‘İlahi aşk’ olarak etiketlenmiş yazılar
Aşk
03 Mayıs 2008
Girnavas köprüsü (Nusaybin)
Sevgi;
Tabiatın lezzet alınan şeye meyl etmesinden ibarettir. Bunun yerleşip kuvvetlenmesine “AŞK” denir. Aşık sevdiğine tam manasiyle bağlı olur. Malını onun yolunda harcar. Yusuf Aleyhisselam’ın aşkından dillere destan olan Züleyha’yı görmüyor musun?
Yusuf Aleyhisselam’a karşı beslediği sevgiden: malını, mülkünü, güzelliğini, hatta yetmiş deve yükü cevahir ve gerdanlıklerini feda etti. Bunların tümünü Yusuf Aleyhisselam’ın sevgisi uğruna harcadı.
-”Ben bugun Yusuf’u gördüm.”diyen herkese bir gerdanlık verirdi. Kendisinde bir şey kalmadı. Yusuf Aleyhısselam’dan başkasını unutup, her şeye ‘Yusuf’ diye çağırırdı.
Başını göğe kaldırdığı zaman yıldızlarda Yusuf Aleyhısselam’ ın isminin yazılı olduğunu görürdü.
Rivayet edilir ki:
Züleyha iman edip, Yusuf Aleyhısselam ile evlendiği zaman Yusuf Aleyhisselam’dan ayrı yaşar, Allah’a ibadet etmek için tenha yere çekilirdi.
Yusuf Aleyhisselam onu gündüz yatağa çağırdığında geceye atar, gece çağırdığında ise gündüze atardı.
Ve şöyle derdi:
-”Ey Yusuf ben seni Allah’ı tanımazdan önce severdim. Ben Allah’ı tanıdıktan sonra, O’nun sevgisi bende, O’ndan başkasına olan sevgiyi kalbimden attı. O’nun sevgisinin yerine başkasını istemem.
Bu hal böyle devam etti.
Ta ki: Yusuf Aleyhisselam ona şöyle dedi:
-”Allah’u Teala, bana bidirdi ki: Senden iki çocuk yaratmayı ve onları peygamber yapmayı murad eder.
Bunun üzerine Züleyha şöyle cevab verir:
-”Eğer Allah Teala sana böyle emr ettiyse ve beni buna sebep kılıyorsa, Allah’ın emrine itaat etmek gerekir.” der ve Yusuf Aleyhisselam ile bir araya gelmeye razı olur.
Denilir ki :
Aşk perdeleri yırtmaktır. Sırları keşf etmektir, vecd ise şevkin galebe çalmasından ve zikrin tadını kendinde bulmasından, ruhun acze düşmesidir. Hatta azalarından bir aza kesilse, onun acısını hissetmez, anlamaz.
Rivayet edilir ki;
Münafık ve cimri olan bir adam karısına hiç bir şey sadaka olarak vermemesini söyler, verdiği takdirde kendisini boşayacağını yemin eder.
Bir gün evinin kapısına bir dilenci gelerek şöyle der:
-”Ey hane halkı: Allah hakkı için bana bir şey vermezmisiniz?
Bunun üzerine kadın dilenciye üç pide ekmek verir. Dilenci giderken onu ev sahibi olan münafık karşılar.
Ve ona:
-”Bu pideleri sana kim verdi diye sorar?
Dilenci:
-”Bana filan evden verdiler” der.
Dilencinin gösterdiği ev o adamın evi dir.
Munafık eve gelip karısına:
-”Ben sana kimseye bir şey vermemeni yeminle söylememişmi idim.?
Kadın:
-“Ben onu Allah için verdim. diye cevab verir.
Bunun üzerine adam gidip tandırı yakar. Tandır tam kızardığı zaman;
Karısına şöyle der:
-“Kalk, Allah (c.c.) için kendini tandıra at.”
Bunun üzerine kadın kalkar ziynetlerini alır,
Bunu gören munafık adam ;
-“Ziynetleri bırak.” der
Kadın da şöyle cevab verir:
-”Seven kimse sevdiği için süslenir, ziynetlenır ben sevdiğimi ziyarete gidiyorum.” Der.
Kendini tandıra atar.
Munafık adam tandırı kapatıp çeker gider. Kadın orada üç gün kaldıktan sonra Munafık gelip tandırın kapağını açar. Kadını Allah (c.c.) ın Kudretiyle sapa sağlam bulur. Bu halden adam çok teaccup eder.
Bu sırada kendisine hafiften şöyle dendiğini işitir:
-”Sen ateşin bizim sevdiklerimizi yakmadıuğını bilmiyor musun?
İmami Gazali (Kalblerin Keşfi)
Allah’u Teala hazretleri (c.c) Bizleri ve sizleri Sevdikleri kulların hürmetine Cehhennem azabından mahfuz eylesin. AMİN…
Fuad Yusufoğlu