az bulunsa da, mallarını Allah yolunda verirler, Öfkelerini belli etmezler. Herkesi afederler. Allah-u Teâlâ, ihsan edenleri sever.” (Âl-i İmran suresi Ayet; 133) Meâlindeki ayeti kerimeyi okuyor.” Dedi.

Bunun üzerine sultan o köleyi afetti.

Fakat birinci vezire muhalif başka bir vezir ise;

-“Padişahım! Bize yakışan şey, padişahımızın huzurunda yalan söylemeyip, doğruyu konuşmaktır. Bu köle size küfretti ve yakışık almaz sözler söyledi.” dedi.

Bu sözler üzerine hükümdarın canı sıkıldı ve bu vezire;

-“Onu’n yalanını, senin doğru sözünden daha çok beğendim. Çünkü onun yalanı, duruma göre uygun idi. Onda iyilik ve hayır maksadı vardı. Seninkinde ise hased ve kötülük var, İYİLİK DURURKEN, KÖTÜLÜKTEN NE ÇIKAR. Eskiden söylenmiş olan şu meşhûr sözü bilmez misin?

-“Hayırlı netice veren bir işin, iyi bir şekilde bitmesi için sarf edilen yalan söz, fenalık ve fitne çıkaran doğru sözden daha iyidir.” Dedi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Kaynaklar;

(Sa’di Şirâzi (r.a.) nın “Gülistan” adlı kitabından alınmıştır)

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri sa’d-i Şirâzi (Radiyallah-u anhu) nın hürmetine günahlarımızı af eylesin. Amin  Verilen ni’metlere karşı şükür edip tefekkür eden ve onların hikmetlerinden ibret alan kullarından eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Çağ-Çağ barajı (Nusaybin)

Sa’di Şirâzi (r.a.) nın “Gülistan” adlı kitabından kısa bölümler- 12

Hikâye;

-“Bir şahzadeye, babasından hazineler dolusu bir miras kalmıştı. Bu şahzade sultan olunca, kerem ve ihsan elini açtı. Tam bir çömertlik örneği göstererek, babasından kalan pek çok malı ve serveti, halka ve askerlere dağıttı.

Beyt tercümesi;

-“Öd ağacı bir tabla üzerinde veremez güzel koku.
Amber gibi kokar, ateşin üzerine koydun mu onu.”

Genç sultanın, ahlaksız, düşencesiz olan bir veziri, ona nasihat edeceğini zanederek;

-“Senden önceki sultanlar bu hazineyi, lüzumlu bir gün için çalışıp biriktirdiler. Sen yaptığın bu cömertlikten vazgeç önümüzde ve arkamızda düşmanlar var. İhtiyaç zamanı ne yaparsın?” dedi.

Genç sultanın vezirin bu sözlerine canı çok sıkıldı. Zira bu sözler, kendi yüksek ahlakına aykırı idi.

Kaşlarını çatarak o vezirine;

-“Allah-u Teâlâ beni bu ülkeye, yedirmem ve ihsanda bulunmam için padişah yaptı. Ben bekçi değilim ki malın ve servetin bekçiliğini yapayım, onları hazinelerde saklayayım.”dedi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Kaynaklar;

(Sa’di Şirâzi (r.a.) nın “Gülistan” adlı kitabından alınmıştır)

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri sa’d-i Şirâzi (Radiyallah-u anhu) nın hürmetine günahlarımızı af eylesin. Amin  Verilen ni’metlere karşı şükür edip tefekkür eden ve onların hikmetlerinden ibret alan kullarından eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Çağ-Çağ barajı (Nusaybin)

Sa’di Şirâzı (r.a.) nın “Gülistan” adlı kitabından kısa bölümler- 13

Hikâye;

-“Sultan Nâşirevan birgün ava çıktı. Yakaladığı hayvanlardan bir kebab yapılmasını emretti. Yemek hazırlandı. Fakat tuz yoktu. Tuz almak için bir hizmetçisini köye gönderen

Nûşirevan ona;

-“Tuzu para ile satın al. Parasız almak adet olmasın ve köy bu yüzden harab olmasın.” Dedi.

Oradakiler;

-“Bir parça tuzun parasız alınmasından ne çıkar?” dediler.

Bunun üzerine sultan Nûşirevan onlara;

-“Zulüm dünyada ilk zamanlar az imiş. Her gelen onu bir miktar artırdı. Bugün ise çok şiddetli bir dereceye ulaştı. Eğer hükümdar, halkının birinin bahçesinden bir elma koparıp yerse, hizmetçileri ve adamları, o elma ağacını kökünden sökerler. Şayet bir sultan bir yumurta almak suretiyle haksızlık yaparsa, askerleri bin tavuğu şişe geçirip kebap yaparlar.” Diye cevap verdi

Beyt tercümesi;

-“Dünyada kalmaz, halka zulüm eden zalim,
Birgün ölür, la’net ile anılır daim.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Kaynaklar;

(Sa’di Şirâzi (r.a.) nın “Gülistan” adlı kitabından alınmıştır)

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri sa’d-i Şirâzi (Radiyallah-u anhu) nın hürmetine günahlarımızı af eylesin. Amin  Verilen ni’metlere karşı şükür edip tefekkür eden ve onların hikmetlerinden ibret alan kullarından eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

ZülHuleyfe (Bir Ali) Mikad

Sa’di Şirâzi (r.a.) nın “Gülistan” adlı kitabından kısa bölümler- 14

Hikâye;

-“Tümsek bir yerde ot’la bağlanmış bir demet taze gül gördüm.”

Kendi kendime;

-“Nasıl oluyor da bu değersiz ot, güllerle bir arada bulunuyor..” dedim.

Ot, bu hafif sesimi duyarak ağladı ve şöyle dedi.

-“Sus hiç kerem sahibi insanlar dostlarını unutur mu? Güzel değilim. Kokum yok. Fakat ben de bu güllerin yetiştiği bahçede bittim.”

Bunun üzerine ben;

-“Ben de Kerim olan Allah-u Teâlâ’nın bir kuluyum. O’nun ni’metleriyle beslenip büyümüş ve yetiştim. Allah-u Teâlâ’ya karşı herhangi iyi bir hünerim yok ise de, O’ndan umduğum bir lütuftur. Ümit için bir sermayem, servetim ve tâatım yok ise de, Cenab-ı Hak yine de kulu için bir çare bulur ve onu kurtarır. Âdet olduğu gibi köle azâd edenler, ihtiyar köleleri azâd ederler. Ey dünyayı süsleyen Allahım! Bu ihtiyar kulunu affeyle! Ey Sa’di rıza Kâ’besinin yolunu tut. Bedbaht diye başını bu kapıdan çevirene denir. Zirâ bu kapıdan başka bir kapı bulunmaz. “ dedim.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Kaynaklar;

(Sa’di Şirâzi (r.a.) nın “Gülistan” adlı kitabından alınmıştır)

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri sa’d-i Şirâzi (Radiyallah-u anhu) nın hürmetine günahlarımızı af eylesin. Amin  Verilen ni’metlere karşı şükür edip tefekkür eden ve onların hikmetlerinden ibret alan kullarından eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu