‘İbn-i Sirin (r.a.)’ olarak etiketlenmiş yazılar

Aş’e Bavarne (Nusaybin)

İbn-i Sirin (Radiyallah-u anh);

Tabiin’den olup, tefsir, fıkıh âlimi ve meşhur rü’ya tabircisi. Asıl adı Muhammed’dir. Babasının adı Sirin (r.a.) olup, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) ın hizmetçisi ve Ensar-i Kiramın büyüklerinden Enes Bin Mâlik (r.a.) azatlı kölesidir.

Annesi Safiye (r.anha) de Müslümanların göz bebeği Hazreti Ebû Bekir (r.a.) in azatlısıydı. Basralıdır. 33 (M. 653) senesinde doğup, 110 (M. 729) senesinde vefat etti.

Güzel bir terbiyeyle yetiştirilip, büyütüldü. Sahab-i Kiram (Rıdvanullahı Teâlâ aleyhum) dan otuz kişi ile görüştü. Onların sohbetinde bulunarak Hadis ilmini tahsil etti.

Çok Hadis öğrendi. Hadis ilminde İmâmlık (300.000’den fazla hadis-i ezbere bilen) derecesine yükseldi.

Hazreti Aişe anamız (r.anha), Enes Bin Mâlik (r.a.), Zeyd bin Sabit (r.a.), Hasan bin Ali (r.a.),Ebû Hüreyre (r.a.), Abdullah bin Abbas (r.a.), Cündeb bin Abdullah (r.a.), Semura bin Cündeb (r.a.), İmran bin Hüseyn (r.a.), Huzeyfe bin el-Yeman (r.a.),Ebû Said-ii Hudri (r.a.), Ebû Derd (r.a.) den Hadis-i şerif rivayet etti.

Tabiinden de pek çok kimseyle görüşüp, sohbet etti. Onlardan da Hadis-i şerif dinleyip, rivayette bulundu.

Kendisinden Küfe’ninen büyük âlimlerinden Şa’bi (r.a.), meşhur hafız ve imânlardan Katade bin Diâme (r.a.), Yine devrin meşhur âlim ve muhaddislerinden Dâvud bin Ebi Hind (r.a.), Ebu Eyyub (r.a.), Halid el-Hazza (r.a.), Cerir bin Hâzim (r.a.), Eş’as bin Abdülmelik (r.a.), Asim el Ahvel (r.a.), Mâlik Bin Dinâr (r.a.), El Evzâi (r.a.), Umare bin Mihran (r.a.), Ebû Hilâl (r.a.), İbni Ayn (r.a.), Süleyman et-Teymi (r.a.), Mukatıl bin Süleyman hadis-i şerif rivayet ettiler.

Hadis ilminde İmâm olup, sika (Güvenilir) dır, Yani sağlam ve güvenilirdir. RİVAYET ESNASINDA HARFLER ÜZERİNDE DAHİ TİTİZLİK GÖSTERİRDİ. Hadis ilminde İSNADA ÇOK ÖNEM VERİRDİ.

Bu hususta;

-“İlk zamanlarda halk, isnad sormuyordu. Fakat ne zaman ki Müslümanlar arasında fitne vaki oldu; o zaman sünnet ehlinden olanların hadislerini almağa bid’at ehlinden olanların hadislerini terk etmeğe başladılar.” Buyurdu.

Rivayette son derece titiz davrandı;

-“Bu ilim Ya’ni hadis ilmi, dinidir. Öyle ise dinimizi kimden aldığınıza dikkat ediniz.” Buyururdu.

Müfessirlerin ikinci tabakasına mensubtur. Tefsir ilminde Abdullah bin Abbas (r.a.) ın talebesidir. Ayeti kerimelerin iniş, tefsir ve izahına son derece dikkat ederdi.

Bu hususta;

-“Kur’an-i kerimden bir ayeti, Ubeyde bin es-Selmani (r.a.) den sordum.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri İbn-i Sirin (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Aş’e Bavarne (Nusaybin)

İbn-i Sirin (Radiyallah-u anh)- 2

Bu hususta;

-“Kur’an-i kerimden bir ayeti, Ubeyde bin es-Selmani (r.a.) den sordum.

Bana;

-“Allah-u Teâlâ’dan sakın, kur’an-i kerim’in ne şey için nazil (indiğini) olduğunu bilenler gitti. (kayıboldu)” dediğini rivayet eder.

Tevbe suresi, ondokuzuncu;

-“Siz (müşriklerin) hacılara su dağıtma işi ile Mescid-i Haram’ın imarını, Allah’a ve ahiret gününe iman edip de Allah yolunda cihad eden kimsenin işi gibi mi tuttunuz? Bunlar Allah katında bir olamazlar. (Müşriklerin bâtıl işleri ile mü’minlerin müsbet amelleri eşit değildir.) Allah, zâlimler topluluğuna hidayet ihsan etmez.”

Ayet-i kerimesinin nüzül sebebini şöyle rivayet etti, Hazreti Ali (r.a.) Mekke-i Mükerreme’ye gidip, Abbas (r.a.) a hitaben;

-“Amca! Resulullah (s.a.v.) a daha kuvuşmayacak mısın?” deyince.

Abbas (r.a.) da;

-“Ben Mescid-i Haram’i imâr ediyorum. Beytullah örtüsünü giydiriyorum.” Cevabı üzerine bu ayet-i kerim’e nazil oldu.

Bu Ayet-i Kerim’e, İmân’a yakın olmayan herhangi bir amelin, İlâhide kıymetsiz olduğunu göstermektedir.

Nisa suresinin sekizinci ayeti olan;

-“Miras taksim olunurken, (mirasçi olmayan) akraba, yetimler, yoksullar da hazır bulunurlarsa, kendilerini (ondan bir şey vererek) rızıklandırın!”

Hükmü gereğince, Ubeydet-ül-Selmani (r.a.) yetimlere miras taksim etti. Sonra bir koyun kesmelerini emretti. Pişirilip, bu ayette bildirilenlere yedirildi

Ve;

-“Bu ayet olmasaydı koyunun parasını ben verirdim.” Dediğini rivayet etti.

Fıkıh ilminde büyük iktidar sahibiydi. Müctehid olup, verdiği fetvalar çok beğenilirdi.

Bazı kimseler, Eshab-i Kiram’ın fetvası da ancak bu kadar yerindeydi diyerek kendisini methettiklerinde;

-“Allah adına yemin ederim ki, bir Sahabenin fıkıh bilgisini anlamayı arzu etsek dahi, aklı kavrayışımız yetersiz kalır.” Buyurdu.

El-İcli (r.a.) onun hakkında;

-“Ben İbn-i Sirin (r.a.) kadar fıkıhta takva sahibi ve takvada fıkıha bağlı bir kimse görmedim.” Dedi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri İbn-i Sirin (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Gliye şam’e mevki-i (Navale)

İbn-i Sirin (Radiyallah-u anh)- 3

İbn-i Sirin (r.a.) meşhûr rü’ya tabircilerin PİRİDİR. Bu hususta bir kitab da yazdığı rivayet edilir.

Rü’yâyı hadis-i nefs (nefsani söz), tahvif-i şeytan (şeytan korkutması), tebşir-i Rahmân (Rahman’dan müjde) olmak üzere üçe ayırırdı.

Bir kimse rü’ya’da gördüğü hoş olmayan ba’zı şeyleri ona anlatıp, tabirini sorup, kendisine zararı dokunup dokunamayacağını sorunca, ona şu vcevabı verdi;

-“Uyanık iken Allah-u Teâlâ’nın emirlerini yapmkta titiz ve takva sahibi ol. Böyle olursan uykuda gördüğün kötü rü’ya’ların sana zararı dokunmaz.”

Biri;

-“Rü’yam’da elimdeki bir mühür ile erkeklerin ağızlarını ve kadınların da edep yerlerini mühürlediğimi gördüm, acaba bu nedir?” diye sorunca.

İbn-i Sirin (r.a.);

-“Sen Ramazan ayında müezzinlik yaptın ve imsak vakti sabah ezânı okudun mu? Deyince;

Adam;

-“Evet doğru söyliyorsun, öyledir.” Dedi. Ve rü’ya’sının tâbirini yaptı.

Başka birisi;

-“Rü’yam’da zeytin yağını zeytinlerin üzerine döktüğümü gördüm. Acaba bu nedir?” diye sorunca

İbn-i Sirin (r.a.);

-“Zeytin yağı zeytinden olmadır, aslına gidiyor. Sen cariyelerini araştır. Belki de bunlardan biri, genç yaşta esir edilen annen olabilir.” Cevabını verdi.

Adam araştırınca, hakikatten cariyesinin annesi olduğunu gördü.

Yine başka birisi;

-“Rü’yam’da incileri domuzların boynuna astığımı gördüm. Acaba bu nedir?”

İbn-i Sirin (r.a.);

-“Sen ehli olmayanlara hikmet öğretiyorsundur.” Cevabını verdi.

Adam talabelerini araştırınca, öyle olduklarını tesbit etti.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri İbn-i Sirin (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Geliye Şam’e Navale (Nusaybin)

İbn-i Sirin (Radiyallah-u anh)- 4

Yine başka birisi gelip;

-“Ben rü’ya’da bir kuşun mescidden güzel bir taş alıp, gittiğini gördüm.” Deyince

İbn-i Sirin (r.a.);

-“O halde Hasan-i Basri (r.a.) vefat etti.” Buyurdu.

Hakikatten çok sevdiği Hasan-i Basri (r.a.), vefat etmişti.

İmâm-i Â’zam Ebû Hanife (r.a.) rü’ya’da;

-“Güya Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) in mübarek kabrini açıp, mübarek kemiklerini göğsünde toplar.” Görür

İmâm-i Â’zam (r.a.) bu rü’ya’dan korkup İbn-i Sirin (r.a.) e gider. Kendisini tanıtmayıp, rü’ya’yı anlatır. İmâm-i Â’zam (r.a.) rü’yayı anlatması bitince,

İbn-i Sirin (r.a.);

-“Bu rü’ya senin değil Ebû Hanife (r.a.) nindir. O zaman Ebû Hanife (r.a.) kendini tanıtınca,

İbn-i Sirin (r.a.);

-“Sırtınızı açın göreyim.” Dedi.

İmâm-i Â’zam (r.a.) sırtını açıp, iki omuzu arasında Bir BEN olduğunu görür

Ve bunun üzerine;

-“Sen o kimsesin ki, Resûlullah (sallallahu aleyhi ve selem) senin hakkında; (-“Ümmetimden bir kimse gelir. İki omuzu arasında bir BEN bulunur. Allah-u teâlâ benim dinimi onun eli ile diriltir.” Buyurmuştur. Dedi.

İbn-i Sirin (r.a.) sonra;

-“Bu rü’ya’dan korkma! Muhakkak ki, Resûlullah (Sallallahu aleyhi ve selem) ilmin şehridir. Sen de ona kavuşursun.” Buyurdu.

Gerçekten de öyle oldu. İmâm-i Â’zam (r.a.), Ehl-i Sünnetin amelde dört hak mezhebinin en büyüğünün kurucusudur. BUGÜN MÜSLÜMANLARIN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU Hanefi mezhebindendir.

İbn-i Sirin (r.a.) pek çok meşhur rü’ya tabirleri, hikaye ve menkıbeleri, siyer, tarih ve ahlak kitablarında yazılıdır.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri İbn-i Sirin (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Kelehke Şeh Atman (Navale)

İbn-i Sirin (Radiyallah-u anh)- 5

İbn-i Sirin (r.a.) Bezzazdi, yani manifaturacılık yapardı. Bey’ ve Şira’da (aliş-veriş) zülmündan kaçıp, adaletle davranırdı. Malını gizli ve aşikare bütün kusurlarını söyleyip, hiç birini gizlemezdi.

Müşteriye koyun satarken;

-“Bu koyunun bir kusuru var. Odunu ayağı ile ezer.” Dedi.

İbn-i Sirin (r.a.) nafaka hususunda;

-“Her Cum’a günü çocuklara Paluzu-Palüze (Bir çeşit tatlı) yedirmek uygundur. Tatlılar, her ne kadar zaruri ve mübrem ihtiyaç değillerse de, onları tamamen terk etmek cimrilik sayılır.” Buyurdu.

Otuz erkek, onbir kız olmak üzere KIRKBİR EVLADI vardı. Abdullah hariç hepsi kendinden önce vefat etti. Annesine çok hürmet gösterir, ona bir şey söylemesi gerektiği zaman, hürmetinden sesle konuşmaz, işaretle anlatırdı.

Kız kardeşi Hafsa (r.anha) da âlim olup, Tabiin’in kadın muhaddislerindendi. 110 (m. 729) senesinde Basra’da vefat etti.

Âlimler onu çok övüp, Hişam bin Hasan (r.a.), buyurdular ki;

-“İbn-i Sirin (r.a.), gördüğüm insanların en doğrusudur.”

Ebû Avane (r.a.);

-“Ben İbn-i Sirin (r.a.) i gördüm, onu gören mutlaka Allah-u Teâlâ’yı hatırlar.”

İbn-i Sa’d (r.a.) da;

-“Muhammed Bin Sirin (r.a.), sika (güvenilir) pek kıymetli bir imâm ve çok âlim bir insandı.”

Hatibi bağdad’ı (r.a.);

-“İbn-i Sirin kendi zamanında vera’ve takva ile yâd olunan fukahadan biridir.”

Biri gelip;

-“Ba’zi kimseler simâ’ yerlerine gidip, simâ’nın tesiriyle düşüp bayılıyorlar. Sen buna ne dersin?” sorunca

İbn-i Sirin (r.a.);

-“Aramızda bir gün tayin edelim. Onlar gelsinler, bir duvar üzerinde otursunlar. Kendilerine Kur’an-i azim tamamile okunsun. Eğer Kur’an’ın te’siriyle yere düşerlerse, onlar dediğiniz gibidirler.” Buyurarak hallerine hiçbir itibar etmemiştir.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri İbn-i Sirin (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Beyaz su başı (Navale)

İbn-i Sirin (Radiyallah-u anh)- 6

İbn-i Sirin (r.a.);

-“Bid’at sahibleri ile birlikte bulunmayınız” derdi. EN TEHLİKELİ HASTALIK, KANSER GİBİ OLAN GIYBET’TEN ÇOK SAKINIRDI.

Ebû Avf (r.a.) anlatır;

-“İbn-i Sirin (r.a.) in yanına gittim. Haccac’ın haysiyetine dokunacak laf etmek istedim.”

Buyurdu ki;

-“Şüphe etme ki, Allah-u Teâlâ hükmünde âdildir. Başkasının hakkını Haccac’dan alacağı gibi, Haccac’ın hakkını da başkalarından alacaktır. Yarın İzzet ve Celâl sahibi Allah’ın huzuruna çıktığın zaman İŞLEDİĞİN EN KÜÇÜK GÜNAH, Haccac’ın işlediği en büyük günahtan senin için daha çetin olacaktır.” Buyurdu.

Gıybet hakkında sohbetinde buyurdu ki;

-“İnsanların, filan şahıs filandan daha âlimdir, demeleri de haram olan gıybettendir. Çünkü, ikincisi bunu işitince üzülür. Bilinen bir husustur ki, gıybetin haddi, bir şahsın din kardeşini, hoşuna gitmeyecek şekilde anmasıdır.”

Denilir ki;

İki Yahudi tabib, Süfyan-i Servi (r.a.) nın yanına girmişler. Tabibler gittikten sonra,

Süfyan-i Servi (r.a.);

-“Gıybet olmayacağını bilseydim, tıbda biri diğerinden daha ileri derdim.” Buyurmuştur.

Bir kişi İbn-i Sirin (r.a.) a gelip;

-“Gıybetini yaptım, bu hâlimi hoş gör ve hakkını HELAL ET!” deyince,

İbn-i Sirin (r.a.) şu cavabı verdi;

-“Allah-u Teâlâ Müslümanların şerefiyle oynamayı ve onların namusuna dil uzatmayı haram kılmıştır. Gıybetlerini yapmayı YASAK ETTİĞİ BİR ŞEY’İ Ben nasıl hoş görüp helal ederim? Ancak seni bağışlamasını isterim.”

Şeytan (Alayhil’lanet) a aldanmamak, hile ve tuzağına düşmemek hususunda şunu buyurdu;

-“Şeytan (Aleyhil’lanet) in en büyük vesvese ve hilesi, kula kendisini din kardeşlerinden üstün görmesidir. Kul bu haldeyken vefât etse, Allah-u Teâlâ onu sevmez ve amellerinden hiçbir şey ona fayda vermez!”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri İbn-i Sirin (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Duruca (Kertven) köyü

İbn-i Sirin (Radiyallah-u anh)- 7

İbn-i Sirin (r.a.) hiçbir müslümana HASED ETMEZ, her müslümana çokça nasıhat verirdi.

Bu hususta;

-“Ben, ne din, ne de dünya hususunda kimseye hased etmedim. Bu Allah-u Teâlâ’nın bana olan EN BÜYÜK Nİ’METLERİNDEN BİRİDİR.” Buyurdu.

Kendisinden nasihat isteyenlere;

-“Sakın hiç kimseye hased etme, Zira o adam, Cehennemliklerden biri ise, sonu Cehenneme olan fani dünya ni’metleri hakkında ona nasıl hased edeceksin? Eğer Cennetliklerden biri ise, bu takdirde ona uymalı ve imrenmelidir. Hased etmene yine mahal yoktur! Senin için hayırlı olan da budur.”

Cömertlik hususunda Eshab-i Kiram (r.a.) ve Tabiin (r.a.) in halini anlatmak isteyerek şunu buyurdu;

-“Biz öyle CÖMERD KİMSELERE YETİŞTİK Kİ, ONLAR TABAKLAR İÇİNDE MEYVE HEDİYELEŞİR GİBİ, GÜMÜŞ PARA İLE HEDİYELEŞİRLERDİ.”

Kardeşlerine iyilik yapmayı, genişlik ve rahatlık vermeyi ve birbirlerini sevindirmeyi çok sevrdi. Kapısının önünde bağlı bir katırı vardı. Her kim ona binerek bir yere gimeye muhtaç olursa, gelip katırı alır ve istediği yere gidip gelirdi.

Kendisinin bunu severek kabul ettiğini bildikleri için, izin almaya ihtiyaç duymazlardı.

Misafire ikramı çok sevip, hizmeti de bizat kendisi yapardı. Kendisine bir misafir geldiği zaman, misafirin yanında ve memleketinde bulunmayan bir şey ile ikramda bulunmaya çalışırdı.

Sadaka-ı fıtr olarak vereceği yiyecek maddesini iyice temizler ve kaba doldurarak verirdi.

Birine;

-“Nasılsın, Ne haldesin?” diye sorduğunda

Adam da;

-“Ne halde olacağım, ailesi kalabalık olan, parası olmayan ve üstelik BEŞYÜZ DİRHEM BORCU BULUNAN BİR ADAMIN HALI NASIL OLUR?” Diye cevab verdi.

İbn-i Sirin (r.a.) hiç konuşmadan hemen evine gitti. Bin dirhem alıp, adama götürerek;

-“Al, beşyüz dirhemi borcuna ve beşyüz dirhemi de çoluk çocuğuna harcarsın.” Dedi.

İbn-i Sirin (r.a.) hemen ilave etti;

-“Bundan sonra ben hiç kimsenin halini sormam ve kimseye ‘nasılsın’ demiyeceğim.”

Ya’ni soracağı kimsenin derdi ile alakadar olamıyacaksa nasıl yapacağını demek istedi.

Vefatinda otuzbin dirhem olan borcunu oğlu Abdullah ödedi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri İbn-i Sirin (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Girnavas şelalesi (Nusaybin)

İbn-i Sirin (Radiyallah-u anh)- 8

İbn-i Sirin (r.a.) bir defasında, kefil olduğu kimse ve kendisi bocu ödeyemeyince hapsettiler.

Akşam olunca zindancı onu serbest bırakmak istedi Ve;

-“Şimdi evine git! Sabah erken gelirsin.” Dedi.

İbn-i Sirin (r.a.) Bu teklifi beğenmedi vazifesini tam yapmasını istedi. Ve;

-“SANA VERİLEN VAZİFEYE HİYANET ETMEK SÛRETİYLE, BANA İYİLİK ETME!” Buyurdu.

Hapisteyken, Enes Bin Mâlik (r.a.) vefat edince, vasiyet üzerine hapishaneden çıkarılıp, cenaza namazını kıldırdı.

İbn-i Sirin (r.a.) yanında ölümden bahsedildiği vakit kas katı kesilir ve bütün a’zaları haraketsizleşirdi. Hastalık hâlinde tamamen Allah-u Teâlâ’ya müteveccih bulunurdu.

Vefatından önceki hastalığında ziyaretçilerin;

-“Nasılsınız?” sualine karşılık;

-“Şiddetli bir belâ içindeyim. Acıkıyorum, yiyemiyorum. Susuyorum, kana kana su içemiyorum. Uzun müddet uyuyorum, fakat biraz uyuklamadaki zevki dahi bulamiyorum.” Cevabını vererek DUA İSTERDİ.

İbn-i Sirin (r.a.) Sıdk Hakkında;

-“Kibar bir kimse için söz, yalana ihtiyaç göstermiyecek derecede geniştir.” Buyurdu.

-“Edeblerden hangisi Allah-u Teâlâ’ya daha yakındır?” Sualına ;

-“Allah-u Teâlâ’yı Rab tanımak, O’na itaât ederek haraket etmek, neş’e ve ni’met zamanında Allah-u Teâlâ’ya hamd etmek ve sıkıntıda sabretmek.” Cevabını verdi.

Gönülleri fetheden, insanlara doğru yolu gösteren çok kıymetli vecizeleri vardır;

-“Kişi hayırlı amel işledikten sonra, onu bırakmasın. Zira, tövbeden sonra tekrar geri dönen felâh (kurtuluş) bulduğu yoktur.”

-“İfrat etmeksizin dostunu azıcık eksik sev; belki günün birinde sana düşman olur. Yine ifrat etmeksizin düşmanına azıcık buğz et; belki günün birinde senin dostun olur.”

Rivayet ettiği Hadis-i Şerifler;

-“Anasına babasına âsi olduğu halde anne ve babası ölen kimse, onlar öldükten sonra onlar için hayır duâ’da bulunursa, Allah-u Teâlâ onu iyilerden, ana ve babasına itaât edenlerden yazar.”

-“Kim oruçlu olduğu halde unutarak yiyip içerse orucuna devam etsin.”

İslam âlimleri ansiklopedisi

(Aşağıdaki kaynaklardan faydalanılmıştır)

(1- Tam İlmihal Seâdet-i Ebediyye sh. 1019)(2- Faideli bilgiler sh. 396)(3- Vefeyât-ul-a’yân cild-4, sh. 181)(4- Tabakt-ı İbn-i Sa’d cild- 7, sh.193)(5- Hilyet-ül-evliya cild-2, sh.263)(6- Tarih-i Bağdad cild-5, sh.331)(7- Tehzib-üt-tehzib cild- 9, sh.214)(8- Şezerât’üz-Zeheb cild-1 sh.138)(9- Tehzib-ul-esmâ ve’l-luga cild- 1, sh.106)(10- Miftah-üs-seâde cild-1, sh. 336- 337)(11-Tabakat-ul-kübra cild- 1, sh. 36)(12- Rehber ansiklopedisi cild-8, sh. 33-34)



Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri İbn-i Sirin (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu