‘kerametler’ olarak etiketlenmiş yazılar

Çağ-Çağ nehri Bor-e Veysike (Nusaybin)

Süfyan-i Sevri (Radiyallah-u anh)- 4

Süfyan-i Sevri (r.a.) bir zaman yanında bir kimse ile beraber Mekke’ye gidiyorlardı. Hazreti Süfyan-i Sevri (r.a.) yolda hep ağlıyordu.

Yanındaki kimse O’na;

-“Günahların sebebi ile mi ağliyorsun?” dedi.

Hazreti Süfyan-i Sevri (r.a.);

-“Günahlarım çoktur. Lakin beni en fazla korkutan ve ağlatan şey acaba imanımı muhafaza edebilecek miyim? Korkusudur.” Buyurdu.

Mekke’ye vardılar. Hac esnasında bir genç, Allah korkusuyla öyle bir “Allah” dedi ki, dayanamadı düşüp vefat etti.

Hazreti Süfyan-i Sevri (r.a.) bu hali görünce, gencin cesedinin yanına geldi ve;

-“Dört defa hac yaptım. Bunların sevabını senin ruhuna hediye ettim. Sen de bu söylediğin “Allah” sözünden meydana gelen sevabı bana versen.” Deyince

Gencin cesedinden;

-“Verdim.” Sesi duyuldu.

Süfyan-i Sevri (r.a.) o gece rü’yasında şöyle denildi;

-“Sen çok kâr ettin. Eğer bu aldığını bütün Arafat’ta bulunanlara taksim etsen, hepsi zengin olurlardı.”

Birisi şahid olduğu bir hadiseyi şöyle analtıyor;

Bir seher vakti zemzem kuyusunun yanında oturuyordum. Bir kimse geldi. Kuyudan bir kova zemzem suyu doldurup çekti, içti kalanını bırakıp gitti. Yüzünde örtü olduğu için kim olduğunu da anlıyamadım.

Kovada kalan artığını içtim. TADI BADEM EZMESİ gibiydi. O ana kadar o lezzette bir şey içmemiştim.

Bir seher vakti yina ayni yerde oturuyordum. Yine o zat geldi kovayı doldurup kuyudan çekti ve içti gitti. Artığını içtim TADI BAL ŞERBETİ gibiydi.

Geri döndüm gitmişti.

Başka bir sefer yine böyle oldu. Bu sefer TADI ŞEKERLİ SÜT gibiydi. Elbisesinden sıkıca tuttum;

-“Allah için söyle sen kimsin?” dedim.

O;

-“Ben hayatta olduğum müddetçe kimseye söylemiyeceğine söz ver.” Dedi.

Ben de kabul ettim..

Bana;

-“Ben Süfyan-i sevri’yim” dedi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Süfyan-i Sevri hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Çağ-Çağ deresi Bor-e Veysike (Nusaybin)

Süfyan-i Sevri (Radiyallah-u anh)- 5

Süfyan-i Sevri (r.a.); mahluklara karşı çok şefkatliydi. Bir gün çarsıda kafeste ötüp duran bir kuş gördü. Satın alıp salıverdi. Bu kuş her gece evine gelir namaz kılarken onu seyrederdi.. Bazen da omuzuna konardı.

Süfyan-i Sevri (r.a.) vefat ettiğinde yine geldi. Bulamayınca kabrine gidip üstüne kendini attı. Ve orada öldü.

O esnada bir ses işitildi ki;

-“Allah-u Teâlâ’nın mahlukuna olan aşırı merhametinden dolayı, Süfyan’a Allah-u Teâlâ çok merhamet etmiştir.”

Birgün elinde bulunan bir ekmekten hem kendinsin yediğini hem de yanında bulunan bir köpeğe yedirdiğini gördüler.

-“Niçin böyle yapıyorsunuz?” diye soranlara,

Süfyan-i Sevri (r.a.);

-“Sabaha kadar beni bekliyor, ben de namaz kılıyorum.” Cevabını verdi.

Hazreti Süfyan-i Sevri (r.a.), sâde yaşamayı sever, aza kanaât eder, fakirlere çok itibar gösterirdi.

Süfyan-i Sevri (r.a.), dünyalık elle geçirmek için devlet adamlarına hizmet eden birine bu halden uzaklaşmasını, Allah-u Teâlâ’ya ibadet etmesini tavsiye etti.

O kimse;

-“Ailemin geçimi ne olacak?” diye sorunca,

Hazreti Süfyan-i Sevri (r.a.);

-“Sübhanallah! Kendisine asi olduğun hallerde bile rızkını kesmeyen Allah-u Teâlâ, kendisine itaatkâr olduğun zaman rızkını vermez mi?” buyurdu.

Hazreti Süfyan (r.a.), birisiyle birlikte evin kapısında duruyordu. Önlerinden, süslenmiş bir adam geçti. Arkadaşı, bu adama bakarken, Hazreti Süfyyan (r.a.) mani olup;

-“Eğer sizler bakmamış olsanız, böyle israf yapmazdı. Bunun israf günahına siz de ortak oluyorsunuz.” Buyurdu.

Birgün arkadaşları;

-“Ey Süfyan! Güç ve takatınızın üzerinde ibadet ve nefsinizle mücadele ediyorsunuz. Nefsinize biraz merhamet etseniz yine muradınıza erersiniz.” Dediler.

Hazreti Süfyan-i Sevri (r.a.);

-“Ey kardeşlerim! Âlimlerden duydum ki; “Kıyamet günü cennet ehli Cennete girip, makamlarına vardıklarında bir nur görürler. Öyle ki o Nur cennetin yedi katını dahi aydınlatır. O kimseler zanederler ki, bu nur Allah-u Teâlâ’nın cemalinin nurudur. ONUN İÇİN SECDEYE KAPANIRLAR. Sonra Allah-u Teâlâ’dan bir ses gelir.-“ Siz başınızı secdeden kaldırın. Bu nur, Allah-u Teâlâ’nın cemalının nuru değildir. BİR HURİ’NİN, SAHİBİNİN YÜZÜNE KARŞI GÜLDÜĞÜNDE MEYDANA GELEN VE BU KADAR YÜKSELEN NUR’DUR.” Bu hurileri isteyenler kınanmazlarsa, Rabbini istiyenler nasıl kınanabilirler.” Buyurdu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Süfyan-i Sevri hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

çağ-çağ nehri Bor-e Veysike (Nusaybin)

Süfyan-i Sevri (Radiyallah-u anh)- 6

Birisi gelip dedi ki;

-“Peygamber efendimiz bir Hadis-i şerifinde buyuryor ki;

-“Çok et yenen bir hâne halkından Allah-u Teâlâ nefret eder.” Buradaki hâne halkından murad nedir?”

Süfyan-i Sevri (r.a.);

-“Gıybet edenlerdir. Çünkü gıybet edenler başkalarının etini yerler.” Buyurdu.

Süfyan-i Sevri (r.a.) nin talabelerinden birisi sefere çıkacak olsa, ona;

-“Eğer gittiğiniz yerlerde, satılık bir ölüm görürseniz onu benim için satın alınız.” Buyururdu.

Vefati yaklaştığında çok ağliyordu.

-“Ölmeyi çok arzu ediyordum. Lakin şimdi ölümümün nasıl olacağını bilmediğim için çok korkuyorum. Bu sefere çıkmak gayet güçtür. Başka seferlere çıkmak gibi, bir âsâ ve bir su kabı yetmiyor.” Deyince

Dostları kendisine;

-“Cenneti beğeniyor musunuz?” diye sordular.

Bunlara cevaben;

-“Siz ne söyliyorsunuz? Benim gibi birine, hiç cenneti verirler mi?” buyurdu.

Bir zaman Süfyan-i Sevri (r.a.) hazretleri hastalandı. Mutahassıs bir hiristiyan doktor getirdiler. Doktor muayene edeceği şahsın Müslümanların büyüklerinden ve evliyasından olduğunu duymuştu. Hazreti Süfyan-i Sevri (r.a.) gelen doktor ile tıp ve diğer ilimler üzerinde bir süre sohbet etti.

Gelen şahıs, Tabib olmasına rağmen Süfyan-i Sevri (r.a.) nin tıp üzerine verdiği ma’lumat, hiç duymadığı, bilmediği şeylerdi. Hayretler içinde kaldı. Daha sonra muayene etti.

Muayeneden sonra dedi ki;

-“Sizin akçiğeriniz ve böbrekleriniz tamamen çalışmaz durumda olup, korkudan çiğerleriniz parçalanmış. Bu haliyle bir insanın yaşaması imkansızdır.”

Hazreti Süfyan (r.a.);

-“Allah-u Teâlâ her şeye kadirdir..” buyurdu.

Bunun üzerine hiristiyan doktor;

-“Bir dinde, tıbben yaşamsı mümkün olmayan bir insanın yaşaması, o dinin yanlış batıl olmadığına açık delildir.” Deyip hemen kelime-i şehadet getirip Müslüman oldu.

Devrin halifesi bunu duyunca;

-“Ben sandım ki, doktor hastanın yanına geldi. Meğer hasta doktora gönderilmiş.” Dedi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Süfyan-i Sevri hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Bor-e Veysike Çağ-Çağ nehri (Nusaybin)

Süfyan-i Sevri (Radiyallah-u anh)- 7

Süfyan-i Sevri (r.a.) Basra’da hastalandı. Karnı ağrıdığından devamlı abdesti bozuluyordu. Abdestsiz ölmek korkusuyla o gece altmış defa abdest aldı ve hasta haliyle namaz kıldı.

Vefatı yaklaştığında, Hazreti Abdullah bin Mehdi (r.a.) ye;

-“Beni yatağımdan indirip yüzümü yere koyunuz. ÇÜNKÜ VAKİT TAMAM OLDU.” Buyurdu.

Hazreti Abdullah (r.a.), Süfyan-i Sevri (r.a.) nin yüzünü toprğa koyup, dostlara haber vereyim diye dışarı çıktığında, herkesin hazırlanmış olarak beklediklerini gördü;

-“Size kim haber verdi?” deyince

Hepsi de, rü’yada “HAYDİ KALKIN SÜFYAN’IN CENAZA NAMAZINA HAZIRLANIN.” Diye bir ses işittik. Dediler.

Bazıları içeri girdiler Hazreti Süfyan (r.a.), son anlarını yaşıyordu. Yastığının altından içinde BİN ALTIN bulunan bir kese çıkardı;

-“Bunu sadaka olarak dağıtın.” Buyurdu.

Orada bulunanlar hayret edip;

-“Allah! Allah! Bu zat, dünya malına kıymet vermez, yanında dünyalık bulundurmaz, hatta dünyalık olan hediyeleri de kabul etmez idi. Bu kadar para biriktimesinin hikmeti nedir? Diye birbirlerine sordular.

Süfyan-i Sevri (r.a.) bu sözleri işitince, buyurdu ki;

-“BU PARA İLE DİNİMİ VE BEDENİMİ KORUDUM. ŞEYTAN ELBİSEN VE YİYECEK ŞEYLERİN YOK, BUNLAR İÇİN DÜNYALIK KAZAN .” Diye ne kadar vesvese vermiş ise,

Her defasında;

-“İşte altın.” Diyerek bu altınları gösterdim ve onu başımdan def ettim. Bu altınları ona karşı silah olarak kullandım.”

Bundan sonra kelime-i şehadeti söyledi ve ruhunu teslim etti.

Vefat ettiği gece, “Vera’ ve dinde hassasiyet sahibi olan Süfyan-i Sevri vefat etti. Diye bir ses duyuldu.

Vefatınden sonra kendisini rü’yada görenler, sordular ki;

-“Efendim, mezar daracık bir yerdir. Hem karanlık hem de yalnızlıktır. Buna sabrtemeniz nasıl mümkün oluyor?”

Cevabında Süfyan-i Sevri (r.a.);

-“Benim mezarım Allah-u Teâlâ’nın izni ile çok genişledi ve CENNET BAHÇELERİNDEN BİR BAHÇE OLDU Kİ, O BAHÇEDE CENNET KUŞLARI ÖTÜŞÜYORLAR.” Buyurdu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Süfyan-i Sevri hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Barış parkı (Nusaybin)

Süfyan-i Sevri (Radiyallah-u anh)- 8

Dostalarından biri kendisini rü’yada görüp,

-“Allah-u Teâlâ sana nasıl muamele eyledi?” diye sordu.

Süfyan-i Sevri (r.a.) cevabında;

-“Allah-u teâlâ bana öyle ihsanda bulundu ki, iki adımda cennete vardım.” Buyurdu.

Diğer bir kimse;

Hazreti Süfyan (r.a.) i cennete NURDAN KANATLARLA UÇMAKTA OLDUĞUNU GÖRDÜ;

-“Bu dereceye nasıl ulaştın?” Diye sordu.

Süfyan-i Sevri (r.a.);

-“DİNİN EMİRLERİNE UYMAKTA ÇOK HASSAS OLMAKLA KAVUŞTUM.” Buyurdu.

Rivayet ettiği Hadis-i şeriflerden bazıları;

-“Her şeyin bir zekatı vardır. Bedenin zekati da oruçtur.”

Süfyan-i Sevri (r.a.) rivayet ettiği bir başka hadis-i şerif;

-“Her müslümanın hergün sadaka vermesi lazımdır.”

Eshab-i Kiram (Ridvanıllaı aleyhim ecmain);

-“Ey Allah’ın Resulu! Buna kimin gücü yetebilir?” diye sordular.

Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) buyurdular ki;

-“Müslüman kardeşinize selâm vermeniz SADAKADIR. Hastasını ziyaret etmek SADAKADIR, Cenaze namazını kılmanız SADAKADIR. Yoldan ona eziyet veren şeyi kaldırmanız SADAKADIR…”

Yine Resulullah (s.a.v.) ın başka bir hadis-i şerifi; Buyurdu ki;

-“Seha (Cömertlik) kökü Cennette, dalları dünyada olan bir ağaçtır. Kim dünyada bu ağacın dallarına tutunursa, bu dal onu CENNETE götürür. Buhl (Cimrilik) de kökü Cehennemde, dalları dünyada olan bir ağaçtır. Kim dünyada bu dallara tutunursa, bu dal onu CEHENNEME götürür.

Yine Resulullah (a.s.v.) in başka bir hadis-i şerifi; Buyurdu ki;

-“Misvak, ağız için temizlik ve Allah-u Teâlâ’nın RIZASINA sebebtir.”

Süfyan-i Sevri (radiayallah-u anh) ın bazı hikmetli sözleri;

Süfyan-i Sevri (r.a.) buyurdu ki;

-“Büyük bir kalabalık, bir yere toplansa ve biri, içinizden akşama kadar kim yaşayacak, bilen varsa ayağa kalksın dense, kimse kalkmaz, kimse bilemez. İşin şaşılacak tarafı şurasıdır ki, eğer o kimselere; (-“ Öyleyse, ölüm için gerekli hazırlığı yapan, ayağa kalksın,”) dense KİMSE AYAĞA KALKMAZ. Bu gafletten kurtulmağa çalışmalıdır.”

Devam edecek.

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Süfyan-i Sevri hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Termik Santralı (Nusaybin)

Süfyan-i Sevri (Radiyallah-u anh)- 9

Yine Süfyan-i Servi (r.a.) buyurdu;

-“Para, mal ve mülk, kişinin Zâhid olmasına mâni değildir. Dünyalığı bulunmayan de Zâhid sayılmaz. Dünyanın faydasız şeylerine aşırı düşkünlük olup olmadığı araştırılıp, ona göre hüküm verir. Bir kimsenin elinde dünyalığı vardır. Fakat zâhid’dir. Bir kimsenin de dünyalığı yoktur. Lâkin zâhid değildir. Mal, insanın silahı gibidir. Ya’ni, insan canını sıhhatını, dinini ve şerefini mal ile korur.”

Yine Süfyan-i Sevri (r.a.) Buyurdular ki;

-“Bir kimsenin, DUA ederken yalnız kendisine DUA edip, anne ve babasına ve diğer Müslümanlara DUA etmemesi, Kur’an-i kerim okumayı bildiği halde her gün en azından yüz ayet okumaması, camiye girdiği halde iki rek’at olsun namaz kılmadan çıkması, kabristandan geçtiği halde mevtalara selam vermemesi, bir yerde yalnız olarak yaşıyorsa, Cuma’ günü şehre geldiği halde Cuma’ namazını kılmaması, bulunduğu beldeye bir âlim geldiği halde, onun ilminden hiç istifade edememesi, bir kişi ile dost olduğu halde ismini öğrenmeden ayrılması, bir tanıdığı kendisini da’vet ettiği halde da’vateine gitmemesi, gençlik çağı büyük bir fırsat olduğu halde, o zamanını boşa geçirmesi, kendisi tok ve komşusunun aç olduğunu bildiği halde, ona bir şeyler vermemesi o kimsenin gafletindendir.”

Yine Süfyan-i Sevri (r.a.) buyurdular ki;

-“Kendini iyi tanı. O zaman hakkında söylenenler sana zarar vermez.”

Yine Süfyan-i Sevri (r.a.) buyurdular ki;

-“İlim öğrenmenin dört şartı vardır;”
-“1.İlk şartı; susmak ve edebli olmaktır.”
-“2.İkinci şartı; Dikkatle dinleyip ezberlemektir.”
-“3.Üçüncü şartı; Öğrendiği ile amel etmektir.”
-“4.Dördüncüsü ise; Öğrendiği ilmi başkalarına öğretmek, herkese yaymaktır.”

Yine Süfyan-i Sevri (r.a.) buyurdular ki;

-“İyi ve kötü amellerin kendilerine mahsus kokuları vardır. İyiliğin kokusu çok hoş, kötülüğün kokusu ise, rahatsız edicidir. Kalbde kötülük yapmak için bir meyil olduğu anda kokusu, insanın yanındaki meleklere gelir. İyilik durumunda da iyi kokuyu hemen alırlar. Nasıl ki o melekler, sizi hiç rahatsız etmiyorlarsa, siz de onları rahatsız etmeyin.”

Süfyan-i Sevri (r.a.) buyurdular ki;

-“Ey İnsan! Senin bütün sermayen, dünyadaki birkaç günlük ömründür. Bu günler mutlaka gelip geçecek, hatta bir çoğu geçti. O halde hiç olmazsa geride kalanların kıymetini bil.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Süfyan-i Sevri hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Barış Parkı (Nusaybin)

Süfyan-i Sevri (Radiyallah-u anh)- 10- Nasihatlar

Süfyan-i Sevri (radiyallah-u anh) nin Nasihatı;

-“Ey kardeşim! Her zaman ve her yerde, DOĞRU OL. Yalan, sözünde durmamak, emaneti yerine getirmemek gibi hötü huylardan çok sakın. Yalancı ve sözünde durmayanlarla düşüp kalkma. Çünkü böyle kimselerle beraber olmak, günaha sebep olur.”

-“Yine sözlerinde ve işlerinde RİYA’DAN sakın. Çünkü Riya (gizli) Şirktir. UCUB’DAN da kendini muhafaza et. Ucub, yaptığı ibadetleri, iyilikleri beğenerek bunlarla övünmektir. Ucub bulunan âmel, Allah-u teâlâ’nın katında makbul değildir. (Fakat bunların Allah-u Teâlâ’dan gelen ni’metler olduğunu düşünerek sevinmek, ucub olmaz.).”

-“Sen, dinini, dini üzerine titreyen (Sünnet-i seviye’ye bağlı, ilmiyle amel eden) âlimlerden öğren. Çünkü, dininde sağlam olmıyan, ilmiyle amel etmiyenlerin hâli, hasta olup, kendisini tedaviden ve kendine bir çare bulmaktan aciz olan tabibin haline benzer. Böyle bir tabib insanların hastalıklarını, nasıl teşhis edip, iyileştirir? Onlara nasıl ilaç tavsiye eder? Çünkü o kendisi hastadır, İşte dini üzerine titremeyen, ilmiyle amel etmiyen bir kimse senin dinine, imanına zarar gelir diye nasıl titrer? Ne derece titizlik gösterebilir?”

-“Aziz Kardeşim!”

-“Dinin, senin etin ve kanın yerindedir. Kendin için ağla. Kendine merhamet et. Sen kendine acımazsan başkası hiç acımaz. Senden dünya sevgisini giderip, AHİRETE HAZIRLIK İÇİN TEŞVİK EDEN KİMSELERLE OTURUP KALK. Dünya işine dalıp, AHİRETİ UNUTANLARLA DÜŞÜP KALKMA. Çünkü onlar senin dinini, itikadını ve kalbini bozarlar. Ölümü çok hatırla, Geçmiş günahlardan dolayı çok İSTİĞFAR ET. (Allah-u Teâlâ’dan af ve mağfiretini iste.) Kalan ömrün için, Allah-u Teâlâ’dan seni muhafaza etmesini iste.”

-“Aziz kardeşim!”

-“Güzel edep ve güzel ahlaka iyi sarıl. Cemaata muhalefet edip, onlardan ayrılma. ÇÜNKÜ HAYIR, CEMÂAT İLEDİR. Fakat, cemâat dünyaya dalıp, dünyalarını mâmur etmeğe çalışıyorlarsa, onlara uymazsın. Dini hakkında senden bir şey soran her mü’mine, yardımcı ol. Onlara yol göster. Onlara nasihatta bulun. Allah’u Teâlâ’nın beğendiği bir işte, seninle müşâvere eden (sana danışan) bir kimseden hiçbir şeyi gizleme. Bir mü’mine hiyanet etmekten çok sakın. KİM BİR MÜ’MİNE HİYANET EDERSE, ALLAH-U TEÂLÂ VE RESÛLÜ (Sallallahu aleyhi ve selem) NE HİYANET ETMİŞ OLUR. Mü’min bir kardeşini Allah-u Teâlâ’nın rızası için sevdiğin zaman, canını ve malını ondan esirgeme.”

-“Munakaşa ve mücadele de yapma. Haksızlık edip, günaha girebilirsin. Her yerde sabırlı ol. Sabır hayra ve iyiliğe, bunlar ise Cennete götürür. Hiddet ve gadaptan da kendini muhafaza et. Bunlar, insanı kötülüğe çeker. Kötülükler ise cehenneme götürür. ÂLİMLERLE MUNAKAŞA YAPMA. Kıymetini düşürürsün. Âlimlerin yanına gidip gelmek rahmettir. Âlimlerle irtibati kesmekten Allah-u Teâlâ razı olmaz. Âlimler Peygamberler (a.s.) varisleridirler. Zühd (Dünyaya rağbet etmemek) e sarıl ki, Allah-u Teâlâ sana çok şeyler ihsan etsin. Vera’ (şüphelilerden sakınmağa) ya yapış ki, hesabın kolay olsun.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Süfyan-i Sevri hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Bor-e Veysike Çağ-Çağ deresi (Nusaybin)

Süfyan-i Sevri (Radiyallah-u anh)- 11- Nasihatlar

-“Aziz kardeşim!”

-“Seni şübheye düşüren şeyleri bırakıp, şüpheye düşürmiyen şeylere sarılırsan günaha düşmekten kurtulursun. İyiliği emret, kötülükten alıkoy, ALLAH-U TEÂLÂ’NIN SEVDİĞİ KUL OLURSUN. Fasıkları sevme. Böyle yaparsan, şeytanları kovmuş olursun.”

-“Dünyada, kavuştuğun şeylerden dolayı sevinci ve gülmeyi azalt, Allah-u Teâlâ’nın nezdinde kıymetin olur. Ahretin için çalış, dünya için Allah-u Teâlâ kâfi olur. İçini, kalbini güzelleştirirsen, Allah-u Teâlâ da dışını güzelleştirir. Hataların, günahların için ağla. Refik-i a’lâ ehlinden olursun.”

-“Allah-u Teâlâ’dan gafil olma. Çünkü Allah-u Teâlâ senden gafil değildir. Allah-u Teâlâ’nın senin üzerinde hakları vardır. Onları yerine getirmen gerekir. Bu vazifelerden gafil olma. Kıyamet gününde onlardan hesaba çekileceksin. Vekar ve i’tidâl sahibi ol. Bir işin ahretin için muvafık, uygun olduğunu görürsen, ona yapış. Eğer ahretin için muvafık değilse, dur, ona yapışanların ne yaptıklarını ve ondan nasıl kurtulduklarını gör. Hemen acele etme.”

-“Allah-u Teâlâ’dan afiyet (sıhhat) dile. Ahiretle alakalı bir işe yöneldiğin zaman, senin ile onun arasına şeytan girmeden önce, acele edip onu hemen yap, geciktirme!”

-“Çok yeme, yerken de niyetsiz ve isteğin olmadan yeme. (yemeği, sağlık, sıhhat ve afiyet sahibi olup, daha iyi ibadet ve tâat yapabilmek niyetiyle ye.) Karnını şişirme, Allah-u Teâlâ’yı zikredip, anmana mâni olur.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Süfyan-i Sevri hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Çağ-Çağ barajı (Nusaybin)

Süfyan-i Sevri (Radiyallah-u anh)- 12- Nasihatlar

-“İnsanların elindekine düşkün olma. Çünkü bu insanın dinine zarar verir. İnsanların elindekine rağbet etme. Çünkü bu kalbi katılaştırır. DÜNYAYA DÜŞKÜN OLMA! Dünyaya düşkün olmak , kıyamet günü insanın ayıbını ortaya çıkarır. Kalbi ve cesedi günah ve hatalardan arınmış, eli zulümden uzak, kalbi kin, hile ve hiyanetten kurtulmuş, karnı haramdan boş olan kimselerden ol. Haram kazançla beslenen vucut cennete giremez.”

-“GÖZÜNÜ İNSANLARDAN ÇEVİR. İhtiyacın olmadan yürüme. Boş yere sebepsiz konuşma. Senin olmayan şeyi alma. KALAN ÖMRÜN İÇİN, ACABA DİNİME VE AHİRETİME BİR ZARAR GELİR Mİ DİYE KORK. Bunun hüzün ve endişesi içerisinde ol.”

-“Allah-u Teâlâ’ya tâatta (beğendiği işlerde) bulunan Salih bir müslümana buğz etme. Büyük, küçük herkese merhametli ol. AKRABAN İLE ALAKAYI KESME. SANA GELMEYENE, SEN GİT. Akraban, seninle alakayı kesseler de sen kesme. SANA ZULMEDENİ SEN AFFET. Peygamberler (a.s.) ve şehidlerle beraber olursun.”

-“Çarşıya fazla girme. Çünkü çarşıda (çoğunlukla) iyi olmiyan şeyler görülür. Çarşıda fazla kalma, ihtiyacını gör ve ayrıl.”

-“Oruca devam et. O, kötülük kapısını kapalı tutar. İbadet kapısını açar. AZ KONUŞ, KALBIN YUMUŞAK OLUR. KATILAŞMAZ. Ekseriyetle suskun ol, Vera’ sahibi olursun. Dünyaya hırslı olma, hasedci olma, anlayışın sür’atli olur.”

-“Herkesi kötüleyici ve suçlayıcı olma, insanların dilinden kurtulursun. ŞEFKATLİ VE MERHAMETLİ OL, HERKSE SENİ SEVER. Allah-u Teâlâ’nın yaptığı taksime razı ol, RIZKINDAN MEMNUN OLURSAN, GÖNLÜ ZENGİNLERDEN OLURSUN.”

-“Allah-u Teâlâ’ya tevekkül et. Kuvvetli olursun. Dünya ehli ile onların dünya menfaatlari üzerinde münakaşa etme, O ZAMAN SENİ, ALLAH-U TEÂLÂ VE İNSANLAR SEVER. Mütevazi (alçak gönüllü) ol, Salih amelleri tamamlamış olursun. Acırsan, her şey sana acır.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Süfyan-i Sevri hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Termik Santral (Nusaybin)

Rabi’a-tül Adaviyye (radiyallah-u anha)

Tabiinin büyük hanım evliyalarden. Babası İsmaildir. Dünyaya düşkün olmaması ve ibadetleri ile meşhur olan bir hatundur. 135 (M.752) de Kudüs civarında vefat etti.

Babası İsmail’in üç kızı vardı. Bir tane daha doğunca adını Rabi’a (Dördüncü) koydu. Babası İsmail efendi çok fakir olduğundan, Rabi’a (r.a.) doğduğu gece evde ihtiyaç olan şeylerden hiç biri yoktu. Bu duruma annesi çok ağlayıp mahzun oldu.

Efendisine;

-“Filan komşuya gidip, bir miktar kandil yağı isteyebilir misin?” dedi.

Hazreti Rabi’a nın babası, Allah-u Teâlâ’dan başka kimseden bir şey istememeğe söz vermişti. Bununla beraber hanımını üzmemek için o komşunun evine giti. Kapıya elini sürdü ve geri dönüp,

Hanımına;

-“Kapı açılmadı.” Deyince hanımı ağladı.

O da çok üzüldü. Babası, başını dizine dayadı ve öylece uyuya kaldı. RÜ’YASINDA Peygamber efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) i gördü.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi vesellem) kendisine buyurdu ki;

-“Hiç üzülme. Bu kızın öyle bir hanım olacak ki, ümmetimden YETMİŞBİN Kişiye şefaat edecek. Yarın bir kağıda şöyle yaz; (-“Sen her gece Pygamber efendimiz (a.s.v.) e yüz salavat-i şerife, Cuma’ geceleri de dört yüz salavat gönderirdin. Bu Cum’a gecesi unuttun. Bunun kefareti olarak, bu yazıyı sana getiren zatta dörtyüz altını HELAL PARANDAN ver.” Sonra; -“Basra valisi İsa Zadan’a git. O yazıyı ver.”)

Hazreti Rabi’a (r.a.) nın babası uyandığında, peygamber efendimiz (a.s.v.) i görmenin şevkiyle ağlıyordu.

Hemen kalktı, denileni yaptı. Vali mektubu alınca, Resulullah (a.s.v.) ın kendisini hatırlamanın şükrü için, binlerce altını fakirlere sadaka olarak verdi. Hazreti Rabi’a (r.a.) nın babası İsmail efendiye de mektubta yazılanı ve ona ilave olarak pek çok altını da sadaka verip, bir ihtiyacı olursa tekrar gelmesini tenbih etti.

Hazreti Rabi’a (r.a.) nın babası, altınları aldıktan sonra lüzümlü ihtiyaçlarını temin etti. Böylece geçimleri rahatlamış oldu, Ve kızlarına rahatça bakıp çok güzel edeb ve terbiye ile büyüttüler.

Rabia-tül Adaviyye (r.anha.) biraz büyümüştü ki, annesi ve babası vefat etti. Üstelik Basra’da kıtlık ve fevkalade pahalılık oldu. Bu hengamede Rabi’a-tül Adaviyye (r.a.) nın ablaları dağıldılar. KİMSESİZ KALAN RABİ’A’YI ZALİM BİR KİMSE YAKALADI VE HİZMETÇİ OLARAK İŞ GÖRDÜRDÜ. Daha sonra da köle olarak altı gümüş karşılığında bir ihtiyara sattı.

O ihtiyarın hizmetçisi olarak, gösterilen zor işleri dahi sabırla yapmağa çalışıyordu. Çok sıkıntılı günler geçirdi. Çok zahmetler çekti. Fakat isyan etmedi. ALLAH-U TEÂLÂ’NIN TAKDİRİNE RAZI OLDU.

Edebi fevkalade idi. Bir gün karşısına bir na mahrem (yabancı) çıktı. Ondan sakınayım diye hızla giderken düşüp kolu kırıldı.

Acz ve kırıklık içinde, mahzun olmuş bir kalb ile Allah-u Teâlâ’ya yalvardı.

-“Ya Rabbi!… Garib ve kimsesizim….

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Rabi’a-tül Adaviyye (Radiyallah-u anha) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu