‘İmam Gazali’ olarak etiketlenmiş yazılar

Müslumanlık Hakkı

12 Temmuz 2008

dsc09309-kasyane-fuadyusufoglu.JPG

Navale (Nusaybin)

Herkesin hakkı yakınlık derecesine göredir. Yakınlığın ise dereceleri vardır. En kuvvetli bağ Allah için olan kardeşliktir. Böyle kardeşliği olmayıp fakat Müslüman olmanın da hakları vardır.

1- KENDİSİNİN BEĞENMEDİĞİNİ HİÇ BİR MÜSLÜMAN İÇİN DE BEĞENMEMELİDİR:

Peygamber Efendimiz (s.a.s.)buyuruyor: “Mü’minler bir beden gibidir, bir uzvu acıyınca,bütün uzuvları bunu duyar ve acır” buyurdu.

Musa (a.s.) sordu:

-”Ya Rabbi kullarından daha adil hangisidir?”

Allahu Teala (c.c.);

-”Kendisini başkalarından aşağı görendir..” buyurdu.

2- ELİNDEN VE DİLİNDEN HİÇ BİR MÜSLÜMAN ZARAR GÖRMEMELİDİR:

Peygamber Efendimiz (s.a.v.)Buyurdu:

-”Müslüman kime derler biliyor musunuz?”

Eshabi Kiram (r.a.)

-”Allah ve Resülü daha iyi bilir “dediler.

Resulüllah (a.s.v.) Buyurdu ki:

-”Müslümanların, elinden ve dilinden zarar görmedikleri kimsedir.

Eshab (r.a.);

-”Mu’min kime denir.”dedi.

Resulullah (a.s.v.)” Buyurdu ki:

-”Müslümanların bedenlerinin ve mallarının,kendisinden emin olduğu kimsedir.”

Mücahid (r.a.) buyuruyor:” Cehenemde olanlara Allah’u teala hazretleri (c.c.) öğle yaralar verir ki, bütün bedenleri sızıp akar, yalnız kemikleri kalır. Sonra bir ses

-”Bu nasıl bir elemdir?” der

-”Çok şiddetlidir.” Derler.

Ayni ses;

-”Bu dünyada Müslümanlara verdiğiniz sıkıntının karşılığıdır .” der…

3- HİÇ KİMSEYE KİBİRLENMEMELİDİR:

Çünkü Allah’u teâla hazretleri (c.c.) kibirlileri sevmez, hiç kimseye hakaret gözü ile bakmamalıdır. Çünkü: o kimse Allah’ın veli kulu olabilir, fakat o bilmez Allah’u teâla hazretleri (c.c.) evliye kullarını herkesin nazarından örtmüştür…

4- MÜSLÜMANLAR HAKKINDA HİÇ BİR DEDİKODUYU DİNLEMEMELİDİR:

Adaletle konuşanın sözünü dinlemelidir hadisi şerifte.

-”Söz taşıyan bizden cennet’e giremez.”buyuruldu.

Bilmelidir ki:
Bir kimseyi senin yanında kötüleyen, senide başkasının yanında kötüler. Böyle kimseyle uzak durmalı…

5- AFETMEYİ SEVMELİDİR:

İkrime (r.a.) Buyurdu:

-”Allah’u Tela hazretleri Yusuf (a.s.) a senin dereceni ve ismini, kardeşlerini afet tiyin için büyük eyledim”

Hadisi şerifte;
“Din kardeşini afedenin, izzeti ve büyüklüğü artar.” Buyuruldu..
.
6- KARŞİSİNDEKİ İSTER İYİ, İSTER KÖTÜ OLSUN ELLİNDEN GELENİ YAPMALIDIR:

Peygamber efendimiz (s.a.v.):

-”Elinden geldiği kadar, herkese iyilik et, eğer o buna layık değilse, sen layıksın.”diye buyurdu.

7- YAŞLILARA HÜRMET ETMELİDİR:

Peygamber efendimiz (s.a.v.)şöyle buyurmuş:

-”Yaşlılara, büyüklere hürmet etmeyen, çocuklara acımayan bizden deyildir”

8- KOMŞU HAKLARAINI GÖZETMELİDİR:

Komşunun varsa eziyetlerine katlanmalı ikramda bulunmalı. Sıkıntılarını paylaşmalı…

Kimya-yi Saadet (İmam-i Ğazali)

Allah’u teala hazretleri bizleri Müslümanların Haklarına kendi rızası gibi riayet etmesini musayyer eylesin. AMİN…

Fuad yusufoglu

dsc09719-fuadyusufoglu-veysike.JPG

Benim köyüm(veysike) Nusaybin

İbni Abbas (radiyallah-u anhu) dan rivayet edilir ki;

Resulüllah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu:

-“Hiç bir ümet yoktur ki, bunların bazısı cennete bazısı cehennemde olmasın, ancak benim ümmetimin hepsi cennettedir.”

Matrak ibni Cedale adında bir köylü Resulüllah (a.s.v.) ın huzuruna geldi ve sordu:

-“Ya Muhammed (Sallallahu aleyhi ve sellem) Senin ümmetinin diğer ümmetlerden üstünlüğü nedir?”

Resulüllah (a.s.v.):

-“Benim ümmetimin diğer ümmetlere üstünlüğü, benim diğer nebilere üstünlüğüm gibidir.”

Köylü:

-“Nasıl Mesela?”

Resulüllah (a.s.v.):

-“Kiyamet günü Mahşer yerinde Peygamberler gelir. Kimine tek bir kimse uymuş, kimine iki veya üç kimse tabi olmuştur. On kişiden fazla ümmeti olan peygamberler pek azdır. Benim ümmetimin hesabını ise Allah-u Teala (c.c.) dan başka kimse bilemez.”

Köylü:

-“Kiyamet günü senin Ümmetin kaç bölük olur?”

Resulüllah (a.s.v.):

-“Dört bölük olup hepsi cennete olurlar. Bir bölüğü hesabsız ve azabsız cennete girer.”

Köylü:

-“Onlar hangileridir ? Ne amel işlemişlerdir?”

Resulüllah (a.s.v.):

-“Hak Teala (c.c.) nın birliğine ve benim hak Peygamberliğime şehadet ettikleri için.”

Köylü:

-“Bu şehadeti eden şehidlerden olur mu?”

Resulüllah (a.s.v.):

-“Olur.”

Köylü:

-“İkinci bölük kimlerdir ?”

Resullah (a.s.v.);

-“Hesabları kolay olur ve sonra cennete girerler.”

Devam edecek…..

Mearicün Nübüvve (Altiparmak)

Allah-u Teala Hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri İslamiyetle şereflendirdiği için Yüce Rabbımıza Şükr edelim…ELHAMDULİLLAHI RABBİLALEMİN.

Allah (c.c.) bizleri ve sizleri Efdalul Mahlukat olan Habibi Muhammed Mustafa (a.s.v.) ın Şefaatına nail eylesin. AMİN…

Fuad Yusufoğlu

dsc09764-fuadyusufoglu-cag-cag-baraji-mesire-yeri.JPG

Çağ-Çağ barajı mesire yeri (Nusaybin)

Köylü:

-“Üçüncüsü kimlerdir?”

Resulüllah (a.s.v.):

-“Küçük ve büyük günahlardan sual olunup sonra cennete girenlerdir.”

Köylü:

-“Bunlar niçin hesab olunurlar?”

Resulüllah (a.s.v.):

-“Bunların çok günahları vardır da onun için.”

Köylü:

-“Bunların günahlarını ne yaparlar?”

Resulüllah (a.s.v.):

-“Müşriklere yükletirler.”

Köylü:

-“Müşrikler başkasının günahını niçin yüklenirler?”

Resulüllah (a.s.v.):

-“Onlar ateş için yaratılmışlardır. Şirklerinden ve küfürlerinden dolayı cehenneme girerler. Mü’minlerin gunahı da bunlara yüklenir.”

Köylü:

-“Bunlar hakkında ayet nazil oldu mu?”

Resulüllah (a.s.v.):

-“Evet Allah-u Teala (c.c.) : (‘Elbette onlar kendi günahlarını ve mü’minlerin günahlarını yüklenirler.’)”

Köylü:

-“Bunlar ne bedbaht kimselerdir ki başkalarının günahlarını da yüklenirler.”

Köylü:

-“Ya Resulüllah (a.s.v.) dördüncü bölük kimlerdir?”

Resulüllah (Aleyhis selam):

-“Onlar cennete benim şefaatım ile girerler.”

Köylü:

-“Sübhanallah Senin şefaatın ile de cennete girilir mi?”

Resulüllah (Sallallahu aleyhi e sellem) tebessüm edip buyurdular ki;

-“Bilmez misin ki Cennetin anahtarları bendedir ve kiyamet günü cennetin muhafızı benim ?”

Köylü:

-“Ben niçin Cennetin muhafızı olup, anahtarları elinde olan kimse ile berabar olmayayım? Eğer iman edersem bana cennetin kapısını açar mısın ?”

Resulüllah(a.s.v.):

-“Evet açarım.”

Köylü:

-“Ehli beytime de açar mısın?”

Resulüllah (a.s.v.):

-“Eğer iman ederlerse onlara da açarım.”

Köylü; Şehadet getirip müslüman oldu.

Ve dedi ki:

-“Bana (siz nesiniz) diye sorarlarsa ne cevab vereyim ?”

Resulüllah (a.s.v.):

-“Müslimanız, de.”

Köylü:

-“Müslümanın manası nedir?”

Resulüllah (a.s.v.):

-“Cehennem ateşinden kurtulmuş insan demektir.”

Köylü:

-“Benim adım Matrah’tır.İsterim ki değiştiresin.”

Resulüllah (a.s.v.):

-“Müslim desinler.”

Köylü; Bu isimle daima övündü,

Dedi ki;

-“Ya Resulüllah (a.s.v.) Ümmetinin bundan başka ismi var mıdır?”

Resulüllah (a.s.v.):

-“Bir isimleri de Mü’mindir.”

Köylü:

-“Mü’min ne demektir?”

Resulüllah (a.s.v.):

-“Kiyametin dehşetinden emin olan demektir.”

Köylü:

-“Mü’min günah işler mi?”

Resulüllah (a.s.v.):

-“Eğer günah işlemeseler, Hak Teala (c.c.) günah işleyen başka bir taife getirir. Onları afv edip, Cennete sokar. Böylece kerem ve ihsanını geösterir.”

Köylü:

-“Elhamdulillah ki, beni senin ümmetinden eyledi.”

Resulüllah (a.s.v.):

-“Bundan büyük ni’met olur mu ki, Hak Teala (c.c.) seni cehennemden ve küfürden halas edip, İmana getirdi. Lat ve Uzza putlarına secde etmekten kurtarıp kendinin hizmetine kabul etti.”

Mearicün Nübüvve (Altiparmak)

Allah-u Teala Hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri İslamiyetle şereflendirdiği için Yüce Rabbımıza Şükr edelim…ELHAMDULİLLAHI RABBİLALEMİN.

Allah (c.c.) bizleri ve sizleri Efdal-ul Mahlukat olan Habibi Muhammed Mustafa (s.a.v.) ın Şefaatına nail eylesin. AMİN…

Fuad Yusufoğlu

Yetimi gözetmek

13 Temmuz 2008

dsc00374-fuadyusufoglu-girnavas.JPG

Girnavas mevki-i (Nusaybin)

Hadis bilginlerinden bir topluluk tahriç ettiği ve Hakim (r.a.) ınde doğruladığı bir hadisi şerifte:

-“Allah-u Teala (c.c.) Yakub (Aleyhisselam) a şöyle buyurdu:

-“Gözünün görmesinin gitmesinin (ama olmasının) belinin bükülmesinin ve kardeşlerinin Yusuf (Aleyhis selam) a yaptıklarının sebebi şudur:

-“Yakub (aleyhisselam) a, yoksul, aç bir yetim gelmişti. Kendisi bir koyun kesmiş, efradi ailesiyle yiyordu. Yetime ondan yedirmediler.

Sonra Allah Teala (c.c.) Yakub (aleyhis selam) a şöyle bildirdi.

‘Allah(c.c.) mahlukatından yetimleri ve yoksulları sevdiği kadar hiç bir şey sevmez.’ Sonra Allah (c.c.) Yakub (Aleyhis selam) a yemek hazırlayıp yoksulları çağırıp yedirmesini emreder. Yakub (Aleyhis selam) da Allah (c.c.) ın emrini yerine getirir.

Buhari (r.a.) ve Müslim (r.a.) Ebu Hüreyre (r.a.) den rivayet ederler:

Resulüllah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyuruyor ki;

-“Dul ve yetimler için çalışan, Allah (c.c.) yolunda cihad eden gibidir.”

İbni Mace (r.a.) rivayet eder;

Resulüllah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyuryor ki;

-“Dul ve yetimler için çalışan kimse, Allah (c.c.) yolunda cihad eden ve gece gündüz namaz kılan, Gündüz oruç tutan gibidr.”

Seleften biri der ki;

-“Ben ilkin sarhoştum. Günah işlemekten geri kalmazdım. Bir gün bir yetim gördüm. Ona, babanın çocuğuna ikramından daha çok ikram ettim. Sonra yatıp uyudum. Rü’yamda cehennem zebanilerini gördüm. Beni şiddetle yakalayıp cehenneme götürüyorlardı.

-“Bir de baktım ki, O yetim çocuk beni götürmelerine itiraz edip, Zebanilere:”

-“Onu bırakın ta ki, Rabbım (c.c.) a müracaat edeyim.” dedi.

Zebaniler bunu kabullenmekten kaçındılar Bu sırada:

-“Onu bırakın. Onu yetime ihsan ettiği için, yetime bağışladı.” Diye nida geldi.

Bunun üzerine uyandım. O günden beri yetimlere ikram etmekte daha çok gayret sarf ettim.”

Mearicün Nübüvve (Altiparmak)

Allah-u Teala hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri hidayet eylesin…Dünya sevgisi nin şerrinden muhafeza eylesin ..AMİN…

Fuad Yusufoğlu

Yetimi gözetmek- 2

13 Temmuz 2008

dsc00984-fuadyusufoglu-sinne-dize-mevki-i.JPG

Sine dize-Mevki-i (Nusaybin)

Yüce Allah (c.c.) buyuruyor ki;

-“Gerçek, yetimlerin mallarını haksız (ve haram) olarak yiyenler karınlarına ancak bir ateş yemiş olurlar. Onlar çılgın bir ateşe (Cehenneme) gireceklerdir.”Nisa suresi ayet: 4/10

Katade (Radiyallahu anhu) der ki;

-“Ayet-i kerime, CATAFAN Kabilesinden bir adam hakkında nazil olmuştur. Bu adam kardeşinin yetim olan küçük çocuğunun malına vasi olmuş ve çocuğun malını haksız yere yemişti. Ayeti kerime deki,”Haksız yere ve haram olarak yemek” kaydedilmiştir. Bu kayıt ile, fıkıh kitablarında beyan edilen şartlar dahilinde vasinin yetimin malından yemesi çıkar. (O şartlar müvaccehesinde yemesi Helal olur.)”

Nitekim Cenabı Hak buyuruyor ki;

-“Velilerden kim zengin ise (yetimin malını yemeye tenezzül etmesin) kaçınsın. Kim de fakir ise o halde örfe göre (bir şey) yesin. Artık onlara mallarını teslim ettiğini zaman karşılarında şahid bulundurun.Tam bir hesab sonucu olmak bakımından ise şahid olarak Allah (c.c.) yeter.” Nisa Suresi ayet: 4/6

Yani:

Veli yetimin malından ancak ihtiyaci olduğu kadar yer. Yahud malından borç olarak yer. Veyahud da zor durumda kalırsa yetimin malından çalıştığının ücreti kadarını yer. Borç aldığı vakit ileride eğer durumu düzelirse borcunu öder. Düzelmezse vermez. O kendisine HELAL olur.

Allah-u Teala (c.c.) hazretleri bu ayetten önceki ayette yetimlerin hakkına riayet edilmesi ve itina gösterilmesi;

Hususunu beyan buyurmuştur;

-“Arkalarında aciz ve küçük evladlar bırakdıkları takdirden onlara karşı (halleri ne olacak diye düşünüp) endişe edenler, (himayeleri altındeki yetimler ve diğer mirasçılar hakkında da aynı hissi taşımamaktan) saygi ile korksun (lar), Allah (c.c.) tan sakınsınlar, (gerek vasiler, gerek onların nezdinde bulunanlar hatıra gönüle bakmayarak) sözü dosdoğru söylesinler.” Nisa Suaresi ayet: 4/9

Ayeti kerimenin ifade şekli ölürken malının üçte birinden fazlasını vasiyet eden hakkındadır diyenlerin hilafına delalet ediyor.

Allah-u Teala (c.c.) Davud (aleyhisselam) a vahy ederek buyurdu ki;

-“Ey Davud, yetime karşı şefkatlı bir baba gibi, dul kalmış kadına karşı şefkatlı bir koca gibi ol. İyi bil ki; neyi ekersen onu biçersin.Yani, sen başkalarına nasıl muamele edersen, sana da öyle muamele ederler. Zira muhakkak öleceksin. Senin yetim çocuğun ve dul kadının geride kalır.

Yetimlerin malları ve onlara zülm etmek hakkında ayet-i kerimeye uygun bir çok hadis-i şerif gelmiştir. Bütün bu hadisler insanları korkutarak bu öldürücü ve çok büyük günahtan insanları sakındırır.

Müslim (r.a.) ve başkaları rivayet eder:

Resulüllah (Sallallahu aleyhive sellem) buyuruyor ki;

-“Ey Ebu Zer, ben seni zayıf görüyorum. Ben kendim için sevdiğimi senin için de severim. Anaya babaya emretme, yetime vasi olma.”

Mükaşefe-tül Kulub (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teala Hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri yetimin malına yaklaşmayan kullarından eylesin. AMİN…

Fuad Yusufoğlu

dsc08279-girnavas-fuadyusufoglu.JPG

Girnavas Mevki-i (Nusaybin)

Sa’lebe onlara şöyle dedi:

-“Bu bir cizyeden, gayri müslimlerden alınan vergiden başka bir şey değildir. Bu cizyeden başka bir şey değildir. Bu cizyenin bir benzeridir. Siz gidin, işinizi bitirdiğinizde tekrar bana gelin.

Zekat memurleri yürüyüp gittiler. Süleym kabilesinde ki şahsa vardılar. Süleymi onları duyunca hemen kalktı, develerinin en iyisini zekat için ayırdı. Sonra onları deve ile karşıladı. Memurler deveyi görünce:

-“Sana bu vacip olmaz. Biz bunu senden almayız, istemeyiz.” Dediler.

Adam:

-“Alin ben bunu severek veriyorum bu malımın zekatıdır. Ve sizin almanız için ayrılmıştır.”dedi.

Me’murler oradaki zekat işini bitirip ayrıldıktan sonra, tekrar Sa’lebeye geldiler. Ve ondan zekati istediler.

Sa’lebe onlara:

-“Elinizdeki yazıyı bana gösteriniz.”dedi.

Yazıya baktı ve:

-“Bu cizyenin bir benzeridir. Siz gidin. Ben bir düşüneyim.”dedi.

Me’murler yürüyüp ayrıldılar. Resulüllah (a.s.v.) ın yanına geldiler. Resulüllah (a.s.v.) onları görünce, onlar konuşmadan önce:

-”Vah sa’lebe.”Buyurdu.

Ve süleym kabilesinden olan şahsa dua etti.

Memurler, Sa’lebe nin ve süleym kabilesinden olan zatın kendilerine ne yaptıklarını anlattılar. Bunun üzerine Cenabi Hak (c.c.) Sa’lebe hakkında şu ayeti gönderdi:

-“İçlerinden kimi de Allah (c.c.) a şöyle ahd etmişti:-“Eğer bize lütfü kereminden ihsan ederse, andolsun, zekatını vereceğiz, muhakkak salihlerden olacağız.” Allah (c.c.) kendilerine Fazl-u inayetinden verince de onunla cimrilik edip (taat-iilahiye) arka çevirdiler. Onlar öyle dönektirler. Nihayet, Allah (c.c.) a va’d ettiklerini tutmadıkları,yalan söyledikleri için O da (bu fiillerinin) akibetini kalblerinde, kendisinin huzuruna çıkacakları güne kadar (sürecek), bir nifak yaptı.” Et-Tevbe suresi ayet : 9/75-76-77

Resulüllah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın yanında Sa’lebenin akrabalarınden biri vardı. Cenab-i Hakk (c.c.)ın Sa’lebe hakkında gönderdiği bu ayet-i kerimeyi işitti. Hemen kalkıp Sa’lebenin yanına gitti

Ve:

-“Ey Sa’lebe halin perişan oldu, yetim kaldın. Allah (c.c.) senin hakkında şöyl, şöyle ayet indirdi.” Dedi.

Sa’lebe derhal kalkıp Resulüllah (a.s.v.)ın yanına geldi ve Resulüllah (a.s.v.) ın kendisinden zekatı kabul buyurmasını istedi.

Fakat Resulüllah (a.s.v.) buyurdu ki:

-“Allah (c.c.) bana senin zekatını kabul etmemi yasakladı.”

Sa’lebe, bunun üzerine başına toprak serpmeye başladı. Resulullah (a.s.v.) kendisine:

-“Bu senin amelindir. Ben sana emrettim. Fakat sen bana itaat etmedin.”

Resulullah (a.s.v.) ondan zekatını kabul etmeyince, Sa’lebe abdallaştı ve kalkıp evine gitti. Resulüllah (a.s.v.) vefatından sonra, Halife Hz. Ebu Bekir (r.a.) e geldi. Zekatının kabul edilmesini istedi. Fakat Hz.Ebu Bekir (r.a.) de zekatını kabul etmedi. Sonra Hz.Ömer (r.a.) e geldi. Zekatının kabul edilmesini istedi. Hz.Ömer (r.a.) de onu redetti. Zekatınnı kabul etmedi. Sa’lebe Hz. Osman (r.a.) hilafetinden sonra öldü.

KalblerinKeşfi (İmam-i Ğazali)

Alllah (c.c.) bizleri ve sizleri Resulüllah (a.s.v.) emrinden çıkmayan kullarından eylesin. AMİN…

Fuad Yusufoğlu

Celil ve Leys’ten rivayet edilir.

Der ki;

Adamın biri İsa (Aleyhis selam) ile arkadaş oldu.

Ona:

-“Seninle beraber olup sana arkadaş olayım.”

Beraber yürüdüler. Bir nehir kenarına geldiler. Oturup yemek yemeğe başladılar. Yanlarında bulunan üç yufka ekmeğin ikisini yediler, üçüncüsü kaldı. İsa (Aleyhisselam) kalkıp nehirden su içmeye gitti. Su içtikten sonra geri yerine dönünce üçüncü ekmeği bulamadı.

İsa (Aleyhisselam) adama:

-“Ekmeği kim aldı?” Sorunca:

Adam:

-“Bilmiyorum.”dedi.

İsa (Aleyhisselam) arkadaşiyle kalkıp yola revan oldu.

İsa (Aleyhisselam) yanında iki yavrusu bulunan bir geyik gördü. Yavrulardan birini çağırdı. Yavru geldi. İsa (Aleyhisselam) onu kesti, pişirdi ve arkadaşı ile beraber yediler.

Sonra geyik yavrusuna:

-“Allah (c.c.) ın izniyle kalk.” Dedi.

Geyik yavrusu kalkıp gitti.

İsa (Aleyhisselam) Dönüp adama dedi ki;

-“Sana bu mu’cizeyi gösterenin hakkı için soruyorum. Ekmeği kim aldı?”

Adam:

-“Bilmiyorum.”dedi.

Sonra Yürüdüler,

Devam edecek…

Kalblerin Keşfi (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teala hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri dünya sevgisinin şerrinden muhafeza eylesin. AMİN……..

Fuad Yusufoğlu

dsc08296-girnavas-goletifuadyusufoglu.JPG

Girnavas Mevki-i (Nusaybin)

Adam:

-“Bilmiyorum.” Dedi.

Sonra yürüdüler bir dereye vardılar, İsa (Aleyhisselam) adamın elinden tuttu, suyun üzerinden yürüyerek geçtiler. Suyu geçtikten sonra;

İsa (Aleyhisselam) adama:

-“Sana bu mu’cizeyi gösterenin Hakkı için soruyorum. Ekmeği kim aldı?” dedi.

Adam:

-“Bilmiyorum.” diye cevab verdi.

Yola devam ettiler. Bir ovaya varıp oturdular. İsa (aleyhisselam) kumları toplayıp bir tepe yaptı.

Sonra ona:

-“Allah (c.c.) ın izniyle ALTIN OL. Dedi.

Kum tepesi ALTIN OLDU. İsa (Aleyhis selam) altını üçe taksim etti.

Ve:

-“Biri benim, biri senin, üçüncüsü ekmeği alanın .”dedi.

Adam:

-“Ekmeği alan benim .”dedi.

İsa (Aleyhisselam):

-“Altının hepsi senin olsun.” Dedi. Ve adamdan ayrılıp gitti.

O adam altınların yanında iken, ovaya iki adam geldi. Onu öldürüp elindeki altınları ondan almak istediler.

O gelen adamlara:

-“Altınlar üçümüzündür aramızda taksim edelim. Ancak sizden birini gönderip şehirden yiyecek getirsin yiyelim.”dedi.

İçlerinden birini şehre yiyecek almağa gönderdiler. Şehre giden adam kendi kendine:

-“Ben neye bu altınları üçe böleyim. Ben şehirden alacak olduğum yiyeceğe zehir koyup onları öldüreyim ve altını alayım.” Dedi. Ve öyle yaptı.

O şehre gidince de diğer ikisi:

-“Biz ona altınların üçte birini neye verelim. O şehirden döndüğü zaman onu öldürelim ve altınları aramızda bölüşelim.”dediler.

Şehre gideni, döndüğünde öldürdüler. Getirdiği yiyeceği yediler ve onlar da öldüler. Böylece altın ovada kaldı. Adamlar da orada ölü olarak bulundu.

Bu halde iken İsa (Aleyhisselam) havarilerine:

-“İşte bu dünyadır. Ondan sakınınız.”dedi.

Kalblerin Keşfi (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teala hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri dünya sevgisinin şerrinden muhafeza eylesin. AMİN……..

Fuad Yusufoğlu

Havf ve Reca- 4

13 Temmuz 2008

dsc08300-fuadyusufoglu-girnavas.JPG

Girnavas -Cin tepesi- (Nusaybin)

Allah (c.c.) yolunda ilerleyen için havf ve reca iki kanattır. Yüksek ve beğenilen makamlara bu kuvvetlerle kavuşur.

Çünkü:
Allah-u Teâla (c.c.) ya kavuşmaya engel olan geçitler çok yüksektir. Gerçek bir ümid ve Allah-u Teala (c.c.) yı görmekten lezzet alan göz olmadıkça bu geçitler aşılmaz.

Cehennem yoluna sürükleyen şehvet ve arzular galibtir, hilecidir ve çekip götürmektir. Bunun tuzağı, düşeni yakalar ve çok çetindir. Kalbinde korku hakim olmayınca, ondan sakınamaz. Bunun için havf ve recanın fazileti büyüktür.

Reca (ümid) kulu çeken yular gibidir. Havf (korku) ise kendisini kamçılayan kamçı gibidir. Biz önce reca’yı, sonra Havf’ı anlatacağız.

Havf:

Allah-u Tealadan korkmak,

Reca,

Allah-u Teâla (c.c.) dan istemek , beklemek, ümid etmek demektir.

Bil ki:

Kerem ve fazilet ümidiyle Allah-u Teâla (c.c.) ya ibadet etmek, cezasından korkarak yapılan ibadetten daha iyidir.

Zira:

Ümid’den muhabbet doğar. Muhabbet makamında ise, yüksek makam yoktur. Korkudan, ürkeklik ve çekingenlik doğar.

Bunun için Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem):

-“Herkes ölürken, Allah-u Teâla (c.c.) ya hüsn-i zan ederek ölür. Buyurdu.

Allah-u Teâla (c.c.) Yakub (aleyhisselam) a vahiy gönderdi:

-“Yusuf (aleyhisselam) u niçin senden ayırdığımı biliyormusun? Sen dedin ki, korkarım onu kurt yer. Kurttan korktun ve bana güvenmedin, ümid etmedin. Kardeşlerinin dalgınlığından korktun, benim korumamı aklına getirmedin.”Yusuf Suresi Ayet: 13

Hazreti Ali (r.a.) günahlarının çokluğu sebebiyle ümidsiz olan birini gördü:

-“Ümidsiz olma, O (c.c.) nun rahmeti, senin günahından büyüktür.” buyurdu.

Resulüllah (a.s.v.) bir gün buyurdu:

-“Benim bildiğimi siz bilseniz, az güler, çok ağlardınız. Sahraya çıkar, elinizle göğsünüze vurur, inlerdiniz.”

Bunun üzerine Cebrail (a.s.) geldi ve Allah-u Teâla (c.c.) buyuruyor ki;

-“Kullarımı, rahmetimden niçin ümidsiz ediyorsun.” Dedi.

Tekrar dışarı çıktı ve Allah-u Teâla (c.c.) nın rahmet Ve fazlınden uzun uzun bahs etti. İnsanlara ümid verdi.

Yahya bin Eksem (r.a.) i ru’yada gördüler.

-“Allah-u Teâla hazrtleri (c.c.) sana ne yaptı?”dediler.

Yahya bin Eksemi (r.a.) dedi ki;

-“Beni suale çekti. ’Ey şeyh, sen böyle böyle yaptın, buyurdu. Çok korktum ve:

-“Ya Rabbi Bana seni böyle tanıtmadılar.” Dedim.

Allah-u Teâla (c.c.):

-“Nasıl tanıttılar.”buyurdu.

Dedim ki:
Devam edecek…
Kimya-yı Saadet (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teâla hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri her zaman Havf ve reca yı gözeterek ibadet eden kullarından eylesin. AMİN……..

Fuad Yusufoğlu

Havf ve Reca- 5

13 Temmuz 2008

dsc08329-fuadyusufoglu-girnavas.JPG

Girnavas(Cin tepesi mevki-i) Nusaybin

Allah-u Teâla (c.c.):

-“Nasıl tanıttılar.” Buyurdu:

Dedim ki;

-“Bana Abdurrazak, ona Muammer, ona Zühri, Ona Hazreti Enes (r.a.), ona Resulullah (Aleyhissalatu ve selam), ona Cebrail (aleyhisselam), ona siz bildirmişsiniz ki:

-’Ben kulumu beni zanettiği ve benden beklediği gibi olurum.’ Ben de sizden rahmet bekliyordum.”

Allah-u Teâla hazretleri (c.c.) buyurdu ki;

-“Cebrail (aleyhisselam) doğru söyledi. Resulullah (a.s.v.) doğru söyledi. Enes (r.a.) doğru söyledi. Zühri doğru söyledi. Muammer doğru söylerdi. Abdurrezzak doğru söyledi. Sana rahmet ettim.

Bunun üzerine bana hil’at veridi. Cennet hizmetçilerini yanıma gönderdiler. Eşi olmayan bir neşe’ye kavuştum.

Hadisi şerifte bildirildi ki;

-“Bir kimse bin sene cehennemde kalır. Sonra: Ya Hannan, Ya Mennan der.”

Allah-u Teâla (c.c.) Cebrail (Aleyhis selam) a;

-‘Git kulumu getir’. Buyurur.

Allah-u Teâla (c.c.) 0na:

’Cehennemdeki yerini nasıl buldun?’ Diye sorar.

Adam:

-“En fena yer olarak buldum.” Der.

Allah-u Teâla (c.c.):

-“Götürün bunu cehenneme.”buyurur.

Adamı Cehenneme götürürken adam geriye bakar.

Allah-u Teala (c.c.) niçin bakıyorsun?” buyurur.

Adam:

-“Zanettim ki, beni cehennemden çıkardıktan sonra bir daha cehenneme koymıyacaksın.” Der.

Allah-u Teâla (c.c.):

-“Onu Cennete götürün.” Buyurur.

Adam bu ümid ile kurtulur.

Kimya-yı Saadet (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teala hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri her zaman Havf ve reca yı gözeterek ibadet eden kullarından eylesin. AMİN……..

Fuad Yusufoğlu