‘kerametler’ olarak etiketlenmiş yazılar

Geliye Şam’e Ziyareti civarı (Nusaybin)

Üveys-ül Karani (Radiyallah-u anh)- 6

Veysel Karani (r.a.) kendisine ‘HIRKA’ verildikten sonra Yemen’den Kufe’ye gitti. Küfe’ye gittikten sonra çok az kimse onu görebildi.

Görenlerden biri Harem bin Hayan (r.a.) dır.

Harem bin Hayan (r.a.) anlatır;

-“Üveys (r.a.) in şefaatının ne derecede olduğunu bildiren hadis-i şerifi işitince, onu görmek istedim. Küfe’ye gidip, onu aradım. Nihayet Fırat nehri kenarında abdest alırken buldum. Daha önce hakkında ma’lumatım olduğundan onu tanıdım.”

Selam verdim. Selamımı aldı. Bana baktı. Musâfeha etmek istedim, elini vermedi.

-“Allah sana merhamet eylesin, seni bağışlasın ey Üveys nasılsın?” dedim.

O’nu o kadar sevmiştim, ona o kadar acımıştım ki ağladım. Çünkü çok zayıf idi.

O da ağladı. Ve;

-“Allah sana ömür versin ey Harem bin Hayan? Nasılsın ey kardeşim? Beni sana kim gösterdi?” dedi.

Ben;

-“İsmimi ve babamın ismini nasıl bildin ve hiç görmeden beni nasıl tanıdın?” dedim.

Üveys-ül Karani (r.a.);

-“Her şeyi bilen ve her şeyden haberi olan bana bildirdi. Ruhum senin ruhunu tanıdı. Çünkü mü’minlerin ruhları birbirlerini tanırlar, birbirini göremeseler de.” Dedi.

Ben;

-“Resûlullah (Sallallahu aleyhi ve selem) dan bana haber ver.”dedim

Veysel Karani (r.a.);

-“Ben onu görmedim, O’nun haberini başkalarından işitmişim. Hadis yolunu kendime açmağı istemem. Muhaddis, müftü veya müzekkir olmağı istemem. Benim meşgüliyetim vardır. Bunlarla uğraşamam.” Dedi.

Ben;

-“Bana bir ayet okuyun. Sizden duyayım dedim. ELİMİ TUTTU. Euzü besmele okudu ve çok ağladı.

Sonra Allah-u teâlâ bir ayette;

-“Cinleri ve insanları beni tanımaları, ibadet etmeleri için yarattım.”

Bir başka ayet’te;

-“Gökü, yeri ve ikisi arasındekileri oyun olsun diye yaratmadım.” Buyuruyor.

-“İnnehû hüvel azizür-rahim’e” kadar okudu

Sonra bir seyha vurdu (feryad etti) Aklının gittiğini sandım.

Devam edecek…

İslâm âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Üveys-ül Karani (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Geliye Şam’e Mevki-i (Nusaybin)

Üveys-ül Karani (Radiyallah-u anh)- 7

Sonra;

-“Ey Hayyân’nın oğlu, sen buraya niçin geldin?” dedi.

Ben de;

-“Seni tanımak, seninle sohbet etmek arzusu ile.” Dedim.

Üveys-ül Karani (r.a.);

-“Bir kimsenin Allah-u teâlâ’yı tanıdıktan sonra, herhangi bir kimse ile ahbablık etmek istemesine hiçbir zaman bir ma’na veremem.” Dedi.

Ben de;

-“Bana vasiyet, nasıhat et.” Dedim.

Üveys-ül Karani (r.a.);

-“Yattığın zaman ölümü yastığının altında bil. Kalkınca da karşında bulundur. Günahın küçüklüğüne değil, onunlaâsi olmaklığının büyüklüğüne bak! Günahı küçük tutarsan, onu yasak eden Rabbi’ni küçük tutmuş olursun. Onu büyük tutarsan, Rabbini büyük tutmuş olursun.” Dedi.

Ben de;

-“Nereye yerleşmemi tavsiye edersin?” dedim.

Veysel Karani hazretleri (r.a.);

-“Şam’a.” Dedi.

Ben de;

-“Orada geçim nasıldır?” dedim.

Üyes-ül Karani (r.a.);

-“Şübhenin ağır bastığı şu kalbe yazıklar olsun, nasihat kabul etmez.” Dedi.

Ben de;

-“Bana bir tavsiyede daha bulun?” dedim

Üyes-ül Karani (r.a.);

-“Ey Hayyan’ın oğlu! Baban öldü, Adem aleyhis selam, Davûd aleyhis selam, Muhammed Resulullah (Sallallahu alaeyhi ve selem) öldüler. Halifesi Ebû Bekir (r.a.) öldü, Kardeşim Ömer-ül Faruk (r.a.) öldü. AH ÖMER!… AH ÖMER!…” dedi.

Devam edecek…

İslâm âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Üveys-ül Karani (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Dara harabaleri (Mardin)

Üveys-ül Karani (Radiyallah-u anh)- 8

Üyes-ül Karani (r.a.);

-“Ey Hayyan’ın oğlu! Baban öldü, Adem aleyhis selam, Davûd aleyhis selam, Muhammed Resulullah (Sallallahu alaeyhi ve selem) öldüler. Haklifesi Ebû Bekir (r.a.) öldü, Kardeşim Ömer-ül Faruk (r.a.) öldü. Ah Ömer!.. Ah Ömer!..dedi.

Ben;

-“Allah sana rahmet eylesin, Hazreti Ömer (r.a.) ölmemiştir.” Dedim.

Veysel Karani (r.a.);

-”Allah-u Teâlâ hazretleri c.a.), onun öldüğünü bana bildirdi.” Dedi

Ve devam etti.

-“Ben ve sen ölülerdeniz.” Salavat okuyup, kısa bir dua yaptı

Ve vasiyettim şudur ki;

-“Allah’ın kitabını ve onda bildirilen sırat-ı mustakimi (doğru yolu) elden bırakma ve ölümü bir an unutma. Kavmine ve akrabana varınca onlara nasihat et ve Allah’ın kullarına öğüt vermekten geri durma. Ehl-i sünnette uymakta bir adım ayrılma ki,dinini kayıp edersin de haberin olmaz ve Cehennem’e düşersin.” Dedi.

Sonra birkaç dua daha etti ve sonra;

-“Git Harem bin hayyan, bir daha ne sen beni gör, ne de ben seni. Beni dua ile hatırla, ben de seni dua ile anarım. Sen bu taraftan git, ben de şu taraftan gideyim.” Dedi.

Bir zaman onunla gitmek istedim Bırakmadı. Gitti. Ağlıyordu. Ben de ağladım. Ardından baktım durdum. Gözden kayıboluncaya, şehre girinceye kadar baktım. Hala ondan haber alamadım.

Bana;

-“Benimle en çok konuşan Hazreti ömer kardeşim ile Hazreti Ali dir (Radiayallah-u Anhüma)” demiştir.

Veysel Karani (r.a.), Mekke’de hac yapıp, Medine’ye gidince;

-“İşte Resûlullah (sallallahu aleyhi ve selem) in türbesi burasıdır.” Diye kendisine gösterildi.

Üveys-ül Karani kendinden geçerek düşüp bayıldı.

Ayılınca;

-“Beni buradan götürün. Resulullah (sallallahu aleyhi ve selem) in medfun bulunduğu bir beldede benim için yaşamanın tadı olmaz.” Demiştir.

Rebi’ bin Haysem (r.a.) anlatır;

-“Üveysi (r.a.) görmeye gittim. Sabah namazında idi. Bitirdi. Tesbihlrin sonuna kadar bekleyeyim dedim. Kuşluğa kadar kalkmadı. Sonra kalkıp kuşluk namazını kıldı. Öğle oldu, öğleyi kıldı. Velhasıl üçgün namazdan kalkıp, dışarı çıkmadı. yemedi, uyumadı. Dördüncü gece O’na kulak verdim. Gözüne uyku gelmişti. Derhal münacata başladı,

Ve;

-“Ya Rabbi, çok uyuyan gözden, çok yiyen karından sana sığınırım.” Dedi.

Ben de;

-“Bana bu yeter.” dedim ve halini bozmadan kalkıp gittim.

Devam edecek…

İslâm âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Üveys-ül Karani (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Çağ-Çağ barajı (Nusaybin)

Üveys-ül Karani (Radiyallah-u anh)- 9

Üveys-ül Karani hazretleri (r.a.) nin geceleri hiç uyumadığı bildirilir.

Bir gece;

-“Bu gece kıyam gecesidir.” Der.

Diğer gece;

-“Bu gece Rükû gecesidir.”

Öbür gece;

-“Bu gece Secde gecesidir.” Der

Bir geceyi kıyam, bir geceyi rükû, bir başka geceyi de secde ile geçirirdi.

-“Ey üveys, bu kadar uzun geceyi bu halde geçirmeye nasıl katlanıyorsun? Dediklerinde;

Üveys-ül Karani hazretleri (r.a.);

-“Secdede sabah oluyor da, ben hala bir kere “Sübhane Rabbiyel A’lâ” diyemem. Halbuki üç tesbih sünnettir. Bunun yapmamın sebebi, meleklerin ibadetini yapmak istememdir.” Dedi.

Kendisine;

-“Namazda huşû nedir?” dediklerinde,

Veysel karani (r.a.);

-“Böğrüne iğne batırılsa, namazda duymamaktır.” Dedi.

Kendisine;

-“Nasılsın?” dediler.

Üveys-ül Karani hazretleri (r.a.);

-“Sabahlayın kalkıp, akşama sağ çıkacağını bilmiyenin hâli nasıl olur?” dedi.

Veysel Karani hazretleri (r.a.) ne;

-“Şuracıkta bir adam var. Otuz senedir, bir mezar kazdı. Kefenini giydi, o kabrin başında oturmuş ağlar, gecesi gündüzü yok.” dediler.

Veysel karani (r.a.);

-“Beni oraya getirin.” Buyurdu

Veysel Karani hazretleri (r.a.) ni onun yanına götürdüler.

Sararmış, zayıflamış kurumuş, gözleri ağlamaktan çukurlaşmış halde idi.

Devam edecek…

İslâm âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Üveys-ül Karani (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Fırından pişirilmiş, üzerinde Allah yazılı olarak çıkan bir pide (Şehidilharameyn)

Üveys-ül Karani (Radiyallah-u anh)- 12

Veysel Karani (r.a.);

-“Ey kişi, bu kabir ve kefen, seni otuz senedir, Allah’dan alıkoydu. Sen Allah’ı düşünecek, zikr edecek yerde, hep kefeni ve kabri düşündün.” Buyurdu.

O kişi Veysel Karani hazretlerinin nuruyla o tehlikeyi kendinde gördü. Feryad ederek o kabre düşüp can verdi.

Bir zat, Veysel Karani (r.a.) yi ziyarete gitti.

Ona hitaben;

-“Ey Allah-u teâlâ’nın sevgili kulu. Bana bir nasihatta bulun?” dedi.

Veysel Karani hazretleri (r.a.);

-“Allah-u teâlâ’yı bilir misin?” dedi

Adam;

-“Evet bilirim.”

Veysel Karani hazretleri (r.a.);

-“Öyle ise, Allah-u Teâlâ’dan gayri şeyleri bilme. Bu yetişir.” Dedi.

Adam;

-“Ya Üveys (r.a.) bir nasihat daha söyle!” dedi.

Üveys-ül Karani (r.a.);

-“Allah-u Teâlâ seni biliyor mi?”

Adam;

-“Evet bilir.” Dedi.

Üveys-ül Karani (r.a.);

-“Öyle ise, Allah’tan gayrisi seni bilmesin. Allah-u Teâlâ’nın bilmesi senin için kafidir.”

Veysel Karani hazretleri (r.a.) yi çocuklar bazen taşa tutardı.

O ise çocuklara;

-“Yavrucaklar mutlaka beni taşa tutmanız gerekiyorsa, hiç olmazsa küçük taş atın da ayaklarımı kanatıp da namaz kılmakta bana zorluk olmasın.” Derdi.

Devam edecek…

İslâm âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Üveys-ül Karani (Radiyallah-u anhu) nın şefaatına nail eylesin. O yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Fırından yeni çıkmış, üzerinde Allah yazılı olan bir pide (Şehidilharameyn)

Üveys-ül Karani (Radiyallah-u anh)- 11

Veysel Karani hazretleri (r.a.) bir dafesında üç gün üç gece yemek yememişti. Dördüncü gün sabahı dışarı çıktı. Yolda bir altun para gördü.

-“Bir kimsen düşmüştür.” Deyip almadı.

Açlığını gidermeye çalışırken baktı ki, bir koyun kendisine doğru gelir ve ağzında o bir altınla önünde durur.

Veysel Karani (r.a.);

-“Bir kimsenin olabilir.” Deyip, yüzünü çevirdi.

Koyun dile gelip;

-“Ben de, Senin kulu olduğun zatın kuluyum. Allah’ın rızkını Allah’ın kulundan al.” Dedi.

Veysel Karani hazretleri (r.a.), altını almak için elini uzatınca onu eline bıraktı ve koyun kayıboldu.

Veysel Karani Hazretleri (r.a.) buyurdu ki;

-“Allah-u Teâlâ’yı tanıyana hiçbir şey gizli kalmaz.”

Yine buyurdu ki;

-“Ey İnsan bu fani hayatta Allah korkusunu kalbinden çıkarma! Kurtuluş çaresi O’na itâattır.”

Veysel Karani hazretleri (r.a.) buyurdu;

-“Yüksekliği aradım, tevazu’da buldum.”
-“Başkanlık aradım, halka nasihat’ta buldum.”
-“Neseb aradım, takva’da buldum.”
-“Şeref aradım, kanaat’te buldum,”
-“Rahatlık aradım, zühd’de buldum,”
-“Zenginlik aradım, tevekkül’de buldum.”

İslâm âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Üveys-ül Karani (Radiyallah-u anhu) nın şefaatına nail eylesin. O yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Çağ-Çağ deresi Bor-e veysike (Nusaybin)

Üveys-ül Karani (Radiyallah-u anh)

Üveys-ül karanı kazretleri (r.a.) zaruret dairesini o kadar dar tutu ki, bir iki sene onu gören olmazdı.

Resulullah (aleyhisselam) onu görmediği halde onu överdi.

Ömer bin hattap (r.a.) Irak’lılerı toplayıp minbere çıktı ve

-“Ey insanlar, Irak’lı olanlar otursunlar.” Buyurdu.

Hepsi oturdu, bir kişi oturmadı.

-”Sen karn’limi sin?” buyurdu

-“Evet dedi .

-“Üveysi tanır mısın ?” buyurdu:

-“Tanırım, o sizin tarafınızden anılmaya layık olmayan bir kimsedir. Bizim aramızda, ondan ahmak (haşa) ondan akılsız, fakır ve kimsesiz bir kimse yoktur.” Dedi.

Ömer (r.a.) bunu duyunca ağladı .Ve

-“Onu şunun için arıyorum ki, Resulullah (aleyhisselam) den duydum ki: Rebia ve mudır kabilelerindeki inanlar sayısınca kimse, onun şefaatiyle cennete girer.” Buyurdu.”

(Bu iki kabile büyük kabilelerden olup, insanların sayısı, çokluğundan belli değil idi.)

Sonra Herm ibn Hayan (r.a.) der ki:

-”Bunu duyar duymaz Kufe’ye gittim. Onu (üveysil karanı) yi aradım. Fırat nehrinin kenarında buldum.

Abdest alıyor, çamaşır yıkıyordu. Onu anlattıkları gibi buldum. Selam verdim, selamımı aldı ve bana baktı Musafaha edeyim dedim. elini vermedi.

Dedim ki:

-“Allah sana merhamet etsın, senı mağfiret etsin.Ya Üveys nasılsın? Onu O kadar sevmiştim ki içimden bir ağlamak geldi. Zayıf olduğu için içim parçalandı. O da bana baktı ve

-““Allah sana uzun ömür versin Ey Herm ibn Hayan kardeşim, nasılsın “ dedi.

-”İsmimi ve babamın ismini nereden bildin? Ve hiç görmediğin halde beni nereden tanıdın.?” Dedim.

–“İlminden ve haberinden hiçbir şey eksik olmayan bana bildirdi. Ruhum ruhunu tanıdı. Mü’minlerin ruhları birbirlerini tanırlar. Birbirlerini görmeseler de birbirleriyle görüşürler “ dedi.

Bana Resulullah (a.s.v.) den bir haber ver dedim. Dedi ki :

-”Ruhum ve bedenim Resulullah (a.s.v.) a feda olsun. Ben onu görmedim. Onun haber ve hadislerini başkalarından duydum. O büyükten hadis rivayet etmek yolunu kendime açmak istemem. Muhaddis, müzekkir ve müftü olmak da istemem. Çünkü benim meşguıliyetim vardır, bunlarla uğraşamam.”

-“Bana bir ayet oku, senden dinlemiş olayım, bana dua eyle ve vasiyet eyle ki, onunla amel edeyim. Çünkü Allah için seni çok seviyorum” dedim.

Devam edecek…

Kimyay-ı Saadet (İmami Ğazali)

Allah-u Teala Hazretleri(c.c.) bizleri ve sizleri Üveysıl karanı Hazretlerı (r.a.) nın Yüzü suyu hürmetine afv eyleyip Cennetine koysun …Amin…

Fuad Yusufoğlu

Çağ-Çağ Nehri (Bor-e veysike)

Üveys-ül Karani (Radiyallah-u anh)- 13

-”Dünyadan sana verilen her şey, senden önce başkasına verilmişti. Senden sonra da başkasına verilir. kalbini ona nasıl bağlarsın?

Çünkü;

Dünyadan nasibin kuşluk ve akşamdan fazla değildir. Bu kadar zaman için kendini helak etme Dünyada mümkün mertebe ORUÇLU ol (sakın), ahirette orucunu aç (her nimeti ye) Çünkü dünyanın sermayesi hava, karı ise cehennemdir.”

Bunun üzerine elimi tuttu ve Fırat’ın kenarına götürdü.

-”EUZUBİLLAHİ MİNEŞŞEYTANIRRACİM, dedi ve ağladı sonra benim Rabbim Böyle buyuruyor ki”

-”Gökleri ve yeri oyun olsun diye yaratmadık. Onları hak üzere yarattık. Fakat insanların çoğu bunu bilmiyorlar. O gün ki, dost dosta kavuşmaz ve onlara yardım eden de bulunmaz Ancak Allah’ın merhamet ettikleri bundan ayrıdır. O Allah’ın her şeye gücü yeter ve esirgeyicidir.”(Duhan-38-42) Ayetlerini okudu
Sonra öğle bir feryet etti ki,düşüp bayılacak zanettim.

Dedi ki:

-”Ey Hayyan’ ın oğlu Baban hayan öldü. senin ölmende yakındır.Ya cennete gidersin ya cehenneme. Baban Adem (a.s.) öldü Annen hava da öldü. Nuh (a.s.) öldü Allahu tealanın Halil’i İbrahim (a.s.) öldü Allah-u Tealanın sırdaşı Musa (a.s.) öldü. Allahu tealanın halifesi olan Davud (a.s.) öldü. Allahu Tealanın en seçkin Resulu Muhammed (Aleyhis selam) öldü. Halifesi Ebu Bekir (r.a.) da öldü. Ömer (r.a) kardeşim öldü. Ben onu çok severdim.

Sonra

-“Ey vay Ömer dedi. Allah (c.c.) Sana merhamet etsin.“ dedi.

Ben;

-“Ömer (r.a.) ölmedi dedim “

Üveys-ül Karani (r.a.);

-“Allahu Teala öldüğünü bana bildirdi.”dedi. Bunu dedi ve “Ben de sende ölülerdeniz” deyip Slavat okudu ve hafifçe dua etti ve

Üveys-ül Karani (r.a.);

-“Vasiyetim şudur ki;

-”Allahu Tealanın kitabına ve evliyanın yoluna sıkı sarıl ve ölümü bir an aklından çıkarma. Kavmıne gidince onlara nasıhat et. Allah’ın kullarınden nasıhatı esirgeme. Ehl-i sünnetten bir adım geri kalma ki, dininden olursun ve onunla Cehenneme düşersin.” Dedi.

Ve çok dua eyledi. Ve

-“Ey Herm ibn Hayan, gideyim. Bundan sonra ne sen benı görürsün ne de ben seni görürüm. Sende bana dua et ki ben de senı dua ila anarım. Sen bu taraftan git ben de diğer taraftan gideyim.”dedi.

Bir müddet onunla gitmek istedim. Musaade etmedi. O ağladı bende ağladım arkasından uzun uzun baktım. Köye girdi . O zamandan beri ondan bir haber alamadım.

Kimyay-ı Saadet (İmami Ğazali)

Allah-u Teala Hazretleri(c.c.) bizleri ve sizleri Üveysıl karanı Hazretlerı (r.a.) nın Yüzü suyu hürmetine afv eyleyip Cennetine koysun …Amin…

Fuad Yusufoğlu

Beyaz su başı -Ava sipi- (Nusaybin)

Hazreti Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu)- 14

Haret-i Ömer (r.a.) kendinden sonra halife olacak kimsenin tayını için Eshab-i Kiram (r.anhum) den, Cennet ile müjdelenenlerden altı kişiyi seçti.

Bunlar;

Hazret-i Osman, Hazret-i Ali, Zübeyr, Talha, Sa’d İbni Ebi Vakkas ve Abdurrahman bin Avf (Radiayallah-u Anhüm) idi.

Bundan sonra oğlu Abdullah (r.a.) a;

-“Mü’minlerin annesi Hazret-i Aişe (r.anha) ya git ve ona Ömer ibni Hattab’ın selamını söyle, mü’minlerin emiri deme, ben bugün mü’minlerin emiri değilim. Ona Ömer, sahibinin yanına defnedilmek için izin istiyor de!” Buyurdu.

Abdullah (r.a.) bunu Hazret-i Aişe (r.anha) ye söyleyince,

Hazret-i Aişe (r.anha);

-“O yeri kendim için ayırmıştım, fakat gönül hoşluğu ile orayı Ömer (r.a.) e veriyorum.” Dedi.

Hazret-i Ömer (r.a.) bu haberi duyunca;

-“Bu benim en büyük dileğimdi” Buyurarak çok memnun oldu.

Yaralandıktan yirmidört saat sonra vefat etti.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) yanına defn edildi. Şehid olduğunda 63 yaşında idi.

Her haliyle dost ve düşmanın hayran kaldığı adaleti dillere destan olan Hazret-i Ömer (r.a.) in vefatı Eshab-i Kiram (r.anhüm) ı ve diğer Müslümanları son derece üzdü, mahzun etti.

Hazret-i Ömer (r.a.) şehid olunca, Abdullah İbn-i Ömer (r.a.), sahabe-i Kiram (r.anhüm) e dedi ki;

-“İlmin onda dokuzu, ömer (r.a.) ile beraber öldü.”

Bazılarını bu sözü anlamayarak durakladıklarını görünce;

-“İlimden maksadım Allah-u teâlâ’yı bilmektir. Diğer bilgiler değildir.” Dedi.

Peygamberlerden sonra insanların en üstünü Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) dir. Ondan sonra Hazret-i Ömer (r.a.) dır

Hadis-i şerifte buyuruldu ki;

-“Cebrail aleyhis selam bana gelip dedi ki;”

-“Ömer’in ölümü üzerine bütün İslâm âlemi ağlayacatır.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer-ül-Faruk (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Beyaz su’yun çıktığı dağ (Nusaybin)

Hazreti Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu)- 15

Hazret-i Ömer (r.a.) çeşitli Hadis-i Şeriflerle methedildi;

-“Ben peygamberlerin sonuncusuyum. Benden sonra Peygamber gelmiyecektir. Eğer benden sonra Peygamber gelseydi, Ömer elbette Peygamber olurdu.”

Hadis-i Şerifi yüksekliğini anlatmaya yetişir. Faziletini, üstünlüğünü ve kıymetini bildirmek için hakkında din âlimleri ve Müslüman olmayan kimseler tarafından ciltlerle kitab yazıldı.

Hazret-i Ömer (r.a.) metheden hadis-i şeriflerin çoğunu Hazret-i Ali (r.a.) bildirmiştir.

Onu metheden hadis-i şeriflerden bir kısmı şunlardır;

Hazret-i ömer (r.a.) Umre için Resulullah (a.s.v.) tan izin isteyince;

Raulullah (Sallallahu aleyhi ve selem);

-“Ya Ahi! (Ey kardeşim) duanda bizi de unutma!” buyurdu.

Hazret-i Ömer (r.a.) iman ettiği gün Cebrail aleyhis selam geldi ve;

-“Melekler birbirlerine Ömer’in Müslüman olduğunu müjdelediler.” Dedi.

Hazret-i Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) buyurdu;

-“Ömer, Cennet ehlinin ışığı ve İslâm’ın nurudur.”

-“Allah-u Teâlâ hakkı Ömer’in dilinde ve kalbine yerleştirmiştir.”

-“Şeytan, Ömer ibn-i Hattab’ı gördüğü zaman, heybetinden yüz üstü yere düşer.”

-“Şu dört kişiyi ancak munafık olan kimse sevmez; Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali.”

Hazret-i Ömer (r.a.) halifeliği zamnaında Bizans İmparatorluğuna elçi gönderip dine davet etti. Bizans elçisi Medine-i Münevvere’ye geldi. Hazret-i Ömer (r.a.) ihtiyar bir kadının duvarını yaptırıyordu. Elçinin geldiğini haber verdiler.

Hazret-i Ömer (r.a.);

-“Buraya gelsin.” Buyurdu.

Eshab-i Kiram;

-“Efendim!, ellerinizi yıkayıp bir yere otursanız nasıl olur?” dediler.

Kabul buyurmadı. Elçiyi çağırdılar.

Elçi;

-“Arap padişahı bu mudur? Böyle olduğunu bilsem gelmezdim ve Bizans İmparatoru da beni göndermezdi.”dedi.

Hazret-i Ömer (r.a.) çamurlu mubarek iki parmağı ile işaret ederek;

-“Eğer İmparatorun elçi göndermeseydi, onun iki gözünü çıkarırdım.” Buyurdu.

Hazret-i Ömer (r.a.), parmağı ile işaret edince, iki çamurlu parmak, gelip Bizans İmparatorunun gözlerini kör eyledi. Parmakların çamuru gözlerinin üzerinde kaldı. Silmek mümkün olmadı. Bir zaman sonra elçi dönünce İmparatorun gözlerinin kör olduğunu gördü. Sebebini araştırdı. Hazret-i Ömer ile geçen hadiseyi de anlatınca hepsi hayret etiler.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer-ül-Faruk (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu