‘İbni ebi Leyl (r.a.)’ olarak etiketlenmiş yazılar
Zühd ve zühd’ün hakikatı.
14 Temmuz 2008Kasyane (Nusaybin)
Buzu olan, sıcak havada susayınca, suyu onunla soğutup içmeyi çok sever. Bir kimse gelir ve altuna karşılık bu buzu almak ister. Altunun sevgisi soğuk su isteğini giderir.
Der ki;
-“Bu gün ılık su içeyim ve sabredeyim. Bu altunu ise hayatım boyunca yanımda kalır. Bunun yanımda kalması, eriyip su olan ve en çok yanımda bir gece kalan buzdan daha iyidir.
Altunu isteyip buzu istememesi, daha kıymetliyi istemek olup buna
zühd denir.
AÇIKLAMA;
Büyükler buyurmuşlardır;
-”Zühd” arapça harfleriyle ‘zeyn’- ‘h’-'d’ üç harften oluşmüştur.”
‘Zeyn’ yanı “z”= (Terk-üz ziyneti) Ziynetin terki,”
‘h’= (Terkül Heva-i) Heva’nın terki,
‘d’ = (Terk-üd dünya) dünyanın terki, anlamına gelir.
Diğer bir rivayete göre;
-”‘zeyn yanı “z”= (Zade lil Mi’adi)= Ahiret (Kıyamet) için hazırlık yapmak
‘h’=(Hidayet-ül li din’ni) Dinde hidayet,
‘d’=( Devamün â’l a taâti) Salih amellerin devamlılığı anlamına gelir.)
Arifin dünyadaki halı de böyledir. Dünyanın geçici olduğunu, devamlı geçmekte olduğunu ve ölüm zamanının gelmekte olduğunu görür.
Ahiret ise, saf ve devamlı görüp ancak dünyayı terk etmekle ona kavuşacağını, onu elde edeceğini bilir.
Onun gözünde dünya aşağı görünür ve daha kiymetli olan ahirete kavuşmak için ondan el çeker. Bu hale zühd denir.
Bir şartla ki;
Bu zühd dünyada mübah olan şey’lerde olur. Haramlardan kaçmak zaten farzdır. Bu zühd varlıklı kimse için olmalıdır. Dünyalığı olmayan zühde kavuşamaz, ancak verilen bir şeyi almamakla kavuşabilir. Bu ise tecrübe etmeyince anlaşılamaz.
Çünkü;
Dünyalık elde edilince nefis bir başka şekil alabilir, ve eski halından dönebilir.
Diğer bir şart da, malı saklamayıp vermek, mevki ve makamı terk etmektir. Çünkü mutlak zahid, bütün dünya lezzetlerinden geçmiş, ahiret lezzeti isteyen kimsedir. Bu bir alışveriştir. Fakat bunda çok kar vardır.
Nitekim:
Allah-u Teala (c.c.) buyuruyor ki;
-“Allah cennete karşılık mü’minlerden beden ve mal alır.” Ve yine buyurdu: -“Bu alışveriş size mubarek olsun. Sevininiz ki, bunda çok kazançlısınız.”Tevbe suresi Ayet 111
Bir kimse Abdullah İbn Mubarek (r.a.) e:
-“Ya zahid.”Dedi.
Abdullah İbn Mubarek (r.a.) buyurdu ki:
-“Zahid Ömer ibn Abdulaziz (r.a.) dır. Çünkü dünya malı onun elindedir. Bununla beraber zühd üzeredir. Benim zaten bir şey’im yoktur. Bana zahid demek nasıl doğru olabilir?
İbni Ebi Leyli, İbn Şebreme’ye:
-“Şu Ebu hanifeyi görür müsün? Bu dokamacı oğlu neye fevte versek tersini söyliyor.”
İbni şebreme (r.a.):
-“Bilmiyorum ki, dokumacı oğlu mudur, yoksa başka bir şey midir? Şu kadar biliyorum ki; Dünya yüzünü ona döndü, o ise ondan kaçıyor. Dünya yüzünü bizden çevirdi, biz ise onu arıyoruz.”Dedi.
Buzu altuna satmak her akıllının anlayabileceği kıymetli bir sermaye teşkil eder. Ahirete göre dünya altunun yanındaki buzdan daha aşağıdır. Fakat insanlar üç sebeble bunu görmüyorlar.
Birincisi: İman zayıflığı.
İkincisi: Bulundukları hale, şehvet ve arzularına esir olmaları.
Üçüncüsü:Tehir etmek ve sonra yaparım demeleridir.
Buna da sebep; bulunduğu halde şehvet ve arzularına esir olması, bunlardan kurtulamaması ve va’d edilen için elindekini vermeyi unutmasıdır.
Kimya-yı Saadet (İmam-i Ğazali)
Allah-u Teala Hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri BUZU Alltunla değiştirip, bu geçici dünya sevgisine kanmayan kullarından eylesin. AMİN…
Fuad Yusufoğlu
Sıddık’ların murakabeleri
14 Temmuz 2008Girnavas Şelalesi (Nusaybin)
Şibli (r.a.), Süfyan-i Servi (r.a.) nın yanına geldi. Kendisini murakabeye oturmuş, sesiz, haraketsiz bir halde gördü. Vucudunun bir kılı bile kımıldamıyordu.
Şibli (r.a.):
-“Bu güzel murakabeyi kimden öğrendin?” dedi.
Süfyan-i Servi (r.a.):
-“Kediden öğrendim. Onu bir fare deliğinin ağzında, benim bu halimden daha haraketsız avını kollarken gördüm.”dedi.
Amellerden sonra yapılacak muhasebedir. Her gün yatarken, o gün yaptığı işler için nefsi hesaba çekmeli, Sermayeyi kardan ve zarardan ayırmalıdır.
Sermaye farzlardır. Kar da sünnettir ve nafilelerdir. Ziyan ise günahlardır. İnsan ortağına aldanmamak için onunla hesaplaştığı gibi, nefse karşı daha uyanık davranmak lazımdır.
Fakat insanlar, kendilerini hesaba çekmiyorlar. Eğer her gün günah işlediğinde odasına bir taş koysa, kısa zamanda dolardı.
Eğer omuzlarımızdaki katib melekler, her günahı yazmak için ücret isteselerdi, malımızın hepsini vermemiz lazım gelirdi.
Fakat Gaflet ile, çeşitli düşünceler ile bir kaç subhanallah desek, tesbihi alır, sayarız ve yüz kere söyledik deriz de her gün boşuna nice şeyler söyleriz bunları saymayız.
Kimya-yi Saadet (İmam-i Ğazali)
Allah-u Teâla hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri hesaba çekilmeden önce kendilerini hesaba çeken kullarından eylesin. AMİN…..
Fuad Yusufoğlu