‘İmam Gazali’ olarak etiketlenmiş yazılar
Dinde kırk esas: (Akaid)-5 (altıncı bölüm)
01 Kasım 2008Çağ-Çağ barajı (Nusaybin)
Beşinci ESAS İrade- 6
Allah (c.c.) ın hükmü ve kazası dört nevi üzeredir.
1-Taatlarda ve ibadetlerdeki KAZA,
2-Masiyetlerdeki KAZA,
3-Nimetlerdeki KAZA,
4-Belâlardeki KAZA,
Allah (c.c.) kul için taat ve ibadet hükmettiği zaman kulun, onu, çalışmak ve ihlasla karşılaması gerekir.
Ta ki, Allah (c.c.) ona hidayet ve tevfikle ikramda bulunsun.
Çünkü;
Yüce olan Allah (c.c.) buyuruyor ki;
-“Bizim uğrumuzda mücadele edenler (e gelince) Biz onlara elbette yollarımızı gösteririz. Şübhesiz ki, Allah her halde ihsan erbabiyle beraberdir.” Ankebût Suresi Ayet- 69
Yani bize (Allah’a) taat ve ibadet uğrunda, dinimiz yolunda mücadele eden kimseleri, bu husustaki çalışmalarında onları muvaffak kılarız.
Allah (c.c.) ma’siyeti hükmettiği vakit, kulun onu içtenlikle ve kalben istiğfar, tevbe ederek pişmanlıkla karşılaması lazımdır.
Zira Cenab-i Hak;
-“Her halde Allah hem çok tevbe edenleri sever, hem çok temizlenenleri sever.” Buyuruyor. El Bakara suresi Ayet- 222
Allah (c.c.) ni’met ile hükmettiğinde kul onu şükretmek ve cömertçe harcamakla karşılamalıdır. Ta ki, Allah (c.c.) ona fazla nimet ihsan ve ikram buyursun.
Yüce olan Allah (c.c.) Kur’an-i Kerim’inde;
-“And olsun, şükrederseniz elbete sizi (ni’metinizi) artırırım.” Buyurdu. İbrahim suresi Ayet 7
Allah (c.c.) kulu hakkında bela ve müsibeti hükmettiği vakit kulun onu sabr ve rıza ile karşılaması lazımdır ki, Allah (c.c.) ahret aleminde ona izzet ve şeref ihsan buyursun.
Çünkü;
Cenab-i Hak;
-“Şübhesiz Allah sabredenleri sever.” Al-i İmran suresi Ayet- 146
Ve;
-“Ancak –müsibetlere- sabredenlere ecirleri hesabsız verilecektir.” Zümer suresi Ayet- 10
Devam edecek…
Dinde kırk Esas (İmam-i Ğazali)
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri kaza ve Kader hakkında sağlam itikat üzere olan kulların yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin.
Fuad Yusufoğlu
Dinde kırk esas: (Akaid)-5 (yedincı bölüm)
01 Kasım 2008Hafka çino (şelale) Nusaybin
Beşinci Esas: İrade- 7
Mesabih (r.a.) şehrinde, Mevlana, imam Alâeddin, kaza ile kader arasındeki farkı beyan ederek der ki;
-“Kaza bütün mevcudatın, tafsilatsız, icmali olarak Levh-i mahfuz da var olmasıdır. Kader ise Allah’ın levh-i mahfuzda geçmişte icmalen var eylediği şeylerin âlemde yaratmasıyla meydana çıkmasıdır.
Bir kısım bilginler de kaza, özel tertip üzere mevcudatın nizamını iktiza eden inayeti ilahiye ve irade-i ezaliyedir.
Kader ise, ezeli iradenin eşyeya, kendilerine mahsus vakıtlarinda taalluk etmesidir. Dediler
Müslümanlar kader hakkında ihtilafa düşmüşlerdir. Onlardan bir kısmının görüşü şöyledir;
Hayır, şer filer ve sözler gibi âlemde cereyan eden her şey Allah’ın kaza ve kaderi iledir. Kulların bunda hiçbir muhtariyeti yoktur. Bu mezhebe olanlara CEBRİYE denir. Cebr, galebe çalmak ve zorlamaktır.
Bunun içindir ki, onlar Allah, kullarını fiilleri ve sözleri üzerine zorlar, kulların kendi fiilleri ve sözlerinde muhtariyeti yoktur derler.
Fiilerin ve sözlerin kullara isnat edilmesi (Değirmen döndü ve oluk aktı) sözümüzde (dönme) işini değirmene (akma) işini de oluğa isnadımızda olduğu gibi, cansız varlıklara olan isnadın aynıdır diye yanlış inanca saptılar. Bu mezheb batıldır.
Çünkü;
Onlar bu sözü, eğer kendilerini, üzerlerine Allah (c.c.) ın hitabı gelmeyen (Yani mükellef olmayan) delilere ve sabilere benzeterek üzerlerinden Allah’ın tekliflerini düşürmek isterlerse küfr etmişlerdir.
Zira;
Onların mezhebleri, kitabların ve peygamberlerin batıllığına iktiza eder. Hayır eğer o sözü, Allah’ı Ta’zim ve kendilerini tahkir temek ve Allah’ın kazasını defetmekten aciz olduklarından söylemiş iseler Ehl-i Sünnet vel’ Cemaatın itikadına muhalefet ettiklerinden bidatçıdırlar.
Müslümanların bir kısmı da şu görüşe gitmişlerdir:
Devam edecek…
Dinde kırk Esas (İmam-i Ğazali)
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri kaza ve Kader hakkında sağlam itikat üzere olan kulların yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin.
Fuad Yusufoğlu
Dinde kırk esas: (Akaid)-5 (Onuncu bölüm)
03 Kasım 2008Çağ-Çağ barajı (Nusaybin)
Beşinci Esas: İrade- 10
Bunu sen ancak bir misal ile anlarsın.
Belki, namaz vakitlerini bildiren bir çeşit saati görmüşsündür. Şayet görmedinse dinle:
Bu satın meydana gelmesi için mutlaka şunların bulunması lazımdır;
İçinde mikdarı bilinen suyun bulunduğu, silindir şeklinde bir alet, içi boş olan ve silindirin içindeki suyun üstüne konan başka bir alet bir tarafı bu boş kaba bağlı, diğer tarafı da boş kabın üzerine konan küçük bir zarfın altına bağlanmış bir ip, Zarfın içinde bir küre ve altında da düştüğü zaman içine düşecek şekilde bir tas vardır.
Küre tasın içine düştüğünde tınlama sesleri işitilir. Bunlar tamamlandıktan sonra silindir şeklindeki aletin dibinde ölçülü, mikdarı bilinen bir delik açılır. O delikten azar azar su akar. Silindir şeklindeki âletin içinde su alçaldıkça, suyun üzerine konulmuş olan boş kab da alçalır. O’na bağlı olan ip uzanır.
Kürenin bulunduğu tarafı kürenin yuvarlanıp düşünceye kadar hareket ettirir ve nihayet küre tasın içine düşer. Tınlama sesini çıkarır. Bu her bir saat başında vaki olur.
Her iki düşüşün arası suyun aktığı deliğin genişliğinin takdirine göre suyun akması ve alçalmasının takdir edilmesiyle ölçülür. Bu da hesap yolu ile bilinir. Suyun bilnen bir mikdarda akması, deliğin genişliğinin bilinir bir mikdarda yapılması sebebiyle olur. Suyun yüzeyinin alçalması da o mikdar ile olur ve onunla takdir olunur.
Suyun üzerindeki boş kabın alçalması, onunla kendine bağlı olan ipin uzanması ve içinde küre bulunan zarfta hareketin meydana gelmesi bunların her biri noksan ve ziyade olmayan sebebinin takdiri ile takdir olunur.
Kürenin tasa düşmesi başka bir hareketin meydana gelmesine sebep olabilir. O başka hareketin de üçüncü bir harekete sebep olması mümkündür.
Devam edecek…
Dinde kırk Esas (İmam-i Ğazali)
Allah-u Teâlâ hazreteleri (c.c.) bizleri ve sizleri Kaza ve kader hakkında sağlam itikad sahibi olan kullarından eylesin. Amin
Fuad Yusufğlu
Dinde kırk esas: (Akaid)-5 (Onbirinci bölüm)
03 Kasım 2008Beyaz suyun siyah suyla karıştığı yer (Nusaybin)
Beşinci Esas: İrade- 11
Ve böylece, onlardan daha çok acayip ve muayyen miktarlarda takdir edilmiş hareketlerin hasıl olması da mümkündür. Ancak onların ilk ve birinci sebebi suyun bilinen mikdarla akmasıdır.
Bu tabloyu düşündüğün vakit anlarsın ki; Vakitleri bildiren o aleti yapan kimse üç şey’e muhtaç olur.
1-Tedbirdir. Bu istenen şeyin meydana gelmesi için alete ne gibi hareketlerin, sebeplerin ve araçların lazım ve gerekli olduğunu düşünmek ve karalaştırmaktır ki, O da hükümdür.
2-Esas olan bu aletlerin meydana getirilmesi ki,
Onlar da;
İçinde su bulunan silindir,suyun yüzeyine konulmak için içi boş bir kap, ona bağlı olan bir ip, İçinde küre bulunan bir zarf ve kürenin içine düşebilecek şekilde zarfın altına konan tastan ibarettir.
İşte bunların meydana getirilmesi de KAZA’dır.
3-Ölçülü, hesaplı ve muayyen bir hareketi meydana getirecek sebebin icad edilmesidir. O, sebep, aletin alt kısmında muayyen genişliği olan bir deliğin açılmasıdır ki, ondan su damladıkça bunda bir hareket hasıl olur.
Su akmasiyle bu hareketi yüzeyine iletir. Suyun yeüzeyi bu sebepten titreşir, bu titreşim suyun yüzeyinde bulunan içi boş kaba geçerek onu hareket ettirir.
Kabın titreşmesi neticesinde ona bağlı olan ip titreşir, Sonra içinde bulunan zarfa geçer zarfınhareketiyle de küre titreşir. Sonra küre düştüğü vakit tasa çarpar ve ondan tınlama sesi hasıl olur.
Sonra orada bulunanların uyanması ve duymaları meydana gelerek satın geçtiğini anlayıp onların namazları ve işleriyle meşgül olmaları için hareket etmelerini intaç eder.
Bunların hepsi sebeple takdir olunan ve bilinen bir miktarla olur ki, hepsi de suyun hareketi olan birinci hareketin miktarı ile takdir olunur. Hareket için bu aletlerin mutlaka lazım olan esaslar olduğunu ve hareketten meydana gelecek olan şey’in ntakdir olunması için hareket takdir eden kimsenin bulunmasının mutlaka gerekli olduğunu anladığın vakit Takdir olunmuş hadislerin eceli geldiği vakit yanı sebepleri hasıl olduğunda ne bir an önce ve ne bir an sonra tam zamanında meydana geleceğini ve bunların her birinin muayyen bir miktarla olduğunu anlarsın.
-“Şübhesiz ki Allah, emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir ölçü(bir miktar)tayin etmiştir. Talak suresi Ayet: 3
Devam edecek…
Dinde kırk Esas (İmam-i Ğazali)
Allah-u Teâlâ hazreteleri (c.c.) bizleri ve sizleri Kaza ve kader hakkında sağlam itikad sahibi olan kullarından eylesin. Amin
Fuad Yusufğlu
Dinde kırk esas: (Akaid)-5 (Onikinci bölüm)
03 Kasım 2008Çağ-Çağ barajı (Nusaybin)
Beşinci Esas: İrade- 12
Gökler, eflak, yıldızlar, deniz,hava ve alemdeki bu büyük cisimler o aletler gibidir.Bilinen bir hesabla, alemleri,yıldızları,Güneş veayı hareket ettiren sebep de Bbilinen miktarla suyun akmasını sağlayan o delik gibidir.
Güneşin ayın ve yıldızların hareketleri yerdeki hadiselerin meydana gelmesini intaç ettiği gibidir. Gökte olanların hareketlerin her yüzünün değişmesine sebep olduklarına örnek;
Güneş hareketi ile, doğuya ulaştığında yer yüzü aydınlanır. İnanlar yeryüzünü ve içindekileri görebilirler ve işlerini yapmak için dağılırlar. Güneş battığında bu insanlar için mümkün olmaz ve insanlar evlerine dönerler.
GÜNEŞ GÖĞÜN ORTASINA YAKLAŞIP,İklimlerde bulunanların başlarına vurduğu vakit hava ısınır, ısı artar ve meyveler olgunlaşır.
Güneş gökyüzünün ortasında uzaklaştığı zaman kış gelir soğuklar artar. Güneş her ikisinin ortasında iken havalar mütedil olur. İlkbahar gelir bitkiler biter yer yeşerir. Bu meşhur olan ve bildiklerine, bilmediğin acayıp şeyleri kıyas et. Bu mevsimlerin birbirlerine benzememelerinin hepsi bilinen bir miktarla takdir edilmiştir.
Çünkü bunlar güneş ve ayın hareketlerin bağlıdır.
-“GÜNEŞ DE AY DA HESABLIDIR.” Er-rahman suresi Ayet 5
Yani; onların hareketleri bilinen bir hesaptır. ( Mukadder ve ma’lum olan bir nisabla burçlarında, menzillerinde cereyan etmektedir.)
İşte bu takdirdir. Küllü sebeplerin vad’i ise Kazadır. Bir an gibi olan ilk tedbir de Hükümdür.
Aletin, ipin, kürenin hareketleri aleti yapanın dileğinin dışında değildir. Bilakis o, aletin yapıcısının murad ettiğidir. Böylece, alemde şer, hayır, menfaatlı ve zararlı olan hadiselerin her biri Yüce olan Allah’ın dilemesi haricinde vaki olmaz, belki onları Allah murad buyurmuş ve onun için sebeplerini hükm etmiştir.
İlâhi emirlerin, örfi örneklerle bilinmesi güçtür. Örneklerden maksad ancak hatırlatmaktır.
Sen (Ey okuyucu) örnekleri terk et, esas maksad ve gayeyi anla, teşbih ve temsilden kaçın..
Devam edecek…
Dinde kırk Esas (İmam-i Ğazali)
Allah-u Teâlâ hazreteleri (c.c.) bizleri ve sizleri Kaza ve kader hakkında sağlam itikad sahibi olan kullarından eylesin. Amin
Fuad Yusufğlu
Dinde kırk esas: (Akaid)- 6
03 Kasım 2008Çağ-Çağ barajı (Nusaybin)
ALTINCI ESAS: İşitme-Görme
Yüce olan Allah (c.c.) işidici ve görücüdür. O görür ve işitir. Ne kadar gizli olursa olsun işitilen her şey, O’nun işitmesi dışında olamaz. Ve ne kadar ince olursa olsun görülen hiçbir şey onun görmesinden gaip kalmaz.
O’nun işitmesine uzaklık mani olamaz. Görmesini karanlık gideremez. Allah, göz bebeği ve kapakları (gibi görme organına lazım olan hususlar) olmadan görür.
O, kulaklar ve delikleri olmaksizin işitir. Nasıl ki, aletsiz olarak yarattığı, aletsiz olarak yakaladığı ve kalbsiz olarak bildiği gibi. Zira, Allah(c.c.) ın zatı mahlukatın zatına, sıfatı da yaratıkların sıfatlarına benzemez.
Devam edecek…
Dinde kırk Esas (İmam-i Ğazali)
Allah-u Teâlâ Hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri sağlam bir itikad üzere haşreylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Dinde kırk esas: (Akaid)- 7
03 Kasım 2008Beyaz su başı (Nusaybin)
Yedinci Esas: Kelâm
Allah(c.c.) mütekellimdir. Ezeli ve zâtî ile kaim olan kelâm ile emredici, nehyedici, v’ad edici ve günahkarlara azab vereceğini bildiricidir. Allah’ın zatı mahlukatın zatına benzemediği gibi, kelâmı da mahlukatın kelâm’ına benzemez. Onun kelâmı, havanın dalgalanması, cisimlerin birbirlerine çarpması ile meydana gelen sesle ve lisanın hareketi, dudakların kapanması ile hasıl olan harfle değildir.
Kur’an, Tevrat, İncil ve Zebur, Peygamberlerine gönderdiği kitablardır. Kur’an, diller ile okunmuş, Mushaflarda yazılmış ve kalblerde muhafaza edilmiştir.
Bununla beraber O, kadîm ve Allah’ın zati ile kaimdir. Kendisi ezberlemiş olan kalblere ve yazılmış yapraklara intikal etmekle asla ayrılığı kabul etmez.
Allah (c.c.) ın iyi kulları, zatını cevher ve şekilden renk ve arazdan münezzeh olarak gördükleri gibi Musa Aleyhis selam da harfsız ve sessiz olarak Allah (c.c.) ın kelâmını işitmiştir.
Allah (c.c.) bu sıfatları vardır. Allah mücerred zatı ile değildir, lakin, hayat sıfatı ile diridir. İlim sıfatı ile bilici, kudret sıfatı ile kadirdir. İrade sıfatı ile diler, sem’i sıfatı ile işitir, basar sıfatı ile görür ve kelâm sıfatı ile de konuşur.
Devam edecek…
Dinde kırk Esas (İmam-i Ğazali)
Allah-u Teâlâ hazreteleri (c.c.) bizleri ve sizleri Kaza ve kader hakkında sağlam itikad sahibi olan kullarından eylesin. Amin
Fuad Yusufğlu
Dinde kırk esas: (Akaid)- 8
03 Kasım 2008Girnavas (Cin tepesi) mevki-i Şelale
Sekizinci Esas: Cenab-ı hakkın fiileri
Cenab-ı hk’tan başka her varlık ancak O’NUN FİİLİ İLE VAR OLMUŞTUR. O’nun adeletinden, en güzel en ekmel surette, en iyi ve müsavi şekilde vucut bulmuştur.
Allah (c.c.) fiilerinde hikmet, hükümlerinde adalet sahibidir. O’nun adaleti ile kulların adaleti kabili kıyas değildir.
Çünkü;
Kulun, başkasının mülkünde tasarruf etmesiyle kendisine zulm etmiş olması düşünülür. Fakat Allah’tan zulüm tasavvur edilmez. Zira Allah (c.c.) başkasının mülkünde tasarruf etmez ki O’ndan zulüm tasavvur edilsin. Bütün mülk Allah (c.c.) ındır
Allah’tan başka her varlık; İns-Cin, Şeytan-Melek, Gök-yer, Hayvan-nebat, Cevher- Araz, Duygularla ve idrakla bilinen her şey sonradan var olmuştur. Önceleri yok iken Allah (c.c.) onları kudreti ile icad etti.
Zira Allah ezelde yalnız kendisi vardı, beraberinde başkası yok idi. Allah (c.c.) mahlukatı yarattı. Onlara muhtaç olduğu için değil, kudretini izhar ve geçmişteki iradesinin gerçekleşmesi için ve ezeldeki,
-“Ben gizi bir hazine idim, bilinmek istedim.” Sözü sabit olduğu için yarattı.
Allah (c.c.), kendisine vacip olduğu için değil, lutf-u inayeti ve ihsanı olmak üzere mahlukatı yaratmış, yoktan var etmiş ve onlara mükellefiyetler yüklemiştir.
Allah (c.c.) kullarına inam ve ihsanla, durumlarını ıslahla yüceliğini göstermiştir. Fadl, İhsan, nimet ve imtihan onun içindir.
Zira Allah (c.c.) kullarına çeşitli azabları yağdırmağa ve onlara türlü belâ ve müsibetleri vermeğe kadirdir. Allah (c.c.) bunu yapmış olsaydı onun adaletinden olurdu. Katiyen çirkin görülmez ve zulüm sayılmaz. Allah (c.c.) kendisine vacip olduğu için değil, sırf Adl’ ve keremi iktizası, kullarınıteatlarınden dolayı mükafatlandırır.
Çümkü Allah (c.c.) a hiçbir fiil vacip olmaz. Allah (c.c.) tan zulüm tasavvur edilmez. VE HİÇ BİR KİMSE İÇİN Allah’a bir hak vacip değildir. O’nun tatları da mücerredakılla değil, peygamberlerin lisanı ile vacip kıldığı için mahlukat üzerine vaciptir.
Peygamberler de Allah (c.c.) ın emrine ve nehyini va’dını ve va’idini tebliğ ettiler. Bunun üzerine Peygamberlerin Allah (c.c.) tan getirdikleri şeyde, onları tasdik etmek insanlara vaciptir.
Devam edecek…
Dinde kırk Esas (İmam-i Ğazali)
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Kaza ve kader hakkında sağlam itikad sahibi olan kullarından eylesin. Amin
Fuad Yusufğlu
Dinde kırk esas: (Akaid)- 9
04 Kasım 2008Çağ-Çağ nehri -BOR- (Nusaybin)
Dokuzuncu Esas: Ahret günü hakkında
Allah (c.c.), ruhlarla bedenleri ölümle birbirinden ayırır, Sonra ruhları bedenler haşir neşir anında iade eder.
Bütün ölüleri kabirden diriltir ve sinelerde olan her şey ortaya dökülür. Her mükellef hayır ve şerden yaptığını hazır görür.
Yapmış olduğu gizli ve aşikar her şeyi kitabta yazılı bulur. Öyle ki, büyük- küçük hiçbir şey bırakmayıp onları saymış. Ve her mükellef hayır, şer amelinin mikdarını Mizan (terazi) denilen doğru bir mi’yar (tartı) ile bilir.
Hakikatten amellerin tartıldığı ölçü aleti, zamanların, mikdarların ve şiirlerin mizani olan vezinler, diğer ölçü aletlerine benzemediği gibi, maddi cisimlerin ölçü aletine benzemez.
Sonra Allah (c.c.), insanları gizli ve aşikar olan fiileri, sözleri, niyet ve inançlarına göre hesaba çeker. İnsanların hesabı muhtelif olur. Kiminin hesabı zor, kiminin hesabı kolay olur. Kimi de hesabsız olarak cennete girer.
Sonra Allah (c.c.) insanları sırat’a sevk eder. Sırat, iyi kimselerle kötü kimselerin arasında uzanmış, kıldan ince ve kılıçtan keskin bir köprüdür. Dünyada doğru yol olan İSLÂM YOLUNDA gidenler o köprüyü kolaylıkla geçerler, doğru yoldan sapanlar ise geçemezler.
Allah (c.c.) ın lütf-u keremine mazhar olup yarlığananlar, hariç insanlar o anda sorguya çekilirler.
Allah (c.c.) peygamberlerden dilediğine, Peygamberliğini ve Allah’ın emirlerini tebliğ edip etmediğinden; Kafirlere, Peygamberleri yalanlamalarından, bid’atçılara, Peygamberin yolundan çıktıklarından ve onun sünnetlerine uymadıklarından, sorar.
Müslümanlardan dilediğine amellerinden sorar. Sadıklardan doğruluklarını, münafıklardan nifaklarını, sorar.
Sonra iyi ve bahtiyar olanlar cennete toplu olarak, kötü ve mücrimler de cehenneme tek, tek gönderilir.
Sonra Allah (c.c.), mümin ve muvahhidlerin cehennemden çıkarılmalarını emreder. Ta ki kalbinde zerre kadar iman bulunan cehennemde kalmaz.
Cehennemde azab çeken mü’minlerden bir kısmı Peygamberlerin, şehitler ve ulemânın ve şefaat sahibi olanların şefaatı ile azabını tamamlamadan önce Cehennemden çıkar.
Sonra, Said olanlar, ebediyen cennet ni’metlerinden nimetlenmek ve Cemalüllah’ı müşahede etmek üzere cennete yerleşirler.
Şaki olanlar da, çeşitli azablar içinde kıvranmak üzere ve Celal sahibi olan Allah (c.c.) ın cemaline bir perde çekilerek onu görmekten uzaklaştırılıp cehennemde karar kılarlar.
Devam edecek…
Dinde kırk Esas (İmam-i Ğazali)
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri ahiret gününe İMAN eden kullarından eylesin. Amin
Fuad Yusufğlu
Dinde kırk esas: (Akaid)- 10
04 Kasım 2008Girnavas mevki-i (Nusaybin)
Onuncu Esas: Peygamberlik
Yüce olan Allah (c.c.) melekleri yarattı. Peygamberleri gönderip onları mu’cizelerle te’yid etti. Bütün melekler onun kullarıdır.
-“O’na ibadet etmekte asla kibirlenmezler ve yorulmazlar, gece-gündüz ara vermayerek O’nu tesbih ederler.”
Peygamberler Allah (c.c.) ın kullarına gönderdiği elçilerdir. Peygamberlere Allah’ın vahyi melekler vasitesiyle ulaşır. Peygamberler re’y-ü hevalarından komuşmazlar. Onlar kendilerine vahy olunanla konuşurlar.
Allah (c.c.) ümmi ve kureyş kabilesinden olan Muhammed Mustafa (Sallallahu aleyhi ve selem) i bütün arap ve arap olmayana, ins ve cin’e Peygamber olarak göndermiş ve onun şeriatı ile bütün şeriatların hükmünü kaldırmıştır. Allah (c.c.) O’nu bütün beşerin efendisi ve seyidi yapmıştır.
Allah (c.c.), yalnız (Lailahe ilallaah) –Allah’tan başka ilah yoktur- diyenin imanını, (Muhammedün Resûlüllah) –Muhammed Allah’ın Resûlüdür- demedikçe kabul etmez.
Lailahe İllallah ile birlikte Muhammedün Resûlüllahı da söylediğinde imanı tamam ve kabul olur.
Allah (c.c.), Peygamberin kendi tarafından dünya ve ahretle ilgili emirlerde O’nu tasdik etmelerini kullarına mecbur kılmış ve ona tabi olmalarını, her hususta ona uymalarını kullarına emretmiştir.
Nitekim Allah (c.c.) Kur’an-i Kerimde buyuruyor;
-“Peygamber size ne verdiyse onu alın, size neyi yasak ettiyse ondan da sakının.” Haşr Suresi Ayet- 7
Peygamber, Sallallahu aleyhi ve selem, Allah’a yaklaştıracak hiçbir şeyi terk etmedi, hepsini insanlara bildirdi, Ve onun yolunu gösterdi.
Ve yine, Allah (c.c.) tan uzaklaştıracak, cehenneme yaklaştıracak olanları bildirip nehy etti ve yolunu gösterdi.
ONLAR ÖYLE ŞEYLERDİR Kİ, ONLARA MÜCERRED AKIL, REY VE ZEKA İLE ULAŞILAMAZ. ONLAR ÖYLE SIRLARDIR Kİ, ALLAH’IN HAZİNESİNDE OLAN O SIRLARA ANCAK PEYGAMBERLERİN KALBLERİ VAKIF OLUR.
Bütün hamdüsena, bizi irşad eden, bize hidayet ihsan eden, ve bize güzel isimlerini, yüce sıfatlarını izhar eden Allah (c.c.) içindir. Salat ve selam da Peygamberlerin sonu olan Muhammed Mustafa’ya aile ve sahabına olsun. Amin Yarabbelalemin.
Bu inançların hakikatları bulunan, kitabları bildiren son söz
Bil ki (Ey okuyucu)
Buraya kadar zikrettiğimiz Kur’an ilimlerinin yani; Kur’an ilimlerinden Allah (c.c.) a ve ahret gününe aid olan hususların hulasasıdır
Onlar, her müslümanın kalbinin dolu bulunması yani, İman etmesi ve kesin OLARAK TASDİK ETMESİ gerektiği inançların açıklanmasıdır. Bu inançların ardından açık iki rütbe vardır.
Devam edecek…
Dinde kırk Esas (İmam-i Ğazali)
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Peygamberlerine İMAN eden kullarından eylesin. Amin
Fuad Yusufğlu