‘İkinci Halife’ olarak etiketlenmiş yazılar
Hazreti Ömer-ül-Faruk (Radiyallah-u anhu);
04 Mart 2009Peygamber Efendimiz (a.s.v.) evinin sokağı
Hazreti Ömer-ül-Faruk (Radiyallahu anh-u);
Hazreti Ebû Bekir (r.a.) den sonra Eshab-i Kiram’ın en büyüğü ve Peygamberimiz (a.s.v.) in İkinci halifesi. Hulefa-i Raşidin’den ve Aşere-i Mübeşşere’den yani Cennetle müjdelenen on kişiden biridir.
Hicretten kırk sene önce Mekke’de doğdu. Dokuzuncu dedesi olan Ka’b’da soyu Peygamberimiz (a.s.v.) in soyu ile birleşir. Babası Hattab Kureyş kabilesinin ileri gelenlerinden, annesi Hanteme bint-i Hişam Ebû Cehil’in kızkardeşi idi. Künyesi Ebû Hafs’dır.
İslam’dan önceki Mekke toplumunda doğup büyüyen Hazreti Ömer (r.a.) nesep ilmini (soy kütüğü) iyi bilirdi. Gençliğinde ata biner ve güreş yapardı. Babasının koyunlarını güderdi.
Daha sonra ticaretle meşgül olmuş ve çeşitli memleketlere gitmiştir. Ayni zamanda Kureyş’in ‘sefiri’ yani ‘elçisi’ idi.
Hicaz bölgesinin o zaman en meşhur ve en büyük panayırı olan ‘Ukaz’ panayırında defalerce güreşte birinci oldu. Ayrica hitabetinin üstünlüğü ve ata binmekteki mahareti ile meşhur olmuştur.
Eğer’e dokunmadan ata binerdi. Sol elini sağ eli gibi iyi kullanırdı. Çok heybetli, cesur ve çok kuvvetli idi. Edebinden, hayasından Resulullah (a.s.v.) in huzurunda o kadar yavaş konuşurdu ki;
Peygamberimiz (s.a.v.);
-“Yüksek söyle ya Ömer işitemiyorum.” Buyururdu.
Peygamberimiz (a.s.v.) bir gün gördü ki, Hazreti Ömer ile Ebû Cehil bir yerde oturmuşlar, gizli gizli bir şeyler konuşuyorlardı.
O gece Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem);
-“Ya Rabbi bu, İslâm Dinini Ömer ile yahut Eb’u Cehil ile kuvvetlendir.” Diyerek dua etti.
Peygamberimiz (a.s.v.) duası üzerine Hazreti Ömer (r.a.) Müslüman olmakla şereflendi.
Hazreti Ömer (r.a.) in Müslüman olması;
Bi’setin yani Resulullah (a.s.v.) a peygamber olduğunun bildirildiği günün altıncı yılında, Resulullah (a.s.v.) ın amcası Hazreti Hamza (r.a.) imana gelmiş, Müslümanlar çok kuvvetlendi. Çok sevindiler. Bu iş Kureyş kafirlerine güç geldi.
İleri gelenler toplandılar;
-“(Muhammed (s.a.v.) in adamları çoğalıyor. Bunu önlemeğe çare bulalım.”) dediler. Ve her biri bir şey söyledi.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer-ül-Faruk (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Hazreti Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu)- 2
05 Mart 2009Eshab-i Kehf mağarasi (Tarsus)
Hazreti Ömer-ül Faruk (radiyallah-u anhu)- 2
Ebû Cehil;
-“(Muhammed (s.a.v.) i öldürmekten başka çare yoktur. Bunu yapana şu kadar deve, bu kadar da altın veririm.”) dedi.
Ömer bin Hattab (r.a.) yerinden fırladı;
-“(Bu işi, Hattab oğlundan başka yapacak yoktur.”) dedi.
Onu alkışladılar;
-“(Haydi Hattab oğlu! Görelim seni.) dediler. Ömer bin Hattab (r.a.), Kılıcını çekerek yol düştü.
Yolda Nu’aym bin Abdullah’ a rastladı.
-“(Bu şiddet, bu hiddetle nereye Yâ Ömer?” dedi.
Hazret-i Ömer (r.a.) de;
-“Millet arasına ikilik sokan, kardeşi kardeşe düşman eden Muhammed (a.s.v.) i öldürmeğe gidiyorum.” Dedi.
Nu’aym bin Abdullah;
-“(Ya Ömer! Güç bir işe gidiyorsun. O’nun Eshab-i, çevresinde, pervane gibi dolaşıyor, O’na bir şey olmasın diye titreşiyorlar. O’na yaklaşmak çok zordur. O’nu öldürsen bile Abdulmuttalib oğullarının elinde yakanı nasıl kurtarabilirisn?”) dedi.
Hazreti Ömer (r.a.) O’nun bu sözlerine çok kızdı;
-“Yoksa sende mi onlardan oldun? Önce senin işini bitireyim.” Diye kılıca sarıldı
Nu’aym bin Abdullah;
-“(Ya Ömer! beni bırak! Kardeşin Fatima ile, zevci Sa’id bin Zeyd’e git ki, ikisi de Müslüman oldu.”) dedi.
Hazreti Ömer (r.a.) Onların Müslüman olduğuna inanmadı.
Nu’aym bin Abdullah;
-“(Eğer inanmazsan, git sor! Anlarsın.”) dedi.
Bu işi başarırsa, din ayrılığı ortadan kalkacak, fakat Arapların âdeti olan kan davası hasıl olacaktı. Kureyş ikiye bölünecek, birbiri ile çarpışacaktı. Böylece, değil yalnız Ömer bin Hattab, bütün Hattab oğulları öldürülecekti.
Fakat Ömer bin Hattab (r.a.), çok kuvvetli, cesur ve öfkeli olduğundan bunları düşünememişti. Kardeşini merak edip, hemen evlerine gitti.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer-ül-Faruk (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Hazreti Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu)- 3
05 Mart 2009Eshab-i Kehf mağarası girişi (Tarsus)
Hazreti Ömer-ül Faruk (radiyallah-u anhu)- 3
Kardeşini merak edip, hemen evlerine gitti. O anlarda (Taha) suresi yeni gelmiş, Sa’id (r.a.) ile Fatima (r.anha), bunu yazdırıp, Habib bin Eret (r.a.) adındaki sahabiyi evlerine getirmiş, okuyorlardı.
Ömer bin Hattâb (r.a.), bunların sesini duydu.
Kapıyı çok sert çaldı. O’nu kılınç belinde, kızgın görünce, yazıyı sakladılar. Habbâb (r.a.) ı gizlediler. Sonra kapıyı açtılar.
Ömer (r.a.) içeri girince;
-“(Ne okuyordunuz?)” dedi.
Onlar;
-“Bir şey yok.” Dediler.
Hazreti Ömer (r.a.) kızgınlığı artarak;
-“(İşittiğim doğru imiş, siz de O’nun sihrine aldanmışsınız.)” dedi.
Sa’id (r.a.) i yakasından tutup, yere attı. Fatima (r.anha) kocasını kurtarmaya çalışırken, onun yüzüne de öfkeli bir tokat indirdi. Yüzünden kan akmaya başladığını görünce, kardeşine acıdı. Fatima (r.anha) nın canı yandı. Kana boyandı ise de, iman kuvveti, kendisini harakete getirip,
Allah-u Teâlâ’ya sığınarak;
-“Ya Ömer! Niçin bize böyle yapıyorsun? Allah’dan utanmaz mısın? Ayetler ve mu’cizeler ile gönderdiği Peygamber (a.s.v.) e inanmaz mısın? İşte ben ve zevcim, Müslüman olmakla şereflendik. Başımızı kessen, bundan dönmeyiz.” Dedi.
Ve kelime-i Şehadeti okudu. Hazreti Ömer (r.a.) yere oturdu.
Yumuşak sesle,
-“(Hele şu okuduğunuz kitabı çıkarınız.)” dedi.
Fatima (r.anha);
-“Sen abdest veya gusül abdesti almadıkça onu sana vermem.” Dedi.
Hazreti Ömer (r.a.) abdest aldı. Ondan sonra kur’an sahifesini Fatima (r.anha) getirdi. Ona verdi.
Hazreti Ömer (r.a.), güzel okuma bilirdi. Taha suresini okumağa başladı. Kur’an-i Kerim’in fesahatı, belağatı, manalar ve üstünlükleri kalbini çok yumuşattı.
-“Göklerde ve yer yüzünde ve bunların arasında ve toprağın altındaki şeyler hep O’nundur.” Ayetini okuyunca,
Derin derin düşünmeye daldı.
-“(Ya Fatima! Bu bitmez tükenmez varlıklar, hep sizin tapdığınız Allah’ın mıdır?)” dedi.
Kardeşi Fatima (r.a.);
-“Evet, öyle ya! Şüphe mi var?.” Dedi.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer-ül-Faruk (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Hazreti Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu)- 4
05 Mart 2009Eshab-i Kehf mağarası girişi (Tarsus)
Hazreti Ömer-ül Faruk (radiyallah-u anhu)- 4
Ömer (r.a.);
-“(Ya Fatima! Bizim binbeşyüz kadar altundan, gümüşten, tunçtan, taşdan oymalı, süslü heykellerimiz var. Hiçbirinin, yeryüzünde bir şeyi yok!”) diyerek, şaşkınlığı arttı.
Biraz daha okudu.
-“O’ndan başkasına tapılmaz, bel bağlanmaz. Her şey, ancak O’ndan beklenir. En güzel isimler O’nundur.” Ayetini düşündü.
Hazreti Ömer (r.a.);
-“(Hakikatten, ne kadar doğru.)” dedi. Habbâb (r.a.) bu sözü işitince yerinden fırladı.
Tekbir getirdikten sonra,
-“Müjde ya Ömer! Resulullah (a.s.v.) Allah-u teâlâ’ya dua ederek.”
-“Ya rabbi! Bu dini, Eb’u Cehil ile Yahud Ömer ile kuvvetlendir.” Buyurdu.
-“İşte bu devlet, bu seadet sana nasıp oldu.”
Bu ayet-i Kerime ve bu duâ, Ömer (r.a.) in kalbindeki düşmanlığı sildi, süpürdü.
Hemen;
-“Resulullah (a.s.v.) nerede)” dedi.
Kalbi, Resulullah (a.s.v.) in sevgisi ile yanmağa başladı. O gün, Resul-i Ekrem (a.s.v.) Safâ tepesi yanında, Erkam (r.a.) ın evinde Eshabına nasihat veriyordu.
Eshab-i Kiram (r.anhum) toplanmış, onun nurlu cemalini görmekle, tatlı tesirli sözlerini işitmekle kalblerini cilalıyor, ruhlarını ferahlatıyorlardı.
Sonsuz lezzet, zevk ve neşe içinde halden hale dönüyorlardı. Hazreti Ömer (r.a.) i buraya getirdiler. O’nun kılınçla geldiği görüldü. Heybetli kuvvetli olduğundan, Eshab-i Kiram (r.anhum), Resulullah (a.s.v.) in etrafını sardı.
Hazreti Hamza (r.a.);
-“Ömer’den çekinecek ne var, iyilik ile geldi ise, hoş geldi. Yoksa o kılıncını çekmeden ben onun başını yere düşürürüm.” Derken
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem);
-“Yol verin, içeri gelsin!” buyurdu.
Biri sağında, biri solunda, ötekiler tetikte olarak içeri girdi. Cebrail aleyhis selam daha önce Hazreti Ömer (r.a) in İman ettiğini, yolda olduğunu haber vermişti.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer-ül-Faruk (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Hazreti Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu)- 7
06 Mart 2009Eshab-i Kehf mağarası (Tarsus)
Hazreti Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu)- 7
Hazreti Ömer (r.a.) bütün savaşlarda bulundu. Bedir ve Uhud savaşlarında devamlı Resulullah (s.a.v.) in yanında bulundu.
Bedir savaşına bütün kabileleri iştirak ettiği halde, beni Adiy kabilesi Hazreti Ömer (r.a.) in korkusundan savaşa iştirak etmemiştir. Bu savaşa Hazreti Ömer (r.a.) in kabilesinden sadece 12 lişi iştirak etmiştir. Hazreti Ömer (r.a.) bu savaşta kureyşin kumandanlarından olan dayısı As bin Haşim’i kendi eliyle öldürmüştür.
Uhud savaşında ise Resulullah (s.a.v.) in yanından bir an dahi ayrılmamıştır. Uhud’da Müslümanları arkadan çevirmek isteyen müşrikleri geri püskürtmüş idi.
Hendek savaşında hendeğin önemli bir yerini emrindeki askerler tutmuş, hücum eden düşmana mani olmuştur. Heyberin fethinden sonra askerler arasında taksim edilen araziden kendine düşen kısmı vakfetti. Bu ilk vakıflardan biri oldu.
Mekke’nin fethinde de bulundu. Mekke’nin fethinden sonra yapılan Huneyn savaşına katıldı. Tebük seferinde bütün malının yarısını orduya verdi.
Hendek savaşından sonra Peygamberimiz (s.a.v.) Hazreti Ömer (r.a.) in kızı hazreti Hafsa (r.anha) ile evlendi. Böylece Resulullah (a.s.v.) ın akrabası olmakla şereflendi.
Veda haccından da bulunan Hazreti Ömer (r.a.), Resulullah (s.a.v.) ın vefatından sonra Hazreti Ebû Bekir (r.a.) e devamlı yardımcı oldu.
Hazreti Ebû Bekir (r.a.) in halife seçilmesinde ilk biat eden Hazreti Ömer (r.a.) dir. Bundan sonra da her işinde halife’ye yardım edip, vefatına kadar O’nun hizmetinde bulundu.
Usame (r.a.) ordusunun Süriye’ye gönderilmesinde irtidat (dinden dönme) olaylarının önlenmesinde büyük hizmetler yaptı. Hazreti Eb’u Bekir (r.a.) devrinin beyt-ül mal emini, yani maliye vekili Hazreti ömer (r.a.) idi. Bu hususta da adaletle hizmet etmiştir.
O zaman henüz toplanmamış sahifeler halinde bulunan Kur’an-i kerim’in bir kitap haline getirilip iki kapak arasında toplanmasını ilk önce Hazreti Ömer (r.a.) istemiştir.
Bu hususta Hazreti Ebû Bekir (r.a.) ile görüştükten sonra, Hazreti Ebû Bekir (r.a.) Kur’an-i Kerim ayetlerini kitap halinde bir araya toplattı. Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) vefatına yakın, Eshab-i Kiram (r.anhum) ın ileri gelenlerini çağırıp görüştükten sonra Hazreti Ömer (r.a.) i halife tayın etti.
Hazreti Osman (r.a) ı çağırarak Yaz buyurdu; O da yazmağa başladı. Önce besmele yazıldı. Sonra;
-“Bu Allah’ın Resülunun (a.s.v.) halifesi Ebu Bekir’in dünyadaki son günü, ahretteki ilk gününün vasiyetidir.”
(-“Ben Ömer ibn-i Hattab (r.a.) ı halife seçtim. O’nu dinleyin. O’na itaat edin! Hayrı araştırmada kusur etmedim. Eğer sabır ve adalet eylerse beni tasdik etmiş olur… Yanılmışsan gaybı ancak Allah bilir. Ben hayrı istedim….”) yazdırdı.
Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) kendinden sonra, Hazreti ömer (r.a.) i halife seçtiğini Eshab-i Kiram (r.anhum) a bildirip yazdırdığı vasiyetini de okuyunca
Eshab-i Kiram (r.anhum);
-“Kabul ettik ve itaat ettik.” Dediler.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer-ül-Faruk (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Hazreti Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu)- 8
07 Mart 2009Eshab-i Kehf mağarasından caminin görünüşü (Tarsus)
Hazreti Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu)- 8
Hazret-i Ömer (r.a.) hicretin onüçüncü yılında halife oldu. Kendisine biât edildiği ilkgün hutbeye çıktı.
Allah-u teâlâ’ya hamd-u senâ’dan sonra buyurdu ki;
-“Hicaz size yerleşilecek bir yer değildir. Ancak hayvanlar için otlak arayacak bir yurttur. Hicaz’ı, Hicazliler; ancak bu şekilde tutabilirler. Yani Hicaz’ın korunması için seferler ederek kendilerine otlak aramaları gerekir. Allah’ın va’dini getireceği zamanlarda Muhacirler nerede? Allah’ın size miras bırakmak üzere va’dettiği yerlere yürüyünüz. Yüce Allah, Kur’an-i Kerim’de İslâm dinini öteki dinler üzerine üstün kılacağını va’dettiğinden dinini yükseltecek ve dine yardım edenleri sevinçli kılacktur. Allah’ın Salih kulları nerede?”
Hazreti Ömer (r.a.) hutbesini bitirince Eshab-i Kiram (r.anhum) hep birden Cihat arzusuyla yanmaya başladı ve Irak taraflarına Cihad’a gittiler.
Hazret-i Ömer-ül Faruk (r.a.) ilk defa Emir-ül-Mü’minin ismini aldı. On sene altı ay ve yedi gün Dünyada hiç görülmemiş bir adaletle Halifelik yaptı.
Halifeliği sırasında o zamanın iki büyük devleti olan Bizans ve Sa’sani İmparatorluklarının hakimiyeti altında bulunan Suriye, Mısır, Irak ve İran’ı İslâm Devleti’nin sınırları içine aldı.
Zamanında 1036 büyük şehir zapt edildi. Dörtbin Cami yapıldı. Dört bin kilise harap oldu. Kuzey Afrika’dan Türkistan’a, Azarbeycan’dan Yemen’e kadar uzanan ve iki milyon kilometre kareden büyük olan İslâm Devleti’ni kurduğu mükemmel müesseselerle gayet muntazam bir şekilde idare etti.
Yemen Nera’ındaki Yahudileri Irak Necran’ına yerleştirdi. Ve onlara emân verdi. Devleti idâre bölgelere ayırdı. Bu bölgelerin en başta gelenleri Hicaz, Suriye, El-Cezire, Basra, Küfe, Mısır, Filistin, İran, Horasan ve Kirman bölgeleri idi. Her bir İdâri bölgenin başına bir Vali tayin etti.
Tayin ettiği Vali’lere;
-“Sizi insanlara tahakküm etmek, Sultanat sürmek, zorbalık yapmak için tayin etmedim. Siz hidayet’e götüren rehber olacaksınız. Müslümanlar size uyacaktır. Binaenaleyh Müslümanların hukukunu gözetiniz. Müslümanları dövmeyiniz ki, zilete düçar olmasınlar. Onları haksız yere methetmeyiniz ki şimarmasınlar. Kapılarınızı yüzlerine kapatmayınız ki, kuvvetliler zayıfları ezmasinler. Kendinizi Müslümanlrdan üstün görmeyiniz ki, zulme düçar olmasınlar.” Diye nasihat ederdi.
Hazret-i Ömer (r.a.) valilerinden, kadılarından ve diğer istihdam ettiği me’murlerinden mal beyannamesi isterdi. Onlara dolgun maaş verirdi. Valilerin aylık maaşı 100 dinar idi.
Valiler hakkında yapılan şikayetleri tahkik ederdi. Bu tahkikatı Muhammed bin Melsem (r.a.) tarafından yaptırırdı.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer-ül-Faruk (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Hazreti Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu)- 9
08 Mart 2009Eshab-i Kehf mağarası cami-i (Tarsus)
Hazreti Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu)- 9
Bölgeleri de vilayet, nahiye, kasaba merkezlerine ayırdı. Bunların idaresini verdiği vali’lerin, me’mur ve diğer görevlilerin seçiminde ve denetiminde son derece titiz davranırdı.
Davalara bakması için mahkemeler, adli teşkilatlar, suç ve zabıta işlerine bakan, satıcıları kontrol eden, halkın birbiriyle olan günlük mumasebetlerini düzenleyen telkilatlar kurdu.
Beyt-ül mal için ayrı bir yer ve yürütülmesini sağlayacak me’murler tayin edildi. İlk def’a para bastırdı.
Yollar, köprüler inşaa edilip, su kanalları açılmıştı. Mekke’de hacilar için yollar boyunca misafirhaneler, hanlar yapılıp, kuyular açılmıştı Yeni fethedilen bölgelerde yerleşim merkezleri kurulup buralar imâr edildi.
Yazılı muamelerde karışıklığı önlemek için Peygamberimiz (a.s.v.) in Hicret’i başlangıc olan takvim kararlaştırıldı.
Sevâd arazisi feth edilince Eshab-i Kiram (r.anhum) la istişare etti. Eshab-i Kiram (r.anhum) in bazıları arazinin 1/5’i Beyt-ül male ayrıldıktan sonra, geri kalanın gazilere taksim edilmesini istiyorlardı.
Hazreti Ömer (r.a.) ise, Haşr sure’si 7-8-9-10 ayetlerini delil getirerek;
-“Eğer araziyi taksim edersem, sizden sonra geleceklere bir şey kalmaz. Servet ve mal birkaç kişinin arasında kalır.”Dedi.
Bundan sonra araziyi eski sahiplerine bıraktı ve haraç vergisi koydu. Bu haraç vergisinin miktarlarını tesbit etti. Yine O’nun zamanında zımmılerden alınan‘cizye’vergisinin’ miktarı daha sonraki asırlarda aynen tatbik edilmiştir.
Yine Eshab-i Kiram (r.anhum) a maaş verilmesi için bir dereceleme yapıp her birinin derecesi ‘divan’denilen defterde tesbit edilmişti. Bunların saklandığı yere de ‘Divanı’adı verilmiştir.
Ayrıca miskinlere, fakir olanlara Beyt-ül-Mal’dan un ve yiyecek verilmesi şeklinde nafaka bağlamıştır.
Mısır valisi Amr İbn-ül As (r.a.), Akdenizi Kızıldenize bağlayacak bir kanal açmek için teşebbüse geçmek üzere izin istediğinde, Hazret-İ ömer (r.a.) ona gerekli izni vermiştir.
İslâm’ın adaletini bütün dünyaya tanıtan Hazreti Ömer (r.a.), ilmin yayılmasına, insanların eğitilmesine de büyük önem verir ve fethedilen yerlerde İslâmiyetin yayılması, yeni kitlelere anlatılması için çok gayret sarfederdi.
Kur’an-i Kerim ve Hadis-i Şeriflerin öğretilmesi için her tarafta okullar açılmış ve buralarda ders vermek üzere maaşlı muallimler tayin edilmişti. Herkes muhtaç olduğu dini, hukuki bilgileri müftülerden sorup öğrenerek, ona göre haraketini tanzim edebilirdi.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer-ül-Faruk (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Hazreti Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu)- 10
09 Mart 2009Eshab-i Kehf camisi (Tarsus)
Hazreti Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu)- 10
Fetva ve insanları irşad vazifesi, pek mühim olup, bunun ehli olmayan kimseler tarafından yapılması, faide yerine zarar vereceğinden. Hazret-i Ömer (r.a.) müftüleri tayin eder, kendisinin muhasebesini kazanamiyanları fetvadan men ederdi.
Zamanında fetva verme vazifesini gören zatlar;
Hazret-i Ali, Hazreti Osman, Muaz bin Cebel, Abdurrahman bin Avf, Ubey ibn-i Kab, Zeyd bin Sabit, Abdullah ibn-i Mesud, Abdullah ibn-i Abbas, Cabir bin Abdullah, Ebû Hüreyre, Ebû Derda (Ridvanallahi Teâlâ aleyhüm ecmain) gibi Eshab-i Kiram’ın büyükleri bulunuyordu.
Hazret-i Ömer (r.a.), adli teşkilatın temellerini kurdu. Mahkeme usulünü tesbit etti.
Aşağıdeki mektup hukuk usülü bakımından şaheserdir;
-“Kazâ Da’vaları hal ve değiştirmesi ve bozulması caiz olmıyan bir farizedir ve uyulması icâbeden bir sünnettir. Bir hadise (olay, vak’a) hakında sana baş vurulunca, iki tarafın sözlerini güzelce dinle, anla, bir hak ikrar ve itiraf edilince, hükme rağbet et (bağla) tenfiz eyle, (hükmü yerine getir). Çünkü infaz edilmiyecek olan hak bir sözün sadece söylenmesi, fayda vermez. Karşında, meclisinde, adâlet huzurunda insanları eşit tut. Tâ ki, mevki’ sahipleri senden tarafgirlik ümidine düşmesinler, zaif olanlar da adâletinden me’yus, kalben kırık olmasınlar.”
-“Beyine (delil) ve şahit getirme da’vâcıya yemin etmek de da’vayı inkar edene aittir. Yani Da’vacı şahid bulamazsa, isteği üzere da’valıya yemin tevcih edilir. Müslümanların arasında sulh yapılması caizdir. Ancak haramı, helal, helali haram kılacak bir sulh caiz değildir. Dünkü gün vermiş olduğun bir hüküm, nefsine müracaatla, haklılığa, doğruluğa, yol bulduğun taktirde, seni hakka dönmekten men etmesin. Yani ictihadın değişerek evvelce vermiş olduğun bir hüküm de isabetsizliğene kani’ olursan, o hükmün, benzeri bir hadise hakkında yeni ictihadına göre hüküm vermekliğine mani’ olmasın. Çünkü hak kadimdir. Hakka dönmek, batılda sebat etmekten hayırlıdır.”
-“Kalbini çalıştırıp hükümlerini Kur’an’da, sünnette bulamadığın mes’eleler hakkında güzelce imâl-i fikr et (düşün), sonra bu gibi şeylerin benzerini bul, bunları birbirine kıyas et. Bunlardan Hak teâlâ’ya daha sevimli, daha yakın ve hakka, doğruya daha benzer olanı ihtiyar eyle (seç). Da’vaciya, (beyyinesini ikâme edecek kadar) bir müddet ver. Bu müddet içinde beyyinesini izhar ederse, hakkını alır; edemezse aleyhine hüküm verilmesi icab eder. Böyle bir müddet verilmesi, mazeret hususunda pek beliğ ve şübhenin izâlesi için de pek açık bir esastır.”
-“Bütün Müslümanlar birbiri hakkında âdildirler. Kazfden (Bir müslüman’ iftiradan dolayı) hakkında had cezası tatbik edilmiş olan, yahud velâ ve karâbet sebebiyle (velilik veya akrabalık) kendisinde menfeati celb, (çeken) mazarratı (zararları) def’ töhmeti bulunan veyahud yalan yere şâhidlikte bulundukları tecribe ile anlaşılan kimseler müstesna, bunlardan başkasının şehadetleri kabul olunur.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer-ül-Faruk (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Hazreti Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu)- 12
11 Mart 2009Danyal aleyhis selam kabri-i şerif (Tarsus)
Hazreti Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu)- 12
Hazret-i Ömer (r.a.) çok âdil, âbid, çok merhametli, aşağı gönüllü olup, fakirlerle yaşar idi. Diğer bir hizmeti de Müslümanların artmasıyla küçük gelmeye başlayan Mescid-i Haram’ı ve Mescid-i Nebevi’yi genişletip tamir ettirmesidir. Mescid-i Haram etrafın ada duvar çektirdi.
Hazret-i Eslami (r.a.), Beyt-ül mala bakmağa memur etmişti. Eslemi (r.a.) den,
-“Hazret-i Ömer (r.a.) beyt-ül mal’dan bir şeyler alıyor mu?” diye sordular.
Hazret-i Eslami (r.a.),
-“İhtiyacı olduğu zaman borç alır, eline geçince öder.” Dedi.
Hazret-i Ömer (r.a.), kuru arpa ekmeği yer, kalın kumaşlardan elbise giyerdi. Zamanında çok fetihler oldu. O’nun zamanında sekiz bin cami’de Cuma namazı kılınıyordu. Her nereye asker gönderse, zafer bulup, sağ salim olarak ganimetle dönerdi.
Çünkü çok hazırlıklı, tedbirli ve adaletli haraket ederdi. Bu şanı, şöhreti O’nun yemesini içmesini değiştirmedi. Sonu üzüntü, pişmanlık olan iş yapmadı.
Kudus’a giderken deveye kölesi ile nöbetleşe biniyordu. Şehre girerken deveye binme sırası kölesine geldiği için devenin önünde yürüyordu. Kuvveti, adaleti, askerleri üç kıtayı titreten İslâm halifesini görmeye gelenleri hayrette bırakmıştı.
Kudus’a geldiğinde orada bir hutbe okudu ve buyurdu ki;
-“Hamd ve senâ Allah-u Teâlâ’ya mahsustur. O her şeye kadirdir, dilediğini yapar. Allah-u teâlâ, bizi İslâm dini ile şerefli kıldı. Muhammed (aleyhis selam) ile doğru yolu gösterdi. Bizden dalâleti, sapıklığı kaldırdı. Buğz ve adavetten, ayrılık ve tefrikadan uzaklaştırdı.”
-“Ey Müslümanlar! Bu büyük ni’mete hamd ediniz. Zira böyle yapmamız, ni’metin artmasına sebep olur. Allah-u Teâlâ, Kur’an-i kerim’de buyuruyor ki;
-“(Ni’metlerimin kıymetini bilir, emrettiğim gibi kullanırsanız, onları artırırım. Kıymetini bilmez, bunları beğenmezseniz, elinizden alır, şiddetle azab ederim.”)
Yine Buyurdu;
-“(Allah’ın hidayet ettiği kimse, o doğru yol üzeredir. Şaşırtığı kimse için de asla doğru yol gösterici bir yardımcı bulamazsın.”) Kehf suresi ayet 17
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer-ül-Faruk (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Hazreti Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu)- 14
13 Mart 2009Beyaz su başı -Ava sipi- (Nusaybin)
Hazreti Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu)- 14
Haret-i Ömer (r.a.) kendinden sonra halife olacak kimsenin tayını için Eshab-i Kiram (r.anhum) den, Cennet ile müjdelenenlerden altı kişiyi seçti.
Bunlar;
Hazret-i Osman, Hazret-i Ali, Zübeyr, Talha, Sa’d İbni Ebi Vakkas ve Abdurrahman bin Avf (Radiayallah-u Anhüm) idi.
Bundan sonra oğlu Abdullah (r.a.) a;
-“Mü’minlerin annesi Hazret-i Aişe (r.anha) ya git ve ona Ömer ibni Hattab’ın selamını söyle, mü’minlerin emiri deme, ben bugün mü’minlerin emiri değilim. Ona Ömer, sahibinin yanına defnedilmek için izin istiyor de!” Buyurdu.
Abdullah (r.a.) bunu Hazret-i Aişe (r.anha) ye söyleyince,
Hazret-i Aişe (r.anha);
-“O yeri kendim için ayırmıştım, fakat gönül hoşluğu ile orayı Ömer (r.a.) e veriyorum.” Dedi.
Hazret-i Ömer (r.a.) bu haberi duyunca;
-“Bu benim en büyük dileğimdi” Buyurarak çok memnun oldu.
Yaralandıktan yirmidört saat sonra vefat etti.
Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) yanına defn edildi. Şehid olduğunda 63 yaşında idi.
Her haliyle dost ve düşmanın hayran kaldığı adaleti dillere destan olan Hazret-i Ömer (r.a.) in vefatı Eshab-i Kiram (r.anhüm) ı ve diğer Müslümanları son derece üzdü, mahzun etti.
Hazret-i Ömer (r.a.) şehid olunca, Abdullah İbn-i Ömer (r.a.), sahabe-i Kiram (r.anhüm) e dedi ki;
-“İlmin onda dokuzu, ömer (r.a.) ile beraber öldü.”
Bazılarını bu sözü anlamayarak durakladıklarını görünce;
-“İlimden maksadım Allah-u teâlâ’yı bilmektir. Diğer bilgiler değildir.” Dedi.
Peygamberlerden sonra insanların en üstünü Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) dir. Ondan sonra Hazret-i Ömer (r.a.) dır
Hadis-i şerifte buyuruldu ki;
-“Cebrail aleyhis selam bana gelip dedi ki;”
-“Ömer’in ölümü üzerine bütün İslâm âlemi ağlayacatır.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer-ül-Faruk (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu