‘kerametler’ olarak etiketlenmiş yazılar

Çağ-Çağ nehri (Nusaybin)

Sırrı-yi Sekatı (Radiyallah-u anh)

Evliyanın büyüklerinden ve meşhurlerindan. İsmi Sırrı bin Muğlis es-Sekati (r.a.) olup, künyesi, Ebü’l Hasan’dır.

Bağdad’da doğdu. 251 (M. 865) de Ramazan-i şerif ayında orada vefat etti. “Şunizi kabristanına” defnedildi. Ma’ruf-i Kerhi hazretleri (r.a.) ınden feyz aldı. Cüneyd-i Bağdad’ı (r.a.) hazretleri nin dayısı ve hocasıdır.

Tasavvuf’ta, vera’ ve takva’da asrının bir tanesi idi. Hâris-i Muhasebesi ve Bişri Hafi (r.a.) nin akranı’dır.

Sırrı-yi Sekati (r.a.) Hüşeym bin Beşir (r.a.), Ebu Bekir bin İyaş (r.a.), Ali bin Garab (r.a.) Yahya bin Yeman, Yezid bin Harun (r.a.) ve bir çok âlimden ilim öğrenmiş ve hadis-i şerif rivayet etmiştir.

Ebu Abdurrahman Sülemi (r.a.) ‘Tabakat-us-sûfiye’ kitabinda diyor ki;

-“Üçüncü asırda yaşamış olan evliyaların hemen hepsi, Sırrı-yi Sekati (r.a.) den feyz almişlardır.”

Zühd ve edepte pek çok hârikulade hal ve haraketleri, tasavvuf’a dair sözleri meşhurdir. Bir yere gittiğinde, yolda olan şeyler ve havada uçan kuşlar, açık bir lisan ile kendisine selam verirlerdi.

Kırk def’a yürüyerek hacca gidip geldi. Üzüntü ve dert deryası, hilm ve sebat dağı, mürüvvet ve şefkat hazinesiydi.

Ticaret yapardı. Bağdad’da bir dükkanı vardı. Ticaretten yüzde beşten fazla bir kâr almazdı. Bir defasında altmış altına ‘badem’ aldı. Badem birden pahalılaştı. Delal, bademleri doksan altına satmak istedi;

Sırrı-yı Sekatı hazretleri (r.a.);

-“Ben âdetimi bozmam, ancak altmış üç (63) altına satarım.” Dedi. Delal ise bunu az bulup kabul etmeyip malları satmadı.

Büyüklerin yoluna girmesini şöyle anlatır;

-“Bir gün Habib-i Râ-i (r.a.) dükkanıma uğradı. Fakirlere vermesi için ona bir şeyler verdim.”

Bana;

-“Allah-ü Teâlâ hazretleri sana mükafatını versin.” Diya ‘dua’ etti.

-”Ertesi gün hocam Ma’ruf-i Kerhi (r.a.) hazretlerini, hurma çekirdeği toplarken gördüm.”

Ona;

-“Bunları ne yapacaksın?” diye sordum.

Ma’ruf-i Kerhi (r.a.) bana;

-“Şu çocuğu ağlar vaziyette gördüm ve niçin ağlıyorsun? Diye sordum.

O zaman çocuk bana;

-“Ben yetimim, Annem babam yok. Bütün arkadaşlarımın güzel elbiseleri var. Fakat benim ne elbisem var, nede oyuncağım.” Dedi.

Ma’ruf-i Kerhi (r.a.) konuşmasına şöyle devam etti;

-“Ben de şimdi bu hurma çekirdeklerini toplayıp satacağım ve onun ihtiyacını alacağım.” Dedi.

Bunun üzerine ben de Ma’ruf-i Kerhi hazretleri (r.a.) den izin isteyip, çocuğa bir takım elbise ve oyuncak aldım. Yetim çocuk çok sevindi.

Ma’ruf-i Kerhi hazretleri (r.a.) bu durumu görünce buyurdu ki;

-“Senin bu çocuğu sevindirdiğin gibi, Allah-u teâlâ hazretleri de (c.c.) seni sevindirsin. Dünya sevgisini kalbinden çıkarsın, seni bu meşgüliyetten kurtarsın.”

İşte bu dau’lar sebebi ile kurtuldum.

<<<İsteyen bu yazımı okusun>>>

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Tâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Sırrı-yı Sekatı radiyallah-u anh veli kulun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Bor-e Beşire Mecido (Girnavas civarı)

İbni Semmâk (radiyallah-u anh);

Va’z etmekte eşsiz bir hadis âlimi. Zamanının imâm-i, insanların makbulü, güzel hikmetli söz ve beyan sahibidir.

İsmi Muhammed bin Semmak el-Kufi, künyesi Ebül-Abbas’dır. İbni Semmak diye meşhur olmuştur. Çok ibadet eden ve zahid (dünyaya kıymet vermeyen) bir insandı.

Sözleri ve va’zlarının çoğu toplanmıştır. Ayrıca Hişam bin Urve (r.a.), A’maş (r.a.) ve bir kısım hadis âlimlerden hadis dinlemiştir.

Ahmed Bin Hanbel (r.a.) ve zamanındaki bir çok hadis âlimi kendisnden rivayette bulundu.

Harun Reşid zamanında Bağdad’da geldi. Orada bir müddet kaldı. Sonra Küfe’ye döndü. Küfe’de 183 (M. 799) yılında vefat etti.

Vefat etmeden önce;

-“Allah-u teâlâ’ya itaat etmediğin zaman (azabından) kork. O’na isyan etmedikçe de (rahmetini) bekle.” Buyurdu.

Muhammed bin Semmak (r.a.) yaşayışı ve hikmetli sözleriyle, binlerce insanın Allah-u Teâlâ’nın razı olduğu yola kavuşmasına sebep olmuştur.

Hiristiyan bir genç iken, İbn-i semmak (r.a.) dan işittiği sözlerden kalbinde iman nuru parlayan Ma’rûf-i Kerhi (r.a.) yi İmâm-i Ali Rıza (r.a.) ya götüren ve orada iman etmesine sebep olan İbn-i Semmak (r.a.) dır.

Çok tevazu sahibi olup, kendisini herkesten aşağı görürdü.

-“Tevazuun en üstünü, kendini hiç kimseden üstün görmemektir.” Buyururdu.

İbn-i Semmak (r.a.), bildiklerini, öğrendiklerini yerine getiren Allah’ın sevgili bir kuluydu.

Bir defasında va’zında;

-“İçinizde nice Allah-u Teâlâ’yı hatırlatan kimseler vardır ki, kendileri Allah-u Teâlâ’yı unutmuşlardır. Yine öğleleri vardır ki, Allah-u Teâlâ’nın yasak, haram kıldığı şeylere karşı cüretkar oldukları halde (Yanı haram işledikleri hale) başkalarını Allah-u teâlâ’ya yaklaştırmaya çalışırlar. Yine sizden öyleleri vardır ki, kendileri Allah-u Teâlâ’dan kaçtıkları halde, insanları Allah-u Teâlâ’ya çağırırlar.” Diyerek,

İlmiyle âmil olmayan, bildikleriyle âmel etmeyen ve böylece gaflet içinde kalan kimselerin halini dile getirmiştir.

Yine İbn-i Semmak (r.a.);

-“Amelsiz ilim peşinde koşanın misalı şeytandır….

Devam edecek…

<<<İbn-i Semmak (r.a.) nın bir başka yazısı>>>

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri İbn-i Semmak hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Bor-e Veysike (Nusaybin)

İbn-i Semmâk (Radiyallah-u anh)- 2

Yine İbn-i Semmak (r.a.);

-“Amelsiz ilim peşinde koşanın misalı şeytandır. KENDİSİNİ MAKAM, MEVKİ ARZUSUNDA KAPTIRANIN MİSALİ FİRAVUN’DUR. Yani; Makam korkusundan iman etmemiştir.”

Sözleriyle âmelsiz ilim sahiblerini ve makam, mevki peşinde koşanların halini haber vermiştir.

İbn-i Semmak (r.a.) Buyurdu ki;

-“Allah-u Teâlâ’nın emirlerine itaat etmenin faydaları, sadece yüzleri nurlandırıp güzelleştirmek, kalblere sevgisini yerleştirmek, vücud a’zalarını kuvvetlendirmek, nefse emniyet bahşetmek ve insanlara karşı şehadetinnin kabulüne vesile olmak gibi faydalardan ibaret bile olsa; Günahlardan elçekip Allah-u Teâlâ’ya yönelmek için yine kafi gelirdi. Günahlar ise yüzü çirkinleştirmek, La’netle anılmaya sebep olmak, nefsin kendine güvenini artırmak ve sehadetin (şahitliğin) düşmesi.. gibi zararlardan başka zararı olmasa bile kişiye yeter de artar bile. Allah-u teâlâ; her itaat eden kuluna itaatin sevincini, her isyan edene de isyanın hüzünü tatmaları için çabucak alametler verir.”

Muhammed ibn-il Hasan, Rukbe’ye vali tayın edildiğinde ona nasihat olarak yazdığı mektubta buyurdu ki;

-“Her halinde takva üzere ol, Allah-u Teâlâ’nın ni’metlerine şükret ve O’ndan kork. Nİ’METE ŞÜKRETMEK; GÜNAH İŞLEMEMEKLE OLUR. Muhakkak her ni’mete bir delil (hüccet) ve mes’ûliyet vardır. Hüccet, delil o ni’metin Allah-u Teâlâ tarafından verilmiş olmasıdır. MES’ÛLİYETİNE GELİNCE; O Nİ’MET OLDUĞU HALDE GÜNAH İŞLEMEMEKTİR. Allah-u teâlâ sana afiyet versin. İşlediğin günahları ve yaptığın kusurları affetsin.”

İbn-i semmak (r.a.), Harun reşid’in bulunduğu bir meclise geldi ve Eshab-i Kiramı (aleyhimürrıdvan) ve hazreti Ebû Bekir (r.a.), Hazreti ömer (r.a.) ve Hazreti Osman (r.a.) yı şu sözlerle medh etti.

-“Allah-u Teâlâ’ya hamd olsun, Resulullah (s.a.v.) salat ve selam olsun. Sonradan gelenlerden (Yani Eshab-i Kiram -r.a.- dan olmayanlar) bin tanesi, Eshab-i Kiramdan en aşağıda olanın derecesine yaklaşamaz. Onlar (Ya’ni Eshab-i Kiram) Allah-u Teâlâ’nın azabından emin oldular. Babalarımız ve dedelerimiz de iman edip, kılıç korkusundan emin oldular.”

-”Ya Ebâ Bekir (r.a.); Sen Allah-u Teâlâ’ya kulluk ve itaatte öyle bir dereceye ulşatın ki, Allah-u Teâlâ Kur’an-i Kerimde seni MEDH-Ü SENA EDİYOR. Ya Ömer (r.a.), Sen bir halife, emir değil, Müslümanların babasısın. Ya Osman (r.a.), sen mazlum olarak, günahsız olarak şehid edildin ve defnedildin. Sen olgunluk yaşında idin. Ama küçük bir çocuk gibi (günahsız) vefat ettin.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri İbn-i Semmak hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Bor-e Veysike (Nusaybin)

İbn-i Semmâk (Radiyallah-u anh)- 3

İbn-i Semmak (r.a.) buyurdular ki;

-“İlim ve amel sahibi olduğu halde riyakar olan kimse, içinde gizlediğini (riyayı) insanlara bildirseydi elbette insanlar ondan yüz çevirir ve akılsız olduğuna hükmederlerdi.”

Herkesin birbirine karşı vazifeleri ve hakları olduğunu anlatır ve bunların yerine getirilmesini isterdi.

-“Hükümdarların, kendi te’basına, teb’asının da hükümdarlarına karşı insaf ile haraket etmesi lazımdır. Halife Ömer bin Abdülaziz (r.a.), hilafet makamına oturduğu zaman ağlamaya başladı. Hanımlarını, çocuklarını ve cariyelerini toplayıp, onları kendisiyle beraber kalıp kalmamakta serbest bıraktı.”

Onlara dedi ki;

-“Ben bugünden itibaren öyle bir iş ve mes’üliyeti yüklenmiş bulunuyorum ki, artık sizinle meşgül olmaya zamanım kalmayacak. İnsanlar kıyamet gününde hesablarını verinceye kadar, boş vaktim yok demektir. Bunun üzerine aile efradı ağlayıp öyle çığlıklar attılar ki, yakın komşular onlardan birinin vefat etiğini sanmışlardı.” Sözleriyle bu haklaradan bahsetmiştir.

İbn-i Semmak (r.a.) Buyurdu ki;

-“Bize göre insanlar üç kısımdır.”

-“1.Zahidler (dünyaya ehemmiyet vermiyenler)”
-“2.Dünyaya rağbet edenler.”
-“3.Sabredenler.”

-“1.Zahidler;”
-“Zahidler dünyadan kendilerine bir şey verildiği zaman sevinmezler, kayıbettikleri bir şey için de üzülmezler.”

-“2.Dünyaya rağbet edenler;”
-“Dünyaya rağbet edenler, oyun eğlence ve ne yaptıklarının farkında olmadan yaşayıp giderlr.

-“3.Sabredenler;”
-“Sabredebler de iki kısımdırlar, zahirde (dış görünüşünde) zahid gibi olanlar ve hakiki sabredici olanlar. Zahidlere bemnzeyenler zahid değildirler.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri İbn-i Semmak hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Bor-e Veysike (Nusaybin)

İbn-i Semmâk (Radiyallah-u anh)- 4

İbn-i Semmak (r.a.) buyurdu ki;

-“Akıllı kimselerin arzusu, düşüncesi, cehennemden kurtulmak ve haramlardan kaçmaktır. AHMAK OLANIN ARZUSU, OYUN VE EĞLENCEDİR. Ve ÖLÜM MELEĞİ YASTIĞININ DİBİNDE OTURDUĞU HALDE UYUYANA (Gaflette olan kimseye) ÇOK ŞAŞILIR.”

Sözleriyle ahreti unutup gaflette olan insanlara duyduğu hayreti bildirmiştir. Her şeyden evvel farzları yapıp haramlardan ve şübheli olan şeylerden sakınmayı söyler, nafilelerle uğraşılıcak zaman olmadığını bildirir.

İbn-i Semmak (r.a.);

-“Zaruri din bilgilerini alıp, fudul, yani faidesiz şeyleri terk etmek, akıl sahiblerinin işidir.” Buyurdu.

Kendisi dünyaya kıymet vermez ve herkesin haram olan dünya lezzetlerini terk etmesini isterdi.

İbn-i Semmak (r.a.);

-“Allah-u Teâlâ dünyayı lezzetlerle ve afetlerle doldurdu. Helalleri güçlüklerle, haramları da mesuliyetlerle beraber kıldı.”

Buyurarak haramdan sakınanların ahretteki azablardan kurtulacağını ve Allah-u Teâlâ’nın emrine uyanların çektikleri güçlüğe karşı, ahrette mükafat göreceklerini bildirmiştir.

Muhammed bin el-Yeman (r.a.) diyor ki;

Bağdad’li arkadaşlarımdan birisi, İbn-i Semmak Hazretleri (r.a.) ne mektub yazıp dünyayı kendisine anlatmasını istedi.

Cevabında İbn-i Semmak (r.a.);

-“Allah-u Teâlâ dünyayı şehvetlerle ve afetlerle doldurdu. Helaları güçlüklerle, Haramları da ma’siyetlerle birleştirdi. Helalar için hesaba çekeceğini, haramlar için azab edeceğini bildirdi. Vesellam.”

Hazreti İbn-i Semmak (r.a.), her yerde, herkese Allah-u teâlâ’yı hatırlatırdı.

Pazara girdiği zaman;

-“Ey pazardakiler pazarınızda kesad (durgunluk), iyilerinizde hased, alışverişinize fesad (İslamiyete uygunsuzluk) var. O halde nefslerinizi gaflet uykusundan uyandırınız.” Sözleriye herkese ahreti hatırlatır ve Allah-u Teâlâ’nın emirlerine itaat etmeyi, hile yapmamayı tavsiye ederdi.

Söylenilen söze çok dikkat edilmesini herkese söylerdi.

Ve;

-“Sen duyduğunu başkalarına söyleyenden daha çok, gizle görünenden kork. ÇÜNKÜ BÖYLE OLAN KİMSEYE, İNSANLAR YALAN YAKIŞTIRMAZLAR. DAHA ÇOK İNANIRLAR. SİZDEN BİRİNİZ BA’ZEN KENDİSİNE İTİMAD EDEN BİRİNE BİR SÖZ SÖYLER, O DA ONU YAYAR, BU YÜZDEN ÜLKELER HARAB OLUR.”

Buyurarak gıybet edilmemesini ve az konuşmayı, sırrını hiç kimseye söylememeyi tavsiye ederdi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri İbn-i Semmak hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Bor-e Veysike (Nusaybin) çağ-Çağ deresi

İbn-i Semmâk (Radiyallah-u anh)- 5

Muhammed Bin Semmak (r.a.), Süfyan-i Servi (r.a.) den rivayetle şöyle anlattı;

-“ Bir kadın muhtaç oldu. Elbiselerini giydi.

Kocası;

-“Nereye gidiyorsun.” Diye sordu.”

Kadın;

-“Yusuf Aleyhisselam’a gideceğim ve ihtiyacımı ona anlatacağım.” Dedi.

Kocası;

-“Biz sana bir kötülük gelmesinden korkarız.” Dedi.

Kadın;

-“Ben Yusuf Aleyhisselam’dan hiç korkmam. Çünkü O Allah-u Teâlâ’dan korkar.” Dedi.

Ve Yusuf Aleyhisselam’ın geçeceği yol üzerinde oturdu.

Yusuf Aleyhisselam geçerken ayağa kalktı ve;

-“Tâatı sebabiyle köleyi melik (Sultan) yapan ve isyanı (günahı) sebebiyle Melik’i köle yapan Allah-u teâlâ’ya Hamd ederim.” Dedikten sonra ihtiyacını söyledi.

Yusuf Aleyhisselam emretti ve kadının ihtiyacı olan şeyin temin edilmesini istedi.

İbn-i Semmak (r.a.) buyurdu ki;

-“Herkesin muhtaç olduğu kıyamet günü için hazırlanan, ölüm gelmeden evvel ölüme hazırlanıp; önceden bir şeyler gönderen, gençliği ve kuvveti kendisini aldatmayıp arzusuna koşan (Allah-u Teâlâ’nın emrine sarılan) gençlere müjdeler olsun.”

Muhammed İbn-i Semmak (r.a.) buyurdu ki;

-“İnsanlar üç kısımdır;”

-“Birincileri;”

-“Birincileri günahkarlar sınıfı olup, günahlarına tevbe edip bir daha günahlara dönmek istemeyenlerdir. Bunlar iyidir. Makbuldur.”

-“İkincileri;”

-“İkincileri, Günah işlerler sonra tekrar tekrar günah işlerler, sonra üzülürler, sonra yine günah işlerler, sonra da ağlarlar. Bunların kurtulması umulur. Fakat Helak da olabilirler.”

-“Üçüncüleri.”

-“Üçüncüleri, günah işlerlerken pişman olmazlar, pişman olurlar üzülmezler ve yine günah işlerler ağlamazlar. Bunlar cennet yolundan Cehennem yoluna sapmış olanlardır.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri İbn-i Semmak hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Bor-e Veysike (Nusaybin) Çağ-Çağ nehri

İbn-i Semmak (Radiyallah-u anh)- 6

İbn-i Semmak (r.a.) anlatıyor;

Irak’tan çıkıp sahil şehirlerinden birisine gitmek istedim. Karanlık bir gecede dağdan yürürken, dağın başında insanlardan uzaklaşıp kendi başına yaşayan ve Allah-u teâlâ ile ünsiyet (dostluk) eden bir adama rastladım.

Selam verdim, O da selamımı aldı,

Sonra bana;

-“Nereden geliyorsun? Diye sordu.

Ben de;

-“Irak’tan geliyorum, sahil şehirlerinden birine gitmek istiyorum.” Dedim.

Bana;

-“Orada işin mi var, yoksa gezmek için mi gidiyorsun?” dedi.

Ben;

-“Bir işim yok.” Dedim.

Adam ah-u figan eti. Ve ağladı;

Ben;

-“Ey Allah’ın kulu seni ağlatan, inleten şey nedir?” dedim.

Adam;

-“Kalbi rahatlayan, Allah-u Teâlâ’adan başka şeyleri unutan ve azabı İlahiden müstrih olan kişilerin yaşayışını hatırladım.” Dedi.

Ben de;

-“Kederli bir kimseyim.” Diye cevab verdim.

Bana;

-“Senin derdin, kederin nedir?” dedi.

Ben;

Üç sualdır.” Dedim.

Adam;

-“Onlar nelerdir? “ dedi.

Ben;

-“Allah-u Teâlâ’dan korkmanın âlameti nedir?” dedim.

Bana;

-“Hüzündür.”

Ben;

-“Allah-u Teâlâ’yı istemenin âlameti nedir?” dedim.

Bana;

-“Taleptir.” Dedi.

Ben;

-“Ümidin âlameti nedir.” Dedim

Bana;

-“Ameldir.” Dedi.

Ben;

-“Bizim zayıflığımızın (Allah-u Teâlâ’nın emirlerini yapmaktaki gevşekliğimizin) sebebi nedir?” dedim.

Bana;

-“Çünkü siz Allah-u Teâlâ’nın affına güveniyorsunuz. Eğer Allah-u Tâlâ size ceza vermekte acele eteseydi günahları bırakır itâata dönerdiniz. Fakat Allah-u Teâlâ sizin günahlarınızı örttü.”

Sonra şu şiiri okudu;

-“DİNLEYİP DÜŞÜNEREK ANLASAYDIN SÖZÜMÜ,”
-“ÖLMEDEN EVVEL ÖLÜP TANIRDIN SEN ÖZÜNÜ,”
-“İBADET EYLE DAİM, UY HELAL VE MUBAHA.”
-“BİR GÜN ÖLECEKSİN SEN DEVAM ET GÜNAHA.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri İbn-i Semmak hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Bor-e veysike Nusaybin

Süfyan-i Sevri (Radiyallah-u anh);

İslam âlimlerin büyüklerinden. Süfyan bin said bin Mesrûk el Kûfi. Künyesi, Ebû Muhammed veya Ebû Abdullah’tır.

95 (M. 715) senesinde Küfe’de doğdu 161 (M. 778) de Basra’da vefat etti. Tebe-i tabiinin büyüklerindendir. İlmini zamanınki büyük âlimlerden öğrendi.

Hadis ve fıkıh ilminde yüksek derecede olup müctehid idi. Mezhebi zamanla unutuldu. Cüneyd-i Bağdad’i (r.a.), Hamdun Kasar (r.a.), bunun mezhebinde idiler.

Hadis, fıkıh, tefsir ve tasavvuf gibi ilimlerde zamanın eşsizlerindendi. Haramlardan kaçıp, şüpheli şeyleri yapmamakta nihayete erenlerdendi. Edeb ve tevazuda (alçak gönüllülükte) benzeri azdı. Cami-ul-kebir, Cami-us-sağir ve feraiz isimli kitabları meşhurur.

Mekke-i Mükerreme’ye gittiği zaman halk başında toplanır, bilmedikleri anlayamadıkları hususları sorarlardı. Hepsine teker teker cevab verir, müşküllerini halederdi. Hafizesi çok kuvvetli ve fevkâlde idi.

-“Hafızam, kendisine tevdi ettiğim, hiçbir şeyde bana ihanet etmedi.” Buyurdu. Ya’ni öğrendiğim hiçbir şeyi unutmadım, demek istedi.

Yirmi yıl geceleri uyumadı ve abdestsiz gezmedi. Ölümü hatırladığında kendinden geçerdi.

Kime rastlasa;

-“Ölüm gelmeden önce ona hazırlan.” Derdi.

Hazreti Süfyan-i Sevri (r.a.) nin annesi O’na hamile iken bir gün dama çıkıp komşuya ait bir turşuyu ağzına koymuştu. Bunun üzerine henüz ana rahminde bulunan Hazreti süfyan, kafasını şiddetle annesinin karnına vurdu. O anda annesi, yediği turşuyu komşudan izinsiz aldığını hatırlayıp komşuya koştu. Onunla helalaştı.

Süfyan-i Sevri (r.a.) ana karnında bile haram lokmayı kabul etmeyip, hep helal lokma ile büyüdü.

Hazreti Süfyan-i Sevri (r.a.) nin gençliğinde sırtı kamburlaşmıştı. Sebebini sordular;

Onlara;

-“Üç ustada talebelik yaptım. Hepsi de zamanın en iyileriydi. Ölüm zamanında üçü de DÜNYADAN İMANSIZ OLARAK GİTTİLER. Ben onların halini görünce, korkudan OMURGA KEMİĞİM EĞRİLDİ. Hele üstadımın birine uzun seneler hizmet ettim. Talebelik yaptım. Hiçbir edebi terk ettiğini görmedim. Dünyada ahrete göçeceği zaman başucunda idim.”

Gözünü açıp;

-“Ey Süfyan! Bana ne olduğunu görüyor musun?” Dedi.

Ben de;

-“Ey Üstadım, kendinizi nasıl buluyorsunuz?” dedim.

O;
-“Beni dergahından kovuyorlar, kabul etmiyorlar. Sen buradan git, bize layık değilsin diyorlar.” Dedi.

Sonra Hazreti Süfyan, yanındakilerden Kur’an-i Kerim istedi, ve elini kitabın üzerine koyarak;

-“Şahid olunuz ki o, bu müshaftan ve içinde bulunanlardan nasipsiz öldü. Yahudi dinini seçti ve can verdi. Allah-u Teâlâ dilediğini yapar.” Dedi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

<<<Süfyan-i Sevri (r.a.) nın bir başka yazısı>>>


Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Süfyan-i Sevri hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Bor-e Veysike (Çağ-Çağ nehri) Nusaybin

Süfyan-i Sevri (Radiyallah-u anh)- 2

Bir defa devrin halifesiyle namaz kılıyordu. Halife namaz kılarken sakaliyle oynuyordu.

Hazreti Süfyan-i Sevri namazdan sonra (r.a.);

-“Ey Halife! Namaz kılarken lüzümsüz haraket yepılmaz. Yarın kıyamet günü böyle kıldığın namazları paçavra gibi yüzüne çarparlar.” Buyurunca,

Halife;

-“Biraz yavaş konuş etrafındekiler duyacaklar.” Dedi.

Hazreti Süfyan-i Sevri (r.a.);

-“Eğer böyle önemli bir mes’eleyi izah etmezsem, dinin emrini yerine getirmemiş olurum. Bu ise bana yakışmaz.” Buyurdu.

Bu söz halife’ye çok acı geldi. Halife, kendisine başkalarının da söz söylememesi için darağacının kurulmasını ve âleme ibret için asılmasını emretti.

Darağacının kurulduğu gün, Hazreti Süfyan-i Sevri (r.a.) nın, yanında Hazreti Fudayl bin İyyad (r.a.) ve Hazreti Süfyan bin Uyeyne (r.a.) olduğu halde uyuyordu.

Bu iki büyük veli, onun asılacağını öğrenmişlerdi. Birbirlerine;

-“Asılacağını uyanıncaya kadar bildirmiyelim.” Derken işitti.

Ve Süfyan-i Sevri (r.a.);

-“Ne konuşuyorsunuz?” buyurdu.

Onlar da; durumu Hazreti Süfyan-i Sevri (r.a.) ye anlattılar.

O da;

-“Ben yaşamağa hevesli bir kimse değilim. Fakat dünyada yarım kalan, yapmam lazım gelen işler var.” Buyurdu.

Süfyan-i Sevri (r.a.) nin Gözleri dolu dolu oldu ve;

-“Ey Allahım! Onları şiddetli bir cezaya çarptır.” Diye dua etti.

Daha duası biter bitmez sarayın kubbesi çöktü. Halife Ca’fer ve adamları altında kalarak can verdiler.

O iki büyük zat;

-“Bu kadar çabuk kabul olunan bir duâ işitmedik.” Dediler

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

<<<Süfyan-i Sevri (r.a.) nın bir başka yazısı>><


Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Süfyan-i Sevri hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Bor-e Veysike (Nusaybin) Çağ-Çağ nehri

Süfyan-i Sevri (Radiyallah-u anh)- 3

O zamanın en büyük âlimlerinden Hazreti İmâm-i A’zam (r.a.), Süfyan-i Sevri (r.a.), Hazreti Mıs’ar bin Kedam (r.a.) ve Hazreti Şüreyk (r.a.), Halife tarafından kadı ta’yin edilmek isteniyordu.

Lakin bunlar bu mes’uliyetli işten çekiniyorlardı. Halife Mansur bunları yanına çağırttı.

İmâm-i A’zâm (r.a.) yolda giderken arkadaşlarına buyurdu ki;

-“Neticenin nasıl olacağını size tahmin edeyim mi? Ben yolunu ve çaresini bularak, Süfyan firar ederek ve Mi’sâr kendini deli göstererek bu işten kurtuluruz. Şüreyk kadı olur.”

Nihayet yolda giderken Süfyan-i Sevri (r.a.);

-“Kadı tayın edilen kimse, bıçaksız boğazlanmıştır.” Hadis-i şerifini düşünerek kaçtı,

Bir vapura sığındı;

-“Beni gizleyiniz zira beni öldürecekler.” Buyurdu.

Onlar da kendisini gizlediler. Böylece kadı olmaktan kurtuldu. İmâm-i A’zâm (r.a.) ın buyurduğu gibi Şüreyk (r.a.) kadı oldu.

Birisi Süfyan-i Sevri (r.a.) ye iki altın gönderdi.

Ve;

-“Babam sizin dostlarınızdan ve talebelerinizden idi. Bu iki altını bana miras bıraktığı helal paradandır. Lütfen kabul ediniz.” Dedi.

Hazreti Süfyan-i Sevri (r.a.) bu altınları çocuğuna geri götürmesini emretti.

Şöyle buyurdu;

-“Onun babasıyla dostluğum ve muhabbetim Allah içindi.” Dedi.

Çocuğu altınları iade edip gelince babasına;

-“Ey babacığım! Bizim çoluk çocuğumuz vardı. Bu durumda, siz yine o altınları kabul etmediniz.”deyince

Süfyan-i Servi (r.a.) de;

-“Ey oğlum! Sen yemeği, içmeyi düşünürsün. Ben, Allah için olan muhabbeti verip de, kıyamette zararını göreceğim dünya sevgisini düşünüyorum.” Buyurdu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Süfyan-i Sevri hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu